Surah An-Naml - Turkish Translation by Suat Yildirim
طسٓۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡقُرۡءَانِ وَكِتَابٖ مُّبِينٍ
Ta sin. Sunlar Kur'an’ın ve gercekleri acıklayan kitabın ayetleridir
Surah An-Naml, Verse 1
هُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ
Muminler icin hidayet, rehber ve mujdedir
Surah An-Naml, Verse 2
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
O muminler ki namazı hakkıyla ifa eder, zekatı verir ve ahirete kesin olarak iman ederler
Surah An-Naml, Verse 3
إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُمۡ يَعۡمَهُونَ
Biz ahirete iman etmeyenlere yaptıkları isleri susledik, o yuzden onlar korelmis bir vaziyette bocalar dururlar
Surah An-Naml, Verse 4
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡعَذَابِ وَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡأَخۡسَرُونَ
Onlara cetin bir azap vardır, ahirette ise en cok ziyana ugrayacak olanlar da onlardır
Surah An-Naml, Verse 5
وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى ٱلۡقُرۡءَانَ مِن لَّدُنۡ حَكِيمٍ عَلِيمٍ
Fakat sana gelince, ey Resulum! Hic suphe yok ki Kur'an sana; her isi hikmet dolu olan, her seyi mukemmel olarak bilen Allah tarafından verilmektedir
Surah An-Naml, Verse 6
إِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِأَهۡلِهِۦٓ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا سَـَٔاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ ءَاتِيكُم بِشِهَابٖ قَبَسٖ لَّعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ
Nitekim Resullerden olan Musa da colde geceleyin yol alırken ailesine: “Durun!” demisti, “uzakta bir ates gordum, oraya gideyim belki oradan yol hakkında bir bilgi alır, yahut hic degilse bir ates koru getirir de ısınmanızı saglarım.”
Surah An-Naml, Verse 7
فَلَمَّا جَآءَهَا نُودِيَ أَنۢ بُورِكَ مَن فِي ٱلنَّارِ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Oraya varır varmaz birden soyle nida edildi. “Ates mahallinde ve cevresinde bulunan kimselere feyiz ve bereket verildi. Alemlerin Rabbi olan Allah yuceler yucesidir, butun noksanlardan munezzehtir.” {KM, Tesniye 33,16; Cıkıs}
Surah An-Naml, Verse 8
يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّهُۥٓ أَنَا ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
“Dinle Musa! Ben, her seye kadir, mutlak galip, her isi hikmetle dolu olan gercek Ilahım
Surah An-Naml, Verse 9
وَأَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰ لَا تَخَفۡ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
“Simdi asanı yere bırak!” Bırakıp da onun cevikce hareket eden bir yılana donustugunu gorunce derhal kactı, bir kere olsun, donup arkasına bile bakmadı. “Korkma, Musa! Cunku Benim huzurumda resuller korkmazlar.” buyurdu
Surah An-Naml, Verse 10
إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسۡنَۢا بَعۡدَ سُوٓءٖ فَإِنِّي غَفُورٞ رَّحِيمٞ
“Benden korkanlar, zulum ve gunah isleyenlerdir. Fakat onlar da o fenalıktan sonra guzel isler yaparlarsa, onlara karsı da Ben cok affedici, genis merhamet ve ihsan sahibi olarak muamele ederim.”
Surah An-Naml, Verse 11
وَأَدۡخِلۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖۖ فِي تِسۡعِ ءَايَٰتٍ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَقَوۡمِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
“Haydi, elini koynuna sok! Simdi cıkar: Iste kusursuz, pırıl pırıl ısık sacıyor. Boylece Firavun'a ve onun halkına gosterecegin dokuz mucizeye bu da dahil olsun. Hakikaten onlar yoldan tam cıkmıs bir guruhtur.”
Surah An-Naml, Verse 12
فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَٰتُنَا مُبۡصِرَةٗ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٞ
Mucize ve belgelerimiz butun aydınlıgıyla apacık olarak onlara geldiginde: “Bu besbelli bir buyu!” dediler
Surah An-Naml, Verse 13
وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Vicdanları onların dogruluguna sahitlik ettigi halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkar ettiler. Iste bak da fesatcıların, bozguncuların akıbetlerinin nasıl oldugunu gor
Surah An-Naml, Verse 14
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Biz Davud'a ve Suleyman’a ilim verdik. Onlar da: “Bizi mumin kullarının coguna ustun kılan Allah’a hamd olsun.” dediler
Surah An-Naml, Verse 15
وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ
Suleyman Davud'a varis oldu ve “Ey insanlar, bize kusların dili ogretildi ve daha her seyden bolca nasip verildi. Gercekten bunlar asikar lutuflardır.” dedi
Surah An-Naml, Verse 16
وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ
Gunun birinde, Suleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuslardan olusan orduları toplanmıs olup, hepsi birlikte, duzenli olarak kendisi tarafından sevk ediliyordu
Surah An-Naml, Verse 17
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Derken Karınca vadisine geldiklerinde, onları goren bir karınca: “Ey karıncalar, haydin yuvalarınıza girin. Suleyman ve orduları, sizi fark etmeyerek ezip cignemesinler!” diye seslendi
Surah An-Naml, Verse 18
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Onun sesini isiten Suleyman tebessum ederek: “Ya Rabbi, dedi, beni nefsime oyle hakim kıl ki gerek bana, gerek ebeveynime ihsan ettigin nimetlere sukredeyim,Seni razı edecek guzel ve makbul isler yapabileyim.Bir de lutfedip beni hayırlı kulların arasına dahil eyle!”
Surah An-Naml, Verse 19
وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ
Bir de kusları teftis etti de: “Hudhud'u neden goremiyorum, yoksa kayıplara mı karıstı?” dedi
Surah An-Naml, Verse 20
لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
“Kuvvetli ve gecerli bir mazeret ortaya koymadıgı takdirde,onu siddetli bir sekilde cezalandıracagım yahut boynunu kesecegim.”
Surah An-Naml, Verse 21
فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ
Derken, cok gecmeden Hudhud geldi: “Ben, dedi, senin bilmedigin bir seyi ogrendim ve sana Sebe'den onemli ve kesin bir haber getirdim.”
Surah An-Naml, Verse 22
إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ
Sebe halkını bir kadın hukumdarın yonettigini gordum. Kendisine her turlu imkan verilmis. Onun guclu bir yonetimi oldugu gibi pek buyuk bir tahtı da var
Surah An-Naml, Verse 23
وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ
Ne var ki onun da halkının da Allah'ı bırakıp gunese ibadet ettiklerini gordum. Anlasılan, seytan yaptıkları bu kotu isleri kendilerine guzel gostermis ve onları yoldan cıkarmıs, bu yuzden de hak yolu bulamıyorlar
Surah An-Naml, Verse 24
أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ
Oysa goklerde ve yerde gizli olan her seyi acıga cıkaran, sizin gizlediklerinizi de acıkladıklarınızı da bilen Allah'a secde ve ibadet etmeleri gerekmez mi
Surah An-Naml, Verse 25
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩
Halbuki o en genis hukumranlıgın ve o en buyuk Arsın Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur
Surah An-Naml, Verse 26
۞قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
“Bakalım, dedi Suleyman, dogru mu soyledin, yoksa yalancının teki misin, bunu anlayacagız.Sen simdi su mektubumu gotur, bırak onların yanına, sonra onlardan biraz uzaklas ve ne yapacaklarını gozle.”
Surah An-Naml, Verse 27
ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ
“Bakalım, dedi Suleyman, dogru mu soyledin, yoksa yalancının teki misin, bunu anlayacagız.Sen simdi su mektubumu gotur, bırak onların yanına, sonra onlardan biraz uzaklas ve ne yapacaklarını gozle.”
Surah An-Naml, Verse 28
قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ
Kralice: “Degerli danısmanlarım! “Bana cok onemli bir mektup gonderildi.”
Surah An-Naml, Verse 29
إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Mektup Suleyman'dandır ve “rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” diye baslayıp: “Bana karsı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet gostererek yanıma gelin!” diye devam etmektedir
Surah An-Naml, Verse 30
أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ
Mektup Suleyman'dandır ve “rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” diye baslayıp: “Bana karsı kibirlenmeyin, itaat ve teslimiyet gostererek yanıma gelin!” diye devam etmektedir
Surah An-Naml, Verse 31
قَالَتۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ
“Degerli danısmanlarım, bu mesele hakkında goruslerinizi istiyorum. Pek iyi bildiginiz gibi, sizi cagırmadan, size danısmadan hic bir meseleyi hukme baglamam.”
Surah An-Naml, Verse 32
قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ
Onlar: “Biz guclu, kuvvetliyiz, savascı milletiz. Ama yetki sizindir, degerlendirip munasip gordugunuz emri verin.” dediler
Surah An-Naml, Verse 33
قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ
“Dogrusu” dedi Kralice, hukumdarlar bir ulkeye girince oranın duzenini altust eder, halkının esrafını da sefil ve zelil ederler.Evet istilacılar hep boyle yaparlar
Surah An-Naml, Verse 34
وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
Bunun icindir ki, ben simdi onlara bir hediye gonderip elcilerimin ne gibi bir cevap getireceklerini bekleyecegim.”
Surah An-Naml, Verse 35
فَلَمَّا جَآءَ سُلَيۡمَٰنَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٖ فَمَآ ءَاتَىٰنِۦَ ٱللَّهُ خَيۡرٞ مِّمَّآ ءَاتَىٰكُمۚ بَلۡ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمۡ تَفۡرَحُونَ
Elci Suleyman'a gelince o, elciye: “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana verdigi nimetler sizin verdiginizden daha hayırlıdır. Ama siz hediyenizle boburlenirsiniz” dedi. {KM, I Krallar 10,1-13; II Tarih}
Surah An-Naml, Verse 36
ٱرۡجِعۡ إِلَيۡهِمۡ فَلَنَأۡتِيَنَّهُم بِجُنُودٖ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخۡرِجَنَّهُم مِّنۡهَآ أَذِلَّةٗ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ
“Sen don ve onlara de ki: Biz onların uzerine, karsı koyamayacakları ordularla yuruyecegiz. Onları yurtlarından maglup ve zelil olarak cıkaracagız.”
Surah An-Naml, Verse 37
قَالَ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَيُّكُمۡ يَأۡتِينِي بِعَرۡشِهَا قَبۡلَ أَن يَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ
Daha sonra Suleyman onların itaatlerini bildirmek uzere huzuruna geleceklerini ogrenince yanındaki danısmanlarına:“Degerli danısmanlarım! Onların itaat icinde huzuruma gelmelerinden once, icinizden kim onun tahtını bana getirebilir?” dedi
Surah An-Naml, Verse 38
قَالَ عِفۡرِيتٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَۖ وَإِنِّي عَلَيۡهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٞ
Cinlerden magrur ve iddiacı bir ifrit: “Ben,” dedi, “Sen makamından kalkmadan, onu sana getiririm. Benim onu tasımaya gucum yeter, hem de zayi etmeden guvenilir tarzda getirecek emin bir kimseyim.”
Surah An-Naml, Verse 39
قَالَ ٱلَّذِي عِندَهُۥ عِلۡمٞ مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ أَنَا۠ ءَاتِيكَ بِهِۦ قَبۡلَ أَن يَرۡتَدَّ إِلَيۡكَ طَرۡفُكَۚ فَلَمَّا رَءَاهُ مُسۡتَقِرًّا عِندَهُۥ قَالَ هَٰذَا مِن فَضۡلِ رَبِّي لِيَبۡلُوَنِيٓ ءَأَشۡكُرُ أَمۡ أَكۡفُرُۖ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيّٞ كَرِيمٞ
Ama nezdinde, kitaptan ilim olan bir zat da: “Ben, sen gozunu acıp kapamadan onu getirebilirim” derdemez,Suleyman, Kralicenin tahtının yanıbasında durdugunu gorunce:“Bu, Rabbimin lutuflarındandır. Bu sukur mu edecegim, yoksa nankorlerden mi olacagım? diye beni sınamak icindir. Sukreden sadece kendi lehine olarak sukreder.Nankorluk eden ise bilmelidir ki Rabbim onun sukrunden mustagnidir, sukrune ihtiyacı yoktur, ihsan ve keremi boldur.”
Surah An-Naml, Verse 40
قَالَ نَكِّرُواْ لَهَا عَرۡشَهَا نَنظُرۡ أَتَهۡتَدِيٓ أَمۡ تَكُونُ مِنَ ٱلَّذِينَ لَا يَهۡتَدُونَ
Devamla dedi ki: “Simdi Kralicenin tahtının seklini degistirin! Bakalım onu tanıyacak mı, tanımayacak mı?”
Surah An-Naml, Verse 41
فَلَمَّا جَآءَتۡ قِيلَ أَهَٰكَذَا عَرۡشُكِۖ قَالَتۡ كَأَنَّهُۥ هُوَۚ وَأُوتِينَا ٱلۡعِلۡمَ مِن قَبۡلِهَا وَكُنَّا مُسۡلِمِينَ
Suleyman'ın huzuruna girince ona: “Senin tahtın da boyle midir?” diye soruldu. “Sanki o!” dedi, “zaten bu mucizeden once bize bilgi verildigi icin sana itaat edenlerden olduk.”
Surah An-Naml, Verse 42
وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعۡبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ إِنَّهَا كَانَتۡ مِن قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ
Oteden beri Allah'tan baska taptıgı putlar, tevhid dinine girmesini engellemisti. Cunku o kafir bir millete mensup idi
Surah An-Naml, Verse 43
قِيلَ لَهَا ٱدۡخُلِي ٱلصَّرۡحَۖ فَلَمَّا رَأَتۡهُ حَسِبَتۡهُ لُجَّةٗ وَكَشَفَتۡ عَن سَاقَيۡهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ صَرۡحٞ مُّمَرَّدٞ مِّن قَوَارِيرَۗ قَالَتۡ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي وَأَسۡلَمۡتُ مَعَ سُلَيۡمَٰنَ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Kraliceye: “Buyurun, saraya girin” denildi. Sarayın eyvanını gorunce, zemininde engin ve duru su oldugunu zannedip etegini yukarı cekti. Suleyman: “Bu, sırcadan yapılmıs seffaf bir saraydır.” Kralice:“Ya Rabbi, dedi, Ben (Sen'den baskasına ibadet etmekle) kendime zulmetmisim, simdi ise Suleyman’la birlikte alemlerin Rabbine teslim oluyorum.”
Surah An-Naml, Verse 44
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ فَإِذَا هُمۡ فَرِيقَانِ يَخۡتَصِمُونَ
Bir vakit Biz Semud halkına da, yalnız Allah'a ibadet edin diye cagrıda bulunmak icin kardesleri Salih’i gonderdik.Cok gecmeden onlar birbiriyle cekisen iki boluk oluverdiler. [7]
Surah An-Naml, Verse 45
قَالَ يَٰقَوۡمِ لِمَ تَسۡتَعۡجِلُونَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِۖ لَوۡلَا تَسۡتَغۡفِرُونَ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
“Ey halkım!” dedi, “Iyiligi bırakıp da neden kotulugun carcabuk gelmesini istiyorsunuz.Nicin, merhametine nail olmak umidiyle Allah'tan af dilemiyorsunuz?”
Surah An-Naml, Verse 46
قَالُواْ ٱطَّيَّرۡنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَۚ قَالَ طَـٰٓئِرُكُمۡ عِندَ ٱللَّهِۖ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تُفۡتَنُونَ
“Biz” dediler, “senin ve sana baglı olanların yuzunden ugursuzluga ugradık.”Salih: “Ugursuzluk dediginiz sey Allah katında takdir edilmistir. Dogrusu siz imtihana tutulan bir toplumsunuz.” diye cevap verdi
Surah An-Naml, Verse 47
وَكَانَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ تِسۡعَةُ رَهۡطٖ يُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا يُصۡلِحُونَ
Sehirde dokuz cete vardı ki bunlar ulkede hep bozgunculuk cıkarır, iyilestirme ve duzeltme adına hic bir sey yapmazlardı
Surah An-Naml, Verse 48
قَالُواْ تَقَاسَمُواْ بِٱللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِۦ مَا شَهِدۡنَا مَهۡلِكَ أَهۡلِهِۦ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ
Allah'a yemin ederek aralarında soyle anlastılar:“Geceleyin ona ve yakınlarına baskın yapıp hepsini oldurur, sonra da sahip cıkan akrabalarına yakınlarının oldurulmesi esnasında orada bulunmadıgımızı bildirir ve biz gercekten dogru soyluyoruz deriz.”
Surah An-Naml, Verse 49
وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا وَمَكَرۡنَا مَكۡرٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Onlar bir tuzak kurdular, ama tuzaklarına karsı Biz de tuzak kurduk, kendileri farkında olmadan onların tuzaklarını bozduk, onların planlarını altust ettik
Surah An-Naml, Verse 50
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكۡرِهِمۡ أَنَّا دَمَّرۡنَٰهُمۡ وَقَوۡمَهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Bak iste onların tuzaklarının akıbeti nasıl oldu! Biz onları da kendilerine uyan toplumlarını da imha ettik
Surah An-Naml, Verse 51
فَتِلۡكَ بُيُوتُهُمۡ خَاوِيَةَۢ بِمَا ظَلَمُوٓاْۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
Iste onların, zulumleri sebebiyle ıssız kalmıs, cokmus evleri...Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler icin ibret vardır
Surah An-Naml, Verse 52
وَأَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
Iman edip Allah'a karsı gelmekten sakınanları ise kurtardık
Surah An-Naml, Verse 53
وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ
Lut'u da halkına resul olarak gonderdik.O da onlara dedi ki: “Siz goz gore gore pek cirkin ve hayasız bir is yapıyorsunuz ha!”
Surah An-Naml, Verse 54
أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ
Siz kadınları bırakıp sehvetle erkeklere mi yaklasıyorsunuz?Siz gercekten ne cahil bir guruhsunuz oyle!”
Surah An-Naml, Verse 55
۞فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوٓاْ ءَالَ لُوطٖ مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ
Halkının buna karsı verdigi cevap sadece: “Lut'u ve etrafındakileri sehrinizden kovun, cunku onlar cok temiz insanlar, yanımızda kirlenmesinler(!)” demekten ibaret oldu
Surah An-Naml, Verse 56
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ قَدَّرۡنَٰهَا مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
Biz onu, ailesini ve beraberinde olanları kurtardık.Yalnız esinin geride kalıp azaba ugrayanlardan olmasını takdir etmistik
Surah An-Naml, Verse 57
وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَسَآءَ مَطَرُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Uzerlerine oyle berbat bir yagmur indirdik ki! Uyarılıp da aldırmayanların maruz kaldıkları o yagmur ne fena bir yagmurdu
Surah An-Naml, Verse 58
قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَىٰٓۗ ءَآللَّهُ خَيۡرٌ أَمَّا يُشۡرِكُونَ
De ki: “Hamd olsun Allah'a, selam olsun sectigi kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa Ona ortak saydıkları seyler mi
Surah An-Naml, Verse 59
أَمَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ حَدَآئِقَ ذَاتَ بَهۡجَةٖ مَّا كَانَ لَكُمۡ أَن تُنۢبِتُواْ شَجَرَهَآۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ يَعۡدِلُونَ
O nesneler mi ustun, yoksa gokleri ve yeri yaratan ve gokten sizin icin su indiren mi?Oyle bir su ki Biz onun sayesinde gozleri gonulleri acan pek guzel bahceler bitirmekteyiz.Halbuki siz onun bir tek agacını bile bitiremezdiniz.Hic Allah ile beraber baska tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ama onlar haktan sapan bir guruhtur.
Surah An-Naml, Verse 60
أَمَّن جَعَلَ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَجَعَلَ خِلَٰلَهَآ أَنۡهَٰرٗا وَجَعَلَ لَهَا رَوَٰسِيَ وَجَعَلَ بَيۡنَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ حَاجِزًاۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
O nesneler mi ustun, yoksa yeri oturmaya elverisli kılan, icinden yer yer ırmaklar akıtan ve oraya saglam daglar yerlestiren ve iki denizin arasına bir engel koyan Allah mı?Hic Allah ile beraber baska tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ama onların cogu bu gercegi anlamıyorlar
Surah An-Naml, Verse 61
أَمَّن يُجِيبُ ٱلۡمُضۡطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكۡشِفُ ٱلسُّوٓءَ وَيَجۡعَلُكُمۡ خُلَفَآءَ ٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ
O nesneler mi ustun yoksa, caresiz kalıp Kendisine yalvaran insanın duasını kabul edip sıkıntısını gideren ve sizi dunyada halifeler yapan Allah mı?Hic Allah ile beraber baska tanrı mı olur?Elbette olmaz! Ne de az dusunuyorsunuz! [17]
Surah An-Naml, Verse 62
أَمَّن يَهۡدِيكُمۡ فِي ظُلُمَٰتِ ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِ وَمَن يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦٓۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ تَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
O nesneler mi ustun yoksa size karanın ve denizin karanlıklarında yol gosteren ve rahmetinin mujdecisi olarak ruzgarları gonderen mi?Hic Allah ile beraber baska tanrı mı olur?Elbette olmaz! Allah, musriklerin sirk kosmalarından munezzehtir
Surah An-Naml, Verse 63
أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
O nesneler mi ustun yoksa mahlukları ilkin yaratan, sonra da tekrar hayat veren ve sizi gerek gokten gerek yerden rızıklandıran mı?Hic Allah ile beraber baska tanrı mı olur?Elbette olmaz! De ki: “Serik iddianızda tutarlı iseniz delilinizi gosteriniz.” [85,12-13; 30,27; 8]
Surah An-Naml, Verse 64
قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ
De ki: “gerek goklerde gerek yerde olanlardan hic kimse gaybı bilemez, gaybı yalnız Allah bilir.”Dolayısıyla, onlar ne zaman diriltileceklerini de bilemezler
Surah An-Naml, Verse 65
بَلِ ٱدَّـٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ
Fakat ahiretin varlıgına dair bilgiler, kendilerine resulleri vasıtasıyla ulasmaktadır.Dogrusu onlar bundan suphe icindedirler. Hayır, hayır onlar ahiretten yana kordurler
Surah An-Naml, Verse 66
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ
Bunun icindir ki kafirler: “Sahi!” dediler, “Biz de babalarımız da olup toz toprak olduktan sonra, biz mi diriltilip kabirden cıkarılacagız?”
Surah An-Naml, Verse 67
لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
“Bize de, daha once babalarımıza da bu dirilme, vad edilip durdu. Bu, onceki insanların masallarından baska bir sey degildir!”
Surah An-Naml, Verse 68
قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
De ki: “Hele dunyayı bir dolasın da suclu kafirlerin akıbetleri nasıl olmus gorun!”
Surah An-Naml, Verse 69
وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ
Sen onlardan oturu sakın uzulme ve onların kuracakları tuzaklardan dolayı asla tasalanma
Surah An-Naml, Verse 70
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
“Iddianızda dogru iseniz bu vaad ne zaman gerceklesecek?” derler
Surah An-Naml, Verse 71
قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ
De ki: “Acele ile istediginiz o azabın bir kısmı belki de ensenize binmek uzeredir.”
Surah An-Naml, Verse 72
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ
Dogrusu senin Rabbin, insanlara karsı buyuk lutuf sahibidir.Fakat insanların cogu O'na sukretmezler
Surah An-Naml, Verse 73
وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Rabbin, onların gerek sinelerinin sakladıgı, gerek acıga vurdukları her seyi tamamen bilmektedir
Surah An-Naml, Verse 74
وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ
Gokte ve yerde gizli hicbir sey yoktur ki apacık bir kitapta yer almasın
Surah An-Naml, Verse 75
إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Bilesiniz ki bu Kur'an, (Suleyman’ın bu kıssası gibi) hakkında ihtilafa dustukleri seylerin pek cogunu Israilogullarına anlatmaktadır
Surah An-Naml, Verse 76
وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ
Hem Kur'an muminler icin hidayet rehberidir, rahmettir
Surah An-Naml, Verse 77
إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ
Senin Rabbin onların arasında hikmet ve adaletiyle hukmedecektir.Gercekten O, aziz ve alimdir (mutlak galiptir, her seyi hakkıyla bilir)
Surah An-Naml, Verse 78
فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ
O halde yalnız Allah'a guven, cunku tuttugun yol gercekligi meydanda olan hak yoludur
Surah An-Naml, Verse 79
إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ
Sunu bil ki sen, ne olulere sesini duyurabilirsin, ne de arkasına donup uzaklasan sagırlara bu daveti isittirebilirsin
Surah An-Naml, Verse 80
وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ
Sen korleri de sapıklıktan kurtarıp dogru yola getiremezsin.Sen ancak ayetlerimize iman etmeye yatkın kimselere cagrını duyurabilirsin. Cunku onlar hakka teslim olurlar
Surah An-Naml, Verse 81
۞وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ
Kıyamet hakkındaki sozun gerceklesme zamanı yaklasınca onlara yerden bir dabbe (canlı) cıkarırız.O da insanların bizim ayetlerimize, (ozellikle kıyamete dair ayetlerimize) inanmadıklarını soyler. {KM, Vahiy}
Surah An-Naml, Verse 82
وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ
O buyuk durusma gunu, her ummetten ayetlerimizi yalan sayan birer cemaat toplarız, onlar bir araya getirilip Allah'ın huzuruna sevkolunurlar
Surah An-Naml, Verse 83
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Nihayet hesap yerine vardıklarında Allah Teala: “Demek siz ayetlerimin ne oldugunu iyice anlamadan yalan saydınız oyle mi? Yoksa ne yaptınız?”
Surah An-Naml, Verse 84
وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ
Isledikleri zulum yuzunden tehdit olundukları azap hukmu onlar hakkında gerceklesti, onların artık konusacak halleri kalmadı
Surah An-Naml, Verse 85
أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Onlar anlamıyorlar mı ki Biz, insanların dinlenip sukunet bulmaları icin geceyi, calıssınlar diye de gunduz aydınlıgını yarattık. Elbette bunda iman edecek kimseler icin ibretler vardır
Surah An-Naml, Verse 86
وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ
Gun gelecek sura uflenecek, Allah'ın diledigi dısında, goklerde ve yerde olan herkes muthis bir korkuya kapılacak.Hepsi boynu bukuk vaziyette O’nun huzuruna varacaklar
Surah An-Naml, Verse 87
وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ
Bir de o dagları gorur, donuk ve hareketsiz sanırsın;Oysa onlar bulutların yurudugu gibi yurumektedirler. Iste bu, her seyi muhkem ve mukemmel yapan Allah'ın sanatıdır.Muhakkak ki O, sizin yaptıgınız her seyden haberdardır. [52,9-10; 20,105-107; 18,47; 81,3] {KM, Vahiy}
Surah An-Naml, Verse 88
مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَا وَهُم مِّن فَزَعٖ يَوۡمَئِذٍ ءَامِنُونَ
Kim O'nun huzuruna bir iyilikle gelirse, ona daha hayırlı bir mukafat vardır.Ustelik onlar o kıyamet gununun dehsetinden emin olacaklardır
Surah An-Naml, Verse 89
وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَكُبَّتۡ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Kim de kotu islerle gelirse, onlar da yuzukoyun atese yuvarlanırlar. Siz islediklerinizin karsılıgından baska bir sey mi bulacaktınız
Surah An-Naml, Verse 90
إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ ٱلۡبَلۡدَةِ ٱلَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُۥ كُلُّ شَيۡءٖۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her sey Kendisine ait olan Allah'a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’an okumam da emredildi. Artık kim dogru yolu bulursa sırf kendisi icin bulmus olur. Kim de yoldan saparsa de ki: “Ben sadece uyarmakla gorevli elcilerden biriyim.”
Surah An-Naml, Verse 91
وَأَنۡ أَتۡلُوَاْ ٱلۡقُرۡءَانَۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَقُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ
De ki: Bana bu beldeyi muhterem ve mukaddes kılan ve her sey Kendisine ait olan Allah'a, yalnız O’na ibadet etmem emredildi. Keza bana Allah’a teslim olanların ilki olmam ve Kur’an okumam da emredildi. Artık kim dogru yolu bulursa sırf kendisi icin bulmus olur. Kim de yoldan saparsa de ki: “Ben sadece uyarmakla gorevli elcilerden biriyim.”
Surah An-Naml, Verse 92
وَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ فَتَعۡرِفُونَهَاۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
De ki: “Hamd O Allah'a olsun ki size er-gec alametlerini gosterecek siz de onları tanıyacaksınız. Senin Rabbin, sizin yaptıklarınızdan habersiz degildir.”
Surah An-Naml, Verse 93