UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Naml - Turkish Translation by Tefhim Ul Kuran


طسٓۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡقُرۡءَانِ وَكِتَابٖ مُّبِينٍ

Ta,sin. Bunlar, Kur´an´ın ve apacık olan Kitabın ayetleridir
Surah An-Naml, Verse 1


هُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ

Mu´minler icin bir hidayet ve bir mujdedir
Surah An-Naml, Verse 2


ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ

Ki onlar, namazı dosdogru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman edenlerdir
Surah An-Naml, Verse 3


إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُمۡ يَعۡمَهُونَ

Ahirete inanmayanlara gelince; biz onlara kendi yapmakta olduklarını susleyivermisiz; boylece onlar, ´korluk icinde saskınca dolasmaktadırlar.´
Surah An-Naml, Verse 4


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ وَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ

Iste onlar; en kotu azab onlarındır ve onlar ahirette de en buyuk kayba ugrayanlardır
Surah An-Naml, Verse 5


وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى ٱلۡقُرۡءَانَ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ عَلِيمٍ

Hic suphesiz, bu Kur´an, sana, hukum ve hikmet sahibi olan, (ve her seyi gercegiyle) bilen (Allah´ın) katından ilka edilmektedir
Surah An-Naml, Verse 6


إِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهۡلِهِۦٓ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا سَـَٔاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ ءَاتِيكُم بِشِهَابٖ قَبَسٖ لَّعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ

Hani Musa ailesine: «Suphesiz ben bir ates gordum» demisti. «Size ondan ya bir haber getirecegim veya ısınmanız icin bir kor ates getirecegim.»
Surah An-Naml, Verse 7


فَلَمَّا جَآءَهَا نُودِيَ أَنۢ بُورِكَ مَن فِي ٱلنَّارِ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Oraya gittiginde, kendisine seslenildi: «Ates (yerin)de olanlar da, cevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıstır. Alemlerin Rabbi olan Allah yucedir
Surah An-Naml, Verse 8


يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّهُۥٓ أَنَا ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

«Ey Musa, gercekten ben, guclu ve ustun, hukum ve hikmet sahibi olan Allah´ım.»
Surah An-Naml, Verse 9


وَأَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰ لَا تَخَفۡ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

«Asanı bırak;» (Bıraktı ve) onun cevik bir yılan gibi hareket etmekte oldugunu gorunce, geriye dogru kactı ve arkasına bakmadı. «Ey Musa, korkma; suphesiz ben(im) ; Benim yanımda peygamberler korkmaz.»
Surah An-Naml, Verse 10


إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسۡنَۢا بَعۡدَ سُوٓءٖ فَإِنِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ

«Ancak zulmeden baska. Sonra kotulugun ardından iyilige cevirirse, artık suphesiz Ben, bagıslayanım, esirgeyenim.»
Surah An-Naml, Verse 11


وَأَدۡخِلۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖۖ فِي تِسۡعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَقَوۡمِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ

«Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz cıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) icinde(n biri)dir. Gercekten onlar, fasık olan bir kavimdir.»
Surah An-Naml, Verse 12


فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَٰتُنَا مُبۡصِرَةٗ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٞ

Ayetlerimiz onlara, gozler onunde sergilenmis olarak gelince dediler ki: «Bu, apacık olan bir buyudur.»
Surah An-Naml, Verse 13


وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Vicdanları kabul ettigi halde, zulum ve buyuklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona ugratıldıklarına bir bak
Surah An-Naml, Verse 14


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Andolsun, biz Davud´a ve Suleyman´a bir ilim verdik: «Bizi inanmıs kullarından bircoguna gore ustun kılan Allah´a hamdolsun» dediler
Surah An-Naml, Verse 15


وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ

Suleyman, Davud´a mirascı oldu ve dedi ki: «Ey insanlar, bize kusların konusma dili ogretildi ve bize her seyden (bol bir nimet) verildi. Hic suphesiz bu, apacık olan bir ustunluktur.»
Surah An-Naml, Verse 16


وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Suleyman´a cinlerden, insanlardan ve kuslardan orduları toplandı ve bunlar bolukler halinde dagıtıldı
Surah An-Naml, Verse 17


حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir disi karınca dedi ki: «Ey karınca toplulugu, kendi yuvalarınıza girin, Suleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp gecmesin.»
Surah An-Naml, Verse 18


فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

(Suleyman) Onun bu sozu uzerine gulerek tebessum etti ve dedi ki: «Rabbim, bana, anne ve babama verdigin nimete sukretmemi ve hosnut olacagın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat.»
Surah An-Naml, Verse 19


وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ

Ve kusları denetledikten sonra dedi ki: «Hudhud´u neden goremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?»
Surah An-Naml, Verse 20


لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ

«Onu gercekten siddetli bir azabla azablandıracagım, ya da onu bogazlayacagım veya o, bana apacık olan ispatlayıcı bir delil getirmelidir.»
Surah An-Naml, Verse 21


فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ

Derken uzun zaman gecmeden geldi ve dedi ki: «Senin (bilgi gucunle) kusatıp ogrenemedigin seyi, ben kusatıp ogrendim ve sana Saba´dan kesin bir haber getirdim.»
Surah An-Naml, Verse 22


إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ

«Gercekten ben, onlara hukmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her seyden (bolca) verilmistir ve buyuk bir tahtı var.»
Surah An-Naml, Verse 23


وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ

«Onu ve kavmini, Allah´ı bırakıp da gunese secde etmektelerken buldum, onlara seytan yapmakta olduklarını suslemistir, boylece onları (dogru) yoldan alıkoymustur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.»
Surah An-Naml, Verse 24


أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ

«Ki onlar, goklerde ve yerde saklı olanı ortaya cıkaran ve sizin gizlediklerinizi de, acıga vurduklarınızı da bilmekte olan Allah´a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar) .»
Surah An-Naml, Verse 25


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩

«O Allah, O´ndan baska ilah yoktur, buyuk Ars´ın da Rabbidir.»
Surah An-Naml, Verse 26


۞قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ

(Suleyman:) «Durup bekleyecegiz, dogruyu mu soyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?» dedi
Surah An-Naml, Verse 27


ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ

«Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak, sonra onlardan (biraz) uzaklas, boylelikle bir bakıver, neye basvuracaklar?»
Surah An-Naml, Verse 28


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ

(Hudhud´un mektubu goturup bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: «Ey onde gelenler, gercekten bana oldukca onemli bir mektup bırakıldı.»
Surah An-Naml, Verse 29


إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

«Gercek su ki, bu, Suleyman´dandır ve ´Suphesiz Rahman Rahim Olan Allah´ın Adıyla´ (baslamakta)dır.»
Surah An-Naml, Verse 30


أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

(Icinde de:) «Bana karsı buyukluk gostermeyin ve bana musluman olmuslar olarak gelin» diye (yazılmaktadır)
Surah An-Naml, Verse 31


قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ

Dedi ki: «Ey onde gelenler, bu isimde bana gorus belirtin, siz (her seye) sahidlik etmedikce ben hic bir iste kesin (karar veren biri) degilim.»
Surah An-Naml, Verse 32


قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ

Dediler ki: «Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savascılarız, is konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız)
Surah An-Naml, Verse 33


قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ

Dedi ki: «Gercekten hukumdarlar, bir ulkeye girdikleri zaman, orasını bozguna ugratırlar ve halkından onur sahibi olanları hor ve asagılık kılarlar; iste onlar, boyle yaparlar.»
Surah An-Naml, Verse 34


وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ

«Ben onlara bir hediye gondereyim de, bir bakayım elciler neyle donerler.»
Surah An-Naml, Verse 35


فَلَمَّا جَآءَ سُلَيۡمَٰنَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٖ فَمَآ ءَاتَىٰنِۦَ ٱللَّهُ خَيۡرٞ مِّمَّآ ءَاتَىٰكُمۚ بَلۡ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمۡ تَفۡرَحُونَ

(Elci hediyelerle) Suleyman´a geldigi zaman: «Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah´ın bana vermekte oldugu, size verdiginden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip ogunebilirsiniz» dedi
Surah An-Naml, Verse 36


ٱرۡجِعۡ إِلَيۡهِمۡ فَلَنَأۡتِيَنَّهُم بِجُنُودٖ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخۡرِجَنَّهُم مِّنۡهَآ أَذِلَّةٗ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ

«Sen onlara don, biz onlara oyle ordularla geliriz ki, onlar icin karsı koymak mumkun degil ve biz onları ordan horlanmıs, asagılanmıs ve kucuk dusurulmusler olarak surup cıkarırız.»
Surah An-Naml, Verse 37


قَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَيُّكُمۡ يَأۡتِينِي بِعَرۡشِهَا قَبۡلَ أَن يَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ

(Elcinin gitmesinden sonra Suleyman:) «Ey onde gelenler, onlar bana teslim olmus (musluman) lar olarak gelmeden once, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?» dedi
Surah An-Naml, Verse 38


قَالَ عِفۡرِيتٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَۖ وَإِنِّي عَلَيۡهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٞ

Cinlerden ifrit: «Sen daha makamından kalkmadan once, ben onu sana getirebilirim, ben gercekten buna karsı kesin olarak guvenilir bir guce sahibim.» dedi
Surah An-Naml, Verse 39


قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ

Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri, dedi ki: «Ben, (gozunu acıp kapamadan) onu sana getirebilirim.» Derken (Suleyman) onu kendi yanında durur vaziyette gorunce dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, O´na sukredecek miyim, yoksa nankorluk edecek miyim diye beni denemekte oldugu icin (bu olaganustu olay gerceklesti). Kim sukrederse, artık o kendisi icin sukretmistir, kim de nankorluk ederse, gercekten benim Rabbim Gani (kimseye ve hic bir seye karsı ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır
Surah An-Naml, Verse 40


قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ

Dedi ki: «Onun tahtını degisiklige ugratın, bir bakalım dogru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?»
Surah An-Naml, Verse 41


فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ

Boylece (Belkıs) geldigi zaman ona: «Senin tahtın boyle mi?» denildi. Dedi ki: «Tıpkı kendisi. Bize ondan once ilim verilmisti ve biz musluman olmustuk.»
Surah An-Naml, Verse 42


وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ

Allah´tan baska tapmakta oldugu seyler onu (musluman olmaktan) alıkoymustu. Gercekte o, kufre sapan bir kavimdendir
Surah An-Naml, Verse 43


قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ona: «Koske gir» denildi. Onu gorunce derin bir su sandı ve (etegini cekerek) ayaklarını actı. (Suleyman:) Dedi ki: «Gercekte bu, saydam camdan olma duzeltilmis bir kosk zeminidir.» Dedi ki: «Rabbim, gercekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Suleyman´la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah´a teslim oldum.»
Surah An-Naml, Verse 44


وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ

Andolsun, biz Semud (kavmine de) kardesleri Salih´i: «Yalnızca Allah´a kulluk edin» diye (demek uzere) gonderdik. Bir de ne gorsun, onlar birbirlerine dusman kesilmis iki gruptur
Surah An-Naml, Verse 45


قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ

Dedi ki: «Ey kavmim, neden iyilikten once, kotuluk konusunda acele davranıyorsunuz? Allah´tan bagıslanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz»
Surah An-Naml, Verse 46


قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَـٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ

Dediler ki: «Senin ve seninle birlikte olanlar yuzunden ugursuzluga ugradık.» Dedi ki: «Sizin ugursuzlugunuz (basınıza gelenler) Allah katında (yazılı)dır. Hayır, siz denenmekte olan bir kavimsiniz.»
Surah An-Naml, Verse 47


وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ

Sehirde dokuzlu bir cete vardı, yeryuzunde bozgun cıkarıyorlar ve dirlik duzenlik bırakmıyorlardı
Surah An-Naml, Verse 48


قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ

Kendi aralarında Allah adına and icerek, dediler ki: «Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın duzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok olusuna biz sahid olmadık ve gercekten bizler dogruyu soyleyenleriz, diyelim.»
Surah An-Naml, Verse 49


وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Onlar, hileli bir duzen kurdu, biz de (onların hilesine karsı) onların farkında olmadıgı bir duzen kurduk
Surah An-Naml, Verse 50


فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكۡرِهِمۡ أَنَّا دَمَّرۡنَٰهُمۡ وَقَوۡمَهُمۡ أَجۡمَعِينَ

Artık sen, onların kurdukları hileli duzenin ugradıgı sona bir bak; biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik
Surah An-Naml, Verse 51


فَتِلۡكَ بُيُوتُهُمۡ خَاوِيَةَۢ بِمَا ظَلَمُوٓاْۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

Iste, zulmetmeleri dolayısıyla enkaza donusmus ıpıssız evleri. Hic suphe yok, bilmekte olan bir kavim icin bunda bir ayet vardır
Surah An-Naml, Verse 52


وَأَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ

Iman edenleri ve korkup sakınanları da kurtardık
Surah An-Naml, Verse 53


وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ

Lut da; hani kavmine demisti ki: «Siz, acıkca gordugunuz halde, yine de o cirkin utanmazlıgı yapacak mısınız?»
Surah An-Naml, Verse 54


أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ

«Siz gercekten, kadınları bırakıp sehvetle erkeklere mi yaklasıyorsunuz? Hayır, siz (yaptıgı seyi) bilmeyen bir kavimsiniz.»
Surah An-Naml, Verse 55


۞فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوٓاْ ءَالَ لُوطٖ مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ

Onun kavminin cevabı: «Lut ailesini sehrinizden surup cıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmıs» demekten baska olmadı
Surah An-Naml, Verse 56


فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَٰهَا مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ

Biz de, onu ve ailesini kurtardık, yalnızca karısı haric; onu geride (azab icinde kalanlar arasında) takdir ettik
Surah An-Naml, Verse 57


وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ

Ve onlar uzerine bir yagmur yagdırdık. Uyarılıp korkutulanların yagmuru ne kadar kotudur
Surah An-Naml, Verse 58


قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَىٰٓۗ ءَآللَّهُ خَيۡرٌ أَمَّا يُشۡرِكُونَ

De ki: «Hamd Allah´ındır ve selam O´nun sectigi kullarının uzerinedir. Allah mı daha hayırlı yoksa onların ortak kosmakta oldukları mı?»
Surah An-Naml, Verse 59


أَمَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ حَدَآئِقَ ذَاتَ بَهۡجَةٖ مَّا كَانَ لَكُمۡ أَن تُنۢبِتُواْ شَجَرَهَآۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ يَعۡدِلُونَ

(Onlar mı) Yoksa, gokleri ve yeri yaratan ve size gokten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gonul alıcı bahceler bitiriverdik, sizin icinse onun bir agacını bitirmek, (bile) mumkun degildir. Allah ile beraber baska bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam etmekte olan bir kavimdir
Surah An-Naml, Verse 60


أَمَّن جَعَلَ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنۡهَٰرٗا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِيَ وَجَعَلَ بَيۡنَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ حَاجِزًاۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Ya da yeryuzunu bir karar yeri kılan, onun arasında ırmaklar var eden ve ona (yeryuzu icin) sarsılmaz daglar yaratan ve iki deniz arasında bir ara / engel (haciz) koyan mı? Allah ile beraber baska bir ilah mı? Hayır, onların cogu bilmiyorlar
Surah An-Naml, Verse 61


أَمَّن يُجِيبُ ٱلۡمُضۡطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكۡشِفُ ٱلسُّوٓءَ وَيَجۡعَلُكُمۡ خُلَفَآءَ ٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ

Ya da sıkıntı ve ihtiyac icinde olana, kendisine dua ettigi zaman icabet eden, kotulugu acıp gideren ve sizi yeryuzunun halifeleri kılan mı? Allah ile beraber baska bir ilah mı? Ne kadar da az ogut alıp dusunuyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 62


أَمَّن يَهۡدِيكُمۡ فِي ظُلُمَٰتِ ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِ وَمَن يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦٓۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ تَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Ya da karanın ve denizin karanlıkları icinde size yol gosteren ve rahmetinin onunde ruzgarları mujde vericiler olarak gonderen mi? Allah ile beraber baska bir ilah mı? Allah, onların sirk kosmakta olduklarından yucedir
Surah An-Naml, Verse 63


أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Ya da halkı surekli yaratmakta olan, sonra onunla iade edecek olan ve sizi gokten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber baska bir ilah mı? De ki: «Eger dogru soyleyenler iseniz, kesin kanıt (burhan)ınızı getiriniz.»
Surah An-Naml, Verse 64


قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ

De ki: «Goklerde ve yerde gaybı Allah´tan baska kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin suuruna varmıyorlar.»
Surah An-Naml, Verse 65


بَلِ ٱدَّـٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ

Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri ´ard arda toplanıp pekistirildi,´ hayır, onlar bundan bir kusku icindedirler; hayır, onlar bundan yana kordurler
Surah An-Naml, Verse 66


وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ

Kufre sapanlar dedi ki: «Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra mı, gercekten biz mi dirilip cıkartılacakmısız.»
Surah An-Naml, Verse 67


لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ

«Andolsun, bu (azab ve dirilme tehdidi), bize ve daha once atalarımıza va´dolunmustur. Bu, olsa olsa gecmislerin uydurma masallarından baskası degildir.»
Surah An-Naml, Verse 68


قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ

De ki: «Yeryuzunde gezip dolasın da, suclu gunahkarların nasıl bir sona ugradıklarını bir gorun»
Surah An-Naml, Verse 69


وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ

Sen, onlara karsı huzne kapılma ve onların kurmakta oldukları tuzaklardan dolayı da sıkıntı icinde olma
Surah An-Naml, Verse 70


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Derler ki: «Eger dogruyu soyleyenler iseniz, bu va´dolunan (azab) ne zaman?»
Surah An-Naml, Verse 71


قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ

De ki: «Belki de acele etmekte oldugunuzun (azabın) bir kısmı size yetismistir bile.»
Surah An-Naml, Verse 72


وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ

Hic suphesiz, senin Rabbin, insanlara karsı buyuk lutuf (fazl) sahibidir, ancak insanların cogu sukretmiyorlar
Surah An-Naml, Verse 73


وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ

Ve suphesiz, senin Rabbin, onların sinelerinin gizli tutmakta olduklarını da, acıga vurduklarını da kesin olarak bilmektedir
Surah An-Naml, Verse 74


وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ

Gokte ve yerde gizli olan hic bir sey yoktur ki, apacık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz´da) olmasın
Surah An-Naml, Verse 75


إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Gercek su ki, bu Kur´an, Israilogullarına hakkında ayrılıga dustukleri seylerin bircogunu aktarıp anlatmaktadır
Surah An-Naml, Verse 76


وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ

Ve gercekten o, mu´minler icin bir hidayet ve bir rahmettir
Surah An-Naml, Verse 77


إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ

Suphesiz senin Rabbin, onların arasında kendi hukmunu verecektir. O, guclu ve ustun olandır, bilendir
Surah An-Naml, Verse 78


فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ

Sen, artık Allah´a tevekkul et; cunku sen apacık olan hak uzerindesin
Surah An-Naml, Verse 79


إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ

Cunku gercekten sen, olulere (soz) dinletemezsin ve arkasını donup kacmakta olan sagırlara da cagrıyı isittiremezsin
Surah An-Naml, Verse 80


وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ

Ve sen, korleri dustukleri sapıklıktan cekip hidayete erdirici de degilsin; sen ancak, ayetlerimize iman edenlere (soz) dinletebilirsin, iste musluman olanlar bunlardır
Surah An-Naml, Verse 81


۞وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ

O soz, kendi baslarına geldigi zaman, onlara yerden bir Dabbe cıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara soyler
Surah An-Naml, Verse 82


وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ

Ve her ummetten ayetlerimizi yalan sayanlardan bir grup toplayacagımız gun, artık onlar ´tutuklanıp (azab yerine) dagıtılırlar.´
Surah An-Naml, Verse 83


حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: «Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadıgınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?»
Surah An-Naml, Verse 84


وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ

Zulmetmelerine karsılık, soz, kendi aleyhlerine gelmis bulunmaktadır; artık onlar, konusmazlar da
Surah An-Naml, Verse 85


أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Gormediler mi, biz geceyi onda sukun bulmaları icin, gunduzu de aydınlık(la gorsunler) diye yarattık. Suphesiz, iman etmekte olan bir kavim icin bunda ayetler vardır
Surah An-Naml, Verse 86


وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ

Sur´a ufurulecegi gun, Allah´ın diledigi kimseler dısında, goklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıstır; ve onların her biri ´boyun bukmus´ olarak O´na gelmislerdir
Surah An-Naml, Verse 87


وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ

Dagları gorursun de, onları donmus sanırsın; oysa onlar bulutların suruklenmesi gibi suruklenirler. Her seyi ´sapasaglam ve yerli yerinde yapan´ Allah´ın sanatı (yapısı)dır (bu). Hic suphe yok O, islemekte olduklarınızdan haberi olandır
Surah An-Naml, Verse 88


مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَا وَهُم مِّن فَزَعٖ يَوۡمَئِذٍ ءَامِنُونَ

Kim bir iyilikle gelirse, artık kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar, o gunun korkusuna karsı guvenlik icindedirler
Surah An-Naml, Verse 89


وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتۡ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Kim de bir kotulukle gelirse, artık onlar da atese yuzukoyun atılır (ve onlara:) «Yapmakta olduklarınızdan baskasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?» (denir)
Surah An-Naml, Verse 90


إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلۡبَلۡدَةِ ٱلَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَيۡءٖۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ

(De ki:) «Ben, ancak bu sehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeger kıldı. Her sey O´nundur. Ve muslumanlardan olmakla emrolundum.»
Surah An-Naml, Verse 91


وَأَنۡ أَتۡلُوَاْ ٱلۡقُرۡءَانَۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ

«Ve Kur´an´ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi icin hidayete gelmistir; kim de sapacak olursa, sen de, de ki: «Ben yalnızca uyarıcı, korkutuculardanım.»
Surah An-Naml, Verse 92


وَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعۡرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

Ve de ki: «Allah´a hamdolsun, O size ayetlerini gosterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız.» Senin Rabbin, yapmakta olduklarınızdan gafil degildir
Surah An-Naml, Verse 93


Author: Tefhim Ul Kuran


<< Surah 26
>> Surah 28

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai