UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Kahf - Turkish Translation by Muhammed Esed


ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبۡدِهِ ٱلۡكِتَٰبَ وَلَمۡ يَجۡعَل لَّهُۥ عِوَجَاۜ

Butun ovguler Allah´a yakısır; O (Allah) ki, kuluna bu ilahi kelamı indirmis ve onun anlasılmasını guclestirecek hicbir caprasıklıga yer vermemistir
Surah Al-Kahf, Verse 1


قَيِّمٗا لِّيُنذِرَ بَأۡسٗا شَدِيدٗا مِّن لَّدُنۡهُ وَيُبَشِّرَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ أَجۡرًا حَسَنٗا

(Bu) tutarlı ve dosdogru (kitap, inkarcıları) O´nun katından zorlu bir cezayla uyarmak ve durust, erdemli davranıslarda bulunan muminlere hak ettikleri guzel karsılıgı mujdelemek icindir
Surah Al-Kahf, Verse 2


مَّـٰكِثِينَ فِيهِ أَبَدٗا

icinde sonsuza kadar kalacakları (bir mutluluk esenlik halini mujdelemek icin)
Surah Al-Kahf, Verse 3


وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗا

Ayrıca, (bu ilahi kelam,) "Allah kendine bir ogul edindi" iddiasında bulunanları uyarmak icin(dir)
Surah Al-Kahf, Verse 4


مَّا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٖ وَلَا لِأٓبَآئِهِمۡۚ كَبُرَتۡ كَلِمَةٗ تَخۡرُجُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡۚ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبٗا

(Oysa,) O´nun hakkında ne kendilerinin, ne de atalarının dogru bir bilgisi var: Ne agır bir soz, bu agızlarından cıkan! Yalandan baska bir sey soylemiyorlar
Surah Al-Kahf, Verse 5


فَلَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ إِن لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَسَفًا

Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın
Surah Al-Kahf, Verse 6


إِنَّا جَعَلۡنَا مَا عَلَى ٱلۡأَرۡضِ زِينَةٗ لَّهَا لِنَبۡلُوَهُمۡ أَيُّهُمۡ أَحۡسَنُ عَمَلٗا

Gercek su ki, yeryuzunde guzel olan ne varsa Biz hepsini, hangisinin daha iyi davrandıgını ortaya koymak uzere, insanları sınamak icin bir arac kıldık
Surah Al-Kahf, Verse 7


وَإِنَّا لَجَٰعِلُونَ مَا عَلَيۡهَا صَعِيدٗا جُرُزًا

ve hic suphe yok ki (zamanı gelince) yeryuzundeki her seyi kupkuru toprak haline getirecegiz
Surah Al-Kahf, Verse 8


أَمۡ حَسِبۡتَ أَنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡكَهۡفِ وَٱلرَّقِيمِ كَانُواْ مِنۡ ءَايَٰتِنَا عَجَبًا

(Bu dunya hayatı bir sınamadan ibaret olduguna gore, imdi) sen Magara Insanlarını(n) ve (onların kendilerini) yazıtlara/kitabelere (adamalarının kıssasını)n, gercekten, Bizim (oteki) mesajlarımızdan daha meraka deger bulunacagını mı dusunuyorsun
Surah Al-Kahf, Verse 9


إِذۡ أَوَى ٱلۡفِتۡيَةُ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ فَقَالُواْ رَبَّنَآ ءَاتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحۡمَةٗ وَهَيِّئۡ لَنَا مِنۡ أَمۡرِنَا رَشَدٗا

Hani, o gencler magaraya sıgındıkları zaman, "Ey Rabbimiz!" demislerdi, "Bize katından bir rahmet bahset; ve icinde bulundugumuz (harici) sartlar ne olursa olsun bizi dogruluk bilinciyle donat
Surah Al-Kahf, Verse 10


فَضَرَبۡنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمۡ فِي ٱلۡكَهۡفِ سِنِينَ عَدَدٗا

Biz de bunun uzerine magarada onların kulaklarını yıllarca (dıs dunyaya) kapalı tuttuk
Surah Al-Kahf, Verse 11


ثُمَّ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِنَعۡلَمَ أَيُّ ٱلۡحِزۡبَيۡنِ أَحۡصَىٰ لِمَا لَبِثُوٓاْ أَمَدٗا

sonra onları uyandırdık, ki (magarada) gecen surenin iki bakıs acısından hangisiyle daha iyi degerlendirildigini (insanlara) gosterelim
Surah Al-Kahf, Verse 12


نَّحۡنُ نَقُصُّ عَلَيۡكَ نَبَأَهُم بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّهُمۡ فِتۡيَةٌ ءَامَنُواْ بِرَبِّهِمۡ وَزِدۡنَٰهُمۡ هُدٗى

(Simdi) onların kıssasını butun gercegiyle sana anlatacagız. Onlar gercekten de Rablerine yurekten inanan genclerdi; ve biz de kendilerini dogru yolda derin bir bilinc ve duyarlıkla guclendirmis
Surah Al-Kahf, Verse 13


وَرَبَطۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ إِذۡ قَامُواْ فَقَالُواْ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَن نَّدۡعُوَاْ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهٗاۖ لَّقَدۡ قُلۡنَآ إِذٗا شَطَطًا

kalplerini pekistirmistik; oyle ki, dogrulup (birbirlerine): "Rabbimiz goklerin ve yerin Rabbidir", demislerdi "Biz asla O´ndan baskasına yalvarıp yakarmayacagız, (cunku boyle bir sey yaparsak) cok cirkin bir sey dile getirmis oluruz
Surah Al-Kahf, Verse 14


هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمُنَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ لَّوۡلَا يَأۡتُونَ عَلَيۡهِم بِسُلۡطَٰنِۭ بَيِّنٖۖ فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا

Oysa, bu bizim soydaslarımız, inanclarını destekleyen acık ve akla uygun bir delil getiremedikleri halde O´ndan baska varlıkları tanrı ediniyorlar: Allah hakkında yalan uyduran kimseden daha zalim kim olabilir
Surah Al-Kahf, Verse 15


وَإِذِ ٱعۡتَزَلۡتُمُوهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأۡوُۥٓاْ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ يَنشُرۡ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّن رَّحۡمَتِهِۦ وَيُهَيِّئۡ لَكُم مِّنۡ أَمۡرِكُم مِّرۡفَقٗا

Bunun icindir ki, simdi siz onlardan da, onların Allah´tan baska tapındıkları butun o asılsız seylerden de uzaklasıp su magaraya sıgının ki, Rabbiniz rahmetini size ulastırsın ve sizi durumunuza gore ruhlarınızın ihtiyac duyabilecegi seylerle donatsın
Surah Al-Kahf, Verse 16


۞وَتَرَى ٱلشَّمۡسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهۡفِهِمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقۡرِضُهُمۡ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمۡ فِي فَجۡوَةٖ مِّنۡهُۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِۗ مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيّٗا مُّرۡشِدٗا

Ve (yıllarca) gunesin, dogarken onların magarasını sag yandan yalayıp gectigini, batarken de onlara dokunmadan sol yandan gecip gittigini ve onların, magaranın genisce bir odasında bulundugunu gorurdun: Rabbinin alametlerinden biriydi bu; Allah kime yol gosterirse dogru yolu bulan odur ve kimi de sapıklık icinde bıraksa, artık onun icin dogru yolu gosteren bir dost, bir koruyucu bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 17


وَتَحۡسَبُهُمۡ أَيۡقَاظٗا وَهُمۡ رُقُودٞۚ وَنُقَلِّبُهُمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِۖ وَكَلۡبُهُم بَٰسِطٞ ذِرَاعَيۡهِ بِٱلۡوَصِيدِۚ لَوِ ٱطَّلَعۡتَ عَلَيۡهِمۡ لَوَلَّيۡتَ مِنۡهُمۡ فِرَارٗا وَلَمُلِئۡتَ مِنۡهُمۡ رُعۡبٗا

Uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Oyle ki, Biz onları bir saga ceviriyorduk, bir sola; ve kopekleri de esikte on ayaklarını uzatıp (uyuyakalmıstı). Onlara (bu halleriyle) rastlamıs olsaydın arkanı donup kacardın; onlardan yana icin korkuyla dolardı
Surah Al-Kahf, Verse 18


وَكَذَٰلِكَ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِيَتَسَآءَلُواْ بَيۡنَهُمۡۚ قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ كَمۡ لَبِثۡتُمۡۖ قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۚ قَالُواْ رَبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثۡتُمۡ فَٱبۡعَثُوٓاْ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمۡ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلۡمَدِينَةِ فَلۡيَنظُرۡ أَيُّهَآ أَزۡكَىٰ طَعَامٗا فَلۡيَأۡتِكُم بِرِزۡقٖ مِّنۡهُ وَلۡيَتَلَطَّفۡ وَلَا يُشۡعِرَنَّ بِكُمۡ أَحَدًا

Derken (gunu gelince) onları uykudan kaldırdık; ve (olup biteni) birbirlerine sormaya basladılar. Iclerinden biri: "(Burada) bu sekilde ne kadar kaldınız?" diye sordu. Otekiler: "Ya bir gun ya da gunun bir kısmı kadar" dediler. (Iclerinden daha derin bir sezgiyle donanmıs olanlar:) "Ne kadar kaldıgımızı en iyi Rabbimiz bilir" dediler ve (soyle eklediler:) "Simdi icinizden birini su gumus paralarla sehre gonderin de, baksın yiyeceklerden en temizi hangisi ise size ondan azık olarak alıp getirsin. Ama cok dikkatli davransın, sakın kimseye sizden bahsetmesin
Surah Al-Kahf, Verse 19


إِنَّهُمۡ إِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ يَرۡجُمُوكُمۡ أَوۡ يُعِيدُوكُمۡ فِي مِلَّتِهِمۡ وَلَن تُفۡلِحُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا

cunku, bakın, sizin varlıgınızı ogrenirlerse ya sizi taslayarak oldururler ya da zor altında sizi kendi dinlerine dondururler ki, bu durumda, bir daha asla kurtulamazsınız
Surah Al-Kahf, Verse 20


وَكَذَٰلِكَ أَعۡثَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ لِيَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ لَا رَيۡبَ فِيهَآ إِذۡ يَتَنَٰزَعُونَ بَيۡنَهُمۡ أَمۡرَهُمۡۖ فَقَالُواْ ٱبۡنُواْ عَلَيۡهِم بُنۡيَٰنٗاۖ رَّبُّهُمۡ أَعۡلَمُ بِهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ غَلَبُواْ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِمۡ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيۡهِم مَّسۡجِدٗا

Iste bu yolla (insanların) dikkatini onların kıssası uzerine cektik, ki onların basına gelenler konusunda aralarında tartıstıkları zaman bilsinler ki, Allah´ın (olumden sonraki kalkıs konusundaki) vaadi butunuyle gercektir ve Son Saat´in gelip catacagına hic suphe yoktur. Ve boylece (o sehrin ahalisinden) bazıları: "Onların anısına bir anıt dikin; onların basına gelen her neyse, bunu en iyi Allah bilir" dediler. Gorusleri genel kabul goren baskaları ise: "Dogrusu, onların anısına mutlaka bir mescid yukseltmeliyiz!" dediler
Surah Al-Kahf, Verse 21


سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٞ رَّابِعُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ وَيَقُولُونَ خَمۡسَةٞ سَادِسُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ رَجۡمَۢا بِٱلۡغَيۡبِۖ وَيَقُولُونَ سَبۡعَةٞ وَثَامِنُهُمۡ كَلۡبُهُمۡۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعۡلَمُهُمۡ إِلَّا قَلِيلٞۗ فَلَا تُمَارِ فِيهِمۡ إِلَّا مِرَآءٗ ظَٰهِرٗا وَلَا تَسۡتَفۡتِ فِيهِم مِّنۡهُمۡ أَحَدٗا

(Ve caglar sonra), bilemeyecekleri bir konuda gereksiz tahminlerde bulunarak, "onlar uc kisiydiler; dordunculeri kopekleriydi", yahut "bes kisiydiler, altıncıları kopekleriydi", hatta "yedi kisiydiler, sekizincileri kopekleriydi" diyen kimseler cıkacak. De ki: "Onların sayısını en iyi Rabbim bilir! Zaten ancak cok az kimse onlar hakkında kayda deger bir seyler bilmektedir. Bunun icindir ki, onlar hakkında, (kıssalarından cıkan) gorunur dersin dısında, kimseyle tartısma(yın), ve onlar hakkında daha fazla bilgi almak icin o (rivayetcilerden) hicbir sey sorma(yın)
Surah Al-Kahf, Verse 22


وَلَا تَقُولَنَّ لِشَاْيۡءٍ إِنِّي فَاعِلٞ ذَٰلِكَ غَدًا

Ve hicbir sey hakkında, "Ben bu isi yarın mutlaka yapacagım" deme
Surah Al-Kahf, Verse 23


إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ وَٱذۡكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَهۡدِيَنِ رَبِّي لِأَقۡرَبَ مِنۡ هَٰذَا رَشَدٗا

(bunu) ancak "Eger Allah dilerse" (sozcuguyle birlikte soyle). Ve bunu unutursan (hatırladıgın zaman) Rabbini anarak de ki: "Umarım ki Rabbim beni dogru olana bundan daha yakın olan bir bilgi ve duyarlık duzeyine eristirir
Surah Al-Kahf, Verse 24


وَلَبِثُواْ فِي كَهۡفِهِمۡ ثَلَٰثَ مِاْئَةٖ سِنِينَ وَٱزۡدَادُواْ تِسۡعٗا

Ve (bazıları,) onlar(ın) magaralarında ucyuz yıl kaldı(gını ileri suruyor) ve kimileri de (bu sayıya) dokuz yıl daha ekliyorlar
Surah Al-Kahf, Verse 25


قُلِ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثُواْۖ لَهُۥ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ أَبۡصِرۡ بِهِۦ وَأَسۡمِعۡۚ مَا لَهُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَلِيّٖ وَلَا يُشۡرِكُ فِي حُكۡمِهِۦٓ أَحَدٗا

De ki: "Onların (orada) ne kadar kaldıgını en iyi Allah bilir. Goklerin ve yerin gizli gercekleri (yalnızca) O´nun elindedir; O ne essiz bir gorucu, ne essiz bir isiticidir! Onların O´ndan baska koruyucusu, kayırıcısı yoktur; cunku O hukmunde kimseyi kendine ortak tutmaz
Surah Al-Kahf, Verse 26


وَٱتۡلُ مَآ أُوحِيَ إِلَيۡكَ مِن كِتَابِ رَبِّكَۖ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَن تَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدٗا

Oyleyse, Rabbinin kitabından sana vahyedileni (insanlara) duyur. O´nun sozlerini degistirebilecek kimse yoktur; Ve sen de O´ndan baska sıgınacak kimse bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 27


وَٱصۡبِرۡ نَفۡسَكَ مَعَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ وَلَا تَعۡدُ عَيۡنَاكَ عَنۡهُمۡ تُرِيدُ زِينَةَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَا تُطِعۡ مَنۡ أَغۡفَلۡنَا قَلۡبَهُۥ عَن ذِكۡرِنَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ وَكَانَ أَمۡرُهُۥ فُرُطٗا

Ve Rablerinin hosnutlugunu umarak sabah aksam O´na yalvarıp yakaranlarla birlikte sen de sabret; ve dunya hayatının cazibesine kapılıp da sakın gozlerini onların uzerinden ayırma; Ve iyi ve guzel olan ne varsa hepsini terk edip (yalnızca) bencil arzularının pesine dustugu icin kalbini zikrimize karsı duyarsız kıldıgımız kimseye aldırma
Surah Al-Kahf, Verse 28


وَقُلِ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَن شَآءَ فَلۡيُؤۡمِن وَمَن شَآءَ فَلۡيَكۡفُرۡۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمۡ سُرَادِقُهَاۚ وَإِن يَسۡتَغِيثُواْ يُغَاثُواْ بِمَآءٖ كَٱلۡمُهۡلِ يَشۡوِي ٱلۡوُجُوهَۚ بِئۡسَ ٱلشَّرَابُ وَسَآءَتۡ مُرۡتَفَقًا

Ve de ki: "(Bu) hak, Rabbinizden (gelmis)tir: Artık ona dileyen inansın, dileyen reddetsin". Gercek su ki, Biz, (sundugumuz hakikati teperek kendi kendilerine) yazık edenler icin dalga dalga yukselen alev katmanlarıyla onları cepecevre kusatacak bir ates hazırladık; oyle ki, onlar su istediklerinde ergimis kursunu andıran ve yuzlerini kavuran bir su verilecek onlara: ne korkunc bir sudur o ve ne kotu bir duraktır orası
Surah Al-Kahf, Verse 29


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ مَنۡ أَحۡسَنَ عَمَلًا

(Ama) imana erip de durust ve erdemli davrananlara gelince: iyi ve guzel olanı yapmakta sebat gosterenlerin emegini elbette zayi etmeyiz
Surah Al-Kahf, Verse 30


أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَيَلۡبَسُونَ ثِيَابًا خُضۡرٗا مِّن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۚ نِعۡمَ ٱلثَّوَابُ وَحَسُنَتۡ مُرۡتَفَقٗا

Iclerinde derelerin, ırmakların cagıldadıgı ebedi mutluluk, esenlik bahceleri iste boylelerinin olacaktır; orada onlara altın bilezikler takılacak; yesil ipekli ve islemeli giysiler giyinecekler ve orada (yumusak) divanlarda yaslanıp oturacaklar: Bu ne guzel bir karsılık, bu ne guzel bir dinlenme yeri
Surah Al-Kahf, Verse 31


۞وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلٗا رَّجُلَيۡنِ جَعَلۡنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيۡنِ مِنۡ أَعۡنَٰبٖ وَحَفَفۡنَٰهُمَا بِنَخۡلٖ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمَا زَرۡعٗا

Onlara su iki adam ornegini ver, ki onlardan birine iki uzum bagı bahsetmis, onların cevresini hurmalıklarla cevirmis ve aralarına da ekili bir alan yerlestirmistik
Surah Al-Kahf, Verse 32


كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَٰلَهُمَا نَهَرٗا

Bu her iki bahce de beklenen urunu veriyor, verimlerinde herhangi bir eksilme gostermiyorlardı; cunku Biz her birinin icinden bir dere akıtmıstık
Surah Al-Kahf, Verse 33


وَكَانَ لَهُۥ ثَمَرٞ فَقَالَ لِصَٰحِبِهِۦ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالٗا وَأَعَزُّ نَفَرٗا

Boylece (bu bahcenin sahibi) bolluk icinde urun kaldırıyordu. Ama (bir gun) bu adam komsusuyla tartısırken soz arasında ona: "Benim malım mulkum senden cok; nufusca da senden daha guclu, daha ilerdeyim!" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 34


وَدَخَلَ جَنَّتَهُۥ وَهُوَ ظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ قَالَ مَآ أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِۦٓ أَبَدٗا

(Iste) kendi kendine (boylece) yazık eden bu adam: "Bu bahcenin bir gun yok olacagını asla dusunemiyorum!" diyerek bahcesine girdi
Surah Al-Kahf, Verse 35


وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّدِدتُّ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيۡرٗا مِّنۡهَا مُنقَلَبٗا

ve "Son Saat´in (bir gun) gelip catacagını da dusunemiyorum" (diye ekledi,) "hem, (o saat gelse ve) ben Rabbimin huzuruna cıkarılacak olsam bile, sonuc olarak, her halde bundan daha iyisini karsımda bulacagım
Surah Al-Kahf, Verse 36


قَالَ لَهُۥ صَاحِبُهُۥ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَكَفَرۡتَ بِٱلَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ سَوَّىٰكَ رَجُلٗا

Kendisiyle tartısmaya girdigi komsusu ona: "Seni tozdan topraktan, sonra bir damla dol suyundan yaratıp da (eksiksiz) bir insan sekline sokan Allah´a karsı nankorluk mu yapıyorsun?" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 37


لَّـٰكِنَّا۠ هُوَ ٱللَّهُ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا

Bana gelince, (biliyorum ki) benim Rabbim Allah´tır ve ben tanrısal nitelikleri O´ndan baska kimseye yakıstıramam
Surah Al-Kahf, Verse 38


وَلَوۡلَآ إِذۡ دَخَلۡتَ جَنَّتَكَ قُلۡتَ مَا شَآءَ ٱللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ إِن تَرَنِ أَنَا۠ أَقَلَّ مِنكَ مَالٗا وَوَلَدٗا

Ve (devamla,) "Yazık, keske bahcene girerken ´Allah´ın diledigi (olur, cunku) yaratıcı guc ancak Allah´ın elindedir deseydin! Mal ve evlatca, gordugun gibi, senden daha gucsuz isem de
Surah Al-Kahf, Verse 39


فَعَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يُؤۡتِيَنِ خَيۡرٗا مِّن جَنَّتِكَ وَيُرۡسِلَ عَلَيۡهَا حُسۡبَانٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَتُصۡبِحَ صَعِيدٗا زَلَقًا

Rabbim bana senin bagından bahcenden pekala daha hayırlısını verebilecegi gibi, (senin) bu (bahce)ne gokten bir afet gonderir de (bahcen o zaman) yerle bir olabilir
Surah Al-Kahf, Verse 40


أَوۡ يُصۡبِحَ مَآؤُهَا غَوۡرٗا فَلَن تَسۡتَطِيعَ لَهُۥ طَلَبٗا

yahut bir daha asla bulup cıkaramayacagın bicimde onun suyu cekilebilir
Surah Al-Kahf, Verse 41


وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصۡبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيۡهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُشۡرِكۡ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا

Ve (gercekten de boyle oldu:) urunlerle dolup tasan bahceleri cepecevre tarumar edildi; ve o (bahcenin) tarumar olmus citleri, cardakları karsısında, bosa giden emegine yanarak ellerini ogustura ogustura: "Ah, n´olurdu, Rabbimden baskasına tanrısal nitelikler yakıstırmamıs olsaydım!" demekten baska soyleyecek bir sey bulamadı
Surah Al-Kahf, Verse 42


وَلَمۡ تَكُن لَّهُۥ فِئَةٞ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مُنتَصِرًا

Cunku simdi artık onun ne Allah yerine kendisine yardım ulastıracak kimsesi vardı, ne de kendi basının caresine bakabilecek durumdaydı
Surah Al-Kahf, Verse 43


هُنَالِكَ ٱلۡوَلَٰيَةُ لِلَّهِ ٱلۡحَقِّۚ هُوَ خَيۡرٞ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ عُقۡبٗا

Iste bunun icindir ki, koruyucu, kayırıcı guc butunuyle, tek ve gercek Tanrı olan Allah´a aittir. Hak edilen karsılıgı vermekte de, sonucun ne olacagını belirlemekte de en iyi olan O´dur
Surah Al-Kahf, Verse 44


وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَآءٍ أَنزَلۡنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخۡتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلۡأَرۡضِ فَأَصۡبَحَ هَشِيمٗا تَذۡرُوهُ ٱلرِّيَٰحُۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقۡتَدِرًا

Dunya hayatının gokten indirdigimiz suya benzedigini onlara anlat: Oyle ki, yerin bitkileri onu emerek zengin bir cesitlilik icinde boy verip birbirine karısırlar; ama butun bu canlılık, cesitlilik sonunda ruzgarın savurup goturdugu cer cope doner. Iste (bunun gibi,) her seye karar veren (yalnız) Allah´tır
Surah Al-Kahf, Verse 45


ٱلۡمَالُ وَٱلۡبَنُونَ زِينَةُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّـٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ أَمَلٗا

Mal mulk ve cocuklar dunya hayatının susleridir; ama urunu kalıcı olan durust ve erdemli davranıslar ise, karsılıgı bakımından, Rabbinin katında daha degerli ve bir umit kaynagı olarak daha verimlidir
Surah Al-Kahf, Verse 46


وَيَوۡمَ نُسَيِّرُ ٱلۡجِبَالَ وَتَرَى ٱلۡأَرۡضَ بَارِزَةٗ وَحَشَرۡنَٰهُمۡ فَلَمۡ نُغَادِرۡ مِنۡهُمۡ أَحَدٗا

Cunku, dagları ortadan kaldıracagımız o Gun yeryuzunu bos ve cıplak gorursun; (o Gun) kimseyi bırakmaksızın herkesi (diriltip) bir araya toplayacagız
Surah Al-Kahf, Verse 47


وَعُرِضُواْ عَلَىٰ رَبِّكَ صَفّٗا لَّقَدۡ جِئۡتُمُونَا كَمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةِۭۚ بَلۡ زَعَمۡتُمۡ أَلَّن نَّجۡعَلَ لَكُم مَّوۡعِدٗا

Ve dizi dizi Rablerinin huzuruna cıkarıldıklarında (Rableri onlara soyle diyecek:) "Iste, sizi ilk kez yarattıgımız gunku gibi (butunuyle yapayalnız ve boyun egmis olarak) huzurumuza geldiniz; oysa, sizin icin boyle bir bulusmayı gerceklestirmeyecegimizi sanıyordunuz hep
Surah Al-Kahf, Verse 48


وَوُضِعَ ٱلۡكِتَٰبُ فَتَرَى ٱلۡمُجۡرِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَٰوَيۡلَتَنَا مَالِ هَٰذَا ٱلۡكِتَٰبِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةٗ وَلَا كَبِيرَةً إِلَّآ أَحۡصَىٰهَاۚ وَوَجَدُواْ مَا عَمِلُواْ حَاضِرٗاۗ وَلَا يَظۡلِمُ رَبُّكَ أَحَدٗا

Ve (o Gun, herkesin dunyada yapıp ettiklerine dair) sicil(ler) onlerine kondugunda, sucluların orada (yazılı) olanlardan irkildiklerini gorursun; "Vah bize! Nasıl bir sicilmis bu! Kucuk, buyuk hicbir sey bırakmamıs, her seyi hesaba gecirmis!" derler. Ve yapıp ettikleri her seyi (kaydedilmis olarak) onlerinde bulurlar; ve Rabbinin kimseye haksızlık yapmadıgını (anlarlar)
Surah Al-Kahf, Verse 49


وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ كَانَ مِنَ ٱلۡجِنِّ فَفَسَقَ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِۦٓۗ أَفَتَتَّخِذُونَهُۥ وَذُرِّيَّتَهُۥٓ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِي وَهُمۡ لَكُمۡ عَدُوُّۢۚ بِئۡسَ لِلظَّـٰلِمِينَ بَدَلٗا

Ve (hatırla ki) Biz meleklere "Adem´in onunde yere kapanın!" dedigimiz zaman, Iblis dısında, onların hepsi yere kapanmıstı. (Iblis) gorunmeyen varlıklardan biriydi; ve boylece Rabbinin buyrugu dısına cıktı. Peki, yine de onu ve avanesini kendinize dostlar/sırdaslar edinecek misiniz, hem de onlar sizin dusmanlarınız oldugu halde? Zalimler adına bu ne kotu bir mubadeledir
Surah Al-Kahf, Verse 50


۞مَّآ أَشۡهَدتُّهُمۡ خَلۡقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَا خَلۡقَ أَنفُسِهِمۡ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ ٱلۡمُضِلِّينَ عَضُدٗا

Ben onları ne goklerin ve yerin yaratılısına tanık kıldım; ne de kendilerinin yaratılısına; ayrıca, (insanları) yoldan cıkaran bu (varlıkları) kendime hicbir sekilde yardımcı edinmis de degilim
Surah Al-Kahf, Verse 51


وَيَوۡمَ يَقُولُ نَادُواْ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُم مَّوۡبِقٗا

Nitekim, o Gun (Allah): "(Simdi) cagırın bakalım, benim ortaklarım oldugunu sandıgınız varlıkları!" diyecek. Bunun uzerine onları cagıracaklar, ama berikiler onlara bir karsılık vermeyecek: cunku onlarla otekiler arasına asılmaz bir ucurum koyacagız
Surah Al-Kahf, Verse 52


وَرَءَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٱلنَّارَ فَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمۡ يَجِدُواْ عَنۡهَا مَصۡرِفٗا

Ve gunaha gomulup gitmis olanlar o zaman atesi gorecek ve oraya girmek zorunda olduklarını anlayacaklar ama ondan kacmak kurtulmak icin bir yol bulamayacaklar
Surah Al-Kahf, Verse 53


وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَا فِي هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٖۚ وَكَانَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَكۡثَرَ شَيۡءٖ جَدَلٗا

Iste bunun gibi, Biz bu Kuran´da insanlar(ın yararlanması) icin cesitli acılardan turlu turlu dersler ortaya koyduk. Bununla birlikte, insan her seyden cok tartısmaya duskundur
Surah Al-Kahf, Verse 54


وَمَا مَنَعَ ٱلنَّاسَ أَن يُؤۡمِنُوٓاْ إِذۡ جَآءَهُمُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّهُمۡ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمۡ سُنَّةُ ٱلۡأَوَّلِينَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ قُبُلٗا

Nitekim, kendilerine dogru yol rehberi gelmisken insanları imana erismekten ve Rablerinden bagıslanma dilemekten alıkoyan yegane tutum, (onların) onceki (gunahkar) toplumlara uygulanan surecin kendilerine de uygulanmasını ya da (nihai) azabın ote dunyada baslarına gelmesini beklemeleri degil de, nedir
Surah Al-Kahf, Verse 55


وَمَا نُرۡسِلُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَۚ وَيُجَٰدِلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلۡبَٰطِلِ لِيُدۡحِضُواْ بِهِ ٱلۡحَقَّۖ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَمَآ أُنذِرُواْ هُزُوٗا

Fakat Biz, mesaj tasıyıcılarını yalnızca mujdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gondeririz; hakkı inkara sartlanmıs olanlarsa (onlara karsı) asılsız iddialarla, guya hakkı curutmek, hukumsuz kılmak icin tartısır, mesajlarımızı ve uyarılarımızı alay konusu yaparlar
Surah Al-Kahf, Verse 56


وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ فَأَعۡرَضَ عَنۡهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُۚ إِنَّا جَعَلۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ أَكِنَّةً أَن يَفۡقَهُوهُ وَفِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٗاۖ وَإِن تَدۡعُهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ فَلَن يَهۡتَدُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا

Rabbinin mesajları kendisine ulastırıldıgı halde, kendi eliyle isledigi butun (kotu) isleri de unutup, onlara yuz ceviren kimseden daha zalim kim olabilir? Bakın, Biz boylelerinin kalplerine, hakkı kavramalarına engel olan bir ortu ve kulaklarına da bir agırlık yerlestirmisizdir; dolayısıyla, onları dogru yola cagırsan da asla dogru yola girecek degillerdir
Surah Al-Kahf, Verse 57


وَرَبُّكَ ٱلۡغَفُورُ ذُو ٱلرَّحۡمَةِۖ لَوۡ يُؤَاخِذُهُم بِمَا كَسَبُواْ لَعَجَّلَ لَهُمُ ٱلۡعَذَابَۚ بَل لَّهُم مَّوۡعِدٞ لَّن يَجِدُواْ مِن دُونِهِۦ مَوۡئِلٗا

(Bununla birlikte,) yine de senin Rabbin sınırsız rahmet sahibi, gercek bagıslayıcıdır. Yoksa, isledikleri (kotulukler) icin onları hemen paylayacak olsaydı, kuskusuz, hak ettikleri azabı carcabuk baslarına salardı. Ama iste, onlar icin, asıp otesine gecemeyecekleri bir sure belirlenmistir
Surah Al-Kahf, Verse 58


وَتِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰٓ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَعَلۡنَا لِمَهۡلِكِهِم مَّوۡعِدٗا

tıpkı, zulum ustune zulum islediklerinde yok ettigimiz onceki toplumlar gibi: ki Biz onların ortadan kaldırılması icin de bir sure belirlemistik
Surah Al-Kahf, Verse 59


وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِفَتَىٰهُ لَآ أَبۡرَحُ حَتَّىٰٓ أَبۡلُغَ مَجۡمَعَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ أَوۡ أَمۡضِيَ حُقُبٗا

Hani, (gezginlik gunlerinde) Musa yardımcısına: "Iki denizin birlestigi yere kadar yoluma devam edecegim" demisti, "(bu yolda) yıllar harcamam gerekse bile
Surah Al-Kahf, Verse 60


فَلَمَّا بَلَغَا مَجۡمَعَ بَيۡنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ سَرَبٗا

Fakat iki (denizin) birlestigi yere vardıklarında balıkları butunuyle akıllarından cıktı ve denize dalıp gozden kayboldu
Surah Al-Kahf, Verse 61


فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَىٰهُ ءَاتِنَا غَدَآءَنَا لَقَدۡ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَٰذَا نَصَبٗا

Ve biraz uzaklastıktan sonra (Musa) yardımcısına: "Oglen azıgımızı cıkar" dedi, "dogrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu
Surah Al-Kahf, Verse 62


قَالَ أَرَءَيۡتَ إِذۡ أَوَيۡنَآ إِلَى ٱلصَّخۡرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ ٱلۡحُوتَ وَمَآ أَنسَىٰنِيهُ إِلَّا ٱلشَّيۡطَٰنُ أَنۡ أَذۡكُرَهُۥۚ وَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ عَجَبٗا

(Yardımcısı): "Olacak sey mi, bu" dedi, "O kayanın yanında dinlenmek icin durdugumuzda, nasıl olduysa, balıgı unutmusum. Bunu olsa olsa bana Seytan unutturmus olacak! Tuhaf sey, nasıl da yol bulup suya ulastı
Surah Al-Kahf, Verse 63


قَالَ ذَٰلِكَ مَا كُنَّا نَبۡغِۚ فَٱرۡتَدَّا عَلَىٰٓ ءَاثَارِهِمَا قَصَصٗا

(Musa heyecanla): "Demek, aradıgımız yer orası(ydı)!" diye bagırdı. Ve izleri uzerine hemen geri donduler
Surah Al-Kahf, Verse 64


فَوَجَدَا عَبۡدٗا مِّنۡ عِبَادِنَآ ءَاتَيۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَعَلَّمۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّا عِلۡمٗا

Ve orada kendisine katımızdan ustun bir bagısta bulunarak (ozel) bir bilgiyle donattıgımız kullarımızdan birine rastladılar
Surah Al-Kahf, Verse 65


قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰ هَلۡ أَتَّبِعُكَ عَلَىٰٓ أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمۡتَ رُشۡدٗا

Musa ona: "Neyin dogru oldugu konusunda sana verilen bilgiden bana da ogretmen icin senin pesinden gelebilir miyim?" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 66


قَالَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

(Oteki;) "Sen benimle birlikte(yken olacak olanlara) katlanamazsın" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 67


وَكَيۡفَ تَصۡبِرُ عَلَىٰ مَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ خُبۡرٗا

cunku tecrube alanı icinde kavrayamayacagın seye nasıl katlanabilirsin ki
Surah Al-Kahf, Verse 68


قَالَ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ صَابِرٗا وَلَآ أَعۡصِي لَكَ أَمۡرٗا

(Musa:) "Allah dilerse, beni sabırlı biri olarak bulacaksın" dedi, "ve ben hicbir konuda sana uyumsuzluk gostermeyecegim
Surah Al-Kahf, Verse 69


قَالَ فَإِنِ ٱتَّبَعۡتَنِي فَلَا تَسۡـَٔلۡنِي عَن شَيۡءٍ حَتَّىٰٓ أُحۡدِثَ لَكَ مِنۡهُ ذِكۡرٗا

(Bilge kisi:) "Pekala" dedi, "O halde, eger benim pesimden geleceksen, (yapacagım) seyler hakkında, bu hususta ben sana bir acıklamada bulununcaya kadar bana hicbir sey sormayacaksın
Surah Al-Kahf, Verse 70


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا رَكِبَا فِي ٱلسَّفِينَةِ خَرَقَهَاۖ قَالَ أَخَرَقۡتَهَا لِتُغۡرِقَ أَهۡلَهَا لَقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـًٔا إِمۡرٗا

Bu ikisi boylece yola koyuldular; sonunda (bir kıyıya vardılar; ve onları karsı kıyıya tasıyan) tekneden inecekleri zaman, bilge kisi teknede bir delik actı, (Musa bunu gorunce:) "Icindekileri bogmak icin mi onu deldin? Dogrusu, cok vahim bir sey yaptın!" diye cıkıstı
Surah Al-Kahf, Verse 71


قَالَ أَلَمۡ أَقُلۡ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

Beriki: "Ben sana, bana asla katlanamayacagını soylememis miydim?" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 72


قَالَ لَا تُؤَاخِذۡنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرۡهِقۡنِي مِنۡ أَمۡرِي عُسۡرٗا

(Musa:) "(Kendimi) kaybettim diye beni paylama ve beni yaptıgım isten dolayı zora kosma!" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 73


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا لَقِيَا غُلَٰمٗا فَقَتَلَهُۥ قَالَ أَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا زَكِيَّةَۢ بِغَيۡرِ نَفۡسٖ لَّقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـٔٗا نُّكۡرٗا

Boylece yeniden yola koyuldular; sonunda genc bir adama rastladılar: (bilge kisi) onu oldurdu, (Musa bunu gorunce:) "Bir baska cana karsılık olmaksızın masum bir cana kıydın, oyle mi?" diye cıkıstı, "Gercekten, cok korkunc bir is yaptın sen
Surah Al-Kahf, Verse 74


۞قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

Beriki: "Ben sana, bana asla katlanamayacagını soylememis miydim?" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 75


قَالَ إِن سَأَلۡتُكَ عَن شَيۡءِۭ بَعۡدَهَا فَلَا تُصَٰحِبۡنِيۖ قَدۡ بَلَغۡتَ مِن لَّدُنِّي عُذۡرٗا

(Musa:) "Bundan boyle sana soru soracak olursam benimle artık yoldaslık yapmazsın: (cunku artık) benden yana yeterince ozur isittin" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 76


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَيَآ أَهۡلَ قَرۡيَةٍ ٱسۡتَطۡعَمَآ أَهۡلَهَا فَأَبَوۡاْ أَن يُضَيِّفُوهُمَا فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارٗا يُرِيدُ أَن يَنقَضَّ فَأَقَامَهُۥۖ قَالَ لَوۡ شِئۡتَ لَتَّخَذۡتَ عَلَيۡهِ أَجۡرٗا

Ve bunun uzerine yeniden yola koyuldular; derken, bir kasaba halkıyla karsılastılar; onlardan yiyecek bir seyler istediler; ama bu ahali onlara konukseverce davranmaya hic yanasmadı. Ve bu (kasabada) yıkılmak uzere olan bir duvar gorduler; (bilge kisi) onu hemen onarıverdi; (Musa bunu gorunce:) "Eger dileseydin, (hic degilse, yaptıgın) bu is icin bir ucret alabilirdin" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 77


قَالَ هَٰذَا فِرَاقُ بَيۡنِي وَبَيۡنِكَۚ سَأُنَبِّئُكَ بِتَأۡوِيلِ مَا لَمۡ تَسۡتَطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرًا

(Bilge:) "Iste boylece seninle yol ayrımına gelmis olduk." dedi, "Simdi sana, sabır gostermedigin (butun o olayların) ic yuzunu acıklayacagım
Surah Al-Kahf, Verse 78


أَمَّا ٱلسَّفِينَةُ فَكَانَتۡ لِمَسَٰكِينَ يَعۡمَلُونَ فِي ٱلۡبَحۡرِ فَأَرَدتُّ أَنۡ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَآءَهُم مَّلِكٞ يَأۡخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصۡبٗا

O tekne, gecimini denizden saglayan yoksul insanlara aitti; ona hasar vermek istedim, cunku peslerinde her (saglam) tekneye zorla el koyan bir hukumdar oldu(gunu biliyordum)
Surah Al-Kahf, Verse 79


وَأَمَّا ٱلۡغُلَٰمُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤۡمِنَيۡنِ فَخَشِينَآ أَن يُرۡهِقَهُمَا طُغۡيَٰنٗا وَكُفۡرٗا

O genc adam da, -ki anası babası mumin kimselerdi- taskınlıkları ve inkarcı egilimleriyle onlara cok derin acılar verecegi yolunda kaygı verici belirtiler gormustuk
Surah Al-Kahf, Verse 80


فَأَرَدۡنَآ أَن يُبۡدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيۡرٗا مِّنۡهُ زَكَوٰةٗ وَأَقۡرَبَ رُحۡمٗا

(onu oldururken) Rablerinin o ana babaya onun yerine ondan daha temiz seciyeli ve merhamette ondan daha ileri (baska bir cocuk) vermesini istedik
Surah Al-Kahf, Verse 81


وَأَمَّا ٱلۡجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَٰمَيۡنِ يَتِيمَيۡنِ فِي ٱلۡمَدِينَةِ وَكَانَ تَحۡتَهُۥ كَنزٞ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَٰلِحٗا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَن يَبۡلُغَآ أَشُدَّهُمَا وَيَسۡتَخۡرِجَا كَنزَهُمَا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ وَمَا فَعَلۡتُهُۥ عَنۡ أَمۡرِيۚ ذَٰلِكَ تَأۡوِيلُ مَا لَمۡ تَسۡطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرٗا

Ve duvara gelince; duvar o kasabada yasayan iki yetim oglan cocuguna aitti ve altında (hukuken) onların olan bir hazine (gomuluydu). Onların babası durust ve erdemli biriydi; bunun icindir ki, Rabbin onların erginlik cagına eristiklerinde o hazineyi Rabbinden bir bagıs olarak kazıp cıkarmalarını irade etti. (Dolayısıyla,) ben (butun) bunları kendiligimden yapmadım: Senin sabır gostermedigin (olayların) ic yuzunun gercek anlamı iste budur
Surah Al-Kahf, Verse 82


وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَن ذِي ٱلۡقَرۡنَيۡنِۖ قُلۡ سَأَتۡلُواْ عَلَيۡكُم مِّنۡهُ ذِكۡرًا

Ve sana Zulkarneyn hakkında soru soruyorlar; de ki: "onu hatırlatacak bir sey anlatayım
Surah Al-Kahf, Verse 83


إِنَّا مَكَّنَّا لَهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِن كُلِّ شَيۡءٖ سَبَبٗا

Ona yeryuzunde guvenli bir yer sagladık ve onu, (ulasacagı) her seye dogru araclarla ulasma (bilgisiyle) donattık
Surah Al-Kahf, Verse 84


فَأَتۡبَعَ سَبَبًا

Ve bu sayede o da (yaptıgı her isde) dogru ve mesru araclara basvurdu
Surah Al-Kahf, Verse 85


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَغۡرِبَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَغۡرُبُ فِي عَيۡنٍ حَمِئَةٖ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوۡمٗاۖ قُلۡنَا يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِمَّآ أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّآ أَن تَتَّخِذَ فِيهِمۡ حُسۡنٗا

(Batıya dogru giderek) gunun birinde gunesin battıgı yere vardı; (gunes) ona kopkoyu, bulanık bir suya dalıyormus gibi gorundu. Ve orada (kotulugun her cesidine gomulup gitmis) bir kavme rastladı. Ona, "Sen ey Zulkarneyn!" dedik, ("Onlara) azap da edebilirsin, yuce gonullu de davranabilirsin
Surah Al-Kahf, Verse 86


قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوۡفَ نُعَذِّبُهُۥ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَىٰ رَبِّهِۦ فَيُعَذِّبُهُۥ عَذَابٗا نُّكۡرٗا

O soyle cevap verdi: "(Baskalarına) zulmeden kimseye gelince, ona bundan boyle azap edecegiz; ve o kimse sonunda Rabbine dondurulecek; ve O da ona gorulmemis bir azap cektirecek
Surah Al-Kahf, Verse 87


وَأَمَّا مَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُۥ جَزَآءً ٱلۡحُسۡنَىٰۖ وَسَنَقُولُ لَهُۥ مِنۡ أَمۡرِنَا يُسۡرٗا

Ama inanıp durust ve erdemli davranıslarda bulunan kimseye gelince, boyle biri (yaptıklarının) karsılıgı olarak (ahiret hayatının) nihai guzelligine, iyiligine ulasacaktır; ve Biz de onu (yalnızca) yerine getirilmesi kolay olanla yukumlu tutacagız
Surah Al-Kahf, Verse 88


ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا

Ve (Zulkarneyn, dogru bir amaca varmak icin, boylece) bir kere daha dogru aracı secti
Surah Al-Kahf, Verse 89


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَطۡلِعَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَطۡلُعُ عَلَىٰ قَوۡمٖ لَّمۡ نَجۡعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتۡرٗا

(Ve doguya dogru yuruyerek) gunun birinde gunesin dogdugu yere vardıgında onu, kendilerini gunese karsı bir ortuyle ortmedigimiz bir kavmin uzerine dogar buldu
Surah Al-Kahf, Verse 90


كَذَٰلِكَۖ وَقَدۡ أَحَطۡنَا بِمَا لَدَيۡهِ خُبۡرٗا

(Biz onları) iste boyle (bir yasama tarzı icinde, boyle bir duzeyde bırakmıstık ve o da onları oylece kendi hallerine bıraktı;) ve muhakkak ki sınırsız bilgimizle Biz onun zihninden gecenleri kusatmıs bulunuyorduk
Surah Al-Kahf, Verse 91


ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا

Ve o (boylece, dogru bir amaca ulasmak icin) bir kere daha, dogru aracı secmis oldu
Surah Al-Kahf, Verse 92


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ بَيۡنَ ٱلسَّدَّيۡنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوۡمٗا لَّا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ قَوۡلٗا

Ve derken, iki set arasında (bir yere) vardıgında onların yamacında (yasayan ve onun konustugu dilden) cok az sey anlayabilen bir kavme rastladı
Surah Al-Kahf, Verse 93


قَالُواْ يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِنَّ يَأۡجُوجَ وَمَأۡجُوجَ مُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَهَلۡ نَجۡعَلُ لَكَ خَرۡجًا عَلَىٰٓ أَن تَجۡعَلَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَهُمۡ سَدّٗا

Bunlar (ona): "Sen ey Zulkarneyn!" dediler, "Yecuc ve Mecuc bu ulkede bozgunculuk yapıyor. Onlarla bizim aramızda bir set insa etmen sartıyla sana bir bac (vergi) verelim mi
Surah Al-Kahf, Verse 94


قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيۡرٞ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ أَجۡعَلۡ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُمۡ رَدۡمًا

(Zulkarneyn:) "Rabbimin bana sagladıgı guvenli durum (sizin bana verebileceginiz her seyden) daha hayırlıdır;" dedi, "bunun icindir ki, siz bana sadece is gucunuzle yardımda bulunun ki sizinle onlar arasında bir set yapayım
Surah Al-Kahf, Verse 95


ءَاتُونِي زُبَرَ ٱلۡحَدِيدِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا سَاوَىٰ بَيۡنَ ٱلصَّدَفَيۡنِ قَالَ ٱنفُخُواْۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَعَلَهُۥ نَارٗا قَالَ ءَاتُونِيٓ أُفۡرِغۡ عَلَيۡهِ قِطۡرٗا

Bana demir kulceleri getirin!" derken, demir (kulcelerini) yıgıp, iki yar arasındaki bosluga doldurunca (onlara) "(Bir ocak kurun ve) korukleyin!" dedi. Nihayet, (demir iyice) kor haline gelince, "Bana ergimis bakır getirin bunun uzerine dokeyim" dedi
Surah Al-Kahf, Verse 96


فَمَا ٱسۡطَٰعُوٓاْ أَن يَظۡهَرُوهُ وَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ لَهُۥ نَقۡبٗا

Ve boylece (set insa edilmis oldu, oyle ki) artık onların dusmanları ne onu asabilirlerdi ne de onda gedik acabilirlerdi
Surah Al-Kahf, Verse 97


قَالَ هَٰذَا رَحۡمَةٞ مِّن رَّبِّيۖ فَإِذَا جَآءَ وَعۡدُ رَبِّي جَعَلَهُۥ دَكَّآءَۖ وَكَانَ وَعۡدُ رَبِّي حَقّٗا

(Zulkarneyn:) "Rabbimden bir rahmettir bu!" dedi, "Bununla birlikte, Rabbimin belirledigi zaman gelince bu (seddi) yerle bir edecektir; cunku Rabbimin verdigi soz mutlaka gerceklesir
Surah Al-Kahf, Verse 98


۞وَتَرَكۡنَا بَعۡضَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ يَمُوجُ فِي بَعۡضٖۖ وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَجَمَعۡنَٰهُمۡ جَمۡعٗا

O gun onları bırakırız, dalga dalga yuruyup birbirlerine karıssınlar; ve sura uflenir: Boylece hepsini bir araya toplarız
Surah Al-Kahf, Verse 99


وَعَرَضۡنَا جَهَنَّمَ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡكَٰفِرِينَ عَرۡضًا

Ve o Gun hakkı inkar edenlerin karsısına cehennemi cıkarırız
Surah Al-Kahf, Verse 100


ٱلَّذِينَ كَانَتۡ أَعۡيُنُهُمۡ فِي غِطَآءٍ عَن ذِكۡرِي وَكَانُواْ لَا يَسۡتَطِيعُونَ سَمۡعًا

O inkarcılar ki, (gercegin sesini) isitmeye katlanamadıklarından oturu gozlerine Beni hatırlatıcı seylere karsı perde cekilmisti
Surah Al-Kahf, Verse 101


أَفَحَسِبَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَن يَتَّخِذُواْ عِبَادِي مِن دُونِيٓ أَوۡلِيَآءَۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا جَهَنَّمَ لِلۡكَٰفِرِينَ نُزُلٗا

Hakkı inkara sartlanmıs olan bu kimseler, Benim kullarım(dan herhangi birini) Bana karsı (kendilerine) dost, koruyucu edinebileceklerini mi sandılar? Hic suphe edilmesin ki Biz cehennemi hakkı inkar edenler icin bir konak yeri olarak hazırlamısızdır
Surah Al-Kahf, Verse 102


قُلۡ هَلۡ نُنَبِّئُكُم بِٱلۡأَخۡسَرِينَ أَعۡمَٰلًا

De ki: "Size, yapıp ettiklerinde en buyuk kayba ugrayan kimseleri haber vereyim mi
Surah Al-Kahf, Verse 103


ٱلَّذِينَ ضَلَّ سَعۡيُهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّهُمۡ يُحۡسِنُونَ صُنۡعًا

Bunlar, guzel isler yaptıklarını zannettikleri halde, dunya hayatının pesinde tum caba ve kosusturmaları egri ve carpık olan kimseler(dir)
Surah Al-Kahf, Verse 104


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ وَلِقَآئِهِۦ فَحَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فَلَا نُقِيمُ لَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَزۡنٗا

Rablerinin mesajlarını ve O´nun huzuruna cıkarılacakları gercegini inkar yolunu secen kimseler iste boyleleridir. Bunun icindir ki, boylelerinin butun yapıp ettikleri bosa gitmektedir: Cunku Kıyamet Gunu onlara hic deger vermeyecegiz
Surah Al-Kahf, Verse 105


ذَٰلِكَ جَزَآؤُهُمۡ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُواْ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَرُسُلِي هُزُوًا

Hakkı inkar etmeleri, Benim mesajlarımı ve elcilerimi alaya almaları yuzunden, iste boylelerinin cezası cehennem olacaktır
Surah Al-Kahf, Verse 106


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ كَانَتۡ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ ٱلۡفِرۡدَوۡسِ نُزُلًا

(Ama) imana erisip durust ve erdemli davranıslar ortaya koyanlara gelince; onları konak yeri olarak cennetin hasbahceleri beklemektedir
Surah Al-Kahf, Verse 107


خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يَبۡغُونَ عَنۡهَا حِوَلٗا

Boyleleri orada sonsuza kadar kalacak (ve) oradan hic ayrılmak istemeyecekler
Surah Al-Kahf, Verse 108


قُل لَّوۡ كَانَ ٱلۡبَحۡرُ مِدَادٗا لِّكَلِمَٰتِ رَبِّي لَنَفِدَ ٱلۡبَحۡرُ قَبۡلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَٰتُ رَبِّي وَلَوۡ جِئۡنَا بِمِثۡلِهِۦ مَدَدٗا

De ki: "Rabbimin sozleri(ni yazmak) icin denizler murekkep olsa ayrıca deniz ustune deniz katsak yine de Rabbimin sozleri bitmeden denizler tukenirdi
Surah Al-Kahf, Verse 109


قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَمَن كَانَ يَرۡجُواْ لِقَآءَ رَبِّهِۦ فَلۡيَعۡمَلۡ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَلَا يُشۡرِكۡ بِعِبَادَةِ رَبِّهِۦٓ أَحَدَۢا

De ki: "Ben de sizin gibi olumlu bir insanım. Tanrınızın bir Tek Tanrı oldugu vahyolundu bana. Oyleyse, artık her kim Rabbine kavusmayı umuyorsa, durust ve erdemli davranıslar ortaya koysun ve Rabbine ozgu kullukta hic kimseyi, hicbir seyi (O´na) ortak kosmasın
Surah Al-Kahf, Verse 110


Author: Muhammed Esed


<< Surah 17
>> Surah 19

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai