Surah Al-Qalam - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
نٓۚ وَٱلۡقَلَمِ وَمَا يَسۡطُرُونَ
Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun
Surah Al-Qalam, Verse 1
مَآ أَنتَ بِنِعۡمَةِ رَبِّكَ بِمَجۡنُونٖ
Rabbinin ni´meti ile sen mecnun degilsin
Surah Al-Qalam, Verse 2
وَإِنَّ لَكَ لَأَجۡرًا غَيۡرَ مَمۡنُونٖ
Ve muhakkak ki senin icin, elbette kesintisi olmayan mukafat vardır
Surah Al-Qalam, Verse 3
وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٖ
Ve muhakkak ki sen, mutlaka cok buyuk bir ahlak uzeresin
Surah Al-Qalam, Verse 4
فَسَتُبۡصِرُ وَيُبۡصِرُونَ
Artık yakında sen goreceksin ve onlar da gorecekler
Surah Al-Qalam, Verse 5
بِأَييِّكُمُ ٱلۡمَفۡتُونُ
Sizin hanginiz meftun (saskın)
Surah Al-Qalam, Verse 6
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
Muhakkak ki senin Rabbin; O, kim Kendi yolundan saptı, cok iyi bilir ve O hidayete ermis olanları da cok iyi bilir
Surah Al-Qalam, Verse 7
فَلَا تُطِعِ ٱلۡمُكَذِّبِينَ
Oyleyse yalanlayanlara itaat etme
Surah Al-Qalam, Verse 8
وَدُّواْ لَوۡ تُدۡهِنُ فَيُدۡهِنُونَ
Onlar senin musamaha gostermeni temenni ettiler (istediler), o zaman onlar da musamaha gostereceklerdi
Surah Al-Qalam, Verse 9
وَلَا تُطِعۡ كُلَّ حَلَّافٖ مَّهِينٍ
Luzumsuz yere cok yemin edenlerin hicbirine itaat etme
Surah Al-Qalam, Verse 10
هَمَّازٖ مَّشَّآءِۭ بِنَمِيمٖ
Devamlı kusur arayanlara, laf tasıyanlara (itaat etme)
Surah Al-Qalam, Verse 11
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ
Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavuz eden gunahkarlara (itaat etme)
Surah Al-Qalam, Verse 12
عُتُلِّۭ بَعۡدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ
Kotuluk yapan zorbalara, bundan baska haram yiyen gunahkarlara (itaat etme)
Surah Al-Qalam, Verse 13
أَن كَانَ ذَا مَالٖ وَبَنِينَ
Mallara ve ogullara sahip olmaları (sebebiyle onlara itaat etme)
Surah Al-Qalam, Verse 14
إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Ona ayetlerimiz okundugu zaman: “(Bunlar) evvelkilerin masalları.” dedi
Surah Al-Qalam, Verse 15
سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلۡخُرۡطُومِ
Biz yakında onun burnu uzerine damga basacagız
Surah Al-Qalam, Verse 16
إِنَّا بَلَوۡنَٰهُمۡ كَمَا بَلَوۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ إِذۡ أَقۡسَمُواْ لَيَصۡرِمُنَّهَا مُصۡبِحِينَ
Muhakkak ki Biz, onları belaya ugrattık. Bostan mahsulunu mutlaka, sabah erkenden (fakirlere gostermeden) devsirmek icin yeminlesen bostan sahiplerini belaya ugrattıgımız gibi
Surah Al-Qalam, Verse 17
وَلَا يَسۡتَثۡنُونَ
Ve bir istisna yapmıyorlar
Surah Al-Qalam, Verse 18
فَطَافَ عَلَيۡهَا طَآئِفٞ مِّن رَّبِّكَ وَهُمۡ نَآئِمُونَ
Fakat onlar uyuyorken, Rabbin tarafından gonderilen bir afet onun (bostan mahsullerinin) uzerinde dolastı
Surah Al-Qalam, Verse 19
فَأَصۡبَحَتۡ كَٱلصَّرِيمِ
Boylece (mahsul) simsiyah oldu (bahce kara toprak gibi oldu)
Surah Al-Qalam, Verse 20
فَتَنَادَوۡاْ مُصۡبِحِينَ
Nihayet sabah olunca birbirlerine seslendiler
Surah Al-Qalam, Verse 21
أَنِ ٱغۡدُواْ عَلَىٰ حَرۡثِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰرِمِينَ
Eger devsirecekseniz, tarlanıza sabah erken gidin
Surah Al-Qalam, Verse 22
فَٱنطَلَقُواْ وَهُمۡ يَتَخَٰفَتُونَ
Bundan sonra aralarında gizlice konusarak (evden) ayrıldılar
Surah Al-Qalam, Verse 23
أَن لَّا يَدۡخُلَنَّهَا ٱلۡيَوۡمَ عَلَيۡكُم مِّسۡكِينٞ
Sakın bugun oraya (bostana) sizin yanınıza bir yoksul girmesin
Surah Al-Qalam, Verse 24
وَغَدَوۡاْ عَلَىٰ حَرۡدٖ قَٰدِرِينَ
Ve (yoksulları) men etmeye gucleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler
Surah Al-Qalam, Verse 25
فَلَمَّا رَأَوۡهَا قَالُوٓاْ إِنَّا لَضَآلُّونَ
Fakat onu (bostanın halini) gorunce: “Muhakkak ki biz, gercekten dalalette olan kimseleriz.” dediler
Surah Al-Qalam, Verse 26
بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ
Hayır, biz mahrum olan kimseleriz
Surah Al-Qalam, Verse 27
قَالَ أَوۡسَطُهُمۡ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ لَوۡلَا تُسَبِّحُونَ
Onların en makul dusuneni: “Ben, size eger (Allah´ı) tesbih etmiyorsanız, olmaz (tesbih etmeniz gerekir) demedim mi?” dedi
Surah Al-Qalam, Verse 28
قَالُواْ سُبۡحَٰنَ رَبِّنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
“Bizim Rabbimiz Subhan´dır (yucedir, herseyden munezzehtir). Muhakkak ki biz, zalim kimseler olduk.” dediler
Surah Al-Qalam, Verse 29
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَلَٰوَمُونَ
Bunun uzerine birbirlerine, kınayarak karsılık verdiler
Surah Al-Qalam, Verse 30
قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا طَٰغِينَ
Yazıklar olsun bize, muhakkak ki biz, haddi asan kimseler olduk
Surah Al-Qalam, Verse 31
عَسَىٰ رَبُّنَآ أَن يُبۡدِلَنَا خَيۡرٗا مِّنۡهَآ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا رَٰغِبُونَ
Rabbimizin bize, onun yerine, ondan daha hayırlısını bedel olarak vermesi umulur. Muhakkak ki biz, Rabbimize ragbet eden kimseleriz
Surah Al-Qalam, Verse 32
كَذَٰلِكَ ٱلۡعَذَابُۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَكۡبَرُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Azap, iste boyledir ve ahiret azabı elbette daha buyuktur. Keske bilselerdi
Surah Al-Qalam, Verse 33
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمۡ جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Muhakkak ki takva sahipleri icin, Rab´lerinin yanında Naim cennetleri vardır
Surah Al-Qalam, Verse 34
أَفَنَجۡعَلُ ٱلۡمُسۡلِمِينَ كَٱلۡمُجۡرِمِينَ
Iste boyle, muslumanları (teslim olanları), mucrimler (suclular) gibi kılar mıyız (bir tutar mıyız)
Surah Al-Qalam, Verse 35
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
Size ne oluyor? Nasıl hukum veriyorsunuz
Surah Al-Qalam, Verse 36
أَمۡ لَكُمۡ كِتَٰبٞ فِيهِ تَدۡرُسُونَ
Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi okuyorsunuz
Surah Al-Qalam, Verse 37
إِنَّ لَكُمۡ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ
Gercekten onun icinde (o kitapta) “begenip sectiginiz seyler mutlaka sizindir” (mi yazılı)
Surah Al-Qalam, Verse 38
أَمۡ لَكُمۡ أَيۡمَٰنٌ عَلَيۡنَا بَٰلِغَةٌ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّ لَكُمۡ لَمَا تَحۡكُمُونَ
Yoksa sizin icin kıyamete kadar surecek olan, uzerimizde yeminler mi var: “Ne hukum verirseniz, o mutlaka sizindir (diye).”
Surah Al-Qalam, Verse 39
سَلۡهُمۡ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ
Onlara sor: “Onların hangisi bunun savunucusudur?”
Surah Al-Qalam, Verse 40
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَآءُ فَلۡيَأۡتُواْ بِشُرَكَآئِهِمۡ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ
Yoksa onların ortakları mı var? Oyleyse ortaklarını getirsinler, eger dogru soyleyen kimse iseler
Surah Al-Qalam, Verse 41
يَوۡمَ يُكۡشَفُ عَن سَاقٖ وَيُدۡعَوۡنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ
Gerceklerin acıga cıktıgı gun, secde etmeye davet olunurlar. Fakat (secde etmeye) gucleri yetmez
Surah Al-Qalam, Verse 42
خَٰشِعَةً أَبۡصَٰرُهُمۡ تَرۡهَقُهُمۡ ذِلَّةٞۖ وَقَدۡ كَانُواْ يُدۡعَوۡنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ وَهُمۡ سَٰلِمُونَ
Gozleri korkudan urpermis halde, onları bir zillet kaplar. Onlar, salimken (saglıklı ve selamette iken) secde etmeye davet olunmuslardı
Surah Al-Qalam, Verse 43
فَذَرۡنِي وَمَن يُكَذِّبُ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِۖ سَنَسۡتَدۡرِجُهُم مِّنۡ حَيۡثُ لَا يَعۡلَمُونَ
Artık bu sozu yalanlayan kisileri Bana bırak. Yakında onları bilmedikleri bir yerden tedricen (yavas yavas azaba) yaklastıracagız
Surah Al-Qalam, Verse 44
وَأُمۡلِي لَهُمۡۚ إِنَّ كَيۡدِي مَتِينٌ
Ve Ben, onlara muhlet veriyorum. Muhakkak ki Benim tuzagım, cok kuvvetlidir
Surah Al-Qalam, Verse 45
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ أَجۡرٗا فَهُم مِّن مَّغۡرَمٖ مُّثۡقَلُونَ
Yoksa onlardan ucret mi istiyorsun? Boylece onlar agır bir borc altındalar mı
Surah Al-Qalam, Verse 46
أَمۡ عِندَهُمُ ٱلۡغَيۡبُ فَهُمۡ يَكۡتُبُونَ
Veya gayb (bilinmeyen alemler), onların yanında da, artık onlar mı yazıyorlar
Surah Al-Qalam, Verse 47
فَٱصۡبِرۡ لِحُكۡمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ ٱلۡحُوتِ إِذۡ نَادَىٰ وَهُوَ مَكۡظُومٞ
Artık Rabbinin hukmune sabret. Ve balık sahibi (Yunus A.S) gibi olma. O, cok huzunlu, gamlı olarak (Rabbine) nida etmisti
Surah Al-Qalam, Verse 48
لَّوۡلَآ أَن تَدَٰرَكَهُۥ نِعۡمَةٞ مِّن رَّبِّهِۦ لَنُبِذَ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ مَذۡمُومٞ
Eger O´nun Rabbinden kendisine bir ni´met yetismese idi, mutlaka O, zemmolunmus (kınanmıs) olarak bos araziye atılmıs olacaktı
Surah Al-Qalam, Verse 49
فَٱجۡتَبَٰهُ رَبُّهُۥ فَجَعَلَهُۥ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Fakat O´nun Rabbi, kendisini secti, boylece O´nu salihlerden kıldı
Surah Al-Qalam, Verse 50
وَإِن يَكَادُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَيُزۡلِقُونَكَ بِأَبۡصَٰرِهِمۡ لَمَّا سَمِعُواْ ٱلذِّكۡرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُۥ لَمَجۡنُونٞ
Ve inkar edenler, zikri (Kur´an´ı) isittikleri zaman gercekten seni, neredeyse gozleri ile devirirler. Ve: “Muhakkak ki o, gercekten mecnundur (delidir).” derler
Surah Al-Qalam, Verse 51
وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
Ve O (Kur´an), alemlere zikirden (ogutten) baska bir sey degildir
Surah Al-Qalam, Verse 52