UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Naml - Turkish Translation by Elmal L Sadelestirilmis


طسٓۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡقُرۡءَانِ وَكِتَابٖ مُّبِينٍ

Ta, Sin. Bunlar sana Kuran´ın ve apacık bir kitabın ayetleridir
Surah An-Naml, Verse 1


هُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ

birer hidayet ve mujde olmak uzere o mu´minlere
Surah An-Naml, Verse 2


ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ

ki namazı durust kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar
Surah An-Naml, Verse 3


إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُمۡ يَعۡمَهُونَ

Ahirete inanmayanların yaptıklarını kendilerine suslu gostermisizdir de onlar ilerisini goremezler, kalpleri korelmistir
Surah An-Naml, Verse 4


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ وَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ

Onlar, o kimselerdir ki kendilerine azabın kotusu vardır, ahirette en cok ziyana ugrayanlar da onlardır
Surah An-Naml, Verse 5


وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى ٱلۡقُرۡءَانَ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ عَلِيمٍ

Ve gercekten sen bu Kur´an´a bilgisinin nihayeti olmayan bir hikmet sahibi tarafından erdiriliyorsun
Surah An-Naml, Verse 6


إِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهۡلِهِۦٓ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا سَـَٔاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ ءَاتِيكُم بِشِهَابٖ قَبَسٖ لَّعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ

Hani bir vakit Musa ailesine: «Gercekten bir ates(in varlıgını) hissettim. Ya ondan size bir haber getirecegim, yahut bir yalın sule alıp gelecegim, gerek ki, bir ocak yakar ısınırsınız.»
Surah An-Naml, Verse 7


فَلَمَّا جَآءَهَا نُودِيَ أَنۢ بُورِكَ مَن فِي ٱلنَّارِ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ona vardıgında soyle seslenildi: «Haberin olsun, bu atesteki kimse ve bunun cevresindekiler mubarek kılınmıstır; munezzehtir o alemlerin Rabbi Allah
Surah An-Naml, Verse 8


يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّهُۥٓ أَنَا ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

Ey Musa! gercek su; Benim o daima ustun ve hikmet sahibi olan Allah
Surah An-Naml, Verse 9


وَأَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰ لَا تَخَفۡ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

Ve bırak asanı!» Derken onu cevik bir yılan gibi calkanıp kıvranır gorunce, donup kactı ve arkasına bakmadı. «Ey Musa, korkma; cunku peygamberler benim huzurumda korkmaz
Surah An-Naml, Verse 10


إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسۡنَۢا بَعۡدَ سُوٓءٖ فَإِنِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Ancak kim haksızlık yapar, sonra da yaptıgı kotulugu iyilige cevirirse Ben onu da bagıslayıcıyım, merhamet edenim
Surah An-Naml, Verse 11


وَأَدۡخِلۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖۖ فِي تِسۡعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَقَوۡمِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ

Bir de elini koynuna sok; bembeyaz, kusursuz cıksın, Firavun ve kavmine dokuz mucizeden biri olarak. Cunku onlar yoldan cıkmıs bir toplum oldular.»
Surah An-Naml, Verse 12


فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَٰتُنَا مُبۡصِرَةٗ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٞ

Bu sekilde ayetlerimiz, hakikatı gozlerine sokarak onlara vardıgı vakit: «Bu apacık bir buyudur!» dediler
Surah An-Naml, Verse 13


وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Ve vicdanları bunlar(ın dogrulugun)a kesin bir kanaat getirdigi halde sırf zulum ve kendilerini buyuk gorme yuzunden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu
Surah An-Naml, Verse 14


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Andolsun ki, Davut´a ve Suleyman´a bir ilim verdik. Ikisi de: «Bizi mu´min kullarının bir cogundan ustun kılan Allah´a hamdolsun.» dediler
Surah An-Naml, Verse 15


وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ

Ve Suleyman Davud´un yerine gecip dedi ki: «Ey insanlar, bize kus dili ogretildi ve bize herseyden verildi. Suphesiz ki bu apacık bir lutufdur.»
Surah An-Naml, Verse 16


وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Cinlerden, insanlardan ve kuslardan orduları Suleyman´ın huzurunda toplandı. Bunların hepsi (Onun tarafından) sevk ve idare olunuyorlardı
Surah An-Naml, Verse 17


حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Hatta karınca deresi uzerine vardıklarında bir karınca soyle dedi: «Ey karıncalar! Haydi, yuvalarınıza girin, Suleyman ve ordusu farketmeyerek sizi kırıp gecirmesin.»
Surah An-Naml, Verse 18


فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

O da, onun bu sozunden dolayı gulercesine tebessum etti ve: «Ey Rabbim, beni nefsime hakim kıl ki, bana ve anama babama verdigin nimetlere sukredeyim ve hosnut olacagın iyi bir is yapayım ve beni rahmetinle iyi kulların arasına sok!» dedi
Surah An-Naml, Verse 19


وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ

Bir de kusları denetledi ve: «Bana ne oluyor, Hudhud´u goremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıstı
Surah An-Naml, Verse 20


لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ

Onu mutlaka agır bir cezaya carptırırım veya boynunu keserim ya da bana muhakkak mazeretini gosteren acık, kesin bir gerekce getirir.» dedi
Surah An-Naml, Verse 21


فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ

Derken bekledi, cok gecmeden (Hudhud) geldi ve: «Ben senin etraflıca bilmedigin bir seyi ogrendim ve sana Sebe´den saglam bir haber getirdim.» dedi
Surah An-Naml, Verse 22


إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ

Cunku ben, orada onlara hukumdarlık eden, kendisine hersey verilmis, yuce bir tahtı olan bir kadın buldum
Surah An-Naml, Verse 23


وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ

Onu ve halkını, Allah´a degil, gunese secde ediyorlar gordum. Seytan onlara yaptıklarını yaldızlamıs ve bu sekilde kendilerini yoldan saptırmıs da dogru gidemiyorlar
Surah An-Naml, Verse 24


أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ

Goklerde ve yerde gizli olan herseyi ortaya cıkaran ve sizin gizlediginiz ve acıga vurdugunuz seyleri bilen Allah´a secde etmesinler diye
Surah An-Naml, Verse 25


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩

Allah O´ndan baska hicbir tanrı yoktur. O, yuce Arsın sahibidir
Surah An-Naml, Verse 26


۞قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ

(Suleyman) dedi ki: «Dogru mu soyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacagız
Surah An-Naml, Verse 27


ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ

Su mektubumu gotur onlara bırak; sonra geri cekil de, ne sonuca varacaklarına bak!»
Surah An-Naml, Verse 28


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ

Kadın dedi ki: «Ey ileri gelenler bana cok onemli ve saygıdeger bir mektup bırakıldı
Surah An-Naml, Verse 29


إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

Suleyman´dan; o Rahman ve Rahim Allah´ın adıyla (baslamakta)dır
Surah An-Naml, Verse 30


أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

Soyle ki: « Bana karsı bas kaldırmayın ve muslumanlar olarak gelin bana!»
Surah An-Naml, Verse 31


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ

(Melike): «Ey ileri gelenler! Bu isimde bana bir fikir verin; sizin haberiniz olmadan ben hicbir isi kestirip atmıs degilim.» dedi
Surah An-Naml, Verse 32


قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ

Dediler: «Biz gucluyuz ve yigit savascılarız; ama karar sana aittir. Ne emredecegini dusun.»
Surah An-Naml, Verse 33


قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ

(Melike) dedi ki: «Dogrusu, hukumdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perisan ederler ve halkının serefli kisilerini zillete ugratırlar; evet boyle yaparlar
Surah An-Naml, Verse 34


وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

Ben onlara hediye ile bir heyet gonderecegim de bakacagım elciler ne ile donecekler?»
Surah An-Naml, Verse 35


فَلَمَّا جَآءَ سُلَيۡمَٰنَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٖ فَمَآ ءَاتَىٰنِۦَ ٱللَّهُ خَيۡرٞ مِّمَّآ ءَاتَىٰكُمۚ بَلۡ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمۡ تَفۡرَحُونَ

Bunun uzerine gonderilen (elci) Suleyman´a vardıgı vakit (Suleyman): «Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Bakın Allah´ın bana verdigi size verdiginden daha iyidir. Hayır siz hediyenize guveniyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 36


ٱرۡجِعۡ إِلَيۡهِمۡ فَلَنَأۡتِيَنَّهُم بِجُنُودٖ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخۡرِجَنَّهُم مِّنۡهَآ أَذِلَّةٗ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ

(Ey elci) don onlara (soyle): «Vallahi karsı gelemeyecekleri ordularla varırım da, oradan kendilerini perisanlıklar icinde hor ve hakir oldukları halde cıkarırım.» dedi
Surah An-Naml, Verse 37


قَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَيُّكُمۡ يَأۡتِينِي بِعَرۡشِهَا قَبۡلَ أَن يَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

(Suleyman kendi adamlarına donerek): «Ey Heyet kendileri teslimiyyet gosterip bana gelmeden once, o kadının tahtını bana kim getirir?» dedi
Surah An-Naml, Verse 38


قَالَ عِفۡرِيتٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَۖ وَإِنِّي عَلَيۡهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٞ

Cinlerden bir ifrit: «Sen makamından kalkmadan once ben onu sana getiririm. Ve gercekten bunu yapmaya hem gucum, hem de guvenim var.» dedi
Surah An-Naml, Verse 39


قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ

Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise: «Ben onu sana gozunu kırpmadan once getiririm.» dedi. Derken onu yanında duruyor gorunce: «Bu, Rabbimin bir lutfudur; beni imtihan icin ki, sukredecek miyim, yoksa nankorluk mu edecegim. Kim sukrederse ancak kendisi icin sukreder, her kim de nankorluk ederse, suphe yok ki, Rabbim herseyden mustagnidir, buyuk ihsan sahibidir» dedi
Surah An-Naml, Verse 40


قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ

(Suleyman) dedi ki: «Tahtını tanınmaz duruma sokun, bakalım tanıyacak mı, tanımazlardan mı olacak?»
Surah An-Naml, Verse 41


فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ

Bunun uzerine (Melike) gelince: «Boyle mi senin tahtın?» denildi. (O da): «Sanki o! Zaten bize daha once bilgi verildi ve biz musluman olduk! dedi
Surah An-Naml, Verse 42


وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ

Daha once Allah´tan baska taptıgı seyler, on(un musluman olmasın)a engel olmustu; cunku inkarcı bir kavimden idi
Surah An-Naml, Verse 43


قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ona: «Koske gir!» denildi. Derken (Melike) onu gorunce derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Suleyman: «O parlak bir kosk, sırcadan!» dedi. Kadın: «Ey Rabbim, gercekten ben once nefsime zulmetmisim, simdi Suleyman´ın maiyyetinde, alemlerin Rabbi olan Allah´a teslim oldum.» dedi
Surah An-Naml, Verse 44


وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ

Andolsun ki, Allah´a ibadet edin diye Semud´a da kardesleri Salih´i gondermistik; hemen birbirleriyle cekisen iki fırka oldular
Surah An-Naml, Verse 45


قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ

Salih dedi ki: «Ey benim kavmim, iyilikten once nicin kotuluge kosuyorsunuz? Ne olur Allah´a istigfar etseniz, belki rahmetine ulasırsınız.»
Surah An-Naml, Verse 46


قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَـٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ

Onlar: «Biz, senin ve beraberindekilerin yuzunden ugursuzluga ugradık.» dediler. O da: «Sizin ugursuzlugunuzun sebebi Allah tarafından biliniyor. Dogrusu siz imtihana cekilen bir kavimsiniz.» dedi
Surah An-Naml, Verse 47


وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ

Sehirde dokuz cete vardı ki, bunlar o yerde bozgunculuk yapıyor, iyilik yapmaya yanasmıyorlardı
Surah An-Naml, Verse 48


قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ

Allah´a and icerek, birbirlerine soyle dediler: «Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine yemin edelim: Biz onun oldurulmesi sırasında orada degildik; gercekten sozumuz sozdur, dogru soyluyoruz, diyelim.»
Surah An-Naml, Verse 49


وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

(Onlar) boyle bir tuzak kurdular, Biz de onlar farkına varmadan, tuzak kurmustuk
Surah An-Naml, Verse 50


فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكۡرِهِمۡ أَنَّا دَمَّرۡنَٰهُمۡ وَقَوۡمَهُمۡ أَجۡمَعِينَ

Simdi bir bak! Tuzaklarının akibeti nasıl oldu? Kendilerini ve kavimlerini toptan helak ediverdik
Surah An-Naml, Verse 51


فَتِلۡكَ بُيُوتُهُمۡ خَاوِيَةَۢ بِمَا ظَلَمُوٓاْۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

Iste haksızlıkları yuzunden cokmus bombos evleri! Suphesiz bunda bilen bir toplum icin ibret alacak bir ders vardır
Surah An-Naml, Verse 52


وَأَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ

Oysa iman edip sakınanları kurtardık
Surah An-Naml, Verse 53


وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ

Lut´a da peygamberlik verdik. O vakit kavmine soyle demisti: «Siz, gozunuz gore gore o rezaleti yapacaksınız ha
Surah An-Naml, Verse 54


أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ

Sahi siz, kadınları bırakıp sehvet icin ille de erkeklere mi gideceksiniz? Dogrusu siz ne yaptıgını bilmez bir topluluksunuz.»
Surah An-Naml, Verse 55


۞فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوٓاْ ءَالَ لُوطٖ مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ

Buna kavminin cevabı sadece: «Cıkarın su Lut ailesini memleketinizden; cunku onlar, cok temizlik taslayan kimselerdir.» demeleri olmustu
Surah An-Naml, Verse 56


فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَٰهَا مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ

Bunun uzerine onu ve ailesini kurtardık; ancak kansının geride kalanlar arasında olmasını takdir etmistik
Surah An-Naml, Verse 57


وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ

Onların uzerine oyle bir yagmur yagdırdık ki... Ne kotudur o uyarılmıs olanların yagmuru
Surah An-Naml, Verse 58


قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَىٰٓۗ ءَآللَّهُ خَيۡرٌ أَمَّا يُشۡرِكُونَ

De ki: «Hamdolsun Allah´a ve selam olsun O´nun sectigi kullarına! Allah mı daha hayırlı, yoksa onların ortak kostukları mı
Surah An-Naml, Verse 59


أَمَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ حَدَآئِقَ ذَاتَ بَهۡجَةٖ مَّا كَانَ لَكُمۡ أَن تُنۢبِتُواْ شَجَرَهَآۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ يَعۡدِلُونَ

Yoksa gokleri ve yeri yaratıp sizin icin gokten bir su indiren mi? Biz, o su ile gozleri ve gonulleri acan bahceler bitirmekteyiz. Siz onların bir agacını bile bitiremezdiniz. Allah´la birlikte bir tanrı mı var? Hayır, onlar, sapıklıga giden bir topluluktur
Surah An-Naml, Verse 60


أَمَّن جَعَلَ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنۡهَٰرٗا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِيَ وَجَعَلَ بَيۡنَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ حَاجِزًاۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Yoksa yeryuzunu bir karargah kılıp onun icinde ırmaklar akıtan, onun icin oturaklı daglar yapan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah´la birlikte bir tanrı mı var? Hayır, onların cogu ilim ehli degildir
Surah An-Naml, Verse 61


أَمَّن يُجِيبُ ٱلۡمُضۡطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكۡشِفُ ٱلسُّوٓءَ وَيَجۡعَلُكُمۡ خُلَفَآءَ ٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ

Yoksa, darda kalan kendisine dua ettigi zaman, onun duasını kabul edip kotu durumdan kurtaran ve sizleri yeryuzunun yoneticileri kılan mı? Allah´la birlikte bir tanrı mı var? Siz, pek az dusunuyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 62


أَمَّن يَهۡدِيكُمۡ فِي ظُلُمَٰتِ ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِ وَمَن يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦٓۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ تَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Yoksa size kara ve denizin karanlıklarında yol gosteren ve rahmetinin onunde ruzgardan mujdeci gonderen mi? Allah´la birlikte bir tanrı mı var? Allah, yuksek, cok yuksektir onların ortak kostuklarından
Surah An-Naml, Verse 63


أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Yoksa halkı once yaratıp sonra yaratmayı tekrarlayacak olan ve size gokten ve yerden rızık veren mi? Allah´la birlikte bir tanrı mı var? De ki: «Hayır getirin delilinizi eger dogru soyluyorsanız!»
Surah An-Naml, Verse 64


قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ

De ki: «Goklerde ve yerde Allah´tan baska kimse gaybı bilmez. Onlar, ne zaman yeniden diriltileceklerini bilmezler
Surah An-Naml, Verse 65


بَلِ ٱدَّـٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ

Hayır, ahiret hakkında kendilerine ardarda bilgi verilmektedir; fakat onlar bu hususta bir suphe icindedirler, daha dogrusu onlar ondan kordurler
Surah An-Naml, Verse 66


وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ

Ve o kufredenler dediler ki: «Biz ve atalarımız toprak oldugumuz zaman mı, gercekten biz mutlaka yeniden diriltilecek miyiz
Surah An-Naml, Verse 67


لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ

Yemin ederiz ki, bu tehdit bize de bundan once atalarımıza da yapıldı. Bu, eskilerin masallarından baska birsey degildir.»
Surah An-Naml, Verse 68


قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ

De ki: «Hele yeryuzunde bir dolasın da bakın sucluların sonu ne olmus
Surah An-Naml, Verse 69


وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ

Onlara karsı uzulme ve yaptıkları hileler yuzunden bir darlıga dusme
Surah An-Naml, Verse 70


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Bir de: «Bu vaad ne zaman, eger dogru soyluyorsanız?» diye soruyorlar
Surah An-Naml, Verse 71


قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ

De ki: «Belki de cabuk gelmesini istediginiz o azabın bir kısmı ensenize binmis bulunuyor.»
Surah An-Naml, Verse 72


وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ

Muhakkak Rabbin, insanlara karsı mutlak bir nimet sahibidir; fakat onların cogu sukretmezler
Surah An-Naml, Verse 73


وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ

Oysaki, Rabbin onların sineleri ne gizliyor ve ne acıklıyorlarsa hepsini mutlaka biliyor
Surah An-Naml, Verse 74


وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ

Gokte ve yerde acık bir kitapta bulunmayan hicbir gizli sey yoktur
Surah An-Naml, Verse 75


إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Haberiniz olsun ki, bu Kur´an Israil ogullarına, ihtilaf edip durdukları seylerin pek cogunu anlatır
Surah An-Naml, Verse 76


وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ

Gercekten o dogruyu gosteren kesin bir hidayet ve muminler icin sırf bir rahmettir
Surah An-Naml, Verse 77


إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ

Elbette Rabbin, hukmuyle aralarında yargısını infaz buyuracaktır ve O, gucludur, herseyi bilendir
Surah An-Naml, Verse 78


فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ

O halde Allah´a guven. Sen, suphesiz acık bir gercek uzerindesin
Surah An-Naml, Verse 79


إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ

Suphesiz sen, olulere duyuramazsın; arkalarını donup kacarlarken sagırlara da cagrıyı isittiremezsin
Surah An-Naml, Verse 80


وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ

Sen o korleri sapıklıklarından kurtarıp hidayete erdirecek de degilsin. Sen, ancak ayetlerimize inanacaklara isittirirsin de onlar musluman olur kurtulus bulurlar
Surah An-Naml, Verse 81


۞وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ

Soylenen soz baslarına gelecegi zaman, onlar icin yerden bir dabbe cıkarırız, insanların ayetlerimize kesin inanmadıklarını kendilerine soyler
Surah An-Naml, Verse 82


وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Ve her milletten ayetlerimizi yalanlayanlardan bir grup yaparak mahsere sevkedecegimiz gun, artık onlar hep zapt altına alınıp tutuklanırlar
Surah An-Naml, Verse 83


حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Nihayet geldikleri zaman, Allah: «Siz, Benim ayetlerimi, onları ilmen kavramadıgınız halde yalanladınız mı? Degilse ne yapıyordunuz?» buyurur
Surah An-Naml, Verse 84


وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ

Zulmetmeleri yuzunden aleyhlerinde soz gerceklesir (soylenen baslarına gelir) ve artık nutukları tutulur (konusamazlar)
Surah An-Naml, Verse 85


أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Onlar, icinde istirahat etsinler diye geceyi, goz acmaları icin gunduzu yarattıgımızı gormediler mi? Kesinlikte bunda iman edecek bir topluluk icin bircok ibretler vardır
Surah An-Naml, Verse 86


وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ

Hele Sur ufurulecegi, ufurulup de Allah´ın diledigi kimselerin dısında butun goklerdeki kimselerin ve yerdeki kimselerin hepsi urperdigi ve hepsinin hor ve hakir olarak geldikleri gun ne korkunctur
Surah An-Naml, Verse 87


وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ

Bir de o dagları gorur, onları sabit sanırsın; oysa onlar, bulut gecer gibi gecip gider. Bu, herseyi sapasaglam yaratmıs olan Allah´ın sanatıdır. O, suphesiz butun yaptıklarınızdan haberdardır
Surah An-Naml, Verse 88


مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَا وَهُم مِّن فَزَعٖ يَوۡمَئِذٍ ءَامِنُونَ

Her kim iyilikle gelirse, o zaman kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar o gunku korkudan guven icinde kalırlar
Surah An-Naml, Verse 89


وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتۡ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Her kim de kotulukle gelirse, artık yuzleri ateste surtulur. Baska degil, sırf yaptıgınız amellerin karsılıgı ile karsılanacaksınız
Surah An-Naml, Verse 90


إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلۡبَلۡدَةِ ٱلَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَيۡءٖۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ

Ben, yalnızca bu beldenin, onu saygın kılan ve hersey de kendilerinin olan Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Ve yine halis muslumanlardan olmamla emrolundum
Surah An-Naml, Verse 91


وَأَنۡ أَتۡلُوَاْ ٱلۡقُرۡءَانَۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ

Bir de Kuran okuyayım diye emrolundum. Her kim dogru yolu kabul ederse, yalnızca kendi yararına kabul etmis olur. Kim de sapar giderse de ki: «Ben, yalnızca tehlikeyi haber verenlerdenim.»
Surah An-Naml, Verse 92


وَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعۡرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

ve de ki: «Hamdolsun Allah´a; O, size ayetlerini gosterecek de onları tanıyacaksınız. Rabbin ne yapacagınızdan gaflette degildir.»
Surah An-Naml, Verse 93


Author: Elmal L Sadelestirilmis


<< Surah 26
>> Surah 28

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai