Surah Al-Furqan - Turkish Translation by Elmal L Sadelestirilmis
تَبَارَكَ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡفُرۡقَانَ عَلَىٰ عَبۡدِهِۦ لِيَكُونَ لِلۡعَٰلَمِينَ نَذِيرًا
Furkan´ı alemlere bir uyarıcı olsun diye, kuluna indiren (Allah) ne yucedir
Surah Al-Furqan, Verse 1
ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَمۡ يَتَّخِذۡ وَلَدٗا وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ شَرِيكٞ فِي ٱلۡمُلۡكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيۡءٖ فَقَدَّرَهُۥ تَقۡدِيرٗا
O, goklerin ve yerin hakimiyeti kendisinin olandır, hicbir ogul edinmemistir ve mulkunde hicbir ortagı da yoktur; herseyi yaratmıs ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıstır
Surah Al-Furqan, Verse 2
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗ لَّا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ وَلَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ ضَرّٗا وَلَا نَفۡعٗا وَلَا يَمۡلِكُونَ مَوۡتٗا وَلَا حَيَوٰةٗ وَلَا نُشُورٗا
Boyle iken O´ndan baska bir takım tanrılar edindiler ki, hicbir sey yaratamazlar, bilakis kendileri yaratılıp duruyorlar; kendilerine ne bir zarar, ne de bir yarar verme gucune sahiptirler; ne oldurmeye, ne de oldukten sonra diriltmeye gucleri yeter
Surah Al-Furqan, Verse 3
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ إِفۡكٌ ٱفۡتَرَىٰهُ وَأَعَانَهُۥ عَلَيۡهِ قَوۡمٌ ءَاخَرُونَۖ فَقَدۡ جَآءُو ظُلۡمٗا وَزُورٗا
Kufredenler: «Bu yalnızca onun uydurdugu bir iftiradır, ona baska bir topluluk da yardım da bulunmustur bu hususta.» dediler. Bunlar, gercekten haksızlık ve iftiraya saptılar
Surah Al-Furqan, Verse 4
وَقَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٱكۡتَتَبَهَا فَهِيَ تُمۡلَىٰ عَلَيۡهِ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلٗا
Yine dediler ki: «Bu eskilerin masallarıdır, onları yazdırtmıs da aksam sabah onlar kendisine okunuyor.»
Surah Al-Furqan, Verse 5
قُلۡ أَنزَلَهُ ٱلَّذِي يَعۡلَمُ ٱلسِّرَّ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
De ki: «Onu goklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirdi. Gercekten O, cok bagıslayandır, merhamet edendir.»
Surah Al-Furqan, Verse 6
وَقَالُواْ مَالِ هَٰذَا ٱلرَّسُولِ يَأۡكُلُ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشِي فِي ٱلۡأَسۡوَاقِ لَوۡلَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مَلَكٞ فَيَكُونَ مَعَهُۥ نَذِيرًا
Bir de: «Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yiyor ve carsılarda dolasıyor? Ona bir melek indirilip de beraberinde bir yaver, bir savulcu olsa ya
Surah Al-Furqan, Verse 7
أَوۡ يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡهِ كَنزٌ أَوۡ تَكُونُ لَهُۥ جَنَّةٞ يَأۡكُلُ مِنۡهَاۚ وَقَالَ ٱلظَّـٰلِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلٗا مَّسۡحُورًا
Veya ona bir hazine bırakılsa ya da onun guzel bir bahcesi olsa da ondan yese ya!» dediler. Yine o zalimler: «Siz, yalnız buyulenmis bir adama tabi oluyorsunuz!» dediler
Surah Al-Furqan, Verse 8
ٱنظُرۡ كَيۡفَ ضَرَبُواْ لَكَ ٱلۡأَمۡثَٰلَ فَضَلُّواْ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ سَبِيلٗا
Bak, senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da cıkmaza saptılar, artık hicbir yol bulamazlar
Surah Al-Furqan, Verse 9
تَبَارَكَ ٱلَّذِيٓ إِن شَآءَ جَعَلَ لَكَ خَيۡرٗا مِّن ذَٰلِكَ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ وَيَجۡعَل لَّكَ قُصُورَۢا
Oyle yucedir O ki, dilerse sana ondan daha hayırlısını verir; altından ırmaklar akan cennetler verir ve sana koskler de yapar
Surah Al-Furqan, Verse 10
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلسَّاعَةِۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِمَن كَذَّبَ بِٱلسَّاعَةِ سَعِيرًا
Fakat onlar kıyameti yalanladılar ve Biz de o kıyamete yalan diyenlere cılgın bir ates hazırladık
Surah Al-Furqan, Verse 11
إِذَا رَأَتۡهُم مِّن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ سَمِعُواْ لَهَا تَغَيُّظٗا وَزَفِيرٗا
O ates onları uzak bir yerden gordugu zaman, ona ozgu bir hısımlanma ve ugultu duyarlar
Surah Al-Furqan, Verse 12
وَإِذَآ أُلۡقُواْ مِنۡهَا مَكَانٗا ضَيِّقٗا مُّقَرَّنِينَ دَعَوۡاْ هُنَالِكَ ثُبُورٗا
Ve catılıp catılıp onun dar bir yerine atıldıkları zaman, orada «yetis ey helak (bizi kurtar)» diye helake haykırırlar
Surah Al-Furqan, Verse 13
لَّا تَدۡعُواْ ٱلۡيَوۡمَ ثُبُورٗا وَٰحِدٗا وَٱدۡعُواْ ثُبُورٗا كَثِيرٗا
Bugun bir helaka haykırmayın, cok helaka haykırın
Surah Al-Furqan, Verse 14
قُلۡ أَذَٰلِكَ خَيۡرٌ أَمۡ جَنَّةُ ٱلۡخُلۡدِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۚ كَانَتۡ لَهُمۡ جَزَآءٗ وَمَصِيرٗا
De ki: «O mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va´dolunan sonsuzluk cenneti mi?» O, kendilerine bir mukafat ve varacakları yer olarak hazırlanmıstır
Surah Al-Furqan, Verse 15
لَّهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ خَٰلِدِينَۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعۡدٗا مَّسۡـُٔولٗا
Onlara orada butun istedikleri vardır, hem de orada sonsuza dek kalacaklardır. Bu, Rabbinin uzerinde yerine getirilmesi istenecek bir vaaddir
Surah Al-Furqan, Verse 16
وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ فَيَقُولُ ءَأَنتُمۡ أَضۡلَلۡتُمۡ عِبَادِي هَـٰٓؤُلَآءِ أَمۡ هُمۡ ضَلُّواْ ٱلسَّبِيلَ
Hele onları ve Allah´tan baska taptıkları seyleri bir araya toplayıp: «Siz mi saptırdınız kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?» diyecegi gun
Surah Al-Furqan, Verse 17
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ مَا كَانَ يَنۢبَغِي لَنَآ أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنۡ أَوۡلِيَآءَ وَلَٰكِن مَّتَّعۡتَهُمۡ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ نَسُواْ ٱلذِّكۡرَ وَكَانُواْ قَوۡمَۢا بُورٗا
onlar: «Seni tenzih ederiz, Senden baska dostlar edinmemiz bize yakısmazdı; fakat Sen, onları ve atalarını zevke daldırdın ki, zikri(ni) unuttular ve helaka giden bir topluluk oldular!» diyeceklerdir
Surah Al-Furqan, Verse 18
فَقَدۡ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسۡتَطِيعُونَ صَرۡفٗا وَلَا نَصۡرٗاۚ وَمَن يَظۡلِم مِّنكُمۡ نُذِقۡهُ عَذَابٗا كَبِيرٗا
Demek ki, sizi sozunuzde yalancı cıkarmıslardır. Artık ne azabı savmaya, ne de bir yardıma care bulamayacaksınız ve icinizden her kim zulmederse ona buyuk bir azap tattıracagız
Surah Al-Furqan, Verse 19
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّآ إِنَّهُمۡ لَيَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشُونَ فِي ٱلۡأَسۡوَاقِۗ وَجَعَلۡنَا بَعۡضَكُمۡ لِبَعۡضٖ فِتۡنَةً أَتَصۡبِرُونَۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرٗا
Biz, senden once de peygamberleri baska turlu gondermedik, kuskusuz onlar da yemek yiyorlar ve carsılarda yuruyorlardı. Bir de kiminizi kiminize bir imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, herseyi hakkıyla gorendir
Surah Al-Furqan, Verse 20
۞وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَوۡ نَرَىٰ رَبَّنَاۗ لَقَدِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ وَعَتَوۡ عُتُوّٗا كَبِيرٗا
Bununla beraber karsımıza cıkacaklarını umit etmeyenler: «O melekler uzerimize indirilse yahut Rabbimizi gorsek ya.» dediler. Andolsun ki, onlar kendilerini buyuk gorduler, buyuk azgınlık ettiler
Surah Al-Furqan, Verse 21
يَوۡمَ يَرَوۡنَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ لَا بُشۡرَىٰ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُجۡرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
Melekleri gorecekleri gun, suclulara o gunde hicbir sevinc haberi yoktur. Ve «Yasak yasak!» diyeceklerdir
Surah Al-Furqan, Verse 22
وَقَدِمۡنَآ إِلَىٰ مَا عَمِلُواْ مِنۡ عَمَلٖ فَجَعَلۡنَٰهُ هَبَآءٗ مَّنثُورًا
Varmısız onların yaptıgı her isi, etrafa sacılmıs zerrelere cevirmisizdir
Surah Al-Furqan, Verse 23
أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ يَوۡمَئِذٍ خَيۡرٞ مُّسۡتَقَرّٗا وَأَحۡسَنُ مَقِيلٗا
O gun cennetliklerin kaldıkları yer cok iyi, dinlendikleri yer pek guzeldir
Surah Al-Furqan, Verse 24
وَيَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلسَّمَآءُ بِٱلۡغَمَٰمِ وَنُزِّلَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ تَنزِيلًا
Gogun bulutlar ile yarılacagı meleklerin de boluk boluk indirildigi gun
Surah Al-Furqan, Verse 25
ٱلۡمُلۡكُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّ لِلرَّحۡمَٰنِۚ وَكَانَ يَوۡمًا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ عَسِيرٗا
hukumranlık o gun, elbette Rahman´ındır; kafirler icin ise cok zorluklu bir gun olur
Surah Al-Furqan, Verse 26
وَيَوۡمَ يَعَضُّ ٱلظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيۡهِ يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي ٱتَّخَذۡتُ مَعَ ٱلرَّسُولِ سَبِيلٗا
O gun zalim kimse ellerini ısıracak ve soyle diyecek: «Eyvah! Keske peygamberin maiyyetinde bir yol tutsaydım
Surah Al-Furqan, Verse 27
يَٰوَيۡلَتَىٰ لَيۡتَنِي لَمۡ أَتَّخِذۡ فُلَانًا خَلِيلٗا
Eyvah! Keske falancayı dost edinmeseydin
Surah Al-Furqan, Verse 28
لَّقَدۡ أَضَلَّنِي عَنِ ٱلذِّكۡرِ بَعۡدَ إِذۡ جَآءَنِيۗ وَكَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لِلۡإِنسَٰنِ خَذُولٗا
Bana geldikten sonra Kur´an, vallahi o beni saptırdı.» Oyle ya seytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır
Surah Al-Furqan, Verse 29
وَقَالَ ٱلرَّسُولُ يَٰرَبِّ إِنَّ قَوۡمِي ٱتَّخَذُواْ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ مَهۡجُورٗا
Peygamber de dedi ki: «Ey Rabbim, kavmim bu Kur´an´ı bir kenara itip bıraktılar»
Surah Al-Furqan, Verse 30
وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوّٗا مِّنَ ٱلۡمُجۡرِمِينَۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيٗا وَنَصِيرٗا
Ve iste Biz boyle her peygamber icin suclulardan bir dusman yapmısızdır. Fakat yol gosterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter
Surah Al-Furqan, Verse 31
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ عَلَيۡهِ ٱلۡقُرۡءَانُ جُمۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِۦ فُؤَادَكَۖ وَرَتَّلۡنَٰهُ تَرۡتِيلٗا
Yine o inkar edenler dediler ki: «O Kur´an ona hep birden indirilseydi ya!» Biz onu kalbine iyi yerlestirmek icin boyle indirdik ve onu mukemmel bir okuyusla agır agır okuduk
Surah Al-Furqan, Verse 32
وَلَا يَأۡتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَأَحۡسَنَ تَفۡسِيرًا
Hem onlar sana karsı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, Biz sana (ona karsılık) gercegi ve en guzel yorumu getirmis olmayalım
Surah Al-Furqan, Verse 33
ٱلَّذِينَ يُحۡشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُوْلَـٰٓئِكَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضَلُّ سَبِيلٗا
O yuzleri ustu cehenneme toplanacaklar, yerleri en kotu, yolları en sapık olanlardır
Surah Al-Furqan, Verse 34
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلۡنَا مَعَهُۥٓ أَخَاهُ هَٰرُونَ وَزِيرٗا
Andolsun ki, Musa´ya Kitab´ı verdik, kardesi Harun´u da yardımcısı yaptık
Surah Al-Furqan, Verse 35
فَقُلۡنَا ٱذۡهَبَآ إِلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا فَدَمَّرۡنَٰهُمۡ تَدۡمِيرٗا
Haydi ayetlerimizi yalan diyen o kavme gidin! dedik; sonunda o kavmi yerle bir ederek helak ettik
Surah Al-Furqan, Verse 36
وَقَوۡمَ نُوحٖ لَّمَّا كَذَّبُواْ ٱلرُّسُلَ أَغۡرَقۡنَٰهُمۡ وَجَعَلۡنَٰهُمۡ لِلنَّاسِ ءَايَةٗۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا
Nuh kavmini de, peygamberleri inkar ettiklerinde, suda bogduk ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık. Zalimlere de acı bir azap hazırladık
Surah Al-Furqan, Verse 37
وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَأَصۡحَٰبَ ٱلرَّسِّ وَقُرُونَۢا بَيۡنَ ذَٰلِكَ كَثِيرٗا
Ad´ı, Semud´u, Ress halkını ve bunlar arasında (gelip gecen) bircok nesilleri de (helak ettik)
Surah Al-Furqan, Verse 38
وَكُلّٗا ضَرَبۡنَا لَهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَۖ وَكُلّٗا تَبَّرۡنَا تَتۡبِيرٗا
Ki onların her birine ogut olarak ornekler vermistik; (sonunda) her birini mahv ve perisan ettik de ettik
Surah Al-Furqan, Verse 39
وَلَقَدۡ أَتَوۡاْ عَلَى ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِيٓ أُمۡطِرَتۡ مَطَرَ ٱلسَّوۡءِۚ أَفَلَمۡ يَكُونُواْ يَرَوۡنَهَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ نُشُورٗا
Andolsun ki, o afet yagmuruna tutulan memlekete de vardılar. Artık onu da goruyor degiller mi? Dogrusu yeniden dirilmeyi umit etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı
Surah Al-Furqan, Verse 40
وَإِذَا رَأَوۡكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي بَعَثَ ٱللَّهُ رَسُولًا
Seni gordukleri zaman da, sadece alaya alıyorlar: «Bu mu Allah´ın peygamber olarak gonderdigi?» diyorlar
Surah Al-Furqan, Verse 41
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنۡ ءَالِهَتِنَا لَوۡلَآ أَن صَبَرۡنَا عَلَيۡهَاۚ وَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ حِينَ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ مَنۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
Sahi be! Az kalsın bizi tanrılarımızdan saptıracaktı, onlara tapmakta direnmemis olsaydık! diyorlar. Fakat ileride azabı gorecekleri gun kimin yolunun daha sapık oldugunu bilecekler
Surah Al-Furqan, Verse 42
أَرَءَيۡتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيۡهِ وَكِيلًا
Gordun mu o tanrısını canının istedigi edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın
Surah Al-Furqan, Verse 43
أَمۡ تَحۡسَبُ أَنَّ أَكۡثَرَهُمۡ يَسۡمَعُونَ أَوۡ يَعۡقِلُونَۚ إِنۡ هُمۡ إِلَّا كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
Yoksa sen onların cogunun isittiklerini veya kavradıklarını mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidisce daha sapkındırlar
Surah Al-Furqan, Verse 44
أَلَمۡ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيۡفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوۡ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنٗا ثُمَّ جَعَلۡنَا ٱلشَّمۡسَ عَلَيۡهِ دَلِيلٗا
Rabbinin golgeyi nasıl uzatmakta oldugunu gormedin mi? Dileseydi elbette onu hareketsiz de kılardı. Sonra Biz gunesi ona nasıl delil kılmısız
Surah Al-Furqan, Verse 45
ثُمَّ قَبَضۡنَٰهُ إِلَيۡنَا قَبۡضٗا يَسِيرٗا
Sonra da tutup onu azar azar nasıl kendimize almaktayız
Surah Al-Furqan, Verse 46
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا وَٱلنَّوۡمَ سُبَاتٗا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورٗا
Size geceyi geygi (ortu), uykuyu dinlenme, gunduzu de yeni bir hayat kılan O´dur
Surah Al-Furqan, Verse 47
وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ طَهُورٗا
Yine O, ruzgarları rahmetinin onunde mujdeci olarak gondermekte ve Biz, gokten tertemiz bir su indirmekteyiz ki
Surah Al-Furqan, Verse 48
لِّنُحۡـِۧيَ بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗا وَنُسۡقِيَهُۥ مِمَّا خَلَقۡنَآ أَنۡعَٰمٗا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرٗا
bununla olu bir beldeyi diriltelim ve yarattıgımız nice hayvan surulerini ve bir cok insan kumelerini sulayalım
Surah Al-Furqan, Verse 49
وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَٰهُ بَيۡنَهُمۡ لِيَذَّكَّرُواْ فَأَبَىٰٓ أَكۡثَرُ ٱلنَّاسِ إِلَّا كُفُورٗا
Andolsun ki onu aralarında, dusunsunler ve ibret alsınlar diye evirip cevirmekteyiz. Yine de insanların cogu dayatmakta ve nankorlukten baskasına yanasmamaktadır
Surah Al-Furqan, Verse 50
وَلَوۡ شِئۡنَا لَبَعَثۡنَا فِي كُلِّ قَرۡيَةٖ نَّذِيرٗا
Dileseydik elbette her koye bir uyarıcı gonderirdik
Surah Al-Furqan, Verse 51
فَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَجَٰهِدۡهُم بِهِۦ جِهَادٗا كَبِيرٗا
Madem ki, yalnız seni gonderdik. O halde kafirlere uyma ve bununla (Kur´an ile) onlara cihad et, buyuk cihad
Surah Al-Furqan, Verse 52
۞وَهُوَ ٱلَّذِي مَرَجَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ هَٰذَا عَذۡبٞ فُرَاتٞ وَهَٰذَا مِلۡحٌ أُجَاجٞ وَجَعَلَ بَيۡنَهُمَا بَرۡزَخٗا وَحِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
Iki denizi birbirine salıveren O´dur. Su tatlı, yurek tazeler, su da tuzlu, corak; aralarına da bir berzah (dil) ve bir hicri mehcur (kıstak) koymustur
Surah Al-Furqan, Verse 53
وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ مِنَ ٱلۡمَآءِ بَشَرٗا فَجَعَلَهُۥ نَسَبٗا وَصِهۡرٗاۗ وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرٗا
Sudan bir insan yaratıp da ona bir soy ve hısımlık getiren O´dur. Rabbinin her seye gucu yeter
Surah Al-Furqan, Verse 54
وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمۡ وَلَا يَضُرُّهُمۡۗ وَكَانَ ٱلۡكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِۦ ظَهِيرٗا
Boyle iken onlar Allah´ı bırakıp kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyecek seylere tapıyorlar; kafir ise Rabbine karsı ugrasıp duruyor
Surah Al-Furqan, Verse 55
وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا
Halbuki seni ancak bir mujdeci ve uyarıcı olarak gonderdik
Surah Al-Furqan, Verse 56
قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍ إِلَّا مَن شَآءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلٗا
De ki: «Ben, buna karsı sizden bir ucret degil, ancak Rabbine dogru bir yol tutmak isteyen kimseler (olmanızı) istiyorum.»
Surah Al-Furqan, Verse 57
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡحَيِّ ٱلَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِهِۦۚ وَكَفَىٰ بِهِۦ بِذُنُوبِ عِبَادِهِۦ خَبِيرًا
Sen olmeyecek olan diriye guven de O´nu hamd ile tesbih et! Kullarının gunahlarına O´nun haberdar olması yeter
Surah Al-Furqan, Verse 58
ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ ٱلرَّحۡمَٰنُ فَسۡـَٔلۡ بِهِۦ خَبِيرٗا
O ki, gokleri, yeri ve aralarındakileri altı gunde yarattı; sonra Ars uzerine hukumranlıgını kurdu; O Rahmandır; hadi ne dileyeceksen O herseyi bilenden dile
Surah Al-Furqan, Verse 59
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱسۡجُدُواْۤ لِلرَّحۡمَٰنِ قَالُواْ وَمَا ٱلرَّحۡمَٰنُ أَنَسۡجُدُ لِمَا تَأۡمُرُنَا وَزَادَهُمۡ نُفُورٗا۩
Ama onlara «Rahma´na secde edin!» denildigi zaman, «Rahman da neymis?» Bize emrediyorsun diye secde mi ederiz?» dediler; ve bu daha ziyade vahsetlerini artırdı
Surah Al-Furqan, Verse 60
تَبَارَكَ ٱلَّذِي جَعَلَ فِي ٱلسَّمَآءِ بُرُوجٗا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَٰجٗا وَقَمَرٗا مُّنِيرٗا
Ne kutlu, ne yucedir, O ki gokte burclar yaptı, iclerinde bir kandil, bir de nurlu bir ay astı
Surah Al-Furqan, Verse 61
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ خِلۡفَةٗ لِّمَنۡ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوۡ أَرَادَ شُكُورٗا
Yine O, dusunmek veya sukretmek isteyenler icin gece ile gunduzu birbiri ardınca getirdi
Surah Al-Furqan, Verse 62
وَعِبَادُ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلَّذِينَ يَمۡشُونَ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ هَوۡنٗا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ ٱلۡجَٰهِلُونَ قَالُواْ سَلَٰمٗا
Ve Rahman´ın kulları; O kimseler ki, yeryuzunde tevazu ile yururler ve cahiller kendilerine laf attıkları zaman «Selametle!» derler
Surah Al-Furqan, Verse 63
وَٱلَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمۡ سُجَّدٗا وَقِيَٰمٗا
ve onlar ki, Rablerine secdeler, kıyamlar ederek yatarlar
Surah Al-Furqan, Verse 64
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱصۡرِفۡ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Ve onlar ki: «Ey Rabbimiz, cehennem azabını bizden sav(ustur)! Gercekten onun azabı defedilemez bir beladır
Surah Al-Furqan, Verse 65
إِنَّهَا سَآءَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
Gercekten o ne kotu durulacak bir yer; ne kotu bir ikametgah!» derler
Surah Al-Furqan, Verse 66
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُواْ لَمۡ يُسۡرِفُواْ وَلَمۡ يَقۡتُرُواْ وَكَانَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ قَوَامٗا
Ve onlar ki, harcadıkları vakit israf etmezler, pintilik de yapmazlar; ikisi arasında dengeli giderler
Surah Al-Furqan, Verse 67
وَٱلَّذِينَ لَا يَدۡعُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ وَلَا يَقۡتُلُونَ ٱلنَّفۡسَ ٱلَّتِي حَرَّمَ ٱللَّهُ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَا يَزۡنُونَۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ يَلۡقَ أَثَامٗا
Ve onlar ki, Allah ile beraber baska bir tanrıya dua etmezler; Allah´ın haram kıldıgı cana haksız yere kıymazlar ve zina da etmezler; kim bunları yaparsa agır bir cezaya carpılır
Surah Al-Furqan, Verse 68
يُضَٰعَفۡ لَهُ ٱلۡعَذَابُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَيَخۡلُدۡ فِيهِۦ مُهَانًا
Kıyamet gunu azabı katlanır ve orada ebediyyen hor ve hakir olarak kalır
Surah Al-Furqan, Verse 69
إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ عَمَلٗا صَٰلِحٗا فَأُوْلَـٰٓئِكَ يُبَدِّلُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِهِمۡ حَسَنَٰتٖۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
ancak tevbe ve iman edip, iyi amel isleyenler baska; cunku bunların kotuluklerini Allah iyiliklere cevirir. Ve Allah cok bagıslayan ve merhamet edendir
Surah Al-Furqan, Verse 70
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَإِنَّهُۥ يَتُوبُ إِلَى ٱللَّهِ مَتَابٗا
Ve her kim tevbe edip iyi davranısta bulunursa, muhakkak o tevbesi kabul edilmis olarak Allah´a doner
Surah Al-Furqan, Verse 71
وَٱلَّذِينَ لَا يَشۡهَدُونَ ٱلزُّورَ وَإِذَا مَرُّواْ بِٱللَّغۡوِ مَرُّواْ كِرَامٗا
Ve onlar ki, yalana sahitlik etmezler, anlamsız, bos bir seye rastladıkları zaman vakar icinde gecer (gider)ler
Surah Al-Furqan, Verse 72
وَٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ لَمۡ يَخِرُّواْ عَلَيۡهَا صُمّٗا وَعُمۡيَانٗا
Ve onlar ki Rablerinin ayetleri hatırlatılınca, kor ve sagır ustune yıkılıp yatmazlar
Surah Al-Furqan, Verse 73
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبۡ لَنَا مِنۡ أَزۡوَٰجِنَا وَذُرِّيَّـٰتِنَا قُرَّةَ أَعۡيُنٖ وَٱجۡعَلۡنَا لِلۡمُتَّقِينَ إِمَامًا
Ve onlar ki: «Ey Rabbimiz, lutfunla bizlere eslerimizden, cocuklarımızdan goz aydınlıkları ihsan buyur ve bizi takva sahiplerine onder kıl!» derler
Surah Al-Furqan, Verse 74
أُوْلَـٰٓئِكَ يُجۡزَوۡنَ ٱلۡغُرۡفَةَ بِمَا صَبَرُواْ وَيُلَقَّوۡنَ فِيهَا تَحِيَّةٗ وَسَلَٰمًا
Iste hep bunlar, sabretmelerine karsılık cennetin en yuksek makamı ile mukafatlandırılacaklar; orada saglık ve selam ile karsılanacaklar
Surah Al-Furqan, Verse 75
خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ حَسُنَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
Orada ebedi kalacaklar; ne guzel durulacak bir yer, ne guzel bir makam
Surah Al-Furqan, Verse 76
قُلۡ مَا يَعۡبَؤُاْ بِكُمۡ رَبِّي لَوۡلَا دُعَآؤُكُمۡۖ فَقَدۡ كَذَّبۡتُمۡ فَسَوۡفَ يَكُونُ لِزَامَۢا
De ki: «Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?» Demek ki, yalanladılar! O halde yarın ceza (yakalarına) yapısacak
Surah Al-Furqan, Verse 77