Surah Luqman - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
الٓمٓ
Elif, Lam, Mim
Surah Luqman, Verse 1
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡحَكِيمِ
Bu sure, hikmetle dolu Kur’an’ın ayetleridir
Surah Luqman, Verse 2
هُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّلۡمُحۡسِنِينَ
Guzel is yapanlara (tevhid ve ihlas ehline) bir hidayet ve bir rahmettir
Surah Luqman, Verse 3
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
(Guzel is yapanlar muhsinler) o kimselerdir ki, namazı geregi uzre kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de onlar yakinen (suphesiz) iman ederler
Surah Luqman, Verse 4
أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدٗى مِّن رَّبِّهِمۡۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Iste bunlar, Rablerinden bir hidayet uzeredirler ve (azabdan) kurtulacak olanlar da, iste bunlardır
Surah Luqman, Verse 5
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشۡتَرِي لَهۡوَ ٱلۡحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًاۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٞ مُّهِينٞ
Insanlardan kimi de vardır ki, Allah yolundan bilgisizlik yuzunden saptırmak ve o yolu eglence yerine tutmak icin, batıl ve bos lafa musteri cıkar (kıymet verir). Iste bunlara, siddetli bir azab vardır
Surah Luqman, Verse 6
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا وَلَّىٰ مُسۡتَكۡبِرٗا كَأَن لَّمۡ يَسۡمَعۡهَا كَأَنَّ فِيٓ أُذُنَيۡهِ وَقۡرٗاۖ فَبَشِّرۡهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Ona ayetlerimiz okundugu zaman, sanki onları isitmemis, kulaklarında sagırlık varmıs gibi, kibirlenerek yuz cevirir. (Ey Rasulum) sen de onu acıklı bir azab ile mujdele
Surah Luqman, Verse 7
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ ٱلنَّعِيمِ
Fakat iman edip de salih ameller isliyenler, suphesiz ki onlara, Na’im cennetleri (nimetleri tukenmez cennetler) var
Surah Luqman, Verse 8
خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٗاۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
O cennetlerde, onlar ebedi olarak kalmak uzere...Allah’ın (muminlere bu cennet) vaadi hakdır. O, Aziz’dir= her seye galibdir, Hakim’dir= hukmunde hikmet sahibidir
Surah Luqman, Verse 9
خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيۡرِ عَمَدٖ تَرَوۡنَهَاۖ وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٖۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجٖ كَرِيمٍ
Allah, gokleri, gordugunuz sekilde direksiz yarattı. Arza da, sizi sarsmaması icin, (kazıklar halinde) buyuk daglar yerlestirdi. O arzda her bir canlıdan uretti. Hem biz, gokten bir yagmur indirdik de (onun sebebiyle), yeryuzunde her sınıftan guzel nebatlar bitirdik
Surah Luqman, Verse 10
هَٰذَا خَلۡقُ ٱللَّهِ فَأَرُونِي مَاذَا خَلَقَ ٱلَّذِينَ مِن دُونِهِۦۚ بَلِ ٱلظَّـٰلِمُونَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Iste bu gordukleriniz, Allah’ın yarattıklarıdır. Haydi gosterin bana, Allah’dan baskası ne yaratmıs? Hayır, o zalimler (musrikler) apacık bir sapıklık icindeler
Surah Luqman, Verse 11
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا لُقۡمَٰنَ ٱلۡحِكۡمَةَ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِلَّهِۚ وَمَن يَشۡكُرۡ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٞ
Dogrusu (peygamber degil de hikmet sahibi olan) Lokman’a, “Allah’a sukret!” diye ilim ve anlayıs verdik. Kim (Allah’a ibadet suretiyle) sukrederse, ancak kendi nefsi icin (sevabına) sukreder. Kim de nimeti inkar ederse, subhe yok ki Allah, (onun sukrune) muhtac degildir, Hamid’dir= hamd olunmaya layıktır
Surah Luqman, Verse 12
وَإِذۡ قَالَ لُقۡمَٰنُ لِٱبۡنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ
Bir vakit Lokman, ogluna ogud vererek soyle demisti: “Yavrum, Allah’a ortak kosma; cunku Allah’a ortak kosmak (sirk) cok buyuk bir zulumdur.”
Surah Luqman, Verse 13
وَوَصَّيۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيۡهِ حَمَلَتۡهُ أُمُّهُۥ وَهۡنًا عَلَىٰ وَهۡنٖ وَفِصَٰلُهُۥ فِي عَامَيۡنِ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِي وَلِوَٰلِدَيۡكَ إِلَيَّ ٱلۡمَصِيرُ
Biz, insana, ana-babasını (onlara iyilik yapmasını) da emrettik. Anası, onu, (karnında) mesakkat ustune mesakkatla tasımıstır, (cocuk karında buyudukce zahmet cogalmıstır). Sutten kesilmesi de iki sene icindedir; (ve insana dedik ki): “- Hem bana, hem de ana-babana sukret, donus ve gelis ancak banadır.”
Surah Luqman, Verse 14
وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشۡرِكَ بِي مَا لَيۡسَ لَكَ بِهِۦ عِلۡمٞ فَلَا تُطِعۡهُمَاۖ وَصَاحِبۡهُمَا فِي ٱلدُّنۡيَا مَعۡرُوفٗاۖ وَٱتَّبِعۡ سَبِيلَ مَنۡ أَنَابَ إِلَيَّۚ ثُمَّ إِلَيَّ مَرۡجِعُكُمۡ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Bununla beraber ana-baban, bilmedigin, (hic saydıgın putlardan ve sirkten ibaret) bir seyi bana ortak kosman icin seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itaat etme. Onlara, dunyada iyi bir sekilde sahiblik et ve bana yonelenin (mumin kimsenin) yolunu tut. Sonra donub bana geleceksiniz de, ben, size yaptıklarınızı haber verecegim
Surah Luqman, Verse 15
يَٰبُنَيَّ إِنَّهَآ إِن تَكُ مِثۡقَالَ حَبَّةٖ مِّنۡ خَرۡدَلٖ فَتَكُن فِي صَخۡرَةٍ أَوۡ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ أَوۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَأۡتِ بِهَا ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٞ
(Lokman ogudune devamla soyle demisti): “- Yavrum, yapılan iyi veya kotu is, bir hardal tanesi agırlıgında olsa da bir kaya icinde yahud goklerde veya yerin dibinde gizlense, Allah onu meydana cıkarır (ve sahibini ondan dolayı hesaba ceker). Cunku Allah Latif’dir= ilmi her gizli seye ulasır, Habir’dir= her seyin kunhunu bilir
Surah Luqman, Verse 16
يَٰبُنَيَّ أَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ وَأۡمُرۡ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَٱنۡهَ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَآ أَصَابَكَۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Yavrum, namazı geregi uzre kıl, iyiligi emret ve fenalıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan, cunku bunlar, kesin olarak farz kılınan islerdendir
Surah Luqman, Verse 17
وَلَا تُصَعِّرۡ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمۡشِ فِي ٱلۡأَرۡضِ مَرَحًاۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخۡتَالٖ فَخُورٖ
(Kibirlilerin yaptıgı gibi) insanlara yuzunun yanını cevirme ve yeryuzunde calımla yurume. Cunku Allah, her buyukluk taslıyan ogungeni sevmez
Surah Luqman, Verse 18
وَٱقۡصِدۡ فِي مَشۡيِكَ وَٱغۡضُضۡ مِن صَوۡتِكَۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلۡأَصۡوَٰتِ لَصَوۡتُ ٱلۡحَمِيرِ
Yuruyusunde mutevazi ol, (pek yavas ve pek suratli yurume, sukunet ve vakarını muhfaza et). Sesini alcalt (bagırıb cagırarak konusma), cunku seslerin en cirkini, elbette ki eseklerin sesidir.”
Surah Luqman, Verse 19
أَلَمۡ تَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَأَسۡبَغَ عَلَيۡكُمۡ نِعَمَهُۥ ظَٰهِرَةٗ وَبَاطِنَةٗۗ وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِي ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَلَا هُدٗى وَلَا كِتَٰبٖ مُّنِيرٖ
Gormediniz mi ki, Allah, goklerdekini (gunes, ay, yıldız ve bulutları) ve yerde olanı hep menfaatiniz icin birer sebep kılmıstır. Hem asikare, hem gizli olarak her turlu nimetlerini uzerinize tamamlamıstır. Boyle iken, insanlar icinde kimisi de var ki, ne bir ilme, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah’ın dini hakkında mucadele ediyor
Surah Luqman, Verse 20
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلۡ نَتَّبِعُ مَا وَجَدۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ يَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ
O kafirlere: “- Allah’ın indirdigi Kur’an’a tabi olun” denildigi zaman, derler ki: “- Hayır, biz atalarımızı neyin (hangi dinin) uzerinde bulduksa onun ardınca gideriz.” Ya Seytan, atalarını cehennem azabına cagırıyorduysa da mı (onlara uyacaklar)
Surah Luqman, Verse 21
۞وَمَن يُسۡلِمۡ وَجۡهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلۡأُمُورِ
Kim amelinde ihlas sahibi olarak kendini samimiyetle Allah’a teslim ederse, muhakkak ki o, en saglam kulpa yapısmıstır. Butun islerin sonu Allah’a dayanır
Surah Luqman, Verse 22
وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحۡزُنكَ كُفۡرُهُۥٓۚ إِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Kim de kufre varırsa, artık onun kufru (Ey Rasulum) seni uzmesin. Onlar, bize donub gelecekler; o vakit biz, onlara, butun yaptıklarını (kufurlerinin cezasını) haber verecegiz. Suphe yok ki Allah, butun kalblerdekini hakkıyla bilendir
Surah Luqman, Verse 23
نُمَتِّعُهُمۡ قَلِيلٗا ثُمَّ نَضۡطَرُّهُمۡ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٖ
Biz, o kafirlere (dunyada) biraz zevk ettiririz de, sonra kendilerini agır bir azaba mecbur tutarız
Surah Luqman, Verse 24
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Muhakkak ki onlara sorsan: “- Gokleri ve yeri kim yarattı?” Elbette: “-Allah” diyecekler. (Bu gercegi itiraf ettiklerinden ey Rasulum) sen de “- Elhamdu Lillah= Allah’a hamd olsun” de. Fakat onların cogu (ilzam edildiklerini, iddialarının bos oldugunu) bilmezler
Surah Luqman, Verse 25
لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Goklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Suphesiz ki Allah Gani’dir= hic bir seye muhtac degildir, Hamid’dir= hamd edilmeye layıktır
Surah Luqman, Verse 26
وَلَوۡ أَنَّمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن شَجَرَةٍ أَقۡلَٰمٞ وَٱلۡبَحۡرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعۡدِهِۦ سَبۡعَةُ أَبۡحُرٖ مَّا نَفِدَتۡ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Eger yerdeki butun agaclar hep kalem olsa, deniz de, -arkasından yedi deniz daha katılarak- murekkeb olsa, yine Allah’ın kelimeleri (ilim ve ezeli kelamı) tukenmez. Muhakkak ki Allah Aziz’dir= her seye galibdir. Hakim’dir= hukmunde hikmet sahibidir
Surah Luqman, Verse 27
مَّا خَلۡقُكُمۡ وَلَا بَعۡثُكُمۡ إِلَّا كَنَفۡسٖ وَٰحِدَةٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ
Sizin (topunuzun yoktan) yaratılmanız da, oldukten sonra diriltilmeniz de, ancak tek bir kisinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Ol, emriyle her sey oluverir). Muhakkak ki Allah Semi’dir= soylenenleri isitir, Basir’dir= yaptıklarınızı gorur
Surah Luqman, Verse 28
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِيٓ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Gormedin mi, Allah geceyi gunduze sokuyor, gunduzu de geceye sokuyor. Gunes’i ve Ayı sizin menfaatınıza sebep kılmıstır. (Bunlardan) her biri muayyen bir vakte kadar cereyan edip gidecektir. Dogrusu Allah, butun yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır
Surah Luqman, Verse 29
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدۡعُونَ مِن دُونِهِ ٱلۡبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡكَبِيرُ
(Allah’ın ilim ve kudretinin genisligi) sundan: Cunku Allah, ibadete mustahak olan Vacib Teala’dır. O’ndan baska taptıkları hep batıldır. Gercekten Allah, her seyden yucedir, her seyden buyuktur
Surah Luqman, Verse 30
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱلۡفُلۡكَ تَجۡرِي فِي ٱلۡبَحۡرِ بِنِعۡمَتِ ٱللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنۡ ءَايَٰتِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٖ
Gormedin mi, Allah’ın uzerinize bir nimeti olarak, (kudretine delalet eden) alametlerinden size gostermek icin, gemiler denizde akıb gidiyor. Muhakkak ki bunda, (zorluklara karsı) cok sabreden, (nimetlere) cok sukreden herkes icin bir cok ibret alametleri vardır
Surah Luqman, Verse 31
وَإِذَا غَشِيَهُم مَّوۡجٞ كَٱلظُّلَلِ دَعَوُاْ ٱللَّهَ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ فَلَمَّا نَجَّىٰهُمۡ إِلَى ٱلۡبَرِّ فَمِنۡهُم مُّقۡتَصِدٞۚ وَمَا يَجۡحَدُ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَّا كُلُّ خَتَّارٖ كَفُورٖ
O kafirleri, kara bulutlar gibi dalga sardıgı vakit, dini Allah’a halis kılarak (tam bir ihlas ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. Vakta ki, (Allah denizden) onları karaya cıkarır, iclerinden dogru giden de bulunur, (digerleri ise, eski kufurlerine devam eder). Ayetlerimizi ancak gaddar, nankor olanlar inkar eder
Surah Luqman, Verse 32
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمۡ وَٱخۡشَوۡاْ يَوۡمٗا لَّا يَجۡزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِۦ وَلَا مَوۡلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِۦ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِٱللَّهِ ٱلۡغَرُورُ
Ey insanlar! Rabbinizden sakının (O’na ibadet edin) ve bir gunun azabından korkun ki, baba cocugundan bir sey odeyemez, (hic bir sey karsılıgında cocugunun azabını kaldıramaz), cocuk da babasından bir sey odeyecek degildir. Muhakkak ki Allah’ın (hesaba cekme) vaadi hakdır, olacaktır. O halde sakın dunya hayatı sizi aldatmasın; ve sakın seytan, sizi Allah’a guvendirmesin (Allah, herkesi bagıslar diye, seytanın aldatısına uymayın)
Surah Luqman, Verse 33
إِنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ وَيَعۡلَمُ مَا فِي ٱلۡأَرۡحَامِۖ وَمَا تَدۡرِي نَفۡسٞ مَّاذَا تَكۡسِبُ غَدٗاۖ وَمَا تَدۡرِي نَفۡسُۢ بِأَيِّ أَرۡضٖ تَمُوتُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرُۢ
Kıyametin ilmi, (kopacagı vakti bilmek), muhakkak ki Allah’ın katındadır. Yagmuru (diledigi zaman ve diledigi yere istedigi miktar) o yagdırır. Rahimlerde (erkek, disi, saglam, sakat iyi ve kotu) ne varsa O bilir. Hic kimse, yarın ne kazanacagını (basına ne gelecegini) bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini de bilmez. Suphesiz ki Allah, Alim’dir= her seyi bilir, Habir’dir= her seyden haberdardır
Surah Luqman, Verse 34