UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Furqan - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz


تَبَارَكَ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡفُرۡقَانَ عَلَىٰ عَبۡدِهِۦ لِيَكُونَ لِلۡعَٰلَمِينَ نَذِيرًا

Butun alemlere, (insan ve cinlere) bir korkutucu (peygamber) olsun diye kuluna Kur’an’ı indiren Allah’ın sanı ne yucedir
Surah Al-Furqan, Verse 1


ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَمۡ يَتَّخِذۡ وَلَدٗا وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ شَرِيكٞ فِي ٱلۡمُلۡكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيۡءٖ فَقَدَّرَهُۥ تَقۡدِيرٗا

O Allah ki, goklerin ve yerin tasarrufu hep O’nun. Hic bir cocuk edinmemistir, mulkunde de O’nun hic bir ortagı yok... Her seyi yarattı da ona bir nizam verdi; onun mukadderatını tayin buyurdu
Surah Al-Furqan, Verse 2


وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗ لَّا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ وَلَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ ضَرّٗا وَلَا نَفۡعٗا وَلَا يَمۡلِكُونَ مَوۡتٗا وَلَا حَيَوٰةٗ وَلَا نُشُورٗا

Boyle iken kafirler, Allah’dan baska bir takım ilahlar (putlar) edindiler ki, onlar hic bir sey yaratamazlar; kendileri yaratılmaktadırlar. Kendilerinden, ne bir zararı kaldırmaga, ne de bir menfaat kazanmaga sahib olamazlar. Oldurmeye, diriltmeye ve oldukten sonra tekrar diriltmeye de gucleri yetmez
Surah Al-Furqan, Verse 3


وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ إِفۡكٌ ٱفۡتَرَىٰهُ وَأَعَانَهُۥ عَلَيۡهِ قَوۡمٌ ءَاخَرُونَۖ فَقَدۡ جَآءُو ظُلۡمٗا وَزُورٗا

O kufre varanlar dediler ki: “- Bu Kur’an, ancak bir iftiradır ki, onu, O (Muhammed (s.a.v.)) uydurdu ve bu hususta O’na baska bir kavim yardım etmistir. (Kur’an’ı, yabancılardan, Yahudilerden ogrenmistir!).” Muhakkak bir zulum (sirk) ve yalan meydana getirdiler de
Surah Al-Furqan, Verse 4


وَقَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٱكۡتَتَبَهَا فَهِيَ تُمۡلَىٰ عَلَيۡهِ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلٗا

Soyle dediler : “- Kur’an ayetleri, evvelkilerin masallarıdır. Onları (Muhammed (s.a.v.) yazdırtmıs da, sabah aksam onlar kendisine okunuyor.”
Surah Al-Furqan, Verse 5


قُلۡ أَنزَلَهُ ٱلَّذِي يَعۡلَمُ ٱلسِّرَّ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

(Ey Rasulum, onlara) de ki: “- Kur’an’ı, goklerde ve yerdeki butun esrarı bilen Allah indirdi.” Gercekten Allah Gafur’dur= cok bagıslayandır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Furqan, Verse 6


وَقَالُواْ مَالِ هَٰذَا ٱلرَّسُولِ يَأۡكُلُ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشِي فِي ٱلۡأَسۡوَاقِ لَوۡلَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مَلَكٞ فَيَكُونَ مَعَهُۥ نَذِيرًا

Bir de soyle dediler: “- Bu peygambere ne oluyor? Yemek yiyor, carsılarda yuruyor. O’na bir melek indirilse de beraberinde bir davetci olsa ya! (Melegin O’nu tasdiki ile hak peygamber oldugunu bilsek ya)
Surah Al-Furqan, Verse 7


أَوۡ يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡهِ كَنزٌ أَوۡ تَكُونُ لَهُۥ جَنَّةٞ يَأۡكُلُ مِنۡهَاۚ وَقَالَ ٱلظَّـٰلِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلٗا مَّسۡحُورًا

Yahud O’na (gokten) bir hazine bırakılıverse (de onu harcasa, gecim derdinde olmasa), yahud guzel bir bahcesi olsa da ondan yese ya!” Hem o zalimler, muminlere dediler ki: “- Siz, ancak buyulenmis bir adama tabi oluyorsunuz.”
Surah Al-Furqan, Verse 8


ٱنظُرۡ كَيۡفَ ضَرَبُواْ لَكَ ٱلۡأَمۡثَٰلَ فَضَلُّواْ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ سَبِيلٗا

(Ey Rasulum) bak, senin hakkında ne temsiller yaptılar da haktan saptılar; artık hic bir yol bulamazlar
Surah Al-Furqan, Verse 9


تَبَارَكَ ٱلَّذِيٓ إِن شَآءَ جَعَلَ لَكَ خَيۡرٗا مِّن ذَٰلِكَ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ وَيَجۡعَل لَّكَ قُصُورَۢا

Ne yucedir O Allah ki, dilerse sana, bu dediklerinden (hazine ve bahcelerden) daha hayırlısını verir; agacları altından ırmaklar akan cennetler, sana koskler de yapar
Surah Al-Furqan, Verse 10


بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلسَّاعَةِۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِمَن كَذَّبَ بِٱلسَّاعَةِ سَعِيرًا

Fakat onlar kıyameti de yalan saydılar. Biz ise o kıyameti yalanlayanlara cok siddetli bir ates hazırladık
Surah Al-Furqan, Verse 11


إِذَا رَأَتۡهُم مِّن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ سَمِعُواْ لَهَا تَغَيُّظٗا وَزَفِيرٗا

Oyle ki, bu ates onları uzak bir yerden gordugu vakit, onlar, bunun galeyan ve homurdanısını isitirler
Surah Al-Furqan, Verse 12


وَإِذَآ أُلۡقُواْ مِنۡهَا مَكَانٗا ضَيِّقٗا مُّقَرَّنِينَ دَعَوۡاْ هُنَالِكَ ثُبُورٗا

Elleri boyunlarına baglı olarak, o atesin dar bir yerine atıldıkları vakit, orada: “-Ey helak, neredesin, yetis!” diye bagırırlar
Surah Al-Furqan, Verse 13


لَّا تَدۡعُواْ ٱلۡيَوۡمَ ثُبُورٗا وَٰحِدٗا وَٱدۡعُواْ ثُبُورٗا كَثِيرٗا

Onlara denir ki, bugun yalnız bir helake cagırmayın, bircok helaklere cagırın (cunku size turlu turlu azab vardır)
Surah Al-Furqan, Verse 14


قُلۡ أَذَٰلِكَ خَيۡرٌ أَمۡ جَنَّةُ ٱلۡخُلۡدِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۚ كَانَتۡ لَهُمۡ جَزَآءٗ وَمَصِيرٗا

(Ey Rasulum, o Mekke kafirlerine) de ki: “- Bu ates mi hayırlı, yoksa takva sahiblerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? O cennet ki, kendilerine bir mukafat ve bir donus yeri bulunuyor
Surah Al-Furqan, Verse 15


لَّهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ خَٰلِدِينَۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعۡدٗا مَّسۡـُٔولٗا

Orada, onlar icin, ne isterlerse var, hem ebedi olarak kalacaklar orada. Bu, Rabbinin uzerine, yerine getirilmesi istenen gerceklesmis bir vaaddir
Surah Al-Furqan, Verse 16


وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ فَيَقُولُ ءَأَنتُمۡ أَضۡلَلۡتُمۡ عِبَادِي هَـٰٓؤُلَآءِ أَمۡ هُمۡ ضَلُّواْ ٱلسَّبِيلَ

Allah, musrikleri (kıyamette hesaba cekmek icin), Allah’dan baska taptıkları seylerle bir araya toplayıp da putlara: “- Siz mi, su kullarımı saptırdınız, yoksa kendileri mi yollarını sasırdılar?” diyecegi gun
Surah Al-Furqan, Verse 17


قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ مَا كَانَ يَنۢبَغِي لَنَآ أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنۡ أَوۡلِيَآءَ وَلَٰكِن مَّتَّعۡتَهُمۡ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ نَسُواْ ٱلذِّكۡرَ وَكَانُواْ قَوۡمَۢا بُورٗا

Putlar soyle derler: “- Seni tenzih ederiz. Senden baska veliler edinmemiz bize layık olmaz (boyle iken, biz baskasına nasıl mabud olabiliriz?) Fakat sen onları ve atalarını zevk icine daldırdın, nihayet zikri (tevhidi ve sana ibadeti) unuttular ve helake dusen bir kavim oldular.”
Surah Al-Furqan, Verse 18


فَقَدۡ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسۡتَطِيعُونَ صَرۡفٗا وَلَا نَصۡرٗاۚ وَمَن يَظۡلِم مِّنكُمۡ نُذِقۡهُ عَذَابٗا كَبِيرٗا

Iste (ey kafirler, taptıklarınız) sizi, sozunuzde yalancı cıkarmıslardır. Artık (azabı) ne savmaga, ne de bir yardım gormiye care bulamıyacaksınız. Sizden kim zulum yaparsa, ona buyuk bir azab tattıracagız
Surah Al-Furqan, Verse 19


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّآ إِنَّهُمۡ لَيَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشُونَ فِي ٱلۡأَسۡوَاقِۗ وَجَعَلۡنَا بَعۡضَكُمۡ لِبَعۡضٖ فِتۡنَةً أَتَصۡبِرُونَۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرٗا

Biz, senden evvel de peygamberleri baska bir halde gondermedik; onlar da yemek yiyorlar, carsılarda geziyorlardı. Bir de, hanginiz sabırlıdır, bilelim diye, bir kısmınızı diger bir kısmınız uzerine bir imtihan vesilesi kıldık (zenginlere karsı, fakirleri, sabretmekle imtihan ettik). Senin Rabbin Basir’dir= sabredenleri gorur
Surah Al-Furqan, Verse 20


۞وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَوۡ نَرَىٰ رَبَّنَاۗ لَقَدِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ وَعَتَوۡ عُتُوّٗا كَبِيرٗا

Bize kavusmayı ummayanlar soyle dediler: “- Uzerimize melekler indirilse ya (boylece verecekleri haber uzerine Muhammed’in (s.a.v.) hak peygamber oldugunu tasdik etsek), yahut Rabbimizi gorsek (de O bize dogru haber verse).” Yemin olsun ki, onlar nefislerinde buyukluk ve inad tasladılar, buyuk bir azgınlıkla hududu astılar
Surah Al-Furqan, Verse 21


يَوۡمَ يَرَوۡنَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ لَا بُشۡرَىٰ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُجۡرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا

(O zalimler olum zamanında) Melekleri gorecekleri gun, mucrimlere o gun mujde yoktur. Melekler onlara: “- Size mujde yasak, yasak!...” diyeceklerdir
Surah Al-Furqan, Verse 22


وَقَدِمۡنَآ إِلَىٰ مَا عَمِلُواْ مِنۡ عَمَلٖ فَجَعَلۡنَٰهُ هَبَآءٗ مَّنثُورًا

Hem biz, onlar (hayır diye dunyada) ne amel isledilerse, onu kasd edib sacılmıs zerre haline getirmisizdir, (artık hic bir kıymeti kalmamıstır)
Surah Al-Furqan, Verse 23


أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ يَوۡمَئِذٍ خَيۡرٞ مُّسۡتَقَرّٗا وَأَحۡسَنُ مَقِيلٗا

O gun (kıyamette) cennet ehlinin duracakları yer cok hayırlı ve dinlenip barınacakları yer cok guzeldir
Surah Al-Furqan, Verse 24


وَيَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلسَّمَآءُ بِٱلۡغَمَٰمِ وَنُزِّلَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ تَنزِيلًا

Semanın, (gokten cıkacak) bulutla yarılacagı ve arkasından meleklerin (ellerinde kulların amel defterleri oldugu halde) arka arkaya indirildigi kıyamet gunu
Surah Al-Furqan, Verse 25


ٱلۡمُلۡكُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّ لِلرَّحۡمَٰنِۚ وَكَانَ يَوۡمًا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ عَسِيرٗا

O gun, mevcut olan butun mulk Rahman’ındır. Kafirlere ise, bugun, cok cetin bir gun olur
Surah Al-Furqan, Verse 26


وَيَوۡمَ يَعَضُّ ٱلظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيۡهِ يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي ٱتَّخَذۡتُ مَعَ ٱلرَّسُولِ سَبِيلٗا

Zalimlerden her biri (pismanlıgından) iki elini ısırdıgı o gunde, soyle diyecektir: “ - Ne olurdu, ben, O Peygamberle beraber bir kurtulus yolu edineydim
Surah Al-Furqan, Verse 27


يَٰوَيۡلَتَىٰ لَيۡتَنِي لَمۡ أَتَّخِذۡ فُلَانًا خَلِيلٗا

Yazıklar olsun bana! Keske (beni sapıtan) falanı dost edinmeyeydim
Surah Al-Furqan, Verse 28


لَّقَدۡ أَضَلَّنِي عَنِ ٱلذِّكۡرِ بَعۡدَ إِذۡ جَآءَنِيۗ وَكَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لِلۡإِنسَٰنِ خَذُولٗا

Vallahi, o sapıttı beni zikirden, (Allah’ı anmaktan ve Kur’an ahkamına baglanmaktan), bana Kur’an gelmisken... Seytan, insanı helake dusurendir.”
Surah Al-Furqan, Verse 29


وَقَالَ ٱلرَّسُولُ يَٰرَبِّ إِنَّ قَوۡمِي ٱتَّخَذُواْ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ مَهۡجُورٗا

Peygamber de (o gun soyle) demekte: “- Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı metruk bıraktılar (ondan yuz cevirdiler)
Surah Al-Furqan, Verse 30


وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوّٗا مِّنَ ٱلۡمُجۡرِمِينَۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيٗا وَنَصِيرٗا

Iste (Ey Rasulum, sana Mekke musriklerini) boylece dusman yaptıgımız gibi, senden once de her peygamber icin mucrimlerden bir dusman yaptık. Bununla beraber (dusmanların kahrından) koruyucu ve (onlara karsı) zafer verici olarak Rabbin sana yeter
Surah Al-Furqan, Verse 31


وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ عَلَيۡهِ ٱلۡقُرۡءَانُ جُمۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِۦ فُؤَادَكَۖ وَرَتَّلۡنَٰهُ تَرۡتِيلٗا

Bir de kafirler dediler ki: “- Kur’an, O’na toptan indirilseydi ya!” Biz, onu kalbine iyice yerlestirelim diye boyle ayet ayet indirdik (topluca indirmedik); ve onu guzel bir sekilde beyan edip ayet ayet okuduk
Surah Al-Furqan, Verse 32


وَلَا يَأۡتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَأَحۡسَنَ تَفۡسِيرًا

(Ey Rasulum, musriklerin) Sana getirdikleri tuhaf ve batıl bir soruları yoktur ki, hak olan cevabını ve en guzel tefsirini getirmis olmıyalım
Surah Al-Furqan, Verse 33


ٱلَّذِينَ يُحۡشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُوْلَـٰٓئِكَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضَلُّ سَبِيلٗا

O yuzleri ustu cehenneme suruklenenler, iste bunlar, yer bakımından cok fena, yolca da en sapıktırlar
Surah Al-Furqan, Verse 34


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلۡنَا مَعَهُۥٓ أَخَاهُ هَٰرُونَ وَزِيرٗا

Gercekten Musa’ya o kitabı (Tevrat’ı) verdik ve ona kardesi Harun’u beraberinde vezir (yardımcı) yaptık
Surah Al-Furqan, Verse 35


فَقُلۡنَا ٱذۡهَبَآ إِلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا فَدَمَّرۡنَٰهُمۡ تَدۡمِيرٗا

“-Haydi ayetlerimizi yalanlıyan o kavme (Firavun’a ve kavmine) gidin.” dedik, (onlarda gittiler, teblig ettiler; fakat tekzip edildiler) nihayet onları, (Firavun ve kavmini) tamamen (bogarak) helak ettik
Surah Al-Furqan, Verse 36


وَقَوۡمَ نُوحٖ لَّمَّا كَذَّبُواْ ٱلرُّسُلَ أَغۡرَقۡنَٰهُمۡ وَجَعَلۡنَٰهُمۡ لِلنَّاسِ ءَايَةٗۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا

Nuh kavmini de, peygamberleri tekzib ettikleri zaman, bogduk ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık. Biz, zalimlere cok acıklı bir azab hazırladık
Surah Al-Furqan, Verse 37


وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَأَصۡحَٰبَ ٱلرَّسِّ وَقُرُونَۢا بَيۡنَ ذَٰلِكَ كَثِيرٗا

Ad kavmini de, Semud kavmini de, (Suayb’ın) Ress Ashabını da, bunların arasında gecen bir cok ummetleri de helak ettik
Surah Al-Furqan, Verse 38


وَكُلّٗا ضَرَبۡنَا لَهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَۖ وَكُلّٗا تَبَّرۡنَا تَتۡبِيرٗا

Bunlardan her birine (kendilerinden oncekilerin helakine dair) nasihat olarak nice misaller anlattık. Fakat, iman etmediklerinden hepsini tamamen helak ettik
Surah Al-Furqan, Verse 39


وَلَقَدۡ أَتَوۡاْ عَلَى ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِيٓ أُمۡطِرَتۡ مَطَرَ ٱلسَّوۡءِۚ أَفَلَمۡ يَكُونُواْ يَرَوۡنَهَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ نُشُورٗا

Yemin olsun ki, (Kureys kafirleri ticaret icin Sam’a giderken) fenalık (tas) yagmuruna tutulmus olan o beldeye (Lut kavminin Sedum sehrine) defalarca ugradılar; onu goruyor degiller miydi? (dusunub te ibret almazlar, imana gelmezler mi?) Dogrusu onlar, oldukten sonra dirileceklerini ummazlar
Surah Al-Furqan, Verse 40


وَإِذَا رَأَوۡكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي بَعَثَ ٱللَّهُ رَسُولًا

(Ey Rasulum, Mekke kafirleri) seni gordukleri vakit, seni yalnız bir eglence yerine tutuyorlar: “- Bu mu, Allah’ın peygamber diye gonderdigi?” diyorlar
Surah Al-Furqan, Verse 41


إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنۡ ءَالِهَتِنَا لَوۡلَآ أَن صَبَرۡنَا عَلَيۡهَاۚ وَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ حِينَ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ مَنۡ أَضَلُّ سَبِيلًا

(Senin icin diyorlar ki) “- Az kalsın bizi, putlarımıza ibadet etmekten cevirecekti, eger uzerlerine sebat (la ibadet) etmeseydik...” Fakat, ileride azabı gorecekleri gun, yolca daha sapık kimdir, bilecekler
Surah Al-Furqan, Verse 42


أَرَءَيۡتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيۡهِ وَكِيلًا

(Ey Rasulum) gordun mu, o nefis arzusunu ilah edineni? Artık ona, sen mi vekil olacaksın? (Onu sirkten sen mi koruyacaksın)
Surah Al-Furqan, Verse 43


أَمۡ تَحۡسَبُ أَنَّ أَكۡثَرَهُمۡ يَسۡمَعُونَ أَوۡ يَعۡقِلُونَۚ إِنۡ هُمۡ إِلَّا كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّ سَبِيلًا

Yoksa (Ey Rasulum), onların cogunu, hakkı isitiyorlar veya hakkı anlıyorlar mı zannediyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler. Dogrusu gidisce daha sapıktırlar
Surah Al-Furqan, Verse 44


أَلَمۡ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيۡفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوۡ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنٗا ثُمَّ جَعَلۡنَا ٱلشَّمۡسَ عَلَيۡهِ دَلِيلٗا

Rabbinin kudretine bakmaz mısın (fecirle gunesin dogusu arasında) golgeyi nasıl yayıyor? (Ne karanlık var, ne de aydınlık). Dileseydi, o golgeyi devamlı ve sabit yapardı (onu gunesle gidermezdi). Sonra biz, gunesi de, o golge uzerine bir delil yaptık (gunesin varlıgından golge bilinir)
Surah Al-Furqan, Verse 45


ثُمَّ قَبَضۡنَٰهُ إِلَيۡنَا قَبۡضٗا يَسِيرٗا

Sonra (golge yer yuzune yayılıp da gunes dogmaya baslayınca) biz, bu golgeyi azar azar bize dogru (diledigimiz yere) alırız
Surah Al-Furqan, Verse 46


وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا وَٱلنَّوۡمَ سُبَاتٗا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورٗا

O Allah’dır ki, geceyi size bir ortu, uykuyu da bir dinlenme yaptı; gunduzu ise, yeni bir hayat ve mesguliyet yaptı
Surah Al-Furqan, Verse 47


وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ طَهُورٗا

Yagmurun onunde, ruzgarları bir mujdeci olarak gonderen O’dur. Biz gokten pak ve temizleyeci bir su indirdik
Surah Al-Furqan, Verse 48


لِّنُحۡـِۧيَ بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗا وَنُسۡقِيَهُۥ مِمَّا خَلَقۡنَآ أَنۡعَٰمٗا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرٗا

Ki onunla, bitkisiz olu bir yeri diriltelim ve yarattıgımız hayvanlarla bir cok insanlara su verelim
Surah Al-Furqan, Verse 49


وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَٰهُ بَيۡنَهُمۡ لِيَذَّكَّرُواْ فَأَبَىٰٓ أَكۡثَرُ ٱلنَّاسِ إِلَّا كُفُورٗا

Dogrusu, yagmuru, memleketler arasında taksim ettik ki, ibret alsınlar (sukretsinler). Yine de insanların cogu yuz cevirdiler, ancak nimeti inkar ettiler
Surah Al-Furqan, Verse 50


وَلَوۡ شِئۡنَا لَبَعَثۡنَا فِي كُلِّ قَرۡيَةٖ نَّذِيرٗا

Eger dileseydik, her memleket halkına bir peygamber gonderirdik (ve boylece senin yukunu hafifletirdik)
Surah Al-Furqan, Verse 51


فَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَجَٰهِدۡهُم بِهِۦ جِهَادٗا كَبِيرٗا

(Madem ki butun faziletleri sende topladık ve yalnız seni gonderdik), o halde, kafirlere boyun egme ve onlara karsı bu Kur’an ile buyuk bir cihad olarak mucadele yap
Surah Al-Furqan, Verse 52


۞وَهُوَ ٱلَّذِي مَرَجَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ هَٰذَا عَذۡبٞ فُرَاتٞ وَهَٰذَا مِلۡحٌ أُجَاجٞ وَجَعَلَ بَيۡنَهُمَا بَرۡزَخٗا وَحِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا

O Allah’dır ki, iki denizi (veya iki nehri birbirine komsu ve yakın olarak) salıverdi: Su (birisi) tatlı, susuzlugu giderir, bu (beriki) tuzlu ve acıdır. Aralarında da kudretinden bir engel ve birbirlerine karısmagı onleyici bir perde koymustur. (Birbirine yakın tuz golu ile tatlı su golu veya tatlı bir nehirle ona yakın olan suyu acı bir deniz gibi. Aralarında kudretten bir engel olup, biri digerinin tadını bozmaz)
Surah Al-Furqan, Verse 53


وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ مِنَ ٱلۡمَآءِ بَشَرٗا فَجَعَلَهُۥ نَسَبٗا وَصِهۡرٗاۗ وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرٗا

Hem O Allah’dır ki, sudan bir insan yarattı da onu soy ve hısım diye ikiye ayırdı. Senin Rabbin her seye kadirdir
Surah Al-Furqan, Verse 54


وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمۡ وَلَا يَضُرُّهُمۡۗ وَكَانَ ٱلۡكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِۦ ظَهِيرٗا

Boyle iken kafirler Allah’ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar vermiyecek seylere tapıyorlar. Kafir (Ebu Cehil) de Rabbinin aleyhinde seytana yardımcı oluyor
Surah Al-Furqan, Verse 55


وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا

Halbuki biz, seni ancak, muminlere bir mujdeci, kafirlere bir korkutucu olarak gonderdik
Surah Al-Furqan, Verse 56


قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍ إِلَّا مَن شَآءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلٗا

(Ey Rasulum), de ki: “-Ben bu yaptıgım teblige karsı sizden bir ucret istemiyorum, ancak Rabbine bir iman ve itaat yolu tutmak isteyen kimseler istiyorum.”
Surah Al-Furqan, Verse 57


وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡحَيِّ ٱلَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِهِۦۚ وَكَفَىٰ بِهِۦ بِذُنُوبِ عِبَادِهِۦ خَبِيرًا

Bir de, daima diri olup, hic bir zaman olmiyen Allah’a tevekkul et; ve O’na hamd ile (O’nu) yucelt. Kullarının gunahlarından O’nun haberdar olması yeter
Surah Al-Furqan, Verse 58


ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ ٱلرَّحۡمَٰنُ فَسۡـَٔلۡ بِهِۦ خَبِيرٗا

O Allah’dır ki, goklerle yeri ve aralarında olanları altı gunde yarattı; sonra Ars’ın uzerinde hukumran oldu. O Rahman’dır. Artık bu yaratma islerini, her seyi bilenden (Habir’den) sor
Surah Al-Furqan, Verse 59


وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱسۡجُدُواْۤ لِلرَّحۡمَٰنِ قَالُواْ وَمَا ٱلرَّحۡمَٰنُ أَنَسۡجُدُ لِمَا تَأۡمُرُنَا وَزَادَهُمۡ نُفُورٗا۩

Kafirlere: “- Rahman’a secde edin.” denildigi zaman, derler ki: “- Rahman ne imis, bize emrettigin seye secde mi ederiz?” (*) Rahman’a secde emri de, busbutun imandan uzaklasmalarını artırdı
Surah Al-Furqan, Verse 60


تَبَارَكَ ٱلَّذِي جَعَلَ فِي ٱلسَّمَآءِ بُرُوجٗا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَٰجٗا وَقَمَرٗا مُّنِيرٗا

Ne yucedir O Allah ki, gokte burclar (gezegenler) yaratmıs ve icerisine bir kandil (gunes), bir de nurlu ay koymustur
Surah Al-Furqan, Verse 61


وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ خِلۡفَةٗ لِّمَنۡ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوۡ أَرَادَ شُكُورٗا

Dusunup ibret almak yahut sukretmek istiyenler icin gece ile gunduzu birbiri ardınca getiren yine O’dur
Surah Al-Furqan, Verse 62


وَعِبَادُ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلَّذِينَ يَمۡشُونَ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ هَوۡنٗا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ ٱلۡجَٰهِلُونَ قَالُواْ سَلَٰمٗا

Rahman’ın o kulları ki, onlar yeryuzunde vakar ve tevazu ile yururler, cahiller kendilerine (hoslanmadıkları bir) laf attıkları zaman, “Selam” derler (sozun dogrusunu soylerler ve onlarla catısmazlar)
Surah Al-Furqan, Verse 63


وَٱلَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمۡ سُجَّدٗا وَقِيَٰمٗا

Onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar yaparak (namaz kılarak) geceyi gecirirler
Surah Al-Furqan, Verse 64


وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱصۡرِفۡ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا

Onlar ki, soyle derler: “- Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını sav, muhakkak ki onun azabı devamlı bir helaktır
Surah Al-Furqan, Verse 65


إِنَّهَا سَآءَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا

Dogrusu o, ne kotu bir karargah, ne kotu makamdır!”
Surah Al-Furqan, Verse 66


وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُواْ لَمۡ يُسۡرِفُواْ وَلَمۡ يَقۡتُرُواْ وَكَانَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ قَوَامٗا

Onlar ki, harcadıkları zaman israf etmezler, sıkılık da yapmazlar; ve harcamalar bu ikisi arası ortalama olur; (*) Dikkat!... Secde ayetidir
Surah Al-Furqan, Verse 67


وَٱلَّذِينَ لَا يَدۡعُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ وَلَا يَقۡتُلُونَ ٱلنَّفۡسَ ٱلَّتِي حَرَّمَ ٱللَّهُ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَا يَزۡنُونَۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ يَلۡقَ أَثَامٗا

Onlar ki, Allah’la beraber baska bir Ilaha ibadet etmezler; Allah’ın haram kıldıgı nefsi haksız yere oldurmezler, zina yapmazlar; kim de bunları yaparsa, gunahının cezasına kavusur
Surah Al-Furqan, Verse 68


يُضَٰعَفۡ لَهُ ٱلۡعَذَابُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَيَخۡلُدۡ فِيهِۦ مُهَانًا

Kıyamet gunu de azabı katmerlesir ve bu azab icerisinde hakir olarak ebedi kalır
Surah Al-Furqan, Verse 69


إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ عَمَلٗا صَٰلِحٗا فَأُوْلَـٰٓئِكَ يُبَدِّلُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِهِمۡ حَسَنَٰتٖۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Ancak tevbe eden ve iman edib de salih amel isliyen kimse mustesnadır; cunku bunların kotuluklerini Allah iyilige cevirir. Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır. Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Furqan, Verse 70


وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَإِنَّهُۥ يَتُوبُ إِلَى ٱللَّهِ مَتَابٗا

Kim tevbe eder de salih amel islerse, muhakkak ki o, tevbesi makbul bir sekilde Allah’a doner
Surah Al-Furqan, Verse 71


وَٱلَّذِينَ لَا يَشۡهَدُونَ ٱلزُّورَ وَإِذَا مَرُّواْ بِٱللَّغۡوِ مَرُّواْ كِرَامٗا

Onlar ki, yalana sahidlik etmezler ve bos soz konusanlara rasgeldikleri zaman, bulasmadan iyi bir sekilde yuz cevirir gecerler
Surah Al-Furqan, Verse 72


وَٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ لَمۡ يَخِرُّواْ عَلَيۡهَا صُمّٗا وَعُمۡيَانٗا

Onlar ki, Rablerinin ayetleriyle kendilerine ogut verilince, sagır ve kor olarak bunların uzerine dusmezler (hakkı isiterek ve dogruyu gorerek Allah’ın ayetlerine baglanırlar)
Surah Al-Furqan, Verse 73


وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبۡ لَنَا مِنۡ أَزۡوَٰجِنَا وَذُرِّيَّـٰتِنَا قُرَّةَ أَعۡيُنٖ وَٱجۡعَلۡنَا لِلۡمُتَّقِينَ إِمَامًا

Onlar ki: “- Ey Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gozlerimizin sururu (sevinci) olacak iyi kimseler ihsan et ve bizi takva sahiblerine imam (onder) yap.” derler
Surah Al-Furqan, Verse 74


أُوْلَـٰٓئِكَ يُجۡزَوۡنَ ٱلۡغُرۡفَةَ بِمَا صَبَرُواْ وَيُلَقَّوۡنَ فِيهَا تَحِيَّةٗ وَسَلَٰمًا

Iste butun bu kimseler, Allah yolundaki sabırlarına mukabil cennetin yuksek mevkileriyle mukafatlanacaklar ve orada (melekler tarafından) saglık ve selametle (dua ile) karsılanacaklardır
Surah Al-Furqan, Verse 75


خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ حَسُنَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا

Orada ebedi kalacaklar; o ne guzel bir karargah ne guzel bir makamdır
Surah Al-Furqan, Verse 76


قُلۡ مَا يَعۡبَؤُاْ بِكُمۡ رَبِّي لَوۡلَا دُعَآؤُكُمۡۖ فَقَدۡ كَذَّبۡتُمۡ فَسَوۡفَ يَكُونُ لِزَامَۢا

(Ey Rasulum, kafirlere) de ki: “- Sizin ibadetiniz olmasa, Rabbim sizi ne yapacak (size ne kıymet verir?) Mademki (Allah’ı ve Rasulunu) tekzibettiniz, o halde azab size caresiz vacib olacaktır.”
Surah Al-Furqan, Verse 77


Author: Ali Fikri Yavuz


<< Surah 24
>> Surah 26

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai