Surah An-Naml - Turkish Translation by Diyanet Isleri
طسٓۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡقُرۡءَانِ وَكِتَابٖ مُّبِينٍ
Ta, Sin, Bunlar Kuran'ın, Kitab-ı Mubin'in ayetleridir
Surah An-Naml, Verse 1
هُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ
Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan muminlere dogruluk rehberi ve mujdedir
Surah An-Naml, Verse 2
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
Bunlar, namaz kılan, zekat veren ve ahirete de kesin olarak inanan muminlere dogruluk rehberi ve mujdedir
Surah An-Naml, Verse 3
إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُمۡ يَعۡمَهُونَ
Ahirete inanmayanların yaptıkları isleri kendilerine guzel gostermisizdir; bu yuzden koru korune bocalarlar
Surah An-Naml, Verse 4
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ وَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ
Kotu azap iste bunlaradır. Ahirette en cok kayba ugrayacaklar da bunlardır
Surah An-Naml, Verse 5
وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى ٱلۡقُرۡءَانَ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ عَلِيمٍ
Suphesiz, Kuran'ı, Hakim ve Alim olan Allah katından almaktasın
Surah An-Naml, Verse 6
إِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهۡلِهِۦٓ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا سَـَٔاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ ءَاتِيكُم بِشِهَابٖ قَبَسٖ لَّعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ
Musa, ailesine: "Ben bir ates gordum; size oradan ya bir haber getirecegim, yahut ısınasınız diye tutusmus bir odun getirecegim" demisti
Surah An-Naml, Verse 7
فَلَمَّا جَآءَهَا نُودِيَ أَنۢ بُورِكَ مَن فِي ٱلنَّارِ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Oraya geldiginde, kendisine soyle nida olunmustu: "Atesin yanında olan ve cevresinde bulunanlar mubarek kılınmıstır. Alemlerin Rabbi olan Allah munezzehtir
Surah An-Naml, Verse 8
يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّهُۥٓ أَنَا ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Ey Musa! Gercek su ki, Ben, guclu ve hakim olan Allah'ım
Surah An-Naml, Verse 9
وَأَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰ لَا تَخَفۡ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
Degnegini at!" Musa, degneginin yılan gibi hareketler yaptıgını gorunce, arkasına bakmadan donup kactı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dısındadır. Kotu hali iyilige ceviren kimse bilsin ki Ben suphesiz bagıslarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gonderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz cıksın. Gercekten onlar yoldan cıkmıs bir millettir
Surah An-Naml, Verse 10
إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسۡنَۢا بَعۡدَ سُوٓءٖ فَإِنِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Degnegini at!" Musa, degneginin yılan gibi hareketler yaptıgını gorunce, arkasına bakmadan donup kactı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dısındadır. Kotu hali iyilige ceviren kimse bilsin ki Ben suphesiz bagıslarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gonderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz cıksın. Gercekten onlar yoldan cıkmıs bir millettir
Surah An-Naml, Verse 11
وَأَدۡخِلۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖۖ فِي تِسۡعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَقَوۡمِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Degnegini at!" Musa, degneginin yılan gibi hareketler yaptıgını gorunce, arkasına bakmadan donup kactı. "Ey Musa! Korkma; Benim katımda peygamberler korkmaz; yalnız haksızlık eden bunun dısındadır. Kotu hali iyilige ceviren kimse bilsin ki Ben suphesiz bagıslarım, merhamet ederim. Elini koynuna sok, Firavun ve milletine gonderilen dokuz mucizeden biri olarak kusursuz, bembeyaz cıksın. Gercekten onlar yoldan cıkmıs bir millettir
Surah An-Naml, Verse 12
فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَٰتُنَا مُبۡصِرَةٗ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٞ
Ayetlerimiz gozlerinin onune serilince: "Bu apacık bir sihirdir" dediler
Surah An-Naml, Verse 13
وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Gonulleri kesin olarak kabul ettigi halde, haksızlık ve buyuklenmelerinden oturu onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduguna bir bak
Surah An-Naml, Verse 14
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
And olsun ki, Davud'a ve Suleyman'a ilim verdik. Ikisi "Bizi mumin kullarının cogundan ustun kılan Allah'a hamdolsun" dediler
Surah An-Naml, Verse 15
وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ
Suleyman Davud'a varis oldu: "Ey insanlar! Bize kus dili ogretildi ve bize herseyden bolca verildi. Dogrusu bu apacık bir lutuftur" dedi
Surah An-Naml, Verse 16
وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ
Suleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuslardan mutesekkil olan ordusu toplandı. Hepsi toplu olarak gidiyorlardı
Surah An-Naml, Verse 17
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Sonunda, karıncaların bulundugu vadiye geldiklerinde bir disi (kralice) karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Suleyman'ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin" dedi
Surah An-Naml, Verse 18
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Suleyman, onun sozune hafifce guldu ve: "Rabbim! Bana ve ana babama verdigin nimete sukurde, hosnut olacagın isi yapmakta beni muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kullarının arasına koy" dedi
Surah An-Naml, Verse 19
وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ
Suleyman, kusları arastırarak: "Hudhud'u nicin goremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apacık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya siddetli bir azaba ugratırım yahut keserim" dedi
Surah An-Naml, Verse 20
لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Suleyman, kusları arastırarak: "Hudhud'u nicin goremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apacık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya siddetli bir azaba ugratırım yahut keserim" dedi
Surah An-Naml, Verse 21
فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ
Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: "Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkına hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp gunese secde ettiklerini gordum. Goklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptıklarını guzel gostermis, onları dogru yoldan alıkoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsın sahibi olan Allah'tan baska tanrı yoktur" dedi
Surah An-Naml, Verse 22
إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ
Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: "Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkına hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp gunese secde ettiklerini gordum. Goklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptıklarını guzel gostermis, onları dogru yoldan alıkoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsın sahibi olan Allah'tan baska tanrı yoktur" dedi
Surah An-Naml, Verse 23
وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ
Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: "Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkına hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp gunese secde ettiklerini gordum. Goklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptıklarını guzel gostermis, onları dogru yoldan alıkoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsın sahibi olan Allah'tan baska tanrı yoktur" dedi
Surah An-Naml, Verse 24
أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ
Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: "Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkına hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp gunese secde ettiklerini gordum. Goklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptıklarını guzel gostermis, onları dogru yoldan alıkoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsın sahibi olan Allah'tan baska tanrı yoktur" dedi
Surah An-Naml, Verse 25
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩
Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: "Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkına hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp gunese secde ettiklerini gordum. Goklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptıklarını guzel gostermis, onları dogru yoldan alıkoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsın sahibi olan Allah'tan baska tanrı yoktur" dedi
Surah An-Naml, Verse 26
۞قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Suleyman soyle soyledi: "Dogru mu soyluyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacagız
Surah An-Naml, Verse 27
ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ
Su yazımı gotur, onlara at, sonra bir yana cekil, varacakları sonuca bak
Surah An-Naml, Verse 28
قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ
Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakın bana karsı bas kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup bırakıldı" dedi
Surah An-Naml, Verse 29
إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakın bana karsı bas kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup bırakıldı" dedi
Surah An-Naml, Verse 30
أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ
Sebe melikesi: "Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakın bana karsı bas kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup bırakıldı" dedi
Surah An-Naml, Verse 31
قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ
Ey ileri gelenler! Verecegim emir hakkında bana fikrinizi soyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkca, bir is hakkında kesin bir hukum vermem" dedi
Surah An-Naml, Verse 32
قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ
Biz guclu kimseler ve zorlu savas adamlarıyız, emir senindir, sen emretmene bak
Surah An-Naml, Verse 33
قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ
Melike: "Dogrusu hukumdarlar bir sehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini asagılık yaparlar. Iste boyle davranırlar. Ben onlara bir hediye gondereyim de, elcilerin ne ile doneceklerine bakayım" dedi
Surah An-Naml, Verse 34
وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
Melike: "Dogrusu hukumdarlar bir sehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini asagılık yaparlar. Iste boyle davranırlar. Ben onlara bir hediye gondereyim de, elcilerin ne ile doneceklerine bakayım" dedi
Surah An-Naml, Verse 35
فَلَمَّا جَآءَ سُلَيۡمَٰنَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٖ فَمَآ ءَاتَىٰنِۦَ ٱللَّهُ خَيۡرٞ مِّمَّآ ءَاتَىٰكُمۚ بَلۡ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمۡ تَفۡرَحُونَ
Suleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdigi size verdiginden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara don! And olsun ki, guc yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alcalmıs ve kucuk dusmus olarak cıkarırız" dedi
Surah An-Naml, Verse 36
ٱرۡجِعۡ إِلَيۡهِمۡ فَلَنَأۡتِيَنَّهُم بِجُنُودٖ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخۡرِجَنَّهُم مِّنۡهَآ أَذِلَّةٗ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ
Suleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdigi size verdiginden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara don! And olsun ki, guc yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alcalmıs ve kucuk dusmus olarak cıkarırız" dedi
Surah An-Naml, Verse 37
قَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَيُّكُمۡ يَأۡتِينِي بِعَرۡشِهَا قَبۡلَ أَن يَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ
Suleyman: "Ey cemaat! Bana teslim olmalarından once, hanginiz o kralicenin tahtını yanıma getirebilir?" dedi
Surah An-Naml, Verse 38
قَالَ عِفۡرِيتٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَۖ وَإِنِّي عَلَيۡهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٞ
Cinlerden bir ifrit: "Sen yerinden kalkmadan once sana onu getiririm, buna karsı guvenilir bir guce sahibim" dedi
Surah An-Naml, Verse 39
قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ
Kitabın bilgisine sahip olan biri: "Gozunu acıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. Suleyman, tahtı yanına yerlesivermis gorunce: "Bu, sukur mu edecegim yoksa nankorluk mu edecegim diye beni sınayan Rabbimin lutfundandır. Sukreden ancak kendisi icin sukretmis olur; fakat nankorluk eden bilsin ki Rabbim mustagnidir, kerem sahibidir" dedi
Surah An-Naml, Verse 40
قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ
Suleyman "Onun tahtını tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi yoksa tanıyamayacak mı?" (yola gelecek mi, yoksa yola gelmeyenlerden mi olacak?) dedi
Surah An-Naml, Verse 41
فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ
Melike geldiginde "Senin tahtın boyle miydi?" denildi. O da "Sanki odur, daha once bize bilgi verilmisti ve teslim olmustuk" dedi
Surah An-Naml, Verse 42
وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ
Melikeyi o zamana kadar alıkoyan, Allah'tan baska taptıgı seylerdi; cunku kendisi inkarcı bir millettendi
Surah An-Naml, Verse 43
قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Ona: "Koske gir" dendi; salonu gorunce, onu derin bir su zannetti, etegini cekti. Suleyman: "Dogrusu bu camdan yapılmıs mucella bir salondur" dedi. Melike: "Rabbim! Suphesiz ben kendime yazık etmisim. Suleyman'la beraber, Alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi
Surah An-Naml, Verse 44
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ
And olsun ki, Semud milletine kardesleri Salih'i "Allah'a kulluk ediniz" desin diye gonderdik. Hemen birbiriyle cekisen iki zumreye ayrıldılar
Surah An-Naml, Verse 45
قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Salih: "Ey milletim! Niye iyilikten once, acele kotuluk istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan magfiret dileseniz olmaz mı?" dedi
Surah An-Naml, Verse 46
قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَـٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ
Sen ve beraberindekiler yuzunden ugursuzluga ugradık" dediler. Salih: "Ugursuzlugunuz Allah katındandır; belki imtihana cekilen bir milletsiniz" dedi
Surah An-Naml, Verse 47
وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ
O sehirde, yeryuzunde bozgunculuk yapan, duzeltmeye ugrasmayan dokuz kisi (cete) vardı
Surah An-Naml, Verse 48
قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ
Biz gece ona ve ailesine baskın verelim, sonra da onun dostuna, ailesinin yok edilisinde bulunmadık, suphesiz biz dogru soyluyoruz, diyelim" diye aralarında Allah'a yemin ettiler
Surah An-Naml, Verse 49
وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Onlar bir duzen kurdular. Biz farkettirmeden duzenlerini bozduk
Surah An-Naml, Verse 50
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكۡرِهِمۡ أَنَّا دَمَّرۡنَٰهُمۡ وَقَوۡمَهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Hilelerinin sonunun nasıl olduguna bir bak! Biz onları ve milletlerini, hepsini, yerle bir ettik
Surah An-Naml, Verse 51
فَتِلۡكَ بُيُوتُهُمۡ خَاوِيَةَۢ بِمَا ظَلَمُوٓاْۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
Iste, haksızlıklarına karsılık cokmus bulunan evleri! Bunda, bilen bir millet icin suphesiz, ders vardır
Surah An-Naml, Verse 52
وَأَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
Inanıp Allah'a karsı gelmekten sakınanları kurtardık
Surah An-Naml, Verse 53
وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ
Lut'u da gonderdik; milletine soyle dedi: "Goz gore gore bir hayasızlık mı yapıyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 54
أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ
Kadınları bırakıp, erkeklere mi yaklasıyorsunuz; evet, siz cahil bir milletsiniz
Surah An-Naml, Verse 55
۞فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوٓاْ ءَالَ لُوطٖ مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ
Milletinin cevabı sadece: "Lut'un ailesini kasabanızdan cıkarın, guya onlar temiz kalmaya calısan insanlarmıs" demek oldu
Surah An-Naml, Verse 56
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَٰهَا مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
Bunun uzerine onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk
Surah An-Naml, Verse 57
وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Geride kalanların uzerlerine bir yagmur yagdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yagmuru ne kotu idi
Surah An-Naml, Verse 58
قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَىٰٓۗ ءَآللَّهُ خَيۡرٌ أَمَّا يُشۡرِكُونَ
De ki: "Hamd Allah'a mahsustur, sectigi kullarına selam olsun. Allah mı daha iyidir, yoksa O'na kostukları ortaklar mı
Surah An-Naml, Verse 59
أَمَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ حَدَآئِقَ ذَاتَ بَهۡجَةٖ مَّا كَانَ لَكُمۡ أَن تُنۢبِتُواْ شَجَرَهَآۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ يَعۡدِلُونَ
Yoksa gokleri ve yeri yaratan, gokten size su indirip onunla, bir agacını bile bitirmeye gucunuzun yetmedigi, guzel guzel bahceler meydana getiren mi? Allah'ın yanında baska bir tanrı mı? Hayır; onlar taptıklarını Allah'a esit tutan bir millettir
Surah An-Naml, Verse 60
أَمَّن جَعَلَ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنۡهَٰرٗا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِيَ وَجَعَلَ بَيۡنَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ حَاجِزًاۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Yoksa yeri, yaratıklarının oturmasına elverisli kılan ve aralarında ırmaklar meydana getiren, yeryuzune sabit daglar yerlestiren, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında baska bir tanrı mı? Hayır; cogu bilmezler
Surah An-Naml, Verse 61
أَمَّن يُجِيبُ ٱلۡمُضۡطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكۡشِفُ ٱلسُّوٓءَ وَيَجۡعَلُكُمۡ خُلَفَآءَ ٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ
Yoksa, darda kalana, kendisine yakardıgı zaman karsılık veren, basındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryuzunun sahipleri yapan mı? Allah'ın yanında baska bir tanrı mi? Pek kıt dusunuyorsunuz
Surah An-Naml, Verse 62
أَمَّن يَهۡدِيكُمۡ فِي ظُلُمَٰتِ ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِ وَمَن يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦٓۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ تَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Yoksa, karanın ve denizin karanlıklarında size yol bulduran, ruzgarları rahmetinin onunde mujdeci gonderen mi? Allah'ın yanında baska bir tanrı mı? Allah, kostukları eslerden yucedir
Surah An-Naml, Verse 63
أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Yoksa, once yaratan, sonra da yaratmayı tekrar edecek olan; size gokten ve yerden rızık veren mi? Allah'ın yanında baska bir tanrı mı? De ki: "Eger dogru sozlulerden iseniz, acık delilinizi getirin
Surah An-Naml, Verse 64
قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ
De ki: "Goklerde ve yerde gaybı Allah'tan baska bilen yoktur." Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler
Surah An-Naml, Verse 65
بَلِ ٱدَّـٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ
Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayır; ondan suphe etmektedirler. Hayır; ona karsı kordurler
Surah An-Naml, Verse 66
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ
Inkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak oldugumuzda mı, dogrusu bizler mi tekrar cıkarılacagız? Bununla biz de, daha once babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmistik. Bu, oncekilerin masallarından baska bir sey degildir" dediler
Surah An-Naml, Verse 67
لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Inkar edenler: "Biz ve babalarımız toprak oldugumuzda mı, dogrusu bizler mi tekrar cıkarılacagız? Bununla biz de, daha once babalarımız da, and olsun ki, tehdit edilmistik. Bu, oncekilerin masallarından baska bir sey degildir" dediler
Surah An-Naml, Verse 68
قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
De ki: "Yeryuzunde gezin, sucluların sonunun nasıl olduguna bir bakın
Surah An-Naml, Verse 69
وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ
Onlara uzulme. Hilelerine karsı da sıkılma
Surah An-Naml, Verse 70
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Onlar: "Eger dogru soyluyorsanız, bildirin, bu sozunuz ne zaman yerine gelecektir?" derler
Surah An-Naml, Verse 71
قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ
De ki: "Acele ettiginiz seyin bir kısmı belki hemen basınıza gelir
Surah An-Naml, Verse 72
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ
Dogrusu Rabbin, insanlara karsı lutuf sahibidir. Fakat onların cogu sukretmezler
Surah An-Naml, Verse 73
وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Suphesiz Rabbin onların gonullerinin gizlediklerini de, acıga vurduklarını da bilir
Surah An-Naml, Verse 74
وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ
Gokte ve yerde gizli hicbir sey yoktur ki apacık bir kitapta olmasın
Surah An-Naml, Verse 75
إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Dogrusu bu Kuran, Israilogullarına, ayrılıga dustukleri seyin cogunu anlatmaktadır
Surah An-Naml, Verse 76
وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ
Dogrusu Kuran, inananlara dogruluk rehberi ve rahmettir
Surah An-Naml, Verse 77
إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ
Rabbin suphesiz, aralarında, kendi hukmunu verecektir. O gucludur, bilendir
Surah An-Naml, Verse 78
فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ
Allah'a guven, suphesiz sen apacık gercek uzerindesin
Surah An-Naml, Verse 79
إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ
Sen, olulere suphesiz ki isittiremezsin; donup giden sagırlara da cagrıyı duyuramazsın
Surah An-Naml, Verse 80
وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ
Korleri sapıklıklarından vazgecirip dogru yola donduremezsin; ancak ayetlerimize inananlara sen duyurabilirsin; iste onlar Muslumanlardır
Surah An-Naml, Verse 81
۞وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ
Kendilerine soylenmis olan baslarına geldigi zaman, yerden bir cesit hayvan cıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıkların soyler
Surah An-Naml, Verse 82
وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ
O gun her ummetin ayetlerimizi yalanlayanlarını toplarız. Onlar bir arada tutulup, hesap yerine sevkedilirler
Surah An-Naml, Verse 83
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Geldikleri zaman Allah: "Ayetlerimi anlamadıgınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptıgınız neydi?" der
Surah An-Naml, Verse 84
وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ
Haksızlıklarından oturu, soylenilen soz baslarına gelir. Artık konusamaz olurlar
Surah An-Naml, Verse 85
أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Size geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gunduzu calısasınız diye aydınlık olarak yarattıgımızı gormediler mi? Dogrusu bunda, inanan millet icin dersler vardır
Surah An-Naml, Verse 86
وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ
Sura ufuruldugu gun, Allah'ın diledikleri bir yana, goklerde olanlar da yerde olanlar da, korku icinde kalırlar. Hepsi Allah'a boyunları bukulmus olarak gelirler
Surah An-Naml, Verse 87
وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ
Dagları yerinde donmus gibi durur gorursun, oysa onlar bulutlar gibi gecerler. Bu her seyi saglam tutan Allah'ın isidir. Dogrusu O, yaptıklarınızdan haberdardır
Surah An-Naml, Verse 88
مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَا وَهُم مِّن فَزَعٖ يَوۡمَئِذٍ ءَامِنُونَ
Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Onlar o gunun korkusundan guvendedirler
Surah An-Naml, Verse 89
وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتۡ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Kotuluk getiren kimseler, yuzukoyun atese atılırlar. "Yaptıklarınızdan baska bir seyle mi cezalandırılacaksınız?" denir
Surah An-Naml, Verse 90
إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلۡبَلۡدَةِ ٱلَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَيۡءٖۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
De ki: "Ben, yalnız her seyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmıs sehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Muslumanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum." Kim dogru yolu bulmussa, yalnız kendisi icin bulmus olur, kim sapıtmıssa kendine etmis olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim
Surah An-Naml, Verse 91
وَأَنۡ أَتۡلُوَاْ ٱلۡقُرۡءَانَۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ
De ki: "Ben, yalnız her seyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmıs sehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Muslumanlardan olmakla ve Kuran okumakla emrolundum." Kim dogru yolu bulmussa, yalnız kendisi icin bulmus olur, kim sapıtmıssa kendine etmis olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim
Surah An-Naml, Verse 92
وَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعۡرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
De ki: "Hamd Allah'a mahsustur. O, ayetlerini size gosterecek, siz de onları bileceksiniz." Rabbin yaptıklarınızdan habersiz degildir
Surah An-Naml, Verse 93