Surah Yusuf - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
الٓرۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Elif, lam, ra. Bunlar, hakkı acıklayan Kur’an’ın ayetleridir
Surah Yusuf, Verse 1
إِنَّآ أَنزَلۡنَٰهُ قُرۡءَٰنًا عَرَبِيّٗا لَّعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
Biz, bu kitabı anlayasınız diye, Arapca bir Kur’an olarak indirdik
Surah Yusuf, Verse 2
نَحۡنُ نَقُصُّ عَلَيۡكَ أَحۡسَنَ ٱلۡقَصَصِ بِمَآ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ وَإِن كُنتَ مِن قَبۡلِهِۦ لَمِنَ ٱلۡغَٰفِلِينَ
Sana bu sureyi vahyetmemizle, en guzel kıssayı sana anlatacagız. Halbuki sen, daha once bundan asla haberdar degildin
Surah Yusuf, Verse 3
إِذۡ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَـٰٓأَبَتِ إِنِّي رَأَيۡتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوۡكَبٗا وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَ رَأَيۡتُهُمۡ لِي سَٰجِدِينَ
Bir vakit Yusuf babasına (Yakub Aleyhisselama) soyle demisti: “-Babacıgım, ben, ruyada onbir yıldızla gunesi ve ayı gordum. Gordum ki, onlar, bana secde ediyorlar.”
Surah Yusuf, Verse 4
قَالَ يَٰبُنَيَّ لَا تَقۡصُصۡ رُءۡيَاكَ عَلَىٰٓ إِخۡوَتِكَ فَيَكِيدُواْ لَكَ كَيۡدًاۖ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ لِلۡإِنسَٰنِ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Yusuf’un babası dedi ki: “- Yavrum, ruyanı kardeslerine anlatma; sonra sana bir hile kurarlar (ruyayı tabir ederler de, onbir yıldızın kendileri oldugunu, gunesin annelerine ve ayın babalarına delalet eyledigini anlarlar ve hased ederler, sana fenalık yaparlar). Cunku, Seytan insana acık bir dusmandır
Surah Yusuf, Verse 5
وَكَذَٰلِكَ يَجۡتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِن تَأۡوِيلِ ٱلۡأَحَادِيثِ وَيُتِمُّ نِعۡمَتَهُۥ عَلَيۡكَ وَعَلَىٰٓ ءَالِ يَعۡقُوبَ كَمَآ أَتَمَّهَا عَلَىٰٓ أَبَوَيۡكَ مِن قَبۡلُ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡحَٰقَۚ إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Iste bu ruyan delalet ettigi gibi, Rabbin seni sececek ve sana ruya tabirini ogretecektir. Bundan once ataların Ibrahim’e ve Ishak’a, Allah nimetini tamamladıgı gibi; hem sana, hem Yakub ailesine de tamamlayacak. Gercekten Rabbin Alim’dir, Hakim’dir.“
Surah Yusuf, Verse 6
۞لَّقَدۡ كَانَ فِي يُوسُفَ وَإِخۡوَتِهِۦٓ ءَايَٰتٞ لِّلسَّآئِلِينَ
Sanım hakkı icin, Yusuf ve kardeslerinin kıssasında, ibret arayanlar icin cok alametler vardır
Surah Yusuf, Verse 7
إِذۡ قَالُواْ لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَىٰٓ أَبِينَا مِنَّا وَنَحۡنُ عُصۡبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ
Kardesleri aralarında soyle demislerdi: “- Yusuf ve (ana baba bir) kardesi (Bunyamin), babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz, kuvvetli bir topluluguz. Dogrusu babamız acıkca yanılmadadır.”
Surah Yusuf, Verse 8
ٱقۡتُلُواْ يُوسُفَ أَوِ ٱطۡرَحُوهُ أَرۡضٗا يَخۡلُ لَكُمۡ وَجۡهُ أَبِيكُمۡ وَتَكُونُواْ مِنۢ بَعۡدِهِۦ قَوۡمٗا صَٰلِحِينَ
(iclerinden biri dedi ki: ) Yusuf’u oldurun, yahud onu uzak bir yere atın ki, babanızın sevgisi yalnız size baglı kalsın ve ondan sonra tevbe edip salih bir kavim olasınız
Surah Yusuf, Verse 9
قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ لَا تَقۡتُلُواْ يُوسُفَ وَأَلۡقُوهُ فِي غَيَٰبَتِ ٱلۡجُبِّ يَلۡتَقِطۡهُ بَعۡضُ ٱلسَّيَّارَةِ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ
Iclerinden bir soz sahibi de soyle dedi: “- Yusuf’u oldurmeyin de, bir kuyu dibine bırakın ki, bir yolcu kafilesi onu yitik mal olarak alsın. Eger yapacaksanız boyle yapın.”
Surah Yusuf, Verse 10
قَالُواْ يَـٰٓأَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأۡمَ۬نَّا عَلَىٰ يُوسُفَ وَإِنَّا لَهُۥ لَنَٰصِحُونَ
Sonra babalarına dediler ki: “- ey babamız, sen bize Yusuf’u neye inanmıyorsun? Dogrusu biz onun icin hayır isteyicileriz
Surah Yusuf, Verse 11
أَرۡسِلۡهُ مَعَنَا غَدٗا يَرۡتَعۡ وَيَلۡعَبۡ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ
Yarın, onu bizimle beraber (gezintiye) gonder de gezsin oynasın, muhakkak biz onun koruyucularıyız.”
Surah Yusuf, Verse 12
قَالَ إِنِّي لَيَحۡزُنُنِيٓ أَن تَذۡهَبُواْ بِهِۦ وَأَخَافُ أَن يَأۡكُلَهُ ٱلذِّئۡبُ وَأَنتُمۡ عَنۡهُ غَٰفِلُونَ
Babaları dedi ki: “- Onu goturmeniz, cidden beni endiseye dusurur. Siz kendisinden habersiz bulunurken onu kurt yemesinden korkarım.”
Surah Yusuf, Verse 13
قَالُواْ لَئِنۡ أَكَلَهُ ٱلذِّئۡبُ وَنَحۡنُ عُصۡبَةٌ إِنَّآ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ
Onlar: “-VAllahi, biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse, biz o halde cok ziyan cekeriz.” dediler
Surah Yusuf, Verse 14
فَلَمَّا ذَهَبُواْ بِهِۦ وَأَجۡمَعُوٓاْ أَن يَجۡعَلُوهُ فِي غَيَٰبَتِ ٱلۡجُبِّۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِ لَتُنَبِّئَنَّهُم بِأَمۡرِهِمۡ هَٰذَا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Nihayet kardesleri, Yusuf’u alıp goturunce, onu kuyunun dibine koymaya karar verdiler. Biz de Yusuf’a soyle vahyettik: “- Muhakkak sen onlara, hic farkında degillerken bu islerini haber vereceksin.”
Surah Yusuf, Verse 15
وَجَآءُوٓ أَبَاهُمۡ عِشَآءٗ يَبۡكُونَ
Kardesleri, aksamleyin aglayarak babalarına geldiler
Surah Yusuf, Verse 16
قَالُواْ يَـٰٓأَبَانَآ إِنَّا ذَهَبۡنَا نَسۡتَبِقُ وَتَرَكۡنَا يُوسُفَ عِندَ مَتَٰعِنَا فَأَكَلَهُ ٱلذِّئۡبُۖ وَمَآ أَنتَ بِمُؤۡمِنٖ لَّنَا وَلَوۡ كُنَّا صَٰدِقِينَ
Soyle dediler: “- Ey babamız, biz gittik kosu yapıyorduk. Yusuf’u da esyamızın yanında bırakamıstık. Bir de gorduk ki, onu kurt yemis. Simdi biz ne kadar dogru soylesek de, sen bize inanmazsın.”
Surah Yusuf, Verse 17
وَجَآءُو عَلَىٰ قَمِيصِهِۦ بِدَمٖ كَذِبٖۚ قَالَ بَلۡ سَوَّلَتۡ لَكُمۡ أَنفُسُكُمۡ أَمۡرٗاۖ فَصَبۡرٞ جَمِيلٞۖ وَٱللَّهُ ٱلۡمُسۡتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ
Hem gomleginin uzerinde yalan bir kan (lekesi) getirdiler. Babaları dedi ki: “- Hayır, nefisleriniz sizi aldatmıs, boyle bir ise suruklemis. Artık benim isim guzel bir sabırdır. Soylediklerine karsı da, yardımına sıgınılacak ancak Allah’dır.”
Surah Yusuf, Verse 18
وَجَآءَتۡ سَيَّارَةٞ فَأَرۡسَلُواْ وَارِدَهُمۡ فَأَدۡلَىٰ دَلۡوَهُۥۖ قَالَ يَٰبُشۡرَىٰ هَٰذَا غُلَٰمٞۚ وَأَسَرُّوهُ بِضَٰعَةٗۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِمَا يَعۡمَلُونَ
(Mısır’a gitmekte olan) bir yolcu kafilesi gelip sucularını kuyuya gonderdiler. Sucu kovasını sarkıttı, “ay mujde! bu bir erkek cocuk” dedi. Onu satıp ticaret yapmak icin gizlediler. Allah ise, ne yapacaklarını biliyordu
Surah Yusuf, Verse 19
وَشَرَوۡهُ بِثَمَنِۭ بَخۡسٖ دَرَٰهِمَ مَعۡدُودَةٖ وَكَانُواْ فِيهِ مِنَ ٱلزَّـٰهِدِينَ
(Yusuf’u takip eden kardesleri isin farkına varınca, “bu bizim kacak kolemizdir” diye) onu degersiz bir fiat ile, birkac dirheme (kafileye) sattılar. (onu uzaklastırmak icin) hakkında ragbetsiz bulunuyorlardı. (Yusuf’a kıymet bicmiyorlardı)
Surah Yusuf, Verse 20
وَقَالَ ٱلَّذِي ٱشۡتَرَىٰهُ مِن مِّصۡرَ لِٱمۡرَأَتِهِۦٓ أَكۡرِمِي مَثۡوَىٰهُ عَسَىٰٓ أَن يَنفَعَنَآ أَوۡ نَتَّخِذَهُۥ وَلَدٗاۚ وَكَذَٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلِنُعَلِّمَهُۥ مِن تَأۡوِيلِ ٱلۡأَحَادِيثِۚ وَٱللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِۦ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Mısır halkından Yusuf’u satın alan (vezir), karısına soyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine guzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlad ediniriz.” Iste, Yusuf’u boylece Mısır memleketine yerlestirdik ve ona ruyaların tabirini ogrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri cevrilemez) fakat insanların cogu bunu bilmezler
Surah Yusuf, Verse 21
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُۥٓ ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Yusuf tam kemal cagına ( veya yasına) varınca, kendisine hikmet ve ilim verdik (ilimle amel, dinde de anlayıs bahsettik). Iste biz, guzel is yapanlara boyle mukafat veririz
Surah Yusuf, Verse 22
وَرَٰوَدَتۡهُ ٱلَّتِي هُوَ فِي بَيۡتِهَا عَن نَّفۡسِهِۦ وَغَلَّقَتِ ٱلۡأَبۡوَٰبَ وَقَالَتۡ هَيۡتَ لَكَۚ قَالَ مَعَاذَ ٱللَّهِۖ إِنَّهُۥ رَبِّيٓ أَحۡسَنَ مَثۡوَايَۖ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Yusuf’un bulundugu evdeki kadın, Yusuf’un kendisine yaklasmasını istedi ve butun kapıları kapadı: “- Haydi gel.” dedi. Yusuf ise: “- Allah’a sıgınırım. Dogrusu o (kocan) benim efendimdir, bana guzel bakmıstır. Gercek budur ki, zalimler (zina yapanlar) kutulamazlar.” dedi
Surah Yusuf, Verse 23
وَلَقَدۡ هَمَّتۡ بِهِۦۖ وَهَمَّ بِهَا لَوۡلَآ أَن رَّءَا بُرۡهَٰنَ رَبِّهِۦۚ كَذَٰلِكَ لِنَصۡرِفَ عَنۡهُ ٱلسُّوٓءَ وَٱلۡفَحۡشَآءَۚ إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Kadın, gercekten ona niyyetlenmis ve o da kadına niyyetlenmisti. Eger Yusuf, Rabbinin burhanını (ilahi ihtar) gormemis olsaydı, olacak olan olurdu. Iste biz, ondan fenalıgı ve fuhsu gidermek icin boyle yaparız. Cunku o, bizim ihlaslı kullarımızdandır
Surah Yusuf, Verse 24
وَٱسۡتَبَقَا ٱلۡبَابَ وَقَدَّتۡ قَمِيصَهُۥ مِن دُبُرٖ وَأَلۡفَيَا سَيِّدَهَا لَدَا ٱلۡبَابِۚ قَالَتۡ مَا جَزَآءُ مَنۡ أَرَادَ بِأَهۡلِكَ سُوٓءًا إِلَّآ أَن يُسۡجَنَ أَوۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Yusuf kurtulmak, kadın da onu yakalamak icin) ikisi de kapıya kadar kostular. Kadın, onun gomlegini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastgeldiler. (Hanım efendisine) dedi ki: “- senin hanımına fenalık yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya acıklı bir azabdır (onu dogmektir). “
Surah Yusuf, Verse 25
قَالَ هِيَ رَٰوَدَتۡنِي عَن نَّفۡسِيۚ وَشَهِدَ شَاهِدٞ مِّنۡ أَهۡلِهَآ إِن كَانَ قَمِيصُهُۥ قُدَّ مِن قُبُلٖ فَصَدَقَتۡ وَهُوَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Yusuf soyle dedi: “- O, benim nefsime yaklasmak istedi.” Hanımın akrabasından bir sahid de soyle sahidlik etti; “- Eger Yusuf’un gomlegi onden yırtılmıssa, hanım dogru soylemistir; o ise yalancılardandır
Surah Yusuf, Verse 26
وَإِن كَانَ قَمِيصُهُۥ قُدَّ مِن دُبُرٖ فَكَذَبَتۡ وَهُوَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Yok, eger gomlegi arkadan yırtılmıssa, hanım yalan soylemistir, o ise sadıklardandır.”
Surah Yusuf, Verse 27
فَلَمَّا رَءَا قَمِيصَهُۥ قُدَّ مِن دُبُرٖ قَالَ إِنَّهُۥ مِن كَيۡدِكُنَّۖ إِنَّ كَيۡدَكُنَّ عَظِيمٞ
Hanımın kocası, Yusuf’un gomleginin arkadan yırtıldıgını gorunce: “- (Ey hanım) bu soyledigin sozler, sizin hilenizdendir. Gercekten siz kadınların hilesi, cok buyuktur
Surah Yusuf, Verse 28
يُوسُفُ أَعۡرِضۡ عَنۡ هَٰذَاۚ وَٱسۡتَغۡفِرِي لِذَنۢبِكِۖ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ ٱلۡخَاطِـِٔينَ
Yusuf! Sen bu isi soylemekten vazgec. Ey hanım! Sen de gunahına Allah’dan magfiret dile; dogrusu sen buyuk gunahkarlardan oldun.” dedi
Surah Yusuf, Verse 29
۞وَقَالَ نِسۡوَةٞ فِي ٱلۡمَدِينَةِ ٱمۡرَأَتُ ٱلۡعَزِيزِ تُرَٰوِدُ فَتَىٰهَا عَن نَّفۡسِهِۦۖ قَدۡ شَغَفَهَا حُبًّاۖ إِنَّا لَنَرَىٰهَا فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Sehirdeki bir takım kadınlar da dediler ki: “- Vezir’in karısı, delikanlısının nefsine yaklasmak istiyormus. Ona olan askı, kalbinin icine nufuz etmis. O hanımı goruyoruz ki, cıldırmıs besbelli
Surah Yusuf, Verse 30
فَلَمَّا سَمِعَتۡ بِمَكۡرِهِنَّ أَرۡسَلَتۡ إِلَيۡهِنَّ وَأَعۡتَدَتۡ لَهُنَّ مُتَّكَـٔٗا وَءَاتَتۡ كُلَّ وَٰحِدَةٖ مِّنۡهُنَّ سِكِّينٗا وَقَالَتِ ٱخۡرُجۡ عَلَيۡهِنَّۖ فَلَمَّا رَأَيۡنَهُۥٓ أَكۡبَرۡنَهُۥ وَقَطَّعۡنَ أَيۡدِيَهُنَّ وَقُلۡنَ حَٰشَ لِلَّهِ مَا هَٰذَا بَشَرًا إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا مَلَكٞ كَرِيمٞ
Hanım, sehirdeki kadınların kendisini ayıpladıklarını ve dedikodu yaptıklarını isitince, onlara davetci gonderdi. Onlar icin dayalı-doseli bir sofra hazırladı ve her birine bir bıcak verdi. Sonra Yusuf’a: “- Cık karsılarına” dedi. Kadınlar onu gorunce, kendisini cok buyuttuler ve saskınlıklarından ellerini kestiler. Allah’ı tenzih ederiz, bu bir insan degildir. Bu, ancak kerim bir melektir, dediler
Surah Yusuf, Verse 31
قَالَتۡ فَذَٰلِكُنَّ ٱلَّذِي لُمۡتُنَّنِي فِيهِۖ وَلَقَدۡ رَٰوَدتُّهُۥ عَن نَّفۡسِهِۦ فَٱسۡتَعۡصَمَۖ وَلَئِن لَّمۡ يَفۡعَلۡ مَآ ءَامُرُهُۥ لَيُسۡجَنَنَّ وَلَيَكُونٗا مِّنَ ٱلصَّـٰغِرِينَ
Hanım, onlara soyle dedi: “- Iste, kendisi hakkında beni ayıplamıs oldugunuz adam budur. Yemin ederim ki, ben onun nefsine yaklasmak istedim de, o iffet gostererek sakındı. Yine yemin ederim ki, eger emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atılacak ve elbette zelillerden olacaktır.”
Surah Yusuf, Verse 32
قَالَ رَبِّ ٱلسِّجۡنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدۡعُونَنِيٓ إِلَيۡهِۖ وَإِلَّا تَصۡرِفۡ عَنِّي كَيۡدَهُنَّ أَصۡبُ إِلَيۡهِنَّ وَأَكُن مِّنَ ٱلۡجَٰهِلِينَ
Yusuf dedi ki: “- Ey Rabbim! Bunların beni yapmıya cagırdıgı isi yapmaktan, zindan bana daha sevimlidir. Eger bu kadınların hilesini benden gidermezsen, ben onlara meyl ederim ve cahillerden olurum.”
Surah Yusuf, Verse 33
فَٱسۡتَجَابَ لَهُۥ رَبُّهُۥ فَصَرَفَ عَنۡهُ كَيۡدَهُنَّۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Bunun uzerine Rabbi, duasını kabul etti de o, kadınların tuzaklarını kendisinden savdı. Cunku Allah, soylenenleri isitir, yapılanları tamamen bilir
Surah Yusuf, Verse 34
ثُمَّ بَدَا لَهُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا رَأَوُاْ ٱلۡأٓيَٰتِ لَيَسۡجُنُنَّهُۥ حَتَّىٰ حِينٖ
Sonra, vezir ve aile halkı, Yusuf’un beraatine dair bunca delilleri gordukleri halde, onu bir muddet (dedi-kodu kesilinceye kadar) zindana atmak fikriyle ortaya cıktılar (ve onu zindana attılar)
Surah Yusuf, Verse 35
وَدَخَلَ مَعَهُ ٱلسِّجۡنَ فَتَيَانِۖ قَالَ أَحَدُهُمَآ إِنِّيٓ أَرَىٰنِيٓ أَعۡصِرُ خَمۡرٗاۖ وَقَالَ ٱلۡأٓخَرُ إِنِّيٓ أَرَىٰنِيٓ أَحۡمِلُ فَوۡقَ رَأۡسِي خُبۡزٗا تَأۡكُلُ ٱلطَّيۡرُ مِنۡهُۖ نَبِّئۡنَا بِتَأۡوِيلِهِۦٓۖ إِنَّا نَرَىٰكَ مِنَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Yusuf’la beraber, zindana iki de delikanlı girdi. Delikanlılardan biri: “- Ben ruyamda kendimi sarap olacak uzum sıkıyor gordum”, dedi. Oteki de: “-Ben, ruyada kendimi goruyorum ki, basımın ustunde bir ekmek goturuyorum ve kuslar ondan yiyor” dedi. Artık bize ruyanın tabirini bildir. Cunku biz, seni iyilik edenlerden goruyoruz
Surah Yusuf, Verse 36
قَالَ لَا يَأۡتِيكُمَا طَعَامٞ تُرۡزَقَانِهِۦٓ إِلَّا نَبَّأۡتُكُمَا بِتَأۡوِيلِهِۦ قَبۡلَ أَن يَأۡتِيَكُمَاۚ ذَٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّيٓۚ إِنِّي تَرَكۡتُ مِلَّةَ قَوۡمٖ لَّا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ كَٰفِرُونَ
Yusuf, delikanlılara soyle dedi: “- Size rızık olarak verilecek bir yemek, daha size gelmeden once onun ne cesit ve nasıl bir yemek oldugunu size haber verdim. Bu, Rabbimin bana ogrettigi ilimlerdendir. Cunku ben, Allah’a, inanmıyan ve topyekun ahireti inkar eden bir kavmin dinini terk ettim
Surah Yusuf, Verse 37
وَٱتَّبَعۡتُ مِلَّةَ ءَابَآءِيٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَۚ مَا كَانَ لَنَآ أَن نُّشۡرِكَ بِٱللَّهِ مِن شَيۡءٖۚ ذَٰلِكَ مِن فَضۡلِ ٱللَّهِ عَلَيۡنَا وَعَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَشۡكُرُونَ
Atalarım; Ibrahim, Ishak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a hic bir seyi ortak kosmamız olamaz. Bu tevhid, bize ve insanlara Allah’ın bir fazlıdır, fakat insanların cogu sukretmezler
Surah Yusuf, Verse 38
يَٰصَٰحِبَيِ ٱلسِّجۡنِ ءَأَرۡبَابٞ مُّتَفَرِّقُونَ خَيۡرٌ أَمِ ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ
Ey benim zindan arkadaslarım, (iki genc!) Ayrı ayrı bir cok ilahlar mı hayırlıdır, yoksa her seye hakim ve galip olan Allah mı
Surah Yusuf, Verse 39
مَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ أَسۡمَآءٗ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٍۚ إِنِ ٱلۡحُكۡمُ إِلَّا لِلَّهِ أَمَرَ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّآ إِيَّاهُۚ ذَٰلِكَ ٱلدِّينُ ٱلۡقَيِّمُ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Sizin Allah’dan baska taptıklarınız, bir takım isimlerden ibaret putlardır ki, o isimleri siz ve atalarınız uydurmussunuzdur. Allah, bunlara (ibadet icin) hic bir delil indirmemistir. Hukum ancak Allah’ındır; ve o, yalanız kendisine ibadet etmenizi emretmistir. Iste dogru ve gercek din budur. Fakat insanların cogu bunu bilmezler
Surah Yusuf, Verse 40
يَٰصَٰحِبَيِ ٱلسِّجۡنِ أَمَّآ أَحَدُكُمَا فَيَسۡقِي رَبَّهُۥ خَمۡرٗاۖ وَأَمَّا ٱلۡأٓخَرُ فَيُصۡلَبُ فَتَأۡكُلُ ٱلطَّيۡرُ مِن رَّأۡسِهِۦۚ قُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ ٱلَّذِي فِيهِ تَسۡتَفۡتِيَانِ
Ey zindan arkadaslarım! Ruyalarınızın tabirine gelince: Biriniz efendisine (eskiden oldugu gibi) yine sarap icirecek. Digeri ise asılacak (idam edilecek), sonra kuslar basından yiyecek. Iste fetvasını sordugunuz is, boyle halledilmis bitmistir
Surah Yusuf, Verse 41
وَقَالَ لِلَّذِي ظَنَّ أَنَّهُۥ نَاجٖ مِّنۡهُمَا ٱذۡكُرۡنِي عِندَ رَبِّكَ فَأَنسَىٰهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ ذِكۡرَ رَبِّهِۦ فَلَبِثَ فِي ٱلسِّجۡنِ بِضۡعَ سِنِينَ
Bir de Yusuf, idamdan kurtulacagını bildigi bu ikisinden birine, (serbetciye-sakıya) soyle dedi: “- (hapisten cıktıktan sonra zulme ugradıgımı ve masum bulundugumu) efendinin yanında beni anarak soyle.” Fakat Seytan, efendisine (bunu), anmayı , delikanlıya unutturdu da, Yusuf bir cok sene (yedi veya on -iki yıl) zindanda kaldı
Surah Yusuf, Verse 42
وَقَالَ ٱلۡمَلِكُ إِنِّيٓ أَرَىٰ سَبۡعَ بَقَرَٰتٖ سِمَانٖ يَأۡكُلُهُنَّ سَبۡعٌ عِجَافٞ وَسَبۡعَ سُنۢبُلَٰتٍ خُضۡرٖ وَأُخَرَ يَابِسَٰتٖۖ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَأُ أَفۡتُونِي فِي رُءۡيَٰيَ إِن كُنتُمۡ لِلرُّءۡيَا تَعۡبُرُونَ
Bir gun Mısır Hukumdarı soyle dedi: “- Ruyamda gordum ki, yedi semiz inegi, yedi cılız inek yiyor ve yedi yesil basagı da, diger yedi kuru basak sarmalayıp onlara galip gelmis. Ey ileri gelenler! Eger ruya tabir edebiliyorsanız, benim ruyamı hallediniz.”
Surah Yusuf, Verse 43
قَالُوٓاْ أَضۡغَٰثُ أَحۡلَٰمٖۖ وَمَا نَحۡنُ بِتَأۡوِيلِ ٱلۡأَحۡلَٰمِ بِعَٰلِمِينَ
Onlar: “- Bu gorduklerin karma karısık ruyalardır. Biz boyle karısık ruyaların tabirini bilmeyiz” dediler
Surah Yusuf, Verse 44
وَقَالَ ٱلَّذِي نَجَا مِنۡهُمَا وَٱدَّكَرَ بَعۡدَ أُمَّةٍ أَنَا۠ أُنَبِّئُكُم بِتَأۡوِيلِهِۦ فَأَرۡسِلُونِ
O iki delikanlıdan idamdan kurtulanı, nice zaman sonra (Yusuf’u ve kendisine soylediklerini) hatırladı da dedi ki: “- Ben, size onun tabirini haber veririm, hemen beni (zindandaki Yusuf’a) gonderin.”
Surah Yusuf, Verse 45
يُوسُفُ أَيُّهَا ٱلصِّدِّيقُ أَفۡتِنَا فِي سَبۡعِ بَقَرَٰتٖ سِمَانٖ يَأۡكُلُهُنَّ سَبۡعٌ عِجَافٞ وَسَبۡعِ سُنۢبُلَٰتٍ خُضۡرٖ وَأُخَرَ يَابِسَٰتٖ لَّعَلِّيٓ أَرۡجِعُ إِلَى ٱلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَعۡلَمُونَ
(Delikanlı, hukumdarın izniyle zindana gidip soyle dedi): Yusuf, ey dogru sozlu! Bize sunun fetvasını ver (tabirini yap): “Yedi semiz inegi, yedi cılız inek yiyor ve yedi yesil basagı da diger yedi kuru basak sarmalayıp onlara galip gelmis.” Umid ederim ki, (uygun bir cevapla) insanlara donerim de, belki kıymetini bilirler.”
Surah Yusuf, Verse 46
قَالَ تَزۡرَعُونَ سَبۡعَ سِنِينَ دَأَبٗا فَمَا حَصَدتُّمۡ فَذَرُوهُ فِي سُنۢبُلِهِۦٓ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّا تَأۡكُلُونَ
Yusuf soyle dedi: “-yedi sene adetiniz uzere ziraat yapınız. Bictikleriniz ekinleri (bozulmamak icin) basaklarında bırakın, ancak yiyeceginiz az bir miktarı dogun
Surah Yusuf, Verse 47
ثُمَّ يَأۡتِي مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ سَبۡعٞ شِدَادٞ يَأۡكُلۡنَ مَا قَدَّمۡتُمۡ لَهُنَّ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّا تُحۡصِنُونَ
Sonra, bunun arkasından yedi kurak yıl gelecek, tohumluk icin saklıyacagınız az bir miktar haric olmak uzere, onceden biriktirdiklerinizi yiyip goturecek
Surah Yusuf, Verse 48
ثُمَّ يَأۡتِي مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ عَامٞ فِيهِ يُغَاثُ ٱلنَّاسُ وَفِيهِ يَعۡصِرُونَ
Sonra bunun arkasından da bir yıl gelecek ki, onda insanlar sıkıntıdan kurtarılıp bereketlendirilecekler ve o zaman (uzum, zeytin gibi mahsullerini) sıkıp faydalanacaklar
Surah Yusuf, Verse 49
وَقَالَ ٱلۡمَلِكُ ٱئۡتُونِي بِهِۦۖ فَلَمَّا جَآءَهُ ٱلرَّسُولُ قَالَ ٱرۡجِعۡ إِلَىٰ رَبِّكَ فَسۡـَٔلۡهُ مَا بَالُ ٱلنِّسۡوَةِ ٱلَّـٰتِي قَطَّعۡنَ أَيۡدِيَهُنَّۚ إِنَّ رَبِّي بِكَيۡدِهِنَّ عَلِيمٞ
Bu tabiri duyan hukumdar: “- Yusuf’u bana getirin” dedi. Bunun uzerine, kendisini davet icin elci gelince, Yusuf ona soyle dedi: “- Efendine don de, o ellerini kesen kadınların hali neydi, kendisinden sor. Muhakkak ki benim Rabbim, onların hilelerini bilendir
Surah Yusuf, Verse 50
قَالَ مَا خَطۡبُكُنَّ إِذۡ رَٰوَدتُّنَّ يُوسُفَ عَن نَّفۡسِهِۦۚ قُلۡنَ حَٰشَ لِلَّهِ مَا عَلِمۡنَا عَلَيۡهِ مِن سُوٓءٖۚ قَالَتِ ٱمۡرَأَتُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡـَٰٔنَ حَصۡحَصَ ٱلۡحَقُّ أَنَا۠ رَٰوَدتُّهُۥ عَن نَّفۡسِهِۦ وَإِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
(Hukumdar o kadınları toplayıp kendilerine) sordu: “Yusuf’un nefsine yaklasmak istediginiz zaman ne halde idiniz?” Kadınlar: “-Hasa, Allah icin, biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz.” dediler. Vezirin karısı da soyle dedi: “- Simdi hak meydana cıktı. Onun nefsine yaklasmak isteyen ben idim. O ise, hakikaten sadıklardandır.”
Surah Yusuf, Verse 51
ذَٰلِكَ لِيَعۡلَمَ أَنِّي لَمۡ أَخُنۡهُ بِٱلۡغَيۡبِ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي كَيۡدَ ٱلۡخَآئِنِينَ
Yusuf dedi ki, kadınlara gercegi itiraf ettirisim sunun icindi: vezir bilsin ki, hakikaten ben ona, gıyabında hainlik yapmadım ve muhakkak ki, Allah hainlerin hilesini muvaffakıyete ulastırmaz
Surah Yusuf, Verse 52
۞وَمَآ أُبَرِّئُ نَفۡسِيٓۚ إِنَّ ٱلنَّفۡسَ لَأَمَّارَةُۢ بِٱلسُّوٓءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّيٓۚ إِنَّ رَبِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ben nefsimi temize de cıkarmıyorum. Cunku nefis, gercekten kotulugu siddetle emreder. Ancak Rabbimin esirgedigi nefis mustesnadır, cunku Rabbim Gafur’dur, Rahim’dir
Surah Yusuf, Verse 53
وَقَالَ ٱلۡمَلِكُ ٱئۡتُونِي بِهِۦٓ أَسۡتَخۡلِصۡهُ لِنَفۡسِيۖ فَلَمَّا كَلَّمَهُۥ قَالَ إِنَّكَ ٱلۡيَوۡمَ لَدَيۡنَا مَكِينٌ أَمِينٞ
Hukumdar dedi ki! Onu bana getirin, kendime onu has (bir yaradımcı) edineyim. Sonra hukumdar Yusuf’la konusunca: “- Sen bugun, yanımızda muhim bir mevki sahibisin, eminsin”. dedi
Surah Yusuf, Verse 54
قَالَ ٱجۡعَلۡنِي عَلَىٰ خَزَآئِنِ ٱلۡأَرۡضِۖ إِنِّي حَفِيظٌ عَلِيمٞ
Yusuf soyle dedi: “- Beni Mısır’ın hazineleri uzerine memur et; cunku, ben iyi korur, iyi bilirim.”
Surah Yusuf, Verse 55
وَكَذَٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَتَبَوَّأُ مِنۡهَا حَيۡثُ يَشَآءُۚ نُصِيبُ بِرَحۡمَتِنَا مَن نَّشَآءُۖ وَلَا نُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Iste, Yusuf’u zindandan kurtardıgımız gibi, kendisine Mısır memleketinde de kudret ve seref verdik. Orada istedigi yerde makam sahibi oluyordu. Biz, rahmetimizi diledigimiz kimseye ulastırırız ve iyilik edenlerin mukafatını zayi etmeyiz
Surah Yusuf, Verse 56
وَلَأَجۡرُ ٱلۡأٓخِرَةِ خَيۡرٞ لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
Iman edip takva yolunu tutanlar icin, elbette ahiret mukafatı da hayırlıdır
Surah Yusuf, Verse 57
وَجَآءَ إِخۡوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَعَرَفَهُمۡ وَهُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ
Bir de Yusuf’un kardesleri gelip karsısına cıktılar. Yusuf hemen onları tanıdı. Halbuki, onlar Yusuf’u tanımıyorlardı. (Zahire almak icin Mısır’a gelmislerdi)
Surah Yusuf, Verse 58
وَلَمَّا جَهَّزَهُم بِجَهَازِهِمۡ قَالَ ٱئۡتُونِي بِأَخٖ لَّكُم مِّنۡ أَبِيكُمۡۚ أَلَا تَرَوۡنَ أَنِّيٓ أُوفِي ٱلۡكَيۡلَ وَأَنَا۠ خَيۡرُ ٱلۡمُنزِلِينَ
Yusuf onların butun zahire yuklerini hazırlayınca soyle dedi: “- Bana, baba bir erkek kardesiniz (bunyamin’i) de getirin. Gormuyor musunuz (onun hissesiyle beraber) size tam olcek veriyorum. Ben konuklayanların hayırlısıyım
Surah Yusuf, Verse 59
فَإِن لَّمۡ تَأۡتُونِي بِهِۦ فَلَا كَيۡلَ لَكُمۡ عِندِي وَلَا تَقۡرَبُونِ
Eger onu bana getirmezseniz, benim yanımda olcek (zahire) yok ve bana yaklasmayın.”
Surah Yusuf, Verse 60
قَالُواْ سَنُرَٰوِدُ عَنۡهُ أَبَاهُ وَإِنَّا لَفَٰعِلُونَ
Kardesleri: “- Onu (Bunyamini) babasından istemeye calısırız ve her halede basarırız.” dediler
Surah Yusuf, Verse 61
وَقَالَ لِفِتۡيَٰنِهِ ٱجۡعَلُواْ بِضَٰعَتَهُمۡ فِي رِحَالِهِمۡ لَعَلَّهُمۡ يَعۡرِفُونَهَآ إِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِمۡ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
(Yusuf, zahireyi olcen) usaklarına dedi ki: “- Onların (zahire karsılıgında verdikleri) mallarını yuklerinin icine koyun. Olur ki, ailelerine dondukleri zaman, farkına varırlar da belki yine gelirler.”
Surah Yusuf, Verse 62
فَلَمَّا رَجَعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَبِيهِمۡ قَالُواْ يَـٰٓأَبَانَا مُنِعَ مِنَّا ٱلۡكَيۡلُ فَأَرۡسِلۡ مَعَنَآ أَخَانَا نَكۡتَلۡ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ
Bu sekilde babalarına dondukleri zaman, soyle dediler: “- Ey Babamız! Bizden olcek (zahire) menedildi. Simdi kardesimizi (Bunyamin’i) bizimle beraber gonder de zahire olcup alalım. Biz muhakkak onu koruruz.”
Surah Yusuf, Verse 63
قَالَ هَلۡ ءَامَنُكُمۡ عَلَيۡهِ إِلَّا كَمَآ أَمِنتُكُمۡ عَلَىٰٓ أَخِيهِ مِن قَبۡلُ فَٱللَّهُ خَيۡرٌ حَٰفِظٗاۖ وَهُوَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ
(Babaları Yakub A.S.) dedi ki: “-Bundan once, kardesi Yusuf’u size emniyet ettigim gibi, hic onu size emniyet eder miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve o, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”
Surah Yusuf, Verse 64
وَلَمَّا فَتَحُواْ مَتَٰعَهُمۡ وَجَدُواْ بِضَٰعَتَهُمۡ رُدَّتۡ إِلَيۡهِمۡۖ قَالُواْ يَـٰٓأَبَانَا مَا نَبۡغِيۖ هَٰذِهِۦ بِضَٰعَتُنَا رُدَّتۡ إِلَيۡنَاۖ وَنَمِيرُ أَهۡلَنَا وَنَحۡفَظُ أَخَانَا وَنَزۡدَادُ كَيۡلَ بَعِيرٖۖ ذَٰلِكَ كَيۡلٞ يَسِيرٞ
Nihayet zahire yuklerini actıkları zaman, sermayelerini kendilerine iade edilmis bulunca soyle dediler: “- Ey babamız! Daha ne isteriz, iste sermayemiz de bize iade edilmis, yine ailemize erzak getiririz, kardesimizi de koruruz, hem bir deve yuku fazla zahire alırız; simdi bu aldıgımız, pek az bir zahiredir.”
Surah Yusuf, Verse 65
قَالَ لَنۡ أُرۡسِلَهُۥ مَعَكُمۡ حَتَّىٰ تُؤۡتُونِ مَوۡثِقٗا مِّنَ ٱللَّهِ لَتَأۡتُنَّنِي بِهِۦٓ إِلَّآ أَن يُحَاطَ بِكُمۡۖ فَلَمَّآ ءَاتَوۡهُ مَوۡثِقَهُمۡ قَالَ ٱللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٞ
Babaları: “- Siz olumle kusatılmadıkca, muhakkak surette onu (Bunyamin’i) bana getireceginize dair Allah’dan saglam bir yemini bana verisinize kadar, asla onu sizinle beraber gonderemem.” dedi. Onlar, babalarına yeminlerini verince, o soyle dedi: “-Allah soylediklerimiz uzerine vekildir (onları yerine getirir).”
Surah Yusuf, Verse 66
وَقَالَ يَٰبَنِيَّ لَا تَدۡخُلُواْ مِنۢ بَابٖ وَٰحِدٖ وَٱدۡخُلُواْ مِنۡ أَبۡوَٰبٖ مُّتَفَرِّقَةٖۖ وَمَآ أُغۡنِي عَنكُم مِّنَ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٍۖ إِنِ ٱلۡحُكۡمُ إِلَّا لِلَّهِۖ عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُۖ وَعَلَيۡهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُتَوَكِّلُونَ
(Mısır’a hareket etmek uzere olan cocuklarına) dedi ki: “- Ey yavrularım! Sehire bir kapıdan girmeyin de, ayrı ayrı kapılardan girin (size nazar degmesin). Boyle olmakla beraber, Allah’ın hukmunden hic bir seyi sizden gideremem. Hukum ancak Allah’ındır; yalnız ona tevekkul ettim ve tevekkul edenler de yalnız ona dayanıp guvenmelidirler.”
Surah Yusuf, Verse 67
وَلَمَّا دَخَلُواْ مِنۡ حَيۡثُ أَمَرَهُمۡ أَبُوهُم مَّا كَانَ يُغۡنِي عَنۡهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٍ إِلَّا حَاجَةٗ فِي نَفۡسِ يَعۡقُوبَ قَضَىٰهَاۚ وَإِنَّهُۥ لَذُو عِلۡمٖ لِّمَا عَلَّمۡنَٰهُ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Onlar, babalarının emrettigi sekilde sehre girince, (bu ayrı ayrı kapılardan girisleri), Allah’ın takdirinden hic bir seyi gideremedi (yine hırsızlıkla itham edildiler). Ancak Yakub’un kendisine ait gozden korunma tedbirini, yerine getirdi. Dogrusu o (Yakub A.S.) bir ilim sahibi idi. Cunku biz kendisine vahy ile ogretmistik. Fakat insanların cogu (kafirler), Allah’ın ilhamını bilmezler
Surah Yusuf, Verse 68
وَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَىٰ يُوسُفَ ءَاوَىٰٓ إِلَيۡهِ أَخَاهُۖ قَالَ إِنِّيٓ أَنَا۠ أَخُوكَ فَلَا تَبۡتَئِسۡ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Yusuf’un huzuruna vardıkları zaman, Yusuf kardesini (Bunyamin’i) yanına alıkoydu (ve ona): “- Ben senin kardesinim, onların bize yapmıs oldukları eziyetlere kederlenme” dedi
Surah Yusuf, Verse 69
فَلَمَّا جَهَّزَهُم بِجَهَازِهِمۡ جَعَلَ ٱلسِّقَايَةَ فِي رَحۡلِ أَخِيهِ ثُمَّ أَذَّنَ مُؤَذِّنٌ أَيَّتُهَا ٱلۡعِيرُ إِنَّكُمۡ لَسَٰرِقُونَ
Yusuf, kardeslerinin zahire yuklerini hazırlayınca, su tasını kardesinin (Bunyamin’in) yuku icine koydu. Sonra (kafile yola koyulduktan sonra arkalarından) bir munadi soyle cagırdı: “- Ey kafile, durun! Muhakkak siz hırsızlarsınız.”
Surah Yusuf, Verse 70
قَالُواْ وَأَقۡبَلُواْ عَلَيۡهِم مَّاذَا تَفۡقِدُونَ
Kardesler geriden gelenlere donup; “-Hangi yitigi arıyorsunuz?” dediler
Surah Yusuf, Verse 71
قَالُواْ نَفۡقِدُ صُوَاعَ ٱلۡمَلِكِ وَلِمَن جَآءَ بِهِۦ حِمۡلُ بَعِيرٖ وَأَنَا۠ بِهِۦ زَعِيمٞ
Onlar dediler ki, hukumdarın su tasını arıyoruz (altından yapılmıstı), onu getirene bir deve yuku ikramiye var ve ben de onu odemeye kefilim
Surah Yusuf, Verse 72
قَالُواْ تَٱللَّهِ لَقَدۡ عَلِمۡتُم مَّا جِئۡنَا لِنُفۡسِدَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا كُنَّا سَٰرِقِينَ
Kardesler soyle dediler; “- Allah’a yemin ederiz, siz de muhakkak anlamıssınız ki, biz buraya fesad cıkarmak icin gelmedik, hırsız da degiliz.”
Surah Yusuf, Verse 73
قَالُواْ فَمَا جَزَـٰٓؤُهُۥٓ إِن كُنتُمۡ كَٰذِبِينَ
Onlar dediler ki, simdi yalancı cıkarsanız, hırsızın cezası nedir
Surah Yusuf, Verse 74
قَالُواْ جَزَـٰٓؤُهُۥ مَن وُجِدَ فِي رَحۡلِهِۦ فَهُوَ جَزَـٰٓؤُهُۥۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلظَّـٰلِمِينَ
Kardesler de: “- Kimin yukunde cıkarsa, iste o kimse, bunun cezasıdır (kole olarak alınır), biz zalimlere boyle ceza veririz.” dediler
Surah Yusuf, Verse 75
فَبَدَأَ بِأَوۡعِيَتِهِمۡ قَبۡلَ وِعَآءِ أَخِيهِ ثُمَّ ٱسۡتَخۡرَجَهَا مِن وِعَآءِ أَخِيهِۚ كَذَٰلِكَ كِدۡنَا لِيُوسُفَۖ مَا كَانَ لِيَأۡخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ ٱلۡمَلِكِ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ نَرۡفَعُ دَرَجَٰتٖ مَّن نَّشَآءُۗ وَفَوۡقَ كُلِّ ذِي عِلۡمٍ عَلِيمٞ
Bunun uzerine (Yusuf aramaya baslarken) kardesinin esyasından once onların (baba bir kardeslerinin) esyalarından basladı. Nihayet su tasını kardesinin (ana-baba bir kardesi Bunyamin’in) esyasından cıkaradı. Iste biz Yusuf’a (kardesini geri almak icin) boyle bir tedbir ogrettik, yoksa hukumdarın dinine (kanunlarına) gore kardesini alıkoymasına care yoktu. Ancak Allah’ın dilemesi bundan mustesnadır. Biz diledigimizi derecelerle yukseltiriz ve her ilim sahibinin ustunde bir alim vardır
Surah Yusuf, Verse 76
۞قَالُوٓاْ إِن يَسۡرِقۡ فَقَدۡ سَرَقَ أَخٞ لَّهُۥ مِن قَبۡلُۚ فَأَسَرَّهَا يُوسُفُ فِي نَفۡسِهِۦ وَلَمۡ يُبۡدِهَا لَهُمۡۚ قَالَ أَنتُمۡ شَرّٞ مَّكَانٗاۖ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا تَصِفُونَ
Onlar dediler ki: Eger o (Bunyamin) calmıs bulunuyorsa, bundan once onun bir kardesi de (Yusuf) calmıstı. Bu sozlerini, Yusuf, icinde gizledi; kendilerine onun esasını acıklamadı, icinden de ki, siz daha kotu mevkidesiniz (cunku babamdan beni asırmıstınız). Allah, isnad ettiginiz seyleri cok iyi bilendir
Surah Yusuf, Verse 77
قَالُواْ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡعَزِيزُ إِنَّ لَهُۥٓ أَبٗا شَيۡخٗا كَبِيرٗا فَخُذۡ أَحَدَنَا مَكَانَهُۥٓۖ إِنَّا نَرَىٰكَ مِنَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Onlar soyle dediler: “- Ey Vezir! Dogrusu, bunun buyuk bir ihtiyar babası var, (bununla teselli buluyor), onun icin yerine birimizi al, cunku biz, seni iyilik edenlerden goruyoruz.”
Surah Yusuf, Verse 78
قَالَ مَعَاذَ ٱللَّهِ أَن نَّأۡخُذَ إِلَّا مَن وَجَدۡنَا مَتَٰعَنَا عِندَهُۥٓ إِنَّآ إِذٗا لَّظَٰلِمُونَ
Yusuf: “- Esyamızı, yanında buldugumuz kimseden baskasını yakalayıp almamızdan Allah’a sıgınırız; o takdirde, zulmetmis oluruz.” dedi
Surah Yusuf, Verse 79
فَلَمَّا ٱسۡتَيۡـَٔسُواْ مِنۡهُ خَلَصُواْ نَجِيّٗاۖ قَالَ كَبِيرُهُمۡ أَلَمۡ تَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ أَبَاكُمۡ قَدۡ أَخَذَ عَلَيۡكُم مَّوۡثِقٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَمِن قَبۡلُ مَا فَرَّطتُمۡ فِي يُوسُفَۖ فَلَنۡ أَبۡرَحَ ٱلۡأَرۡضَ حَتَّىٰ يَأۡذَنَ لِيٓ أَبِيٓ أَوۡ يَحۡكُمَ ٱللَّهُ لِيۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلۡحَٰكِمِينَ
Yusuf’dan umidlerini kesince, fısıldayarak tenhaya cekildiler. Onların buyugu soyle dedi: “- Babanızın sizden Allah adına saglam soz (yemin) almıs oldugunu, bundan once de Yusuf hakkında ettiginiz kusuru bilmiyor musunuz? Artık ben, babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hukum (olum) takdir edinceye kadar, buradan ayrılmam. O, hakimlerin hayırlısıdır
Surah Yusuf, Verse 80
ٱرۡجِعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَبِيكُمۡ فَقُولُواْ يَـٰٓأَبَانَآ إِنَّ ٱبۡنَكَ سَرَقَ وَمَا شَهِدۡنَآ إِلَّا بِمَا عَلِمۡنَا وَمَا كُنَّا لِلۡغَيۡبِ حَٰفِظِينَ
Siz, babanıza donun ve ona soyle deyin: “- Ey babamız! Inan ki, oglun hırsızlık etti. Biz ancak bildigimize sahidlik ediyoruz; yoksa gaybın bekcileri degiliz
Surah Yusuf, Verse 81
وَسۡـَٔلِ ٱلۡقَرۡيَةَ ٱلَّتِي كُنَّا فِيهَا وَٱلۡعِيرَ ٱلَّتِيٓ أَقۡبَلۡنَا فِيهَاۖ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ
Hem bulundugumuz sehre (Mısır halkına) sor, hem icinde geldigimiz kervana... Biz hakikaten dogru soyluyoruz.”
Surah Yusuf, Verse 82
قَالَ بَلۡ سَوَّلَتۡ لَكُمۡ أَنفُسُكُمۡ أَمۡرٗاۖ فَصَبۡرٞ جَمِيلٌۖ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَأۡتِيَنِي بِهِمۡ جَمِيعًاۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡحَكِيمُ
(Babalarına varıp aynı sozleri soyleyince, babaları) dedi ki: “- Hayır, size nefisleriniz, bir is bezeyip yaptırmıstır. Artık benim isim guzel bir sabırdır. Allah’ın bana, hepsini bir getirmesi yakındır. Gercekten O Alim’dir, Hakim’dir.”
Surah Yusuf, Verse 83
وَتَوَلَّىٰ عَنۡهُمۡ وَقَالَ يَـٰٓأَسَفَىٰ عَلَىٰ يُوسُفَ وَٱبۡيَضَّتۡ عَيۡنَاهُ مِنَ ٱلۡحُزۡنِ فَهُوَ كَظِيمٞ
Yakup, ogullarından yuzunu cevirdi de: “- Ey Yusuf’un ayrılıgı ile bana gelen huzun!” dedi ve kederinden gozlerine ak dustu; artık derdini gizleyip duruyordu
Surah Yusuf, Verse 84
قَالُواْ تَٱللَّهِ تَفۡتَؤُاْ تَذۡكُرُ يُوسُفَ حَتَّىٰ تَكُونَ حَرَضًا أَوۡ تَكُونَ مِنَ ٱلۡهَٰلِكِينَ
Babalarına dediler ki: “Hala Yusuf’u anıp duruyorsun. Allah’a yemin ederiz ki, sonunda kederinden eriyeceksin veya helake dusenlerden olacaksın.”
Surah Yusuf, Verse 85
قَالَ إِنَّمَآ أَشۡكُواْ بَثِّي وَحُزۡنِيٓ إِلَى ٱللَّهِ وَأَعۡلَمُ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
O (Yakup A.S.) dedi ki: “- Ben, buyuk kederimi ve huznumu ancak Allah’a sikayet ediyorum ve Allah katından (vahy ile), sizin bilemiyeceginiz seyleri de biliyorum
Surah Yusuf, Verse 86
يَٰبَنِيَّ ٱذۡهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلَا تَاْيۡـَٔسُواْ مِن رَّوۡحِ ٱللَّهِۖ إِنَّهُۥ لَا يَاْيۡـَٔسُ مِن رَّوۡحِ ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡقَوۡمُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Ey ogullarım! Haydi gidin de Yusuf’la kardesinden arastırarak haber edininiz. Allah’ın lutfundan umidinizi kesmeyiniz; cunku Allah’ın lutfundan, ancak kafirler toplulugu umidini keser.”
Surah Yusuf, Verse 87
فَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَيۡهِ قَالُواْ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهۡلَنَا ٱلضُّرُّ وَجِئۡنَا بِبِضَٰعَةٖ مُّزۡجَىٰةٖ فَأَوۡفِ لَنَا ٱلۡكَيۡلَ وَتَصَدَّقۡ عَلَيۡنَآۖ إِنَّ ٱللَّهَ يَجۡزِي ٱلۡمُتَصَدِّقِينَ
Bunun uzerine Yakub’un ogulları Mısıra gidip Yusuf’un huzuruna varınca soyle dediler: “- Ey Vezir! Bize ve ailemize zaruret ve ihtiyac coktu; cok kıymetsiz bir sermaye ile de geldik. Yine bize tam olcek zahire ver; ayrıca sadaka da ihsan et. Suphe yok ki Allah, sadaka verenleri mukafatlandırır.”
Surah Yusuf, Verse 88
قَالَ هَلۡ عَلِمۡتُم مَّا فَعَلۡتُم بِيُوسُفَ وَأَخِيهِ إِذۡ أَنتُمۡ جَٰهِلُونَ
Yusuf, onlara dedi ki; “- Siz, cahil kimselerken Yusuf’a ve kardesine ne yaptıgınızı biliyor musunuz?”
Surah Yusuf, Verse 89
قَالُوٓاْ أَءِنَّكَ لَأَنتَ يُوسُفُۖ قَالَ أَنَا۠ يُوسُفُ وَهَٰذَآ أَخِيۖ قَدۡ مَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَآۖ إِنَّهُۥ مَن يَتَّقِ وَيَصۡبِرۡ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Onlar: Yoksa sen, Yusuf musun? dediler. O da: “- Ben Yusuf’um, bu da kardesim. Gercekten Allah bize lutfetti. Dogrusu, kim Allah’dan korkar ve dustugu felakete sabrederse, muhakkak ki Allah bu gibi muhsinlerin mukafatını zayi etmez.” dedi
Surah Yusuf, Verse 90
قَالُواْ تَٱللَّهِ لَقَدۡ ءَاثَرَكَ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا وَإِن كُنَّا لَخَٰطِـِٔينَ
Kardesleri ona: “- Allah’a yemin ederiz, dogrusu Allah seni bize ustun kılmıstır hakikaten biz (sana yaptıgımızdan oturu) suclu idik.” dediler
Surah Yusuf, Verse 91
قَالَ لَا تَثۡرِيبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡيَوۡمَۖ يَغۡفِرُ ٱللَّهُ لَكُمۡۖ وَهُوَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ
Yusuf dedi ki: “- bugun size ayıblama yok, Allah sizi bagıslasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.”
Surah Yusuf, Verse 92
ٱذۡهَبُواْ بِقَمِيصِي هَٰذَا فَأَلۡقُوهُ عَلَىٰ وَجۡهِ أَبِي يَأۡتِ بَصِيرٗا وَأۡتُونِي بِأَهۡلِكُمۡ أَجۡمَعِينَ
(Sonra babasının durumunu sorup fazla aglamaktan gozlerinin gormez halde oldugunu ogrenince soyle dedi:) “ Simdi siz, benim su gomlegimi goturun de babamın yuzune bırakın; gozu gorur hale gelir. Butun ailenizle toplanıp da bana gelin.”
Surah Yusuf, Verse 93
وَلَمَّا فَصَلَتِ ٱلۡعِيرُ قَالَ أَبُوهُمۡ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَۖ لَوۡلَآ أَن تُفَنِّدُونِ
(Mısır’dan babalarına donmekte olan) kafile ayrılınca beriden babaları soyle dedi: “- Dogrusu bana bunaklık isnad etmezseniz, ben Yusuf’un kokusunu hissediyorum.”
Surah Yusuf, Verse 94
قَالُواْ تَٱللَّهِ إِنَّكَ لَفِي ضَلَٰلِكَ ٱلۡقَدِيمِ
Yakub’un yanında bulunanlar: “- Allah’a yemin ederiz ki, sen hala eski saskınlıgında bulunuyorsun.” dediler
Surah Yusuf, Verse 95
فَلَمَّآ أَن جَآءَ ٱلۡبَشِيرُ أَلۡقَىٰهُ عَلَىٰ وَجۡهِهِۦ فَٱرۡتَدَّ بَصِيرٗاۖ قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ إِنِّيٓ أَعۡلَمُ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Fakat, hakikaten mujdeci gelip de gomlegi (Yakub’un) yuzune bırakınca, gozu acılıverdi: “- Ben size, Allah katından vahy ile, sizin bilemiyeceklerinizi bilirim demedim mi?” dedi
Surah Yusuf, Verse 96
قَالُواْ يَـٰٓأَبَانَا ٱسۡتَغۡفِرۡ لَنَا ذُنُوبَنَآ إِنَّا كُنَّا خَٰطِـِٔينَ
Ogulları kendisine; “- Ey babamız! Gunahlarımız icin bize magfiret dile, dogrusu biz gunah islemistik.” dediler
Surah Yusuf, Verse 97
قَالَ سَوۡفَ أَسۡتَغۡفِرُ لَكُمۡ رَبِّيٓۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Yakub, ogullarına soyle dedi: “- Sizin icin yakında Rabbimden magfiret dileyecegim; cunku O, Gafur’dur, Rahim’dir.”
Surah Yusuf, Verse 98
فَلَمَّا دَخَلُواْ عَلَىٰ يُوسُفَ ءَاوَىٰٓ إِلَيۡهِ أَبَوَيۡهِ وَقَالَ ٱدۡخُلُواْ مِصۡرَ إِن شَآءَ ٱللَّهُ ءَامِنِينَ
Yakub ve aile birligi, Yusuf’un yanına vardıkları zaman, Yusuf ebeveynini kucakladı; yanına aldı ve “- Buyurun, Allah’ın dilemesiyle emin olarak Mısır’a girin.” dedi
Surah Yusuf, Verse 99
وَرَفَعَ أَبَوَيۡهِ عَلَى ٱلۡعَرۡشِ وَخَرُّواْ لَهُۥ سُجَّدٗاۖ وَقَالَ يَـٰٓأَبَتِ هَٰذَا تَأۡوِيلُ رُءۡيَٰيَ مِن قَبۡلُ قَدۡ جَعَلَهَا رَبِّي حَقّٗاۖ وَقَدۡ أَحۡسَنَ بِيٓ إِذۡ أَخۡرَجَنِي مِنَ ٱلسِّجۡنِ وَجَآءَ بِكُم مِّنَ ٱلۡبَدۡوِ مِنۢ بَعۡدِ أَن نَّزَغَ ٱلشَّيۡطَٰنُ بَيۡنِي وَبَيۡنَ إِخۡوَتِيٓۚ إِنَّ رَبِّي لَطِيفٞ لِّمَا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡحَكِيمُ
Ebeveynini taht uzerine cıkardı, onlar da (ebeveyn ve on bir kardes) kendisine hurmet icin egildiler (veya kendisine kavustuklarından sukur secdesine kapandılar). Yusuf dedi ki: “-Ey babacıgım! iste bu, onceden gordugum ruyanın tabiridir. Dogrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Cunku beni zindandan cıkardı, seytan benimle kardeslerimin arasını bozduktan sonra sizi, colden (bana) getirdi. Muhakkak ki Rabbim, diledigine lutfedicidir; cunku O Alim’dir, Hakim’dir
Surah Yusuf, Verse 100
۞رَبِّ قَدۡ ءَاتَيۡتَنِي مِنَ ٱلۡمُلۡكِ وَعَلَّمۡتَنِي مِن تَأۡوِيلِ ٱلۡأَحَادِيثِۚ فَاطِرَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ أَنتَ وَلِيِّۦ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۖ تَوَفَّنِي مُسۡلِمٗا وَأَلۡحِقۡنِي بِٱلصَّـٰلِحِينَ
Ey Rabbim! Sen, bana mulkten bir nasip verdin ve bana ruyaların tabirinden bir ilim ogrettin. Ey gokleri ve yeri yaratan! Sen dunyada ve ahirette benim yardımcımsın; beni muslim olarak vefat ettir ve beni salihlere kat.”
Surah Yusuf, Verse 101
ذَٰلِكَ مِنۡ أَنۢبَآءِ ٱلۡغَيۡبِ نُوحِيهِ إِلَيۡكَۖ وَمَا كُنتَ لَدَيۡهِمۡ إِذۡ أَجۡمَعُوٓاْ أَمۡرَهُمۡ وَهُمۡ يَمۡكُرُونَ
Ey Rasulum, bu kıssa, sana vahy ile bildirmekte oldugumuz gayb haberlerindendir. Yoksa o Yusuf’un kardesleri, islerine karar verip hile yaparlarken sen yanlarında degildin
Surah Yusuf, Verse 102
وَمَآ أَكۡثَرُ ٱلنَّاسِ وَلَوۡ حَرَصۡتَ بِمُؤۡمِنِينَ
Sen ne kadar siddetli arzulasan da yine insanların cogu iman edici degillerdir
Surah Yusuf, Verse 103
وَمَا تَسۡـَٔلُهُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
Buna karsı (yaptıgın teblig ve imana davetten dolayı) onlardan bir mukafat da istemiyorsun. O Kur’an, butun alemlere ancak bir nasihattır
Surah Yusuf, Verse 104
وَكَأَيِّن مِّنۡ ءَايَةٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ يَمُرُّونَ عَلَيۡهَا وَهُمۡ عَنۡهَا مُعۡرِضُونَ
Goklerde ve yerde (Allah’ın birligine, kudret ve azametine delalet eden) ne kadar alamet var ki, insanlar, uzerlerinden gecerler de, bunlardan ibret almayıp yuz cevirirler
Surah Yusuf, Verse 105
وَمَا يُؤۡمِنُ أَكۡثَرُهُم بِٱللَّهِ إِلَّا وَهُم مُّشۡرِكُونَ
Onların cogu, ancak Allah’a ortak kostukları halde, Allah’a iman etmezler
Surah Yusuf, Verse 106
أَفَأَمِنُوٓاْ أَن تَأۡتِيَهُمۡ غَٰشِيَةٞ مِّنۡ عَذَابِ ٱللَّهِ أَوۡ تَأۡتِيَهُمُ ٱلسَّاعَةُ بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Artık onlar, Allah’ın azabından kendilerini, saracak bir musibet gelivermesinden ve yahut haberleri yokken ansızın kıyametin kendilerine gelmesinden emin mi oldular
Surah Yusuf, Verse 107
قُلۡ هَٰذِهِۦ سَبِيلِيٓ أَدۡعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِۚ عَلَىٰ بَصِيرَةٍ أَنَا۠ وَمَنِ ٱتَّبَعَنِيۖ وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ وَمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Ey Rasulum, de ki: “-Iste benim yolum (vazifem), budur (Allah’ın dinine davettir). Ben, Allah’a bir gorus ve anlayıs uzere insanları davet ediyorum. ben ve bana tabi olanlar boyleyiz. Allah’ı butun noksanlıklardan tenzih ederim, ben musriklerden degilim.”
Surah Yusuf, Verse 108
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِم مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡقُرَىٰٓۗ أَفَلَمۡ يَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۗ وَلَدَارُ ٱلۡأٓخِرَةِ خَيۡرٞ لِّلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Senden once gonderdigimiz peygamberler de baska degil, ancak sehirler halkından kendilerine vahy ettigimiz bir takım erkeklerdi. Simdi kafirler, kendilerinden once gelen inkarcıların akıbetlerinin nasıl olduguna bakıp ibret almak icin yeryuzunde dolasmadılar mı? Muhakkak ki ahiret yurdu, Allah’dan korkanlar icin daha hayırlıdır. Hala bunu dusunup anlamıyacak mısınız (Ey kafirler)
Surah Yusuf, Verse 109
حَتَّىٰٓ إِذَا ٱسۡتَيۡـَٔسَ ٱلرُّسُلُ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمۡ قَدۡ كُذِبُواْ جَآءَهُمۡ نَصۡرُنَا فَنُجِّيَ مَن نَّشَآءُۖ وَلَا يُرَدُّ بَأۡسُنَا عَنِ ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
Nihayet Peygamberler, kendilerini yalanlayan kavimlerinin iman etmelerinden umidlerini kesince ve tekzip edildiklerini anlayınca, kendilerine zaferimiz geldi ve diledigimiz kimseler kurtarıldı. Bizim azabımız, mucrimler toplulugundan geri cevrilmez
Surah Yusuf, Verse 110
لَقَدۡ كَانَ فِي قَصَصِهِمۡ عِبۡرَةٞ لِّأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِۗ مَا كَانَ حَدِيثٗا يُفۡتَرَىٰ وَلَٰكِن تَصۡدِيقَ ٱلَّذِي بَيۡنَ يَدَيۡهِ وَتَفۡصِيلَ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Gercekten Peygamberlerin kıssalarında, akıl sahipleri icin buyuk bir ibret vardır. Bu Kur’an uydurulur bir soz degildir. Ancak kendinden once inen ilahi kitabların tasdiki ve her seyin beyanıdır. O, iman edecek bir kavim icin, bir hidayet ve bir rahmettir
Surah Yusuf, Verse 111