Surah Al-Qiyama - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
لَآ أُقۡسِمُ بِيَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ
Kasem ederim kıyâmet gününe
Surah Al-Qiyama, Verse 1
وَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلنَّفۡسِ ٱللَّوَّامَةِ
Yine kasem ederim pişmankâr nefse ki, (muhakkak öldükten sonra dirileceksiniz)
Surah Al-Qiyama, Verse 2
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَلَّن نَّجۡمَعَ عِظَامَهُۥ
İnsan sanır ki, biz, kemikleri bir araya getiremeyiz
Surah Al-Qiyama, Verse 3
بَلَىٰ قَٰدِرِينَ عَلَىٰٓ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُۥ
(Değil yalnız kemikleri bir araya getirmek), daha doğrusu biz o insanın parmak uçlarını (dünyada olduğu gibi düzeltib) toplamağa da kadiriz
Surah Al-Qiyama, Verse 4
بَلۡ يُرِيدُ ٱلۡإِنسَٰنُ لِيَفۡجُرَ أَمَامَهُۥ
Fakat insan, fenalığını önüne sürmek ister
Surah Al-Qiyama, Verse 5
يَسۡـَٔلُ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلۡقِيَٰمَةِ
(Alay ederek) sorar: “- Kıyâmet günü ne zaman?”
Surah Al-Qiyama, Verse 6
فَإِذَا بَرِقَ ٱلۡبَصَرُ
(Allah buyurmuştur ki): Göz, (dehşetten) ne vakit ki dikilir
Surah Al-Qiyama, Verse 7
وَخَسَفَ ٱلۡقَمَرُ
Ay tutulur
Surah Al-Qiyama, Verse 8
وَجُمِعَ ٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُ
Güneş ile ay bir araya toplanır
Surah Al-Qiyama, Verse 9
يَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذٍ أَيۡنَ ٱلۡمَفَرُّ
O gün insan der ki, kaçacak yer nerede
Surah Al-Qiyama, Verse 10
كَلَّا لَا وَزَرَ
Hayır, (o kâfire) hiç bir sığınak yok
Surah Al-Qiyama, Verse 11
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمُسۡتَقَرُّ
Ancak Rabbinedir o gün dönüb kararlaşmak
Surah Al-Qiyama, Verse 12
يُنَبَّؤُاْ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذِۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
O gün insan işlediği ve işlemediği amellerle uyarılır, (yaptığı ve yapmadığı her şey kendisine anlatılır ve hesaba çekilir)
Surah Al-Qiyama, Verse 13
بَلِ ٱلۡإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ بَصِيرَةٞ
Doğrusu insan, nefsine karşı murakabeci bir şahiddir
Surah Al-Qiyama, Verse 14
وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ
Bütün mazeretlerini ortaya dökse de, (yine nefsinde gerçeği bilir. İnsan tamamen kendini kontrol edebilecek durumdadır)
Surah Al-Qiyama, Verse 15
لَا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ
(Ey Rasûlüm, vahy daha tamamlanmadan) ona acele ederek, (kelimeleri kaçırmıyayım diye) dilini onunla depretme
Surah Al-Qiyama, Verse 16
إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ
Çünkü O Kur’an’ı (kalbinde) toplamak ve dilinde okuyuşunu sağlamak bize aiddir
Surah Al-Qiyama, Verse 17
فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ
Biz onu (Cebrâil dili ile) okuduk mu, sen onun okunuşunu takib et
Surah Al-Qiyama, Verse 18
ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ
Sonra onu açıklamak da muhakkak bize aiddir
Surah Al-Qiyama, Verse 19
كَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ
Hayır hayır, doğrusu siz, peşini (dünya zevklerini) seviyorsunuz
Surah Al-Qiyama, Verse 20
وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ
Ve ahireti bırakıyorsunuz. (onu kazanmak için çalışmıyorsunuz)
Surah Al-Qiyama, Verse 21
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ
Nice yüzler vardır ki, o gün (kıyamette) güzelliği ile parıldar
Surah Al-Qiyama, Verse 22
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ
(O yüzler) Rablerine bakarlar
Surah Al-Qiyama, Verse 23
وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ
Nice yüzler de vardır ki, o gün somurub kararmıştır
Surah Al-Qiyama, Verse 24
تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ
(Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar
Surah Al-Qiyama, Verse 25
كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِيَ
Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca
Surah Al-Qiyama, Verse 26
وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ
(Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?”
Surah Al-Qiyama, Verse 27
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ
(Ruhu köprücük kemiklerine dayanmış olan bu kimse, artık dünyadan) gerçek olarak kendisi için ayrılış olduğunu anlamıştır
Surah Al-Qiyama, Verse 28
وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
(Ölümün şiddetinden de) bacak bacağa dolanmıştır
Surah Al-Qiyama, Verse 29
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمَسَاقُ
O gün dönüş, Rabbinedir ancak
Surah Al-Qiyama, Verse 30
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
(O kâfir Ebu Cehil Kur’an’ı ve Peygamberi) tasdik etmedi, namaz da kılmadı
Surah Al-Qiyama, Verse 31
وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
Ancak yalan söyledi ve (itaat etmekten) yüz çevirdi
Surah Al-Qiyama, Verse 32
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
Sonra da böbürlene böbürlene (dünyada) ehline gitti
Surah Al-Qiyama, Verse 33
أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰ
Azab olsun sana, (Ey Ebu Cehil), azab gerek
Surah Al-Qiyama, Verse 34
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ
Sonra yine azab olsun sana, azab gerek
Surah Al-Qiyama, Verse 35
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَن يُتۡرَكَ سُدًى
Sanır mı insan, başı boş bırakılacak
Surah Al-Qiyama, Verse 36
أَلَمۡ يَكُ نُطۡفَةٗ مِّن مَّنِيّٖ يُمۡنَىٰ
Dökülen meniden bir nutfe değil mi idi
Surah Al-Qiyama, Verse 37
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةٗ فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
Sonra meniden bir kan pıhtısı olmuş da, Allah onu yarattı, derken (insan) biçimine koydu
Surah Al-Qiyama, Verse 38
فَجَعَلَ مِنۡهُ ٱلزَّوۡجَيۡنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰٓ
Nihayet o meniden erkek ve dişi iki eş yarattı
Surah Al-Qiyama, Verse 39
أَلَيۡسَ ذَٰلِكَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحۡـِۧيَ ٱلۡمَوۡتَىٰ
Bunları yaratan ölüleri diriltmeye kadir değil mi? (Şübhesiz ki buna da kadirdir)
Surah Al-Qiyama, Verse 40