Surah Al-Qiyama - Turkish Translation by Abdulbaki Golpinarli
لَآ أُقۡسِمُ بِيَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ
Andolsun kıyamet gunune
Surah Al-Qiyama, Verse 1
وَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلنَّفۡسِ ٱللَّوَّامَةِ
Ve andolsun kendini kınayıp duran nefse
Surah Al-Qiyama, Verse 2
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَلَّن نَّجۡمَعَ عِظَامَهُۥ
Sanıyor mu insan, kemiklerini hic mi toplayamayız
Surah Al-Qiyama, Verse 3
بَلَىٰ قَٰدِرِينَ عَلَىٰٓ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُۥ
Evet, degil kemiklerini, parmak uclarını bile duzup kosmaya gucumuz yeter
Surah Al-Qiyama, Verse 4
بَلۡ يُرِيدُ ٱلۡإِنسَٰنُ لِيَفۡجُرَ أَمَامَهُۥ
Hayır, insan, ilerde olanı yalanlamak ister
Surah Al-Qiyama, Verse 5
يَسۡـَٔلُ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلۡقِيَٰمَةِ
Ve kıyamet gunu ne vakit diye sorar
Surah Al-Qiyama, Verse 6
فَإِذَا بَرِقَ ٱلۡبَصَرُ
Ve sasırıp gozler dikilince
Surah Al-Qiyama, Verse 7
وَخَسَفَ ٱلۡقَمَرُ
Ve ay tutulunca
Surah Al-Qiyama, Verse 8
وَجُمِعَ ٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُ
Ve gunesle ay birlestirilince
Surah Al-Qiyama, Verse 9
يَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذٍ أَيۡنَ ٱلۡمَفَرُّ
Insan der ki o gun, nerede kacacak yer
Surah Al-Qiyama, Verse 10
كَلَّا لَا وَزَرَ
Hayır, yok kacacak, sıgınacak yer
Surah Al-Qiyama, Verse 11
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمُسۡتَقَرُّ
O gun Rabbinin katındadır karar edilecek yer
Surah Al-Qiyama, Verse 12
يُنَبَّؤُاْ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذِۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
O gun once yaptıgı da haber verilir insana, sonra yaptıgı da
Surah Al-Qiyama, Verse 13
بَلِ ٱلۡإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ بَصِيرَةٞ
Hayır, insanın azası, aleyhine tanıklık eder
Surah Al-Qiyama, Verse 14
وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ
Ozurlerini ortaya dokse de
Surah Al-Qiyama, Verse 15
لَا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ
Vahyi, acele edip okumak icin dilini oynatıp durma
Surah Al-Qiyama, Verse 16
إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ
Suphe yok ki onu toplayıp unutturmamak da bize duser, okumak ve tertib etmek de
Surah Al-Qiyama, Verse 17
فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ
Onu okuduk mu, uy okuyusuna
Surah Al-Qiyama, Verse 18
ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ
Onu anlatıp bildirmek de suphesiz, bize duser
Surah Al-Qiyama, Verse 19
كَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ
Hayır, siz gecip gideni seversiniz
Surah Al-Qiyama, Verse 20
وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ
Ve ahireti bırakırsınız
Surah Al-Qiyama, Verse 21
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ
O gun yuzler parlar, guzellesir
Surah Al-Qiyama, Verse 22
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ
Ve Rablerine bakar
Surah Al-Qiyama, Verse 23
وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ
Ve yuzler, asılır, kararır
Surah Al-Qiyama, Verse 24
تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ
Bellerini kıracak bir felaketi bekler
Surah Al-Qiyama, Verse 25
كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِيَ
Hayır; can, koprucuk kemiklerine gelince
Surah Al-Qiyama, Verse 26
وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ
Ve bir okuyup ufleyen yok mu denince
Surah Al-Qiyama, Verse 27
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ
Ve suphe yok ki bu cagın, bir ayrılık cagı oldugunu anlayınca
Surah Al-Qiyama, Verse 28
وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
Ve baldır, baldıra dolasınca
Surah Al-Qiyama, Verse 29
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمَسَاقُ
O gun, Rabbinin tapısına goturulur
Surah Al-Qiyama, Verse 30
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
O, ne birseyi vermistir sadaka olarak, ne namaz kılmıstır
Surah Al-Qiyama, Verse 31
وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Ve fakat yalanlamıstır, yuz cevirmistir
Surah Al-Qiyama, Verse 32
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
Sonra da salınasalına yakınlarının yanına gitmistir
Surah Al-Qiyama, Verse 33
أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰ
Kotuluk sana gerek, gene de kotuluk sana
Surah Al-Qiyama, Verse 34
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ
Sonra da kotuluk sana gerek de gene kotuluk sana
Surah Al-Qiyama, Verse 35
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَن يُتۡرَكَ سُدًى
Yoksa insan, sanır mı ki kendi keyfine bırakılır
Surah Al-Qiyama, Verse 36
أَلَمۡ يَكُ نُطۡفَةٗ مِّن مَّنِيّٖ يُمۡنَىٰ
Erlik suyundan dokulen bir katre degil miydi
Surah Al-Qiyama, Verse 37
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةٗ فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
Sonra bir kan pıhtısı oldu da onu yarattı, azasını duzup kostu
Surah Al-Qiyama, Verse 38
فَجَعَلَ مِنۡهُ ٱلزَّوۡجَيۡنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰٓ
Derken ondan da erkek, disi, ciftler yarattı
Surah Al-Qiyama, Verse 39
أَلَيۡسَ ذَٰلِكَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحۡـِۧيَ ٱلۡمَوۡتَىٰ
Bunları yapanın, oluyu diriltmeye gucu mu yetmez
Surah Al-Qiyama, Verse 40