Surah Al-Ahzab - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ ٱتَّقِ ٱللَّهَ وَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقِينَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا
Ey Peygamber! Takvada sebat et (ve kafirlerle munafıklara verdigin emanı bozmak hususunda) Allah’dan kork. Kafirlere ve munafıklara (teklif ettikleri masiyetlerde) uyma. Muhakkak ki Allah Alim’dir= her seyi hakkıyla bilir, Hakim’dir= hukmunde hikmet sahibidir
Surah Al-Ahzab, Verse 1
وَٱتَّبِعۡ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيۡكَ مِن رَّبِّكَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا
Rabbinden sana ne vahy olunuyorsa ona uy. Muhakkak ki Allah butun yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor
Surah Al-Ahzab, Verse 2
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلٗا
Allah’a tevekkul et, (isini O’nun vekaletine bırak). Sana (butun islerde) vekil, Allah yeter
Surah Al-Ahzab, Verse 3
مَّا جَعَلَ ٱللَّهُ لِرَجُلٖ مِّن قَلۡبَيۡنِ فِي جَوۡفِهِۦۚ وَمَا جَعَلَ أَزۡوَٰجَكُمُ ٱلَّـٰٓـِٔي تُظَٰهِرُونَ مِنۡهُنَّ أُمَّهَٰتِكُمۡۚ وَمَا جَعَلَ أَدۡعِيَآءَكُمۡ أَبۡنَآءَكُمۡۚ ذَٰلِكُمۡ قَوۡلُكُم بِأَفۡوَٰهِكُمۡۖ وَٱللَّهُ يَقُولُ ٱلۡحَقَّ وَهُوَ يَهۡدِي ٱلسَّبِيلَ
Allah bir adamın gogsunde iki kalb yaratmamıstır. Kendilerinden “Zihar” yaptıgınız= annelerinize benzettiginiz, karılarınızı analarınız kılmamıstır. (Bir kimsenin karısını, annesinin bir uzvuna benzetmesine “Zihar” denir. Ancak benzetilen annenin uzvu, veya mahreminin uzvu, zihar yapan icin bakılması haram olan bir uzuv olması sartdır. Mesela bir kimsenin karısına: “- Sen bana, annemin arkası veya karnı gibisin” demesi zihar olur. Islamdan once, bu gibi sozler bosanmayı icab ettiriyordu. Islamda bunun telafisi bir keffaret odemekledir). Evladlıklarınızı da (neseben olan) ogullarınız yerinde tutmamıstır (Cahiliyyet devrinde oldugu gibi, mirascı ve mahrem olmazlar. Yabancı bir kimse icin, benim oglumdur diye) bu soylediginiz, agızlarınızdaki sozunuzdur (bosuna bir sozdur). Allah ise hakkı soyler ve O, dogru yola hidayet buyurur
Surah Al-Ahzab, Verse 4
ٱدۡعُوهُمۡ لِأٓبَآئِهِمۡ هُوَ أَقۡسَطُ عِندَ ٱللَّهِۚ فَإِن لَّمۡ تَعۡلَمُوٓاْ ءَابَآءَهُمۡ فَإِخۡوَٰنُكُمۡ فِي ٱلدِّينِ وَمَوَٰلِيكُمۡۚ وَلَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٞ فِيمَآ أَخۡطَأۡتُم بِهِۦ وَلَٰكِن مَّا تَعَمَّدَتۡ قُلُوبُكُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمًا
O cocukları, babalarına nisbetle cagırın. Allah katında bu daha dogrudur. Eger babalarını bilmiyorsanız, dinde kardesleriniz ve dostlarınızdırlar, (kendilerini kardesim ve dostum diye cagırın). Bununla beraber (daha once cehalet yuzunden) hata ettiklerinizde size bir gunah yoktur. Fakat, kalblerinizin kasdı olanda gunah vardır. Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Ahzab, Verse 5
ٱلنَّبِيُّ أَوۡلَىٰ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ مِنۡ أَنفُسِهِمۡۖ وَأَزۡوَٰجُهُۥٓ أُمَّهَٰتُهُمۡۗ وَأُوْلُواْ ٱلۡأَرۡحَامِ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلَىٰ بِبَعۡضٖ فِي كِتَٰبِ ٱللَّهِ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُهَٰجِرِينَ إِلَّآ أَن تَفۡعَلُوٓاْ إِلَىٰٓ أَوۡلِيَآئِكُم مَّعۡرُوفٗاۚ كَانَ ذَٰلِكَ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مَسۡطُورٗا
Peygamber, muminlere (her hususta) nefislerinden evladır. Peygamberin zevceleri, muminlerin anneleri hukmundedir. Neseben yakın olanlar da, Allah’ın kitabında, birbirlerine (varis olmakta) diger muminlerden, (din kardeslerinden) ve muhacirlerden daha evladır. (Bu ayet-i kerime nazil olmadan once birbirlerini kardes edinen muminlerle hicrete cıkan muminler birbirlerine mirascı oluyorlardı. Ayet-i kerimenin nuzulu ile bu muamele de son bulmustur.) Ancak dostlarınıza bir vasiyyet yapabilirsiniz, bu Kitab’da yazılıdır
Surah Al-Ahzab, Verse 6
وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِنَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ مِيثَٰقَهُمۡ وَمِنكَ وَمِن نُّوحٖ وَإِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَى ٱبۡنِ مَرۡيَمَۖ وَأَخَذۡنَا مِنۡهُم مِّيثَٰقًا غَلِيظٗا
(Ey Rasulum), hatırla ki bir vakit peygamberlerden (elciliklerini teblige ve hak dine davet edeceklerine dair) soz almıstık; senden de, Nuh’dan da, Ibrahim’den de, Musa’dan da, Meryem oglu Isa’dan da... Onlardan saglam, (yeminli) bir soz aldık
Surah Al-Ahzab, Verse 7
لِّيَسۡـَٔلَ ٱلصَّـٰدِقِينَ عَن صِدۡقِهِمۡۚ وَأَعَدَّ لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا
Allah, o sadıklara (peygamberlere kıyamette ummetleri huzurunda) sadakatlarından (tebliglerinden) sorsun diye, (kendilerinden bu saglam sozu almıstır.) Kafirler icin ise, acıklı bir azab hazırladı
Surah Al-Ahzab, Verse 8
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ إِذۡ جَآءَتۡكُمۡ جُنُودٞ فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا وَجُنُودٗا لَّمۡ تَرَوۡهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرًا
Ey iman edenler! Allah’ın uzerinizdeki nimetini anın: Hani (Hendek savasında sizi yok etmek icin kafirlere ait) ordular size gelmisti de, biz onların uzerine bir ruzgar ve gormediginiz (meleklerden ibaret) ordular salıvermistik. Allah ne yapmakta oldugunuzu goruyordu
Surah Al-Ahzab, Verse 9
إِذۡ جَآءُوكُم مِّن فَوۡقِكُمۡ وَمِنۡ أَسۡفَلَ مِنكُمۡ وَإِذۡ زَاغَتِ ٱلۡأَبۡصَٰرُ وَبَلَغَتِ ٱلۡقُلُوبُ ٱلۡحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِٱللَّهِ ٱلظُّنُونَا۠
O vakit kafirler ustunuzden (vadinin ust ve dogu tarafından), bir de altınızdan (vadinin asagı ve batı tarafından) size gelmislerdi. O zaman gozler yılmıs, kalbler gırtlaklara dayanmıstı. Allah’a da cesitli zanlarda bulunuyordunuz
Surah Al-Ahzab, Verse 10
هُنَالِكَ ٱبۡتُلِيَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَزُلۡزِلُواْ زِلۡزَالٗا شَدِيدٗا
Iste burada muminler imtihan olunmus ve siddetli bir sarsıntı ile sarsılmıslardı
Surah Al-Ahzab, Verse 11
وَإِذۡ يَقُولُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ مَّا وَعَدَنَا ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ إِلَّا غُرُورٗا
O vakit munafıklarla kalblerinde bir maraz (subhe) olanlar:” - Allah ve Rasulu, bize, aldatmadan baska bir vaad etmemis.” diyorlardı
Surah Al-Ahzab, Verse 12
وَإِذۡ قَالَت طَّآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ يَـٰٓأَهۡلَ يَثۡرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمۡ فَٱرۡجِعُواْۚ وَيَسۡتَـٔۡذِنُ فَرِيقٞ مِّنۡهُمُ ٱلنَّبِيَّ يَقُولُونَ إِنَّ بُيُوتَنَا عَوۡرَةٞ وَمَا هِيَ بِعَوۡرَةٍۖ إِن يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارٗا
O sıra munafıklardan bir gurub:” -Ey Medine halkı! Burası sizin duracagınız yer degil, hemen (savastan kacarak evlerinize) donun.” diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor; “-Cidden evlerimiz acık kalmıstır (hırsızlardan korkuyoruz)” diyorlardı. Halbuki evleri acık degil, sırf kacmak istiyorlardı
Surah Al-Ahzab, Verse 13
وَلَوۡ دُخِلَتۡ عَلَيۡهِم مِّنۡ أَقۡطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُواْ ٱلۡفِتۡنَةَ لَأٓتَوۡهَا وَمَا تَلَبَّثُواْ بِهَآ إِلَّا يَسِيرٗا
Eger (Medine’nin) her tarafından evlerine (dusman saldırısı ile) girilse de, sonra kendilerinden kufre donus istenilse, hemen onu yapacaklardı ve bunda pek az duraklayacaklardı
Surah Al-Ahzab, Verse 14
وَلَقَدۡ كَانُواْ عَٰهَدُواْ ٱللَّهَ مِن قَبۡلُ لَا يُوَلُّونَ ٱلۡأَدۡبَٰرَۚ وَكَانَ عَهۡدُ ٱللَّهِ مَسۡـُٔولٗا
Halbuki bundan evvel Allah’a soz vermislerdi: Arkalarını donmiyeceklerdi. Allah’a verilen soz ise, sorumlulugu gerektirir
Surah Al-Ahzab, Verse 15
قُل لَّن يَنفَعَكُمُ ٱلۡفِرَارُ إِن فَرَرۡتُم مِّنَ ٱلۡمَوۡتِ أَوِ ٱلۡقَتۡلِ وَإِذٗا لَّا تُمَتَّعُونَ إِلَّا قَلِيلٗا
(Ey Rasulum, o munafıklara) de ki: “- Eger olumden veya oldurulmekten kacıyorsanız, kacmak size asla fayda vermez; fayda verse bile pek az (bir zaman dunyada) gecinirsiniz.”
Surah Al-Ahzab, Verse 16
قُلۡ مَن ذَا ٱلَّذِي يَعۡصِمُكُم مِّنَ ٱللَّهِ إِنۡ أَرَادَ بِكُمۡ سُوٓءًا أَوۡ أَرَادَ بِكُمۡ رَحۡمَةٗۚ وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا
De ki: “-Eger Allah size bir azab dilerse veya size bir rahmet murad ederse, sizi Allah’dan koruyabilecek ve rahmetini engelliyecek kimdir?” Onlar, kendilerine Allah’dan baska hic bir dost ve yardımcı bulamazlar
Surah Al-Ahzab, Verse 17
۞قَدۡ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ ٱلۡمُعَوِّقِينَ مِنكُمۡ وَٱلۡقَآئِلِينَ لِإِخۡوَٰنِهِمۡ هَلُمَّ إِلَيۡنَاۖ وَلَا يَأۡتُونَ ٱلۡبَأۡسَ إِلَّا قَلِيلًا
Muhakkak ki Allah, icinizden peygambere yardımdan alıkoyan munafıkları ve kardeslerine: “- Bize gelin, peygamberi bırakın” diyenleri biliyor. Bunlardan ancak pek azı harbe geliyorlardı
Surah Al-Ahzab, Verse 18
أَشِحَّةً عَلَيۡكُمۡۖ فَإِذَا جَآءَ ٱلۡخَوۡفُ رَأَيۡتَهُمۡ يَنظُرُونَ إِلَيۡكَ تَدُورُ أَعۡيُنُهُمۡ كَٱلَّذِي يُغۡشَىٰ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡمَوۡتِۖ فَإِذَا ذَهَبَ ٱلۡخَوۡفُ سَلَقُوكُم بِأَلۡسِنَةٍ حِدَادٍ أَشِحَّةً عَلَى ٱلۡخَيۡرِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَمۡ يُؤۡمِنُواْ فَأَحۡبَطَ ٱللَّهُ أَعۡمَٰلَهُمۡۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٗا
(Harbe geldikleri zaman da), size yardım hususunda cimri kimseler olarak geliyorlar ve zafer kazanmanızı kıskanıyorlardı. Derken dusman korkusu gelince, (Hendek savasında) o munafıkları gordun ki (Ey Rasulum), olum baygınlıgına dusmus kimse gibi, gozleri donerek sana bakıyorlardı. Nihayet o korku gidince, Allah yolunda harcamakta cimrilik eden kimseler olarak, keskin dilleri ile sizi ayıblarlar, size eziyyet verirler. Iste bunlar iman etmemislerdir. Allah da amellerini bosa cıkardı. Bu (amelleri bosa cıkarmak), Allah’a gore pek kolaydır
Surah Al-Ahzab, Verse 19
يَحۡسَبُونَ ٱلۡأَحۡزَابَ لَمۡ يَذۡهَبُواْۖ وَإِن يَأۡتِ ٱلۡأَحۡزَابُ يَوَدُّواْ لَوۡ أَنَّهُم بَادُونَ فِي ٱلۡأَعۡرَابِ يَسۡـَٔلُونَ عَنۡ أَنۢبَآئِكُمۡۖ وَلَوۡ كَانُواْ فِيكُم مَّا قَٰتَلُوٓاْ إِلَّا قَلِيلٗا
Munafıklar sanıyorlar ki, (Hendek savasında Allah’ın perisan ettigi) dusman birlikleri (Medine etrafından) gitmediler. Eger o dusman birlikleri ikinci bir defa daha (savas icin) gelecek olsa, munafıklar, (korkularından Medine dısında) collerdeki Bedeviler arasında bulunub da (Medine tarafından gelip gecenlerden karsılastıgınız hadiselere ait) haberlerinizden sormayı arzularlar. Icinizde kalacak olsalar da ancak (gosteris icin) pek az savasırlar
Surah Al-Ahzab, Verse 20
لَّقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِي رَسُولِ ٱللَّهِ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ لِّمَن كَانَ يَرۡجُواْ ٱللَّهَ وَٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَ وَذَكَرَ ٱللَّهَ كَثِيرٗا
Gercekten Allah’ı, ahiret gununu arzulayanlar ve Allah’ı cok zikredenler icin, size, Allah’ın Rasulunde (takib edeceginiz) pek guzel bir ornek vardır
Surah Al-Ahzab, Verse 21
وَلَمَّا رَءَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلۡأَحۡزَابَ قَالُواْ هَٰذَا مَا وَعَدَنَا ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَصَدَقَ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥۚ وَمَا زَادَهُمۡ إِلَّآ إِيمَٰنٗا وَتَسۡلِيمٗا
Muminler dusman birliklerini gorunce: “- Iste Allah’ın ve Rasulunun bize vaadettigi (zafer) budur. Allah ve Peygamberi dogru soylemistir.” dediler. (Muminlerin dusman birliklerini gormeleri) ancak onların imanlarını ve teslimiyyetlerini artırdı
Surah Al-Ahzab, Verse 22
مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ رِجَالٞ صَدَقُواْ مَا عَٰهَدُواْ ٱللَّهَ عَلَيۡهِۖ فَمِنۡهُم مَّن قَضَىٰ نَحۡبَهُۥ وَمِنۡهُم مَّن يَنتَظِرُۖ وَمَا بَدَّلُواْ تَبۡدِيلٗا
Muminlerden oyle erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sozde sadakat ettiler: Kimi (sehid oluncaya kadar dogusecegine dair) adagını odedi (sehid oldu), kimi de (sehid olmayı) bekliyor. Onlar asla verdikleri sozu degistirmediler
Surah Al-Ahzab, Verse 23
لِّيَجۡزِيَ ٱللَّهُ ٱلصَّـٰدِقِينَ بِصِدۡقِهِمۡ وَيُعَذِّبَ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ إِن شَآءَ أَوۡ يَتُوبَ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Cunku Allah, sozlerinde duranları, sadakatları sebebiyle mukafatlandıracak; munafıklara da dilerse azab edecek veya tevbe nasib edecek. Muhakkak ki Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Ahzab, Verse 24
وَرَدَّ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِغَيۡظِهِمۡ لَمۡ يَنَالُواْ خَيۡرٗاۚ وَكَفَى ٱللَّهُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلۡقِتَالَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ قَوِيًّا عَزِيزٗا
Allah (Hendek savasındaki) o kafirleri, hic bir zafere eremedikleri halde ofkeleriyle geri cevirdi. Boylece Allah, savas yukunu muminlerden kaldırdı. Allah KAVI’dir= her seye gucu yeter, Aziz’dir= her seye galibdir
Surah Al-Ahzab, Verse 25
وَأَنزَلَ ٱلَّذِينَ ظَٰهَرُوهُم مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ مِن صَيَاصِيهِمۡ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلرُّعۡبَ فَرِيقٗا تَقۡتُلُونَ وَتَأۡسِرُونَ فَرِيقٗا
Kitap ehlinden olub (Hendek savasındaki) o kafirlere yardım edenleri (yani Kurayza ogullarını), Allah kalblerine korku dusurerek kalelerinden indirdi de bir kısmını olduruyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz
Surah Al-Ahzab, Verse 26
وَأَوۡرَثَكُمۡ أَرۡضَهُمۡ وَدِيَٰرَهُمۡ وَأَمۡوَٰلَهُمۡ وَأَرۡضٗا لَّمۡ تَطَـُٔوهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٗا
Ve arazilerini, yurdlarını, mallarını size miras kıldı. Bir de henuz ayak basmadıgınız bir araziyi (Hayber’i, Mekke’yi veya diger memleketleri)...Allah her seye kadirdir
Surah Al-Ahzab, Verse 27
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ قُل لِّأَزۡوَٰجِكَ إِن كُنتُنَّ تُرِدۡنَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيۡنَ أُمَتِّعۡكُنَّ وَأُسَرِّحۡكُنَّ سَرَاحٗا جَمِيلٗا
Ey Peygamber! (Senden sus elbiseleri istiyen) hanımlarına de ki: “- Eger siz, dunya hayatını ve onun susunu arzu ediyorsanız, haydi gelin size bosanma bedellerini vereyim ve sizi guzel bir sekilde bosayayım
Surah Al-Ahzab, Verse 28
وَإِن كُنتُنَّ تُرِدۡنَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَٱلدَّارَ ٱلۡأٓخِرَةَ فَإِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلۡمُحۡسِنَٰتِ مِنكُنَّ أَجۡرًا عَظِيمٗا
Yok, eger Allah ile Rasulunu ve ahiret yurdunu (cenneti) istiyorsanız, biliniz ki Allah, icinizden salih amel isliyenlere buyuk bir mukafat hazırlamıstır. (Onlar da, kendilerine, peygamberi sectiler ve dunya susunu terk ettiler).”
Surah Al-Ahzab, Verse 29
يَٰنِسَآءَ ٱلنَّبِيِّ مَن يَأۡتِ مِنكُنَّ بِفَٰحِشَةٖ مُّبَيِّنَةٖ يُضَٰعَفۡ لَهَا ٱلۡعَذَابُ ضِعۡفَيۡنِۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٗا
Ey Peygamberin hanımları! Icinizden kim acık bir gunah islerse, onun azabı iki kat artırılır. Bu, Allah’a gore pek kolaydır
Surah Al-Ahzab, Verse 30
۞وَمَن يَقۡنُتۡ مِنكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَتَعۡمَلۡ صَٰلِحٗا نُّؤۡتِهَآ أَجۡرَهَا مَرَّتَيۡنِ وَأَعۡتَدۡنَا لَهَا رِزۡقٗا كَرِيمٗا
(Ey Peygamberin hanımları), yine sizden kim Allah’a ve Peygamberine itaat eder, salih amel islerse, ona da mukafatını iki kat veririz. Hem onun icin (cennetde) guzel bir rızık hazırlamısızdır
Surah Al-Ahzab, Verse 31
يَٰنِسَآءَ ٱلنَّبِيِّ لَسۡتُنَّ كَأَحَدٖ مِّنَ ٱلنِّسَآءِ إِنِ ٱتَّقَيۡتُنَّۚ فَلَا تَخۡضَعۡنَ بِٱلۡقَوۡلِ فَيَطۡمَعَ ٱلَّذِي فِي قَلۡبِهِۦ مَرَضٞ وَقُلۡنَ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا
Ey Peygamberin hanımları! Siz (sevap ve azap bakımından diger) kadınlardan herhangi biri gibi degilsiniz. Eger takva sahibi olmak istiyorsanız, (yabancı erkeklere karsı gevsek ve) yumusak kelamda bulunmayın. Bu takdirde kalbinde bir fenalık bulunan tamaa duser. Guzel ve ciddi soz soyleyin
Surah Al-Ahzab, Verse 32
وَقَرۡنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجۡنَ تَبَرُّجَ ٱلۡجَٰهِلِيَّةِ ٱلۡأُولَىٰۖ وَأَقِمۡنَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتِينَ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِعۡنَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓۚ إِنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُذۡهِبَ عَنكُمُ ٱلرِّجۡسَ أَهۡلَ ٱلۡبَيۡتِ وَيُطَهِّرَكُمۡ تَطۡهِيرٗا
Hem evlerinizde oturun ve evvelki cahiliyyet (zamanında suslenerek, ince elbiseler giyerek, acılıb sacılarak sokaga cıkan kadınların) cıkısı gibi cıkmayın. Namazı geregi uzre kılın, zekatı verin, Allah’a ve Rasulune itaat edin. Ey Ehl-i Beyt= Peygamber ailesi! Allah sizden sırf gunahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor
Surah Al-Ahzab, Verse 33
وَٱذۡكُرۡنَ مَا يُتۡلَىٰ فِي بُيُوتِكُنَّ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ وَٱلۡحِكۡمَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا
Oturun da evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (Kur’an’ın emir ve yasaklarını) hatırlayın. Suphe yok ki Allah, Latif’dir= her seyin sırrını bilir, Habir’dir= butun yapılanlardan haberdardır
Surah Al-Ahzab, Verse 34
إِنَّ ٱلۡمُسۡلِمِينَ وَٱلۡمُسۡلِمَٰتِ وَٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ وَٱلۡقَٰنِتِينَ وَٱلۡقَٰنِتَٰتِ وَٱلصَّـٰدِقِينَ وَٱلصَّـٰدِقَٰتِ وَٱلصَّـٰبِرِينَ وَٱلصَّـٰبِرَٰتِ وَٱلۡخَٰشِعِينَ وَٱلۡخَٰشِعَٰتِ وَٱلۡمُتَصَدِّقِينَ وَٱلۡمُتَصَدِّقَٰتِ وَٱلصَّـٰٓئِمِينَ وَٱلصَّـٰٓئِمَٰتِ وَٱلۡحَٰفِظِينَ فُرُوجَهُمۡ وَٱلۡحَٰفِظَٰتِ وَٱلذَّـٰكِرِينَ ٱللَّهَ كَثِيرٗا وَٱلذَّـٰكِرَٰتِ أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُم مَّغۡفِرَةٗ وَأَجۡرًا عَظِيمٗا
Gercekten Allah’ın emrine boyun egen butun erkekler ve kadınlar, (geregi uzre Allah’ı ve Peygamberini tasdik eden) mumin erkekler ve mumin kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar, (is ve sozlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mutevazi erkekler ve mutevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruc tutan erkekler ve oruc tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı cok zikreden erkekler ve kadınlar (varya), Allah bunlara bir magfiret ve buyuk bir mukafat hazırlamıstır
Surah Al-Ahzab, Verse 35
وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٖ وَلَا مُؤۡمِنَةٍ إِذَا قَضَى ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ أَمۡرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُ مِنۡ أَمۡرِهِمۡۗ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلٗا مُّبِينٗا
Allah ve Rasulu bir ise hukum verdigi zaman, mumin bir erkekle mumin bir kadın icin, kendi islerinden dolayı Allah’ın ve Peygamberin hukmune aykırı olanı secmek hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Rasulune isyan ederse, muhakkak acık bir sapıklık etmis olur. (Hz. Peygamber (s.a.v.) halası kızı Zeyneb’i azadlısı ve ogullugu bulunan Zeyd ile nikahlamak istemisti. Bunlardan her ikisi de muvafakat etmemislerdi. Bunun uzerine, bu ayeti kerime nazil oldu ve onlar da evlendiler
Surah Al-Ahzab, Verse 36
وَإِذۡ تَقُولُ لِلَّذِيٓ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ وَأَنۡعَمۡتَ عَلَيۡهِ أَمۡسِكۡ عَلَيۡكَ زَوۡجَكَ وَٱتَّقِ ٱللَّهَ وَتُخۡفِي فِي نَفۡسِكَ مَا ٱللَّهُ مُبۡدِيهِ وَتَخۡشَى ٱلنَّاسَ وَٱللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخۡشَىٰهُۖ فَلَمَّا قَضَىٰ زَيۡدٞ مِّنۡهَا وَطَرٗا زَوَّجۡنَٰكَهَا لِكَيۡ لَا يَكُونَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ حَرَجٞ فِيٓ أَزۡوَٰجِ أَدۡعِيَآئِهِمۡ إِذَا قَضَوۡاْ مِنۡهُنَّ وَطَرٗاۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ مَفۡعُولٗا
(Ey Rasulum), hem o zamanı hatırla ki, Allah’ın kendisine (Islam dinini) nimet verdigi, senin de kendisine (kolelikten azadı) ihsanda bulundugun kimseye (Zeyd’e soyle) diyordun: “- Zevceni (Zeyneb’i) nikahında tut (onu bosama). Allah’dan kork.” Nefsinde ise, Allah’ın acıga vuracagı seyi (sayet bosarsa onu nikahlarım niyyetini) gizliyordun, insanlardan da (bu hususta) sakınıyordun. Halbuki Allah, kendisinden sakınıp korkmana daha layıktı. Ne zaman ki Zeyd, o kadından ilisigini kesti, biz onu sana zevce yaptık ki, ogullukların iliskilerini kestikleri zevcelerini nikahlamakta muminlere bir gunah olmasın. (Artık ogullukların bosadıkları kadınlar, iddetleri cıktıktan sonra, babalıklar tarafından nikahlanabilir. Islamdan once yasak olarak yerlesen boyle bir adet, Allah’ın hikmeti icabı Islamda kaldırılmak uzere tatbikini bizzat Peygamberde bulmustur.) Allah’ın emri yerine getirilmistir
Surah Al-Ahzab, Verse 37
مَّا كَانَ عَلَى ٱلنَّبِيِّ مِنۡ حَرَجٖ فِيمَا فَرَضَ ٱللَّهُ لَهُۥۖ سُنَّةَ ٱللَّهِ فِي ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلُۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ قَدَرٗا مَّقۡدُورًا
Allah’ın Peygamber icin taksim ve takdir ettigi seyde (Zeyneb’i kendisine halal kılmakta) Peygambere hic bir vebal yoktur. Bundan once gecen peygamberler hakkında da Allah’ın sunneti (kanunu) boyledir (Allah’ın peygamberlere mubah kıldıgı seyde, peygamberlere hic bir vebal olamaz.) Allah’ın emri gerceklesmis bir hukum bulunuyor
Surah Al-Ahzab, Verse 38
ٱلَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَٰلَٰتِ ٱللَّهِ وَيَخۡشَوۡنَهُۥ وَلَا يَخۡشَوۡنَ أَحَدًا إِلَّا ٱللَّهَۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ حَسِيبٗا
O peygamber, Allah’ın emir ve yasaklarını teblig ederler, O’ndan korkarlar ve Allah’dan baska kimseden korkmazlardı. Allah, hesap gorucu olarak kafidir
Surah Al-Ahzab, Verse 39
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَآ أَحَدٖ مِّن رِّجَالِكُمۡ وَلَٰكِن رَّسُولَ ٱللَّهِ وَخَاتَمَ ٱلنَّبِيِّـۧنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا
Muhammed (Aleyhisselatu vesselam, sizden olma Zeyd gibi) erkeklerinizden hic birinin babası degildir; fakat O, Allah’ın Rasulu ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her seyi bilendir
Surah Al-Ahzab, Verse 40
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ ذِكۡرٗا كَثِيرٗا
Ey iman edenler! Allah’ı (dilinizle ve kalbinizle turlu tesbihler yaparak) cok zikredin
Surah Al-Ahzab, Verse 41
وَسَبِّحُوهُ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلًا
O’nu sabah ve aksam tesbih edin, yuceltin
Surah Al-Ahzab, Verse 42
هُوَ ٱلَّذِي يُصَلِّي عَلَيۡكُمۡ وَمَلَـٰٓئِكَتُهُۥ لِيُخۡرِجَكُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِۚ وَكَانَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ رَحِيمٗا
Sizi karanlıklardan (kufur yollarından) aydınlıga (imana) cıkarmak icin sizin uzerinize melekleri ile rahmet eden O’dur. O, muminlere cok merhametlidir
Surah Al-Ahzab, Verse 43
تَحِيَّتُهُمۡ يَوۡمَ يَلۡقَوۡنَهُۥ سَلَٰمٞۚ وَأَعَدَّ لَهُمۡ أَجۡرٗا كَرِيمٗا
Allah’a kavusacakları gun, muminlere saglık dilegi, (her turlu kederden) selamettir. Allah onlara (cennetde) guzel bir mukafat hazırlamıstır
Surah Al-Ahzab, Verse 44
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ إِنَّآ أَرۡسَلۡنَٰكَ شَٰهِدٗا وَمُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا
Ey Peygamber! Seni (ummetinden tasdik edip etmiyenler uzerine) bir sahid, (iman edenlere cenneti) bir mujdeleyici, (kafirlere cehennemle) bir korkutucu gonderdik
Surah Al-Ahzab, Verse 45
وَدَاعِيًا إِلَى ٱللَّهِ بِإِذۡنِهِۦ وَسِرَاجٗا مُّنِيرٗا
Hem Allah’ın dinine ve O’na ibadete O’nun izniyle bir davetci, hem de nur sacan bir kandil olarak
Surah Al-Ahzab, Verse 46
وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ بِأَنَّ لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ فَضۡلٗا كَبِيرٗا
(Ey Rasulum) muminlere mujdele: Onlara gercekten buyuk bir mukafat var
Surah Al-Ahzab, Verse 47
وَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَدَعۡ أَذَىٰهُمۡ وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلٗا
Kafirlere ve munafıklara boyun egme. (Simdilik) eziyetlerine mukabelede bulunma, sabret ve Allah’a tevekkul et. Allah vekil olarak kafidir. (Bu ayet-i kerimenin hukmu, kıtal ayeti ile nesh edilmistir)
Surah Al-Ahzab, Verse 48
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا نَكَحۡتُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ ثُمَّ طَلَّقۡتُمُوهُنَّ مِن قَبۡلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمۡ عَلَيۡهِنَّ مِنۡ عِدَّةٖ تَعۡتَدُّونَهَاۖ فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحٗا جَمِيلٗا
Ey muminler! Mumin hanımları nikah edip de, sonra kendilerine dokunmadan (onlarla basbasa kalmadan) onları bosarsanız, artık uzerlerine sayıp duracagınız bir iddet (uc hayız muddeti kadar bir bekleyis) size yoktur; (hemen baska bir kocaya varabilirler). Bu takdirde onlara, hemen nikah haklarını verip kendilerini guzel bir sekilde bosayın
Surah Al-Ahzab, Verse 49
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ إِنَّآ أَحۡلَلۡنَا لَكَ أَزۡوَٰجَكَ ٱلَّـٰتِيٓ ءَاتَيۡتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتۡ يَمِينُكَ مِمَّآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَيۡكَ وَبَنَاتِ عَمِّكَ وَبَنَاتِ عَمَّـٰتِكَ وَبَنَاتِ خَالِكَ وَبَنَاتِ خَٰلَٰتِكَ ٱلَّـٰتِي هَاجَرۡنَ مَعَكَ وَٱمۡرَأَةٗ مُّؤۡمِنَةً إِن وَهَبَتۡ نَفۡسَهَا لِلنَّبِيِّ إِنۡ أَرَادَ ٱلنَّبِيُّ أَن يَسۡتَنكِحَهَا خَالِصَةٗ لَّكَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۗ قَدۡ عَلِمۡنَا مَا فَرَضۡنَا عَلَيۡهِمۡ فِيٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ وَمَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ لِكَيۡلَا يَكُونَ عَلَيۡكَ حَرَجٞۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Ey Peygamber! Biz, sana sunları helal kıldık: Mehirlerini verdigin zevcelerini, Allah’ın ganimet olarak sana ihsan ettiklerinden mulkun olan cariyeyi ve amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmis olanları; bir de mumin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, (mehir istemezse) Peygamber de onu nikah etmek isterse... (Butun bunlar) muminlere degil de, sana has (olarak helal kılındı. Diger muminlerin evlenmelerinde keyfiyet ve sayı bakımından farklar vardır). Muminlerin zevceleri ile sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldıgımız hakları, biz bilmisizdir, (bu hukumleri Nisa suresinde acıklamıstık. Ey Rasulum! Sana has olan hukumler), sana hic bir darlık olmamak icindir. Allah Gafur’dur, Rahim’dir
Surah Al-Ahzab, Verse 50
۞تُرۡجِي مَن تَشَآءُ مِنۡهُنَّ وَتُـٔۡوِيٓ إِلَيۡكَ مَن تَشَآءُۖ وَمَنِ ٱبۡتَغَيۡتَ مِمَّنۡ عَزَلۡتَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكَۚ ذَٰلِكَ أَدۡنَىٰٓ أَن تَقَرَّ أَعۡيُنُهُنَّ وَلَا يَحۡزَنَّ وَيَرۡضَيۡنَ بِمَآ ءَاتَيۡتَهُنَّ كُلُّهُنَّۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا فِي قُلُوبِكُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَلِيمٗا
(Ey Rasulum), zevcelerinden diledigini bosarsın, diledigini tutarsın. (Ric’i talakla bosayıb) ayırdıgını da tutmak istersen, bundan sana bir gunah yoktur. Onların gozleri aydın olup kederlenmemelerine ve kendilerine verdigin seylerle hepsinin hosnud olmalarına en eleverisli budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah Alim’dir= her seyi bilir, Halim’dir= azabını hemen vermez
Surah Al-Ahzab, Verse 51
لَّا يَحِلُّ لَكَ ٱلنِّسَآءُ مِنۢ بَعۡدُ وَلَآ أَن تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنۡ أَزۡوَٰجٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَكَ حُسۡنُهُنَّ إِلَّا مَا مَلَكَتۡ يَمِينُكَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ رَّقِيبٗا
(Dunya susunu terkedib seni secen ve dokuz kimseden ibaret olan) bu zevcelerden sonra, baska kadınlar sana helal olmaz. Bunlardan bosayıb da yerlerine baskalarını almak da olmaz; guzellikleri hosuna gitse bile... Ancak mulkiyetine gecen cariye mustesnadır, (bu helaldir). Allah her seye gozcu bulunuyor
Surah Al-Ahzab, Verse 52
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَدۡخُلُواْ بُيُوتَ ٱلنَّبِيِّ إِلَّآ أَن يُؤۡذَنَ لَكُمۡ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيۡرَ نَٰظِرِينَ إِنَىٰهُ وَلَٰكِنۡ إِذَا دُعِيتُمۡ فَٱدۡخُلُواْ فَإِذَا طَعِمۡتُمۡ فَٱنتَشِرُواْ وَلَا مُسۡتَـٔۡنِسِينَ لِحَدِيثٍۚ إِنَّ ذَٰلِكُمۡ كَانَ يُؤۡذِي ٱلنَّبِيَّ فَيَسۡتَحۡيِۦ مِنكُمۡۖ وَٱللَّهُ لَا يَسۡتَحۡيِۦ مِنَ ٱلۡحَقِّۚ وَإِذَا سَأَلۡتُمُوهُنَّ مَتَٰعٗا فَسۡـَٔلُوهُنَّ مِن وَرَآءِ حِجَابٖۚ ذَٰلِكُمۡ أَطۡهَرُ لِقُلُوبِكُمۡ وَقُلُوبِهِنَّۚ وَمَا كَانَ لَكُمۡ أَن تُؤۡذُواْ رَسُولَ ٱللَّهِ وَلَآ أَن تَنكِحُوٓاْ أَزۡوَٰجَهُۥ مِنۢ بَعۡدِهِۦٓ أَبَدًاۚ إِنَّ ذَٰلِكُمۡ كَانَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمًا
Ey iman edenler! Yemek vaktini gozetmeksizin, size izin verilib de davetli oldugunuz vakitten baska zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat cagrıldıgınız zaman girin. Yemegi yediginizde de hemen (yanından) dagılın. Soz konusmak, sohbet etmek icin de izinsiz girmeyin; cunku bu, Peygambere eziyyet veriyor, (sonra, “cıkın” veya “girmeyin” demege) sizden utanıyor. Fakat Allah, gercegi acıklamayı terk etmez. Bir de (Peygamberin) zevcelerine gerekli bir sey soracagınız vakıt de, perde arkasından sorun. Boyle yapmanız hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri icin daha temizdir. Allah’ın Rasulune, sizin eziyyet etmeniz dogru olmaz; arkasından (irtihalinden sonra) zevcelerini nikah eylemeniz de hic bir zaman caiz olmaz. Bu (Peygambere eziyyet etmek ve arkasından zevcelerini nikahlamak), Allah katında cok buyuk bir gunahtır
Surah Al-Ahzab, Verse 53
إِن تُبۡدُواْ شَيۡـًٔا أَوۡ تُخۡفُوهُ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا
Bir seyi acıklasanız da, veya gizleseniz de (fark etmez), muhakkak ki Allah her seyi biliyor
Surah Al-Ahzab, Verse 54
لَّا جُنَاحَ عَلَيۡهِنَّ فِيٓ ءَابَآئِهِنَّ وَلَآ أَبۡنَآئِهِنَّ وَلَآ إِخۡوَٰنِهِنَّ وَلَآ أَبۡنَآءِ إِخۡوَٰنِهِنَّ وَلَآ أَبۡنَآءِ أَخَوَٰتِهِنَّ وَلَا نِسَآئِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُنَّۗ وَٱتَّقِينَ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدًا
Peygamberin zevcelerine (ve muminlerin karılarına), babaları, ogulları, kardesleri, erkek kardeslerinin ogulları, kız kardeslerinin ogulları, din kardeslerinden olan kadınları ve sahib oldukları koleleri hakkında bir gunah yoktur. (Evlerine gelebilirler ve onlarla konusabilirler. Burada amca ve dayı anılmamıstır, cunku bunlar ana ve baba mevkiindedirler). Bununla beraber (Ey Peygamberin zevceleri), Allah’dan korkun; cunku Allah her seye sahid bulunuyor
Surah Al-Ahzab, Verse 55
إِنَّ ٱللَّهَ وَمَلَـٰٓئِكَتَهُۥ يُصَلُّونَ عَلَى ٱلنَّبِيِّۚ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ صَلُّواْ عَلَيۡهِ وَسَلِّمُواْ تَسۡلِيمًا
Gercekten Allah ve melekleri, Peygambere salat ederler (seref ve sanını yuceltirler). Ey iman edenler! Siz de O’na salat edin (Allahumme salli ala MUHAMMED, deyin) ve gonulden teslim olun
Surah Al-Ahzab, Verse 56
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُؤۡذُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمۡ عَذَابٗا مُّهِينٗا
Suphe yok ki Allah’a ve Rasulune eziyyet verenlere, Allah, dunyada ve ahirette lanet etmistir, (onları rahmetiden kogmustur). Onlara, pek hor dusurucu bir azab da hazırlamıstır
Surah Al-Ahzab, Verse 57
وَٱلَّذِينَ يُؤۡذُونَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ بِغَيۡرِ مَا ٱكۡتَسَبُواْ فَقَدِ ٱحۡتَمَلُواْ بُهۡتَٰنٗا وَإِثۡمٗا مُّبِينٗا
Erkek muminlerle kadın muminlere, islemedikleri bir gunahla eziyyet edenler, (onlara iftira atanlar), dogrusu acık bir gunah yuklenmislerdir
Surah Al-Ahzab, Verse 58
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ قُل لِّأَزۡوَٰجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَآءِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ يُدۡنِينَ عَلَيۡهِنَّ مِن جَلَٰبِيبِهِنَّۚ ذَٰلِكَ أَدۡنَىٰٓ أَن يُعۡرَفۡنَ فَلَا يُؤۡذَيۡنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve muminlerin kadınlarına soyle, (kendilerini bastan asagı orten) elbiselerinden giyib ortunsunler. Iste, boyle giyinmeleri, (iffetli) tanınıb da (ahlaksızlar tarafından) eziyyet edilmemelerine daha elverislidir. Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır. Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Ahzab, Verse 59
۞لَّئِن لَّمۡ يَنتَهِ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ وَٱلۡمُرۡجِفُونَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ لَنُغۡرِيَنَّكَ بِهِمۡ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَآ إِلَّا قَلِيلٗا
Celalim hakkı icin, eger munafıklarla kalblerinde sehvet hastalıgı bulunanlar ve sehirde muminlerin ayıblarını arayıb yayanlar, (fenalıklarından) vazgecmezlerse, muhakkak seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle o sehirde (Medine’de) az bir zamandan fazla komsu olamazlar
Surah Al-Ahzab, Verse 60
مَّلۡعُونِينَۖ أَيۡنَمَا ثُقِفُوٓاْ أُخِذُواْ وَقُتِّلُواْ تَقۡتِيلٗا
Kogulmus olarak nerede ele gecirilirlerse tutulurlar kıyasıya oldurulurler
Surah Al-Ahzab, Verse 61
سُنَّةَ ٱللَّهِ فِي ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلُۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ ٱللَّهِ تَبۡدِيلٗا
Iste bundan evvel gecen munafıklar hakkındaki Allah’ın (azab) kanunu boyledir. Allah’ın kanununu degistirmeye asla imkan bulamazsın
Surah Al-Ahzab, Verse 62
يَسۡـَٔلُكَ ٱلنَّاسُ عَنِ ٱلسَّاعَةِۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ ٱللَّهِۚ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا
Insanlar, sana kıyametin ne zaman kopacagını soruyorlar. (Ey Rasulum, onlara) de ki: “- Onun ilmi ancak Allah’ın katındadır. Olur ki kıyamet, yakında vuku bulur
Surah Al-Ahzab, Verse 63
إِنَّ ٱللَّهَ لَعَنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمۡ سَعِيرًا
Dogrusu Allah, kafirleri rahmetinden kogmus ve onlara siddetli bir ates hazırlamıstır
Surah Al-Ahzab, Verse 64
خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ لَّا يَجِدُونَ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا
Orada ebedi olarak kalırlar, ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı
Surah Al-Ahzab, Verse 65
يَوۡمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ يَقُولُونَ يَٰلَيۡتَنَآ أَطَعۡنَا ٱللَّهَ وَأَطَعۡنَا ٱلرَّسُولَا۠
O gun, yuzleri ates icinde kaynayıb cevrilirken: “-Vah bize! Keski Allah’a itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik.” diyeceklerdir
Surah Al-Ahzab, Verse 66
وَقَالُواْ رَبَّنَآ إِنَّآ أَطَعۡنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَآءَنَا فَأَضَلُّونَا ٱلسَّبِيلَا۠
Yine soyle diyecekler: “- Ey Rabbimiz! Dogrusu bizler, beylerimize ve buyuklerimize itaat ettik de bizi yanlıs yola goturduler
Surah Al-Ahzab, Verse 67
رَبَّنَآ ءَاتِهِمۡ ضِعۡفَيۡنِ مِنَ ٱلۡعَذَابِ وَٱلۡعَنۡهُمۡ لَعۡنٗا كَبِيرٗا
Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katlısını ver ve onları buyuk bir lanetle lanetle (Rahmetinden uzaklastır).”
Surah Al-Ahzab, Verse 68
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ ءَاذَوۡاْ مُوسَىٰ فَبَرَّأَهُ ٱللَّهُ مِمَّا قَالُواْۚ وَكَانَ عِندَ ٱللَّهِ وَجِيهٗا
Ey iman edenler! Sizler, Musa’ya (iftira ederek) eza edenler gibi olmayın; (iftira ettiler de) nihayet Allah, onu, dediklerinden temize cıkardı. O, Allah katında serefli idi
Surah Al-Ahzab, Verse 69
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَقُولُواْ قَوۡلٗا سَدِيدٗا
Ey iman edenler! Allah’dan korkun (emirlerine baglanın, yasaklarından sakının) ve dogru soz soyleyin
Surah Al-Ahzab, Verse 70
يُصۡلِحۡ لَكُمۡ أَعۡمَٰلَكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡ ذُنُوبَكُمۡۗ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ فَازَ فَوۡزًا عَظِيمًا
Ki (Allah) size, islerinizi duzeltib muvaffakiyet versin ve gunahlarınızı bagıslasın. Kim, Allah’a ve Rasulune itaat ederse, o, gercekten buyuk bir zafere (cennete) kavusmustur
Surah Al-Ahzab, Verse 71
إِنَّا عَرَضۡنَا ٱلۡأَمَانَةَ عَلَى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلۡجِبَالِ فَأَبَيۡنَ أَن يَحۡمِلۡنَهَا وَأَشۡفَقۡنَ مِنۡهَا وَحَمَلَهَا ٱلۡإِنسَٰنُۖ إِنَّهُۥ كَانَ ظَلُومٗا جَهُولٗا
Biz, emaneti (Allah’a itaat ve ibadetleri), goklere, arza ve daglara teklif ettik de onlar bunu yuklenmekten cekindiler; ondan korktular da onu insan yuklendi. Insan (bu emanetin hakkını gozetmediginden) cidden cok zalim, cok cahil bulunuyor. (Yani, bu emanetin seref ve kıymeti, mes’uliyeti o kadar buyuktur ki, eger o, su buyuk cisimlere ve yapısı saglam varlıklara arz edilse ve onların da suur ve idrakleri bulunsa muhakkak ki bu emaneti yuklenmekten sakınırlar ve ondan korkarlardı. Fakat insan caresiz olarak bunyesinin zafiyeti ile o emaneti yuklenmistir)
Surah Al-Ahzab, Verse 72
لِّيُعَذِّبَ ٱللَّهُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتِ وَٱلۡمُشۡرِكِينَ وَٱلۡمُشۡرِكَٰتِ وَيَتُوبَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمَۢا
Cunku Allah, (emanete hiyanet eden) munafıkların erkegine ve disisine, musriklerin de erkegine ve disisine azab edecek. (Emanetin hakkını vermeye calısan) erkek ve disi muminlerin de tevbelerini kabul edecektir. Allah Gafur’dur= tevbe edenleri bagıslar, Rahim’dir= muminlere cok merhametlidir
Surah Al-Ahzab, Verse 73