Surah Al-Kahf - Turkish Translation by Suat Yildirim
ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبۡدِهِ ٱلۡكِتَٰبَ وَلَمۡ يَجۡعَل لَّهُۥ عِوَجَاۜ
Hamd O Allah'a mahsustur ki kuluna kitabı indirdi ve onun icine tutarsız hicbir sey koymadı
Surah Al-Kahf, Verse 1
قَيِّمٗا لِّيُنذِرَ بَأۡسٗا شَدِيدٗا مِّن لَّدُنۡهُ وَيُبَشِّرَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ أَجۡرًا حَسَنٗا
Dosdogru bir kitap olarak gonderdi. Ta ki Kendi nezdinde inkarcılar icin hazırladıgı siddetli azabı bildirerek onları uyarsın.Makbul ve guzel isler yapan muminleri de ebediyyen icinde kalacakları guzel bir mukafatla mujdelesin ve ta ki “Allah evlat edindi” diyenleri uyarsın
Surah Al-Kahf, Verse 2
مَّـٰكِثِينَ فِيهِ أَبَدٗا
Dosdogru bir kitap olarak gonderdi. Ta ki Kendi nezdinde inkarcılar icin hazırladıgı siddetli azabı bildirerek onları uyarsın.Makbul ve guzel isler yapan muminleri de ebediyyen icinde kalacakları guzel bir mukafatla mujdelesin ve ta ki “Allah evlat edindi” diyenleri uyarsın
Surah Al-Kahf, Verse 3
وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗا
Dosdogru bir kitap olarak gonderdi. Ta ki Kendi nezdinde inkarcılar icin hazırladıgı siddetli azabı bildirerek onları uyarsın.Makbul ve guzel isler yapan muminleri de ebediyyen icinde kalacakları guzel bir mukafatla mujdelesin ve ta ki “Allah evlat edindi” diyenleri uyarsın
Surah Al-Kahf, Verse 4
مَّا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٖ وَلَا لِأٓبَآئِهِمۡۚ كَبُرَتۡ كَلِمَةٗ تَخۡرُجُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡۚ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبٗا
Bu hususta, ne kendilerinin ne de babalarının hicbir bilgileri yoktur. Agızlarından cıkan o soz ne dehsetli bir soz!Ama onların iddia ettikleri, sırf yalandan ibaret
Surah Al-Kahf, Verse 5
فَلَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ إِن لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَسَفًا
Simdi, bu soze inanmazlarsa, demek sen onların ardına dusup nerdeyse kendi kendini yiyip tuketeceksin
Surah Al-Kahf, Verse 6
إِنَّا جَعَلۡنَا مَا عَلَى ٱلۡأَرۡضِ زِينَةٗ لَّهَا لِنَبۡلُوَهُمۡ أَيُّهُمۡ أَحۡسَنُ عَمَلٗا
Biz, yeryuzunde bulunan her seyi bir dunya zineti kıldık. Boylece insanlardan kimin daha iyi is gerceklestirecegini ortaya koymak istedik
Surah Al-Kahf, Verse 7
وَإِنَّا لَجَٰعِلُونَ مَا عَلَيۡهَا صَعِيدٗا جُرُزًا
Ve elbette Biz yer ustunde ne varsa hepsini, kupkuru yapıp dumduz edecegiz
Surah Al-Kahf, Verse 8
أَمۡ حَسِبۡتَ أَنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡكَهۡفِ وَٱلرَّقِيمِ كَانُواْ مِنۡ ءَايَٰتِنَا عَجَبًا
Ne o, yoksa sen, bizim ayetlerimiz icinde yalnız Ashab-ı Kehf ve rakim'in mi ibrete sayan olduklarını sandın? Is oyle degil
Surah Al-Kahf, Verse 9
إِذۡ أَوَى ٱلۡفِتۡيَةُ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ فَقَالُواْ رَبَّنَآ ءَاتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحۡمَةٗ وَهَيِّئۡ لَنَا مِنۡ أَمۡرِنَا رَشَدٗا
Vakta ki o genc yigitler magaraya cekildiler. Soyle niyaz ettiler: “Ulu Rabbimiz! Katından bir rahmet ver ve su davamızda dogruluk ve muvaffakiyet ihsan eyle bize!”
Surah Al-Kahf, Verse 10
فَضَرَبۡنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمۡ فِي ٱلۡكَهۡفِ سِنِينَ عَدَدٗا
Bunun uzerine magarada onları uykuya daldırdık. Nice yıllar oylece kaldılar
Surah Al-Kahf, Verse 11
ثُمَّ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِنَعۡلَمَ أَيُّ ٱلۡحِزۡبَيۡنِ أَحۡصَىٰ لِمَا لَبِثُوٓاْ أَمَدٗا
Sonra da o iki takımdan (Ashab-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin onların magarada kaldıkları sureyi daha iyi hesapladıklarını ortaya koyalım diye onları uyandırdık
Surah Al-Kahf, Verse 12
نَّحۡنُ نَقُصُّ عَلَيۡكَ نَبَأَهُم بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّهُمۡ فِتۡيَةٌ ءَامَنُواْ بِرَبِّهِمۡ وَزِدۡنَٰهُمۡ هُدٗى
Baslarından gecen olayı Biz sana dogru olarak anlatıyoruz.Gercekten onlar Rab'lerine tam iman etmis genclerdi.Biz de onların hidayetlerini ve yakinlerini artırdık
Surah Al-Kahf, Verse 13
وَرَبَطۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ إِذۡ قَامُواْ فَقَالُواْ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَن نَّدۡعُوَاْ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهٗاۖ لَّقَدۡ قُلۡنَآ إِذٗا شَطَطًا
Kalplerine kuvvet ve metanet verdik de onlar ayaga kalkıp:“Rabbimiz, dediler, goklerin ve yerin Rabbidir.Ondan baska hicbir ilaha yonelmeyiz.Sayet boyle bir sey yapacak olursak, gercek dısı, pek sacma bir soz soylemis oluruz.”
Surah Al-Kahf, Verse 14
هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمُنَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ لَّوۡلَا يَأۡتُونَ عَلَيۡهِم بِسُلۡطَٰنِۭ بَيِّنٖۖ فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا
“Su bizim halkımız var ya, iste onlar tuttular O'ndan baska tanrılar edindiler.Onların tanrı olduklarına dair acık delil getirmeleri gerekmez miydi?Uydurdugu yalanı Allah’a mal edenden daha zalim kim olabilir ki?”
Surah Al-Kahf, Verse 15
وَإِذِ ٱعۡتَزَلۡتُمُوهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأۡوُۥٓاْ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ يَنشُرۡ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّن رَّحۡمَتِهِۦ وَيُهَيِّئۡ لَكُم مِّنۡ أَمۡرِكُم مِّرۡفَقٗا
“Mademki onları ve onların Allah'tan baska taptıkları putları terk ettiniz, haydi oyleyse magaraya cekilin ki Rabbiniz rahmetini uzerinize yaysın, isinizde size kolaylık ve fayda ihsan etsin.”
Surah Al-Kahf, Verse 16
۞وَتَرَى ٱلشَّمۡسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهۡفِهِمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقۡرِضُهُمۡ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمۡ فِي فَجۡوَةٖ مِّنۡهُۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِۗ مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيّٗا مُّرۡشِدٗا
Onlara baksaydın gorurdun ki gunes dogunca magaralarının sagından dolasır, batarken de sol taraftan onları makaslardı. Onlar da magaranın genisce dehlizinde bulunuyorlardı. Iste onların boylece uyumaları Allah'ın alametlerindendir.Allah kime hidayet verirse dogru yolda olan odur; kimi de hidayetten mahrum eder sasırtırsa, artık imkanı yok, ona yol gosterecek bir dost bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 17
وَتَحۡسَبُهُمۡ أَيۡقَاظٗا وَهُمۡ رُقُودٞۚ وَنُقَلِّبُهُمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِۖ وَكَلۡبُهُم بَٰسِطٞ ذِرَاعَيۡهِ بِٱلۡوَصِيدِۚ لَوِ ٱطَّلَعۡتَ عَلَيۡهِمۡ لَوَلَّيۡتَ مِنۡهُمۡ فِرَارٗا وَلَمُلِئۡتَ مِنۡهُمۡ رُعۡبٗا
Sen onları uyanık sanırdın, halbuki gercekte onlar uykuda idiler.(Yanları ezilmesin diye) Biz onları gah saga, gah sola cevirirdik.Kopekleri ise magara girisinde on ayaklarını yaymıs vaziyette duruyordu.Onları gorseydin sen de urker, derhal donup kacardın, icin korku ile dolardı
Surah Al-Kahf, Verse 18
وَكَذَٰلِكَ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِيَتَسَآءَلُواْ بَيۡنَهُمۡۚ قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ كَمۡ لَبِثۡتُمۡۖ قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۚ قَالُواْ رَبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثۡتُمۡ فَٱبۡعَثُوٓاْ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمۡ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلۡمَدِينَةِ فَلۡيَنظُرۡ أَيُّهَآ أَزۡكَىٰ طَعَامٗا فَلۡيَأۡتِكُم بِرِزۡقٖ مِّنۡهُ وَلۡيَتَلَطَّفۡ وَلَا يُشۡعِرَنَّ بِكُمۡ أَحَدًا
Iste, onları nasıl uyuttuysak oylece de uyandırdık.Derken aralarında konusmaya basladılar.Birisi: “Ne kadar uykuda kaldınız?” diye sorunca bazıları:“Bir gun, belki bir gunden de az!” diye cevap verdiler.Digerleri de: “Uykuda ne kadar kaldıgınızı tam tamına ancak Rabbiniz bilir.” dediler.“Siz onu bırakın da, aclıgımızı gidermeye bakalım. Su akceyi verip icinizden birini sehre gonderin de baksın hangi yiyecek daha hos ve helal ise ondan size azık tedarik etsin.”“Bir de gayet nazik ve tedbirli davransın, varlıgınızı ve bulundugunuz yeri sakın hic kimseye hissettirmesin.”“Cunku onlar sizi ellerine gecirirlerse ya tasa tutar, ya da kendi dinlerine dondururler, bu takdirde de ebediyyen felah bulamazsınız.”
Surah Al-Kahf, Verse 19
إِنَّهُمۡ إِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ يَرۡجُمُوكُمۡ أَوۡ يُعِيدُوكُمۡ فِي مِلَّتِهِمۡ وَلَن تُفۡلِحُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا
Iste, onları nasıl uyuttuysak oylece de uyandırdık.Derken aralarında konusmaya basladılar.Birisi: “Ne kadar uykuda kaldınız?” diye sorunca bazıları:“Bir gun, belki bir gunden de az!” diye cevap verdiler.Digerleri de: “Uykuda ne kadar kaldıgınızı tam tamına ancak Rabbiniz bilir.” dediler.“Siz onu bırakın da, aclıgımızı gidermeye bakalım. Su akceyi verip icinizden birini sehre gonderin de baksın hangi yiyecek daha hos ve helal ise ondan size azık tedarik etsin.”“Bir de gayet nazik ve tedbirli davransın, varlıgınızı ve bulundugunuz yeri sakın hic kimseye hissettirmesin.”“Cunku onlar sizi ellerine gecirirlerse ya tasa tutar, ya da kendi dinlerine dondururler, bu takdirde de ebediyyen felah bulamazsınız.”
Surah Al-Kahf, Verse 20
وَكَذَٰلِكَ أَعۡثَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ لِيَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ لَا رَيۡبَ فِيهَآ إِذۡ يَتَنَٰزَعُونَ بَيۡنَهُمۡ أَمۡرَهُمۡۖ فَقَالُواْ ٱبۡنُواْ عَلَيۡهِم بُنۡيَٰنٗاۖ رَّبُّهُمۡ أَعۡلَمُ بِهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ غَلَبُواْ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِمۡ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيۡهِم مَّسۡجِدٗا
Fakat Bizim takdirimiz baska idi. Nasıl onları uyutup sonra uyandırdıksa, aynı sekilde obur kullarımızı da Ashab-ı Kehfin durumundan haberdar ettik ki,Allah'ın hasir vadinin gercegin ta kendisi olup hakkında hicbir suphe olmayacagını onlar da anlasınlar.Derken onları bulan halk, kendi aralarında onlar hakkında ne yapacaklarını tartısmaya giristi.Bazıları: “Onların anısına bir anıt dikin, biz gercek durumlarını anlayamadık, onların Rabbi hallerini pek iyi bilir” derken, gorusleri agır basan muminler ise: “Mutlaka onların yanı baslarına bir mescid yapacagız.” dediler
Surah Al-Kahf, Verse 21
سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٞ رَّابِعُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ وَيَقُولُونَ خَمۡسَةٞ سَادِسُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ رَجۡمَۢا بِٱلۡغَيۡبِۖ وَيَقُولُونَ سَبۡعَةٞ وَثَامِنُهُمۡ كَلۡبُهُمۡۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعۡلَمُهُمۡ إِلَّا قَلِيلٞۗ فَلَا تُمَارِ فِيهِمۡ إِلَّا مِرَآءٗ ظَٰهِرٗا وَلَا تَسۡتَفۡتِ فِيهِم مِّنۡهُمۡ أَحَدٗا
Insanların kimi: “Onlar, uc kisi idi, dordunculeri de kopekleri idi.” diyecekler.Bazıları da: “Bes kisi idiler, altıncıları da kopekleri idi.” diyecekler.Bunlar, gayb hakkında tahmin yurutmekten ibarettir.Kimileri de: “Onlar yedi kisi olup sekizincileri de kopekleri idi.” derler.De ki: “Onların sayısını tam tamına Rabbim bilir.” Onlar hakkında bilgisi olan cok az kisi vardır.Oyleyse onlar hakkında, sathi tartısma dısında kimse ile munakasa etme ve bu konuda ileri geri konusanlardan da hicbir bilgi isteme
Surah Al-Kahf, Verse 22
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَاْيۡءٍ إِنِّي فَاعِلٞ ذَٰلِكَ غَدًا
Hicbir konuda: Allah'ın dilemesine baglamaksızın, “Ben yarın mutlaka soyle soyle yapacagım” deme!Bunu unuttugun takdirde Allah’ı zikret ve: “Umarım ki Rabbim, dogru olma yonunden beni daha isabetli davranısa muvaffak kılar” de
Surah Al-Kahf, Verse 23
إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ وَٱذۡكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَهۡدِيَنِ رَبِّي لِأَقۡرَبَ مِنۡ هَٰذَا رَشَدٗا
Hicbir konuda: Allah'ın dilemesine baglamaksızın, “Ben yarın mutlaka soyle soyle yapacagım” deme!Bunu unuttugun takdirde Allah’ı zikret ve: “Umarım ki Rabbim, dogru olma yonunden beni daha isabetli davranısa muvaffak kılar” de
Surah Al-Kahf, Verse 24
وَلَبِثُواْ فِي كَهۡفِهِمۡ ثَلَٰثَ مِاْئَةٖ سِنِينَ وَٱزۡدَادُواْ تِسۡعٗا
Magaralarında uc yuz yıl kaldılar. Bazıları buna dokuz yıl daha ilave ettiler
Surah Al-Kahf, Verse 25
قُلِ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثُواْۖ لَهُۥ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ أَبۡصِرۡ بِهِۦ وَأَسۡمِعۡۚ مَا لَهُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَلِيّٖ وَلَا يُشۡرِكُ فِي حُكۡمِهِۦٓ أَحَدٗا
Sen soyle soyle: “Ne kadar kaldıklarını asıl Allah bilir. Zira goklerin ve yerin gaybını bilmek O'na mahsustur.O oyle guzel gorur, oyle guzel isitir ki!Oysa onların O’ndan baska hamileri yoktur.O, kendi hukmune kimseyi ortak yapmaz.” de
Surah Al-Kahf, Verse 26
وَٱتۡلُ مَآ أُوحِيَ إِلَيۡكَ مِن كِتَابِ رَبِّكَۖ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَن تَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدٗا
Sana vahyedilen Rabbinin kitabını oku. O'nun sozlerini degistirecek guc yoktur ve Ondan baska sıgınak bulman da mumkun degildir
Surah Al-Kahf, Verse 27
وَٱصۡبِرۡ نَفۡسَكَ مَعَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ وَلَا تَعۡدُ عَيۡنَاكَ عَنۡهُمۡ تُرِيدُ زِينَةَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَا تُطِعۡ مَنۡ أَغۡفَلۡنَا قَلۡبَهُۥ عَن ذِكۡرِنَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ وَكَانَ أَمۡرُهُۥ فُرُطٗا
Rablerine, sırf O'nun rızasını ve cemaline kavusmayı umdukları icin, sabah aksam yalvaranlarla beraber olmakta sebat et.!Dunya hayatının suslerini arzulayarak sakın gozlerini onlardan baskasına kaymasın.Kalbini Bizi zikretmekten gafil bıraktıgımız, heva ve hevesine uyan ve isi hep asırılık olan kimselere itaat etme
Surah Al-Kahf, Verse 28
وَقُلِ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَن شَآءَ فَلۡيُؤۡمِن وَمَن شَآءَ فَلۡيَكۡفُرۡۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمۡ سُرَادِقُهَاۚ وَإِن يَسۡتَغِيثُواْ يُغَاثُواْ بِمَآءٖ كَٱلۡمُهۡلِ يَشۡوِي ٱلۡوُجُوهَۚ بِئۡسَ ٱلشَّرَابُ وَسَآءَتۡ مُرۡتَفَقًا
De ki: “Iste Rabbiniz tarafından gercek geldi. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.”Su da bir gercektir ki Biz o zalimlere, duvarları kendilerini cepecevre kusatmıs olan muthis bir ates hazırladık.Eger susuzluktan feryad edecek olurlarsa kendilerine erimis maden gibi yuzleri haslayan bir su verilir.O ne fena bir icecektir ve cehennem ne fena bir barınaktır
Surah Al-Kahf, Verse 29
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ مَنۡ أَحۡسَنَ عَمَلًا
Iman edip guzel ve yararlı isler yapanlara gelince, su bir gercek ki Biz guzel is yapanların islerini asla zayi etmeyiz
Surah Al-Kahf, Verse 30
أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَيَلۡبَسُونَ ثِيَابًا خُضۡرٗا مِّن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۚ نِعۡمَ ٱلثَّوَابُ وَحَسُنَتۡ مُرۡتَفَقٗا
Iste onlara, iclerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır.Orada tahtlar uzerine kurularak kendilerine altın bilezikler takılacak, ince ve kalın ipekten yesil elbiseler giyecekler.Tahtlara kurulacaklar.Ne guzel mukafattır bunlar ve ne guzel bir meskendir o cennet
Surah Al-Kahf, Verse 31
۞وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلٗا رَّجُلَيۡنِ جَعَلۡنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيۡنِ مِنۡ أَعۡنَٰبٖ وَحَفَفۡنَٰهُمَا بِنَخۡلٖ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمَا زَرۡعٗا
Onlara su iki kisinin halini misal getir:Onlardan birine iki uzum bagı lutfettik, bagların etrafını hurma agacları ile donattık ve bahcelerin arasında da ekin bitirdik
Surah Al-Kahf, Verse 32
كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَٰلَهُمَا نَهَرٗا
Her iki bag da meyvesini verdi, hicbir seyi eksik bırakmadı.O iki bagın arasında da bir ırmak akıttık
Surah Al-Kahf, Verse 33
وَكَانَ لَهُۥ ثَمَرٞ فَقَالَ لِصَٰحِبِهِۦ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالٗا وَأَعَزُّ نَفَرٗا
O sahsın baska serveti de vardı. Arkadasıyla konusurken ona:“Benim,” dedi, “malım ve servetim senden cok oldugu gibi, maiyyet, coluk cocuk bakımından da senden daha ilerideyim.”
Surah Al-Kahf, Verse 34
وَدَخَلَ جَنَّتَهُۥ وَهُوَ ظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ قَالَ مَآ أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِۦٓ أَبَدٗا
Bu adam gururu yuzunden kendi oz canına zulmeder vaziyette bagına girdi ve: “Zannetmem ki bu bag bozulup yok olsun; kıyametin kopacagını da sanmıyorum.Bununla beraber sayet Rabbimin huzuruna goturulecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir akıbet bulurum.” dedi
Surah Al-Kahf, Verse 35
وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّدِدتُّ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيۡرٗا مِّنۡهَا مُنقَلَبٗا
Bu adam gururu yuzunden kendi oz canına zulmeder vaziyette bagına girdi ve: “Zannetmem ki bu bag bozulup yok olsun; kıyametin kopacagını da sanmıyorum.Bununla beraber sayet Rabbimin huzuruna goturulecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir akıbet bulurum.” dedi
Surah Al-Kahf, Verse 36
قَالَ لَهُۥ صَاحِبُهُۥ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَكَفَرۡتَ بِٱلَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ سَوَّىٰكَ رَجُلٗا
Konusma esnasında arkadası bu sahsa: “Ne o” dedi, “yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni boyle tam mukemmel bir insan sekline getiren Rabbini mi inkar ediyorsun? Fakat sen inkar etsen de sunu bil ki benim Rabbim Allah'tır. Rabbime hic bir seyi ortak saymam.”
Surah Al-Kahf, Verse 37
لَّـٰكِنَّا۠ هُوَ ٱللَّهُ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا
Konusma esnasında arkadası bu sahsa: “Ne o” dedi, “yoksa sen, senin aslını topraktan, sonra da bir damla meniden yaratan, bilahare de seni boyle tam mukemmel bir insan sekline getiren Rabbini mi inkar ediyorsun? Fakat sen inkar etsen de sunu bil ki benim Rabbim Allah'tır. Rabbime hic bir seyi ortak saymam.”
Surah Al-Kahf, Verse 38
وَلَوۡلَآ إِذۡ دَخَلۡتَ جَنَّتَكَ قُلۡتَ مَا شَآءَ ٱللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ إِن تَرَنِ أَنَا۠ أَقَلَّ مِنكَ مَالٗا وَوَلَدٗا
“Benim servetimin ve coluk cocugumun sayısının seninkinden daha az oldugunu dusundugune gore, bagına girdiginde: “Masaallah! Allah ne guzel dilemis ve yapmıs! Ondan baska gercek guc ve kuvvet sahibi yoktur.” demeli degil miydin
Surah Al-Kahf, Verse 39
فَعَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يُؤۡتِيَنِ خَيۡرٗا مِّن جَنَّتِكَ وَيُرۡسِلَ عَلَيۡهَا حُسۡبَانٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَتُصۡبِحَ صَعِيدٗا زَلَقًا
Olur ki Rabbim senin bahcenden daha iyisini bana verir ve senin o bahcene gokten bir afet indirir de bagın kupkuru toprak kesilir; yahut bagının suyu cekilir de ondan artık busbutun umidini kesersin.”
Surah Al-Kahf, Verse 40
أَوۡ يُصۡبِحَ مَآؤُهَا غَوۡرٗا فَلَن تَسۡتَطِيعَ لَهُۥ طَلَبٗا
Olur ki Rabbim senin bahcenden daha iyisini bana verir ve senin o bahcene gokten bir afet indirir de bagın kupkuru toprak kesilir; yahut bagının suyu cekilir de ondan artık busbutun umidini kesersin.”
Surah Al-Kahf, Verse 41
وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصۡبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيۡهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُشۡرِكۡ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا
Cok gecmeden, butun serveti kul oldu... Sahibi bu halini gorunce, bagın cokmus cardakları karsısında, yaptıgı masraflarına, harcadıgı emeklere acıyıp avuclarını ogustura kaldı!“Ah!” diyordu, “n'olaydım, Rabbime ibadette hicbir seyi ortak yapmamıs olaydım!”
Surah Al-Kahf, Verse 42
وَلَمۡ تَكُن لَّهُۥ فِئَةٞ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مُنتَصِرًا
Hasılı o, Allah'tan baska kendisine sahip cıkacak bir topluluk da bulamadı, kendi kendini de kurtaramadı
Surah Al-Kahf, Verse 43
هُنَالِكَ ٱلۡوَلَٰيَةُ لِلَّهِ ٱلۡحَقِّۚ هُوَ خَيۡرٞ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ عُقۡبٗا
Oyle bir yerde himaye ve yardım, sadece hak ve hakikatin ta kendisi alan Allah'a mahsustur.En iyi mukafatı da, en guzel akıbeti de veren O’dur
Surah Al-Kahf, Verse 44
وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَآءٍ أَنزَلۡنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخۡتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلۡأَرۡضِ فَأَصۡبَحَ هَشِيمٗا تَذۡرُوهُ ٱلرِّيَٰحُۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقۡتَدِرًا
Dunya hayatı hakkında onlara su misali ver: Dunya hayatının durumu suna benzer: Gokten yagmur indiririz, onun sayesinde yeryuzunde bitkiler yeserip gurlesir, cok gecmeden kurur, ruzgarın savurdugu cercop haline gelir. Allah her seye hakkıyla kadirdir
Surah Al-Kahf, Verse 45
ٱلۡمَالُ وَٱلۡبَنُونَ زِينَةُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّـٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ أَمَلٗا
Mal mulk, coluk cocuk...Butun bunlar dunya hayatının susleridir.Ama baki kalacak yararlı isler ise Rabbinin katında, hem mukafat yonunden, hem de umit baglamak bakımından daha hayırlıdır
Surah Al-Kahf, Verse 46
وَيَوۡمَ نُسَيِّرُ ٱلۡجِبَالَ وَتَرَى ٱلۡأَرۡضَ بَارِزَةٗ وَحَشَرۡنَٰهُمۡ فَلَمۡ نُغَادِرۡ مِنۡهُمۡ أَحَدٗا
Gun gelir, dagları yuruturuz, yerin dumduz hale geldigini gorursun.Iste butun insanları mahser meydanına topladık, eksik bıraktıgımız bir tek kisi bile kalmadı
Surah Al-Kahf, Verse 47
وَعُرِضُواْ عَلَىٰ رَبِّكَ صَفّٗا لَّقَدۡ جِئۡتُمُونَا كَمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةِۭۚ بَلۡ زَعَمۡتُمۡ أَلَّن نَّجۡعَلَ لَكُم مَّوۡعِدٗا
Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna arz olundular. Ve soyle nida edildi onlara: “Ilkin sizi nasıl yarattıksa, aynen o sekilde Biz'e dondunuz. Siz ise, boyle bir bulusma belirlemedigimizi iddia ederdiniz degil mi?”
Surah Al-Kahf, Verse 48
وَوُضِعَ ٱلۡكِتَٰبُ فَتَرَى ٱلۡمُجۡرِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَٰوَيۡلَتَنَا مَالِ هَٰذَا ٱلۡكِتَٰبِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةٗ وَلَا كَبِيرَةً إِلَّآ أَحۡصَىٰهَاۚ وَوَجَدُواْ مَا عَمِلُواْ حَاضِرٗاۗ وَلَا يَظۡلِمُ رَبُّكَ أَحَدٗا
Iste herkesin hesap defteri onune konuldu. Mucrimlerin defterdeki kayıtlardan korktuklarını ve soyle dediklerini gorursun:“Eyvah bize! Bu deftere de ne oluyor?Ne kucuk komus, ne buyuk, yazılmadık sey bırakmamıs!”Boylece yaptıkları her seyi yanlarında buldular.Su kesin ki Rabbin kimseye zulmetmez
Surah Al-Kahf, Verse 49
وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ كَانَ مِنَ ٱلۡجِنِّ فَفَسَقَ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِۦٓۗ أَفَتَتَّخِذُونَهُۥ وَذُرِّيَّتَهُۥٓ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِي وَهُمۡ لَكُمۡ عَدُوُّۢۚ بِئۡسَ لِلظَّـٰلِمِينَ بَدَلٗا
Hani bir zaman Biz meleklere: “Adem'e secde edin!” deyince, onlar da derhal secdeye kapanmıslardı. Ne var ki Iblis egilmemisti. O cinlerden idi. Rabbinin emrinin dısına cıktı.Ey Adem’in evlatları!Onlar size dusman oldukları halde, siz kalkıp Benden ayrı olarak onu ve onun evlatlarını mı dost ediniyorsunuz?Zalimler icin ne fena bir bedel! Ne zararlı bir takas
Surah Al-Kahf, Verse 50
۞مَّآ أَشۡهَدتُّهُمۡ خَلۡقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَا خَلۡقَ أَنفُسِهِمۡ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ ٱلۡمُضِلِّينَ عَضُدٗا
Ben onları goklerin ve yerin yaratılısına tanık etmedigim gibi, kendi yaratılıslarına da sahit kılmadım.Ben sapık ve saptıran kimseleri hicbir zaman yanıma yaklastırmam, yardımcı edinmem
Surah Al-Kahf, Verse 51
وَيَوۡمَ يَقُولُ نَادُواْ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُم مَّوۡبِقٗا
O gun Allah musriklere der ki:“Haydi bakalım, ortaklarım olduklarını iddia ettiginiz putları cagırın, gelsinler!”Iste cagırdılar ama, onlar kendilerine cevap vermediler.Biz aralarına bir ucurum koyduk.
Surah Al-Kahf, Verse 52
وَرَءَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٱلنَّارَ فَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمۡ يَجِدُواْ عَنۡهَا مَصۡرِفٗا
Suclular atesi gorduler, orayı boylayacaklarını iyice anladılar.Etrafı yokladılar, fakat ondan kacacak bir yer bulamadılar
Surah Al-Kahf, Verse 53
وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَا فِي هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٖۚ وَكَانَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَكۡثَرَ شَيۡءٖ جَدَلٗا
Biz bu Kur'an’da, insanlar icin her turlu misal ve ogudu, farklı usluplarla tekrar tekrar ifade ettik. Fakat bircogu bunları anlamadı. Zira butun varlıklar icinde tartısmaya en duskun olan, insandır
Surah Al-Kahf, Verse 54
وَمَا مَنَعَ ٱلنَّاسَ أَن يُؤۡمِنُوٓاْ إِذۡ جَآءَهُمُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّهُمۡ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمۡ سُنَّةُ ٱلۡأَوَّلِينَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ قُبُلٗا
O insanları, kendilerine peygamber geldigi halde, inanmaktan ve Rab'lerinden af dilemekten alıkoyan sey, sırf Allah’ın dusturu uyarınca, evvelki ummetlerin basına gelen azabın kendilerinin de baslarına gelmesini yahut ahiret azabının gozlerinin onune konulmasını beklemeleridir
Surah Al-Kahf, Verse 55
وَمَا نُرۡسِلُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَۚ وَيُجَٰدِلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلۡبَٰطِلِ لِيُدۡحِضُواْ بِهِ ٱلۡحَقَّۖ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَمَآ أُنذِرُواْ هُزُوٗا
Halbuki Biz resulleri azap getirmeleri icin degil, sadece iman edenleri Allah'ın rahmetiyle mujdelemeleri, inkar edenleri ise bekleyen tehlikeleri haber verip uyarmaları icin gondeririz. Kafirler ise hakkı batılla ortadan kaldırmak icin mucadele verirler. Onlar butun ayetlerimizi, butun uyarmalarımızı hep alay konusu yaparlar
Surah Al-Kahf, Verse 56
وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ فَأَعۡرَضَ عَنۡهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُۚ إِنَّا جَعَلۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ أَكِنَّةً أَن يَفۡقَهُوهُ وَفِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٗاۖ وَإِن تَدۡعُهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ فَلَن يَهۡتَدُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا
Rabbinin ayetleriyle ogut verildigi halde onlara sırtını donen ve elleriyle isledigi suclarını unutan kimseden daha zalim kim olabilir?Biz onların kalplerine bunu anlamalarına engel olacak perdeler, kulaklarına da agırlıklar koyduk.Sen onları hidayete cagırsan da, artık onlar ebediyyen hidayete gelemezler
Surah Al-Kahf, Verse 57
وَرَبُّكَ ٱلۡغَفُورُ ذُو ٱلرَّحۡمَةِۖ لَوۡ يُؤَاخِذُهُم بِمَا كَسَبُواْ لَعَجَّلَ لَهُمُ ٱلۡعَذَابَۚ بَل لَّهُم مَّوۡعِدٞ لَّن يَجِدُواْ مِن دُونِهِۦ مَوۡئِلٗا
Senin magfireti bol Rabbin, merhametlidir. Eger isledikleri sucları sebebiyle onları cezalandıracak olsaydı, azabı onlara hemen gonderirdi. Fakat onlar icin belirlenmis bir sure vardır ki o vade geldiginde Allah'ın cezasından kacıp sıgınacak hicbir yer bulamazlar
Surah Al-Kahf, Verse 58
وَتِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰٓ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَعَلۡنَا لِمَهۡلِكِهِم مَّوۡعِدٗا
Iste o sehirlerin harabeleri!.. Oraların ahalileri zulumlerinde ısrar edince onları imha ettik. Onların helakleri icin de, bir vade tayin ettik
Surah Al-Kahf, Verse 59
وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِفَتَىٰهُ لَآ أَبۡرَحُ حَتَّىٰٓ أَبۡلُغَ مَجۡمَعَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ أَوۡ أَمۡضِيَ حُقُبٗا
Bir vakit Musa, genc yardımcısına: “Durup dinlenmeyecegim, demisti, ta ki iki denizin birlestigi yere varacagım. Varamazsam senelerce yurumeye devam edecegim.”
Surah Al-Kahf, Verse 60
فَلَمَّا بَلَغَا مَجۡمَعَ بَيۡنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ سَرَبٗا
Onlar iki denizin birlestigi yere vardıklarında balıklarını unutmus bulundular. Balık sıyrılıp denizde bir yol tutmustu bile
Surah Al-Kahf, Verse 61
فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَىٰهُ ءَاتِنَا غَدَآءَنَا لَقَدۡ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَٰذَا نَصَبٗا
Bulusma yerini farkına varmaksızın gecip gidince Musa yardımcısına:“Getir artık kahvaltımızı!” dedi, “Gercekten bu seyahatimizde epey yorgun dustuk.”
Surah Al-Kahf, Verse 62
قَالَ أَرَءَيۡتَ إِذۡ أَوَيۡنَآ إِلَى ٱلصَّخۡرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ ٱلۡحُوتَ وَمَآ أَنسَىٰنِيهُ إِلَّا ٱلشَّيۡطَٰنُ أَنۡ أَذۡكُرَهُۥۚ وَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ عَجَبٗا
“Gordun mu?” dedi, “O kayanın yanında mola verdigimizde, ben balıgı unutmusum! Muhakkak ki onu sana soylememi unutturan da seytandan baskası degildir.Dogrusu balık, cok acayip bir sekilde canlanarak denizde yolunu tutup gittiydi.”
Surah Al-Kahf, Verse 63
قَالَ ذَٰلِكَ مَا كُنَّا نَبۡغِۚ فَٱرۡتَدَّا عَلَىٰٓ ءَاثَارِهِمَا قَصَصٗا
Musa: “Iste gozleyip durdugumuz da bu idi ya!” dedi.Derhal izlerini takip ederek gerisin geri donup kayanın yanına vardılar
Surah Al-Kahf, Verse 64
فَوَجَدَا عَبۡدٗا مِّنۡ عِبَادِنَآ ءَاتَيۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَعَلَّمۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّا عِلۡمٗا
Orada bizim seckin kullarımızdan oyle bir has kulumuzu buldular ki Biz ona lutfedip, nezdimizden rabbani bir ilim ogretmistik
Surah Al-Kahf, Verse 65
قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰ هَلۡ أَتَّبِعُكَ عَلَىٰٓ أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمۡتَ رُشۡدٗا
“Ustadım” dedi Musa, “Sana ogretilen bu ilimden bana da bir seyler ogretmen icin sana tabi olabilir miyim?”
Surah Al-Kahf, Verse 66
قَالَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
“Dogrusu” dedi, “sen benimle beraberlige sabredemezsin.Butun yonleriyle kavrayamadıgın meseleler karsısında nasıl kendini tutabilirsin ki?”
Surah Al-Kahf, Verse 67
وَكَيۡفَ تَصۡبِرُ عَلَىٰ مَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ خُبۡرٗا
“Dogrusu” dedi, “sen benimle beraberlige sabredemezsin.Butun yonleriyle kavrayamadıgın meseleler karsısında nasıl kendini tutabilirsin ki?”
Surah Al-Kahf, Verse 68
قَالَ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ صَابِرٗا وَلَآ أَعۡصِي لَكَ أَمۡرٗا
“Insaallah” dedi Musa, “beni sabırlı bulacaksın ve senin hic bir emrine karsı koymayacagım.”
Surah Al-Kahf, Verse 69
قَالَ فَإِنِ ٱتَّبَعۡتَنِي فَلَا تَسۡـَٔلۡنِي عَن شَيۡءٍ حَتَّىٰٓ أُحۡدِثَ لَكَ مِنۡهُ ذِكۡرٗا
“O halde” dedi, “bana tabi olduguna gore, hangi konuda olursa olsun, ben onun hakkında sana soz acmadıkca, asla bana soru sormayacaksın!”
Surah Al-Kahf, Verse 70
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا رَكِبَا فِي ٱلسَّفِينَةِ خَرَقَهَاۖ قَالَ أَخَرَقۡتَهَا لِتُغۡرِقَ أَهۡلَهَا لَقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـًٔا إِمۡرٗا
Bunun uzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye rastlayıp ona bindiler ve o zat gemiyi deldi. Musa duramayıp: “Ne yaptın oyle?” dedi “Icindeki yolcuları denizde bogmak icin mi yaptın bunu? Vallahi cok korkunc bir is yaptın!”
Surah Al-Kahf, Verse 71
قَالَ أَلَمۡ أَقُلۡ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
(Hızır:) “Sen benimle beraberlige katlanamazsın dememis miydim?(Iste sen de gordun!)” dedi
Surah Al-Kahf, Verse 72
قَالَ لَا تُؤَاخِذۡنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرۡهِقۡنِي مِنۡ أَمۡرِي عُسۡرٗا
“Ne olur” dedi Musa, “lutfen unutarak soyledigim bu sozden oturu beni azarlama, bu isimden dolayı bana bir gucluk cıkarma!”
Surah Al-Kahf, Verse 73
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا لَقِيَا غُلَٰمٗا فَقَتَلَهُۥ قَالَ أَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا زَكِيَّةَۢ بِغَيۡرِ نَفۡسٖ لَّقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـٔٗا نُّكۡرٗا
Yine yola koyuldular.Nihayet bir oglan cocuguna rastladılar ve (Hızır) onu oldurdu.Musa atılıp: “Ne yaptın?” dedi, “masum ve gunahsız bir canı, kısas hukmu ile bir can karsılıgında olmaksızın mı oldurdun?Dogrusu gorulmemis derecede fena bir is yaptın!”
Surah Al-Kahf, Verse 74
۞قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا
“Sen benimle arkadaslık etmeye katlanamazsın dememis miydim?” dedi
Surah Al-Kahf, Verse 75
قَالَ إِن سَأَلۡتُكَ عَن شَيۡءِۭ بَعۡدَهَا فَلَا تُصَٰحِبۡنِيۖ قَدۡ بَلَغۡتَ مِن لَّدُنِّي عُذۡرٗا
Musa: “Eger” dedi, “sana bir daha soracak olursam, bundan boyle benimle hic arkadaslık etme! Artık ozur dileyemeyecek hale geldim.”
Surah Al-Kahf, Verse 76
فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَيَآ أَهۡلَ قَرۡيَةٍ ٱسۡتَطۡعَمَآ أَهۡلَهَا فَأَبَوۡاْ أَن يُضَيِّفُوهُمَا فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارٗا يُرِيدُ أَن يَنقَضَّ فَأَقَامَهُۥۖ قَالَ لَوۡ شِئۡتَ لَتَّخَذۡتَ عَلَيۡهِ أَجۡرٗا
Tekrar yola devam ettiler.Nihayet bir sehre varıp o sehir halkından yiyecek istediler, ama ahali bunları misafir etmemekte diretti. Bu sırada (Hızır) orada yıkılmaya yuz tutmus bir duvar gorur gormez onu duzeltiverdi.Musa: “Isteseydin” dedi, “elbette buna karsı iyi bir ucret alabilirdin.”
Surah Al-Kahf, Verse 77
قَالَ هَٰذَا فِرَاقُ بَيۡنِي وَبَيۡنِكَۚ سَأُنَبِّئُكَ بِتَأۡوِيلِ مَا لَمۡ تَسۡتَطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرًا
Hızır: “Iste” dedi, “seninle ayrılmamızın vakti gelmis bulunuyor.Simdi sana hakkında sabırsızlık gosterdigin o meselelerin icyuzlerini tek tek bildirecegim
Surah Al-Kahf, Verse 78
أَمَّا ٱلسَّفِينَةُ فَكَانَتۡ لِمَسَٰكِينَ يَعۡمَلُونَ فِي ٱلۡبَحۡرِ فَأَرَدتُّ أَنۡ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَآءَهُم مَّلِكٞ يَأۡخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصۡبٗا
Evvela, o gemi, denizde calısan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira ote yanında, saglam olan butun gemileri gasbeden zalim bir hukumdar vardı
Surah Al-Kahf, Verse 79
وَأَمَّا ٱلۡغُلَٰمُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤۡمِنَيۡنِ فَخَشِينَآ أَن يُرۡهِقَهُمَا طُغۡيَٰنٗا وَكُفۡرٗا
Oglan cocuguna gelince: Onun ebeveyni mumin insanlar idi. Bu cocugun onları ileride azgınlıga ve kufre suruklemesinden korktuk
Surah Al-Kahf, Verse 80
فَأَرَدۡنَآ أَن يُبۡدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيۡرٗا مِّنۡهُ زَكَوٰةٗ وَأَقۡرَبَ رُحۡمٗا
Onların Rabbinin, kendilerine, onun yerine daha temiz, daha hayırlı, merhamette ondan daha hisli bir cocuk ihsan etmesini diledik
Surah Al-Kahf, Verse 81
وَأَمَّا ٱلۡجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَٰمَيۡنِ يَتِيمَيۡنِ فِي ٱلۡمَدِينَةِ وَكَانَ تَحۡتَهُۥ كَنزٞ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَٰلِحٗا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَن يَبۡلُغَآ أَشُدَّهُمَا وَيَسۡتَخۡرِجَا كَنزَهُمَا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ وَمَا فَعَلۡتُهُۥ عَنۡ أَمۡرِيۚ ذَٰلِكَ تَأۡوِيلُ مَا لَمۡ تَسۡطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرٗا
Gelelim duvara: O duvar sehirdeki iki yetim cocuga aitti. Duvarın altında onlara ait bir define gomulu idi. Babaları, salih, iyi bir insandı. Rabbin onların resit olacakları caga gelip, definelerini o zaman cıkarmalarını irade buyurdu.Butun bunlar Rabbinden birer lutuf ve rahmet olup, ben hicbirini kendi gorusumle yapmıs degilim. Iste hakkında sabırsızlık gosterdigin meselelerin icyuzu bunlardan ibarettir.”
Surah Al-Kahf, Verse 82
وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَن ذِي ٱلۡقَرۡنَيۡنِۖ قُلۡ سَأَتۡلُواْ عَلَيۡكُم مِّنۡهُ ذِكۡرًا
Bir de sana Zulkarneyn'i sorarlar. “Size onun bir hadisesini anlatayım.” de
Surah Al-Kahf, Verse 83
إِنَّا مَكَّنَّا لَهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِن كُلِّ شَيۡءٖ سَبَبٗا
Biz ona dunyada genis imkanlar verdik ve onun ihtiyac duydugu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya dogru bir yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 84
فَأَتۡبَعَ سَبَبًا
Biz ona dunyada genis imkanlar verdik ve onun ihtiyac duydugu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya dogru bir yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 85
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَغۡرِبَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَغۡرُبُ فِي عَيۡنٍ حَمِئَةٖ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوۡمٗاۖ قُلۡنَا يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِمَّآ أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّآ أَن تَتَّخِذَ فِيهِمۡ حُسۡنٗا
Nihayet Batıya ulastıgında, gunesi adeta kara bir balcıkta batar vaziyette buldu.Orada yerli bir halk bulunuyordu.Biz: “Zulkarneyn!” dedik, “ister onlara azab edersin, ister guzel davranırsın.”
Surah Al-Kahf, Verse 86
قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوۡفَ نُعَذِّبُهُۥ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَىٰ رَبِّهِۦ فَيُعَذِّبُهُۥ عَذَابٗا نُّكۡرٗا
Zulkarneyn soyle dedi: “Kim zulmederse, Biz onu cezalandırırız, sonra da Rabbinin huzuruna goturulur. O da ona benzeri gorulmedik bir ceza uygular
Surah Al-Kahf, Verse 87
وَأَمَّا مَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُۥ جَزَآءً ٱلۡحُسۡنَىٰۖ وَسَنَقُولُ لَهُۥ مِنۡ أَمۡرِنَا يُسۡرٗا
Fakat iman edip makbul ve guzel davranıslar icinde olana, en guzel karsılık verilir ve ona kolay olan buyruklarımızı emrederiz, kolaylık gosteririz.”
Surah Al-Kahf, Verse 88
ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا
Zulkarneyn bu sefer yine bir yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 89
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَطۡلِعَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَطۡلُعُ عَلَىٰ قَوۡمٖ لَّمۡ نَجۡعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتۡرٗا
Gunesin dogdugu yere varınca onun, kendilerini sıcaktan koruyacak bir siper nasib etmedigimiz bir halk uzerine dogdugunu gordu
Surah Al-Kahf, Verse 90
كَذَٰلِكَۖ وَقَدۡ أَحَطۡنَا بِمَا لَدَيۡهِ خُبۡرٗا
Iste Zulkarneyn, boyle yuksek bir hukumranlıga sahip idi. Onun yanında ne var, ne yoksa Biz hepsine vakıf idik
Surah Al-Kahf, Verse 91
ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا
Sonra o baska bir yol tuttu
Surah Al-Kahf, Verse 92
حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ بَيۡنَ ٱلسَّدَّيۡنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوۡمٗا لَّا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ قَوۡلٗا
Nihayet iki dag arasına ulastıgında, onların onunde, hemen hemen hic soz anlamayan bir millet buldu
Surah Al-Kahf, Verse 93
قَالُواْ يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِنَّ يَأۡجُوجَ وَمَأۡجُوجَ مُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَهَلۡ نَجۡعَلُ لَكَ خَرۡجًا عَلَىٰٓ أَن تَجۡعَلَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَهُمۡ سَدّٗا
“Ey Zulkarneyn!” dediler, “Ye'cuc ve Me’cuc bu ulkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman icin sana bir vergi vermeyi teklif ediyoruz, ne dersin?”
Surah Al-Kahf, Verse 94
قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيۡرٞ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ أَجۡعَلۡ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُمۡ رَدۡمًا
O da soyle cevap verdi: “Rabbimin bana verdigi imkanlar, sizin vereceginizden daha hayırlıdır. Siz bana beden gucuyle yardımcı olun da sizinle onlar arasında saglam bir sed yapayım.”
Surah Al-Kahf, Verse 95
ءَاتُونِي زُبَرَ ٱلۡحَدِيدِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا سَاوَىٰ بَيۡنَ ٱلصَّدَفَيۡنِ قَالَ ٱنفُخُواْۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَعَلَهُۥ نَارٗا قَالَ ءَاتُونِيٓ أُفۡرِغۡ عَلَيۡهِ قِطۡرٗا
“Demir kutleleri getirin bana!” Zulkarneyn iki dagın arasını demir kutleleriyle doldurtup daglarla aynı seviyeye getirince: “Korukleyin!” dedi. Tam onu bir ates haline getirince, “Bana erimis bakır getirin de uzerine dokeyim.” dedi
Surah Al-Kahf, Verse 96
فَمَا ٱسۡطَٰعُوٓاْ أَن يَظۡهَرُوهُ وَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ لَهُۥ نَقۡبٗا
Artık o Ye'cuc ve Me’cuc’un, ne seddi asmaya, ne de onda delik acmaya gucleri yetmedi
Surah Al-Kahf, Verse 97
قَالَ هَٰذَا رَحۡمَةٞ مِّن رَّبِّيۖ فَإِذَا جَآءَ وَعۡدُ رَبِّي جَعَلَهُۥ دَكَّآءَۖ وَكَانَ وَعۡدُ رَبِّي حَقّٗا
Zulkarneyn: “Bu, Rabbimden bir rahmettir, bir lutuftur, dedi. Rabbimin tayin ettigi vakit gelince, bunu yerle bir eder. Rabbimin vadi mutlaka gerceklesir.”
Surah Al-Kahf, Verse 98
۞وَتَرَكۡنَا بَعۡضَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ يَمُوجُ فِي بَعۡضٖۖ وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَجَمَعۡنَٰهُمۡ جَمۡعٗا
O gun, yani kıyamet gunu onlar deniz dalgaları gibi birbirine carparak calkalanırlar. Sur'a da ufurulur, insanların hepsini bir araya toplarız
Surah Al-Kahf, Verse 99
وَعَرَضۡنَا جَهَنَّمَ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡكَٰفِرِينَ عَرۡضًا
Gozleri Benim kitabım karsısında perdeli olup, Kur'an’ı dinlemeye tahammul edemeyen kafirlere, o gun cehennemi gosteririz, cehennemle karsı karsıya koyarız onları
Surah Al-Kahf, Verse 100
ٱلَّذِينَ كَانَتۡ أَعۡيُنُهُمۡ فِي غِطَآءٍ عَن ذِكۡرِي وَكَانُواْ لَا يَسۡتَطِيعُونَ سَمۡعًا
Gozleri Benim kitabım karsısında perdeli olup, Kur'an’ı dinlemeye tahammul edemeyen kafirlere, o gun cehennemi gosteririz, cehennemle karsı karsıya koyarız onları
Surah Al-Kahf, Verse 101
أَفَحَسِبَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَن يَتَّخِذُواْ عِبَادِي مِن دُونِيٓ أَوۡلِيَآءَۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا جَهَنَّمَ لِلۡكَٰفِرِينَ نُزُلٗا
O kafirler, birtakım kullarımı, Benden baska tanrı edinmelerinin gecerli olacagını mı zannettiler? Dogrusu Biz cehennemi kafirler icin konak olarak hazırlamıs bulunuyoruz
Surah Al-Kahf, Verse 102
قُلۡ هَلۡ نُنَبِّئُكُم بِٱلۡأَخۡسَرِينَ أَعۡمَٰلًا
De ki: “Isleri yonunden ahirette en buyuk kayba ugrayanların kimler olduklarını bildireyim mi? Onlar o kimselerdir ki dunya hayatında yaptıkları islerin karsılıkları hep bosa gidecektir. Halbuki kendilerinin guzel guzel isler yaptıklarını sanırlar.”
Surah Al-Kahf, Verse 103
ٱلَّذِينَ ضَلَّ سَعۡيُهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّهُمۡ يُحۡسِنُونَ صُنۡعًا
De ki: “Isleri yonunden ahirette en buyuk kayba ugrayanların kimler olduklarını bildireyim mi? Onlar o kimselerdir ki dunya hayatında yaptıkları islerin karsılıkları hep bosa gidecektir. Halbuki kendilerinin guzel guzel isler yaptıklarını sanırlar.”
Surah Al-Kahf, Verse 104
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ وَلِقَآئِهِۦ فَحَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فَلَا نُقِيمُ لَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَزۡنٗا
Iste onlar Rab'lerinin ayetlerini ve O’na kavusmayı inkar etmis, bu yuzden de yaptıkları iyi isler bosa gitmistir. Tartılacak seyleri kalmadıgından kıyamet gunu onlar icin artık tartı aleti koymayacagız. [25,2]
Surah Al-Kahf, Verse 105
ذَٰلِكَ جَزَآؤُهُمۡ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُواْ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَرُسُلِي هُزُوًا
Iste kafir olmaları, ayetlerimle ve kendilerine yapılan uyarılarla alay etmeleri sebebiyle, su cehennem onların cezası olarak hazırlanmıstır
Surah Al-Kahf, Verse 106
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ كَانَتۡ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ ٱلۡفِرۡدَوۡسِ نُزُلًا
Iman edip makbul ve guzel isler yapanlara gelince, onlara da konak olarak Firdevs cennetleri hazırlandı. [23,11] {KM, Nesideler 4,12; Luka 23,43; II Korintos}
Surah Al-Kahf, Verse 107
خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يَبۡغُونَ عَنۡهَا حِوَلٗا
Onlar orada devamlı kalacak, (usanmadıklarından oturu), baska tarafa gecmeyi arzu etmeyeceklerdir
Surah Al-Kahf, Verse 108
قُل لَّوۡ كَانَ ٱلۡبَحۡرُ مِدَادٗا لِّكَلِمَٰتِ رَبِّي لَنَفِدَ ٱلۡبَحۡرُ قَبۡلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَٰتُ رَبِّي وَلَوۡ جِئۡنَا بِمِثۡلِهِۦ مَدَدٗا
De ki: “Rabbimin sozlerini yazmak icin butun denizler murekkep olsaydı, hatta onun bir mislini de takviye gonderseydik, bu denizler tukenir, Rabbinin sozleri yine de bitmezdi. [31, 27] {KM, Yuhanna}
Surah Al-Kahf, Verse 109
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَمَن كَانَ يَرۡجُواْ لِقَآءَ رَبِّهِۦ فَلۡيَعۡمَلۡ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَلَا يُشۡرِكۡ بِعِبَادَةِ رَبِّهِۦٓ أَحَدَۢا
De ki: “Ben sadece sizin gibi bir insanım.Ancak su farkla ki bana “sizin ilahınız tek Ilahtır” diye vahyediliyor. Artık kim Rabbine ahirette kavusacagını umuyorsa, makbul ve guzel isler islesin ve sakın Rabbine ibadetinde hic bir seyi O'na ortak kosmasın
Surah Al-Kahf, Verse 110