Surah Saba - Turkish Translation by Abdulbaki Golpinarli
ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَهُ ٱلۡحَمۡدُ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡخَبِيرُ
Hamd Allah'a ki onundur ne varsa goklerde ve ne varsa yeryuzunde ve onundur hamd ahirette de ve odur hukum ve hikmet sahibi ve her seyden haberdar
Surah Saba, Verse 1
يَعۡلَمُ مَا يَلِجُ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا يَخۡرُجُ مِنۡهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا يَعۡرُجُ فِيهَاۚ وَهُوَ ٱلرَّحِيمُ ٱلۡغَفُورُ
Yere gireni, oradan cıkanı, gokten ineni, goge aganı bilir ve odur rahim olan, sucları orten
Surah Saba, Verse 2
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَا تَأۡتِينَا ٱلسَّاعَةُۖ قُلۡ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتَأۡتِيَنَّكُمۡ عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِۖ لَا يَعۡزُبُ عَنۡهُ مِثۡقَالُ ذَرَّةٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَآ أَصۡغَرُ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكۡبَرُ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٖ
Kafir olanlar dediler ki: Kıyamet kopmayacak; de ki: Hayır, gizli seyleri bilen Rabbime andolsun ki kopacak kıyamet basınıza; zerre kadar bir sey bile gizli kalmaz ondan; goklerde olsun, yeryuzunde bulunsun, bundan da kucuk olsun, bundan da buyuk olsun, hepsi de apacık kitaptadır
Surah Saba, Verse 3
لِّيَجۡزِيَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ
Inananları ve iyi islerde bulunanları mukafatlandırmak icin; onlar, oyle kisilerdir ki onlarındır yarlıganma ve guzelim bir rızık
Surah Saba, Verse 4
وَٱلَّذِينَ سَعَوۡ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مُعَٰجِزِينَ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٞ مِّن رِّجۡزٍ أَلِيمٞ
Delillerimizi bosa cıkarmaya ugrasanlara gelince: Onlar, oyle kisilerdir ki onlarındır elemli ve kotu bir azap
Surah Saba, Verse 5
وَيَرَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ ٱلَّذِيٓ أُنزِلَ إِلَيۡكَ مِن رَّبِّكَ هُوَ ٱلۡحَقَّ وَيَهۡدِيٓ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَمِيدِ
Kendilerine bilgi verilenlerse bilirler ki sana Rabbinden indirilen, gercektir ve ustun ve hamde layık mabudun yolunu gostermededir
Surah Saba, Verse 6
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ هَلۡ نَدُلُّكُمۡ عَلَىٰ رَجُلٖ يُنَبِّئُكُمۡ إِذَا مُزِّقۡتُمۡ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّكُمۡ لَفِي خَلۡقٖ جَدِيدٍ
Ve kafir olanlar dediler ki: Size bir adam gosterelim mi ki paramparca olup dagıldıktan sonra suphe yok yeniden dirileceginizi size haber vermede
Surah Saba, Verse 7
أَفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَم بِهِۦ جِنَّةُۢۗ بَلِ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ فِي ٱلۡعَذَابِ وَٱلضَّلَٰلِ ٱلۡبَعِيدِ
Yalan yere Allah'a mı iftira etmede, yoksa bir delilik mi var onda? Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve pek buyuk bir sapıklık icinde
Surah Saba, Verse 8
أَفَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَىٰ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِن نَّشَأۡ نَخۡسِفۡ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضَ أَوۡ نُسۡقِطۡ عَلَيۡهِمۡ كِسَفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ
Onlerinde ve artlarında, onları kusatan goge ve yere bakmıyorlar mı hic? Dilersek yere geciririz onları, gogun bir parcasını baslarına yıkarız; suphe yok ki bunda, mabuduna donup teslim olan her bir kula elbette bir delil var
Surah Saba, Verse 9
۞وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ مِنَّا فَضۡلٗاۖ يَٰجِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُۥ وَٱلطَّيۡرَۖ وَأَلَنَّا لَهُ ٱلۡحَدِيدَ
Ve andolsun ki biz, Davud'a, katımızdan lutfettik, ustunluk verdik. Ey daglar dedik, onunla beraber tenzih edin beni ve ey kuslar, siz de ve ona, demiri yumusattık
Surah Saba, Verse 10
أَنِ ٱعۡمَلۡ سَٰبِغَٰتٖ وَقَدِّرۡ فِي ٱلسَّرۡدِۖ وَٱعۡمَلُواْ صَٰلِحًاۖ إِنِّي بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Zırhlar yap dedik ve onları ne ince, ne kalın, tam munasip bir metanette or ve iyi islerde bulunun; suphe yok ki ben ne yaparsanız hepsini gorurum
Surah Saba, Verse 11
وَلِسُلَيۡمَٰنَ ٱلرِّيحَ غُدُوُّهَا شَهۡرٞ وَرَوَاحُهَا شَهۡرٞۖ وَأَسَلۡنَا لَهُۥ عَيۡنَ ٱلۡقِطۡرِۖ وَمِنَ ٱلۡجِنِّ مَن يَعۡمَلُ بَيۡنَ يَدَيۡهِ بِإِذۡنِ رَبِّهِۦۖ وَمَن يَزِغۡ مِنۡهُمۡ عَنۡ أَمۡرِنَا نُذِقۡهُ مِنۡ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ
Ve Suleyman'a da ruzgarı ram ettik, sabahleyin bir aylık yol alırdı, aksamleyin bir aylık yol ve ona bakır madenini, sel gibi akıttık ve cinlerden, huzurundan is isliyenler vardı Rabbinin izniyle ve onlardan, emrimizden cıkana yakıp kavuran azabı tattırırdık
Surah Saba, Verse 12
يَعۡمَلُونَ لَهُۥ مَا يَشَآءُ مِن مَّحَٰرِيبَ وَتَمَٰثِيلَ وَجِفَانٖ كَٱلۡجَوَابِ وَقُدُورٖ رَّاسِيَٰتٍۚ ٱعۡمَلُوٓاْ ءَالَ دَاوُۥدَ شُكۡرٗاۚ وَقَلِيلٞ مِّنۡ عِبَادِيَ ٱلشَّكُورُ
Kalelerden, heykellerden, buyuk havuzlara benzer canaklardan ve saglam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey Davud soyu, sukredin ve kullarımdan pek azı sukreder
Surah Saba, Verse 13
فَلَمَّا قَضَيۡنَا عَلَيۡهِ ٱلۡمَوۡتَ مَا دَلَّهُمۡ عَلَىٰ مَوۡتِهِۦٓ إِلَّا دَآبَّةُ ٱلۡأَرۡضِ تَأۡكُلُ مِنسَأَتَهُۥۖ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ ٱلۡجِنُّ أَن لَّوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ ٱلۡغَيۡبَ مَا لَبِثُواْ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ
Mukadder olumunu hukmettigimiz zaman da sopasını yiyen kurttan baska hicbir mahluk, oldugunu bildirmedi onlara; yere yıkılınca anlasıldı ki cinler, gizli olan seyleri bilselerdi asagılatıcı azap icinde kalıp durmazlardı
Surah Saba, Verse 14
لَقَدۡ كَانَ لِسَبَإٖ فِي مَسۡكَنِهِمۡ ءَايَةٞۖ جَنَّتَانِ عَن يَمِينٖ وَشِمَالٖۖ كُلُواْ مِن رِّزۡقِ رَبِّكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لَهُۥۚ بَلۡدَةٞ طَيِّبَةٞ وَرَبٌّ غَفُورٞ
Andolsunki Sebe kavmine, oturdukları yerde bile bir delil vardı, sagda, solda iki bahce bulunmadaydı; yiyin Rabbinizin rızkından ve sukredin ona; tertemiz bir sehir ve sucları orten bir Rab
Surah Saba, Verse 15
فَأَعۡرَضُواْ فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ سَيۡلَ ٱلۡعَرِمِ وَبَدَّلۡنَٰهُم بِجَنَّتَيۡهِمۡ جَنَّتَيۡنِ ذَوَاتَيۡ أُكُلٍ خَمۡطٖ وَأَثۡلٖ وَشَيۡءٖ مِّن سِدۡرٖ قَلِيلٖ
Derken yuz cevirdiler de onlara setin suyunu gonderdik ve bahcelerini, ancak bogurtlen, ılgın ve birazcık da koknar yetistiren iki corak tarlaya cevirdik
Surah Saba, Verse 16
ذَٰلِكَ جَزَيۡنَٰهُم بِمَا كَفَرُواْۖ وَهَلۡ نُجَٰزِيٓ إِلَّا ٱلۡكَفُورَ
Iste nankorlukleri yuzunden boyle cezalandırdık onları ve biz, nankor olandan baskasına ceza verir miyiz
Surah Saba, Verse 17
وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمۡ وَبَيۡنَ ٱلۡقُرَى ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَا قُرٗى ظَٰهِرَةٗ وَقَدَّرۡنَا فِيهَا ٱلسَّيۡرَۖ سِيرُواْ فِيهَا لَيَالِيَ وَأَيَّامًا ءَامِنِينَ
Onların sehirleriyle kutladıgımız sehirler arasında, adeta birbirine bitisik nice sehirler halketmistik ve o sehirlere gidip gelmeyi kolay bir hale getirmistik; demistik ki: Geceleri, gunduzleri emniyet icinde gezin, dolasın oralarda
Surah Saba, Verse 18
فَقَالُواْ رَبَّنَا بَٰعِدۡ بَيۡنَ أَسۡفَارِنَا وَظَلَمُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ فَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَحَادِيثَ وَمَزَّقۡنَٰهُمۡ كُلَّ مُمَزَّقٍۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٖ
Rabbimiz dediler, gidip gelecegimiz yerlerin aralarını uzaklastır ve kendilerine zulmettiler, derken onları masala cevirdik, paramparca ettik onları; suphe yok ki bunda, adamakıllı sabreden ve iyiden iyiye sukreden her kisiye deliller var elbet
Surah Saba, Verse 19
وَلَقَدۡ صَدَّقَ عَلَيۡهِمۡ إِبۡلِيسُ ظَنَّهُۥ فَٱتَّبَعُوهُ إِلَّا فَرِيقٗا مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ve andolsun ki Iblis'in, onlar hakkındaki zannı dogru cıktı, derken, inananlardan bir bolukten baska hepsi de ona uydu
Surah Saba, Verse 20
وَمَا كَانَ لَهُۥ عَلَيۡهِم مِّن سُلۡطَٰنٍ إِلَّا لِنَعۡلَمَ مَن يُؤۡمِنُ بِٱلۡأٓخِرَةِ مِمَّنۡ هُوَ مِنۡهَا فِي شَكّٖۗ وَرَبُّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٍ حَفِيظٞ
Ve onlar uzerinde hicbir kudreti yoktu onun, ancak biz, ahirete inananla o hususta suphe icinde kalanı ayırt etmek icin yaptık bunu ve Rabbin, her seyi adamakıllı korur, hicbir sey, bilgisinden dısarı degil
Surah Saba, Verse 21
قُلِ ٱدۡعُواْ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَمۡلِكُونَ مِثۡقَالَ ذَرَّةٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا لَهُمۡ فِيهِمَا مِن شِرۡكٖ وَمَا لَهُۥ مِنۡهُم مِّن ظَهِيرٖ
De ki: Cagırın Allah'tan baska mabut sandıklarınızı; goklerde ve yeryuzunde bir zerre kadar bile bir seyleri yoktur onların ve ne eslikleri, ortaklıkları var Tanrıyla, ne de onun, bunlardan bir yardımcısı var
Surah Saba, Verse 22
وَلَا تَنفَعُ ٱلشَّفَٰعَةُ عِندَهُۥٓ إِلَّا لِمَنۡ أَذِنَ لَهُۥۚ حَتَّىٰٓ إِذَا فُزِّعَ عَن قُلُوبِهِمۡ قَالُواْ مَاذَا قَالَ رَبُّكُمۡۖ قَالُواْ ٱلۡحَقَّۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡكَبِيرُ
Katında, izin vermediginin sefaati kabul edilmez; sonunda, yureklerindeki korku giderilince Rabbiniz ne dedi derler, onlar da derler ki: Gercek soz dedi ve odur pek yuce ve pek buyuk
Surah Saba, Verse 23
۞قُلۡ مَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ قُلِ ٱللَّهُۖ وَإِنَّآ أَوۡ إِيَّاكُمۡ لَعَلَىٰ هُدًى أَوۡ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
De ki: Kimdir sizi rızıklandıran goklerden ve yeryuzunden? De ki: Allah ve suphe yok ki biz, yahut siz elbette dogru yoldayız, yahut da apacık sapıklık icinde
Surah Saba, Verse 24
قُل لَّا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّآ أَجۡرَمۡنَا وَلَا نُسۡـَٔلُ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
De ki: Bizim isledigimiz suclar, sizden sorulmaz ve sizin yaptıklarınız da bizden sorulmaz
Surah Saba, Verse 25
قُلۡ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفۡتَحُ بَيۡنَنَا بِٱلۡحَقِّ وَهُوَ ٱلۡفَتَّاحُ ٱلۡعَلِيمُ
De ki: Rabbimiz, bizi bir araya toplar, sonra aramızda gercekle hukmeder ve odur her seyi bilen ve tam hukmeden
Surah Saba, Verse 26
قُلۡ أَرُونِيَ ٱلَّذِينَ أَلۡحَقۡتُم بِهِۦ شُرَكَآءَۖ كَلَّاۚ بَلۡ هُوَ ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
De ki: Gosterin bana ona es sanıp mabutluga kattıklarınızı; hasa; ancak odur ustun, hukum ve hikmet sahibi Allah
Surah Saba, Verse 27
وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا كَآفَّةٗ لِّلنَّاسِ بَشِيرٗا وَنَذِيرٗا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Ve biz, seni butun insanlara, ancak mujdeci ve korkutucu olarak gonderdik ve fakat insanların cogu bilmez
Surah Saba, Verse 28
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Ve derler ki: Ne vakit yerine gelecek bu vait, dogru soyluyorsanız
Surah Saba, Verse 29
قُل لَّكُم مِّيعَادُ يَوۡمٖ لَّا تَسۡتَـٔۡخِرُونَ عَنۡهُ سَاعَةٗ وَلَا تَسۡتَقۡدِمُونَ
De ki: Size vaadedilen gun, oylesine bir gundur ki zamanından bir an bile geriye kalmayacagı gibi ileriye de atılmaz
Surah Saba, Verse 30
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَن نُّؤۡمِنَ بِهَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ وَلَا بِٱلَّذِي بَيۡنَ يَدَيۡهِۗ وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذِ ٱلظَّـٰلِمُونَ مَوۡقُوفُونَ عِندَ رَبِّهِمۡ يَرۡجِعُ بَعۡضُهُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٍ ٱلۡقَوۡلَ يَقُولُ ٱلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ لِلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ لَوۡلَآ أَنتُمۡ لَكُنَّا مُؤۡمِنِينَ
Ve kafir olanlar, biz dediler, ne su Kur'an'a inanırız, ne de ondan onceki kitaplara. Bir gormeliydin zalimlerin, Rablerinin katında oylece kalakaldıkları ve birbirlerinin sozlerini kesip soylendikleri gunku hallerini; o zayıf ve asagılık sanılanlar, ululuk satanlara derler ki: Siz olmasaydınız biz mutlaka inanırdık
Surah Saba, Verse 31
قَالَ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ لِلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُوٓاْ أَنَحۡنُ صَدَدۡنَٰكُمۡ عَنِ ٱلۡهُدَىٰ بَعۡدَ إِذۡ جَآءَكُمۖ بَلۡ كُنتُم مُّجۡرِمِينَ
Ululuk satanlarsa asagılık sanılanlara biz mi derler, sizi dogru yoldan cıkardık, o dogru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suclusunuz
Surah Saba, Verse 32
وَقَالَ ٱلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ لِلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ بَلۡ مَكۡرُ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ إِذۡ تَأۡمُرُونَنَآ أَن نَّكۡفُرَ بِٱللَّهِ وَنَجۡعَلَ لَهُۥٓ أَندَادٗاۚ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَۚ وَجَعَلۡنَا ٱلۡأَغۡلَٰلَ فِيٓ أَعۡنَاقِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۖ هَلۡ يُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Ve asagılık sanılanlar da buyukluk satanlara, hayır derler, gecegunduz duzenler kurup duruyor ve o zamanlar, bize de Allah'a kafir olmamızı ve ona esler tanımamızı emrediyordunuz ve azabı gorunce hepsinde de nedamet belirir ve biz de kafir olanların boyunlarına zincirler vururuz. Onların yaptıklarına karsılık baska bir sey mi verecektik ki
Surah Saba, Verse 33
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتۡرَفُوهَآ إِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
Ve hicbir sehre korkutuculardan birini gondermedik ki oradaki nimete, mala sahib olanlar, suphe yok ki biz, size gonderilen seyleri inkar ediyoruz demesinler
Surah Saba, Verse 34
وَقَالُواْ نَحۡنُ أَكۡثَرُ أَمۡوَٰلٗا وَأَوۡلَٰدٗا وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Ve biz demislerdi, mal bakımından da daha fazla mala sahibiz, evlat bakımından da toplulugumuz daha cok ve bize azap edilemez
Surah Saba, Verse 35
قُلۡ إِنَّ رَبِّي يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
De ki: Suphe yok ki Rabbim, dilediginin rızkını bollastırır, dilediginin daraltır ve fakat insanların cogu bilmez
Surah Saba, Verse 36
وَمَآ أَمۡوَٰلُكُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُكُم بِٱلَّتِي تُقَرِّبُكُمۡ عِندَنَا زُلۡفَىٰٓ إِلَّا مَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَأُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ جَزَآءُ ٱلضِّعۡفِ بِمَا عَمِلُواْ وَهُمۡ فِي ٱلۡغُرُفَٰتِ ءَامِنُونَ
Sizi, bizim katımıza ne mallarınız yakınlastırabilir, ne evladınız, ancak kim inanır ve iyi islerde bulunursa o, yaklasır bize ve iste onlar, oyle kisilerdir ki onlaradır yaptıklarına karsılık katkat mukafat ve onlardır yuce derecelerde emniyet icinde olanlar
Surah Saba, Verse 37
وَٱلَّذِينَ يَسۡعَوۡنَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مُعَٰجِزِينَ أُوْلَـٰٓئِكَ فِي ٱلۡعَذَابِ مُحۡضَرُونَ
Ve onlar ki delillerimizi bosa cıkarmaya ugrasırlar, onlardır, azapta hazır bulundurulanlar
Surah Saba, Verse 38
قُلۡ إِنَّ رَبِّي يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦ وَيَقۡدِرُ لَهُۥۚ وَمَآ أَنفَقۡتُم مِّن شَيۡءٖ فَهُوَ يُخۡلِفُهُۥۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّـٰزِقِينَ
De ki: Suphe yok ki Rabbim, kullarından dilediginin rızkını bollastırır, diledigininse daraltır ve hayır icin herhangi bir sey harcarsanız derhal onun karsılıgını verir ve odur rızık verenlerin en hayırlısı
Surah Saba, Verse 39
وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ جَمِيعٗا ثُمَّ يَقُولُ لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ أَهَـٰٓؤُلَآءِ إِيَّاكُمۡ كَانُواْ يَعۡبُدُونَ
Ve o gun, hepinizi toplar da sonra meleklere, bunlar mı der, size tapıyorlardı
Surah Saba, Verse 40
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِمۖ بَلۡ كَانُواْ يَعۡبُدُونَ ٱلۡجِنَّۖ أَكۡثَرُهُم بِهِم مُّؤۡمِنُونَ
Melekler, tenzih ederiz seni derler, sensin bizim sahibimiz ve yardımcımız, onlar degil. Hayır, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı, cogu, onlara inanıyordu
Surah Saba, Verse 41
فَٱلۡيَوۡمَ لَا يَمۡلِكُ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٖ نَّفۡعٗا وَلَا ضَرّٗا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذُوقُواْ عَذَابَ ٱلنَّارِ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Iste bugun birbirinize ne bir faydanız dokunabilir, ne bir zararınız ve zulmedenlere, tadın yalanladıgınız atesin azabını deriz
Surah Saba, Verse 42
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالُواْ مَا هَٰذَآ إِلَّا رَجُلٞ يُرِيدُ أَن يَصُدَّكُمۡ عَمَّا كَانَ يَعۡبُدُ ءَابَآؤُكُمۡ وَقَالُواْ مَا هَٰذَآ إِلَّآ إِفۡكٞ مُّفۡتَرٗىۚ وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٞ
Onlara, apacık ayetlerimizi okudugun zaman bu adam derler, sizi atalarınızın kulluk ettigi seylerden vazgecirmek isteyen birisi ancak ve bu derler, uydurulmus duzme bir sey ancak ve kafir olanlar, onlara gercege ait bir sey geldi mi, bu derler, apacık bir buyu ancak
Surah Saba, Verse 43
وَمَآ ءَاتَيۡنَٰهُم مِّن كُتُبٖ يَدۡرُسُونَهَاۖ وَمَآ أَرۡسَلۡنَآ إِلَيۡهِمۡ قَبۡلَكَ مِن نَّذِيرٖ
Ve halbuki biz, onlara okuyup ders alacakları kitaplar vermedigimiz gibi senden once bir kokutucu da gondermemistik
Surah Saba, Verse 44
وَكَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَمَا بَلَغُواْ مِعۡشَارَ مَآ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ فَكَذَّبُواْ رُسُلِيۖ فَكَيۡفَ كَانَ نَكِيرِ
Onlardan oncekiler de yalanlamıslardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, oyle oldugu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip cattı, helak etti onları
Surah Saba, Verse 45
۞قُلۡ إِنَّمَآ أَعِظُكُم بِوَٰحِدَةٍۖ أَن تَقُومُواْ لِلَّهِ مَثۡنَىٰ وَفُرَٰدَىٰ ثُمَّ تَتَفَكَّرُواْۚ مَا بِصَاحِبِكُم مِّن جِنَّةٍۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا نَذِيرٞ لَّكُم بَيۡنَ يَدَيۡ عَذَابٖ شَدِيدٖ
De ki: Ben size tek bir ogut vermedeyim ancak: Ikiserikiser, tekerteker kalkın da sonra bir dusunun ki sizinle konusanda delilige ait bir emare bile yok; o, ancak ve ancak, siddetli bir azaptan once sizi korkutan biri
Surah Saba, Verse 46
قُلۡ مَا سَأَلۡتُكُم مِّنۡ أَجۡرٖ فَهُوَ لَكُمۡۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَى ٱللَّهِۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٞ
De ki: Sizden bir ucret, bir mukafat da istemiyorum, sizin olsun o. Benim ecrim, ancak Allah'a ait ve o, her seye tanık
Surah Saba, Verse 47
قُلۡ إِنَّ رَبِّي يَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَّـٰمُ ٱلۡغُيُوبِ
De ki: Suphe yok ki Rabbim, gercegi yerine getirir, gizli seyleri de en iyi ve adamakıllı bilir
Surah Saba, Verse 48
قُلۡ جَآءَ ٱلۡحَقُّ وَمَا يُبۡدِئُ ٱلۡبَٰطِلُ وَمَا يُعِيدُ
De ki: Gercek geldi ve bos sey gitti, ne bir daha zuhur eder, ne de yeniden ve tekrar gelir
Surah Saba, Verse 49
قُلۡ إِن ضَلَلۡتُ فَإِنَّمَآ أَضِلُّ عَلَىٰ نَفۡسِيۖ وَإِنِ ٱهۡتَدَيۡتُ فَبِمَا يُوحِيٓ إِلَيَّ رَبِّيٓۚ إِنَّهُۥ سَمِيعٞ قَرِيبٞ
De ki: Ben sapıtmıssam sucu, bana ait ve eger dogru yolu bulmussam bu da ancak Rabbimin bana vahyetmesiyle; suphe yok ki o, her seyi bilir ve bize bizden de yakındır
Surah Saba, Verse 50
وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذۡ فَزِعُواْ فَلَا فَوۡتَ وَأُخِذُواْ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ
Ve dehsetli bir korkuya kapıldıkları ve hicbirinin kurtulamayıp en yakın bir yerde azaba ugratıldıkları gun, bir gorsen onları
Surah Saba, Verse 51
وَقَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِهِۦ وَأَنَّىٰ لَهُمُ ٱلتَّنَاوُشُ مِن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ
Ve diyecekler ki: Inandık ona, fakat bu uzak bir yerde nereden imana kavusacaklar, ondan faydalanacaklar
Surah Saba, Verse 52
وَقَدۡ كَفَرُواْ بِهِۦ مِن قَبۡلُۖ وَيَقۡذِفُونَ بِٱلۡغَيۡبِ مِن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ
Ve gercekten de once ona kafir olmuslardı ve uzak bir yerdeyken gizli seye dair dillerine geleni soyluyorlardı
Surah Saba, Verse 53
وَحِيلَ بَيۡنَهُمۡ وَبَيۡنَ مَا يَشۡتَهُونَ كَمَا فُعِلَ بِأَشۡيَاعِهِم مِّن قَبۡلُۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ فِي شَكّٖ مُّرِيبِۭ
Onlarla dileyip arzuladıkları seylerin arasına bir engeldir cekildi artık, nitekim daha once onların yolunu tutanlara da boyle olmustu; suphe yok ki onlar, tereddut icindeydiler, supheye dusmuslerdi
Surah Saba, Verse 54