Surah Al-Fath - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
إِنَّا فَتَحۡنَا لَكَ فَتۡحٗا مُّبِينٗا
(Ey Rasulum, Mekke’nin ve diger memleketlerin fethine sebeb olacak Hudeybiye sulhu ile) biz sana gercekten acık bir zafer verdik
Surah Al-Fath, Verse 1
لِّيَغۡفِرَ لَكَ ٱللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنۢبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعۡمَتَهُۥ عَلَيۡكَ وَيَهۡدِيَكَ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا
Oyle ki, (bu yuzden) Allah, senin gecmis ve gelecek gunahını bagıslayıp uzerindeki nimetini, (dinin yucelmesini) tamamlayacak ve seni dosdogru bir yolda sabit kılacaktır
Surah Al-Fath, Verse 2
وَيَنصُرَكَ ٱللَّهُ نَصۡرًا عَزِيزًا
Ve emsalsiz bir zafer ile Allah, seni, (dusmanlarına) galib ve ustun getirecektir
Surah Al-Fath, Verse 3
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ ٱلسَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ لِيَزۡدَادُوٓاْ إِيمَٰنٗا مَّعَ إِيمَٰنِهِمۡۗ وَلِلَّهِ جُنُودُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا
Allah odur ki, imanları ustune, iman artırsınlar diye, muminlerin kalbine manevi huzuru indirdi. Butun goklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah Alim’dir= her seyi bilir, Hakim’dir= hikmet sahibidir
Surah Al-Fath, Verse 4
لِّيُدۡخِلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا وَيُكَفِّرَ عَنۡهُمۡ سَيِّـَٔاتِهِمۡۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عِندَ ٱللَّهِ فَوۡزًا عَظِيمٗا
(Muminlerin kalblerine, Allah’ın huzur indirmesi), erkek ve kadın butun muminleri, ebedi olarak iclerinde kalmak uzere, (agacları) altından ırmaklar akar cennetlere koymak ve gunahlarını onlardan ortmek icindir. Iste bu, Allah katında en buyuk bir zaferdir
Surah Al-Fath, Verse 5
وَيُعَذِّبَ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتِ وَٱلۡمُشۡرِكِينَ وَٱلۡمُشۡرِكَٰتِ ٱلظَّآنِّينَ بِٱللَّهِ ظَنَّ ٱلسَّوۡءِۚ عَلَيۡهِمۡ دَآئِرَةُ ٱلسَّوۡءِۖ وَغَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَلَعَنَهُمۡ وَأَعَدَّ لَهُمۡ جَهَنَّمَۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرٗا
Bir de, (Allah peygambere zafer vermez diye) Allah’a kotu zan besliyen erkek ve kadın munafıklarla, erkek ve kadın musrikleri, - (muminler icin bekledikleri) felaket baslarına donesileri- azaba sokmak icindir. Allah onlara gazab etmis, lanet etmis ve kendilerine cehennemi hazırlamıstır. O, ne kotu bir yerdir
Surah Al-Fath, Verse 6
وَلِلَّهِ جُنُودُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Evet, goklerin ve yerin butun orduları Allah’ındır. Allah Aziz’dir= her seye galibdir, Hakim’dir= hikmet sahibidir
Surah Al-Fath, Verse 7
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَٰكَ شَٰهِدٗا وَمُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا
Gercekten biz, seni, (ummetine) sahid, (cennetle) mujdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gonderdik
Surah Al-Fath, Verse 8
لِّتُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُۚ وَتُسَبِّحُوهُ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلًا
Ki, (siz insanlar) Allah’a ve Peygamberine iman edesiniz, O’na yardım edesiniz ve O’nu buyuk tanıyasınız; Allah’ı da sabah ve aksam tesbih edesiniz
Surah Al-Fath, Verse 9
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ ٱللَّهَ يَدُ ٱللَّهِ فَوۡقَ أَيۡدِيهِمۡۚ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَوۡفَىٰ بِمَا عَٰهَدَ عَلَيۡهُ ٱللَّهَ فَسَيُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا
(Ey Rasulum, Hudeybiye gununde Rıdvan biatı ile) gercekten sana biat edenler, (olunceye kadar emrine baglılık ve teslimiyyet sozu verenler), ancak Allah’a biat etmis olurlar. Allah’ın kuvvet ve yardımı, o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin ustundedir. Onun icin kim (biatından, verdigi sozden) cayarsa, ancak kendi aleyhine caymıs olur. (Bunun cezası kendine aittir). Kim de Allah’a soz verdigi seyi yerine getirirse, Allah da ona (yarın kıyamette) buyuk bir mukafat verecektir
Surah Al-Fath, Verse 10
سَيَقُولُ لَكَ ٱلۡمُخَلَّفُونَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ شَغَلَتۡنَآ أَمۡوَٰلُنَا وَأَهۡلُونَا فَٱسۡتَغۡفِرۡ لَنَاۚ يَقُولُونَ بِأَلۡسِنَتِهِم مَّا لَيۡسَ فِي قُلُوبِهِمۡۚ قُلۡ فَمَن يَمۡلِكُ لَكُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيۡـًٔا إِنۡ أَرَادَ بِكُمۡ ضَرًّا أَوۡ أَرَادَ بِكُمۡ نَفۡعَۢاۚ بَلۡ كَانَ ٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرَۢا
(Henuz iman kalblerinde yerlesmemis oldugundan Hudeybiye seferinden) geri kalan bazı Bedevi’ler sana soyle diyeceklerdir: “- Mallarımız ve ailelerimiz bizi, (seninle Hudeybiye seferine cıkmaktan) alıkoydu. Onun icin bize magfiret dile.” Onlar, kalblerinde olmıyan seyi agızlarıyla soyliyecekler. (Ey Rasulum, sen onlara) de ki:”- Eger Allah size bir zarar dilerse, yahud size bir fayda dilerse, artık onun dilemesinden sizi kim koruyabilir? Dogrusu Allah butun yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor
Surah Al-Fath, Verse 11
بَلۡ ظَنَنتُمۡ أَن لَّن يَنقَلِبَ ٱلرَّسُولُ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ إِلَىٰٓ أَهۡلِيهِمۡ أَبَدٗا وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمۡ وَظَنَنتُمۡ ظَنَّ ٱلسَّوۡءِ وَكُنتُمۡ قَوۡمَۢا بُورٗا
Daha dogrusu siz (ey munafıklar), zannettiniz ki, Peygamber ve muminler bir daha ailelerine donmiyecekler. Bu zan da kalblerinizde yerlesti. (Allah, Peygambere zafer vermez diye), kotu zanda bulundunuz da helake dusen bir kavim oldunuz
Surah Al-Fath, Verse 12
وَمَن لَّمۡ يُؤۡمِنۢ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ فَإِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ سَعِيرٗا
Kim Allah’a ve Peygamberine iman etmezse, bilsin ki, biz, kafirlere kızgın bir ates hazırlamısızdır
Surah Al-Fath, Verse 13
وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Butun goklerin ve yerin mulku (idare ve tasarrufu) Allah’ındır. Diledigi kimseyi bagıslar, diledigine de azab eder. Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Fath, Verse 14
سَيَقُولُ ٱلۡمُخَلَّفُونَ إِذَا ٱنطَلَقۡتُمۡ إِلَىٰ مَغَانِمَ لِتَأۡخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعۡكُمۡۖ يُرِيدُونَ أَن يُبَدِّلُواْ كَلَٰمَ ٱللَّهِۚ قُل لَّن تَتَّبِعُونَا كَذَٰلِكُمۡ قَالَ ٱللَّهُ مِن قَبۡلُۖ فَسَيَقُولُونَ بَلۡ تَحۡسُدُونَنَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَفۡقَهُونَ إِلَّا قَلِيلٗا
Siz (Hayber’den) ganimetler almak icin gideceginiz vakit, o (Hudeybiye seferinden) geri kalanlar soyle diyecekler: “-Bırakın bizi, arkanızdan gelelim.” Onlar, Allah’ın (kendi aleyhlerine olan) kelamını, (Hudeybiye seferine katılmıyan Bedevi’leri, bundan boyle baska bir sefere cıkarma, emrini) degistirmek istiyecekler. De ki: “- Siz, bizim arkamızdan asla gelmiyeceksiniz. Allah, bundan once hakkınızda boyle buyurdu.” Onlar buna da soyle diyecekler: “- Hayır bizi kıskanıyorsunuz.” Dogrusu onlar, pek az anlıyan duygusuzlardır
Surah Al-Fath, Verse 15
قُل لِّلۡمُخَلَّفِينَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ سَتُدۡعَوۡنَ إِلَىٰ قَوۡمٍ أُوْلِي بَأۡسٖ شَدِيدٖ تُقَٰتِلُونَهُمۡ أَوۡ يُسۡلِمُونَۖ فَإِن تُطِيعُواْ يُؤۡتِكُمُ ٱللَّهُ أَجۡرًا حَسَنٗاۖ وَإِن تَتَوَلَّوۡاْ كَمَا تَوَلَّيۡتُم مِّن قَبۡلُ يُعَذِّبۡكُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا
(Ey Rasulum, Hudeybiye seferinden) geri kalan o Bedevi’lere de ki: “- siz yakında cok kuvvetli olan cengaver bir kavimle harb icin cagrılacaksınız. Onlarla savasırsınız, yahud musluman olurlar (da kurtulurlar). Eger itaat ederseniz, Allah size guzel bir mukafat verir. Sayed bundan once yaptıgınız gibi, cihaddan donerseniz, sizi acıklı bir azab ile azablandırır
Surah Al-Fath, Verse 16
لَّيۡسَ عَلَى ٱلۡأَعۡمَىٰ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡأَعۡرَجِ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرِيضِ حَرَجٞۗ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ يُدۡخِلۡهُ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبۡهُ عَذَابًا أَلِيمٗا
(Savasa cıkmamak hususunda) amaya gunah yok, aksaga gunah yok, hastaya gunah yok. Kim Allah’a ve Rasulune itaat ederse, Allah, onu (agacları) altından ırmaklar akar cennetlere koyar. Kim de (Allah’a ve Peygambere itaat etmekten) yuz cevirirse, onu acıklı bir azab ile azablandırır
Surah Al-Fath, Verse 17
۞لَّقَدۡ رَضِيَ ٱللَّهُ عَنِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذۡ يُبَايِعُونَكَ تَحۡتَ ٱلشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمۡ فَأَنزَلَ ٱلسَّكِينَةَ عَلَيۡهِمۡ وَأَثَٰبَهُمۡ فَتۡحٗا قَرِيبٗا
Hakikaten Allah, (Hudeybiye’de) agacın altında sana biat etmekte oldukları vakit, o muminlerden razı oldu. Boylece kalblerinde olan sadakatı bildi de, uzerlerine manevi huzuru indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’in fethini) verdi
Surah Al-Fath, Verse 18
وَمَغَانِمَ كَثِيرَةٗ يَأۡخُذُونَهَاۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمٗا
Bir de ele gecirecekleri (Hayber’deki) bir cok ganimetleri mukafat verdi. Allah Aziz’dir= her seye galibdir, Hakim’dir= hikmet sahibidir
Surah Al-Fath, Verse 19
وَعَدَكُمُ ٱللَّهُ مَغَانِمَ كَثِيرَةٗ تَأۡخُذُونَهَا فَعَجَّلَ لَكُمۡ هَٰذِهِۦ وَكَفَّ أَيۡدِيَ ٱلنَّاسِ عَنكُمۡ وَلِتَكُونَ ءَايَةٗ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ وَيَهۡدِيَكُمۡ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا
Allah, size (kıyamete kadar olacak fetihlerden) alacagınız daha bir cok ganimetler vaadetmistir. Simdilik bunu (Hayber ganimetini) size pesin vermis ve insanların ellerini (savas hususunda) sizden cekmistir ki, muminlere bir ibret olsun ve sizi dogru bir yola cıkarsın, (Allah’ın lutuf ve ihsanına olan guveninizi artırsın)
Surah Al-Fath, Verse 20
وَأُخۡرَىٰ لَمۡ تَقۡدِرُواْ عَلَيۡهَا قَدۡ أَحَاطَ ٱللَّهُ بِهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٗا
Size, henuz elinizin ermedigi diger ganimetler de vermistir. Fakat Allah onları ilmi ile kusatmıstır. Allah ise her seye kadirdir
Surah Al-Fath, Verse 21
وَلَوۡ قَٰتَلَكُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوَلَّوُاْ ٱلۡأَدۡبَٰرَ ثُمَّ لَا يَجِدُونَ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا
Eger (Mekke halkından olan) o kafirler, (Hudeybi’yede andlasma yapmayıb) sizinle carpıssaydılar, mutlaka arkalarını doneceklerdi (perisan olacaklardı). Sonra da ne onları koruyacak bir dost, ne de bir yaradımcı bulamıyacaklardı
Surah Al-Fath, Verse 22
سُنَّةَ ٱللَّهِ ٱلَّتِي قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلُۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ ٱللَّهِ تَبۡدِيلٗا
Allah’ın oteden beri olagelen sunneti boyledir. Allah’ın sunnetinde asla bir degisiklik bulamazsın
Surah Al-Fath, Verse 23
وَهُوَ ٱلَّذِي كَفَّ أَيۡدِيَهُمۡ عَنكُمۡ وَأَيۡدِيَكُمۡ عَنۡهُم بِبَطۡنِ مَكَّةَ مِنۢ بَعۡدِ أَنۡ أَظۡفَرَكُمۡ عَلَيۡهِمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرًا
Allah O’dur ki, sizi, Mekke vadisinde kafirlere karsı sizi zafere erdirdikten sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan cekti (birbirinizle savasmadınız). Allah butun yaptıklarınızı gorendir
Surah Al-Fath, Verse 24
هُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّوكُمۡ عَنِ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ وَٱلۡهَدۡيَ مَعۡكُوفًا أَن يَبۡلُغَ مَحِلَّهُۥۚ وَلَوۡلَا رِجَالٞ مُّؤۡمِنُونَ وَنِسَآءٞ مُّؤۡمِنَٰتٞ لَّمۡ تَعۡلَمُوهُمۡ أَن تَطَـُٔوهُمۡ فَتُصِيبَكُم مِّنۡهُم مَّعَرَّةُۢ بِغَيۡرِ عِلۡمٖۖ لِّيُدۡخِلَ ٱللَّهُ فِي رَحۡمَتِهِۦ مَن يَشَآءُۚ لَوۡ تَزَيَّلُواْ لَعَذَّبۡنَا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡهُمۡ عَذَابًا أَلِيمًا
Onlar (Mekke’liler), o kimselerdir ki, Peygamberi inkar ettiler ve (Kabe’ye hediye edilmek uzere alıkonub) bekletilmekte olan kurbanlıkları (kesim) yerine ulasmaktan engellediler. Eger kendilerini tanımadıgınız (Mekkeli kafirler arasındaki) bir takım mumin erkeklerle mumin kadınları bilmemezlikten cigneyib o yuzden size bir vebal gelecek olmasaydı, (Allah, size, Mekke’nin fethi icin musaade buyururdu). Allah’ın, Mekke’deki muminleri koruması, diledigi kimseyi rahmetine koymak icindir. Eger onlar (Mekkedeki muminler, kafirlerden) ayrılsalardı, onlardan kafir bulunanları acıklı bir azab ile azablandırırdık
Surah Al-Fath, Verse 25
إِذۡ جَعَلَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلۡحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ ٱلۡجَٰهِلِيَّةِ فَأَنزَلَ ٱللَّهُ سَكِينَتَهُۥ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ وَعَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَأَلۡزَمَهُمۡ كَلِمَةَ ٱلتَّقۡوَىٰ وَكَانُوٓاْ أَحَقَّ بِهَا وَأَهۡلَهَاۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا
Hani o kafir olanlar, kalblerindeki taassuba= cahiliyyet gayretine sarıldıkları sıra; Allah, Rasulunun ve muminlerin uzerine manevi huzuru indirmisti. Onlara takva kelimesini (sehadet ve tevhid sozunu) de ilham etmisti. Onlar da buna layık ve ehil idiler. Allah her seyi kemal uzre bilendir
Surah Al-Fath, Verse 26
لَّقَدۡ صَدَقَ ٱللَّهُ رَسُولَهُ ٱلرُّءۡيَا بِٱلۡحَقِّۖ لَتَدۡخُلُنَّ ٱلۡمَسۡجِدَ ٱلۡحَرَامَ إِن شَآءَ ٱللَّهُ ءَامِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمۡ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَۖ فَعَلِمَ مَا لَمۡ تَعۡلَمُواْ فَجَعَلَ مِن دُونِ ذَٰلِكَ فَتۡحٗا قَرِيبًا
And olsun ki Allah, gercekten Peygamberine o ruyayı hak olarak dogru gosterdi. And olsun ki, Insaallah emniyet icinde bulunan kimseler olarak baslarınızı tras etmis ve kısaltmıs oldugunuz halde korkmazsınız mutlaka Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediginiz seyleri bildi de Mekke fethinden once, yakın bir fetih (Hayber fethini) yaptı. (Hz. Peygamber Hudeybiye seferine cıkmazdan once bir ruya gormus ve emniyet icerisinde umre haccını ifa edeceklerini ashab-ı kirama bildirmislerdi. Fakat Mekke’nin fethi ertesi yıla kalınca, imanı zayıf bazı kimseler “munafıklar” dedi koduya basladılar. Bunun uzerine bu ayet-i kerime nazil olmustur)
Surah Al-Fath, Verse 27
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ رَسُولَهُۥ بِٱلۡهُدَىٰ وَدِينِ ٱلۡحَقِّ لِيُظۡهِرَهُۥ عَلَى ٱلدِّينِ كُلِّهِۦۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدٗا
O’dur ki, peygamberini hidayet ve hak din ile gonderdi; Onu butun dinlere ustun kılmak icin... Buna sahid olarak da Allah yeter
Surah Al-Fath, Verse 28
مُّحَمَّدٞ رَّسُولُ ٱللَّهِۚ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ أَشِدَّآءُ عَلَى ٱلۡكُفَّارِ رُحَمَآءُ بَيۡنَهُمۡۖ تَرَىٰهُمۡ رُكَّعٗا سُجَّدٗا يَبۡتَغُونَ فَضۡلٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضۡوَٰنٗاۖ سِيمَاهُمۡ فِي وُجُوهِهِم مِّنۡ أَثَرِ ٱلسُّجُودِۚ ذَٰلِكَ مَثَلُهُمۡ فِي ٱلتَّوۡرَىٰةِۚ وَمَثَلُهُمۡ فِي ٱلۡإِنجِيلِ كَزَرۡعٍ أَخۡرَجَ شَطۡـَٔهُۥ فَـَٔازَرَهُۥ فَٱسۡتَغۡلَظَ فَٱسۡتَوَىٰ عَلَىٰ سُوقِهِۦ يُعۡجِبُ ٱلزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ ٱلۡكُفَّارَۗ وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ مِنۡهُم مَّغۡفِرَةٗ وَأَجۡرًا عَظِيمَۢا
MUHAMMED (s.a.v.) Allah’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar (ashab-ı kiram), kafirlere karsı cok siddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, ruku ve secde eder halde (namaz kılarken) Allah’dan sevab ve rıza istediklerini gorursun. Secde eserinden (cok namaz kılmaları yuzunden meydana gelen) nisanları yuzlerindedir. Iste onların Tevrat’daki vasıfları budur. Incil’deki vasıfları da su: Onlar, filizini cıkarmıs bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmis de kalınlasmı, nihayet govdeleri uzerinde dogrulub kalkmıs; ekincilerin hosuna gidiyor. (Iste ashab-ı kiram da boyle olmustur. Bidayette azlıktılar, sonra cogalıb kuvvetlendiler ve guzel bir cemiyyet meydana getirdiler). Bu tesbih, kafirleri ashabla ofkelendirmek icindir. O iman edip salih ameller isliyenlere, (ashaba), Allah bir magfiret ve buyuk bir mukafat vaad etmistir
Surah Al-Fath, Verse 29