Surah Al-Furqan - Turkish Translation by Suat Yildirim
تَبَارَكَ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡفُرۡقَانَ عَلَىٰ عَبۡدِهِۦ لِيَكُونَ لِلۡعَٰلَمِينَ نَذِيرًا
Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zatın ki butun ins ve cinni uyarsın diye o has kuluna dogruyu egriden ayıran Furkan'ı indirdi. [18, 1-2; 4,136; 25,3]
Surah Al-Furqan, Verse 1
ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَمۡ يَتَّخِذۡ وَلَدٗا وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ شَرِيكٞ فِي ٱلۡمُلۡكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيۡءٖ فَقَدَّرَهُۥ تَقۡدِيرٗا
Goklerin ve yerin hakimiyeti O'nundur. O asla evlat edinmedi, hakimiyette hic bir ortagı olmadı. Her seyi yaratıp nizam veren ve her seyin varlıgını bir olcuye gore belirleyen O’dur
Surah Al-Furqan, Verse 2
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗ لَّا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ وَلَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ ضَرّٗا وَلَا نَفۡعٗا وَلَا يَمۡلِكُونَ مَوۡتٗا وَلَا حَيَوٰةٗ وَلَا نُشُورٗا
Boyle iken musrikler Allah'tan baska birtakım tanrılar edindiler ki, hicbir sey yaratmaya gucleri yetmez, ustelik kendileri baskası tarafından yaratılırlar. Baslarına gelen zararı savamaz, kendileri icin fayda celbedemezler, ne oldurmeye, ne diriltmeye ve ne de olumden sonra tekrar diriltmeye gucleri yetmez. [53,23; 46,4; 16,20]
Surah Al-Furqan, Verse 3
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ إِفۡكٌ ٱفۡتَرَىٰهُ وَأَعَانَهُۥ عَلَيۡهِ قَوۡمٌ ءَاخَرُونَۖ فَقَدۡ جَآءُو ظُلۡمٗا وَزُورٗا
Kafirler: “Kur'an onun uydurdugu bir yalan olup, bu hususta baskaları da kendisine yardımcı olmuslardır” diye iddia ettiler. Onlar boylece, kesin bir yalan soyleyip zulmettiler
Surah Al-Furqan, Verse 4
وَقَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٱكۡتَتَبَهَا فَهِيَ تُمۡلَىٰ عَلَيۡهِ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلٗا
Ayrıca: “Onun soyledikleri, kendisi icin yazdırtmıs oldugu ve sabah aksam kendisine dikte ettirilen onceki nesillerin efsanelerinden baska bir sey degildir” dediler
Surah Al-Furqan, Verse 5
قُلۡ أَنزَلَهُ ٱلَّذِي يَعۡلَمُ ٱلسِّرَّ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
De ki: “Onu, goklerdeki ve yerdeki butun sırları bilen Yuce Allah indirdi. O, gercekten gafurdur, rahimdir.” (cok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur)
Surah Al-Furqan, Verse 6
وَقَالُواْ مَالِ هَٰذَا ٱلرَّسُولِ يَأۡكُلُ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشِي فِي ٱلۡأَسۡوَاقِ لَوۡلَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مَلَكٞ فَيَكُونَ مَعَهُۥ نَذِيرًا
Yine: “Ne oluyor bu Peygambere, boyle Peygamber mi olur: Yemek yiyor, carsı pazarda dolasıyor! Bari yanında heybetli bir melek olsaydı da etrafındaki insanları korkutup uyarıda bulunsaydı!”
Surah Al-Furqan, Verse 7
أَوۡ يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡهِ كَنزٌ أَوۡ تَكُونُ لَهُۥ جَنَّةٞ يَأۡكُلُ مِنۡهَاۚ وَقَالَ ٱلظَّـٰلِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلٗا مَّسۡحُورًا
“Yahut kendine bir hazine verilse, yahut kendisinin icinden yiyecegi bir bahcesi olsaydı!” Hasılı o zalimler: “Dogrusu siz, sadece buyulenmis bir adamın pesine dusmussunuz.” dediler
Surah Al-Furqan, Verse 8
ٱنظُرۡ كَيۡفَ ضَرَبُواْ لَكَ ٱلۡأَمۡثَٰلَ فَضَلُّواْ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ سَبِيلٗا
Iste bak senin hakkında nasıl tutarsız misaller getiriyorlar. Dogrusu onlar saptılar, artık asla yol bulamazlar
Surah Al-Furqan, Verse 9
تَبَارَكَ ٱلَّذِيٓ إِن شَآءَ جَعَلَ لَكَ خَيۡرٗا مِّن ذَٰلِكَ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ وَيَجۡعَل لَّكَ قُصُورَۢا
Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zatın ki diledigi takdirde senin icin bundan daha iyisini, icinden ırmaklar akan cennetleri verir. Senin icin orada saraylar yaptırır
Surah Al-Furqan, Verse 10
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلسَّاعَةِۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِمَن كَذَّبَ بِٱلسَّاعَةِ سَعِيرًا
Ayrıca onlar kıyameti de yalan saydılar. Kıyameti yalanlayana ise Biz alevli bir ates hazırlardık
Surah Al-Furqan, Verse 11
إِذَا رَأَتۡهُم مِّن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ سَمِعُواْ لَهَا تَغَيُّظٗا وَزَفِيرٗا
Bu ates onları, daha uzaktan gorunce, onun ofkesinden gurledigini ve korkunc homurtusunu isitirler
Surah Al-Furqan, Verse 12
وَإِذَآ أُلۡقُواْ مِنۡهَا مَكَانٗا ضَيِّقٗا مُّقَرَّنِينَ دَعَوۡاْ هُنَالِكَ ثُبُورٗا
Elleri boyunlarına kelepcelenmis, ayakları bukagılı olarak cehennemin daracık bir yerine tıkılınca, orada yok olmak icin can atarlar
Surah Al-Furqan, Verse 13
لَّا تَدۡعُواْ ٱلۡيَوۡمَ ثُبُورٗا وَٰحِدٗا وَٱدۡعُواْ ثُبُورٗا كَثِيرٗا
Kendilerine “Bugun bir kere degil, defalarca dovunup durun, olumu isteyin” denilecek
Surah Al-Furqan, Verse 14
قُلۡ أَذَٰلِكَ خَيۡرٌ أَمۡ جَنَّةُ ٱلۡخُلۡدِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۚ كَانَتۡ لَهُمۡ جَزَآءٗ وَمَصِيرٗا
De ki: “Bu mu iyi, yoksa takva ehline vad olunan ebedi cennet mi?”Orası onlar icin bir mukafat ve pek guzel bir akıbettir
Surah Al-Furqan, Verse 15
لَّهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ خَٰلِدِينَۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعۡدٗا مَّسۡـُٔولٗا
Orada arzu ettikleri her sey bulunacak, hem ebedi olarak kalacaklardır.Bu, Rabbinin uzerine aldıgı ve muminlerce hep istenen bir vadidir
Surah Al-Furqan, Verse 16
وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ فَيَقُولُ ءَأَنتُمۡ أَضۡلَلۡتُمۡ عِبَادِي هَـٰٓؤُلَآءِ أَمۡ هُمۡ ضَلُّواْ ٱلسَّبِيلَ
Gun gelir, Allah musriklerle, onların Allah'tan baska ibadet ettikleri putlarını diriltip bir araya toplar ve soyle buyurur:“Siz mi saptırdınız bu kullarımı, yoksa kendileri mi yoldan cıktılar?”
Surah Al-Furqan, Verse 17
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ مَا كَانَ يَنۢبَغِي لَنَآ أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنۡ أَوۡلِيَآءَ وَلَٰكِن مَّتَّعۡتَهُمۡ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ نَسُواْ ٱلذِّكۡرَ وَكَانُواْ قَوۡمَۢا بُورٗا
Onlar soyle cevap verirler: “Subhansın! Yuceler Yucesisin! Senden baska dost edinmeyi dusunmek bize yarasan sey degildir. Ne var ki Sen onları ve babalarını, nimetlerine mazhar edip omur vererek yasatınca onlar Sen'i anmayı unuttular ve helake mustahak bir guruh haline geldiler.”
Surah Al-Furqan, Verse 18
فَقَدۡ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسۡتَطِيعُونَ صَرۡفٗا وَلَا نَصۡرٗاۚ وَمَن يَظۡلِم مِّنكُمۡ نُذِقۡهُ عَذَابٗا كَبِيرٗا
“Iste gordunuz a!” denir o musriklere, “Taptıgınız nesneler soylediklerinizde sizi yalancı cıkardılar. Artık ne azabı savmaya, ne yardım temin etmeye care bulamazsınız.”(Iste ey butun insanlar! Bilin ki:) Icinizden kim bu sirk kosma zulmunu islerse, ona buyuk bir azap tattıracagız
Surah Al-Furqan, Verse 19
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّآ إِنَّهُمۡ لَيَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشُونَ فِي ٱلۡأَسۡوَاقِۗ وَجَعَلۡنَا بَعۡضَكُمۡ لِبَعۡضٖ فِتۡنَةً أَتَصۡبِرُونَۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرٗا
Senden once gonderdigimiz peygamberler de yemek yer, carsılarda ihtiyaclarını temin ederlerdi. Boylece sizi birbirinizle imtihan ediyoruz: bakalım buna sabredecek misiniz, sabredemeyecek misiniz? Rabbin zaten her seyi gormektedir.
Surah Al-Furqan, Verse 20
۞وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَوۡ نَرَىٰ رَبَّنَاۗ لَقَدِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ وَعَتَوۡ عُتُوّٗا كَبِيرٗا
Ahirette huzurumuza gelip Bizimle karsılasacaklarını dusunmeyenler: “Bize elci olarak melekler gonderilmeli yahut Rabbimizi gormeli degil miydik?” dediler.Gercekten onlar kendilerini buyuk gorup azgınlıkta haddi iyice astılar
Surah Al-Furqan, Verse 21
يَوۡمَ يَرَوۡنَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ لَا بُشۡرَىٰ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُجۡرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
Gun gelecek, melekleri gorecekler; fakat o gun o sucluları sevindirecek hicbir haber olmayacak ve melekler onlara: “Sevinmek size haram! haram!” diyecekler
Surah Al-Furqan, Verse 22
وَقَدِمۡنَآ إِلَىٰ مَا عَمِلُواْ مِنۡ عَمَلٖ فَجَعَلۡنَٰهُ هَبَآءٗ مَّنثُورًا
Onların yaptıkları her isin uzerine varıp, hepsini toz duman edecegiz
Surah Al-Furqan, Verse 23
أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ يَوۡمَئِذٍ خَيۡرٞ مُّسۡتَقَرّٗا وَأَحۡسَنُ مَقِيلٗا
Ama o gun, cennetlikler, kalınacak yerlerin en iyisinde, dinlenme yerlerinin en guzelinde bulunacaklardır
Surah Al-Furqan, Verse 24
وَيَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلسَّمَآءُ بِٱلۡغَمَٰمِ وَنُزِّلَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ تَنزِيلًا
Gun gelecek gok, beyaz bulutlar seklinde yarılıp dagılacak, melekler boluk boluk indirilecek
Surah Al-Furqan, Verse 25
ٱلۡمُلۡكُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّ لِلرَّحۡمَٰنِۚ وَكَانَ يَوۡمًا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ عَسِيرٗا
Iste o gun tam hakimiyetin Rahman'a ait oldugu iyice acıga cıkacaktır. Kafirler icin o gun, cok cetin bir gun olacaktır. [69,17; 2]
Surah Al-Furqan, Verse 26
وَيَوۡمَ يَعَضُّ ٱلظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيۡهِ يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي ٱتَّخَذۡتُ مَعَ ٱلرَّسُولِ سَبِيلٗا
O gun zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keske o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keske falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen ogutten (Kur'an’dan) beni o uzaklastırdı. Zaten seytan, insanı (iste boyle ucuruma surukleyip sonra da) yuzustu, yalnız bırakır.”
Surah Al-Furqan, Verse 27
يَٰوَيۡلَتَىٰ لَيۡتَنِي لَمۡ أَتَّخِذۡ فُلَانًا خَلِيلٗا
O gun zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keske o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keske falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen ogutten (Kur'an’dan) beni o uzaklastırdı. Zaten seytan, insanı (iste boyle ucuruma surukleyip sonra da) yuzustu, yalnız bırakır.”
Surah Al-Furqan, Verse 28
لَّقَدۡ أَضَلَّنِي عَنِ ٱلذِّكۡرِ بَعۡدَ إِذۡ جَآءَنِيۗ وَكَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لِلۡإِنسَٰنِ خَذُولٗا
O gun zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keske o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keske falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen ogutten (Kur'an’dan) beni o uzaklastırdı. Zaten seytan, insanı (iste boyle ucuruma surukleyip sonra da) yuzustu, yalnız bırakır.”
Surah Al-Furqan, Verse 29
وَقَالَ ٱلرَّسُولُ يَٰرَبِّ إِنَّ قَوۡمِي ٱتَّخَذُواْ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ مَهۡجُورٗا
O gun Peygamber: “Ya Rabbi, halkım bu Kur'an’ı terk edip ondan uzaklastılar!” der
Surah Al-Furqan, Verse 30
وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوّٗا مِّنَ ٱلۡمُجۡرِمِينَۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيٗا وَنَصِيرٗا
Iste boylece Biz her Peygamber icin suclulardan bir dusman ortaya cıkardık. Ama tasalanma! Senin Rabbin yol gosterici ve yardımcı olarak yeter mi yeter
Surah Al-Furqan, Verse 31
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ عَلَيۡهِ ٱلۡقُرۡءَانُ جُمۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِۦ فُؤَادَكَۖ وَرَتَّلۡنَٰهُ تَرۡتِيلٗا
Bir de o kafirler dediler ki: “Bu Kur'an ona toptan, bir defada indirilmeli degil miydi?” Halbuki Biz vahiyle senin kalbini pekistirmek icin boyle ara ara indirdik ve onu parca parca okuduk
Surah Al-Furqan, Verse 32
وَلَا يَأۡتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَأَحۡسَنَ تَفۡسِيرًا
Onların sana itiraz icin getirdikleri hic bir temsil, hic bir soru olmaz ki, ona karsı Biz sana gercek durumu bildirmeyelim ve en guzel acıklamayı yapmayalım
Surah Al-Furqan, Verse 33
ٱلَّذِينَ يُحۡشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُوْلَـٰٓئِكَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضَلُّ سَبِيلٗا
O halde sen o kafirlere de ki:“Yuzleri ustunde surunen suruler halinde cehenneme tıkılacak olanlar yok mu, iste onlar yerce en fena, yolca da en sapıktırlar.”
Surah Al-Furqan, Verse 34
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلۡنَا مَعَهُۥٓ أَخَاهُ هَٰرُونَ وَزِيرٗا
Gercekten Biz, Musa'ya kitabı verdik ve kardesi Harun’u da ona yardımcı yaptık
Surah Al-Furqan, Verse 35
فَقُلۡنَا ٱذۡهَبَآ إِلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا فَدَمَّرۡنَٰهُمۡ تَدۡمِيرٗا
“Haydi ayetlerimizi yalan sayan o halka gidiniz!” dedik. Sonunda o toplumu yerle bir ettik
Surah Al-Furqan, Verse 36
وَقَوۡمَ نُوحٖ لَّمَّا كَذَّبُواْ ٱلرُّسُلَ أَغۡرَقۡنَٰهُمۡ وَجَعَلۡنَٰهُمۡ لِلنَّاسِ ءَايَةٗۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا
Nuh'un halkına gelince, onlar Peygamberlerini yalancılıkla sucladıklarında onları suda bogduk ve kendilerini insanlar icin bir ibret vesilesi yaptık. Zalimlere gayet acı bir azap hazırladık
Surah Al-Furqan, Verse 37
وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَأَصۡحَٰبَ ٱلرَّسِّ وَقُرُونَۢا بَيۡنَ ذَٰلِكَ كَثِيرٗا
Ad'ı, Semud’u, Ress halkını, bu arada daha bircok nesilleri de inkarda ısrarları sebebiyle helak ettik
Surah Al-Furqan, Verse 38
وَكُلّٗا ضَرَبۡنَا لَهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَۖ وَكُلّٗا تَبَّرۡنَا تَتۡبِيرٗا
Onların her birine uymaları gecmislerden misaller verdik.Ama ogutleri tutmadıkları icin hepsini kırıp gecirdik
Surah Al-Furqan, Verse 39
وَلَقَدۡ أَتَوۡاْ عَلَى ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِيٓ أُمۡطِرَتۡ مَطَرَ ٱلسَّوۡءِۚ أَفَلَمۡ يَكُونُواْ يَرَوۡنَهَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ نُشُورٗا
Su Kureys musrikleri, bela yagmuruna tutulan, ustune tas yagdırılan sehire de vardılar. Peki, orada olup biteni fark etmediler mi?Dogrusu onlar oldukten sonra diriltileceklerini hic dusunmezler. [
Surah Al-Furqan, Verse 40
وَإِذَا رَأَوۡكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي بَعَثَ ٱللَّهُ رَسُولًا
Seni gorduklerinde mutlaka seni alaya alır ve: “Allah'ın, elci olarak gonderdigi bu sahıs mı imis! Bula bula bunu mu bulmus?”
Surah Al-Furqan, Verse 41
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنۡ ءَالِهَتِنَا لَوۡلَآ أَن صَبَرۡنَا عَلَيۡهَاۚ وَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ حِينَ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ مَنۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
“Eger biz sebat etmeseydik, nerdeyse bizi tanrılarımızdan vazgecirecekti.” derler.Ama kendilerini bekleyen azabı gordukleri vakit, asıl sapanın kim oldugunu iste o zaman anlayacaklardır
Surah Al-Furqan, Verse 42
أَرَءَيۡتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيۡهِ وَكِيلًا
Baksana su kendi heva ve heveslerini tanrı edinen kimseye! Artık sen mi vekil olacaksın ona, islerini sen mi yuruteceksin
Surah Al-Furqan, Verse 43
أَمۡ تَحۡسَبُ أَنَّ أَكۡثَرَهُمۡ يَسۡمَعُونَ أَوۡ يَعۡقِلُونَۚ إِنۡ هُمۡ إِلَّا كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
Yoksa sen onlardan cogunun soz dinledigini, yahut aklını calıstırdıgını mı sanıyorsun?Dogrusu onlar yolu sasırmada davarlar gibi, hatta daha da saskındırlar
Surah Al-Furqan, Verse 44
أَلَمۡ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيۡفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوۡ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنٗا ثُمَّ جَعَلۡنَا ٱلشَّمۡسَ عَلَيۡهِ دَلِيلٗا
Bakmaz mısın Rabbin golgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Gunes'i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize dogru diledigimiz yere alıyoruz
Surah Al-Furqan, Verse 45
ثُمَّ قَبَضۡنَٰهُ إِلَيۡنَا قَبۡضٗا يَسِيرٗا
Bakmaz mısın Rabbin golgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Gunes'i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize dogru diledigimiz yere alıyoruz
Surah Al-Furqan, Verse 46
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا وَٱلنَّوۡمَ سُبَاتٗا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورٗا
Size geceyi ortu, uykuyu bir istirahat, gunduzu de dagılıp calısma vakti kılan O'dur
Surah Al-Furqan, Verse 47
وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ طَهُورٗا
Ruzgarları rahmetinin onunden mujdeci olarak gonderen de O'dur.Olu diyarlara hayat vermek ve yarattıgımız nice hayvanlara ve insanlara su vermek icin gokten tertemiz suyu da Biz indirmekteyiz
Surah Al-Furqan, Verse 48
لِّنُحۡـِۧيَ بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗا وَنُسۡقِيَهُۥ مِمَّا خَلَقۡنَآ أَنۡعَٰمٗا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرٗا
Ruzgarları rahmetinin onunden mujdeci olarak gonderen de O'dur.Olu diyarlara hayat vermek ve yarattıgımız nice hayvanlara ve insanlara su vermek icin gokten tertemiz suyu da Biz indirmekteyiz
Surah Al-Furqan, Verse 49
وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَٰهُ بَيۡنَهُمۡ لِيَذَّكَّرُواْ فَأَبَىٰٓ أَكۡثَرُ ٱلنَّاسِ إِلَّا كُفُورٗا
Bu gercegi, insanların iyice dusunmeleri icin Biz, farklı usluplarla anlatsak da onların cogu nankorlukten baska bir sey yapmıyorlar
Surah Al-Furqan, Verse 50
وَلَوۡ شِئۡنَا لَبَعَثۡنَا فِي كُلِّ قَرۡيَةٖ نَّذِيرٗا
Eger isteseydik her sehre bir uyarıcı peygamber gonderirdik
Surah Al-Furqan, Verse 51
فَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَجَٰهِدۡهُم بِهِۦ جِهَادٗا كَبِيرٗا
(Fakat evrensel uyarma gorevini sana verdik) O halde sen asla kafirlere itaat etme ve Kur'an’a dayanarak onlarla buyuk bir mucahede gerceklestir
Surah Al-Furqan, Verse 52
۞وَهُوَ ٱلَّذِي مَرَجَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ هَٰذَا عَذۡبٞ فُرَاتٞ وَهَٰذَا مِلۡحٌ أُجَاجٞ وَجَعَلَ بَيۡنَهُمَا بَرۡزَخٗا وَحِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
Biri tatlı, susuzlugu giderici, oburu tuzlu ve acı iki denizi salıveren, birbirine karısmadan akıtan; fakat aralarına bir engel, asılmaz bir sınır koyan O'dur
Surah Al-Furqan, Verse 53
وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ مِنَ ٱلۡمَآءِ بَشَرٗا فَجَعَلَهُۥ نَسَبٗا وَصِهۡرٗاۗ وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرٗا
Insanı bir parca sudan yaratıp da soy ve evlilik bagından olusan bir sulale haline getiren de O'dur. Senin Rabbin her seye kadirdir
Surah Al-Furqan, Verse 54
وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمۡ وَلَا يَضُرُّهُمۡۗ وَكَانَ ٱلۡكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِۦ ظَهِيرٗا
Buna ragmen bir kısım insanlar, kendilerine, tapmaları halinde fayda, tapmamaları halinde zarar veremeyen birtakım seyleri tanrılastırıp, Allah'ın dısında onlara ibadet ettiler.Zaten kafir, Rabbine karsı hep batıla arka cıkar
Surah Al-Furqan, Verse 55
وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا
Biz seni sadece mujdeleyici ve uyarıcı olarak gonderdik
Surah Al-Furqan, Verse 56
قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍ إِلَّا مَن شَآءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلٗا
De ki: “Benim bu hizmet icin sizden istedigim hic bir ucret yoktur. Tek istegim, dileyen kimsenin Rabbine giden yolu bulmasıdır.”
Surah Al-Furqan, Verse 57
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡحَيِّ ٱلَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِهِۦۚ وَكَفَىٰ بِهِۦ بِذُنُوبِ عِبَادِهِۦ خَبِيرًا
Oyleyse sen olmeyen, o mutlak hayat sahibi Allah'a dayan ve O’nu hamd ile tesbih et. Onun kendi kullarının gunahlarından haberdar olması yeter
Surah Al-Furqan, Verse 58
ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ ٱلرَّحۡمَٰنُ فَسۡـَٔلۡ بِهِۦ خَبِيرٗا
Gokleri, yeri ve ikisinin arasında olan seyleri altı gunde yaratan, sonra da arsı uzerine hukumran olan O'dur. O rahmandır, sen O’nu, Kendisine, o her seyi Bilen’e sor
Surah Al-Furqan, Verse 59
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱسۡجُدُواْۤ لِلرَّحۡمَٰنِ قَالُواْ وَمَا ٱلرَّحۡمَٰنُ أَنَسۡجُدُ لِمَا تَأۡمُرُنَا وَزَادَهُمۡ نُفُورٗا۩
O musriklere “Rahman'a secde edin!” denildiginde:“Rahman da ne imis! Bize emrediyorsun diye secde mi edecegiz?” dediler ve bu davet onları imandan busbutun uzaklastırdı. [26,23] {KM, Vahiy 3,12; Resullerin isleri}
Surah Al-Furqan, Verse 60
تَبَارَكَ ٱلَّذِي جَعَلَ فِي ٱلسَّمَآءِ بُرُوجٗا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَٰجٗا وَقَمَرٗا مُّنِيرٗا
Gokte burclar yaratan, onların icinde bir kandil (gunes) ve nurlu bir ay yerlestiren Allah, yuceler yucesidir, hayır ve ihsanı sınırsızdır
Surah Al-Furqan, Verse 61
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ خِلۡفَةٗ لِّمَنۡ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوۡ أَرَادَ شُكُورٗا
Tefekkur ederek ders almak veya sukretmek isteyenler icin gece ile gunduzu pes pese getiren O'dur
Surah Al-Furqan, Verse 62
وَعِبَادُ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلَّذِينَ يَمۡشُونَ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ هَوۡنٗا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ ٱلۡجَٰهِلُونَ قَالُواْ سَلَٰمٗا
Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yururler. Cahiller kendilerine laf atarsa “Selametle!” derler
Surah Al-Furqan, Verse 63
وَٱلَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمۡ سُجَّدٗا وَقِيَٰمٗا
Geceyi Rab'lerine secde ve kıyam ile, ibadetle gecirirler
Surah Al-Furqan, Verse 64
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱصۡرِفۡ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
“Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklastır.Zira onun azabı tahammulu zor, omur tuketen bir derttir.Ne kotu bir varıs yeri, ne fena bir yerlesim yeridir orası!”
Surah Al-Furqan, Verse 65
إِنَّهَا سَآءَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
“Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklastır.Zira onun azabı tahammulu zor, omur tuketen bir derttir.Ne kotu bir varıs yeri, ne fena bir yerlesim yeridir orası!”
Surah Al-Furqan, Verse 66
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُواْ لَمۡ يُسۡرِفُواْ وَلَمۡ يَقۡتُرُواْ وَكَانَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ قَوَامٗا
Rahman'ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar
Surah Al-Furqan, Verse 67
وَٱلَّذِينَ لَا يَدۡعُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ وَلَا يَقۡتُلُونَ ٱلنَّفۡسَ ٱلَّتِي حَرَّمَ ٱللَّهُ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَا يَزۡنُونَۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ يَلۡقَ أَثَامٗا
Onlar, Allah'la beraber baska bir tanrıya yalvarmazlar.Allah’ın muhterem kıldıgı bir canı haksız yere oldurmezler.Zina etmezler.Kim de bunları yaparsa gunahının cezasını bulur
Surah Al-Furqan, Verse 68
يُضَٰعَفۡ لَهُ ٱلۡعَذَابُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَيَخۡلُدۡ فِيهِۦ مُهَانًا
Kıyamette, o buyuk durusma gununde onun cezası katmerli olur ve azapta, zillet icinde ebedi kalır
Surah Al-Furqan, Verse 69
إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ عَمَلٗا صَٰلِحٗا فَأُوْلَـٰٓئِكَ يُبَدِّلُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِهِمۡ حَسَنَٰتٖۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Ancak su var ki donus yapıp iman edenler guzel ve makbul isler isleyenler bundan mustesnadır. Allah onların kotuluklerini iyiliklere, gunahlarını sevaplara cevirir.Cunku Allah gafurdur, rahimdir (cok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur)
Surah Al-Furqan, Verse 70
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَإِنَّهُۥ يَتُوبُ إِلَى ٱللَّهِ مَتَابٗا
Kim tovbe edip, guzel ve makbul isler yaparsa, geregince tovbe eden iste odur
Surah Al-Furqan, Verse 71
وَٱلَّذِينَ لَا يَشۡهَدُونَ ٱلزُّورَ وَإِذَا مَرُّواْ بِٱللَّغۡوِ مَرُّواْ كِرَامٗا
O kullar, yalan sahitlik etmezler.Bos soz ve islere rastladıklarında vakarla oradan gecip giderler
Surah Al-Furqan, Verse 72
وَٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ لَمۡ يَخِرُّواْ عَلَيۡهَا صُمّٗا وَعُمۡيَانٗا
Kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldıgında, onlara karsı sagırlar ve korler gibi davranmazlar
Surah Al-Furqan, Verse 73
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبۡ لَنَا مِنۡ أَزۡوَٰجِنَا وَذُرِّيَّـٰتِنَا قُرَّةَ أَعۡيُنٖ وَٱجۡعَلۡنَا لِلۡمُتَّقِينَ إِمَامًا
Ve soyle niyaz ederler: “Ey keremi bol Rabbimiz! Bize gozumuzun, gonlumuzun sururu olan temiz esler ve nesiller ihsan eyle, bizi muttakilere onder eyle!”
Surah Al-Furqan, Verse 74
أُوْلَـٰٓئِكَ يُجۡزَوۡنَ ٱلۡغُرۡفَةَ بِمَا صَبَرُواْ وَيُلَقَّوۡنَ فِيهَا تَحِيَّةٗ وَسَلَٰمًا
Iste onlara, hak yolda sabır ve sebat gostermelerine karsılık, kendilerine cennetin ustun sarayları verilecek.Oraya selamla, hurmetle buyur edileceklerdir.Hem de devamlı kalmak uzere oraya gireceklerdir.Orası ne guzel varıs yeri, ne guzel bir yerlesim yeridir! [11,108, 19,58; 39,20] {KM, Yuhanna}
Surah Al-Furqan, Verse 75
خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ حَسُنَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
Iste onlara, hak yolda sabır ve sebat gostermelerine karsılık, kendilerine cennetin ustun sarayları verilecek.Oraya selamla, hurmetle buyur edileceklerdir.Hem de devamlı kalmak uzere oraya gireceklerdir.Orası ne guzel varıs yeri, ne guzel bir yerlesim yeridir! [11,108, 19,58; 39,20] {KM, Yuhanna}
Surah Al-Furqan, Verse 76
قُلۡ مَا يَعۡبَؤُاْ بِكُمۡ رَبِّي لَوۡلَا دُعَآؤُكُمۡۖ فَقَدۡ كَذَّبۡتُمۡ فَسَوۡفَ يَكُونُ لِزَامَۢا
De ki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye deger versin ki?Ama siz, ey inkarcılar! Size bildirdiklerimi yalan saydınız, artık bu gunahtan yakanızı kurtaramayacaksınız.”
Surah Al-Furqan, Verse 77