UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Anbiya - Turkish Translation by Tefhim Ul Kuran


ٱقۡتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمۡ وَهُمۡ فِي غَفۡلَةٖ مُّعۡرِضُونَ

Insanların sorgulaması yakınlastı, kendileri ise bir gaflet icinde yuz cevirmektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 1


مَا يَأۡتِيهِم مِّن ذِكۡرٖ مِّن رَّبِّهِم مُّحۡدَثٍ إِلَّا ٱسۡتَمَعُوهُ وَهُمۡ يَلۡعَبُونَ

Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, onlar bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinlemektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 2


لَاهِيَةٗ قُلُوبُهُمۡۗ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّجۡوَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ هَلۡ هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡۖ أَفَتَأۡتُونَ ٱلسِّحۡرَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ

Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır. Zulme sapanlar, gizlice fısıldastılar: «Bu sizin benzeriniz olan bir beser degil mi? Oyleyse, goz gore gore siz buyuye mi geleceksiniz?»
Surah Al-Anbiya, Verse 3


قَالَ رَبِّي يَعۡلَمُ ٱلۡقَوۡلَ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

Dedi ki: «Benim Rabbim, gokte ve yerde soylenen sozu bilir; O, isitendir, bilendir.»
Surah Al-Anbiya, Verse 4


بَلۡ قَالُوٓاْ أَضۡغَٰثُ أَحۡلَٰمِۭ بَلِ ٱفۡتَرَىٰهُ بَلۡ هُوَ شَاعِرٞ فَلۡيَأۡتِنَا بِـَٔايَةٖ كَمَآ أُرۡسِلَ ٱلۡأَوَّلُونَ

«Hayır» dediler. (Bunlar) Karmakarısık duslerdir; hayır, onu kendisi duzup uydurmustur; hayır o bir sairdir. Boyle degilse, oncekilere gonderildigi gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin.»
Surah Al-Anbiya, Verse 5


مَآ ءَامَنَتۡ قَبۡلَهُم مِّن قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَآۖ أَفَهُمۡ يُؤۡمِنُونَ

Kendilerinden evvel yıkıma ugrattıgımız hic bir ulke (halkı) iman etmemisti; simdi bunlar mı iman edecek
Surah Al-Anbiya, Verse 6


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِمۡۖ فَسۡـَٔلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلذِّكۡرِ إِن كُنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

Biz senden once de kendilerine vahyettigimiz erkekler dısında peygamber gondermedik. Eger bilmiyorsanız, su halde zikir ehline sorun
Surah Al-Anbiya, Verse 7


وَمَا جَعَلۡنَٰهُمۡ جَسَدٗا لَّا يَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَمَا كَانُواْ خَٰلِدِينَ

Biz onları, yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar olumsuz degillerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 8


ثُمَّ صَدَقۡنَٰهُمُ ٱلۡوَعۡدَ فَأَنجَيۡنَٰهُمۡ وَمَن نَّشَآءُ وَأَهۡلَكۡنَا ٱلۡمُسۡرِفِينَ

Sonra onlara verdigimiz soze sadık kaldık, boylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da olcusuz davrananları yıkıma ugrattık
Surah Al-Anbiya, Verse 9


لَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ كِتَٰبٗا فِيهِ ذِكۡرُكُمۡۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

Andolsun, size, (butun durumlarınızı kapsayan) zikrinizin icinde bulundugu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız
Surah Al-Anbiya, Verse 10


وَكَمۡ قَصَمۡنَا مِن قَرۡيَةٖ كَانَتۡ ظَالِمَةٗ وَأَنشَأۡنَا بَعۡدَهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ

Biz, zulmeden ulkelerden nicesini kırıp gecirdik ve bunun ardından bir baska kavmi meydana getirdik
Surah Al-Anbiya, Verse 11


فَلَمَّآ أَحَسُّواْ بَأۡسَنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَرۡكُضُونَ

Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan buyuk bir hızla uzaklasıp kacıyorlardı
Surah Al-Anbiya, Verse 12


لَا تَرۡكُضُواْ وَٱرۡجِعُوٓاْ إِلَىٰ مَآ أُتۡرِفۡتُمۡ فِيهِ وَمَسَٰكِنِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡـَٔلُونَ

«Uzaklasıp kacmayın, icinde sımarıp azdıgınız refaha ve yurtlarınıza donun; cunku sorguya cekileceksiniz.»
Surah Al-Anbiya, Verse 13


قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ

«Yazıklar bize» dediler. «Gercekten biz, zalimmisiz.»
Surah Al-Anbiya, Verse 14


فَمَا زَالَت تِّلۡكَ دَعۡوَىٰهُمۡ حَتَّىٰ جَعَلۡنَٰهُمۡ حَصِيدًا خَٰمِدِينَ

Onların bu yakınmaları, biz onları bicilmis ekin, sonmus ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı
Surah Al-Anbiya, Verse 15


وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ

Biz, bir ´oyun ve oyalanma konusu´ olsun diye gogu, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık
Surah Al-Anbiya, Verse 16


لَوۡ أَرَدۡنَآ أَن نَّتَّخِذَ لَهۡوٗا لَّٱتَّخَذۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّآ إِن كُنَّا فَٰعِلِينَ

Eger biz, bir ´oyun ve oyalanma´ edinmek isteseydik, bunu, kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık, boyle yapardık
Surah Al-Anbiya, Verse 17


بَلۡ نَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَى ٱلۡبَٰطِلِ فَيَدۡمَغُهُۥ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٞۚ وَلَكُمُ ٱلۡوَيۡلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Hayır, biz hakkı batılın ustune fırlatırız, o da onun beynini darmadagın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmistir. (Allah´a karsı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size
Surah Al-Anbiya, Verse 18


وَلَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَنۡ عِندَهُۥ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسۡتَحۡسِرُونَ

Goklerde ve yerde kim varsa O´nundur, O´nun yanında olanlar, O´na ibadet etmekte buyukluge kapılmazlar ve onlar yorgunluk da duymazlar
Surah Al-Anbiya, Verse 19


يُسَبِّحُونَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفۡتُرُونَ

Gece ve gunduz, hic durmaksızın tesbih ederler
Surah Al-Anbiya, Verse 20


أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ هُمۡ يُنشِرُونَ

Yoksa onlar, yerden birtakım ilahlar edindiler de, onlar mı (oluleri) diriltecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 21


لَوۡ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ

Eger her ikisinde (gokte ve yerde) Allah´ın dısında ilahlar olsaydı, hic tartısmasız, ikisi de bozulup gitmisti. Arsın Rabbi olan Allah onların nitelendiregeldikleri seylerden yucedir
Surah Al-Anbiya, Verse 22


لَا يُسۡـَٔلُ عَمَّا يَفۡعَلُ وَهُمۡ يُسۡـَٔلُونَ

O, yaptıklarından sorulmaz, oysa onlar sorguya cekilirler
Surah Al-Anbiya, Verse 23


أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡۖ هَٰذَا ذِكۡرُ مَن مَّعِيَ وَذِكۡرُ مَن قَبۡلِيۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٱلۡحَقَّۖ فَهُم مُّعۡرِضُونَ

Yoksa O´ndan baska ilahlar mı edindiler? De ki: «Kesin kanıt (burhan)ınızı getirin. Iste benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden oncekilerin de zikri.» Hayır, onların cogu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yuz cevirmektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 24


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِيٓ إِلَيۡهِ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱعۡبُدُونِ

Senden once hic bir peygamber gondermedik ki, ona sunu vahyetmis olmayalım: «Benden baska ilah yoktur, oyleyse bana ibadet edin.»
Surah Al-Anbiya, Verse 25


وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۚ بَلۡ عِبَادٞ مُّكۡرَمُونَ

«Rahman (olan Allah) cocuk edindi» dediler. O, (bu yakıstırmadan) yucedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık gorulmus kullardır
Surah Al-Anbiya, Verse 26


لَا يَسۡبِقُونَهُۥ بِٱلۡقَوۡلِ وَهُم بِأَمۡرِهِۦ يَعۡمَلُونَ

Onlar sozle (bile olsa) O´nun onune gecmezler ve onlar O´nun emriyle yapıp etmektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 27


يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡ وَلَا يَشۡفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ٱرۡتَضَىٰ وَهُم مِّنۡ خَشۡيَتِهِۦ مُشۡفِقُونَ

O, onlerindekini de, arkalarındakini de bilmektedir; onlar sefaat de etmezler; (kendisinden) hosnut olunandan baska. Ve onlar, O´nun hasmetinden icleri titremekte olanlardır
Surah Al-Anbiya, Verse 28


۞وَمَن يَقُلۡ مِنۡهُمۡ إِنِّيٓ إِلَٰهٞ مِّن دُونِهِۦ فَذَٰلِكَ نَجۡزِيهِ جَهَنَّمَۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلظَّـٰلِمِينَ

Onlardan her kim ki: «Gercekten ben, O´nun dısında bir ilahım» diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz boyle cezalandırmaktayız
Surah Al-Anbiya, Verse 29


أَوَلَمۡ يَرَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَنَّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ كَانَتَا رَتۡقٗا فَفَتَقۡنَٰهُمَاۖ وَجَعَلۡنَا مِنَ ٱلۡمَآءِ كُلَّ شَيۡءٍ حَيٍّۚ أَفَلَا يُؤۡمِنُونَ

O kufre sapanlar gormuyorlar mı ki, (baslangıcta) goklerle yer, birbiriyle bitisik iken, biz onları ayırdık ve her canlı seyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı
Surah Al-Anbiya, Verse 30


وَجَعَلۡنَا فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِهِمۡ وَجَعَلۡنَا فِيهَا فِجَاجٗا سُبُلٗا لَّعَلَّهُمۡ يَهۡتَدُونَ

Yer onları sarsmasın diye onun ustunde daglar yarattık. Ve orada inis yolları actık. Ta ki (maksatlarına) ulasabilsinler
Surah Al-Anbiya, Verse 31


وَجَعَلۡنَا ٱلسَّمَآءَ سَقۡفٗا مَّحۡفُوظٗاۖ وَهُمۡ عَنۡ ءَايَٰتِهَا مُعۡرِضُونَ

Gokyuzunu korunmus bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yuz cevirmektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 32


وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ فِي فَلَكٖ يَسۡبَحُونَ

Geceyi, gunduzu, gunesi ve ayı yaratan O´dur; her biri bir yorungede yuzup gitmektedirler
Surah Al-Anbiya, Verse 33


وَمَا جَعَلۡنَا لِبَشَرٖ مِّن قَبۡلِكَ ٱلۡخُلۡدَۖ أَفَإِيْن مِّتَّ فَهُمُ ٱلۡخَٰلِدُونَ

Senden once hic bir besere olumsuzlugu vermedik; simdi sen olursen onlar olumsuz mu kalacaklar
Surah Al-Anbiya, Verse 34


كُلُّ نَفۡسٖ ذَآئِقَةُ ٱلۡمَوۡتِۗ وَنَبۡلُوكُم بِٱلشَّرِّ وَٱلۡخَيۡرِ فِتۡنَةٗۖ وَإِلَيۡنَا تُرۡجَعُونَ

Her nefis olumu tadıcıdır. Biz sizi, serle de, hayırla da deneyerek imtihan etmekteyiz ve siz bize donduruleceksiniz
Surah Al-Anbiya, Verse 35


وَإِذَا رَءَاكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي يَذۡكُرُ ءَالِهَتَكُمۡ وَهُم بِذِكۡرِ ٱلرَّحۡمَٰنِ هُمۡ كَٰفِرُونَ

Kufre sapanlar seni gorduklerinde, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler (ve:) «Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?» (derler.) Oysa Rahman (olan Allah) ın sozunu (Kitabını) inkar edenler kendileridir
Surah Al-Anbiya, Verse 36


خُلِقَ ٱلۡإِنسَٰنُ مِنۡ عَجَلٖۚ سَأُوْرِيكُمۡ ءَايَٰتِي فَلَا تَسۡتَعۡجِلُونِ

Insan aceleden (aceleci olarak) yaratıldı. Size ayetlerimi yakında gosterecegim. Simdi hemen acele etmeyin
Surah Al-Anbiya, Verse 37


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

«Eger dogruyu soyluyor iseniz, bu va´id (edilen gunun sorgu ve azabı) ne zamandır?» derler
Surah Al-Anbiya, Verse 38


لَوۡ يَعۡلَمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَن وُجُوهِهِمُ ٱلنَّارَ وَلَا عَن ظُهُورِهِمۡ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

O kufre sapanlar, yuzlerinden ve sırtlarından atesi puskurtmeyecekleri ve hic yardım alamayacakları zamanı bir bilselerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 39


بَلۡ تَأۡتِيهِم بَغۡتَةٗ فَتَبۡهَتُهُمۡ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ

Hayır, onlara apansız gelecek de, boylece onları saskına cevirecek; artık ne onu geri cevirmeye gucleri yetecek ve ne de onlara sure tanınacak
Surah Al-Anbiya, Verse 40


وَلَقَدِ ٱسۡتُهۡزِئَ بِرُسُلٖ مِّن قَبۡلِكَ فَحَاقَ بِٱلَّذِينَ سَخِرُواْ مِنۡهُم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ

Andolsun, senden onceki peygamberlerle de alay edildi, fakat iclerinden kucuk dusurenleri, o alaya aldıkları sarıp kusatıverdi
Surah Al-Anbiya, Verse 41


قُلۡ مَن يَكۡلَؤُكُم بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ مِنَ ٱلرَّحۡمَٰنِۚ بَلۡ هُمۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِم مُّعۡرِضُونَ

De ki: «Gece ve gunduz sizi Rahman (olan Allah) tan kim koruyabilir?» Hayır, onlar Rablerini zikirden yuz cevirenlerdir
Surah Al-Anbiya, Verse 42


أَمۡ لَهُمۡ ءَالِهَةٞ تَمۡنَعُهُم مِّن دُونِنَاۚ لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَ أَنفُسِهِمۡ وَلَا هُم مِّنَّا يُصۡحَبُونَ

Yoksa onların, bize karsı kendilerini, engellemeyle koruyabilecek ilahları mı var? Onların kendi nefislerine bile yardıma gucleri yetmez ve onlar bizden yakınlık bulamazlar
Surah Al-Anbiya, Verse 43


بَلۡ مَتَّعۡنَا هَـٰٓؤُلَآءِ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡعُمُرُۗ أَفَلَا يَرَوۡنَ أَنَّا نَأۡتِي ٱلۡأَرۡضَ نَنقُصُهَا مِنۡ أَطۡرَافِهَآۚ أَفَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ

Evet, biz onları ve atalarını yararlandırdık; oyleki, omur onlara (hic bitmeyecekmis gibi) uzun geldi. Fakat simdi, bizim gercekten yere gelip onu cevresinden eksiltmekte oldugumuzu gormuyorlar mı? Su halde, ustun gelenler onlar mı
Surah Al-Anbiya, Verse 44


قُلۡ إِنَّمَآ أُنذِرُكُم بِٱلۡوَحۡيِۚ وَلَا يَسۡمَعُ ٱلصُّمُّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا مَا يُنذَرُونَ

De ki: «Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp korkutmaktayım. Ancak sagır olanlar, uyarıldıklarında cagrıyı isitmezler.»
Surah Al-Anbiya, Verse 45


وَلَئِن مَّسَّتۡهُمۡ نَفۡحَةٞ مِّنۡ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ

Andolsun, onlara Rabbinin azabından ´bir ufak esinti´ dokunacak olsa hic tartısmasız; «Eyvahlar bize, gercekten bizler zulme sapanlarmısız» diyecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 46


وَنَضَعُ ٱلۡمَوَٰزِينَ ٱلۡقِسۡطَ لِيَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ فَلَا تُظۡلَمُ نَفۡسٞ شَيۡـٔٗاۖ وَإِن كَانَ مِثۡقَالَ حَبَّةٖ مِّنۡ خَرۡدَلٍ أَتَيۡنَا بِهَاۗ وَكَفَىٰ بِنَا حَٰسِبِينَ

Biz ise, kıyamet gunune ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hic bir nefis hic bir seyle haksızlıga ugramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap goruculer olarak biz yeteriz
Surah Al-Anbiya, Verse 47


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ٱلۡفُرۡقَانَ وَضِيَآءٗ وَذِكۡرٗا لِّلۡمُتَّقِينَ

Andolsun, biz Musa´ya ve Harun´a, takva sahipleri icin bir aydınlık ve bir ogut (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik
Surah Al-Anbiya, Verse 48


ٱلَّذِينَ يَخۡشَوۡنَ رَبَّهُم بِٱلۡغَيۡبِ وَهُم مِّنَ ٱلسَّاعَةِ مُشۡفِقُونَ

Onlar, Rablerine karsı gayb ile (O´nu gormedikleri halde) bir hasyet icindedirler ve onlar, kıyamet saatinden ´icleri titremekte olanlardır.´
Surah Al-Anbiya, Verse 49


وَهَٰذَا ذِكۡرٞ مُّبَارَكٌ أَنزَلۡنَٰهُۚ أَفَأَنتُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ

Bu, bizim ona indirdigimiz mubarek olan bir zikirdir. Su halde onu inkar edecek olanlar siz misiniz
Surah Al-Anbiya, Verse 50


۞وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَآ إِبۡرَٰهِيمَ رُشۡدَهُۥ مِن قَبۡلُ وَكُنَّا بِهِۦ عَٰلِمِينَ

Andolsun, bundan once de Ibrahim´e rusdunu vermistik ve biz onu (dogruyu secme yeteneginde oldugunu) bilenlerdik
Surah Al-Anbiya, Verse 51


إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَا هَٰذِهِ ٱلتَّمَاثِيلُ ٱلَّتِيٓ أَنتُمۡ لَهَا عَٰكِفُونَ

Hani babasına ve kavmine demisti ki: «Sizin, karsılarında bel bukup egilmekte oldugunuz bu temsili heykeller nedir?»
Surah Al-Anbiya, Verse 52


قَالُواْ وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا لَهَا عَٰبِدِينَ

«Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk» dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 53


قَالَ لَقَدۡ كُنتُمۡ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُمۡ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ

Dedi ki: «Andolsun, siz ve atalarınız apacık bir sapıklık icindesiniz.»
Surah Al-Anbiya, Verse 54


قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا بِٱلۡحَقِّ أَمۡ أَنتَ مِنَ ٱللَّـٰعِبِينَ

«Sen bize gercegi mi getirdin, yoksa (bizimle) oyun oynayanlardan mısın?»
Surah Al-Anbiya, Verse 55


قَالَ بَل رَّبُّكُمۡ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا۠ عَلَىٰ ذَٰلِكُم مِّنَ ٱلشَّـٰهِدِينَ

«Hayır» dedi. «Sizin Rabbiniz goklerin ve yerin Rabbidir, onları kendisi yaratmıstır ve ben de buna sehadet edenlerdenim.»
Surah Al-Anbiya, Verse 56


وَتَٱللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصۡنَٰمَكُم بَعۡدَ أَن تُوَلُّواْ مُدۡبِرِينَ

«Andolsun Allah´a, sizler arkanızı donup gittikten sonra, ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracagım.»
Surah Al-Anbiya, Verse 57


فَجَعَلَهُمۡ جُذَٰذًا إِلَّا كَبِيرٗا لَّهُمۡ لَعَلَّهُمۡ إِلَيۡهِ يَرۡجِعُونَ

Boylece o, yalnızca buyukleri haric olmak uzere onları paramparca kıldı; belki ona basvururlar diye
Surah Al-Anbiya, Verse 58


قَالُواْ مَن فَعَلَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَآ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

«Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Suphesiz o, zalimlerden biridir» dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 59


قَالُواْ سَمِعۡنَا فَتٗى يَذۡكُرُهُمۡ يُقَالُ لَهُۥٓ إِبۡرَٰهِيمُ

«Kendisine Ibrahim denilen bir gencin bunları diline doladıgını isittik» dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 60


قَالُواْ فَأۡتُواْ بِهِۦ عَلَىٰٓ أَعۡيُنِ ٱلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَشۡهَدُونَ

Dediler ki: «Oyleyse, onu insanların gozu onune getirin ki ona (nasıl bir ceza verecegimize) sahid olsunlar.»
Surah Al-Anbiya, Verse 61


قَالُوٓاْ ءَأَنتَ فَعَلۡتَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَا يَـٰٓإِبۡرَٰهِيمُ

Dediler ki: «Ey Ibrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?»
Surah Al-Anbiya, Verse 62


قَالَ بَلۡ فَعَلَهُۥ كَبِيرُهُمۡ هَٰذَا فَسۡـَٔلُوهُمۡ إِن كَانُواْ يَنطِقُونَ

«Hayır» dedi. «Bu yapmıstır, bu onların buyukleridir; eger konusabiliyorsa, siz onlara soruverin.»
Surah Al-Anbiya, Verse 63


فَرَجَعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ فَقَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ أَنتُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ

Bunun uzerine kendi vicdanlarına basvurdular da: «Gercek su ki, zalim olanlar sizlersiniz» dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 64


ثُمَّ نُكِسُواْ عَلَىٰ رُءُوسِهِمۡ لَقَدۡ عَلِمۡتَ مَا هَـٰٓؤُلَآءِ يَنطِقُونَ

Sonra, yine tepeleri ustune ters donduler: «Andolsun, bunların konusamayacaklarını sen de bilmektesin.»
Surah Al-Anbiya, Verse 65


قَالَ أَفَتَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا يَضُرُّكُمۡ

Dedi ki: «O halde, Allah´ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan seylere mi tapmaktasınız?»
Surah Al-Anbiya, Verse 66


أُفّٖ لَّكُمۡ وَلِمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

«Yuh size ve Allah´tan baska taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?»
Surah Al-Anbiya, Verse 67


قَالُواْ حَرِّقُوهُ وَٱنصُرُوٓاْ ءَالِهَتَكُمۡ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ

Dediler ki: «Eger (bir sey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.»
Surah Al-Anbiya, Verse 68


قُلۡنَا يَٰنَارُ كُونِي بَرۡدٗا وَسَلَٰمًا عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ

Biz de dedik ki: «Ey ates, Ibrahim´e karsı soguk ve esenlik ol.»
Surah Al-Anbiya, Verse 69


وَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَخۡسَرِينَ

Ona bir duzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha cok husrana ugrayanlar kıldık
Surah Al-Anbiya, Verse 70


وَنَجَّيۡنَٰهُ وَلُوطًا إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَا لِلۡعَٰلَمِينَ

Onu ve Lut´u kurtarıp icinde, alemler (insanlık) icin bereketler kıldıgımız yere (ulkeye) cıkardık
Surah Al-Anbiya, Verse 71


وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ إِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ نَافِلَةٗۖ وَكُلّٗا جَعَلۡنَا صَٰلِحِينَ

Ona Ishak´ı armagan ettik, ustune de Yakub´u; her birini salihler kıldık
Surah Al-Anbiya, Verse 72


وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَئِمَّةٗ يَهۡدُونَ بِأَمۡرِنَا وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِمۡ فِعۡلَ ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَإِقَامَ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءَ ٱلزَّكَوٰةِۖ وَكَانُواْ لَنَا عَٰبِدِينَ

Ve onları, kendi emrimizle hidayete yonelten onderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 73


وَلُوطًا ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗا وَنَجَّيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَت تَّعۡمَلُ ٱلۡخَبَـٰٓئِثَۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَٰسِقِينَ

Lut´a da bir hukum ve ilim verdik ve onu cirkin isler yapmakta olan sehirden kurtardık. Suphesiz onlar, bozulmaya ugrayan kotu bir kavimdi
Surah Al-Anbiya, Verse 74


وَأَدۡخَلۡنَٰهُ فِي رَحۡمَتِنَآۖ إِنَّهُۥ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Onu rahmetimize soktuk, cunku o, salihlerdendi
Surah Al-Anbiya, Verse 75


وَنُوحًا إِذۡ نَادَىٰ مِن قَبۡلُ فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ

Nuh da; daha once cagrıda bulundugu zaman, biz onun cagrısına cevap verdik, onu ve ailesini buyuk bir uzuntuden kurtardık
Surah Al-Anbiya, Verse 76


وَنَصَرۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ´ona yardım edip ocunu aldık.´ Suphesiz onlar, kotu bir kavimdi, biz de onların tumunu suya batırıp bogduk
Surah Al-Anbiya, Verse 77


وَدَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ إِذۡ يَحۡكُمَانِ فِي ٱلۡحَرۡثِ إِذۡ نَفَشَتۡ فِيهِ غَنَمُ ٱلۡقَوۡمِ وَكُنَّا لِحُكۡمِهِمۡ شَٰهِدِينَ

Davud ve Suleyman da; hani kavmin hayvanlarının icine girip yayıldıgı ekin tarlaları konusunda hukum yurutuyorlardı. Biz onların hukmune sahidler idik
Surah Al-Anbiya, Verse 78


فَفَهَّمۡنَٰهَا سُلَيۡمَٰنَۚ وَكُلًّا ءَاتَيۡنَا حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَسَخَّرۡنَا مَعَ دَاوُۥدَ ٱلۡجِبَالَ يُسَبِّحۡنَ وَٱلطَّيۡرَۚ وَكُنَّا فَٰعِلِينَ

Biz bunu (hukmu) Suleymana kavrattık, her birine de hukum ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, daglara ve kuslara boyun egdirdik. (Bunları) Yapanlar biz idik
Surah Al-Anbiya, Verse 79


وَعَلَّمۡنَٰهُ صَنۡعَةَ لَبُوسٖ لَّكُمۡ لِتُحۡصِنَكُم مِّنۢ بَأۡسِكُمۡۖ فَهَلۡ أَنتُمۡ شَٰكِرُونَ

Ve sizin icin ona, zorlu savasınızda sizi korusun diye, ´(madeni) giyim sanatını´ ogrettik. Buna ragmen siz sukredenler misiniz
Surah Al-Anbiya, Verse 80


وَلِسُلَيۡمَٰنَ ٱلرِّيحَ عَاصِفَةٗ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦٓ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَاۚ وَكُنَّا بِكُلِّ شَيۡءٍ عَٰلِمِينَ

Suleyman icin de, fırtına biciminde esen ruzgara (boyun egdirdik) ki, kendi emriyle, icinde bereketler kıldıgımız yere akıp giderdi. Biz her seyi bilenleriz
Surah Al-Anbiya, Verse 81


وَمِنَ ٱلشَّيَٰطِينِ مَن يَغُوصُونَ لَهُۥ وَيَعۡمَلُونَ عَمَلٗا دُونَ ذَٰلِكَۖ وَكُنَّا لَهُمۡ حَٰفِظِينَ

Onun icin denizde dalgıclık yapan ve bundan baska is(ler) de goren seytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik
Surah Al-Anbiya, Verse 82


۞وَأَيُّوبَ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَسَّنِيَ ٱلضُّرُّ وَأَنتَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ

Eyup da; hani o Rabbine cagrıda bulunmustu: «Suphe yok, bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.»
Surah Al-Anbiya, Verse 83


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ فَكَشَفۡنَا مَا بِهِۦ مِن ضُرّٖۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ أَهۡلَهُۥ وَمِثۡلَهُم مَّعَهُمۡ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَذِكۡرَىٰ لِلۡعَٰبِدِينَ

Boylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler icin bir zikir olmak uzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik
Surah Al-Anbiya, Verse 84


وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِدۡرِيسَ وَذَا ٱلۡكِفۡلِۖ كُلّٞ مِّنَ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Ismail, Idris ve Zu´l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi
Surah Al-Anbiya, Verse 85


وَأَدۡخَلۡنَٰهُمۡ فِي رَحۡمَتِنَآۖ إِنَّهُم مِّنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Onları rahmetimize soktuk, suphesiz onlar salih olanlardandı
Surah Al-Anbiya, Verse 86


وَذَا ٱلنُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَٰضِبٗا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقۡدِرَ عَلَيۡهِ فَنَادَىٰ فِي ٱلظُّلُمَٰتِ أَن لَّآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنتَ سُبۡحَٰنَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Balık sahibi (Zunnun yani Yunus´u da) ; hani o, kızmıs vaziyette gitmisti ki, kendisini sıkıntıya dusurmeyecegimizi sanmıstı. (Balıgın karnındaki) Karanlıklar icin de: «Senden baska ilah yoktur, sen yucesin, gercekten de ben zulmedenlerden oldum» diye cagrıda bulunmustu
Surah Al-Anbiya, Verse 87


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ وَنَجَّيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡغَمِّۚ وَكَذَٰلِكَ نُـۨجِي ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Bunun uzerine duasına icabet ettik ve onu uzuntuden kurtardık. Iste biz, iman edenleri boyle kurtarırız
Surah Al-Anbiya, Verse 88


وَزَكَرِيَّآ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥ رَبِّ لَا تَذَرۡنِي فَرۡدٗا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡوَٰرِثِينَ

Zekeriya da; hani Rabbine cagrıda bulunmustu: «Rabbim, beni yalnız basıma bırakma, sen mirascıların en hayırlısısın.»
Surah Al-Anbiya, Verse 89


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ وَوَهَبۡنَا لَهُۥ يَحۡيَىٰ وَأَصۡلَحۡنَا لَهُۥ زَوۡجَهُۥٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ يُسَٰرِعُونَ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَيَدۡعُونَنَا رَغَبٗا وَرَهَبٗاۖ وَكَانُواْ لَنَا خَٰشِعِينَ

Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya´yı armagan ettik, esini de dogurmaya elverisli kıldık. Gercekten onlar hayırlarda yarısırlardı, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gosterirlerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 90


وَٱلَّتِيٓ أَحۡصَنَتۡ فَرۡجَهَا فَنَفَخۡنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلۡنَٰهَا وَٱبۡنَهَآ ءَايَةٗ لِّلۡعَٰلَمِينَ

Irzını koruyan (Meryem) ; biz ona kendi ruhumuzdan ufledik, onu ve cocugunu insanlıga bir ayet kıldık
Surah Al-Anbiya, Verse 91


إِنَّ هَٰذِهِۦٓ أُمَّتُكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَأَنَا۠ رَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُونِ

Gercek su ki, sizin bu ummetiniz tek bir ummettir. Ben de sizin Rabbinizim, oyleyse bana ibadet ediniz
Surah Al-Anbiya, Verse 92


وَتَقَطَّعُوٓاْ أَمۡرَهُم بَيۡنَهُمۡۖ كُلٌّ إِلَيۡنَا رَٰجِعُونَ

Onlar, islerini kendi aralarında parca parca dagıttılar (dinlerinde bolunmeler yaptılar); hepsi bize doneceklerdir
Surah Al-Anbiya, Verse 93


فَمَن يَعۡمَلۡ مِنَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَلَا كُفۡرَانَ لِسَعۡيِهِۦ وَإِنَّا لَهُۥ كَٰتِبُونَ

Artık kim, bir mu´min olarak salih olan amellerde bulunursa, onun cabası icin (karsılık olarak nankorluk) kufran yoktur. Suphesiz biz, onun yazıcılarıyız
Surah Al-Anbiya, Verse 94


وَحَرَٰمٌ عَلَىٰ قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَآ أَنَّهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ

Yıkıma ugrattıgımız bir ulkeye (tekrar dunya hayatı) imkansız (haram)dır; hic suphesiz onlar, (dunyaya) bir daha geri donmeyecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 95


حَتَّىٰٓ إِذَا فُتِحَتۡ يَأۡجُوجُ وَمَأۡجُوجُ وَهُم مِّن كُلِّ حَدَبٖ يَنسِلُونَ

Yecuc ve Mecuc(un sedleri) acıldıgında, onlar her bir tepeden akın ederler
Surah Al-Anbiya, Verse 96


وَٱقۡتَرَبَ ٱلۡوَعۡدُ ٱلۡحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَٰخِصَةٌ أَبۡصَٰرُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَٰوَيۡلَنَا قَدۡ كُنَّا فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا بَلۡ كُنَّا ظَٰلِمِينَ

Gercek olan va´d yaklasmıstır, iste o zaman, kufre sapanların gozleri yuvalarından fırlayacak: «Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet icindeydik, hayır, bizler zulme sapmıstık» (diyecekler)
Surah Al-Anbiya, Verse 97


إِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنتُمۡ لَهَا وَٰرِدُونَ

Gercekten siz de, Allah´ın dısında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız
Surah Al-Anbiya, Verse 98


لَوۡ كَانَ هَـٰٓؤُلَآءِ ءَالِهَةٗ مَّا وَرَدُوهَاۖ وَكُلّٞ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Eger onlar (gercek) ilahlar olsalardı, ona girmeyeceklerdi. Oysa onların tumu icinde temelli kalıcıdırlar
Surah Al-Anbiya, Verse 99


لَهُمۡ فِيهَا زَفِيرٞ وَهُمۡ فِيهَا لَا يَسۡمَعُونَ

Orda kendileri icin, ´kemikleri catırdatan inlemeler´ vardır. Onlar orda isitmezler de
Surah Al-Anbiya, Verse 100


إِنَّ ٱلَّذِينَ سَبَقَتۡ لَهُم مِّنَّا ٱلۡحُسۡنَىٰٓ أُوْلَـٰٓئِكَ عَنۡهَا مُبۡعَدُونَ

Ama bizden kendilerine guzellik gecmis bulunanlar; iste onlar, ondan uzaklastırılmıs olanlardır
Surah Al-Anbiya, Verse 101


لَا يَسۡمَعُونَ حَسِيسَهَاۖ وَهُمۡ فِي مَا ٱشۡتَهَتۡ أَنفُسُهُمۡ خَٰلِدُونَ

Onun ugultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladıgı (sayısız nimet) icinde ebedi kalıcıdırlar
Surah Al-Anbiya, Verse 102


لَا يَحۡزُنُهُمُ ٱلۡفَزَعُ ٱلۡأَكۡبَرُ وَتَتَلَقَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ هَٰذَا يَوۡمُكُمُ ٱلَّذِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ

Onları, o en buyuk korku huzne kaptırmaz ve: «Iste bu sizin gununuzdur, size va´dedilmisti» diye melekler onları karsılayacaklardır
Surah Al-Anbiya, Verse 103


يَوۡمَ نَطۡوِي ٱلسَّمَآءَ كَطَيِّ ٱلسِّجِلِّ لِلۡكُتُبِۚ كَمَا بَدَأۡنَآ أَوَّلَ خَلۡقٖ نُّعِيدُهُۥۚ وَعۡدًا عَلَيۡنَآۚ إِنَّا كُنَّا فَٰعِلِينَ

Bizim, gogu kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacagımız gun, ilk yaratmaya basladıgımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edecegiz. Bu, bizim uzerimizde bir vaidtir. Hic tartısmasız, biz yapıcılarız
Surah Al-Anbiya, Verse 104


وَلَقَدۡ كَتَبۡنَا فِي ٱلزَّبُورِ مِنۢ بَعۡدِ ٱلذِّكۡرِ أَنَّ ٱلۡأَرۡضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ ٱلصَّـٰلِحُونَ

Andolsun, biz Zikir´den sonra Zebur´da da: «Hic suphesiz Arz´a salih kullarım varisci olacaktır» diye yazdık
Surah Al-Anbiya, Verse 105


إِنَّ فِي هَٰذَا لَبَلَٰغٗا لِّقَوۡمٍ عَٰبِدِينَ

Gercek su ki kulluk eden bir topluluk icin bunda (Kur´an´da) ´acık bir mesaj´ (veya gercek bir cıkıs yolu) vardır
Surah Al-Anbiya, Verse 106


وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا رَحۡمَةٗ لِّلۡعَٰلَمِينَ

Biz seni alemler icin yalnızca bir rahmet olarak gonderdik
Surah Al-Anbiya, Verse 107


قُلۡ إِنَّمَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَهَلۡ أَنتُم مُّسۡلِمُونَ

De ki: «Gercekten bana: Sizin ilahınız yalnızca bir tek ilahtır» diye vahyolunuyor; artık siz musluman olacak mısınız?»
Surah Al-Anbiya, Verse 108


فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَقُلۡ ءَاذَنتُكُمۡ عَلَىٰ سَوَآءٖۖ وَإِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٌ أَم بَعِيدٞ مَّا تُوعَدُونَ

Buna ragmen yuz cevirecek olurlarsa, de ki: «Size esitlik uzere acıklamada bulundum. Tehdit edildiginiz (sorgu ve azab gunu) yakın mı, uzak mı, bilemem.»
Surah Al-Anbiya, Verse 109


إِنَّهُۥ يَعۡلَمُ ٱلۡجَهۡرَ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡتُمُونَ

«Suphesiz O, sozun acıkta soylenenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir.»
Surah Al-Anbiya, Verse 110


وَإِنۡ أَدۡرِي لَعَلَّهُۥ فِتۡنَةٞ لَّكُمۡ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ

«Bilemem; belki bu (surenin acıklanmaması), sizin icin bir (fitne) denemedir, (belki de) belli bir vakte kadar yararlanma (meta)dır.»
Surah Al-Anbiya, Verse 111


قَٰلَ رَبِّ ٱحۡكُم بِٱلۡحَقِّۗ وَرَبُّنَا ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلۡمُسۡتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ

(Resulullah) Dedi ki: «Rabbim, hak ile hukmet. Bizim Rabbimiz, sizin her turlu nitelendirmelerinize karsı yardımına sıgınılan Rahman (olan Allah) dır.»
Surah Al-Anbiya, Verse 112


Author: Tefhim Ul Kuran


<< Surah 20
>> Surah 22

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai