UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Naml - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz


طسٓۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡقُرۡءَانِ وَكِتَابٖ مُّبِينٍ

Ta, Sin. Su sure, Kur’an’ın ve helal ile haramı acıklayan kitabın ayetleridir
Surah An-Naml, Verse 1


هُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ

Onlar, muminlere birer hidayet, (sapıklıktan kurtulus) ve (cenneti) mujdedir
Surah An-Naml, Verse 2


ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ

O muminler ki, namazı geregi uzere kılarlar, zekatı verirler; ahireti ancak bunlar hakkıyla tasdik ederler
Surah An-Naml, Verse 3


إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُمۡ يَعۡمَهُونَ

Ahirete inanmıyanların amellerini, kendilerine suslu gostermisiz de, onlar hakkı goremiyorlar
Surah An-Naml, Verse 4


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ وَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ

Bunlar o kimselerdir ki, kendilerine azabın kotusu vardır; ve ahirette de onlar, en ziyade husrana ugrayanlardır
Surah An-Naml, Verse 5


وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى ٱلۡقُرۡءَانَ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ عَلِيمٍ

Muhakkak ki bu Kur’an, sana, hukmunde hikmet sahibi olup her seyi bilen Allah katından veriliyor
Surah An-Naml, Verse 6


إِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهۡلِهِۦٓ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا سَـَٔاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ ءَاتِيكُم بِشِهَابٖ قَبَسٖ لَّعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ

Bir vakit Musa, (sefere cıkıp yolunu sasırdıgı zaman beraberinde bulunan) ehline soyle demisti: “- Ben cidden bir ates gordum; size ondan (atesin yanında bulunanlardan yol hakkında) ya bir haber getirecegim yahut parlak bir ates koru getirecegim. Olur ki, ates yakar ısınırsınız.”
Surah An-Naml, Verse 7


فَلَمَّا جَآءَهَا نُودِيَ أَنۢ بُورِكَ مَن فِي ٱلنَّارِ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Vakta ki, o atese vardı, soyle nida olundu: “- Ates yerinde olan Musa’ya ve etrafında bulunan meleklere bereket verildi. Alemlerin Rabbi olan Allah (butun noksanlıklardan ve ihtiyactan) munezzehtir
Surah An-Naml, Verse 8


يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّهُۥٓ أَنَا ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

Ey Musa! Her seye galib ve hikmet sahibi olan Allah benim
Surah An-Naml, Verse 9


وَأَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰ لَا تَخَفۡ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

Asanı bırak! (bırakınca) onu, cevik bir yılan gibi hareket ediyor halde gordugu zaman, donup kactı ve arkasına bakmadı. Ey Musa! Korkma; benim izzet huzurumda, peygamber olanlar korkmaz
Surah An-Naml, Verse 10


إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسۡنَۢا بَعۡدَ سُوٓءٖ فَإِنِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Ancak zulmeden mustesna. Sonra da kotulugun arkasından iyilige donen (tevbe eden) icin muhakkak ki ben Gafur’um= bagıslayıcıyım, Rahim’im= cok merhametliyim
Surah An-Naml, Verse 11


وَأَدۡخِلۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖۖ فِي تِسۡعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَقَوۡمِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ

Elini koynuna sok, (sonra) lekesiz bembeyaz cıksın da dokuz mucize ile beraber Firavun’a ve onun (kıpt) kavmine git. Cunku onlar kafirler toplulugudur.”
Surah An-Naml, Verse 12


فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَٰتُنَا مُبۡصِرَةٗ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٞ

Vaktaki mucizelerimiz acık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler
Surah An-Naml, Verse 13


وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

(Mucizelerin Allah tarafından oldugunu) kalbleriyle yakinen bildikleri halde, nefislerine zulum yaparak ve kibrederek butun mucizeleri (acıktan) inkar ettiler. Ey Rasulum, bak ki mufsidlerin (kafirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl bogulup gittiler)
Surah An-Naml, Verse 14


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Gercekten biz, Davud’a ve Suleyman’a bir ilim verdik de onlar soyle dediler: “-Hamd olsun O Allah’a ki, bizi mumin kullarından cogu uzerine ustun kıldı.”
Surah An-Naml, Verse 15


وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ

Suleyman, (babası) Davud’a varis oldu (onun nubuvvet ve ilmi kendisine gecti) de dedi ki: “- Ey insanlar, bize kus dili ogretildi; hem de bize her seyden (butun nimetlerden) verildi. Suphesiz ki bu, acık bir ustunluktur.”
Surah An-Naml, Verse 16


وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Bir de Suleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuslardan orduları toplandı. Butun bunlar sevk ve idare ediliyorlardı
Surah An-Naml, Verse 17


حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Nihayet (Suleyman ve ordusu Sam’daki karıncası bol) Karınca Vadisine vardıkları zaman, (karıncaların beyi olan) bir karınca soyle dedi: “- Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Suleyman ve ordusu sizi farketmiyerek kırıp ezmesin.”
Surah An-Naml, Verse 18


فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

(Karıncaların konustugu sozu anlıyan Suleyman) karıncanın bu sozunden gulercesine tebessum etti ve soyle dedi: “- Ey Rabbim! Bana ilham et ki, hem bana, hem de ebeveynime ihsan buyurdugun nimetine sukredeyim; ve razı olacagın iyi bir amel yapayım. Beni de rahmetinle salih kullarının arasına (cennete) koy.”
Surah An-Naml, Verse 19


وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ

Bir de Suleyman kusları teftis etti de soyle dedi: “- Hudhud’u niye (yerinde) goremiyorum, yoksa gaiblerden mi oldu
Surah An-Naml, Verse 20


لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ

Muhakkak surette ona siddetli bir azab yapacagım veya boynunu kesecegim, yahud ozrunu gosterecek acık bir delil bana getirir.”
Surah An-Naml, Verse 21


فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ

Nihayet bekledi, cok gecmeden Hudhud gelip soyle dedi: “-Ben senin bilmedigin bir seyi bildim. Sana Sebe’den (Yemendeki bir kabile veya memleketten) cok saglam ve iyi bir haber getirdim
Surah An-Naml, Verse 22


إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ

Gercekten ben bir kadın buldum, Sebe’ halkına padisahlık yapıyor, kendisine (padisahların muhtac oldugu) her sey verilmis. Muhtesem bir tahtı da var
Surah An-Naml, Verse 23


وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ

Onu ve kavmini, Allah’a degil, gunese tapıyorlar buldum. Seytan onlara amellerini suslu gostermis, boylece kendilerini hak yoldan sapıtmıs da dogru yola giremiyorlar
Surah An-Naml, Verse 24


أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ

(Seytan onlara amellerini suslu gosterdi ki), goklerde ve yerde gizli olan yagmur ve nebatı meydana cıkaran, gizledikleri ve acıkladıkları seylerin hepsini bilen Allah’a secde etmesinler
Surah An-Naml, Verse 25


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩

Allah, O varlıktır ki, ondan baska bir ilah yoktur; buyuk arsın Rabbidir.”
Surah An-Naml, Verse 26


۞قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ

(Suleyman Hudhud adlı kusa soyle) dedi: “- Bakalım dogru mu soyledin, yoksa yalancılardan mı oldun
Surah An-Naml, Verse 27


ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ

Bu mektubumu gotur de bırak onlara. Sonra yanlarından cekil de bak, ne neticeye varacaklar.”
Surah An-Naml, Verse 28


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ

(Sebe’ hukumdarı Belkıs kavmine) dedi ki: “- Ey seckin topluluk! Bana cok iyi bir mektup bırakıldı
Surah An-Naml, Verse 29


إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

O, muhakkak ki Suleyman’dandır ve o (mektubun ilk satırı) bismillahirrahmanirrahim’dir
Surah An-Naml, Verse 30


أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

(Sonra mektupta soyle denilmektedir): Bana karsı bas kaldırmayın ve musluman olarak bana gelin
Surah An-Naml, Verse 31


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ

Ey seckin topluluk! Bana bu isim hakkında bir fikir verin. Sizin gorusunuz olmadan ben hic bir isi yapmıs degilim.”
Surah An-Naml, Verse 32


قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ

(Kavmin ileri gelenleri Belkıs’a soyle) dediler: “- Biz, kuvvet sahibiyiz ve cesur savascıyız. Bununla beraber emir sana aiddir (savas emrine de, sulh emrine de uyarız). Artık bak, ne emredeceksin.”
Surah An-Naml, Verse 33


قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ

(Padisah Belkıs onlara soyle) dedi: “- Dogrusu padisahlar bir memlekete girdikleri zaman, orasını perisan ederler ve halkının serefli kimselerini (oldurerek, esir ederek, mal ve mulklerini yagma ederek) zelil kılarlar. Iste bunlar da boyle yaparlar
Surah An-Naml, Verse 34


وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

Ben onlara (Suleyman’a) bir (heyetle) hediye gondereyim de bakayım, elciler ne ile donecekler (hediyem kabul mu edilecek, yoksa red mi edilecek)?” (*) Dikkat! Secde ayetidir
Surah An-Naml, Verse 35


فَلَمَّا جَآءَ سُلَيۡمَٰنَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٖ فَمَآ ءَاتَىٰنِۦَ ٱللَّهُ خَيۡرٞ مِّمَّآ ءَاتَىٰكُمۚ بَلۡ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمۡ تَفۡرَحُونَ

Bunun uzerine gonderilen hediye Suleyman’a vardıgı zaman, Suleyman dedi ki: “- Siz, bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Bakın, Allah’ın bana verdigi (mulk ve nubuvvet), size verdiginden daha hayırlı ve faziletlidir. Dogrusu siz hediyenize guvenip ferahlık duyuyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 36


ٱرۡجِعۡ إِلَيۡهِمۡ فَلَنَأۡتِيَنَّهُم بِجُنُودٖ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخۡرِجَنَّهُم مِّنۡهَآ أَذِلَّةٗ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ

(Ey heyet reisi, hediyelerinle) don o padisaha (Belkıs’a) ve kavmine... VAllahi, karsı gelemiyecekleri ordularla varırım da, oradan (Sebe’den) kendilerini zilletler icinde hor oldukları halde cıkarırım.”
Surah An-Naml, Verse 37


قَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَيُّكُمۡ يَأۡتِينِي بِعَرۡشِهَا قَبۡلَ أَن يَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

(Sonra Suleyman, kavminin ileri gelenlerine soyle) dedi: “- Ey seckin topluluk! Onlar (Belkıs ve kavmi), bana musluman olarak gelmezden once onun (Belkıs’ın) tahtını hanginiz bana getirir?”
Surah An-Naml, Verse 38


قَالَ عِفۡرِيتٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَۖ وَإِنِّي عَلَيۡهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٞ

Cinlerden bir ifrit (kuvvetli ve becerikli olan biri soyle) dedi: “ - Sen yerinden kalkmadan once, ben o tahtı sana getiririm. Muhakkak onu tasımaga gucu yetib (onu) zayi etmiyen guvenilir bir kimseyim.”
Surah An-Naml, Verse 39


قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ

Kendinde ilahi kitabdan bir ilim bulunan bir (melek) dedi ki; “-Ben gozunu kırpmadan once onu sana getiririm.” Derken Suleyman, tahtı yanında duruyor gorunce dedi ki; “- Bu, rabbimin fazlındandır; beni imtihan etmek icindir: Sukur mu edecegim, yoksa nankorluk mu yapacagım? Kim sukrederse, ancak kendi menfaatine sukreder; kim de nankorluk ederse, muhakkak ki rabbim onun sukrune muhtac degildir, ona yine de nimet verir.”
Surah An-Naml, Verse 40


قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ

Suleyman dedi ki: “- Onun (Belkıs’ın) tahtını tanınmaz hale getirin; bakalım, tanıyacak mı, yoksa tanımıyanlardan mı olacak?”
Surah An-Naml, Verse 41


فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ

Vakta ki (Belkıs) geldi, ona denildi ki: “- Boyle mi senin tahtın?” (Belkıs soyle) dedi: “- Sanki odur. Bununla beraber bize bu taht mucizesinden once (peygamberligine delalet eden Hudhud mucizesi ile) ilim verildi ve musluman olduk.”
Surah An-Naml, Verse 42


وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ

(Daha evvel Belkıs’ın) Allah’dan baska tapmıs oldugu sey, musluman olmasına engel olmustu (yahut Suleyman, onu, daha once Allah’dan baska taptıgı seyden alıkoydu, gunese taptırmadı). Cunku o, kafirler kavminden idi
Surah An-Naml, Verse 43


قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ona (Belkıs’a soyle) denildi: “- Saray’a gir.” (Suleyman tarafından yaptırılan sarayın giris yerine, daha once cam konulmus olup altından su akıtılmakta oldugundan Belkıs) bunu gorunce derin bir su zannetti ve (ıslanmasın diye) elbiselerini kaldırarak bacaklarından (bir miktar) actı. Suleyman dedi ki:(Ey Belkıs bacaklarını ort) o, camdan yapılmıs seffaf bir saraydır. (Belkıs soyle) dedi: “- Ey Rabbim, gercekten ben (onceden) nefsime zulmetmisim. Simdi Suleyman’ın beraberliginde alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olup musluman oldum.”
Surah An-Naml, Verse 44


وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ

Gercekten biz Semud kavmine, Allah’a ibadet edin diye, kardesleri Salih’i peygamber gondermistik. Bir de baksın, onlar iki fırka olup cekisiyorlar (kimi mumin olmus, kimi kafir. Her biri hak uzere oldugunu iddia ediyor)
Surah An-Naml, Verse 45


قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ

(Salih onlara soyle) dedi: “- Ey benim kavmim! Nicin tevbeden once azabı cabuk istiyorsunuz? Ne olur, Allah’dan magfiret dileseniz, belki merhamet olunursunuz.”
Surah An-Naml, Verse 46


قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَـٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ

(Onlar peygambere) dediler ki: “- Biz, sen ve beraberindekilerle (muminlerle) ugursuzluga ugradık, (basımıza cesitli musibetler geldi)”. Salih onlara soyle dedi: “- Size gelen ugursuzluk, Allah katında takdir edilmistir. Dogrusu siz, imtihana cekilen bir kavimsiniz.”
Surah An-Naml, Verse 47


وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ

O (Semud kavminin bulundugu Hicr adlı) sehirde dokuz kimse vardı ki, bunlar yeryuzunde fesad cıkarıyorlar, iyilige yanasmıyorlardı
Surah An-Naml, Verse 48


قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ

Allah’a yeminleserek soyle dediler: “ - Salih’e ve ailesine (kendisine iman edenlere) muhakkak bir gece baskını yapalım (onları oldurelim), sonra geride kalan akrabasına yeminle diyelim ki, biz onun ehlinin helakinde bulunmadık, gercekten biz dogru soyliyenleriz.”
Surah An-Naml, Verse 49


وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Boyle bir hile kurdular. Biz de, onların haberi olmadan hilelerinin cezasını verdik (kendilerini helak ettik)
Surah An-Naml, Verse 50


فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكۡرِهِمۡ أَنَّا دَمَّرۡنَٰهُمۡ وَقَوۡمَهُمۡ أَجۡمَعِينَ

Ey Rasulum, simdi bak ki, hilelerinin akıbeti nasıl oldu!... Hem (o imansızların) kendilerini, hem de kavimlerini toptan helak ettik
Surah An-Naml, Verse 51


فَتِلۡكَ بُيُوتُهُمۡ خَاوِيَةَۢ بِمَا ظَلَمُوٓاْۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

Iste kufurleri yuzunden cokmus, harabeye donmus evleri! Muhakkak ki bunda, kudretimizi bilen bir kavim icin ibret alacak bir alamet var
Surah An-Naml, Verse 52


وَأَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ

Halbuki iman edip de kufurden sakınanları kurtardık
Surah An-Naml, Verse 53


وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ

Lut’a da peygamberlik verdik. Kavmine soyle demisti: “- Gozunuz gore gore (bilerek) hala o kotulugu yapacak mısınız
Surah An-Naml, Verse 54


أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ

Gercekten siz kadınları bırakıp sehvetle mutlaka erkeklere mi gideceksiniz? Dogrusu siz, ne yaptıgınızı bilmez bir kavimsiniz
Surah An-Naml, Verse 55


۞فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوٓاْ ءَالَ لُوطٖ مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ

Buna karsı , kavminin cevabı ancak su olmustur: “- Lut ailesini memleketinizden cıkarın. Cunku onlar (bizim yaptıgımız isten son derece sakınıp) temizlige gayret eden insanlardır.”
Surah An-Naml, Verse 56


فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَٰهَا مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ

Bunun uzerine biz de Lut’u ve ailesini kurtardık; ancak karısını geride kalanlardan (helake ugrayanlardan) takdir ettik
Surah An-Naml, Verse 57


وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ

Onların uzerine oyle (tastan ibaret) bir yagmur yagdırdık ki!... O korkutulup da iman etmiyenlerin yagmuru ne kotudur
Surah An-Naml, Verse 58


قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَىٰٓۗ ءَآللَّهُ خَيۡرٌ أَمَّا يُشۡرِكُونَ

Ey Rasulum de ki: Hamd olsun Allah’a, selam olsun O’nun sectigi peygamber kullarına... Allah mı hayırlı, yoksa (Mekke musriklerinin ibadet edip Allah’a) ortak kostukları putlar mı
Surah An-Naml, Verse 59


أَمَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ حَدَآئِقَ ذَاتَ بَهۡجَةٖ مَّا كَانَ لَكُمۡ أَن تُنۢبِتُواْ شَجَرَهَآۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ يَعۡدِلُونَ

Yoksa, gokleri ve yeri yaratıp da sizin icin gokten bir yagmur indiren mi? Bir su ki, biz onunla, sizin bir agacını bitiremiyeceginiz guzel manzaralı bag ve bahceler bitirmisizdir. Allah ile beraber bir ilah mı var? Hayır, onlar hakdan ayrılan bir kavimdirler
Surah An-Naml, Verse 60


أَمَّن جَعَلَ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنۡهَٰرٗا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِيَ وَجَعَلَ بَيۡنَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ حَاجِزًاۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Yoksa, arzı bir mesken yapıp da ortasından ırmaklar akıtan, ona aid sabit daglar yaratan ve iki denizin ortasına (acı ve tatlı suları birbirine karısmamak icin) bir engel koyan mı (hayırlı)? Allah ile beraber bir ilah mı var? Hayır, onların cogu tevhidi bilmezler
Surah An-Naml, Verse 61


أَمَّن يُجِيبُ ٱلۡمُضۡطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكۡشِفُ ٱلسُّوٓءَ وَيَجۡعَلُكُمۡ خُلَفَآءَ ٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ

Yoksa, sıkıntıya dusen kimse, dua ettigi zaman, onun duasını kabul edip fenalıgı gideren, sizi yeryuzunun sakinleri kılan mı, (hayırlı)? Allah ile beraber bir ilah mı var? Siz pek az dusunuyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 62


أَمَّن يَهۡدِيكُمۡ فِي ظُلُمَٰتِ ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِ وَمَن يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦٓۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ تَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Yoksa, (yola cıktıgınız zaman) karaların ve denizlerin karanlıklarında size yol gosteren ve selamete cıkaran, yagmurunun onunde ruzgarları mujdeci gonderen mi? Allah ile beraber bir ilah mı var? Allah, onların (putperestlerin) ortak kostukları seylerden cok yucedir, munezzehtir
Surah An-Naml, Verse 63


أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Yoksa, halkı yaratıp duran, (oldukten) sonra onu iade edecek (diriltecek) olan, size gokten (yagmurla) ve yerden (nebatla) rızık veren mi (hayırlı, yahut ortak kostukları putlar mı)? Allah ile beraber bir ilah mı var? De ki: “- (Ey Musrikler) eger Allah’la beraber bir takım ilahlar vardır.” sozunuzde dogru iseniz, delilinizi getirin bakalım
Surah An-Naml, Verse 64


قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ

(Ey Rasulum), de ki: “- Goklerde ve yerde olan kimse gaybı bilmez; ancak Allah bilir.” Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler
Surah An-Naml, Verse 65


بَلِ ٱدَّـٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ

Fakat ahiretin olacagına dair kendilerine (peygamberler vasıtasıyla) arka arkaya ilim ulasmaktadır. Dogrusu onlar bundan suphe icerisindedirler, daha dogrusu onlar, ahiretten yana kordurler (delillerini anlıyamazlar)
Surah An-Naml, Verse 66


وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ

Kafir olanlar soyle dediler: “- Biz ve babalarımız toprak oldugumuz vakit mi, sahiden biz mi (kabirlerimizden diriltilip) cıkarılacagız
Surah An-Naml, Verse 67


لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ

Yemin ederiz ki, bu dirilme isi hem bize, hem bizden once atalarımıza da vaad olundu. Bu eskilerin masallarından baska bir sey degil...”
Surah An-Naml, Verse 68


قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ

(Ey Rasulum, Mekke halkına) de ki: “- Yeryuzunde gezip dolasın da bakın, gunahkarların akıbeti nasıl olmus!...”
Surah An-Naml, Verse 69


وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ

(Ey Rasulum, inkarlarından ve yuz cevirmelerinden dolayı) onlara karsı mahzun olma ve yaptıkları hilelerden oturu bir sıkıntıya dusme
Surah An-Naml, Verse 70


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Bir de soyle diyorlar: “- (Azabla bizi korkuttugunuz) bu vaad ne zaman? Sozunuzde dogru kimselerseniz soyleyin.”
Surah An-Naml, Verse 71


قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ

De ki: “- Carcabuk gelmesini istediginiz azabın bir kısmı (yakında Bedir savasında) size ulasmak uzeredir.”
Surah An-Naml, Verse 72


وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ

Muhakkak ki, senin Rabbin insanlara karsı bir ihsan sahibidir. Fakat, onların cogu sukretmezler
Surah An-Naml, Verse 73


وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ

Suphe yok ki, senin Rabbin, kalblerinin gizledigi kini ve acıkladıkları kufru tamamen biliyor
Surah An-Naml, Verse 74


وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ

Yerde ve gokte gizli hic bir sır yoktur ki, acık bir kitabda (Levh-i Mahfuz’da) olmasın
Surah An-Naml, Verse 75


إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Gercekten bu Kur’an, Israilogullarına, (din hususunda) ihtilaf edip durdukları seylerin cogunu anlatıyor
Surah An-Naml, Verse 76


وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ

Suphe yok ki Kur’an, dogruyu gosteren gercek bir hidayetdir ve muminler icin bir rahmettir
Surah An-Naml, Verse 77


إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ

Elbette senin Rabbin, (dinde ihtilaf eden kimselerin) aralarında hukmunu verecektir. Allah Aziz’dir= hukmunde galibdir, Alim’dir= butun hallerini bilir
Surah An-Naml, Verse 78


فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ

O halde (Ey Rasulum), Allah’a tevekkul et; cunku sen apacık bir hak uzerindesin
Surah An-Naml, Verse 79


إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ

Suphesiz sen, (kalbleri) olu olanlara isittiremezsin ve arkalarını donmus kacarlarken, (kalbleri) sagırlara hak cagrını duyuramazsın
Surah An-Naml, Verse 80


وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ

Sen, o korleri sapıklıklarından hidayete erdirici de degilsin. Sen ancak ayetlerimize iman edeceklere davetini duyurursun da onlar musluman olurlar
Surah An-Naml, Verse 81


۞وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ

(Kıyametin kopacagına dair), o sozun, uzerlerine vukuu yaklastıgı zaman, onlar icin yerden bir Dabbe (kıyamet alametlerinden olup, mumin ile kafiri isaretliyerek birbirinden ayıracak olan bir hayvan) cıkarırız da, insanların ayetlerimize yakinen iman etmemis olduklarını kendilerine soyler
Surah An-Naml, Verse 82


وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Kıyamet gununde her din ehlinden, ayetlerimizi tekzip edenlerden bir topluluk toplıyacagız. Artık bunlar, diger kafileler arka arkaya gelip toplanıncaya kadar tutuklanacaklardır
Surah An-Naml, Verse 83


حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Nihayet hesap yerine geldikleri vakit, Allah buyurur ki: “- Siz benim ayetlerimi ilim bakımından kavramadıgınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?”
Surah An-Naml, Verse 84


وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ

Yaptıkları kufur yuzunden o vaadedilen azap tepelerine inmistir; artık onlar konusamazlar
Surah An-Naml, Verse 85


أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Gormediler mi? Biz, icinde sukun bulsunlar diye geceyi yarattık, gormeleri icin de gunduzu... Gercekten bunda iman edecek bir kavim icin suphe goturmez alametler var (oldukten sonra dirilmeye delalet ederler)
Surah An-Naml, Verse 86


وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ

O gunu hatırla ki, Sur’a ufurulupte goklerde ve yerde olanlar (meleklerle insanlar) korkudan olecekler; ancak Allah’ın diledigi (bazı melekler) mustesna... Onların her biri kuculmus olarak Allah’ın huzuruna varacaklardır
Surah An-Naml, Verse 87


وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ

Bir de dagları gorursun, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar, bulut gecer gibi gecer (hareket ederler. Mufessirlerin coguna gore, bu hareket kıyamette olacaksa da, bazılarına gore, arzın donmekte olduguna isarettir.) Bu, her seyi muhkem yapan Allah’ın isidir. Suphesiz ki, O butun yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır
Surah An-Naml, Verse 88


مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَا وَهُم مِّن فَزَعٖ يَوۡمَئِذٍ ءَامِنُونَ

Kim (kıyamet gununde ihlaslı bir tevhidle= La ilahe illAllah sozu olan) hasene ile gelirse, bundan dolayı ona bir hayır (cennet) vardır. Onlar, o kıyamet azabının korkusundan emniyet icindedirler
Surah An-Naml, Verse 89


وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتۡ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Kim de fenalıkla (Allah’a ortak kosarak) gelirse, yuzleri ustu atese atılırlar. (Melekler tarafından kendilerine soyle denir): “-Baska degil, ancak (dunyada kufur olarak) yaptıgınız amellerin cezası.”
Surah An-Naml, Verse 90


إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلۡبَلۡدَةِ ٱلَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَيۡءٖۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ

(Ey Rasulum) de ki: “- Ben ancak bu sehrin (Mekke’nin) Rabbine ibadet etmemle emrolundum; oyle bir sehir ki, Allah onu, hurmet edilmesi gereken emin bir koru yapmıstır. Her sey O’nundur. Ben Islamda sebat gosterenlerden olmamla emr edildim
Surah An-Naml, Verse 91


وَأَنۡ أَتۡلُوَاْ ٱلۡقُرۡءَانَۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ

Kur’an okumamla da emr edildim. (Bu hususta bana) kim uyarsa, ancak kendi menfaatı icin uyup iman eder. Kim de ayrılır kufrederse, de ki: “- Ben ancak cehennem azabından korkutanlardanım (vazifem yalnız teblig etmektir).”
Surah An-Naml, Verse 92


وَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعۡرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

Yine de ki: “ - Allah’a hamd olsun. O, yakında size azab alametlerini (Bedir savasında veya kıyamette) gosterecektir de, onları tanıyacaksınız (Allah tarafından olduklarını anlıyacaksınız). Senin Rabbin butun yaptıklarınızdan (Kureys kafirlerinin islerinden) gafil degildir.”
Surah An-Naml, Verse 93


Author: Ali Fikri Yavuz


<< Surah 26
>> Surah 28

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai