Surah Al-Kahf - Turkish Translation by Shaban Britch
ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبۡدِهِ ٱلۡكِتَٰبَ وَلَمۡ يَجۡعَل لَّهُۥ عِوَجَاۜ
Hamd olsun Allah'a ki kuluna, kitabı indirdi ve onda hicbir egrilik koymadı
Surah Al-Kahf, Verse 1
قَيِّمٗا لِّيُنذِرَ بَأۡسٗا شَدِيدٗا مِّن لَّدُنۡهُ وَيُبَشِّرَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ أَجۡرًا حَسَنٗا
Dosdogru (bir kitap olarak), katından (gelecek) siddetli bir azapla korkutmak ve salih amellerde bulunan muminlere guzel bir ecir oldugunu mujde vermek icin (indirdi)
Surah Al-Kahf, Verse 2
مَّـٰكِثِينَ فِيهِ أَبَدٗا
Onlar onda ebedi olarak kalıcıdırlar
Surah Al-Kahf, Verse 3
وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗا
Ve “Allah cocuk edinmistir.” diyen kimseleri uyarması icin indirmistir
Surah Al-Kahf, Verse 4
مَّا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٖ وَلَا لِأٓبَآئِهِمۡۚ كَبُرَتۡ كَلِمَةٗ تَخۡرُجُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡۚ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبٗا
Onların da atalarının da o konu hakkında bir bilgisi yoktur. Agızlarından cıkan bu soz pek buyuktur. Onlar yalandan baskasını soylemiyorlar
Surah Al-Kahf, Verse 5
فَلَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ إِن لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَسَفًا
Belki de sen, bu kitaba iman etmiyorlar diye onların arkasından uzuntuden kendini helak edeceksin
Surah Al-Kahf, Verse 6
إِنَّا جَعَلۡنَا مَا عَلَى ٱلۡأَرۡضِ زِينَةٗ لَّهَا لِنَبۡلُوَهُمۡ أَيُّهُمۡ أَحۡسَنُ عَمَلٗا
Insanların hangisi daha guzel amel isleyecek diye imtihan etmek icin yeryuzunde bulunanları, oranın susu yaptık
Surah Al-Kahf, Verse 7
وَإِنَّا لَجَٰعِلُونَ مَا عَلَيۡهَا صَعِيدٗا جُرُزًا
Biz mutlaka (yeryuzu) uzerinde olanları kupkuru corak bir toprak kılıcılarız
Surah Al-Kahf, Verse 8
أَمۡ حَسِبۡتَ أَنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡكَهۡفِ وَٱلرَّقِيمِ كَانُواْ مِنۡ ءَايَٰتِنَا عَجَبًا
Kehf ve Rakim ehlini (n basına gelenleri) (tek) sasılacak ayetlerimizden sanma
Surah Al-Kahf, Verse 9
إِذۡ أَوَى ٱلۡفِتۡيَةُ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ فَقَالُواْ رَبَّنَآ ءَاتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحۡمَةٗ وَهَيِّئۡ لَنَا مِنۡ أَمۡرِنَا رَشَدٗا
Hani bir kac genc magaraya sıgınmıstı ve soyle demislerdi: Rabbimiz, bize katından bir rahmet ver ve bu isimizde dogruyu bize nasip et
Surah Al-Kahf, Verse 10
فَضَرَبۡنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمۡ فِي ٱلۡكَهۡفِ سِنِينَ عَدَدٗا
Magarada onları yıllarca uyuttuk
Surah Al-Kahf, Verse 11
ثُمَّ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِنَعۡلَمَ أَيُّ ٱلۡحِزۡبَيۡنِ أَحۡصَىٰ لِمَا لَبِثُوٓاْ أَمَدٗا
Sonra da iki gruptan hangisinin kaldıkları sureyi daha iyi hesap ettigini ortaya cıkarmak icin onları uyandırdık
Surah Al-Kahf, Verse 12
نَّحۡنُ نَقُصُّ عَلَيۡكَ نَبَأَهُم بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّهُمۡ فِتۡيَةٌ ءَامَنُواْ بِرَبِّهِمۡ وَزِدۡنَٰهُمۡ هُدٗى
Biz sana onların haberlerini hak/gercek olarak anlatıyoruz. Onlar, Rablerine iman etmis genclerdi. Biz onların hidayetini artırmıstık
Surah Al-Kahf, Verse 13
وَرَبَطۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ إِذۡ قَامُواْ فَقَالُواْ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَن نَّدۡعُوَاْ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهٗاۖ لَّقَدۡ قُلۡنَآ إِذٗا شَطَطًا
Ayaga kalkarak: "Bizim Rabbimiz goklerin ve yerin Rabbidir. Ondan baska bir ilaha dua etmeyecegiz" dedikleri zaman onların kalplerini saglamlastırmıstık. Yoksa hak olmayan, batıl bir soz soylemis oluruz
Surah Al-Kahf, Verse 14
هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمُنَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ لَّوۡلَا يَأۡتُونَ عَلَيۡهِم بِسُلۡطَٰنِۭ بَيِّنٖۖ فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا
Su bizim kavmimiz Allah'tan baska ilahlar edindiler. Onlar hakkında acık bir delil getirselerdi ya! Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi kimdir
Surah Al-Kahf, Verse 15
وَإِذِ ٱعۡتَزَلۡتُمُوهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأۡوُۥٓاْ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ يَنشُرۡ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّن رَّحۡمَتِهِۦ وَيُهَيِّئۡ لَكُم مِّنۡ أَمۡرِكُم مِّرۡفَقٗا
Onlardan ve onların Allah’tan baska ibadet ettiklerinden ayrıldınız. O halde magaraya cekilin ki Rabbiniz size rahmetini yaysın ve islerinizde kolaylık saglasın
Surah Al-Kahf, Verse 16
۞وَتَرَى ٱلشَّمۡسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهۡفِهِمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقۡرِضُهُمۡ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمۡ فِي فَجۡوَةٖ مِّنۡهُۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِۗ مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيّٗا مُّرۡشِدٗا
Gunes dogdugunda magaranın sag tarafından meylettigini, batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden gecirdigini gorurdun. Onlar, magarada genis bir alan icinde idiler. Iste bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet verirse o, dogru yolu bulmustur. Kimi de saptırırsa, ona da yol gosterecek bir veli bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 17
وَتَحۡسَبُهُمۡ أَيۡقَاظٗا وَهُمۡ رُقُودٞۚ وَنُقَلِّبُهُمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِۖ وَكَلۡبُهُم بَٰسِطٞ ذِرَاعَيۡهِ بِٱلۡوَصِيدِۚ لَوِ ٱطَّلَعۡتَ عَلَيۡهِمۡ لَوَلَّيۡتَ مِنۡهُمۡ فِرَارٗا وَلَمُلِئۡتَ مِنۡهُمۡ رُعۡبٗا
Onlar uykuda iken sen onları uyanık sanırsın. Biz onları saga sola donduruyorduk. Kopekleri de on ayaklarını esige uzatmıstı. Onları gorseydin, onlardan korkup arkana donup kacardın
Surah Al-Kahf, Verse 18
وَكَذَٰلِكَ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِيَتَسَآءَلُواْ بَيۡنَهُمۡۚ قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ كَمۡ لَبِثۡتُمۡۖ قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۚ قَالُواْ رَبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثۡتُمۡ فَٱبۡعَثُوٓاْ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمۡ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلۡمَدِينَةِ فَلۡيَنظُرۡ أَيُّهَآ أَزۡكَىٰ طَعَامٗا فَلۡيَأۡتِكُم بِرِزۡقٖ مِّنۡهُ وَلۡيَتَلَطَّفۡ وَلَا يُشۡعِرَنَّ بِكُمۡ أَحَدًا
Boylece, birbirlerine sorsunlar diye onları tekrar uyandırdık. Onlardan biri soyle dedi: “Ne kadar kaldınız?” Bir gun veya daha az.” dediler. Ne kadar kaldıgınızı en iyi Rabbiniz bilir. Simdi, icinizden birini gumus parayla sehre gonderin de baksın hangi yiyecek daha temiz ise ondan size azık getirsin. Cok dikkatli olsun, sizi kimseye hissettirmesin.” dediler
Surah Al-Kahf, Verse 19
إِنَّهُمۡ إِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ يَرۡجُمُوكُمۡ أَوۡ يُعِيدُوكُمۡ فِي مِلَّتِهِمۡ وَلَن تُفۡلِحُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا
Eger onların sizden haberi olacak olursa, tasa tutarlar veya sizi dinlerine dondururler. O zaman asla kurtulusa eremezsiniz
Surah Al-Kahf, Verse 20
وَكَذَٰلِكَ أَعۡثَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ لِيَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ لَا رَيۡبَ فِيهَآ إِذۡ يَتَنَٰزَعُونَ بَيۡنَهُمۡ أَمۡرَهُمۡۖ فَقَالُواْ ٱبۡنُواْ عَلَيۡهِم بُنۡيَٰنٗاۖ رَّبُّهُمۡ أَعۡلَمُ بِهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ غَلَبُواْ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِمۡ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيۡهِم مَّسۡجِدٗا
Iste bu sekilde insanları onlardan haberdar kıldık ki Allah’ın vaadinin gercek oldugunu ve kıyamet saatinde hic bir suphe olmadıgını bilsinler. Hani onlar aralarında onların durumunu tartısıyorlardı. Onların (magaralarının) cevresine bina yapın. Onları en iyi Rableri bilir, diyorlardı. Onlar durumuna galip gelen (krallar): Oraya mescid yapacagız, dediler
Surah Al-Kahf, Verse 21
سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٞ رَّابِعُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ وَيَقُولُونَ خَمۡسَةٞ سَادِسُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ رَجۡمَۢا بِٱلۡغَيۡبِۖ وَيَقُولُونَ سَبۡعَةٞ وَثَامِنُهُمۡ كَلۡبُهُمۡۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعۡلَمُهُمۡ إِلَّا قَلِيلٞۗ فَلَا تُمَارِ فِيهِمۡ إِلَّا مِرَآءٗ ظَٰهِرٗا وَلَا تَسۡتَفۡتِ فِيهِم مِّنۡهُمۡ أَحَدٗا
Onlar uc kisidir; dordunculeri de kopekleridir" diyecekler; yine: "Bes kisidir; altıncıları kopekleridir" diyecekler. (Bunlar) gayb hakkında tas atmaktır. "Yedi kisidirler, sekizincileri kopekleridir De ki: Onların sayısını en iyi Rabbim bilir. Onları cok az kimseden baskası bilmez. O halde, onlar hakkında acık olarak ortaya konandan baska bir seyi tartısma. Onlar hakkında (Ehli Kitaptan hicbir)kimseye bir sey sorma
Surah Al-Kahf, Verse 22
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَاْيۡءٍ إِنِّي فَاعِلٞ ذَٰلِكَ غَدًا
Hic bir sey icin “Ben onu yarın mutlaka yapacagım.” deme
Surah Al-Kahf, Verse 23
إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ وَٱذۡكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَهۡدِيَنِ رَبِّي لِأَقۡرَبَ مِنۡ هَٰذَا رَشَدٗا
“Insaallah/Allah dilerse..” de. Bunu unuttugun zaman da Rabbini an ve Rabbim umulur ki beni dogruya en yakın olana eristirir, de
Surah Al-Kahf, Verse 24
وَلَبِثُواْ فِي كَهۡفِهِمۡ ثَلَٰثَ مِاْئَةٖ سِنِينَ وَٱزۡدَادُواْ تِسۡعٗا
Onlar, magarada uc yuz sene kaldılar ve buna dokuz sene daha eklediler
Surah Al-Kahf, Verse 25
قُلِ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثُواْۖ لَهُۥ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ أَبۡصِرۡ بِهِۦ وَأَسۡمِعۡۚ مَا لَهُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَلِيّٖ وَلَا يُشۡرِكُ فِي حُكۡمِهِۦٓ أَحَدٗا
De ki: Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Goklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. O ne guzel goren ve isitendir. Onların Allah’tan baska bir velisi yoktur. Hukmunde hic kimseyi ortak etmez
Surah Al-Kahf, Verse 26
وَٱتۡلُ مَآ أُوحِيَ إِلَيۡكَ مِن كِتَابِ رَبِّكَۖ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَن تَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدٗا
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! O’nun sozlerini degistirebilecek yoktur. O’ndan baska bir sıgınak da bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 27
وَٱصۡبِرۡ نَفۡسَكَ مَعَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ وَلَا تَعۡدُ عَيۡنَاكَ عَنۡهُمۡ تُرِيدُ زِينَةَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَا تُطِعۡ مَنۡ أَغۡفَلۡنَا قَلۡبَهُۥ عَن ذِكۡرِنَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ وَكَانَ أَمۡرُهُۥ فُرُطٗا
Sabah, aksam Rablerinin yuzunu/rızasını dileyerek O’na dua edenlerle beraber sen de sabret. Dunya hayatının suslerini arzulayarak, gozunu onlardan ayırma. Kalbini zikrimizden gafil kıldıgımız, heva/arzularına uymus ve isi taskınlık olan kimseye itaat etme
Surah Al-Kahf, Verse 28
وَقُلِ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَن شَآءَ فَلۡيُؤۡمِن وَمَن شَآءَ فَلۡيَكۡفُرۡۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمۡ سُرَادِقُهَاۚ وَإِن يَسۡتَغِيثُواْ يُغَاثُواْ بِمَآءٖ كَٱلۡمُهۡلِ يَشۡوِي ٱلۡوُجُوهَۚ بِئۡسَ ٱلشَّرَابُ وَسَآءَتۡ مُرۡتَفَقًا
De ki: Hak Rabbinizdendir. Dileyen iman etsin, dileyen kufretsin. Biz zalimler icin, duvarları kendilerini cepecevre kusatan bir ates hazırladık. Yardım isterlerse, onlara erimis kursun gibi yuzleri kavuran bir su verilir. O, ne kotu bir icecektir, (ates) ne kotu bir dayanaktır
Surah Al-Kahf, Verse 29
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ مَنۡ أَحۡسَنَ عَمَلًا
Iman edip, salih amellerde bulunanlar, elbette biz, guzel amel isleyenlerin ecrini zayi etmeyiz
Surah Al-Kahf, Verse 30
أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَيَلۡبَسُونَ ثِيَابًا خُضۡرٗا مِّن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۚ نِعۡمَ ٱلثَّوَابُ وَحَسُنَتۡ مُرۡتَفَقٗا
Onlara, altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleri vardır. Orada altın bilezikler takarlar, ince ve kalın ipekten yesil elbiseler giyerler. Orada koltuklarına yaslanırlar. Ne guzel mukafat! (Cennet) Ne guzel bir barınak
Surah Al-Kahf, Verse 31
۞وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلٗا رَّجُلَيۡنِ جَعَلۡنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيۡنِ مِنۡ أَعۡنَٰبٖ وَحَفَفۡنَٰهُمَا بِنَخۡلٖ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمَا زَرۡعٗا
Onlara iki adamı ornek ver. Onlardan birisine iki uzum bagı vermistik. Cevresini de hurmalıklarla cevirmis, bu ikisinin arasında da ekinler bitirmistik
Surah Al-Kahf, Verse 32
كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَٰلَهُمَا نَهَرٗا
Her iki bahce de urunlerini vermis, hic bir seyi eksik bırakmamıslardı. Ikisinin arasından da bir ırmak akıtmıstık
Surah Al-Kahf, Verse 33
وَكَانَ لَهُۥ ثَمَرٞ فَقَالَ لِصَٰحِبِهِۦ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالٗا وَأَعَزُّ نَفَرٗا
Onun baska urunleri de vardı. Iste boyle bir halde arkadasıyla konusurken: Benim malım senden daha cok, insan sayısı olarak da senden ustunum, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 34
وَدَخَلَ جَنَّتَهُۥ وَهُوَ ظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ قَالَ مَآ أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِۦٓ أَبَدٗا
Kendine zulmederek, bahceye girdiginde: Bu bahcenin batacagına hic inanmıyorum
Surah Al-Kahf, Verse 35
وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّدِدتُّ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيۡرٗا مِّنۡهَا مُنقَلَبٗا
Kıyametin kopacagına da hic inanmıyorum. Eger Rabbime dondurulecek olursam, elbette bundan daha iyi bir donus yeri bulurum, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 36
قَالَ لَهُۥ صَاحِبُهُۥ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَكَفَرۡتَ بِٱلَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ سَوَّىٰكَ رَجُلٗا
Arkadası ona cevap vererek dedi ki: Seni topraktan, sonra bir damla nutfeden yaratan, sonra da seni adam haline getirene mi kufrediyorsun
Surah Al-Kahf, Verse 37
لَّـٰكِنَّا۠ هُوَ ٱللَّهُ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا
Oysa, O Allah, benim Rabbimdir ve ben, Rabbime hic kimseyi sirk kosmam
Surah Al-Kahf, Verse 38
وَلَوۡلَآ إِذۡ دَخَلۡتَ جَنَّتَكَ قُلۡتَ مَا شَآءَ ٱللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ إِن تَرَنِ أَنَا۠ أَقَلَّ مِنكَ مَالٗا وَوَلَدٗا
Bahcene girdiginde: Masaallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eger malca ve evlatca beni kendinden gucsuz goruyorsan (sunu bil ki)
Surah Al-Kahf, Verse 39
فَعَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يُؤۡتِيَنِ خَيۡرٗا مِّن جَنَّتِكَ وَيُرۡسِلَ عَلَيۡهَا حُسۡبَانٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَتُصۡبِحَ صَعِيدٗا زَلَقًا
Rabbim bana, senin bahcenden daha iyisini verebilir. Seninkinin uzerine de gokten bir azap/afet gonderir de kupkuru corak bir toprak oluverir
Surah Al-Kahf, Verse 40
أَوۡ يُصۡبِحَ مَآؤُهَا غَوۡرٗا فَلَن تَسۡتَطِيعَ لَهُۥ طَلَبٗا
Ya da suyu cekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 41
وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصۡبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيۡهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُشۡرِكۡ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا
(Birden) Onun urunleri (afetle) kusatılıverdi. Orası icin harcadıklarına karsı avuclarını (esefle) ovusturup duruyordu. Bahcenin cardakları yere cokmustu. Ah, keske Rabbime hicbir sirk kosmamıs olsaydım! diyordu
Surah Al-Kahf, Verse 42
وَلَمۡ تَكُن لَّهُۥ فِئَةٞ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مُنتَصِرًا
Allah’tan baska ona yardım edecek topluluk da yoktu. Kendindi kendine bile yardım edemedi
Surah Al-Kahf, Verse 43
هُنَالِكَ ٱلۡوَلَٰيَةُ لِلَّهِ ٱلۡحَقِّۚ هُوَ خَيۡرٞ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ عُقۡبٗا
Iste bu durumda velayet/yardım, suphesiz Allah’tandır. Mukafatı en iyi olan O, en guzel akıbeti veren yine O'dur
Surah Al-Kahf, Verse 44
وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَآءٍ أَنزَلۡنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخۡتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلۡأَرۡضِ فَأَصۡبَحَ هَشِيمٗا تَذۡرُوهُ ٱلرِّيَٰحُۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقۡتَدِرًا
Onlara dunya hayatının ornegini ver: O, gokten indirdigimiz su gibidir. Suyla yerin bitkisi birbirine karısır. Sonunda ruzgarın savuracagı cercope doner. Her seyin ustunde guc sahibi olan Allah'tır
Surah Al-Kahf, Verse 45
ٱلۡمَالُ وَٱلۡبَنُونَ زِينَةُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّـٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ أَمَلٗا
Mal ve evlat dunya hayatının susudur. Rabbinin katında kalıcı salih ameller, mukafat bakımından en iyisidir; umit bakımından da en iyisidir
Surah Al-Kahf, Verse 46
وَيَوۡمَ نُسَيِّرُ ٱلۡجِبَالَ وَتَرَى ٱلۡأَرۡضَ بَارِزَةٗ وَحَشَرۡنَٰهُمۡ فَلَمۡ نُغَادِرۡ مِنۡهُمۡ أَحَدٗا
O gun dagları yuruturuz de yeri acık (uzerinde hicbir sey olmadan) gorursun. Onlardan hic birini bırakmadan, (mahserde) toplarız
Surah Al-Kahf, Verse 47
وَعُرِضُواْ عَلَىٰ رَبِّكَ صَفّٗا لَّقَدۡ جِئۡتُمُونَا كَمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةِۭۚ بَلۡ زَعَمۡتُمۡ أَلَّن نَّجۡعَلَ لَكُم مَّوۡعِدٗا
Saf saf Rablerinin huzuruna arz edilirler. Sizi ilk defa yarattıgımız halde bize geldiniz. Sizi (tekrardan diriltip, hesap sormak icin) bir vakit belirlemedigimizi sanmıstınız, denir
Surah Al-Kahf, Verse 48
وَوُضِعَ ٱلۡكِتَٰبُ فَتَرَى ٱلۡمُجۡرِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَٰوَيۡلَتَنَا مَالِ هَٰذَا ٱلۡكِتَٰبِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةٗ وَلَا كَبِيرَةً إِلَّآ أَحۡصَىٰهَاۚ وَوَجَدُواْ مَا عَمِلُواْ حَاضِرٗاۗ وَلَا يَظۡلِمُ رَبُّكَ أَحَدٗا
Kitap ortaya konuldugunda sucluların onda yazılı olandan korktuklarını gorursun. Eyvah bize, bu kitap buyuk kucuk bırakmamıs, hepsini saymıs. Yaptıklarını hazır bulurlar, Rabbin hic kimseye zulmetmez
Surah Al-Kahf, Verse 49
وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ كَانَ مِنَ ٱلۡجِنِّ فَفَسَقَ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِۦٓۗ أَفَتَتَّخِذُونَهُۥ وَذُرِّيَّتَهُۥٓ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِي وَهُمۡ لَكُمۡ عَدُوُّۢۚ بِئۡسَ لِلظَّـٰلِمِينَ بَدَلٗا
Hani meleklere: Adem'e secde edin, demistik de Iblis dısında hepsi secde etmisti. O, Iblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dısarı cıktı. O halde siz, onlar sizin dusmanınız olmasına ragmen, benim dısımda onu ve soyunu kendinize dost mu ediniyorsunuz? Zalimler icin ne kotu bir bedel
Surah Al-Kahf, Verse 50
۞مَّآ أَشۡهَدتُّهُمۡ خَلۡقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَا خَلۡقَ أَنفُسِهِمۡ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ ٱلۡمُضِلِّينَ عَضُدٗا
Onları, goklerin ve yerin yaratılmasına veya kendilerinin yaratılısına sahit tutmadım. Saptıranları da yardımcı edinecek degilim
Surah Al-Kahf, Verse 51
وَيَوۡمَ يَقُولُ نَادُواْ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُم مَّوۡبِقٗا
”Benim ortaklarım oldugunu iddia ettiklerinizi cagırın”, dedigi gun; onları cagırırlar. Fakat, onların cagrısına cevap veremezler. Aralarına (topluca) bir helak koyarız
Surah Al-Kahf, Verse 52
وَرَءَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٱلنَّارَ فَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمۡ يَجِدُواْ عَنۡهَا مَصۡرِفٗا
Suclular atesi gorunce, ona duseceklerini anlarlar. Ondan cıkıs yolu da bulamazlar
Surah Al-Kahf, Verse 53
وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَا فِي هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٖۚ وَكَانَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَكۡثَرَ شَيۡءٖ جَدَلٗا
Andolsun ki, bu Kur'an’da insan icin her ornegi verdik. Fakat tartısmaya en cok duskun varlık insandır
Surah Al-Kahf, Verse 54
وَمَا مَنَعَ ٱلنَّاسَ أَن يُؤۡمِنُوٓاْ إِذۡ جَآءَهُمُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّهُمۡ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمۡ سُنَّةُ ٱلۡأَوَّلِينَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ قُبُلٗا
Insanlara hidayet geldigi zaman, onları iman etmekten ve Rablerinden magfiret dilemekten alıkoyan ancak oncekilere gelenin, kendi baslarına gelmesi yahut azabın goz gore gore kendilerine gelmesini beklemeleridir
Surah Al-Kahf, Verse 55
وَمَا نُرۡسِلُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَۚ وَيُجَٰدِلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلۡبَٰطِلِ لِيُدۡحِضُواْ بِهِ ٱلۡحَقَّۖ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَمَآ أُنذِرُواْ هُزُوٗا
Peygamberleri ancak mujdeci ve uyarıcı olarak gondeririz. Kafirler, batıl ile hakkı ortadan kaldırmak icin mucadele ederler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alay konusu yaparlar
Surah Al-Kahf, Verse 56
وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ فَأَعۡرَضَ عَنۡهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُۚ إِنَّا جَعَلۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ أَكِنَّةً أَن يَفۡقَهُوهُ وَفِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٗاۖ وَإِن تَدۡعُهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ فَلَن يَهۡتَدُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıgı zaman, ondan yuz ceviren ve onceden yaptıklarını unutan kimseden daha zalim kim vardır? Biz, onların kalplerine, iyice anlamalarına engel ortuler ve kulaklarına da agırlık koyduk. Sen onları dogru yol gostericisine cagırsan da; onlar hic bir zaman dogru yola girmezler
Surah Al-Kahf, Verse 57
وَرَبُّكَ ٱلۡغَفُورُ ذُو ٱلرَّحۡمَةِۖ لَوۡ يُؤَاخِذُهُم بِمَا كَسَبُواْ لَعَجَّلَ لَهُمُ ٱلۡعَذَابَۚ بَل لَّهُم مَّوۡعِدٞ لَّن يَجِدُواْ مِن دُونِهِۦ مَوۡئِلٗا
Rabbin ise cok magfiret edendir, rahmet sahibidir. Eger onları yaptıkları dolayısıyla hemen (azap ile) yakalayıverseydi elbette onlara azabı cabucak verirdi. Fakat onlara bir sure tanınmıstır. Ondan baska bir sıgınak asla bulamazlar
Surah Al-Kahf, Verse 58
وَتِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰٓ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَعَلۡنَا لِمَهۡلِكِهِم مَّوۡعِدٗا
Iste su ulkeler; zulmettikleri zaman onları helak ettik. Onları helak etmek icin de belli bir zaman belirledik
Surah Al-Kahf, Verse 59
وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِفَتَىٰهُ لَآ أَبۡرَحُ حَتَّىٰٓ أَبۡلُغَ مَجۡمَعَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ أَوۡ أَمۡضِيَ حُقُبٗا
Hani Musa, genc arkadasına: Iki denizin birlestigi yere ulasmaya veya yıllarca yurumeye kararlıyım, demisti
Surah Al-Kahf, Verse 60
فَلَمَّا بَلَغَا مَجۡمَعَ بَيۡنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ سَرَبٗا
Onlar, iki denizin birlestigi yere ulastıklarında balıklarını unuttular. O da denizde bir yol tutup gitti
Surah Al-Kahf, Verse 61
فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَىٰهُ ءَاتِنَا غَدَآءَنَا لَقَدۡ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَٰذَا نَصَبٗا
O yeri gectikleri zaman genc arkadasına: Kahvaltımızı getir, bu yolculugumuzda bir hayli yorgun dustuk, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 62
قَالَ أَرَءَيۡتَ إِذۡ أَوَيۡنَآ إِلَى ٱلصَّخۡرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ ٱلۡحُوتَ وَمَآ أَنسَىٰنِيهُ إِلَّا ٱلشَّيۡطَٰنُ أَنۡ أَذۡكُرَهُۥۚ وَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ عَجَبٗا
Gordun mu, kayalıga sıgındıgımızda ben balıgı unuttum. Onu bana Seytandan baskası unutturmadı. Sasılacak sekilde o, denizde yol aldı, demisti
Surah Al-Kahf, Verse 63
قَالَ ذَٰلِكَ مَا كُنَّا نَبۡغِۚ فَٱرۡتَدَّا عَلَىٰٓ ءَاثَارِهِمَا قَصَصٗا
Musa: Iste, aradıgımız buydu, dedi. Izleri uzerine gerisin geriye donduler
Surah Al-Kahf, Verse 64
فَوَجَدَا عَبۡدٗا مِّنۡ عِبَادِنَآ ءَاتَيۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَعَلَّمۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّا عِلۡمٗا
Orada, kendisine katımızdan rahmet verip, yine tarafımızdan bir ilim ogrettigimiz kullarımızdan bir kul buldular
Surah Al-Kahf, Verse 65
قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰ هَلۡ أَتَّبِعُكَ عَلَىٰٓ أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمۡتَ رُشۡدٗا
Musa o kula: Sana dogru yolu bulmak icin sana ogretilen ilimden bana da ogretmen icin sana tabi olayım mı? dedi
Surah Al-Kahf, Verse 66
قَالَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
O da: Sen benimle olmaya sabredemezsin, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 67
وَكَيۡفَ تَصۡبِرُ عَلَىٰ مَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ خُبۡرٗا
Gercek yonunu kavrayıp, kusatamadıgın bir sey hakkında nasıl sabredebilirsin
Surah Al-Kahf, Verse 68
قَالَ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ صَابِرٗا وَلَآ أَعۡصِي لَكَ أَمۡرٗا
Insallah, beni sabırlı olarak bulacaksın ve senin emrine karsı gelmeyecegim, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 69
قَالَ فَإِنِ ٱتَّبَعۡتَنِي فَلَا تَسۡـَٔلۡنِي عَن شَيۡءٍ حَتَّىٰٓ أُحۡدِثَ لَكَ مِنۡهُ ذِكۡرٗا
Eger bana tabi olacaksan, ben sana anlatmadıkca hic bir sey sormayacaksın, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 70
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا رَكِبَا فِي ٱلسَّفِينَةِ خَرَقَهَاۖ قَالَ أَخَرَقۡتَهَا لِتُغۡرِقَ أَهۡلَهَا لَقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـًٔا إِمۡرٗا
Kalkıp yuruduler. Sonunda bir gemiye bindiler. O kul, gemiyi deldi. Musa: Gemiyi icindekileri bogmak icin mi deldin? Gercekten sen buyuk bir is yaptın, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 71
قَالَ أَلَمۡ أَقُلۡ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
Ben sana benimle olmaya sabredemezsin demedim mi? diye cevap verdi
Surah Al-Kahf, Verse 72
قَالَ لَا تُؤَاخِذۡنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرۡهِقۡنِي مِنۡ أَمۡرِي عُسۡرٗا
Unuttugum seyden dolayı beni sorgulama, isimde bana gucluk cıkarma, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 73
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا لَقِيَا غُلَٰمٗا فَقَتَلَهُۥ قَالَ أَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا زَكِيَّةَۢ بِغَيۡرِ نَفۡسٖ لَّقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـٔٗا نُّكۡرٗا
Yine yola devam ettiler. Sonunda bir gencle karsılastılar. O, hemen onu oldurdu: Bir cana karsılık olmaksızın, tertemiz bir cana mı kıydın? Gercekten cok kotu bir is yaptın
Surah Al-Kahf, Verse 74
۞قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
Ben sana, benimle birlikte olmaya sabredemezsin demedim mi? dedi
Surah Al-Kahf, Verse 75
قَالَ إِن سَأَلۡتُكَ عَن شَيۡءِۭ بَعۡدَهَا فَلَا تُصَٰحِبۡنِيۖ قَدۡ بَلَغۡتَ مِن لَّدُنِّي عُذۡرٗا
Eger bundan sonra sana bir sey sorarsam, benimle arkadaslık etme. O zaman, benim tarafımdan mazur gorulursun, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 76
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَيَآ أَهۡلَ قَرۡيَةٍ ٱسۡتَطۡعَمَآ أَهۡلَهَا فَأَبَوۡاْ أَن يُضَيِّفُوهُمَا فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارٗا يُرِيدُ أَن يَنقَضَّ فَأَقَامَهُۥۖ قَالَ لَوۡ شِئۡتَ لَتَّخَذۡتَ عَلَيۡهِ أَجۡرٗا
Yine yola koyuldular, sonunda ulastıkları kasaba halkından kendilerine yiyecek istediler. Kasaba halkı onları misafir etmek istemedi. Onlar da orada yıkılmaya yuz tutmus bir duvar buldular. O kul, bunu dogrulttu. Musa: Eger isteseydin buna karsılık bir ucret alabilirdin, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 77
قَالَ هَٰذَا فِرَاقُ بَيۡنِي وَبَيۡنِكَۚ سَأُنَبِّئُكَ بِتَأۡوِيلِ مَا لَمۡ تَسۡتَطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرًا
Bu aramızdaki ayrılık noktasıdır. Simdi sana sabredemedigin seylerin tevilini haber verecegim
Surah Al-Kahf, Verse 78
أَمَّا ٱلسَّفِينَةُ فَكَانَتۡ لِمَسَٰكِينَ يَعۡمَلُونَ فِي ٱلۡبَحۡرِ فَأَرَدتُّ أَنۡ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَآءَهُم مَّلِكٞ يَأۡخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصۡبٗا
Gemi var ya, o, denizde calısan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Cunku) onların arkasında, her (saglam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı
Surah Al-Kahf, Verse 79
وَأَمَّا ٱلۡغُلَٰمُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤۡمِنَيۡنِ فَخَشِينَآ أَن يُرۡهِقَهُمَا طُغۡيَٰنٗا وَكُفۡرٗا
Gence gelince, onun, anne ve babası mumin idi. Gencin onları azgınlık ve kufre suruklemesinden korktuk
Surah Al-Kahf, Verse 80
فَأَرَدۡنَآ أَن يُبۡدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيۡرٗا مِّنۡهُ زَكَوٰةٗ وَأَقۡرَبَ رُحۡمٗا
Rablerinin onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini vermesini istedik
Surah Al-Kahf, Verse 81
وَأَمَّا ٱلۡجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَٰمَيۡنِ يَتِيمَيۡنِ فِي ٱلۡمَدِينَةِ وَكَانَ تَحۡتَهُۥ كَنزٞ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَٰلِحٗا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَن يَبۡلُغَآ أَشُدَّهُمَا وَيَسۡتَخۡرِجَا كَنزَهُمَا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ وَمَا فَعَلۡتُهُۥ عَنۡ أَمۡرِيۚ ذَٰلِكَ تَأۡوِيلُ مَا لَمۡ تَسۡطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرٗا
Duvar ise, sehirdeki iki yetim gence aitti. Altında da onlara ait bir hazine vardı. Babaları salih insandı. Rabbin, onların olgunluk cagına ulasmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini cıkarmalarını istedi. Ben, bunları kendiligimden yapmadım. Iste bu sabredemedigin seylerin tevilidir
Surah Al-Kahf, Verse 82
وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَن ذِي ٱلۡقَرۡنَيۡنِۖ قُلۡ سَأَتۡلُواْ عَلَيۡكُم مِّنۡهُ ذِكۡرًا
Sana Zulkarneyn’i soruyorlar. Ondan size bir haber okuyacagım, de
Surah Al-Kahf, Verse 83
إِنَّا مَكَّنَّا لَهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِن كُلِّ شَيۡءٖ سَبَبٗا
Biz, onu yeryuzunde guclendirmis ve ona (ihtiyac duydugu) her sey icin bir sebep verdik
Surah Al-Kahf, Verse 84
فَأَتۡبَعَ سَبَبًا
O da bir sebep/yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 85
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَغۡرِبَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَغۡرُبُ فِي عَيۡنٍ حَمِئَةٖ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوۡمٗاۖ قُلۡنَا يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِمَّآ أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّآ أَن تَتَّخِذَ فِيهِمۡ حُسۡنٗا
Sonunda, gunesin battıgı yere varınca, kara balcıklı bir suda batıyor buldu, Orada da bir kavim buldu. Ona dedik ki: Ey Zulkarneyn! Onları ister cezalandır, ister iyi davran
Surah Al-Kahf, Verse 86
قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوۡفَ نُعَذِّبُهُۥ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَىٰ رَبِّهِۦ فَيُعَذِّبُهُۥ عَذَابٗا نُّكۡرٗا
Dedi ki: Kim, zulmederse onu cezalandıracagız, sonra Rabbine dondurulur ve Rabbi onu siddetli bir azapla cezalandırır
Surah Al-Kahf, Verse 87
وَأَمَّا مَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُۥ جَزَآءً ٱلۡحُسۡنَىٰۖ وَسَنَقُولُ لَهُۥ مِنۡ أَمۡرِنَا يُسۡرٗا
Fakat, kim de iman eder ve salih amel islerse, ona da iyi bir mukafat vardır. Ona emrimizden kolay olanı soyleriz
Surah Al-Kahf, Verse 88
ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا
Sonra bir sebep/ yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 89
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَطۡلِعَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَطۡلُعُ عَلَىٰ قَوۡمٖ لَّمۡ نَجۡعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتۡرٗا
Sonunda, gunesin dogdugu yere vardıgında onun, gunese karsı hicbir ortu (elbise, catı..) yapmadıgımız bir kavmin uzerine dogdugunu gordu
Surah Al-Kahf, Verse 90
كَذَٰلِكَۖ وَقَدۡ أَحَطۡنَا بِمَا لَدَيۡهِ خُبۡرٗا
Iste boyle, onun yanındakilerin hepsini ilmimizle kusattık
Surah Al-Kahf, Verse 91
ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا
Sonra yoluna devam etti
Surah Al-Kahf, Verse 92
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ بَيۡنَ ٱلسَّدَّيۡنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوۡمٗا لَّا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ قَوۡلٗا
Sonunda iki dag arasında, hemen hemen hicbir soz anlamayan bir kavme rastladı
Surah Al-Kahf, Verse 93
قَالُواْ يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِنَّ يَأۡجُوجَ وَمَأۡجُوجَ مُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَهَلۡ نَجۡعَلُ لَكَ خَرۡجًا عَلَىٰٓ أَن تَجۡعَلَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَهُمۡ سَدّٗا
Ey Zulkarneyn! Dediler. Ye’cuc ve Me’cuc bu ulkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arasına bir set yapman icin sana vergi verelim mi
Surah Al-Kahf, Verse 94
قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيۡرٞ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ أَجۡعَلۡ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُمۡ رَدۡمًا
Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana gucunuzle yardım edin, sizinle onlar arasına saglam bir engel yapayım, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 95
ءَاتُونِي زُبَرَ ٱلۡحَدِيدِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا سَاوَىٰ بَيۡنَ ٱلصَّدَفَيۡنِ قَالَ ٱنفُخُواْۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَعَلَهُۥ نَارٗا قَالَ ءَاتُونِيٓ أُفۡرِغۡ عَلَيۡهِ قِطۡرٗا
Bana demir kutleleri getirin de bunlar iki dagın arasını aynı seviyeye getirince: Korukleyin, dedi. Sonunda onu ates haline getirdi. Bana erimis bakır getirin de uzerine dokeyim, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 96
فَمَا ٱسۡطَٰعُوٓاْ أَن يَظۡهَرُوهُ وَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ لَهُۥ نَقۡبٗا
Artık, seddi asmaya gucleri yetmedi ve delip gecmediler
Surah Al-Kahf, Verse 97
قَالَ هَٰذَا رَحۡمَةٞ مِّن رَّبِّيۖ فَإِذَا جَآءَ وَعۡدُ رَبِّي جَعَلَهُۥ دَكَّآءَۖ وَكَانَ وَعۡدُ رَبِّي حَقّٗا
Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onun yerle bir eder. Bu, Rabbimin gercek bir vaadidir, dedi
Surah Al-Kahf, Verse 98
۞وَتَرَكۡنَا بَعۡضَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ يَمُوجُ فِي بَعۡضٖۖ وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَجَمَعۡنَٰهُمۡ جَمۡعٗا
Gunu gelince biz onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur’a uflendigi zaman da hepsini bir araya toplarız
Surah Al-Kahf, Verse 99
وَعَرَضۡنَا جَهَنَّمَ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡكَٰفِرِينَ عَرۡضًا
O gun, kafirlere Cehennem'i tam bir gosterisle sunarız
Surah Al-Kahf, Verse 100
ٱلَّذِينَ كَانَتۡ أَعۡيُنُهُمۡ فِي غِطَآءٍ عَن ذِكۡرِي وَكَانُواْ لَا يَسۡتَطِيعُونَ سَمۡعًا
Onların gozleri ogutlerime/uyarılarıma karsı ortulu ve kulakları da duymuyordu
Surah Al-Kahf, Verse 101
أَفَحَسِبَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَن يَتَّخِذُواْ عِبَادِي مِن دُونِيٓ أَوۡلِيَآءَۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا جَهَنَّمَ لِلۡكَٰفِرِينَ نُزُلٗا
Kafirler, beni bırakıp da kullarımı veliler/ilahlar edineceklerini mi sandılar? Biz, cehennemi kafirler icin konak olarak hazırladık
Surah Al-Kahf, Verse 102
قُلۡ هَلۡ نُنَبِّئُكُم بِٱلۡأَخۡسَرِينَ أَعۡمَٰلًا
De ki: Amelleri bakımından husranda olan kimseleri size haber verelim mi
Surah Al-Kahf, Verse 103
ٱلَّذِينَ ضَلَّ سَعۡيُهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّهُمۡ يُحۡسِنُونَ صُنۡعًا
Onlar, dunya hayatındaki butun amelleri bosa gitmisken, kendilerini gercekte guzel is yapmakta sanan kimselerdir
Surah Al-Kahf, Verse 104
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ وَلِقَآئِهِۦ فَحَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فَلَا نُقِيمُ لَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَزۡنٗا
Iste onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavusmayı kufredenlerdir. Artık onların yapıp ettikleri bosa cıkmıstır, kıyamet gunu onlara bir agırlık/deger de vermeyecegiz
Surah Al-Kahf, Verse 105
ذَٰلِكَ جَزَآؤُهُمۡ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُواْ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَرُسُلِي هُزُوًا
Iste onların cezası, kafir oldukları, ayetlerimi ve peygamberlerimi alaya aldıkları icin Cehennem'dir
Surah Al-Kahf, Verse 106
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ كَانَتۡ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ ٱلۡفِرۡدَوۡسِ نُزُلًا
Iman edip salih amellerde bulunanlar ise, konak olarak Firdevs Cennetleri vardır
Surah Al-Kahf, Verse 107
خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يَبۡغُونَ عَنۡهَا حِوَلٗا
Orada ebedi kalacaklardır, oradan hic ayrılmak istemeyeceklerdir
Surah Al-Kahf, Verse 108
قُل لَّوۡ كَانَ ٱلۡبَحۡرُ مِدَادٗا لِّكَلِمَٰتِ رَبِّي لَنَفِدَ ٱلۡبَحۡرُ قَبۡلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَٰتُ رَبِّي وَلَوۡ جِئۡنَا بِمِثۡلِهِۦ مَدَدٗا
De ki: Rabbimin sozleri icin denizler murekkep olsaydı Rabbin sozleri bitmeden denizler tukenirdi. Hatta bir misli daha murekkep getirsek bile…
Surah Al-Kahf, Verse 109
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَمَن كَانَ يَرۡجُواْ لِقَآءَ رَبِّهِۦ فَلۡيَعۡمَلۡ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَلَا يُشۡرِكۡ بِعِبَادَةِ رَبِّهِۦٓ أَحَدَۢا
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım! Bana ilahınızın sadece tek ilah oldugu vahyediliyor. Kim Rabbine kavusmayı umuyorsa, salih amel islesin ve Rabbine ibadet etmede hic kimseyi O’na ortak kosmasın
Surah Al-Kahf, Verse 110