Surah Al-Jumua - Turkish Translation by Suat Yildirim
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ ٱلۡمَلِكِ ٱلۡقُدُّوسِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَكِيمِ
Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi melik (kainatın gercek hukumdarı), kuddus (cok yuce, her noksandan munezzeh) aziz ve hakim olan Allah'ı tesbih ve tenzih eder
Surah Al-Jumua, Verse 1
هُوَ ٱلَّذِي بَعَثَ فِي ٱلۡأُمِّيِّـۧنَ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمۡ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبۡلُ لَفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
O, ummiler arasından, kendilerinden olan bir elci gonderdi. Bu elci onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arındırır, onlara kitabı ve hikmeti ogretir. Halbuki daha once belli ve kesin bir sapıklık icinde idiler
Surah Al-Jumua, Verse 2
وَءَاخَرِينَ مِنۡهُمۡ لَمَّا يَلۡحَقُواْ بِهِمۡۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Bu Peygamber, henuz kendilerine katılmamıs bulunan diger insanlara da gonderilmistir. O gercekten azizdir, hakimdir (ustun kudret, tam hukum ve hikmet sahibidir). [17,44; 3,20]
Surah Al-Jumua, Verse 3
ذَٰلِكَ فَضۡلُ ٱللَّهِ يُؤۡتِيهِ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ ذُو ٱلۡفَضۡلِ ٱلۡعَظِيمِ
Bu, Allah'ın lutfu olup onu diledigine verir. Allah buyuk lutuf ve ihsan sahibidir
Surah Al-Jumua, Verse 4
مَثَلُ ٱلَّذِينَ حُمِّلُواْ ٱلتَّوۡرَىٰةَ ثُمَّ لَمۡ يَحۡمِلُوهَا كَمَثَلِ ٱلۡحِمَارِ يَحۡمِلُ أَسۡفَارَۢاۚ بِئۡسَ مَثَلُ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Tevratın mesajını ulastırma ve onu uygulama yukumlulugunu kabul ettikleri halde, sonra bu yukumlulugu yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap tasıyan merkebe benzer. Allah'ın ayetlerini yalan sayan kimselerin dustukleri durum ne feci! Allah boylesi zalim guruhu hidayet etmez, emellerine ulastırmaz
Surah Al-Jumua, Verse 5
قُلۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ هَادُوٓاْ إِن زَعَمۡتُمۡ أَنَّكُمۡ أَوۡلِيَآءُ لِلَّهِ مِن دُونِ ٱلنَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ ٱلۡمَوۡتَ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
De ki: “Ey kendilerine Yahudi diyenler! Insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları oldugunu iddia ettiginize gore, bu iddianızda tutarlı iseniz, haydi hemen olmeyi temenni edin de bir an once O’na kavusun
Surah Al-Jumua, Verse 6
وَلَا يَتَمَنَّوۡنَهُۥٓ أَبَدَۢا بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ
Ama onlar bizzat yaptıkları zulumler sebebiyle asla olumu temenni etmezler. Allah o zalimleri pek iyi bilir
Surah Al-Jumua, Verse 7
قُلۡ إِنَّ ٱلۡمَوۡتَ ٱلَّذِي تَفِرُّونَ مِنۡهُ فَإِنَّهُۥ مُلَٰقِيكُمۡۖ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
De ki: “Sizin kactıgınız o olum var ya, o mutlaka sizi karsılayacaktır. Sonra da gorunmeyen ve gorunen ne varsa hepsini bilen Allah'ın huzuruna goturuleceksiniz, O da sizin yaptıklarınızı tek tek bildirecek (ve ondan oturu karsılıgını verecektir)
Surah Al-Jumua, Verse 8
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَوٰةِ مِن يَوۡمِ ٱلۡجُمُعَةِ فَٱسۡعَوۡاْ إِلَىٰ ذِكۡرِ ٱللَّهِ وَذَرُواْ ٱلۡبَيۡعَۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile cagırıldıgınız zaman derhal Allah'ı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alısverisi bırakın. Eger bilirseniz, bu sizin icin cok hayırlıdır
Surah Al-Jumua, Verse 9
فَإِذَا قُضِيَتِ ٱلصَّلَوٰةُ فَٱنتَشِرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَٱبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِ ٱللَّهِ وَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَثِيرٗا لَّعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Namaz tamamlanınca yeryuzune yayılın, isinize gucunuze gidin, Allah'ın lutfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi umid ederek Allah’ı cok zikrediniz
Surah Al-Jumua, Verse 10
وَإِذَا رَأَوۡاْ تِجَٰرَةً أَوۡ لَهۡوًا ٱنفَضُّوٓاْ إِلَيۡهَا وَتَرَكُوكَ قَآئِمٗاۚ قُلۡ مَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ مِّنَ ٱللَّهۡوِ وَمِنَ ٱلتِّجَٰرَةِۚ وَٱللَّهُ خَيۡرُ ٱلرَّـٰزِقِينَ
Onlar bir ticaret veya bir eglence gorunce oraya dogru sokun edip, seni hutbe verirken ayakta bırakıverdiler. De ki: Allah'ın nezdinde ahirette olan nasip, buradaki eglenceden ve ticaretten elbette daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. {KM, Matta}
Surah Al-Jumua, Verse 11