UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Kahf - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay


ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ عَلَىٰ عَبۡدِهِ ٱلۡكِتَٰبَ وَلَمۡ يَجۡعَل لَّهُۥ عِوَجَاۜ

(Kafirleri) canib (-i ilahisi) nden en cetin bir azab ile korkutmak, guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunan mu´minlere de icinde ebedi kalacakları guzel bir ecr (ve mukafat) ı mujdelemek, (hele) «Allah evlad edindi» diyenlere ma´ruz kalacakları kotu aakıbetleri haber vermek icin, kendisinde hic bir egrilik yapmadıgı, o dosdogru kitabı (Kur´anı) kulu (Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem) uzerine indiren Allaha hamd olsun
Surah Al-Kahf, Verse 1


قَيِّمٗا لِّيُنذِرَ بَأۡسٗا شَدِيدٗا مِّن لَّدُنۡهُ وَيُبَشِّرَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ أَجۡرًا حَسَنٗا

(Kafirleri) canib (-i ilahisi) nden en cetin bir azab ile korkutmak, guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunan mu´minlere de icinde ebedi kalacakları guzel bir ecr (ve mukafat) ı mujdelemek, (hele) «Allah evlad edindi» diyenlere ma´ruz kalacakları kotu aakıbetleri haber vermek icin, kendisinde hic bir egrilik yapmadıgı, o dosdogru kitabı (Kur´anı) kulu (Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem) uzerine indiren Allaha hamd olsun
Surah Al-Kahf, Verse 2


مَّـٰكِثِينَ فِيهِ أَبَدٗا

(Kafirleri) canib (-i ilahisi) nden en cetin bir azab ile korkutmak, guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunan mu´minlere de icinde ebedi kalacakları guzel bir ecr (ve mukafat) ı mujdelemek, (hele) «Allah evlad edindi» diyenlere ma´ruz kalacakları kotu aakıbetleri haber vermek icin, kendisinde hic bir egrilik yapmadıgı, o dosdogru kitabı (Kur´anı) kulu (Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem) uzerine indiren Allaha hamd olsun
Surah Al-Kahf, Verse 3


وَيُنذِرَ ٱلَّذِينَ قَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗا

(Kafirleri) canib (-i ilahisi) nden en cetin bir azab ile korkutmak, guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunan mu´minlere de icinde ebedi kalacakları guzel bir ecr (ve mukafat) ı mujdelemek, (hele) «Allah evlad edindi» diyenlere ma´ruz kalacakları kotu aakıbetleri haber vermek icin, kendisinde hic bir egrilik yapmadıgı, o dosdogru kitabı (Kur´anı) kulu (Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem) uzerine indiren Allaha hamd olsun
Surah Al-Kahf, Verse 4


مَّا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٖ وَلَا لِأٓبَآئِهِمۡۚ كَبُرَتۡ كَلِمَةٗ تَخۡرُجُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡۚ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبٗا

Ne onların, ne atalarının buna dair hic bir ilgisi yokdur. Agızlarından cıkan soz ne buyuk! Onlar yalandan baskasını soylemezler
Surah Al-Kahf, Verse 5


فَلَعَلَّكَ بَٰخِعٞ نَّفۡسَكَ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ إِن لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَسَفًا

Demek, bu soze (Kur´ana) inanmazlarsa bir uzuntu duyarak arkalarından kendini aadeta tuketeceksin
Surah Al-Kahf, Verse 6


إِنَّا جَعَلۡنَا مَا عَلَى ٱلۡأَرۡضِ زِينَةٗ لَّهَا لِنَبۡلُوَهُمۡ أَيُّهُمۡ أَحۡسَنُ عَمَلٗا

Biz yer uzerinde olan seylere, onlara mahsus, birer zinet verdik, (insanların) hangisinin ameli daha guzel, onları imtihan edelim diye
Surah Al-Kahf, Verse 7


وَإِنَّا لَجَٰعِلُونَ مَا عَلَيۡهَا صَعِيدٗا جُرُزًا

Bununla beraber biz onun ustunde olan seyleri elbet kupkuru bir toprak yapanlarız
Surah Al-Kahf, Verse 8


أَمۡ حَسِبۡتَ أَنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡكَهۡفِ وَٱلرَّقِيمِ كَانُواْ مِنۡ ءَايَٰتِنَا عَجَبًا

(Habibim) sen, bizim ayetlerimiz icinde (yalınız) Kehf ve Rakıym yaranının ibrete sayan olduklarını mı sandın? (oyle degil)
Surah Al-Kahf, Verse 9


إِذۡ أَوَى ٱلۡفِتۡيَةُ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ فَقَالُواْ رَبَّنَآ ءَاتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحۡمَةٗ وَهَيِّئۡ لَنَا مِنۡ أَمۡرِنَا رَشَدٗا

O zaman o gene yegitler magaraya sıgınmıs (lar) dı da: «Ey Rabbimiz, bize tarafından bir rahmet ver ve isimizden bizim icin bir muvaffakıyyet hazırla» demislerdi
Surah Al-Kahf, Verse 10


فَضَرَبۡنَا عَلَىٰٓ ءَاذَانِهِمۡ فِي ٱلۡكَهۡفِ سِنِينَ عَدَدٗا

Bunun uzerine biz nice yıllar magarada onların kulaklarına (perde) vurduk
Surah Al-Kahf, Verse 11


ثُمَّ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِنَعۡلَمَ أَيُّ ٱلۡحِزۡبَيۡنِ أَحۡصَىٰ لِمَا لَبِثُوٓاْ أَمَدٗا

Sonra da onları uyandırdık, iki zumreden hangisi bekledikleri gayeyi daha iyi (zabt ve) hesab edicidir, ayırd edelim diye
Surah Al-Kahf, Verse 12


نَّحۡنُ نَقُصُّ عَلَيۡكَ نَبَأَهُم بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّهُمۡ فِتۡيَةٌ ءَامَنُواْ بِرَبِّهِمۡ وَزِدۡنَٰهُمۡ هُدٗى

(Simdi) sana onların kıssasını, hakıykatı vech ile, anlatalım: Dogrusu onlar Rablerine iman eden gene yegitlerdi. Biz de onların hidayetini artırmısdık
Surah Al-Kahf, Verse 13


وَرَبَطۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ إِذۡ قَامُواْ فَقَالُواْ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَن نَّدۡعُوَاْ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهٗاۖ لَّقَدۡ قُلۡنَآ إِذٗا شَطَطًا

Ve (zaalim hukumdarın onunde) dikilib de: «Bizim Rabbimiz goklerin ve yerin Rabbidir. Biz ondan baskasına Tanrı demeyiz. (Dersek) o halde, andolsun ki, hakıykatden uzaklasmıs oluruz. Sunlar, su bizim kavmimiz Ondan (Allahdan) baska Tanrılar edindiler. Bunların uzerine baari acık bir burhan getirselerdi ya. Artık Allaha karsı yalan yere iftira edenlerden daha zaalim kimdir?» dedikleri zaman onların kalblerini (sabr ve sebat ile tamamen Hakka) baglamısdık
Surah Al-Kahf, Verse 14


هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمُنَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ لَّوۡلَا يَأۡتُونَ عَلَيۡهِم بِسُلۡطَٰنِۭ بَيِّنٖۖ فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا

Ve (zaalim hukumdarın onunde) dikilib de: «Bizim Rabbimiz goklerin ve yerin Rabbidir. Biz ondan baskasına Tanrı demeyiz. (Dersek) o halde, andolsun ki, hakıykatden uzaklasmıs oluruz. Sunlar, su bizim kavmimiz Ondan (Allahdan) baska Tanrılar edindiler. Bunların uzerine baari acık bir burhan getirselerdi ya. Artık Allaha karsı yalan yere iftira edenlerden daha zaalim kimdir?» dedikleri zaman onların kalblerini (sabr ve sebat ile tamamen Hakka) baglamısdık
Surah Al-Kahf, Verse 15


وَإِذِ ٱعۡتَزَلۡتُمُوهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ فَأۡوُۥٓاْ إِلَى ٱلۡكَهۡفِ يَنشُرۡ لَكُمۡ رَبُّكُم مِّن رَّحۡمَتِهِۦ وَيُهَيِّئۡ لَكُم مِّنۡ أَمۡرِكُم مِّرۡفَقٗا

(Birbirine soyle demislerdi:) «Madem ki siz onlardan ve Allahdan baska tapmakda olduklarından ayrıldınız, o halde magaraya (cekilib) sıgının ki Rabbiniz size rahmetinden genislik versin, isinizden de size faide hazırlasın»
Surah Al-Kahf, Verse 16


۞وَتَرَى ٱلشَّمۡسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَٰوَرُ عَن كَهۡفِهِمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقۡرِضُهُمۡ ذَاتَ ٱلشِّمَالِ وَهُمۡ فِي فَجۡوَةٖ مِّنۡهُۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِۗ مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ وَلِيّٗا مُّرۡشِدٗا

(Onlara baksaydın) gorurdun ki gunes dogdugu zaman magaralarının sag tarafına yonelir, batdıgı vakit da onların sol yanını kesib giderdi. Kendileri ise oranın genis bir yerinde idiler. Bu, Allahın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse o, dogru yola erdirilmis, kimi de sasırırsa artık onun icin hic bir zaman irsad edici bir yar bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 17


وَتَحۡسَبُهُمۡ أَيۡقَاظٗا وَهُمۡ رُقُودٞۚ وَنُقَلِّبُهُمۡ ذَاتَ ٱلۡيَمِينِ وَذَاتَ ٱلشِّمَالِۖ وَكَلۡبُهُم بَٰسِطٞ ذِرَاعَيۡهِ بِٱلۡوَصِيدِۚ لَوِ ٱطَّلَعۡتَ عَلَيۡهِمۡ لَوَلَّيۡتَ مِنۡهُمۡ فِرَارٗا وَلَمُلِئۡتَ مِنۡهُمۡ رُعۡبٗا

Sen onları uyanık kimseler sanırsın. Halbuki onlar uyuyanlardır. Biz onları (gah) sag yanına, (gah) sol yanına ceviriyorduk. Kopekleri de (magaranın) giris yerinde iki kolunu (ayagını) uzat (ıb yat) makda idi. Uzerlerine tırmanıb da (hallerini bir) gorseydin mutlakaa onlardan yuz cevirir, kacardın ve her halde icin onlardan korku ile dolardı
Surah Al-Kahf, Verse 18


وَكَذَٰلِكَ بَعَثۡنَٰهُمۡ لِيَتَسَآءَلُواْ بَيۡنَهُمۡۚ قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ كَمۡ لَبِثۡتُمۡۖ قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۚ قَالُواْ رَبُّكُمۡ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثۡتُمۡ فَٱبۡعَثُوٓاْ أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمۡ هَٰذِهِۦٓ إِلَى ٱلۡمَدِينَةِ فَلۡيَنظُرۡ أَيُّهَآ أَزۡكَىٰ طَعَامٗا فَلۡيَأۡتِكُم بِرِزۡقٖ مِّنۡهُ وَلۡيَتَلَطَّفۡ وَلَا يُشۡعِرَنَّ بِكُمۡ أَحَدًا

Bunun gibi onları aralarında sorussunlar diye uyandırdık da, iclerinden bir sozcu dedi ki: «Ne kadar eglesdiniz»?. (Ba´zıları) «Bir gun, yahud bir gunun bir parcasında eglesdik» dediler. (Digerleri de) «Ne kadar eglendiginizi Rabbiniz daha iyi bilendir. Simdi siz birinizi bu gumus para ile sehre gonderin de baksın, onun hangi yiyecegi daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Cok nazik hareket etsin, sizi hic bir kimseye sakın hissettirmesin» dediler
Surah Al-Kahf, Verse 19


إِنَّهُمۡ إِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ يَرۡجُمُوكُمۡ أَوۡ يُعِيدُوكُمۡ فِي مِلَّتِهِمۡ وَلَن تُفۡلِحُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا

«Cunku onlar size galebe ederlerse sizi ya tasla oldururler, yahud sizi (zorla) kendi dinlerine dondururler. Bu takdirde ise ebedi felah bulmazsınız»
Surah Al-Kahf, Verse 20


وَكَذَٰلِكَ أَعۡثَرۡنَا عَلَيۡهِمۡ لِيَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَأَنَّ ٱلسَّاعَةَ لَا رَيۡبَ فِيهَآ إِذۡ يَتَنَٰزَعُونَ بَيۡنَهُمۡ أَمۡرَهُمۡۖ فَقَالُواْ ٱبۡنُواْ عَلَيۡهِم بُنۡيَٰنٗاۖ رَّبُّهُمۡ أَعۡلَمُ بِهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ غَلَبُواْ عَلَىٰٓ أَمۡرِهِمۡ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيۡهِم مَّسۡجِدٗا

Boylece (kullarımızı ve mu´minleri) onlar (ın ahvaaline) muttali´ kıldık ki Allahın (tekrar diriltecegine dair olan) va´dinin subhesiz bir hak oldugunu, kıyamet (in vukuunda) da hic bir subhe bulunmadıgını bilmis olsunlar. O sırada onlar, bunların isini aralarında niza´lasıyorlardı. Bunun uzerine «Onların etrafına bir bina yapın» dediler. Rabları onları daha iyi bilendir. Onların isine gaalib (ve vaakıf) olanlar ise: «Mutlakaa yanlarında bir mescid edinecegiz» dedi (ler)
Surah Al-Kahf, Verse 21


سَيَقُولُونَ ثَلَٰثَةٞ رَّابِعُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ وَيَقُولُونَ خَمۡسَةٞ سَادِسُهُمۡ كَلۡبُهُمۡ رَجۡمَۢا بِٱلۡغَيۡبِۖ وَيَقُولُونَ سَبۡعَةٞ وَثَامِنُهُمۡ كَلۡبُهُمۡۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ بِعِدَّتِهِم مَّا يَعۡلَمُهُمۡ إِلَّا قَلِيلٞۗ فَلَا تُمَارِ فِيهِمۡ إِلَّا مِرَآءٗ ظَٰهِرٗا وَلَا تَسۡتَفۡتِ فِيهِم مِّنۡهُمۡ أَحَدٗا

«(Sayıları) ucdur, dordunculeri kopekleridir» diyecekler, «Besdir, altıncıları kopekleridir» diyecekler. (Ikisi de) gaybı taslamakdır. «Yedidir sekizincileri kelbleridir» diyecekler. Soyle ki: «Rabbim onların sayısını daha iyi bilendir. Onları (insanların) birazından baskası bilemez». O halde bunlar hakkında zaahiri bir munakasadan gayrı ile mucadele etme. Bunlara dair iclerinden hic bir kimseden fetva da isteme
Surah Al-Kahf, Verse 22


وَلَا تَقُولَنَّ لِشَاْيۡءٍ إِنِّي فَاعِلٞ ذَٰلِكَ غَدًا

Hicbir sey hakkında «Ben bunu her halde yarın yapıcıyım» deme
Surah Al-Kahf, Verse 23


إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ وَٱذۡكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَهۡدِيَنِ رَبِّي لِأَقۡرَبَ مِنۡ هَٰذَا رَشَدٗا

Meger ki (ozunu) Allahın dilemesi (ne baglamıs olasın). Unutdugun zaman Rabbini an ve (soyle) de: «Umulur ki Rabbim beni bundan daha yakın bir hayra ve muvaffakiyyete erdirir»
Surah Al-Kahf, Verse 24


وَلَبِثُواْ فِي كَهۡفِهِمۡ ثَلَٰثَ مِاْئَةٖ سِنِينَ وَٱزۡدَادُواْ تِسۡعٗا

Onlar magaralarında uc yuz sene eglesdiler. (Buna) dokuz (yıl) daha katdılar
Surah Al-Kahf, Verse 25


قُلِ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا لَبِثُواْۖ لَهُۥ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ أَبۡصِرۡ بِهِۦ وَأَسۡمِعۡۚ مَا لَهُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَلِيّٖ وَلَا يُشۡرِكُ فِي حُكۡمِهِۦٓ أَحَدٗا

De ki: «Allah, ne kadar eglendiklerini daha iyi bilendir. Goklerin ve yerin gaybı (nı bilmek) Ona haasdır. O, ne guzel gorendir! Ne guzel isidendir! (Butun) bunların Ondan baska hicbir yardımcısı yokdur. O, hicbir (kimseyi, hicbir sey´i) hukmune ortak da yapmaz
Surah Al-Kahf, Verse 26


وَٱتۡلُ مَآ أُوحِيَ إِلَيۡكَ مِن كِتَابِ رَبِّكَۖ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَن تَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدٗا

Rabbinin kitabından sana vahy olunanları oku. Onun sozlerini degisdirebilecek yokdur ve sen Ondan baska asla bir melce´ de bulamazsın
Surah Al-Kahf, Verse 27


وَٱصۡبِرۡ نَفۡسَكَ مَعَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ وَلَا تَعۡدُ عَيۡنَاكَ عَنۡهُمۡ تُرِيدُ زِينَةَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَا تُطِعۡ مَنۡ أَغۡفَلۡنَا قَلۡبَهُۥ عَن ذِكۡرِنَا وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ وَكَانَ أَمۡرُهُۥ فُرُطٗا

Sabah, aksam Rablerine, (sırf) Onun cemalini dileyerek, duaa edenlerle beraber candan sabr (u sebat) et. Dunya hayaatının zinetini arzu edib de gozlerini onlardan ayırma. Kalbine bizi anmakdan gaflet verdigimiz, heva ve hevesine uymus, isinde haddi asmıs kimselere boyun egme
Surah Al-Kahf, Verse 28


وَقُلِ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَن شَآءَ فَلۡيُؤۡمِن وَمَن شَآءَ فَلۡيَكۡفُرۡۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلظَّـٰلِمِينَ نَارًا أَحَاطَ بِهِمۡ سُرَادِقُهَاۚ وَإِن يَسۡتَغِيثُواْ يُغَاثُواْ بِمَآءٖ كَٱلۡمُهۡلِ يَشۡوِي ٱلۡوُجُوهَۚ بِئۡسَ ٱلشَّرَابُ وَسَآءَتۡ مُرۡتَفَقًا

De ki: «O (Kur´an) Rabbimizden (gelen bir) hakdır. Artık dileyen iman etsin, dileyen gavur olsun. Hakıykat biz, zaalimlere oyle bir ates hazırladık ki (etrafını saran) dıvar (lar) ı cepcevre kendilerini kusatmıs (kusatacak) dır. Eger onlar (susuzlukdan) feryad ve istimdad ederlerse (kaynamıs ve) kalın bir mayi´a benzeyen, yuzleri kavuran bir su ile imdad olunacaklardır. O, ne fena icecekdir! (O ates) ne kotu bir dayanakdır
Surah Al-Kahf, Verse 29


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ مَنۡ أَحۡسَنَ عَمَلًا

Iman edib de guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunanlarla gelince:) Biz, subhe yok ki, iyi amel ve hareket edenin mukafatını zaayi etmeyiz
Surah Al-Kahf, Verse 30


أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَيَلۡبَسُونَ ثِيَابًا خُضۡرٗا مِّن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۚ نِعۡمَ ٱلثَّوَابُ وَحَسُنَتۡ مُرۡتَفَقٗا

Onlar (iste boyledir). Altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır. Orada tahtlar uzerinde kurularak, orada altın bileziklerle belertecekler, ince dibadan, kalın dibadan yesil elbiseler giyeceklerdir. Ne guzel sevab, ne guzel dayanak
Surah Al-Kahf, Verse 31


۞وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلٗا رَّجُلَيۡنِ جَعَلۡنَا لِأَحَدِهِمَا جَنَّتَيۡنِ مِنۡ أَعۡنَٰبٖ وَحَفَفۡنَٰهُمَا بِنَخۡلٖ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُمَا زَرۡعٗا

Onlara iki adamı (n haalini) misal getir ki biz onlardan birine iki uzum bagı vermis, ikisinin de etrafını hurmalıklarla donatmıs, ortalarında da bir ekinlik (ve meyvelik) yapmısdık
Surah Al-Kahf, Verse 32


كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَٰلَهُمَا نَهَرٗا

Bu iki bag (her sene aleddevam) mahsulunu vermis, bundan bir sey´i eksik bırakmamısdı. Onların arasından bir de ırmak fıskırtmısdık
Surah Al-Kahf, Verse 33


وَكَانَ لَهُۥ ثَمَرٞ فَقَالَ لِصَٰحِبِهِۦ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالٗا وَأَعَزُّ نَفَرٗا

O (adamın) baskaca geliri de vardı. Derken o, arkadasına, (boburlenerek), onunla konusurken, dedi ki: «Ben malca senden zenginim. Cem´iyyetce de senden kuvvetli (ve serefli) yim»
Surah Al-Kahf, Verse 34


وَدَخَلَ جَنَّتَهُۥ وَهُوَ ظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ قَالَ مَآ أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِۦٓ أَبَدٗا

O, nefsine (boylece) zulumde berdevam (ve kafir) olarak bagına girdi, dedi ki: «Bunun ebediyyete kadar helak olacagını zannetmiyorum»
Surah Al-Kahf, Verse 35


وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّدِدتُّ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيۡرٗا مِّنۡهَا مُنقَلَبٗا

«Kıyametin de kopacagını sanmıyorum. (Bununla beraber senin iddiana gore) eger ben Rabbime dondurulup goturulursem, andolsun, bundan daha hayırlı bir aakıbet bulurum»
Surah Al-Kahf, Verse 36


قَالَ لَهُۥ صَاحِبُهُۥ وَهُوَ يُحَاوِرُهُۥٓ أَكَفَرۡتَ بِٱلَّذِي خَلَقَكَ مِن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ سَوَّىٰكَ رَجُلٗا

Arkadası ona cevab vererek dedi ki: «Seni (evvela) bir toprakdan, sonra da bir damla sudan yaratıb, tekrar seni bir adam seviyyesine (kemaline) getiren Allahı kufr ile inkar mı etdin»
Surah Al-Kahf, Verse 37


لَّـٰكِنَّا۠ هُوَ ٱللَّهُ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا

«(Sen kafirsin). Fakat ben (mu´minim). O, Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hicbir sey´i ortak tutmam
Surah Al-Kahf, Verse 38


وَلَوۡلَآ إِذۡ دَخَلۡتَ جَنَّتَكَ قُلۡتَ مَا شَآءَ ٱللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ إِن تَرَنِ أَنَا۠ أَقَلَّ مِنكَ مَالٗا وَوَلَدٗا

«Bagına girdigin zaman Maasaallah, Allah (ın yardımın) dan baska hicbir kuvvet yokdur demeli degil miydin? Malca ve evladca beni kendinden az (ve asagı) goruyorsan
Surah Al-Kahf, Verse 39


فَعَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يُؤۡتِيَنِ خَيۡرٗا مِّن جَنَّتِكَ وَيُرۡسِلَ عَلَيۡهَا حُسۡبَانٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَتُصۡبِحَ صَعِيدٗا زَلَقًا

Rabbimin bana senin bagından daha hayırlısını vermesi, (Seninkinin) ustune ise gokden yıldırımlar gondererek (bagının) kaypak (yalcın) bir toprak haaline gelivermesi me´muldur»
Surah Al-Kahf, Verse 40


أَوۡ يُصۡبِحَ مَآؤُهَا غَوۡرٗا فَلَن تَسۡتَطِيعَ لَهُۥ طَلَبٗا

«Yahud olabilir ki suyu (yerin) dib (in) e cekilir de bir daha onu ara (yıb bul) mıya guc yetiremezsin»
Surah Al-Kahf, Verse 41


وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِۦ فَأَصۡبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيۡهِ عَلَىٰ مَآ أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي لَمۡ أُشۡرِكۡ بِرَبِّيٓ أَحَدٗا

(Nihayet) onun butun serveti istilaya ugratıldı, (bagı) ugrunda harcadıklarına karsı avuclarını ugusdurakaldı! (o bagın) cardakları yere cokmusdu. Diyordu ki: «Nolaydım, Rabbime hicbir (sey´i) ortak tutmayaydım»
Surah Al-Kahf, Verse 42


وَلَمۡ تَكُن لَّهُۥ فِئَةٞ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مُنتَصِرًا

Ona Allahdan baska yardım edecek bir cemaat yokdu. Kendisi de oc alabilecek degildi
Surah Al-Kahf, Verse 43


هُنَالِكَ ٱلۡوَلَٰيَةُ لِلَّهِ ٱلۡحَقِّۚ هُوَ خَيۡرٞ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ عُقۡبٗا

Iste bu makamda (ve bu halde) nusret ve haakimiyyet, hak olan Allahındır. O, sevabca da hayırlı, aakıbetce de hayırlıdır
Surah Al-Kahf, Verse 44


وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَآءٍ أَنزَلۡنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخۡتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلۡأَرۡضِ فَأَصۡبَحَ هَشِيمٗا تَذۡرُوهُ ٱلرِّيَٰحُۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقۡتَدِرًا

Onlara dunya hayaatının misalini de iradet. (O), gokden indirdigimiz bir su gibidir ki bununla yer (yuzunun) nebatı birbirine karısmıs, en nihayet (o nebat) kuru bir cop kırıntısı haaline gelib ruzgarlar onu savuruvermisdir. Allah her seyin ustunde bir kudret saahibidir
Surah Al-Kahf, Verse 45


ٱلۡمَالُ وَٱلۡبَنُونَ زِينَةُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّـٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٌ أَمَلٗا

O mal, o ogullar (hep) dunya hayatının zinetidir. Bekaaya erecek iyi (amel ve hareket) ler ise Rabbinin nezdinde sevabca da hayırlıdır, amelce de hayırlı
Surah Al-Kahf, Verse 46


وَيَوۡمَ نُسَيِّرُ ٱلۡجِبَالَ وَتَرَى ٱلۡأَرۡضَ بَارِزَةٗ وَحَشَرۡنَٰهُمۡ فَلَمۡ نُغَادِرۡ مِنۡهُمۡ أَحَدٗا

(Dusun) o gun (u) ki biz dagları yurutecegiz ve sen yeri (cırcıplak) bir col goreceksin. Onları da mahserde toplamısızdır da iclerinden hic birini bırakmamısızdır
Surah Al-Kahf, Verse 47


وَعُرِضُواْ عَلَىٰ رَبِّكَ صَفّٗا لَّقَدۡ جِئۡتُمُونَا كَمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةِۭۚ بَلۡ زَعَمۡتُمۡ أَلَّن نَّجۡعَلَ لَكُم مَّوۡعِدٗا

Hepsi saf (lar) haaline Rabbine arz edilmislerdir. Andolsun ki sizi ilk defa yaratdıgımız gibi bize geldiniz. Hayır, size va´dimizi yerine getirecek bir zaman ta´yin etmedigimizi sandınız degil mi
Surah Al-Kahf, Verse 48


وَوُضِعَ ٱلۡكِتَٰبُ فَتَرَى ٱلۡمُجۡرِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَٰوَيۡلَتَنَا مَالِ هَٰذَا ٱلۡكِتَٰبِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةٗ وَلَا كَبِيرَةً إِلَّآ أَحۡصَىٰهَاۚ وَوَجَدُواْ مَا عَمِلُواْ حَاضِرٗاۗ وَلَا يَظۡلِمُ رَبُّكَ أَحَدٗا

Kitab (meydana) konmusdur. Gorursun ki gunahkarlar onun icinde (yazılı) olanlardan (mudhis) korkudadırlar. «Eyvah bize, derler, bu kitaba ne olmus, kucuk buyuk hic bir sey bırakmayıb onları saymıs»! Onlar (butun) islediklerini hazır bulmuslardır. Rabbin hicbir (kimseye) haksızlık etmez
Surah Al-Kahf, Verse 49


وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ كَانَ مِنَ ٱلۡجِنِّ فَفَسَقَ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِۦٓۗ أَفَتَتَّخِذُونَهُۥ وَذُرِّيَّتَهُۥٓ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِي وَهُمۡ لَكُمۡ عَدُوُّۢۚ بِئۡسَ لِلظَّـٰلِمِينَ بَدَلٗا

Hani biz meleklere: «Adem icin secde edin» demisdik de Iblisden baskası hemen secde etmislerdi. O ise, cinden oldugu icin, Rabbinin emrinden dısarı cıkmısdı. Simdi siz beni bırakıb da onu ve onun neslini (avenesini), hepsi sizin dusmanınız oldugu halde, dostlar edinir misiniz? Zaalimler icin ne kotu trampadır (bu)
Surah Al-Kahf, Verse 50


۞مَّآ أَشۡهَدتُّهُمۡ خَلۡقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَا خَلۡقَ أَنفُسِهِمۡ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ ٱلۡمُضِلِّينَ عَضُدٗا

Ben ne goklerin ve yerin yaradılısında, ne kendilerinin yaradılısında onları sahid tutmadım. Sapdıranları da (hic bir zaman yaratısda) yardımcı edinmis degilim
Surah Al-Kahf, Verse 51


وَيَوۡمَ يَقُولُ نَادُواْ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَجَعَلۡنَا بَيۡنَهُم مَّوۡبِقٗا

O gun (Allah) der ki: «Bana iddia edib katdıgınız serikleri cagırın». Iste onları cagırmıslar, fakat bunlar kendilerine cevap vermemislerdir. Biz onların aralarına (cehennemden) bir ucurum koymusuzdur
Surah Al-Kahf, Verse 52


وَرَءَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٱلنَّارَ فَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمۡ يَجِدُواْ عَنۡهَا مَصۡرِفٗا

Gunahkarlar atesi gormusler de onun icerisine dusenlerin kendileri olduklarını anlamıslar, (fakat) ondan savusacak bir yer bulamamıslardır
Surah Al-Kahf, Verse 53


وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَا فِي هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٖۚ وَكَانَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَكۡثَرَ شَيۡءٖ جَدَلٗا

Andolsun ki biz bu Kur´anda insanlar icin her (cesid) misali (tekrar tekrar) acıklamısızdır. Insanın husumeti ise her seyden fazladır
Surah Al-Kahf, Verse 54


وَمَا مَنَعَ ٱلنَّاسَ أَن يُؤۡمِنُوٓاْ إِذۡ جَآءَهُمُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّهُمۡ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمۡ سُنَّةُ ٱلۡأَوَّلِينَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ قُبُلٗا

Insanlara hidayet geldigi zaman onların iman etmelerini, Rablerinden magfiret istemelerini evvelkilerin (mahv-u helakinde cari ve haakim olan ilahi) sunnetin kendilerine de yetisib catacagın (ı), yahud onlara gozleri onunde (ahiret) azab (ının) gelecegin (i beklemelerin) den baska bir sey men´etmedi
Surah Al-Kahf, Verse 55


وَمَا نُرۡسِلُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَۚ وَيُجَٰدِلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلۡبَٰطِلِ لِيُدۡحِضُواْ بِهِ ٱلۡحَقَّۖ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَمَآ أُنذِرُواْ هُزُوٗا

Biz, peygamberleri (mu´minlere) mujde verici, (kafirleri azabı ilahi ile) korkutucu kimseler (olmak) dan baska (bir sıfat) la gondermeyiz. Kafir olanlar ise hakkı baatıl ile yerinden kaydırmak icin mucadele eder (ler), ayetlerimizi ve tehdid edildikleri (cehennemi) bir maskaralık edindiler onlar
Surah Al-Kahf, Verse 56


وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ فَأَعۡرَضَ عَنۡهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُۚ إِنَّا جَعَلۡنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ أَكِنَّةً أَن يَفۡقَهُوهُ وَفِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٗاۖ وَإِن تَدۡعُهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ فَلَن يَهۡتَدُوٓاْ إِذًا أَبَدٗا

Kendisine Rabbinin ayetleriyle nasıyhat edilib de onlardan yuz ceviren, iki elinin one surdugunu unutan kisiden daha zaalim kimdir? Biz onların kalbleri ustune, onu iyice anlamalarına engel, perdeler, kulaklarına da bir agırlık koyduk. Sen onları dogru yola cagırsan da bu halde ebedi hidayete gelmezler
Surah Al-Kahf, Verse 57


وَرَبُّكَ ٱلۡغَفُورُ ذُو ٱلرَّحۡمَةِۖ لَوۡ يُؤَاخِذُهُم بِمَا كَسَبُواْ لَعَجَّلَ لَهُمُ ٱلۡعَذَابَۚ بَل لَّهُم مَّوۡعِدٞ لَّن يَجِدُواْ مِن دُونِهِۦ مَوۡئِلٗا

(Bununla beraber) Rabbin rahmet saahibi cok yarlıgayıcıdır. Eger onları kazandıkları (gunahlar) yuzunden yakalayacak olsaydı elbette onların azabını carcabuk verirdi. Hayır, onlar icin va´d edilen bir zaman vardır ki onun karsısında hic bir melce´ bulamayacaklardır
Surah Al-Kahf, Verse 58


وَتِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰٓ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَعَلۡنَا لِمَهۡلِكِهِم مَّوۡعِدٗا

Iste (halkı) zulmetdikleri zaman helak etdigimiz memleketler! Biz bunların helakleri icin de bir zaman ta´yin etmisizdir
Surah Al-Kahf, Verse 59


وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِفَتَىٰهُ لَآ أَبۡرَحُ حَتَّىٰٓ أَبۡلُغَ مَجۡمَعَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ أَوۡ أَمۡضِيَ حُقُبٗا

Bir zaman Musa, gene (bir adamı) na soyle demisdi: «Ben iki denizin birlesdigi yere varıncaya kadar durmayıb gidecegim, yahud (maksadıma erisinceye dek) uzun zamanlar gecirecegim»
Surah Al-Kahf, Verse 60


فَلَمَّا بَلَغَا مَجۡمَعَ بَيۡنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ سَرَبٗا

Bunun uzerine onlar bu iki (deniz) arasının birlesik yerine ulasınca balıklarını unutdular. (Balık) denizde bir delige dogru yolunu tutmusdu
Surah Al-Kahf, Verse 61


فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَىٰهُ ءَاتِنَا غَدَآءَنَا لَقَدۡ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَٰذَا نَصَبٗا

Vaktaki (oradan gecip gitdiler) Musa gene (adamın) a dedi ki: «Kusluk yemegimizi getir. Bu yolculugumuzdan, andolsun, yorgun dusduk»
Surah Al-Kahf, Verse 62


قَالَ أَرَءَيۡتَ إِذۡ أَوَيۡنَآ إِلَى ٱلصَّخۡرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ ٱلۡحُوتَ وَمَآ أَنسَىٰنِيهُ إِلَّا ٱلشَّيۡطَٰنُ أَنۡ أَذۡكُرَهُۥۚ وَٱتَّخَذَ سَبِيلَهُۥ فِي ٱلۡبَحۡرِ عَجَبٗا

(Gene): «Gordun mu, dedi, kayaya sıgındıgımız vakit ben balıgı unutmusum. Onu soylememi bana seytandan baskası unutdurmadı. O, sasılacak bir suretde deniz (e atıldı), yolunu tutub gitdi»
Surah Al-Kahf, Verse 63


قَالَ ذَٰلِكَ مَا كُنَّا نَبۡغِۚ فَٱرۡتَدَّا عَلَىٰٓ ءَاثَارِهِمَا قَصَصٗا

(Musa) «Iste, dedi, bizim arayacagımız bu idi». Simdi izlerinin uzerinde gerisin geri donduler
Surah Al-Kahf, Verse 64


فَوَجَدَا عَبۡدٗا مِّنۡ عِبَادِنَآ ءَاتَيۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَعَلَّمۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّا عِلۡمٗا

Derken kullarımızdan (oyle) bir kul buldular ki biz ona tarafımızdan bir rahmet vermis, kendisine nezdimizden (haas) bir ilim ogretmisdik
Surah Al-Kahf, Verse 65


قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰ هَلۡ أَتَّبِعُكَ عَلَىٰٓ أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمۡتَ رُشۡدٗا

Musa ona: «Sana, dogru yol olarak ogretilen ilimden bana da ogretmen icin sana tabi´ olayım mı?» dedi
Surah Al-Kahf, Verse 66


قَالَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

O da (Musaya): «Dogrusu sen benim beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın»
Surah Al-Kahf, Verse 67


وَكَيۡفَ تَصۡبِرُ عَلَىٰ مَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ خُبۡرٗا

«(Ic yuzunu) kavrayamadıgın bir bilgiye nasıl sabr edersin?» dedi
Surah Al-Kahf, Verse 68


قَالَ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ صَابِرٗا وَلَآ أَعۡصِي لَكَ أَمۡرٗا

O da: «Allah dilerse beni sabredici bulacaksın, sana hic bir isde karsı gelmeyecegim» dedi
Surah Al-Kahf, Verse 69


قَالَ فَإِنِ ٱتَّبَعۡتَنِي فَلَا تَسۡـَٔلۡنِي عَن شَيۡءٍ حَتَّىٰٓ أُحۡدِثَ لَكَ مِنۡهُ ذِكۡرٗا

(O: «Eger bu suretle) bana tabi´ olacaksan ben, sana anıb soyleyinceye kadar, bana hic bir sey sorma» dedi
Surah Al-Kahf, Verse 70


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا رَكِبَا فِي ٱلسَّفِينَةِ خَرَقَهَاۖ قَالَ أَخَرَقۡتَهَا لِتُغۡرِقَ أَهۡلَهَا لَقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـًٔا إِمۡرٗا

Bunun uzerine gitdiler. Nihayet (bir) gemiye bindikleri zaman o, bunu deliverdi. (Musa) dedi ki: «Sahihlerini (suda) bogasın diye mi onu deldin? Andolsun, sen buyuk bir is yapdın»
Surah Al-Kahf, Verse 71


قَالَ أَلَمۡ أَقُلۡ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

Dedi: «Sen beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi»
Surah Al-Kahf, Verse 72


قَالَ لَا تُؤَاخِذۡنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرۡهِقۡنِي مِنۡ أَمۡرِي عُسۡرٗا

(Musa): «Unutdugum seyden dolayı, dedi, beni muaheze etme. Su isimde (arkadaslıgımızda) bana gucluk yukleme»
Surah Al-Kahf, Verse 73


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَا لَقِيَا غُلَٰمٗا فَقَتَلَهُۥ قَالَ أَقَتَلۡتَ نَفۡسٗا زَكِيَّةَۢ بِغَيۡرِ نَفۡسٖ لَّقَدۡ جِئۡتَ شَيۡـٔٗا نُّكۡرٗا

Yine gitdiler. Nihayet bir oglan cocuguna rast geldikleri zaman o, hemen bunu oldurdu. (Musa) dedi ki: «Tertemiz (ma´sum) bir canı, (diger) bir can karsılıgı olmaksızın, oldurdun ha! Andolsun ki sen kotu bir sey yapdın»
Surah Al-Kahf, Verse 74


۞قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكَ إِنَّكَ لَن تَسۡتَطِيعَ مَعِيَ صَبۡرٗا

(O zat soyle) dedi: «Ben sana beraberimde sabretmiye asla muktedir olamazsın demedim mi?»
Surah Al-Kahf, Verse 75


قَالَ إِن سَأَلۡتُكَ عَن شَيۡءِۭ بَعۡدَهَا فَلَا تُصَٰحِبۡنِيۖ قَدۡ بَلَغۡتَ مِن لَّدُنِّي عُذۡرٗا

(Musa): «Eger, dedi, bundan sonra sana bir sey sorarsam benimle arkadaslık etme. (O takdirde) tarafımdan muhakkak ozre ulasmıssındır (Benden ayrılmakda ma´zur sayılmısındır)
Surah Al-Kahf, Verse 76


فَٱنطَلَقَا حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَيَآ أَهۡلَ قَرۡيَةٍ ٱسۡتَطۡعَمَآ أَهۡلَهَا فَأَبَوۡاْ أَن يُضَيِّفُوهُمَا فَوَجَدَا فِيهَا جِدَارٗا يُرِيدُ أَن يَنقَضَّ فَأَقَامَهُۥۖ قَالَ لَوۡ شِئۡتَ لَتَّخَذۡتَ عَلَيۡهِ أَجۡرٗا

Yine gitdiler. Nihayet bir memleket halkına vardılar ki ora ehalisinden yemek istedikleri halde kendilerini musafir etmekden imtina´ etmislerdi. Derken yıkılmak isteyen bir dıvar buldular da O, bunu dogrultuverdi. (Musa) dedi ki: «Dileseydin elbet buna karsı bir ucret alırdın»
Surah Al-Kahf, Verse 77


قَالَ هَٰذَا فِرَاقُ بَيۡنِي وَبَيۡنِكَۚ سَأُنَبِّئُكَ بِتَأۡوِيلِ مَا لَمۡ تَسۡتَطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرًا

«Iste, dedi, bu benimle senin ayrılısımızdır. Sana uzerinde asla sabredemedigin seylerin ic yuzunu haber verecegim»
Surah Al-Kahf, Verse 78


أَمَّا ٱلسَّفِينَةُ فَكَانَتۡ لِمَسَٰكِينَ يَعۡمَلُونَ فِي ٱلۡبَحۡرِ فَأَرَدتُّ أَنۡ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَآءَهُم مَّلِكٞ يَأۡخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصۡبٗا

«Gemiye gelince: (o,) denizde is yapan yoksullarındı. Ben onu kusurlu yapmak istedim (ki) arkalarında her (saglam) gemiyi zorla almakda olan bir hukumdar vardı»
Surah Al-Kahf, Verse 79


وَأَمَّا ٱلۡغُلَٰمُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤۡمِنَيۡنِ فَخَشِينَآ أَن يُرۡهِقَهُمَا طُغۡيَٰنٗا وَكُفۡرٗا

«Oglana gelince: Onun anası da, babası da iman etmis kimselerdi. Bunun icin onları bir azgınlık ve kafirlik burumesinden endise etdik de»
Surah Al-Kahf, Verse 80


فَأَرَدۡنَآ أَن يُبۡدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيۡرٗا مِّنۡهُ زَكَوٰةٗ وَأَقۡرَبَ رُحۡمٗا

Diledik ki bunun yerine Rableri kendilerine temizlikce daha hayırlısını, merhametce daha yakınını versin»
Surah Al-Kahf, Verse 81


وَأَمَّا ٱلۡجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَٰمَيۡنِ يَتِيمَيۡنِ فِي ٱلۡمَدِينَةِ وَكَانَ تَحۡتَهُۥ كَنزٞ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَٰلِحٗا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَن يَبۡلُغَآ أَشُدَّهُمَا وَيَسۡتَخۡرِجَا كَنزَهُمَا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ وَمَا فَعَلۡتُهُۥ عَنۡ أَمۡرِيۚ ذَٰلِكَ تَأۡوِيلُ مَا لَمۡ تَسۡطِع عَّلَيۡهِ صَبۡرٗا

«Dıvara gelince: Bu, o sehirde iki yetim oglancıgındı. Altında da onlara aid bir defiyne vardı. Babaları iyi bir adamdı. Binaen´aleyh Rabbin diledi ki ikisi de rusdlerine ersinler, definelerini cıkarsınlar. (Bu), Rabbimden bir merhametdi. Ben bunu kendi re´yimle yapmadım. Iste uzerlerinde sabredemedigin seylerin ic yuzu»
Surah Al-Kahf, Verse 82


وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَن ذِي ٱلۡقَرۡنَيۡنِۖ قُلۡ سَأَتۡلُواْ عَلَيۡكُم مِّنۡهُ ذِكۡرًا

Sana Zulkarneyni sorarlar. De ki: «Size onun (haalinden) de haber soyleyeyim»
Surah Al-Kahf, Verse 83


إِنَّا مَكَّنَّا لَهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِن كُلِّ شَيۡءٖ سَبَبٗا

Hakıykat, biz onu yer (yuzun) de buyuk bir kudret saahibi kıldık ve ona (muhtac oldugu) her seyden bir sebeb (bir yol) verdik
Surah Al-Kahf, Verse 84


فَأَتۡبَعَ سَبَبًا

Oda (batıya dogru) bir yol tutdu
Surah Al-Kahf, Verse 85


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَغۡرِبَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَغۡرُبُ فِي عَيۡنٍ حَمِئَةٖ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوۡمٗاۖ قُلۡنَا يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِمَّآ أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّآ أَن تَتَّخِذَ فِيهِمۡ حُسۡنٗا

Nihayet gunesin batdıgı yere ulasınca onu kara bir balcıkda batar buldu. Bunun yanında da bir kavm buldu. Dedik ki: «Zulkarneyn, (onları) ya azaba ugratmanda, yahud haklarında guzellik (tarafını) tutman (da serbestsin)»
Surah Al-Kahf, Verse 86


قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوۡفَ نُعَذِّبُهُۥ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَىٰ رَبِّهِۦ فَيُعَذِّبُهُۥ عَذَابٗا نُّكۡرٗا

Dedi: «Amma kim zulmederse onu azablandıracagız. Sonra da o, Rabbine dondurulur de O da kendisini siddetli bir azab (a ducar) eder»
Surah Al-Kahf, Verse 87


وَأَمَّا مَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُۥ جَزَآءً ٱلۡحُسۡنَىٰۖ وَسَنَقُولُ لَهُۥ مِنۡ أَمۡرِنَا يُسۡرٗا

«Amma kim iman eder, guzel de amel (ve hareket) eylerse onun icin en guzel bir mukafat vardır. Ona emrimizden kolay (taraf) ını da soyleyecegiz»
Surah Al-Kahf, Verse 88


ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا

Sonra o, baska bir yol tutdu
Surah Al-Kahf, Verse 89


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَطۡلِعَ ٱلشَّمۡسِ وَجَدَهَا تَطۡلُعُ عَلَىٰ قَوۡمٖ لَّمۡ نَجۡعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتۡرٗا

Nihayet ustune gunesin (ilk once) dogdugu yere ulasdıgı zaman onu oyle bir kavmin uzerine doguyor buldu ki biz onlar icin buna karsı (korunacak) hic bir siper yapmamısdık
Surah Al-Kahf, Verse 90


كَذَٰلِكَۖ وَقَدۡ أَحَطۡنَا بِمَا لَدَيۡهِ خُبۡرٗا

Iste (Zulkarneynin isi) boyle idi. Halbuki onun yanında (neler vardı) ki biz hepsini ilm (imiz) le kusatmısızdır
Surah Al-Kahf, Verse 91


ثُمَّ أَتۡبَعَ سَبَبًا

Sonra yine bir yol tutdu
Surah Al-Kahf, Verse 92


حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ بَيۡنَ ٱلسَّدَّيۡنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوۡمٗا لَّا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ قَوۡلٗا

Nihayet iki dag arasına ulasdıgı zaman onların onunde hemen hic bir soz anlamaz bir kavm buldu
Surah Al-Kahf, Verse 93


قَالُواْ يَٰذَا ٱلۡقَرۡنَيۡنِ إِنَّ يَأۡجُوجَ وَمَأۡجُوجَ مُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَهَلۡ نَجۡعَلُ لَكَ خَرۡجًا عَلَىٰٓ أَن تَجۡعَلَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَهُمۡ سَدّٗا

Onlar dediler ki: «Zulkarneyn, hakıykat, Ye´cuc ve Me´cuc (bu) yerde fesad cıkaran (kabile) lerdir. Bizimle onların arasına bir sed yapman uzerine sana bir vergi verelim mi»
Surah Al-Kahf, Verse 94


قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيۡرٞ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ أَجۡعَلۡ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُمۡ رَدۡمًا

Dedi ki: «Rabbimin beni icinde bulundurdugu ni´met (sizin vereceginizden) daha hayırlıdır. Haydin, siz bana (bedeni) kuvvetle yardım edin de sizinle onların arasına saglam bir maania yapayım»
Surah Al-Kahf, Verse 95


ءَاتُونِي زُبَرَ ٱلۡحَدِيدِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا سَاوَىٰ بَيۡنَ ٱلصَّدَفَيۡنِ قَالَ ٱنفُخُواْۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَعَلَهُۥ نَارٗا قَالَ ءَاتُونِيٓ أُفۡرِغۡ عَلَيۡهِ قِطۡرٗا

«Bana demir kutleleri getirin». (O karsılıklı iki dagın) iki yanı tam denklesdigi vakit «ufleyin» dedi. Nihayet onu (demiri) bir ates haaline koydugu zaman da «Getirin bana, dedi, ustune erimis bakır dokeyim»
Surah Al-Kahf, Verse 96


فَمَا ٱسۡطَٰعُوٓاْ أَن يَظۡهَرُوهُ وَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ لَهُۥ نَقۡبٗا

Artık onu asmıya da guc yetiremediler, onu delmiye de muktedir olamadılar
Surah Al-Kahf, Verse 97


قَالَ هَٰذَا رَحۡمَةٞ مِّن رَّبِّيۖ فَإِذَا جَآءَ وَعۡدُ رَبِّي جَعَلَهُۥ دَكَّآءَۖ وَكَانَ وَعۡدُ رَبِّي حَقّٗا

«Bu, dedi, Rabbimden bir merhametdir. Fakat Rabbimin va´di gelince, O bunu dumduz yapar. Rabbimin va´di bir hakdır»
Surah Al-Kahf, Verse 98


۞وَتَرَكۡنَا بَعۡضَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ يَمُوجُ فِي بَعۡضٖۖ وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَجَمَعۡنَٰهُمۡ جَمۡعٗا

O gun biz onları birbiri icinde dalgalanır bir halde bırakmısızdır (bırakacagız. Artık) «Suur» da ufurulmusdur (ufurulecekdir.) Bu suretle hepsini (mahserde) derleyip toparlamısızdır (toplayacagız)
Surah Al-Kahf, Verse 99


وَعَرَضۡنَا جَهَنَّمَ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡكَٰفِرِينَ عَرۡضًا

Beni anmak (hakıykatı gormek) hususunda gozleri perdeli olan, (Kur´anı) dinlemiye tahammul edemeyen kafirlere o gun cehennemi oyle bir gosterecegiz ki
Surah Al-Kahf, Verse 100


ٱلَّذِينَ كَانَتۡ أَعۡيُنُهُمۡ فِي غِطَآءٍ عَن ذِكۡرِي وَكَانُواْ لَا يَسۡتَطِيعُونَ سَمۡعًا

Beni anmak (hakıykatı gormek) hususunda gozleri perdeli olan, (Kur´anı) dinlemiye tahammul edemeyen kafirlere o gun cehennemi oyle bir gosterecegiz ki
Surah Al-Kahf, Verse 101


أَفَحَسِبَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَن يَتَّخِذُواْ عِبَادِي مِن دُونِيٓ أَوۡلِيَآءَۚ إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا جَهَنَّمَ لِلۡكَٰفِرِينَ نُزُلٗا

Kafirler beni bırakıb da kullarımı (kendilerine) dostlar edineceklerini mi sandı (lar)? Biz cehennemi o kafirler icin bir konak olarak hazırladık
Surah Al-Kahf, Verse 102


قُلۡ هَلۡ نُنَبِّئُكُم بِٱلۡأَخۡسَرِينَ أَعۡمَٰلًا

De ki: «(Yapdıkları) isler bakımından en cok ziyana ugrayanları, kendileri muhakkak iyi yapıyorlar sanarak dunya hayaatında sa´yleri bosa gitmis olanları size haber vereyim mi»
Surah Al-Kahf, Verse 103


ٱلَّذِينَ ضَلَّ سَعۡيُهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّهُمۡ يُحۡسِنُونَ صُنۡعًا

De ki: «(Yapdıkları) isler bakımından en cok ziyana ugrayanları, kendileri muhakkak iyi yapıyorlar sanarak dunya hayaatında sa´yleri bosa gitmis olanları size haber vereyim mi»
Surah Al-Kahf, Verse 104


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ وَلِقَآئِهِۦ فَحَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فَلَا نُقِيمُ لَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَزۡنٗا

Onlar Rablerinin ayetlerini ve Ona kavusmayı (inkar ile) kafir olup da (hayr namına butun) yapdıkları bosa gitmis bulunanlardır ki biz kıyamet gununde onlar icin hicbir olcu tutmayacagız
Surah Al-Kahf, Verse 105


ذَٰلِكَ جَزَآؤُهُمۡ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُواْ وَٱتَّخَذُوٓاْ ءَايَٰتِي وَرُسُلِي هُزُوًا

Iste boyle. Onların cezası, kufr (ve inkar) etdikleri ve benim ayetlerimi ve peygamberlerimi bir eglenceye aldıkları icin, cehennemdir
Surah Al-Kahf, Verse 106


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ كَانَتۡ لَهُمۡ جَنَّـٰتُ ٱلۡفِرۡدَوۡسِ نُزُلًا

Hakıykaten iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince): Onların konakları da Firdevs cennetleridir
Surah Al-Kahf, Verse 107


خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يَبۡغُونَ عَنۡهَا حِوَلٗا

Bunların icerisinde ebedi kalıcıdırlar onlar. Oradan ayrılmak da istemezler
Surah Al-Kahf, Verse 108


قُل لَّوۡ كَانَ ٱلۡبَحۡرُ مِدَادٗا لِّكَلِمَٰتِ رَبِّي لَنَفِدَ ٱلۡبَحۡرُ قَبۡلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَٰتُ رَبِّي وَلَوۡ جِئۡنَا بِمِثۡلِهِۦ مَدَدٗا

De ki: «Rabbimin sozleri (ni yazmak) icin (butun) deniz (lerin suyu) murekkeb olsa ve bir o kadar daha yardımcı olarak ilave etsek Rabbimin sozleri tukenmeden o deniz (ler) tukenir»
Surah Al-Kahf, Verse 109


قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَمَن كَانَ يَرۡجُواْ لِقَآءَ رَبِّهِۦ فَلۡيَعۡمَلۡ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَلَا يُشۡرِكۡ بِعِبَادَةِ رَبِّهِۦٓ أَحَدَۢا

De ki: «Ben ancak sizin gibi bir beserim. (Su kadar ki) bana yalınız Tanrınızın bir tek Tanrı oldugu vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavusmayı umid (ve arzu) ediyorsa guzel bir amel islesin ve Rabbine ibadetde (hic bir kimseyi ve hic bir sey´i) ortak tutmasın»
Surah Al-Kahf, Verse 110


Author: Hasan Basri Cantay


<< Surah 17
>> Surah 19

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai