Surah Al-Baqara - Turkish Translation by Gultekin Onan
الٓمٓ
Elif, Lam Mim
Surah Al-Baqara, Verse 1
ذَٰلِكَ ٱلۡكِتَٰبُ لَا رَيۡبَۛ فِيهِۛ هُدٗى لِّلۡمُتَّقِينَ
Bu, icinde / hakkında kusku olmayan, muttakiler icin yol gosterici (huden) bir kitaptır
Surah Al-Baqara, Verse 2
ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡغَيۡبِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Onlar ki gayba inanırlar, namazı gozetirler, kendilerini rızıklandırdıklarımızdan infak ederler
Surah Al-Baqara, Verse 3
وَٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَ وَبِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
Sana indirilene ve senden once indirilenlere inanırlar. Ahiret konusunda da hicbir kuskuları yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 4
أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدٗى مِّن رَّبِّهِمۡۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Iste bunlar, rablerinden (olan) bir hidayet uzerindedirler ve felaha erenler / erdirilenler bunlardır
Surah Al-Baqara, Verse 5
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡهِمۡ ءَأَنذَرۡتَهُمۡ أَمۡ لَمۡ تُنذِرۡهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Suphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar icin birdir / aynıdır; onlar inanmazlar
Surah Al-Baqara, Verse 6
خَتَمَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ وَعَلَىٰ سَمۡعِهِمۡۖ وَعَلَىٰٓ أَبۡصَٰرِهِمۡ غِشَٰوَةٞۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Tanrı, kalplerini ve kulaklarını muhurlemistir; gozlerinde perde vardır ve buyuk azap onlaradır
Surah Al-Baqara, Verse 7
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَمَا هُم بِمُؤۡمِنِينَ
Insanlardan oyleleri vardır ki "Tanrı´ya ve ahiret gunune inandık" derler; (oysa) onlar inanclı degildir
Surah Al-Baqara, Verse 8
يُخَٰدِعُونَ ٱللَّهَ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَمَا يَخۡدَعُونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمۡ وَمَا يَشۡعُرُونَ
Tanrı´yı ve inananları aldatmak isterler / aldatırlar. Halbuki kendi kendilerini (nefslerini) aldatıyorlar. Bilincinde (suurunda) bile degiller
Surah Al-Baqara, Verse 9
فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ فَزَادَهُمُ ٱللَّهُ مَرَضٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمُۢ بِمَا كَانُواْ يَكۡذِبُونَ
Kalplerinde hastalık (maraz) vardır. Tanrı da hastalıklarını arttırmıstır. Yalanlarından / yalanlamalarından dolayı onlar icin acı bir azab vardır
Surah Al-Baqara, Verse 10
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ قَالُوٓاْ إِنَّمَا نَحۡنُ مُصۡلِحُونَ
Kendilerine "yeryuzunde bozgunculuk (fesad) cıkarmayın" denildiginde "bizler sadece duzeltenleriz / islah edicileriz" derler
Surah Al-Baqara, Verse 11
أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡمُفۡسِدُونَ وَلَٰكِن لَّا يَشۡعُرُونَ
Oysa asıl bozguncular / fesad cıkarıcılar onlardır; bilincinde (suurunda) bile degiller
Surah Al-Baqara, Verse 12
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ ءَامِنُواْ كَمَآ ءَامَنَ ٱلنَّاسُ قَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ كَمَآ ءَامَنَ ٱلسُّفَهَآءُۗ أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلسُّفَهَآءُ وَلَٰكِن لَّا يَعۡلَمُونَ
Kendilerine "insanların inandıgı gibi inanın" denildiginde, "biz beyinsizlerin (sufeha) inandıgı gibi mi inanıyoruz?" derler. Gercek beyinsizler onlardır fakat bilmezler
Surah Al-Baqara, Verse 13
وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوۡاْ إِلَىٰ شَيَٰطِينِهِمۡ قَالُوٓاْ إِنَّا مَعَكُمۡ إِنَّمَا نَحۡنُ مُسۡتَهۡزِءُونَ
Inananlarla karsılastıklarında "inandık" derler; fakat seytanlarıyla basbasa kaldıklarında "kuskusuz sizinle beraberiz, biz sadece alay etmekteyiz / alay edicileriz (istihza)" derler
Surah Al-Baqara, Verse 14
ٱللَّهُ يَسۡتَهۡزِئُ بِهِمۡ وَيَمُدُّهُمۡ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ
Tanrı da onlarla alay eder ve taskınlıkları (tugyan) icinde bocalamalarına / saskınca dolasmalarına (ya´mehun) sure tanır
Surah Al-Baqara, Verse 15
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ فَمَا رَبِحَت تِّجَٰرَتُهُمۡ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ
Iste bunlar hidayet karsılıgında sapıklıgı (dalaleti) satın almıslardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) saglamamıs / getirmemis, hidayeti de bulamamıslardır
Surah Al-Baqara, Verse 16
مَثَلُهُمۡ كَمَثَلِ ٱلَّذِي ٱسۡتَوۡقَدَ نَارٗا فَلَمَّآ أَضَآءَتۡ مَا حَوۡلَهُۥ ذَهَبَ ٱللَّهُ بِنُورِهِمۡ وَتَرَكَهُمۡ فِي ظُلُمَٰتٖ لَّا يُبۡصِرُونَ
Onların hali / ornegi / durumu, ates yakan kimsenin hali / ornegi / durumu gibidir: Ates cevresini aydınlatmaya baslayınca Tanrı onların ısıgını (nur) giderir ve onları karanlıklar icinde gormez bir halde bırakıverir
Surah Al-Baqara, Verse 17
صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ
Sagırdırlar, dilsizdirler ve kordurler; artık onlar donmezler (rucu)
Surah Al-Baqara, Verse 18
أَوۡ كَصَيِّبٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فِيهِ ظُلُمَٰتٞ وَرَعۡدٞ وَبَرۡقٞ يَجۡعَلُونَ أَصَٰبِعَهُمۡ فِيٓ ءَاذَانِهِم مِّنَ ٱلصَّوَٰعِقِ حَذَرَ ٱلۡمَوۡتِۚ وَٱللَّهُ مُحِيطُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ
Ya da, karanlık, gokgurultusu ve simsekler arasında gokten bosanan bir yagmur altında yıldırımlardan olum korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. Tanrı kafirleri boyle kusatmıstır (muhiytun)
Surah Al-Baqara, Verse 19
يَكَادُ ٱلۡبَرۡقُ يَخۡطَفُ أَبۡصَٰرَهُمۡۖ كُلَّمَآ أَضَآءَ لَهُم مَّشَوۡاْ فِيهِ وَإِذَآ أَظۡلَمَ عَلَيۡهِمۡ قَامُواْۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمۡعِهِمۡ وَأَبۡصَٰرِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Simsek neredeyse gozlerini kapıverecek! Onlerini aydınlattıkca ısıgında yururler. Uzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Tanrı dileseydi isitmelerini de, gormelerini de gideriverirdi. Tanrı herseye gucu yetendir (kadir)
Surah Al-Baqara, Verse 20
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱعۡبُدُواْ رَبَّكُمُ ٱلَّذِي خَلَقَكُمۡ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan (haleka) rabbinize kulluk (ibadet) edin ki korunasınız / sakınasınız (tettekune)
Surah Al-Baqara, Verse 21
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ فِرَٰشٗا وَٱلسَّمَآءَ بِنَآءٗ وَأَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَخۡرَجَ بِهِۦ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ رِزۡقٗا لَّكُمۡۖ فَلَا تَجۡعَلُواْ لِلَّهِ أَندَادٗا وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
O, yeryuzunu sizin icin bir dosek (firasen) ve gogu de bir yapı (bina) kıldı / yaptı (ceale). Gokten su indirdi ve bununla sizin icin (cesitli) urunlerden (semere) rızk cıkardı. Oyleyse bile bile Tanrı´ya esler (endaden) kosmayın
Surah Al-Baqara, Verse 22
وَإِن كُنتُمۡ فِي رَيۡبٖ مِّمَّا نَزَّلۡنَا عَلَىٰ عَبۡدِنَا فَأۡتُواْ بِسُورَةٖ مِّن مِّثۡلِهِۦ وَٱدۡعُواْ شُهَدَآءَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Eger kulumuza indirdigimizden kusku icinde iseniz / kuskulanıyorsanız (rayb), buna benzer / bunun benzerinden / buna benzeyen (min misli) bir (tek) sure getirin (fe´tu). Tanrı´dan baska tum tanıklarınızı da (yardıma) cagırın (ved´u), dogru (sozlu) / durust (sadık) iseniz
Surah Al-Baqara, Verse 23
فَإِن لَّمۡ تَفۡعَلُواْ وَلَن تَفۡعَلُواْ فَٱتَّقُواْ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي وَقُودُهَا ٱلنَّاسُ وَٱلۡحِجَارَةُۖ أُعِدَّتۡ لِلۡكَٰفِرِينَ
Ama bunu yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- bu durumda kafirler icin hazırlanan ve yakıtı (kuduh) insanlar ile taslar olan atesten (nar) sakının (fettekunnarelletiy)
Surah Al-Baqara, Verse 24
وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنۡهَا مِن ثَمَرَةٖ رِّزۡقٗا قَالُواْ هَٰذَا ٱلَّذِي رُزِقۡنَا مِن قَبۡلُۖ وَأُتُواْ بِهِۦ مُتَشَٰبِهٗاۖ وَلَهُمۡ فِيهَآ أَزۡوَٰجٞ مُّطَهَّرَةٞۖ وَهُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Inanıp salih amellerde bulunanları mujdele: Gercekten onlar icin iclerinden / altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu urunlerden (min semeretin rizkan) yedirildiginde "Bu, daha once de rızıklandıgımızdır" derler. Bu onlara (dunyadakine) benzer (mutesabihe) olarak verilmistir. Onlar icin orada tertemiz esler vardır ve onlar orada suresiz (halidun) kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 25
۞إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَسۡتَحۡيِۦٓ أَن يَضۡرِبَ مَثَلٗا مَّا بَعُوضَةٗ فَمَا فَوۡقَهَاۚ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ فَيَعۡلَمُونَ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّهِمۡۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلٗاۘ يُضِلُّ بِهِۦ كَثِيرٗا وَيَهۡدِي بِهِۦ كَثِيرٗاۚ وَمَا يُضِلُّ بِهِۦٓ إِلَّا ٱلۡفَٰسِقِينَ
Tanrı kucuk bir sivrisinekten daha buyugune kadar her cesit ornegi vermekten (yedribe meselen) cekinmez. Inananlar bunun rablerinden gelen bir gercek (hakk) oldugunu bilirler. Kafirler ise "Tanrı bu ornek (mesel) ile neyi amacladı (irade)?" derler. O, bununla bir kısmını / cogunu (kesiyr) saptırır (yudıllu-dalalet) ve bir kısmını / cogunu da dogruya iletir (yehdiy). O, bununla sadece fasıkları saptırır (dalalet)
Surah Al-Baqara, Verse 26
ٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهۡدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقۡطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Onlar ki Tanrı ile yaptıkları anlasmayı (ahid) onayladıktan (misakihi) sonra onu bozarlar, Tanrı´nın birlestirilmesini buyurdugu seyi keserler / ayırırlar ve yeryuzunde bozgunculuk (fesad) yaparlar. Iste onlar zarara ugrayanlardır (humulhasirun)
Surah Al-Baqara, Verse 27
كَيۡفَ تَكۡفُرُونَ بِٱللَّهِ وَكُنتُمۡ أَمۡوَٰتٗا فَأَحۡيَٰكُمۡۖ ثُمَّ يُمِيتُكُمۡ ثُمَّ يُحۡيِيكُمۡ ثُمَّ إِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Tanrı´ya nasıl kufredersiniz? Siz oluler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyakum). Sonra sizi oldurur (yumiytukum) ve tekrar diriltir (yuhyiykum) ve sonunda / sonra da ona donduruluceksiniz / doneceksiniz (turceun)
Surah Al-Baqara, Verse 28
هُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰٓ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَسَوَّىٰهُنَّ سَبۡعَ سَمَٰوَٰتٖۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Yeryuzundekilerin tumunu sizin icin yaratan (haleka) O´dur. Sonra goge yonelip (istiva) onu yedi gok olarak duzenledi. O her seyi bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 29
وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٞ فِي ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةٗۖ قَالُوٓاْ أَتَجۡعَلُ فِيهَا مَن يُفۡسِدُ فِيهَا وَيَسۡفِكُ ٱلدِّمَآءَ وَنَحۡنُ نُسَبِّحُ بِحَمۡدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَۖ قَالَ إِنِّيٓ أَعۡلَمُ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Rabbin, meleklere soyle demisti: "Yeryuzune bir halife yerlestirecegim / Yeryuzunde bir halife varedecegim / Yeryuzunde (birisini) halife yapacagım (caılun)". Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak (yufsidu), kan akıtacak (yesfikuddima) birisini mi yerlestireceksin / var edeceksin / (halife) yapacaksın? Halbuki biz seni hamdinle yuceltiyor (nusebbihu) ve kutsuyoruz (nukaddisu)" dediler. "Sizin bilmediginizi / bilmediklerinizi / bilemeyeceklerinizi ben bilirim" dedi
Surah Al-Baqara, Verse 30
وَعَلَّمَ ءَادَمَ ٱلۡأَسۡمَآءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمۡ عَلَى ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ فَقَالَ أَنۢبِـُٔونِي بِأَسۡمَآءِ هَـٰٓؤُلَآءِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Ve Adem´e tum isimleri ogretti, sonra onları meleklere sunup (aredahum), "Dogru sozlu / durust (sadık) iseniz, sunların isimlerini siz bana bildirin (enbiuniy)" dedi
Surah Al-Baqara, Verse 31
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ لَا عِلۡمَ لَنَآ إِلَّا مَا عَلَّمۡتَنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡحَكِيمُ
Dediler ki: "Sen yucesin (subhaneke), senin bize ogrettiginden baska bir bilgimiz / bildigimiz yok. Sen bilensin , hakimsin (aliymulhakiym)
Surah Al-Baqara, Verse 32
قَالَ يَـٰٓـَٔادَمُ أَنۢبِئۡهُم بِأَسۡمَآئِهِمۡۖ فَلَمَّآ أَنۢبَأَهُم بِأَسۡمَآئِهِمۡ قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ إِنِّيٓ أَعۡلَمُ غَيۡبَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَأَعۡلَمُ مَا تُبۡدُونَ وَمَا كُنتُمۡ تَكۡتُمُونَ
Dedi ki: "Ey Adem! Onların isimlerini sunlara bildir / bunları onlara isimleriyle bildir." Isimlerini onlara bildirince, "Size, goklerin ve yerin gaybını ben bilirim, acıkladıklarınızı / acıga vurduklarınızı da (tubdune) gizlediklerinizi de (tektumun) biliyorum / bilirim dememis miydim?" dedi
Surah Al-Baqara, Verse 33
وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ أَبَىٰ وَٱسۡتَكۡبَرَ وَكَانَ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Ve meleklere, "Adem´e secde edin" dedik. Iblis dısında (hepsi) secde ettiler, o ise diretti / yuz cevirdi (eba), buyukluklendi / boburlendi (vestekbere) ve kafirlerden oldu
Surah Al-Baqara, Verse 34
وَقُلۡنَا يَـٰٓـَٔادَمُ ٱسۡكُنۡ أَنتَ وَزَوۡجُكَ ٱلۡجَنَّةَ وَكُلَا مِنۡهَا رَغَدًا حَيۡثُ شِئۡتُمَا وَلَا تَقۡرَبَا هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Ve dedik ki: "Ey Adem! Esinle birlikte cennette kal / yerles / otur (uskun). Dilediginiz yerden bolca yiyin ancak su agaca (hazihissecerete) yaklasmayın, yoksa zalimlerden olursunuz
Surah Al-Baqara, Verse 35
فَأَزَلَّهُمَا ٱلشَّيۡطَٰنُ عَنۡهَا فَأَخۡرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِۖ وَقُلۡنَا ٱهۡبِطُواْ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ وَلَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُسۡتَقَرّٞ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ
Seytan, onları oradan kaydırıp bulundukları yerden cıkarttı. Nihayet, "Birbirinize dusman olarak asagı inin. Yeryuzunde belli bir sure kalıp yasayacaksınız" dedik
Surah Al-Baqara, Verse 36
فَتَلَقَّىٰٓ ءَادَمُ مِن رَّبِّهِۦ كَلِمَٰتٖ فَتَابَ عَلَيۡهِۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Adem, rabbinden kelimeler aldı. Bunun uzerine onun tevbesini kabul etti. O, yonelislere karsılık verendir, rahimdir
Surah Al-Baqara, Verse 37
قُلۡنَا ٱهۡبِطُواْ مِنۡهَا جَمِيعٗاۖ فَإِمَّا يَأۡتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدٗى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Oradan topluca ininiz" dedik. "Yalnız benden size bir yol gosterici geldigi zaman, o yol gostericiye uyanlar icin artık bir korku yok ve onlar uzulmeyecekler
Surah Al-Baqara, Verse 38
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Kufredip ayetlerimizi yalanlayanlar ise atese mahkumdur, orada surekli kalacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 39
يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَوۡفُواْ بِعَهۡدِيٓ أُوفِ بِعَهۡدِكُمۡ وَإِيَّـٰيَ فَٱرۡهَبُونِ
Ey Israilogulları! Size bagısladıgım (enamtu) nimetimi anımsayın, ahdime baglı kalın (evfu) ki ben de ahdinize baglı kalayım (ufi) ve yalnızca benden korkun / cekinin (iyyaye)
Surah Al-Baqara, Verse 40
وَءَامِنُواْ بِمَآ أَنزَلۡتُ مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَكُمۡ وَلَا تَكُونُوٓاْ أَوَّلَ كَافِرِۭ بِهِۦۖ وَلَا تَشۡتَرُواْ بِـَٔايَٰتِي ثَمَنٗا قَلِيلٗا وَإِيَّـٰيَ فَٱتَّقُونِ
Yanınızdakini (meakum) dogrulayıcı (musaddikan) olarak indirdigime inanın. Ona kufredenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir deger karsılıgında degismeyin (testeru) ve yalnızca benden korkun / cekinin (iyyaye)
Surah Al-Baqara, Verse 41
وَلَا تَلۡبِسُواْ ٱلۡحَقَّ بِٱلۡبَٰطِلِ وَتَكۡتُمُواْ ٱلۡحَقَّ وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Hakkı batıl ile ortmeyin (libas) ve hakkı gizlemeyin (tektumulhakka). Siz biliyorsunuz. (VEYA: Bildiginiz halde hakkı batıl ile ortmeyin ve...) (VEYA: ...bildiginiz halde hakkı gizlemeyin)
Surah Al-Baqara, Verse 42
وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱرۡكَعُواْ مَعَ ٱلرَّـٰكِعِينَ
Namazı gozetin (kıyam), zekatı verin ve egilenlerle / ruku edenlerle (ma´arrakiiyn) birlikte egilin / ruku edin (verkeu)
Surah Al-Baqara, Verse 43
۞أَتَأۡمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلۡبِرِّ وَتَنسَوۡنَ أَنفُسَكُمۡ وَأَنتُمۡ تَتۡلُونَ ٱلۡكِتَٰبَۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Insanlara iyiligi (birr) buyururken kendinizi (enfusekum) unutuyor musunuz? (tensevne) Ustelik kitabı da okuyorsunuz (tetlunelkitab). Akletmez misiniz
Surah Al-Baqara, Verse 44
وَٱسۡتَعِينُواْ بِٱلصَّبۡرِ وَٱلصَّلَوٰةِۚ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى ٱلۡخَٰشِعِينَ
Sabır ve namazla yardım isteyin (veste´ıynu). Elbette bu, husu duyanların / husu sahiplerinin / saygılı olanların (E.Yuksel) (alel-hasiiyne) dısındakilere agır gelir (lekebiyretun)
Surah Al-Baqara, Verse 45
ٱلَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلَٰقُواْ رَبِّهِمۡ وَأَنَّهُمۡ إِلَيۡهِ رَٰجِعُونَ
Nitekim onlar rablerine kavusacaklarını / rableriyle karsılasacaklarını (mulaku) ve O´na doneceklerini (raciun) bilirler (yezunnune). (S.Ates´in notu: Ibn Mesud´un mushafında yezunnun yerine yalemun yazıldıgından bu anlamı tercih ettik)
Surah Al-Baqara, Verse 46
يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَنِّي فَضَّلۡتُكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Ey Israilogulları! Size bagısladıgım (enamtu) nimetimi ve sizi alemlere ustun kıldıgımı (faddaltukum) anımsayın
Surah Al-Baqara, Verse 47
وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا لَّا تَجۡزِي نَفۡسٌ عَن نَّفۡسٖ شَيۡـٔٗا وَلَا يُقۡبَلُ مِنۡهَا شَفَٰعَةٞ وَلَا يُؤۡخَذُ مِنۡهَا عَدۡلٞ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
Kimsenin kimse yerine birsey odeyemeyecegi, aracılık (sefaat) kabul edilmeyecegi, kimseden bir fidye alınmayacagı ve yardım da edilmeyecegi bir gunden sakının
Surah Al-Baqara, Verse 48
وَإِذۡ نَجَّيۡنَٰكُم مِّنۡ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ يَسُومُونَكُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِ يُذَبِّحُونَ أَبۡنَآءَكُمۡ وَيَسۡتَحۡيُونَ نِسَآءَكُمۡۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَآءٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَظِيمٞ
Size iskencenin en kotusunu yapan, kadınlarınızı bırakıp ogullarınızı olduren Firavun´un adamlarından sizi kurtarmıstık. Bu, rabbinizden buyuk bir sınav idi
Surah Al-Baqara, Verse 49
وَإِذۡ فَرَقۡنَا بِكُمُ ٱلۡبَحۡرَ فَأَنجَيۡنَٰكُمۡ وَأَغۡرَقۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ وَأَنتُمۡ تَنظُرُونَ
Denizi yararak (ferakna) sizi kurtarmıs (feenceynakum), Firavun´un adamlarını / taraftarlarını / ordusunu da (ale) gozlerinizin onunde (tenzurun) bogmustuk (agrakna)
Surah Al-Baqara, Verse 50
وَإِذۡ وَٰعَدۡنَا مُوسَىٰٓ أَرۡبَعِينَ لَيۡلَةٗ ثُمَّ ٱتَّخَذۡتُمُ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِهِۦ وَأَنتُمۡ ظَٰلِمُونَ
Hani Musa´yla kırk gece icin sozlesmistik (vaadna). Ancak siz onun ardından kendinize buzagıyı (Tanrı) edinmis ve zalimler olmustunuz
Surah Al-Baqara, Verse 51
ثُمَّ عَفَوۡنَا عَنكُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Bundan sonra, sukredersiniz diye sizi bagısladık (afevna)
Surah Al-Baqara, Verse 52
وَإِذۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡفُرۡقَانَ لَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
Ve hidayete ermeniz icin de Musa´ya kitabı ve furkanı verdik
Surah Al-Baqara, Verse 53
وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦ يَٰقَوۡمِ إِنَّكُمۡ ظَلَمۡتُمۡ أَنفُسَكُم بِٱتِّخَاذِكُمُ ٱلۡعِجۡلَ فَتُوبُوٓاْ إِلَىٰ بَارِئِكُمۡ فَٱقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ عِندَ بَارِئِكُمۡ فَتَابَ عَلَيۡكُمۡۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Musa kavmine demisti ki: "Ey kavmim, sizler buzagıyı (Tanrı) edinmekle nefsinize zulmettiniz. Barinize tevbe edin ve nefsinizi oldurun (faktulu). Bu, bariniz katında sizin icin daha hayırlıdır. (Bunun uzerine) O, tevbenizi (kabul etti) (fetabe aleykum). Elbette O, tovbeleri kabul edendir (tevvab), rahimdir
Surah Al-Baqara, Verse 54
وَإِذۡ قُلۡتُمۡ يَٰمُوسَىٰ لَن نُّؤۡمِنَ لَكَ حَتَّىٰ نَرَى ٱللَّهَ جَهۡرَةٗ فَأَخَذَتۡكُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَأَنتُمۡ تَنظُرُونَ
Ve demistiniz ki: "Ey Musa, biz Tanrı´yı apacık (cehreten) gormedikce sana inanmayız". Bunun uzerine yıldırım sizi almıstı / yakalamıstı / carpmıstı (kumussaıkatu). Ve siz bakıp duruyordunuz / bakıyordunuz (tenzurun)
Surah Al-Baqara, Verse 55
ثُمَّ بَعَثۡنَٰكُم مِّنۢ بَعۡدِ مَوۡتِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Sonra, belki sukredersiniz diye olumunuzun (mevtikum) ardından sizi diriltmistik (beasnakum)
Surah Al-Baqara, Verse 56
وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡكُمُ ٱلۡغَمَامَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Sizi bulutlarla golgelendirmis ve sizin icin manna ve bıldırcın (selva) indirmistik: "Sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden (tayyib) yiyin (kulu)" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefslerine zulmetmislerdi
Surah Al-Baqara, Verse 57
وَإِذۡ قُلۡنَا ٱدۡخُلُواْ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةَ فَكُلُواْ مِنۡهَا حَيۡثُ شِئۡتُمۡ رَغَدٗا وَٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا وَقُولُواْ حِطَّةٞ نَّغۡفِرۡ لَكُمۡ خَطَٰيَٰكُمۡۚ وَسَنَزِيدُ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Ve demistik ki: "Su sehre girin. Orada dilediginiz yerden bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "dilegimiz bagıslanmadır" deyin ki hatalarınızı bagıslayalım. Muhsinlerin (alacaklarını / karsılıklarını / ecirlerini) arttıracagız (seneziydulmuhsiniyn)
Surah Al-Baqara, Verse 58
فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ قَوۡلًا غَيۡرَ ٱلَّذِي قِيلَ لَهُمۡ فَأَنزَلۡنَا عَلَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ
Ancak zalimler kendilerine soylenen sozu (kavlen) (yani: ´dilegimiz bagıslanmadır´ı-?) baskasıyla degistirdiler (bedele). Biz de fasıklık (yapma)larına karsılık o zalimlerin uzerine gokten igrenc bir azap (riczen) indirdik
Surah Al-Baqara, Verse 59
۞وَإِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦ فَقُلۡنَا ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنفَجَرَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۖ كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ مِن رِّزۡقِ ٱللَّهِ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ
Musa, bir zamanlar kavmi icin su aramıstı / istemisti. "Degneginle tasa vur (daraba)" demistik de bunun uzerine tastan (husneta) on iki pınar / goze (ayn) fıskırmıstı (feceret). Boylece herkes icecegi yeri bilmisti. "Tanrı´nın rızkından yiyin icin, yeryuzunde bozgunculuk (fesad) yaparak dolasmayın
Surah Al-Baqara, Verse 60
وَإِذۡ قُلۡتُمۡ يَٰمُوسَىٰ لَن نَّصۡبِرَ عَلَىٰ طَعَامٖ وَٰحِدٖ فَٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُخۡرِجۡ لَنَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۢ بَقۡلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَاۖ قَالَ أَتَسۡتَبۡدِلُونَ ٱلَّذِي هُوَ أَدۡنَىٰ بِٱلَّذِي هُوَ خَيۡرٌۚ ٱهۡبِطُواْ مِصۡرٗا فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلۡتُمۡۗ وَضُرِبَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلذِّلَّةُ وَٱلۡمَسۡكَنَةُ وَبَآءُو بِغَضَبٖ مِّنَ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَانُواْ يَكۡفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَيَقۡتُلُونَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَواْ وَّكَانُواْ يَعۡتَدُونَ
Demistiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bir cesit yiyecege dayanamayacagız. Rabbine bizim icin dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve sogan yetistirsin / cıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha degersiz olanla mı degistirmek (bedele) istiyorsunuz? Isterseniz Mısır´a geri donun / inin, orada aradıgınızı bulabilirsiniz / istediginiz var!" demisti. Boylece alcaklık ve yoksulluga mahkum edildiler / uzerlerine alcaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Tanrı´nın gazabına ugradılar. Bu, kuskusuz, Tanrı´nın ayetlerine kufretmeleri ve nebileri haksız yere oldurmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı asmalarındandı
Surah Al-Baqara, Verse 61
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱلَّذِينَ هَادُواْ وَٱلنَّصَٰرَىٰ وَٱلصَّـٰبِـِٔينَ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Kuskusuz inananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden (kim) Tanrı´ya ve ahiret gunune inanır ve salih amellerde bulunursa, onların odulleri / karsılıkları (ecir) rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar uzuntu duymayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 62
وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ وَرَفَعۡنَا فَوۡقَكُمُ ٱلطُّورَ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱذۡكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Sina dagını uzerinize kaldırarak sizden soz (misak) almıstık: "Size verdigimize kuvvetle / sımsıkı sarılın, icindekileri / onda olanı anımsayın ki korunasınız (tettekun)" (demistik)
Surah Al-Baqara, Verse 63
ثُمَّ تَوَلَّيۡتُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۖ فَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ لَكُنتُم مِّنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
Siz ise bundan sonra da yuz cevirdiniz / doneklik ettiniz (tevelleytum). Tanrı´nın uzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı kaybedenlerden / husrana ugrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz
Surah Al-Baqara, Verse 64
وَلَقَدۡ عَلِمۡتُمُ ٱلَّذِينَ ٱعۡتَدَوۡاْ مِنكُمۡ فِي ٱلسَّبۡتِ فَقُلۡنَا لَهُمۡ كُونُواْ قِرَدَةً خَٰسِـِٔينَ
Sizden Cumartesi yasagını cigneyenleri elbette biliyorsunuz. Iste biz onlara "Asagılık maymunlar olun" dedik
Surah Al-Baqara, Verse 65
فَجَعَلۡنَٰهَا نَكَٰلٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهَا وَمَا خَلۡفَهَا وَمَوۡعِظَةٗ لِّلۡمُتَّقِينَ
Bunu cagdaslarına / yanında olanlara (lima beyne yedeyha) ve sonraki kusaklara / gelecek olanlara (halfeha) bir ceza / azab / ibret verici ceza (nekalen) ve muttakiler icin de bir ogut / nasihat (mevızaten) yaptık
Surah Al-Baqara, Verse 66
وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦٓ إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُكُمۡ أَن تَذۡبَحُواْ بَقَرَةٗۖ قَالُوٓاْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُوٗاۖ قَالَ أَعُوذُ بِٱللَّهِ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡجَٰهِلِينَ
Hani Musa kavmine: "Tanrı, bir sıgır bogazlamanızı / kesmenizi buyuruyor" demisti. "Bizimle alay mı ediyorsun?" dediklerinde de "Cahillerden olmaktan Tanrı´ya sıgınırım (euzu)" dedi
Surah Al-Baqara, Verse 67
قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَۚ قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ لَّا فَارِضٞ وَلَا بِكۡرٌ عَوَانُۢ بَيۡنَ ذَٰلِكَۖ فَٱفۡعَلُواْ مَا تُؤۡمَرُونَ
Dediler ki: "Bizim icin rabbine dua et de onun niteligini / durumunu (hiy) bize acıklasın / bildirsin (yubeyyin)". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o ne yaslı, ne de genc, ikisinin ortasında / arasında (avanun) bir sıgırdır. Artık buyruldugunuzu yapın / yerine getirin
Surah Al-Baqara, Verse 68
قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوۡنُهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ صَفۡرَآءُ فَاقِعٞ لَّوۡنُهَا تَسُرُّ ٱلنَّـٰظِرِينَ
Dediler ki: "Bizim icin rabbine dua et de onun rengini acıklasın / bildirsin". (Musa) Dedi ki: "O diyor ki, rengi parlak sarı bir sıgırdır, bakanların icini acar
Surah Al-Baqara, Verse 69
قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ ٱلۡبَقَرَ تَشَٰبَهَ عَلَيۡنَا وَإِنَّآ إِن شَآءَ ٱللَّهُ لَمُهۡتَدُونَ
Dediler ki: "Bizim icin rabbine dua et de onun niteligini / durumunu (hiye) bize (biraz daha) acıklasın / bildirsin (yubeyyin)". Cunku bize gore sıgırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse dogru yolu / dogruyu (muhtedun) buluruz
Surah Al-Baqara, Verse 70
قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ لَّا ذَلُولٞ تُثِيرُ ٱلۡأَرۡضَ وَلَا تَسۡقِي ٱلۡحَرۡثَ مُسَلَّمَةٞ لَّا شِيَةَ فِيهَاۚ قَالُواْ ٱلۡـَٰٔنَ جِئۡتَ بِٱلۡحَقِّۚ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفۡعَلُونَ
(Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sıgır yeri surup ekini sulayarak boyunduruk altında ezilmemis, kusursuz, alacasız bir sıgırdır." "Iste simdi gercegi (hakk) getirdin" diyerek sonunda sıgırı bogazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı
Surah Al-Baqara, Verse 71
وَإِذۡ قَتَلۡتُمۡ نَفۡسٗا فَٱدَّـٰرَ ٰٔتُمۡ فِيهَاۖ وَٱللَّهُ مُخۡرِجٞ مَّا كُنتُمۡ تَكۡتُمُونَ
Hani bir kisiyi oldurmus ve sucu birbirinize / birbirinizin uzerine atmıstınız / birbirinize dusmustunuz (feddaretum). Oysa Tanrı gizlediklerinizi (tektumun) acıga cıkaracaktı / cıkartıcıdır (muhricun)
Surah Al-Baqara, Verse 72
فَقُلۡنَا ٱضۡرِبُوهُ بِبَعۡضِهَاۚ كَذَٰلِكَ يُحۡيِ ٱللَّهُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
(Sıgırın) bir parcasıyla ona (oldurulene) vurun (daraba)" dedik. Iste, Tanrı oluleri boyle diriltir ve ayetlerini boyle gosterir (yuriykum) ki akledesiniz
Surah Al-Baqara, Verse 73
ثُمَّ قَسَتۡ قُلُوبُكُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَٱلۡحِجَارَةِ أَوۡ أَشَدُّ قَسۡوَةٗۚ وَإِنَّ مِنَ ٱلۡحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنۡهُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخۡرُجُ مِنۡهُ ٱلۡمَآءُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَهۡبِطُ مِنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
Bundan sonra kalpleriniz yine katılastı; tas gibi, hatta daha katı. Cunku taslardan oyleleri var ki onlardan nehirler fıskırır (yetefecceru). Bazıları yarılır, bagrından su cıkarır. Oyleleri de vardır ki Tanrı´ya olan saygılarından (hasyetillah) dolayı yuvarlanır. Tanrı yaptıklarınızdan / islerinizden (tamelun) habersiz (gafilin) degildir
Surah Al-Baqara, Verse 74
۞أَفَتَطۡمَعُونَ أَن يُؤۡمِنُواْ لَكُمۡ وَقَدۡ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ يَسۡمَعُونَ كَلَٰمَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُۥ مِنۢ بَعۡدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ
Onların size inanacaklarını (guveneceklerini) umuyor musunuz? Oysa onların bir bolumu / zumresi (feriykun) Tanrı´nın sozunu (kelam) isitip (yesmeune) aklettikten sonra, bile bile / bilerek (yalemun) onu degistirirlerdi (yuharrifunehu)
Surah Al-Baqara, Verse 75
وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعۡضُهُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٖ قَالُوٓاْ أَتُحَدِّثُونَهُم بِمَا فَتَحَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ لِيُحَآجُّوكُم بِهِۦ عِندَ رَبِّكُمۡۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Inananlarla karsılastıklarında "inandık" derler; basbasa kaldıklarında ise "Tanrı´nın size acıkladıgını / actıgını (fetehallahu) rabbiniz katında size (karsı) delil olarak kullanmaları / delil getirmeleri (liyuhaccikum) icin mi onlara anlatıyorsunuz / soyluyorsunuz (etuhaddisunehum)? Akletmez misiniz?" derler
Surah Al-Baqara, Verse 76
أَوَلَا يَعۡلَمُونَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Bilmezler mi ki Tanrı gizlediklerini de (yusirrune), acıkladıklarını da (yulinun) biliyor
Surah Al-Baqara, Verse 77
وَمِنۡهُمۡ أُمِّيُّونَ لَا يَعۡلَمُونَ ٱلۡكِتَٰبَ إِلَّآ أَمَانِيَّ وَإِنۡ هُمۡ إِلَّا يَظُنُّونَ
Onlardan (bir bolumu) ummidir / (Iclerinde / aralarında) ummiler vardır, kuruntu ve soylentilerin / asılsız seylerin (emaniyye) dısında kitabı bilmezler; yalnızca zannederler
Surah Al-Baqara, Verse 78
فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ يَكۡتُبُونَ ٱلۡكِتَٰبَ بِأَيۡدِيهِمۡ ثُمَّ يَقُولُونَ هَٰذَا مِنۡ عِندِ ٱللَّهِ لِيَشۡتَرُواْ بِهِۦ ثَمَنٗا قَلِيلٗاۖ فَوَيۡلٞ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتۡ أَيۡدِيهِمۡ وَوَيۡلٞ لَّهُم مِّمَّا يَكۡسِبُونَ
Kitabı elleriyle yazdıktan sonra onu az bir deger karsılıgında satmak icin "bu Tanrı katındandır" diyenlerin vay haline. Ellerinin yazdıgından dolayı vay haline onların. Kazandıklarından / kazanmakta olduklarından dolayı vay haline onların
Surah Al-Baqara, Verse 79
وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا ٱلنَّارُ إِلَّآ أَيَّامٗا مَّعۡدُودَةٗۚ قُلۡ أَتَّخَذۡتُمۡ عِندَ ٱللَّهِ عَهۡدٗا فَلَن يُخۡلِفَ ٱللَّهُ عَهۡدَهُۥٓۖ أَمۡ تَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Sayılı birkac gun dısında ates bize degmeyecek" dediler. De ki: "Tanrı´dan boyle bir soz mu (ahid) aldınız -ki Tanrı sozunden (ahid) donmez- yoksa Tanrı´ya karsı bilmediginiz bir seyi mi / bilmediginizi mi soyluyorsunuz
Surah Al-Baqara, Verse 80
بَلَىٰۚ مَن كَسَبَ سَيِّئَةٗ وَأَحَٰطَتۡ بِهِۦ خَطِيٓـَٔتُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Kim kotuluk isler de gunahı kendisini kusatırsa, artık onlar atesin halkıdırlar, orada surekli kalırlar
Surah Al-Baqara, Verse 81
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Inanıp salih amel isleyenler ise cennet halkıdır (ashabulcennet); onlar da orada surekli kalırlar
Surah Al-Baqara, Verse 82
وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ لَا تَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَانٗا وَذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسۡنٗا وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ ثُمَّ تَوَلَّيۡتُمۡ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنكُمۡ وَأَنتُم مُّعۡرِضُونَ
Hani Israilogullarından "Tanrı´dan baskasına kulluk etmeyin, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın (ihsanen), insanlara guzel soz soyleyin, namazı gozetin ve zekatı verin" diye misak almıstık Sonra siz pek azınız dısında dondunuz / yuz cevirdiniz (tevelleytum) ve (hala) yuz ceviriyorsunuz
Surah Al-Baqara, Verse 83
وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ لَا تَسۡفِكُونَ دِمَآءَكُمۡ وَلَا تُخۡرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ ثُمَّ أَقۡرَرۡتُمۡ وَأَنتُمۡ تَشۡهَدُونَ
Hani sizden "Birbirinizin kanını dokmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan (diyarikum) cıkarmıyacaksınız diye misak almıstık. Sonra sizler bunu onaylamıstınız (akrertum). Hala da buna tanıklarsınız
Surah Al-Baqara, Verse 84
ثُمَّ أَنتُمۡ هَـٰٓؤُلَآءِ تَقۡتُلُونَ أَنفُسَكُمۡ وَتُخۡرِجُونَ فَرِيقٗا مِّنكُم مِّن دِيَٰرِهِمۡ تَظَٰهَرُونَ عَلَيۡهِم بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَإِن يَأۡتُوكُمۡ أُسَٰرَىٰ تُفَٰدُوهُمۡ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيۡكُمۡ إِخۡرَاجُهُمۡۚ أَفَتُؤۡمِنُونَ بِبَعۡضِ ٱلۡكِتَٰبِ وَتَكۡفُرُونَ بِبَعۡضٖۚ فَمَا جَزَآءُ مَن يَفۡعَلُ ذَٰلِكَ مِنكُمۡ إِلَّا خِزۡيٞ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يُرَدُّونَ إِلَىٰٓ أَشَدِّ ٱلۡعَذَابِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
(Tum bunlardan) sonra, sizler hala birbirinizi olduruyor, aranızdan bir bolumu (ferai) yurtlarından cıkarıyor, kotuluk ve dusmanlıkta onlara karsı birlesiyorsunuz. Onları yurtlarından cıkarmanız zaten size haramken, bu yetmiyormus gibi size esir dustuklerinde bir de onlardan fidye istiyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına kufur mu ediyorsunuz? Boyle davrananların cezası dunya hayatında rezil olmak ve dirilis gununde de azabın en cetinine ugratılmaktan baska ne olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 85
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا بِٱلۡأٓخِرَةِۖ فَلَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
Iste bunlar, ahiret karsılıgında dunya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yuzden / bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez (yunsarun)
Surah Al-Baqara, Verse 86
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَقَفَّيۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِۦ بِٱلرُّسُلِۖ وَءَاتَيۡنَا عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَأَيَّدۡنَٰهُ بِرُوحِ ٱلۡقُدُسِۗ أَفَكُلَّمَا جَآءَكُمۡ رَسُولُۢ بِمَا لَا تَهۡوَىٰٓ أَنفُسُكُمُ ٱسۡتَكۡبَرۡتُمۡ فَفَرِيقٗا كَذَّبۡتُمۡ وَفَرِيقٗا تَقۡتُلُونَ
Andolsun (lekad) Musa´ya kitabı verdik ve ardından pespese elciler gonderdik / ardından elcileri sıraladık. Meryemoglu Isa´ya da apacık (deliller) (beyyinati) verdik ve onu Kutsal Ruh (ruhılkudus) ile destekledik (eyyednahu). Ne zaman bir elci hosunuza gitmeyen bir seyle size gelse buyukluk taslayarak bir bolumunuz onu yalanlayacak, bir bolumunuz de onu oldurecek misiniz
Surah Al-Baqara, Verse 87
وَقَالُواْ قُلُوبُنَا غُلۡفُۢۚ بَل لَّعَنَهُمُ ٱللَّهُ بِكُفۡرِهِمۡ فَقَلِيلٗا مَّا يُؤۡمِنُونَ
Kalplerimiz ortuludur / kılıflıdır / fazlalıklıdır" (gulf) dediler. Hayır / Halbuki Tanrı kufurlerinden dolayı onları lanetlemistir! Bundan dolayı onların pek azı inanır
Surah Al-Baqara, Verse 88
وَلَمَّا جَآءَهُمۡ كِتَٰبٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٞ لِّمَا مَعَهُمۡ وَكَانُواْ مِن قَبۡلُ يَسۡتَفۡتِحُونَ عَلَى ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَآءَهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِۦۚ فَلَعۡنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ
Tanrı katından yanlarında olanı dogrulayan bir kitap geldigi zaman, daha once kufredenlere karsı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona kufrettiler. Artık Tanrı´nın laneti kafirlere olsun
Surah Al-Baqara, Verse 89
بِئۡسَمَا ٱشۡتَرَوۡاْ بِهِۦٓ أَنفُسَهُمۡ أَن يَكۡفُرُواْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بَغۡيًا أَن يُنَزِّلَ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۖ فَبَآءُو بِغَضَبٍ عَلَىٰ غَضَبٖۚ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٞ مُّهِينٞ
Tanrı´nın kullarından diledigine kendi fazlından indirmesini cekemiyerek (bagyen) Tanrı´nın indirdigine kufretmekle nefslerini ne kotu seye karsılık sattılar. Boylece gazap ustune gazaba ugradılar. Kafirlere alcaltıcı (muhiyn) bir azap vardır
Surah Al-Baqara, Verse 90
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ ءَامِنُواْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ نُؤۡمِنُ بِمَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا وَيَكۡفُرُونَ بِمَا وَرَآءَهُۥ وَهُوَ ٱلۡحَقُّ مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَهُمۡۗ قُلۡ فَلِمَ تَقۡتُلُونَ أَنۢبِيَآءَ ٱللَّهِ مِن قَبۡلُ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Onlara "Tanrı´nın indirdigine inanın" denildiginde, "Biz bize indirilene inanırız" derler ve ondan sonrasına / baskasına / otesine (veraehu) kufrederler. Oysa o / bu, yanlarındakini dogrulayan (musaddikan) gercektir (hakk). De ki: "Inanclılar iseniz / idiyseniz neden daha once Tanrı´nın nebilerini olduruyordunuz
Surah Al-Baqara, Verse 91
۞وَلَقَدۡ جَآءَكُم مُّوسَىٰ بِٱلۡبَيِّنَٰتِ ثُمَّ ٱتَّخَذۡتُمُ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِهِۦ وَأَنتُمۡ ظَٰلِمُونَ
Andolsun Musa size beyyinelerle gelmisti, fakat onun ardından buzagıyı (Tanrı) edindiniz ve (boylece) zalimler oldunuz
Surah Al-Baqara, Verse 92
وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ وَرَفَعۡنَا فَوۡقَكُمُ ٱلطُّورَ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱسۡمَعُواْۖ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَعَصَيۡنَا وَأُشۡرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلۡعِجۡلَ بِكُفۡرِهِمۡۚ قُلۡ بِئۡسَمَا يَأۡمُرُكُم بِهِۦٓ إِيمَٰنُكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Hani sizden misak almıs ve uzerinize Tur (dagını) kaldırmıstık / yukseltmistik: "Size verdigime sıkıca sarılın ve dinleyin" (demistik). Demislerdi ki: "Dinledik ve karsı geldik / bas kaldırdık" (asayna). Kufurlerinden dolayı buzagı (tutkusu) kalplerine sinmisti / icirilmisti (usribu). De ki: "Eger inanclılar iseniz inancınız size ne kotu / cirkin (seyler) buyuruyor VEYA inanclılar olsaydınız inancınız size kotu / boyle cirkin seyler buyurmazdı
Surah Al-Baqara, Verse 93
قُلۡ إِن كَانَتۡ لَكُمُ ٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ عِندَ ٱللَّهِ خَالِصَةٗ مِّن دُونِ ٱلنَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ ٱلۡمَوۡتَ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
De ki: "Eger Tanrı katında ahiret yurdu (darulahiret), hickimseye / diger insanların degil yalnızca sizin ise VEYA diger insanlara degil yalnızca size ayrılmıssa / ozgu kılınmıssa (halisaten min duninnasi) ve bunda dogru sozluyseniz / durustseniz / sadık iseniz o halde hemen olumu dileyin / isteyin (fetemennevulmevte)
Surah Al-Baqara, Verse 94
وَلَن يَتَمَنَّوۡهُ أَبَدَۢا بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ
Oysa onlar (onceden) ellerinin islediklerinden / sunduklarından (kaddemet eydihim) oturu bunu ebediyen dilemiyeceklerdir / istemeyeceklerdir. Tanrı zalimleri bilir / bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 95
وَلَتَجِدَنَّهُمۡ أَحۡرَصَ ٱلنَّاسِ عَلَىٰ حَيَوٰةٖ وَمِنَ ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْۚ يَوَدُّ أَحَدُهُمۡ لَوۡ يُعَمَّرُ أَلۡفَ سَنَةٖ وَمَا هُوَ بِمُزَحۡزِحِهِۦ مِنَ ٱلۡعَذَابِ أَن يُعَمَّرَۗ وَٱللَّهُ بَصِيرُۢ بِمَا يَعۡمَلُونَ
(Andolsun) onları yasamaya / yasama karsı (diger) insanlardan ve sirk kosanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) herbiri bin yıl yasamak / yasatılsın ister. Oysa, bunca / uzun yasaması onu azaptan uzaklastırmaz / kurtarmaz. Tanrı, yaptıklarını / yapmakta olduklarını gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 96
قُلۡ مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّـجِبۡرِيلَ فَإِنَّهُۥ نَزَّلَهُۥ عَلَىٰ قَلۡبِكَ بِإِذۡنِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ وَهُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ
De ki: "Cebrail´e kim dusman ise, (bilsin ki) gercekten onu (kitabı) Tanrı´nın izniyle kendinden oncekileri (bence: yanınızda olanı / olanları) dogrulayıcı ve inanclılar icin hidayet ve mujde verici olarak senin kalbine indiren O´dur. (A.Bulac)
Surah Al-Baqara, Verse 97
مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّلَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَجِبۡرِيلَ وَمِيكَىٰلَ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَدُوّٞ لِّلۡكَٰفِرِينَ
Her kim Tanrı´ya, meleklerine, elcilerine, Cebrail´e ve Mikail´e dusman ise Tanrı da kafirlerin dusmanıdır
Surah Al-Baqara, Verse 98
وَلَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖۖ وَمَا يَكۡفُرُ بِهَآ إِلَّا ٱلۡفَٰسِقُونَ
Andolsun sana apacık ayetler indirdik. Fasıklardan baskası bunlara kufretmez
Surah Al-Baqara, Verse 99
أَوَكُلَّمَا عَٰهَدُواْ عَهۡدٗا نَّبَذَهُۥ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Ne zaman bir ahidde bulundularsa, onların bir bolumu (feriykun) onu bozmadı mı? Zaten onların cogu inanmıs degildir
Surah Al-Baqara, Verse 100
وَلَمَّا جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٞ لِّمَا مَعَهُمۡ نَبَذَ فَرِيقٞ مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَرَآءَ ظُهُورِهِمۡ كَأَنَّهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini dogrulayan bir elci gelse, kitap verilenlerin bir bolumu (feriykun), sanki bilmiyorlarmıs gibi Tanrı´nın kitabını arkalarına (keennehum) attılar
Surah Al-Baqara, Verse 101
وَٱتَّبَعُواْ مَا تَتۡلُواْ ٱلشَّيَٰطِينُ عَلَىٰ مُلۡكِ سُلَيۡمَٰنَۖ وَمَا كَفَرَ سُلَيۡمَٰنُ وَلَٰكِنَّ ٱلشَّيَٰطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ ٱلنَّاسَ ٱلسِّحۡرَ وَمَآ أُنزِلَ عَلَى ٱلۡمَلَكَيۡنِ بِبَابِلَ هَٰرُوتَ وَمَٰرُوتَۚ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنۡ أَحَدٍ حَتَّىٰ يَقُولَآ إِنَّمَا نَحۡنُ فِتۡنَةٞ فَلَا تَكۡفُرۡۖ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنۡهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِۦ بَيۡنَ ٱلۡمَرۡءِ وَزَوۡجِهِۦۚ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِۦ مِنۡ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمۡ وَلَا يَنفَعُهُمۡۚ وَلَقَدۡ عَلِمُواْ لَمَنِ ٱشۡتَرَىٰهُ مَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِنۡ خَلَٰقٖۚ وَلَبِئۡسَ مَا شَرَوۡاْ بِهِۦٓ أَنفُسَهُمۡۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Ve onlar Suleyman´ın mulku hakkında seytanların anlattıgına / okuduguna (tetlusseyatıynu) uydular. Suleyman kufretmedi ancak seytanlar kufrettiler. Onlar insanlara buyuculugu (sihr) ve Babil´deki iki melege, Harut ve Marut´a indirileni ogretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz bir fitneyiz, (bu bilgiyi kotuye kullanıp) kufretmeyin?" demedikce hic kimseye onu / birsey ogretmezlerdi. Fakat onlardan koca (beynelmer) ile karısının (zevcihi) arasını acan seyi ogrendiler / ogreniyorlardı. Oysa onunla Tanrı´nın izni olmadan hic kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine yarar saglayanı degil, zarar vereni ogreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın ahirette bir payı olmadıgını da biliyorlardı. Karsılıgında nefslerini sattıkları sey ne kotu. Bir bilselerdi
Surah Al-Baqara, Verse 102
وَلَوۡ أَنَّهُمۡ ءَامَنُواْ وَٱتَّقَوۡاْ لَمَثُوبَةٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ خَيۡرٞۚ لَّوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Eger gercekten inanıp sakınsalardı, Tanrı katındaki sevap(ları) gercekten daha hayırlı olurdu; bir bilselerdi
Surah Al-Baqara, Verse 103
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَقُولُواْ رَٰعِنَا وَقُولُواْ ٱنظُرۡنَا وَٱسۡمَعُواْۗ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Ey inananlar, "Raina (bize cobanlık et, bizi gut, bize bak)" demeyin; "Unzurna (bizi gozet)" deyin ve dinleyin. Kafirler icin acı bir azap var
Surah Al-Baqara, Verse 104
مَّا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ وَلَا ٱلۡمُشۡرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيۡكُم مِّنۡ خَيۡرٖ مِّن رَّبِّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَخۡتَصُّ بِرَحۡمَتِهِۦ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ ذُو ٱلۡفَضۡلِ ٱلۡعَظِيمِ
Kitap ehlinden olan kufredenler ve musrikler rabbinizden uzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini diledigine verir. Tanrı buyuk fazl sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 105
۞مَا نَنسَخۡ مِنۡ ءَايَةٍ أَوۡ نُنسِهَا نَأۡتِ بِخَيۡرٖ مِّنۡهَآ أَوۡ مِثۡلِهَآۗ أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hic bir ayeti neshetmez veya unutturmayız. Bilmez misin ki Tanrı buyuk fazl sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 106
أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۗ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Bilmez misin ki gercekten goklerin ve yerin mulku Tanrı´nındır. Sizin Tanrı´dan baska veliniz ve yardımcınız yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 107
أَمۡ تُرِيدُونَ أَن تَسۡـَٔلُواْ رَسُولَكُمۡ كَمَا سُئِلَ مُوسَىٰ مِن قَبۡلُۗ وَمَن يَتَبَدَّلِ ٱلۡكُفۡرَ بِٱلۡإِيمَٰنِ فَقَدۡ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
Yoksa daha once Musa´nın sorguya cekildigi gibi siz de resulunuzu sorguya mı cekmek istiyorsunuz? Kim inancı kufur ile degisirse, artık o dumduz yoldan sapmıs olur
Surah Al-Baqara, Verse 108
وَدَّ كَثِيرٞ مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَوۡ يَرُدُّونَكُم مِّنۢ بَعۡدِ إِيمَٰنِكُمۡ كُفَّارًا حَسَدٗا مِّنۡ عِندِ أَنفُسِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلۡحَقُّۖ فَٱعۡفُواْ وَٱصۡفَحُواْ حَتَّىٰ يَأۡتِيَ ٱللَّهُ بِأَمۡرِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Kitap ehlinden bircogu / kitap ehlinin cogu kendilerine gercek (hak) apacık belli olduktan sonra nefslerini (kusatan) kıskanclıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi kufre / kafirlige dondurmek arzusu duydular. Fakat Tanrı´nın buyrugu gelinceye kadar onları bırakın ve ilismeyin. Hic kuskusuz Tanrı herseye gucu yetendir
Surah Al-Baqara, Verse 109
وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَۚ وَمَا تُقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُم مِّنۡ خَيۡرٖ تَجِدُوهُ عِندَ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Namazı gozetin / dosdogru kılın, zekatı verin. Onceden kendiniz icin hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Tanrı katında bulacaksınız. Kuskusuz Tanrı yaptıklarınızı gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 110
وَقَالُواْ لَن يَدۡخُلَ ٱلۡجَنَّةَ إِلَّا مَن كَانَ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰۗ تِلۡكَ أَمَانِيُّهُمۡۗ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Yahudi veya Hristiyanlardan olmayan hic kimse kesin olarak cennete giremez" dediler. Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eger dogru sozluler iseniz kesin kanıtınızı (burhan) getirin
Surah Al-Baqara, Verse 111
بَلَىٰۚ مَنۡ أَسۡلَمَ وَجۡهَهُۥ لِلَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ فَلَهُۥٓ أَجۡرُهُۥ عِندَ رَبِّهِۦ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Hayır / Dogrusu, kim (guzel davranıs ve) iyilik yaparak / iyilikte bulunarak kendini Tanrı´ya teslim ederse, artık onun rabbi katında ecri vardır; onlar icin korku yoktur ve onlar uzulmeyecektir / mahzun olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 112
وَقَالَتِ ٱلۡيَهُودُ لَيۡسَتِ ٱلنَّصَٰرَىٰ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَقَالَتِ ٱلنَّصَٰرَىٰ لَيۡسَتِ ٱلۡيَهُودُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَهُمۡ يَتۡلُونَ ٱلۡكِتَٰبَۗ كَذَٰلِكَ قَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ مِثۡلَ قَوۡلِهِمۡۚ فَٱللَّهُ يَحۡكُمُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Yahudiler: "Hristiyanlar bir sey (herhangi bir temel) uzere degillerdir" derken, Hristiyanlar da: "Yahudiler bir sey uzere degildir" dediler. Oysa onlar kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de onların soylediklerinin benzerini soylemislerdi. Artık Tanrı, kıyamet gunu anlasmazlıga dustukleri seyde aralarında hukum verecektir
Surah Al-Baqara, Verse 113
وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ أَن يُذۡكَرَ فِيهَا ٱسۡمُهُۥ وَسَعَىٰ فِي خَرَابِهَآۚ أُوْلَـٰٓئِكَ مَا كَانَ لَهُمۡ أَن يَدۡخُلُوهَآ إِلَّا خَآئِفِينَۚ لَهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا خِزۡيٞ وَلَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Tanrı´nın mescidlerinde O´nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılması icin calısan kimseden daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) iclerine korkarak girmekten baskası degildir. Onlar icin dunyada bir asagılanma, ahirette buyuk bir azap vardır
Surah Al-Baqara, Verse 114
وَلِلَّهِ ٱلۡمَشۡرِقُ وَٱلۡمَغۡرِبُۚ فَأَيۡنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجۡهُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ
Dogu da Tanrı´nındır, batı da. Her nereye donerseniz Tanrı´nın yuzu orasıdır. Kuskusuz ki Tanrı kusatandır, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 115
وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۖ بَل لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ كُلّٞ لَّهُۥ قَٰنِتُونَ
Tanrı ogul edindi" dediler. O (bu yakıstırmadan) yucedir. Goklerde ve yerde ne varsa O´nundur, hepsi O´na gonulden boyun egmislerdir
Surah Al-Baqara, Verse 116
بَدِيعُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَإِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Gokleri ve yeri [bir ornek edinmeksizin] yaratandır. O, bir buyrugun olmasına karar verirse, ona yalnızca "ol" der, o da hemen oluverir
Surah Al-Baqara, Verse 117
وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ لَوۡلَا يُكَلِّمُنَا ٱللَّهُ أَوۡ تَأۡتِينَآ ءَايَةٞۗ كَذَٰلِكَ قَالَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِم مِّثۡلَ قَوۡلِهِمۡۘ تَشَٰبَهَتۡ قُلُوبُهُمۡۗ قَدۡ بَيَّنَّا ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يُوقِنُونَ
Bilgisizler "Tanrı bizimle konusmalı veya bize de bir ayet gelmeli degil miydi?" dediler. Onlardan oncekiler de onların bu soylediklerinin benzerini soylemislerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz kesin bilgiyle inanan bir topluluga ayetleri apacık gosterdik
Surah Al-Baqara, Verse 118
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ بَشِيرٗا وَنَذِيرٗاۖ وَلَا تُسۡـَٔلُ عَنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡجَحِيمِ
Kuskusuz biz seni bir mujdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gonderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın
Surah Al-Baqara, Verse 119
وَلَن تَرۡضَىٰ عَنكَ ٱلۡيَهُودُ وَلَا ٱلنَّصَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمۡۗ قُلۡ إِنَّ هُدَى ٱللَّهِ هُوَ ٱلۡهُدَىٰۗ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم بَعۡدَ ٱلَّذِي جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Sen onların dinlerine uymadıkca, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hosnut olacak degillerdir. De ki: "Kuskusuz dogru yol, Tanrı´nın (gosterdigi) yoludur." Eger sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, senin icin Tanrı´dan ne bir dost vardır ne de bir yardımcı
Surah Al-Baqara, Verse 120
ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَتۡلُونَهُۥ حَقَّ تِلَاوَتِهِۦٓ أُوْلَـٰٓئِكَ يُؤۡمِنُونَ بِهِۦۗ وَمَن يَكۡفُرۡ بِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Kendilerine verdigimiz kitabı geregi gibi okuyanlar, iste ona inananlar bunlardır. Kim de ona kufrederse, artık onlar husrana ugrayanların ta kendileridir
Surah Al-Baqara, Verse 121
يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَنِّي فَضَّلۡتُكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Ey Israilogulları, size bagısladıgım nimetimi ve sizi alemlere ustun kıldıgımı hatırlayın
Surah Al-Baqara, Verse 122
وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا لَّا تَجۡزِي نَفۡسٌ عَن نَّفۡسٖ شَيۡـٔٗا وَلَا يُقۡبَلُ مِنۡهَا عَدۡلٞ وَلَا تَنفَعُهَا شَفَٰعَةٞ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
Ve hic kimsenin kimseden yana / hic kimse adına bir sey odeyemeyecegi, hic kimseden fidye alınmayacagı ve hic kimsenin sefaatinin kabul edilmeyecegi ve yardımın kesildigi / yardım gorulmeyecegi bir gunden sakının
Surah Al-Baqara, Verse 123
۞وَإِذِ ٱبۡتَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ رَبُّهُۥ بِكَلِمَٰتٖ فَأَتَمَّهُنَّۖ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامٗاۖ قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِيۖ قَالَ لَا يَنَالُ عَهۡدِي ٱلظَّـٰلِمِينَ
Hani rabbi Ibrahim´i bir takım kelimelerle denemisti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmisti. (O zaman Tanrı Ibrahim´e:) "Seni kuskusuz insanlara imam kılacagım" dedi. (Ibrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Tanrı:) "Zalimler benim ahdime erisemez" dedi
Surah Al-Baqara, Verse 124
وَإِذۡ جَعَلۡنَا ٱلۡبَيۡتَ مَثَابَةٗ لِّلنَّاسِ وَأَمۡنٗا وَٱتَّخِذُواْ مِن مَّقَامِ إِبۡرَٰهِـۧمَ مُصَلّٗىۖ وَعَهِدۡنَآ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ أَن طَهِّرَا بَيۡتِيَ لِلطَّآئِفِينَ وَٱلۡعَٰكِفِينَ وَٱلرُّكَّعِ ٱلسُّجُودِ
Hani Evi (Kabe´yi) insanlar icin bir toplanma ve guvenlik (emna) yeri kılmıstık. "Ibrahim´in makamını namaz yeri edinin". Ibrahim ve Ismail´e de "Evimi, tavaf edenler, itikafa cekilenler ve ruku ve secde edenler icin temizleyin" diye ahid verdik
Surah Al-Baqara, Verse 125
وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّ ٱجۡعَلۡ هَٰذَا بَلَدًا ءَامِنٗا وَٱرۡزُقۡ أَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ مَنۡ ءَامَنَ مِنۡهُم بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُۥ قَلِيلٗا ثُمَّ أَضۡطَرُّهُۥٓ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلنَّارِۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Hani Ibrahim: "Rabbim, burasını guvenli (aminen) bir sehir kıl ve ehlinden Tanrı´ya ve ahiret gunune inananları urunlerle rızıklandır" demisti de (Tanrı: "Sadece inananları degil) kufredeni de az bir sure yararlandırır, sonra onu atesin azabına ugratırım; ne kotu bir donustur o" demisti
Surah Al-Baqara, Verse 126
وَإِذۡ يَرۡفَعُ إِبۡرَٰهِـۧمُ ٱلۡقَوَاعِدَ مِنَ ٱلۡبَيۡتِ وَإِسۡمَٰعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلۡ مِنَّآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Ibrahim, Ismail ile birlikte Evin (Kabenin) temellerini / sutunlarını yukselttiginde (ikisi soyle dua etmisti): "Rabbimiz, bizden (bunu) kabul et, kuskusuz sen isitensin, bilensin
Surah Al-Baqara, Verse 127
رَبَّنَا وَٱجۡعَلۡنَا مُسۡلِمَيۡنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَآ أُمَّةٗ مُّسۡلِمَةٗ لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبۡ عَلَيۡنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmus (muslumanlar) kıl ve soyumuzdan da sana teslim olmus bir ummet cıkar / ver. Bize ibadet yontemlerini (yer veya ilkelerini) goster ve tevbemizi kabul et. Kuskusuz sen tevbeleri kabul edensin, rahimsin
Surah Al-Baqara, Verse 128
رَبَّنَا وَٱبۡعَثۡ فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُزَكِّيهِمۡۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Rabbimiz, iclerinden onlara bir elci gonder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti ogretsin ve onları arındırsın. Kuskusuz sen guclu ve ustun olansın, hukum ve hikmet sahibisin
Surah Al-Baqara, Verse 129
وَمَن يَرۡغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبۡرَٰهِـۧمَ إِلَّا مَن سَفِهَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَقَدِ ٱصۡطَفَيۡنَٰهُ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Kendi nefsini asagılık kılandan baska Ibrahim´in dininden kim yuz cevirir? Andolsun biz onu dunyada sectik, gercekten ahirette de o salihlerdendir
Surah Al-Baqara, Verse 130
إِذۡ قَالَ لَهُۥ رَبُّهُۥٓ أَسۡلِمۡۖ قَالَ أَسۡلَمۡتُ لِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Rabbi ona: "Teslim ol" dediginde (O:) "Alemlerin rabbine teslim oldum" demisti
Surah Al-Baqara, Verse 131
وَوَصَّىٰ بِهَآ إِبۡرَٰهِـۧمُ بَنِيهِ وَيَعۡقُوبُ يَٰبَنِيَّ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰ لَكُمُ ٱلدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسۡلِمُونَ
Bunu Ibrahim ogullarına vasiyet etti. Yakup da: "Ogullarım, kuskusuz Tanrı sizlere bu dini secti, siz de ancak / yalnızca musluman olarak can verin [diye benzer bir vasiyette bulundu]
Surah Al-Baqara, Verse 132
أَمۡ كُنتُمۡ شُهَدَآءَ إِذۡ حَضَرَ يَعۡقُوبَ ٱلۡمَوۡتُ إِذۡ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعۡبُدُونَ مِنۢ بَعۡدِيۖ قَالُواْ نَعۡبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ ءَابَآئِكَ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ إِلَٰهٗا وَٰحِدٗا وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ
Yoksa siz Yakub´un olum anında orada sahitler miydiniz? O, ogullarına: "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" dediginde, onlar: "Senin tanrına ve ataların Ibrahim, Ismail ve Ishak´ın tanrısı olan tek bir tanrıya kulluk edecegiz, biz O´na teslim olanlarız / bizler ona teslim olduk" demislerdi
Surah Al-Baqara, Verse 133
تِلۡكَ أُمَّةٞ قَدۡ خَلَتۡۖ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَلَكُم مَّا كَسَبۡتُمۡۖ وَلَا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Onlar bir ummetti, gelip gecti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / siz onların yaptıklarından sorumlu degilsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 134
وَقَالُواْ كُونُواْ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰ تَهۡتَدُواْۗ قُلۡ بَلۡ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِـۧمَ حَنِيفٗاۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Yahudi veya Hristiyan olun ki dogru yolu bulasınız / hidayete eresiniz" dediler. De ki: "Hayır, (dogru yol) hanif olan Ibrahim´in dini(dir); o musriklerden degildi
Surah Al-Baqara, Verse 135
قُولُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡنَا وَمَآ أُنزِلَ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطِ وَمَآ أُوتِيَ مُوسَىٰ وَعِيسَىٰ وَمَآ أُوتِيَ ٱلنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمۡ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّنۡهُمۡ وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ
Deyin ki: "Biz Tanrı´ya, bize indirilene, Ibrahim, Ismail, Ishak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa´ya ve Isa´ya verilen ile peygamberlere rabbinden verilene inandık. Onların hicbiri arasında ayırım yapmayız / Onlardan hicbirini digerinden ayırdetmeyiz. Biz sadece O´na teslim olanlarız
Surah Al-Baqara, Verse 136
فَإِنۡ ءَامَنُواْ بِمِثۡلِ مَآ ءَامَنتُم بِهِۦ فَقَدِ ٱهۡتَدَواْۖ وَّإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا هُمۡ فِي شِقَاقٖۖ فَسَيَكۡفِيكَهُمُ ٱللَّهُۚ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Sayet onlar da sizin inandıgınız gibi inanırlarsa, kuskusuz dogru yolu bulmus olurlar; yok eger yuz cevirirlerse, onlar elbette bir ayrılık icindedirler. Onlara karsı Tanrı sana yeter. O isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 137
صِبۡغَةَ ٱللَّهِ وَمَنۡ أَحۡسَنُ مِنَ ٱللَّهِ صِبۡغَةٗۖ وَنَحۡنُ لَهُۥ عَٰبِدُونَ
Tanrı´nın boyası... Tanrı´dan daha guzel boyası olan kimdir? Biz O´na kulluk edenleriz
Surah Al-Baqara, Verse 138
قُلۡ أَتُحَآجُّونَنَا فِي ٱللَّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡ وَلَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡ وَنَحۡنُ لَهُۥ مُخۡلِصُونَ
De ki: "Bizimle Tanrı hakkında mı tartısıyorsunuz? Oysa O bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Biz O´na gonulden baglanmıs (muhlis) olanlarız
Surah Al-Baqara, Verse 139
أَمۡ تَقُولُونَ إِنَّ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطَ كَانُواْ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰۗ قُلۡ ءَأَنتُمۡ أَعۡلَمُ أَمِ ٱللَّهُۗ وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن كَتَمَ شَهَٰدَةً عِندَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
Yoksa siz gercekten Ibrahim´in, Ismail´in, Ishak´ın, Yakub´un ve torunlarının Yahudi veya Hristiyan olduklarını mı soyluyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Tanrı mı? Tanrı´dan kendisinde olan bir sehadeti gizleyenden daha zalim kim olabilir? Tanrı yaptıklarınızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 140
تِلۡكَ أُمَّةٞ قَدۡ خَلَتۡۖ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَلَكُم مَّا كَسَبۡتُمۡۖ وَلَا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Iste onlar bir ummetti, gelip gectiler. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız / sorulmayacaksınız
Surah Al-Baqara, Verse 141
۞سَيَقُولُ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَ ٱلنَّاسِ مَا وَلَّىٰهُمۡ عَن قِبۡلَتِهِمُ ٱلَّتِي كَانُواْ عَلَيۡهَاۚ قُل لِّلَّهِ ٱلۡمَشۡرِقُ وَٱلۡمَغۡرِبُۚ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha onceki kıblelerinden ceviren nedir?" diyecekler. De ki: "Dogu da Tanrı´nındır, batı da. O diledigini dogru yola iletir
Surah Al-Baqara, Verse 142
وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَٰكُمۡ أُمَّةٗ وَسَطٗا لِّتَكُونُواْ شُهَدَآءَ عَلَى ٱلنَّاسِ وَيَكُونَ ٱلرَّسُولُ عَلَيۡكُمۡ شَهِيدٗاۗ وَمَا جَعَلۡنَا ٱلۡقِبۡلَةَ ٱلَّتِي كُنتَ عَلَيۡهَآ إِلَّا لِنَعۡلَمَ مَن يَتَّبِعُ ٱلرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيۡهِۚ وَإِن كَانَتۡ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى ٱلَّذِينَ هَدَى ٱللَّهُۗ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَٰنَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِٱلنَّاسِ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Boylece biz sizi, insanlara sahid olmanız icin orta bir ummet kıldık; Peygamber de uzerinize sahid olsun. Senin uzerinde bulundugun yonu [Kabe´yi] kıble yapmamız, elciye uyanları, topukları uzerinde gerisin geri donenlerden (yenkalibu) ayırdetmek icindir. Dogrusu (bu) Tanrı´nın hidayete ilettiklerinin dısında kalanlar icin buyuk (bir yuk)tur. Tanrı inancınızı bosa cıkaracak degildir. Kuskusuz Tanrı insanlara sefkat edendir, esirgeyendir
Surah Al-Baqara, Verse 143
قَدۡ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجۡهِكَ فِي ٱلسَّمَآءِۖ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبۡلَةٗ تَرۡضَىٰهَاۚ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَحَيۡثُ مَا كُنتُمۡ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ شَطۡرَهُۥۗ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ لَيَعۡلَمُونَ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّهِمۡۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا يَعۡمَلُونَ
Yuzunu goge cevirip durdugunu (tekallube) goruyoruz. Seni, hoslanacagın / hosnud olacagın bir kıbleye cevirecegiz. Artık yuzunu Kutsal Mescid´e / Mescid-i Haram yonune cevir. Nerede olursanız olun yuzlerinizi o yone cevirin. Kuskusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gercek oldugunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 144
وَلَئِنۡ أَتَيۡتَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ بِكُلِّ ءَايَةٖ مَّا تَبِعُواْ قِبۡلَتَكَۚ وَمَآ أَنتَ بِتَابِعٖ قِبۡلَتَهُمۡۚ وَمَا بَعۡضُهُم بِتَابِعٖ قِبۡلَةَ بَعۡضٖۚ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ إِنَّكَ إِذٗا لَّمِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Andolsun kendilerine kitap verilenlere her turlu ayeti getirsen de onlar yine senin kıblene yonelmez / uymaz. Sen de onların kıblelerine uyacak degilsin. Onlardan bir kısmı bir kısmının kıblesine uymaz. Sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, o zaman sen elbette / gercekten zalimlerden olursun
Surah Al-Baqara, Verse 145
ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَعۡرِفُونَهُۥ كَمَا يَعۡرِفُونَ أَبۡنَآءَهُمۡۖ وَإِنَّ فَرِيقٗا مِّنۡهُمۡ لَيَكۡتُمُونَ ٱلۡحَقَّ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu cocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna ragmen iclerinden bir bolumu bildikleri halde gercegi gizlerler
Surah Al-Baqara, Verse 146
ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُمۡتَرِينَ
Gercek (hak) rabbinden (gelen)dir. O halde sakın kuskuya kapılanlardan olma
Surah Al-Baqara, Verse 147
وَلِكُلّٖ وِجۡهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَاۖ فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ أَيۡنَ مَا تَكُونُواْ يَأۡتِ بِكُمُ ٱللَّهُ جَمِيعًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Herkesin (her toplumun) yuzunu cevirdigi bir yon vardır. Oyleyse hayırlarda yarısınız. Nerede olursanız olun, Tanrı sizi bir araya getirir / getirecektir. Kuskusuz Tanrı her seye gucu yetendir
Surah Al-Baqara, Verse 148
وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۖ وَإِنَّهُۥ لَلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ
Her nereden (yola) cıkarsan cık, (namaz icin) yuzunu Mescid-i Haram´a dogru cevir. Kuskusuz bu rabbinden gelen bir gercektir. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 149
وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَحَيۡثُ مَا كُنتُمۡ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ شَطۡرَهُۥ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيۡكُمۡ حُجَّةٌ إِلَّا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡ فَلَا تَخۡشَوۡهُمۡ وَٱخۡشَوۡنِي وَلِأُتِمَّ نِعۡمَتِي عَلَيۡكُمۡ وَلَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
Her nereden (yola) cıkarsan cık, (namaz icin) yuzunu Mescid-i Haram´a dogru cevir. Nerede olursanız olun, yuzunuzu onun tarafına/yonune cevirin. Oyle ki, onlardan zulmedenlerin dısında insanların size karsı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun. Uzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz
Surah Al-Baqara, Verse 150
كَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِيكُمۡ رَسُولٗا مِّنكُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِنَا وَيُزَكِّيكُمۡ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ
Oyle ki, size kendinizden, size ayetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti ogretecek ve bilmediklerinizi bildirecek-ogretecek bir elci gonderdik
Surah Al-Baqara, Verse 151
فَٱذۡكُرُونِيٓ أَذۡكُرۡكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِي وَلَا تَكۡفُرُونِ
Oyleyse (yalnızca) beni anın. Ben de sizi anayım. Ve yalnızca bana sukredin ve (sakın) kufretmeyin
Surah Al-Baqara, Verse 152
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱسۡتَعِينُواْ بِٱلصَّبۡرِ وَٱلصَّلَوٰةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Ey inananlar, sabırla ve namazla yardım dileyin. Tanrı sabredenlerle beraberdir
Surah Al-Baqara, Verse 153
وَلَا تَقُولُواْ لِمَن يُقۡتَلُ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أَمۡوَٰتُۢۚ بَلۡ أَحۡيَآءٞ وَلَٰكِن لَّا تَشۡعُرُونَ
Ve sakın Tanrı yolunda oldurulenlere "oluler" demeyin. Aksine onlar diridir fakat siz suurunda degilsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 154
وَلَنَبۡلُوَنَّكُم بِشَيۡءٖ مِّنَ ٱلۡخَوۡفِ وَٱلۡجُوعِ وَنَقۡصٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡوَٰلِ وَٱلۡأَنفُسِ وَٱلثَّمَرَٰتِۗ وَبَشِّرِ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Andolsun, biz sizi biraz korku, aclık ve bir parca mallardan, canlardan ve urunlerden eksiltmekle sınayacagız. Sabır gosterenleri mujdele
Surah Al-Baqara, Verse 155
ٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَٰبَتۡهُم مُّصِيبَةٞ قَالُوٓاْ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّآ إِلَيۡهِ رَٰجِعُونَ
Onlara bir musibet isabet ettiginde, "Biz Tanrı´ya aidiz ve kuskusuz O´na donucuyuz" derler
Surah Al-Baqara, Verse 156
أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَيۡهِمۡ صَلَوَٰتٞ مِّن رَّبِّهِمۡ وَرَحۡمَةٞۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُهۡتَدُونَ
Rablerinden bagıslanma (salat) ve rahmet bunların uzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır
Surah Al-Baqara, Verse 157
۞إِنَّ ٱلصَّفَا وَٱلۡمَرۡوَةَ مِن شَعَآئِرِ ٱللَّهِۖ فَمَنۡ حَجَّ ٱلۡبَيۡتَ أَوِ ٱعۡتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَاۚ وَمَن تَطَوَّعَ خَيۡرٗا فَإِنَّ ٱللَّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ
Kuskusuz Safa ve Merve (tepeleri) Tanrı´nın ayetlerindendir. Boylece kim Evi (Kabeyi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi icin bir sakınca yoktur. Kim gonulden bir hayır yaparsa (karsılıgını alır). Kuskusuz Tanrı sukrun karsılıgını verendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 158
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡتُمُونَ مَآ أَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلۡهُدَىٰ مِنۢ بَعۡدِ مَا بَيَّنَّـٰهُ لِلنَّاسِ فِي ٱلۡكِتَٰبِ أُوْلَـٰٓئِكَ يَلۡعَنُهُمُ ٱللَّهُ وَيَلۡعَنُهُمُ ٱللَّـٰعِنُونَ
Gercekten, apacık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar icin Kitapta acıkladıgımız hidayeti gizlemekte olanlar; Iste onlara hem Tanrı lanet eder, hem de (butun) lanet ediciler
Surah Al-Baqara, Verse 159
إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ وَأَصۡلَحُواْ وَبَيَّنُواْ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَتُوبُ عَلَيۡهِمۡ وَأَنَا ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Ancak, tevbe edip (kendilerini ve baskalarını) duzeltenler ve (kitabı / indirileni) acıklayanlar haric; onların tevbesini kabul ederim. Ben tevbeleri kabul edenim, Rahim´im
Surah Al-Baqara, Verse 160
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَمَاتُواْ وَهُمۡ كُفَّارٌ أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَيۡهِمۡ لَعۡنَةُ ٱللَّهِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِينَ
Kuskusuz kufredip kafir olarak olenler; Tanrı´nın, meleklerin ve tum insanların laneti bunların uzerinedir
Surah Al-Baqara, Verse 161
خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ
O durumda/Onda suresiz kalacaklardır. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez/onlar gozetilmezler
Surah Al-Baqara, Verse 162
وَإِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلرَّحِيمُ
Sizin Tanrınız tek bir Tanrıdır; O´ndan baska Tanrı yoktur. Rahman´dır, Rahim´dir
Surah Al-Baqara, Verse 163
إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلۡفُلۡكِ ٱلَّتِي تَجۡرِي فِي ٱلۡبَحۡرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٖ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٖ وَتَصۡرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلۡمُسَخَّرِ بَيۡنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
Kuskusuz, goklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gunduzun ard arda gelisinde, insanlara yararlı seyler ile denizde yuzen gemilerde, Tanrı´nın yagdırdıgı ve kendisiyle yeryuzunu olumunden sonra dirilttigi suda, her canlıyı orada uretip yaymasında, ruzgarları estirmesinde, gokle yer arasında boyun egdirilmis bulutları evirip cevirmesinde akleden bir kavim icin gercekten ayetler vardır
Surah Al-Baqara, Verse 164
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَندَادٗا يُحِبُّونَهُمۡ كَحُبِّ ٱللَّهِۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَشَدُّ حُبّٗا لِّلَّهِۗ وَلَوۡ يَرَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ إِذۡ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ أَنَّ ٱلۡقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعٗا وَأَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعَذَابِ
Insanlar icinde Tanrı´dan baskasını ´es ve ortak´ tutanlar vardır ki onlar (bunları) Tanrı´yı sever gibi severler. Inananların ise Tanrı´ya olan sevgileri daha gucludur. O zulmedenler, azaba ugrayacakları zaman, muhakkak butun kuvvetin tumuyle Tanrı´nın oldugunu ve Tanrı´nın verecegi azabın gercekten siddetli oldugunu bir bilselerdi
Surah Al-Baqara, Verse 165
إِذۡ تَبَرَّأَ ٱلَّذِينَ ٱتُّبِعُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُواْ وَرَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ وَتَقَطَّعَتۡ بِهِمُ ٱلۡأَسۡبَابُ
Oyle ki (o gun) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklasıp kacmıslardır. (Artık) onlar azabı gormuslerdir ve aralarındaki butun baglar (ve iliskiler) de parcalanıp kopmustur
Surah Al-Baqara, Verse 166
وَقَالَ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُواْ لَوۡ أَنَّ لَنَا كَرَّةٗ فَنَتَبَرَّأَ مِنۡهُمۡ كَمَا تَبَرَّءُواْ مِنَّاۗ كَذَٰلِكَ يُرِيهِمُ ٱللَّهُ أَعۡمَٰلَهُمۡ حَسَرَٰتٍ عَلَيۡهِمۡۖ وَمَا هُم بِخَٰرِجِينَ مِنَ ٱلنَّارِ
(O zaman yonetilip) Uyanlar (tabi olanlar) derler ki: "Eger bize bir kere (daha dunyaya donme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (simdi) onların bizden uzaklastıkları gibi, biz de onlardan uzaklasır (onları yuzustu bırakır)dık." Boylece Tanrı, onlara butun yaptıklarını onulmaz hasretlerle (veya: uzerlerine yıgılmıs hasretlerle; veya: pismanlık ve uzuntu kaynagı olarak) gosterecektir. Ve onlar atesten cıkacak degildirler
Surah Al-Baqara, Verse 167
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ حَلَٰلٗا طَيِّبٗا وَلَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٌ
Ey insanlar, yeryuzunde olan seyleri helal ve temiz olarak yiyin ve seytanın adımlarını izlemeyin. Gercekte o size apacık bir dusmandır
Surah Al-Baqara, Verse 168
إِنَّمَا يَأۡمُرُكُم بِٱلسُّوٓءِ وَٱلۡفَحۡشَآءِ وَأَن تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
O size yalnızca kotulugu, cirkin-hayasızlıgı ve Tanrı´ya karsı bilmediginiz seyleri soylemenizi buyurur
Surah Al-Baqara, Verse 169
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلۡ نَتَّبِعُ مَآ أَلۡفَيۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ءَابَآؤُهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ شَيۡـٔٗا وَلَا يَهۡتَدُونَ
Ne zaman onlara: "Tanrı´nın indirdiklerine uyun" denilse; "Hayır, biz atalarımızı uzerinde buldugumuz seye (gelenege) uyarız" derler. (Peki) Ya ataları bir sey akledemeyen ve dogru yolu da bulamamıs kimseler olsalar da mı
Surah Al-Baqara, Verse 170
وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ كَمَثَلِ ٱلَّذِي يَنۡعِقُ بِمَا لَا يَسۡمَعُ إِلَّا دُعَآءٗ وَنِدَآءٗۚ صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ
Kafirlerin ornegi, bagırıp cagırmadan baska birsey isitmeyip (...) haykıran (bir hayvan)ın ornegi gibidir. Onlar sagırdırlar, dilsizdirler, kordurler; bundan dolayı akledemezler
Surah Al-Baqara, Verse 171
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِلَّهِ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ
Ey inananlar, size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O´na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Tanrı´ya sukredin
Surah Al-Baqara, Verse 172
إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَيۡتَةَ وَٱلدَّمَ وَلَحۡمَ ٱلۡخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ بِهِۦ لِغَيۡرِ ٱللَّهِۖ فَمَنِ ٱضۡطُرَّ غَيۡرَ بَاغٖ وَلَا عَادٖ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
O, size (sadece) lesi, kanı, domuz etini ve Tanrı ´dan baskası adına kesileni kesin olarak haram kıldı. Fakat kim (bunları yemeye) muhtac / mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak/taskınlık yapmamak ve sınırı asmamak kosuluyla (olmeyecek oranda yiyebilir), ona bir gunah yoktur. Gercekten Tanrı bagıslayandır, esirgeyendir
Surah Al-Baqara, Verse 173
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡتُمُونَ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَيَشۡتَرُونَ بِهِۦ ثَمَنٗا قَلِيلًا أُوْلَـٰٓئِكَ مَا يَأۡكُلُونَ فِي بُطُونِهِمۡ إِلَّا ٱلنَّارَ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ ٱللَّهُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَلَا يُزَكِّيهِمۡ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Tanrı´nın indirdigi kitaptan bir seyi gozardı edip saklayanlar ve onunla degeri az (bir seyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında atesten baskası degildir. Dirilis / kıyamet gununde Tanrı onlarla konusmaz ve onları arındırmaz. Onlara acı verici bir azap vardır
Surah Al-Baqara, Verse 174
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ وَٱلۡعَذَابَ بِٱلۡمَغۡفِرَةِۚ فَمَآ أَصۡبَرَهُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ
Onlar, hidayet karsılıgında sapıklıgı ve bagıslanma karsılıgında azabı satın almıslardır. Atese karsı ne kadar da dayanıklıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 175
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ نَزَّلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّۗ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِي ٱلۡكِتَٰبِ لَفِي شِقَاقِۭ بَعِيدٖ
Bu Tanrı´nın kitabı kuskusuz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlasmazlıga dusenler ise dogrusu derin bir anlasmazlık/ayrılık icindedir
Surah Al-Baqara, Verse 176
۞لَّيۡسَ ٱلۡبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ قِبَلَ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَلَٰكِنَّ ٱلۡبِرَّ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ وَٱلۡكِتَٰبِ وَٱلنَّبِيِّـۧنَ وَءَاتَى ٱلۡمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ ذَوِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينَ وَٱبۡنَ ٱلسَّبِيلِ وَٱلسَّآئِلِينَ وَفِي ٱلرِّقَابِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلۡمُوفُونَ بِعَهۡدِهِمۡ إِذَا عَٰهَدُواْۖ وَٱلصَّـٰبِرِينَ فِي ٱلۡبَأۡسَآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَحِينَ ٱلۡبَأۡسِۗ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُتَّقُونَ
Yuzlerinizi dogu veya batı yonune cevirmeniz iyilik degildir. Ama iyilik, Tanrı´ya, ahiret gunune, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanan; mala olan sevgisine ragmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmısa, isteyip dilenene ve kolelere (ozgurlukleri icin) veren; namazı dosdogru kılan, zekatı veren ve ahidlestilestiklerinde ahidlerine vefa gosterenler ile zorda, hastalıkta ve savasın kızıstıgı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranıslarıdır). Iste bunlar, dogru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır
Surah Al-Baqara, Verse 177
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِصَاصُ فِي ٱلۡقَتۡلَىۖ ٱلۡحُرُّ بِٱلۡحُرِّ وَٱلۡعَبۡدُ بِٱلۡعَبۡدِ وَٱلۡأُنثَىٰ بِٱلۡأُنثَىٰۚ فَمَنۡ عُفِيَ لَهُۥ مِنۡ أَخِيهِ شَيۡءٞ فَٱتِّبَاعُۢ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَأَدَآءٌ إِلَيۡهِ بِإِحۡسَٰنٖۗ ذَٰلِكَ تَخۡفِيفٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَرَحۡمَةٞۗ فَمَنِ ٱعۡتَدَىٰ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَلَهُۥ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Ey inananlar, oldurulenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Ozgure karsı ozgur, koleye karsı kole ve disiye karsı disi. Fakat kim (hangi katilin) lehine, onun (maktulun) kardesi (varisi veya velisi) tararfından bagıslanırsa, artık (yapılması gereken) orfe uymak (ve) ona (maktulun varis veya velisine) guzellikle (diyet) odemektir. Bu rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Ancak kim bundan sonra tecavuzde bulunursa, onun icin elem verici bir azap vardır
Surah Al-Baqara, Verse 178
وَلَكُمۡ فِي ٱلۡقِصَاصِ حَيَوٰةٞ يَـٰٓأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin icin hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız
Surah Al-Baqara, Verse 179
كُتِبَ عَلَيۡكُمۡ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ ٱلۡمَوۡتُ إِن تَرَكَ خَيۡرًا ٱلۡوَصِيَّةُ لِلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَ بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُتَّقِينَ
Sizden birine olum gelip cattıgı zaman, eger geride bir hayır bırakmıssa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, mesru) bir tarzda vasiyette bulunması - Tanrı´ya karsı gelmekten sakınanlara bir hak olarak - size yazıldı
Surah Al-Baqara, Verse 180
فَمَنۢ بَدَّلَهُۥ بَعۡدَ مَا سَمِعَهُۥ فَإِنَّمَآ إِثۡمُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُۥٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Bundan boyle kim onu (vasiyeti) isittikten sonra degistirirse, gunahı elbette onu degistirenlerin uzerinedir. Kuskusuz Tanrı isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 181
فَمَنۡ خَافَ مِن مُّوصٖ جَنَفًا أَوۡ إِثۡمٗا فَأَصۡلَحَ بَيۡنَهُمۡ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Bunun yanında, kim vasiyet edenin haksızlıga egilim gostereceginden ya da gunaha gireceginden korkup da ikisini (tarafların) arasını bulup duzeltirse, artık ona gunah yoktur. Gercekten Tanrı bagıslayandır, rahimdir
Surah Al-Baqara, Verse 182
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Ey inananlar, sizden oncekilere yazıldıgı gibi oruc size de yazıldı. Umulur ki sakınırsınız
Surah Al-Baqara, Verse 183
أَيَّامٗا مَّعۡدُودَٰتٖۚ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٖ فَعِدَّةٞ مِّنۡ أَيَّامٍ أُخَرَۚ وَعَلَى ٱلَّذِينَ يُطِيقُونَهُۥ فِدۡيَةٞ طَعَامُ مِسۡكِينٖۖ فَمَن تَطَوَّعَ خَيۡرٗا فَهُوَ خَيۡرٞ لَّهُۥۚ وَأَن تَصُومُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
(Oruc) Sayılı gunlerdir. Artık sizden kim hasta veya yolculukta olursa tutamadıgı gunler sayısınca baska gunlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin (veya: guc yetiremeyenlerin) uzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gonlunden bir hayır yaparsa (fidye oranını arttırmak, daha cok yoksul doyurmak vb.) bu da kendisi icin hayırlıdır. Oruc tutmanız - eger bilirseniz - sizin icin daha hayırlıdır
Surah Al-Baqara, Verse 184
شَهۡرُ رَمَضَانَ ٱلَّذِيٓ أُنزِلَ فِيهِ ٱلۡقُرۡءَانُ هُدٗى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَٰتٖ مِّنَ ٱلۡهُدَىٰ وَٱلۡفُرۡقَانِۚ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ ٱلشَّهۡرَ فَلۡيَصُمۡهُۖ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٖ فَعِدَّةٞ مِّنۡ أَيَّامٍ أُخَرَۗ يُرِيدُ ٱللَّهُ بِكُمُ ٱلۡيُسۡرَ وَلَا يُرِيدُ بِكُمُ ٱلۡعُسۡرَ وَلِتُكۡمِلُواْ ٱلۡعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَىٰكُمۡ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Ramazan ayı... insanlar icin hidayet olan ve dogru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apacık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmistir. Oyleyse sizden kim bu aya sahit olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadıgı gunler sayısınca diger gunlerde (tutsun). Tanrı size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi dogru yola (hidayete) ulastırmasına karsılık Tanrı´yı buyuk tanımanız icindir. Umulur ki sukredersiniz
Surah Al-Baqara, Verse 185
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌۖ أُجِيبُ دَعۡوَةَ ٱلدَّاعِ إِذَا دَعَانِۖ فَلۡيَسۡتَجِيبُواْ لِي وَلۡيُؤۡمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمۡ يَرۡشُدُونَ
Kullarım beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettigi zaman dua edenin duasına cevap veririm. Oyleyse, onlar da benim cagrıma cevap versinler ve bana inansınlar. Umulur ki irsad (dogru yolu bulmus) olurlar
Surah Al-Baqara, Verse 186
أُحِلَّ لَكُمۡ لَيۡلَةَ ٱلصِّيَامِ ٱلرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَآئِكُمۡۚ هُنَّ لِبَاسٞ لَّكُمۡ وَأَنتُمۡ لِبَاسٞ لَّهُنَّۗ عَلِمَ ٱللَّهُ أَنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَخۡتَانُونَ أَنفُسَكُمۡ فَتَابَ عَلَيۡكُمۡ وَعَفَا عَنكُمۡۖ فَٱلۡـَٰٔنَ بَٰشِرُوهُنَّ وَٱبۡتَغُواْ مَا كَتَبَ ٱللَّهُ لَكُمۡۚ وَكُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ ٱلۡخَيۡطُ ٱلۡأَبۡيَضُ مِنَ ٱلۡخَيۡطِ ٱلۡأَسۡوَدِ مِنَ ٱلۡفَجۡرِۖ ثُمَّ أَتِمُّواْ ٱلصِّيَامَ إِلَى ٱلَّيۡلِۚ وَلَا تُبَٰشِرُوهُنَّ وَأَنتُمۡ عَٰكِفُونَ فِي ٱلۡمَسَٰجِدِۗ تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَقۡرَبُوهَاۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ ءَايَٰتِهِۦ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَّقُونَ
Oruc gecelerinde kadınlarınıza yaklasmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) ortuleriniz, siz de onlara ortusunuz. Tanrı, gercekten sizin nefslerinize ihanet etmekte oldugunuzu (veya: zaaf gosterdiginizi ya da yazık ettiginizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bagısladı. Artık onlara yaklasın ve Tanrı´nın sizin icin yazdıklarını dileyin. Fecir (vakti) sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, icin, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta oldugunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklasmayın. Bunlar Tanrı´nın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanasmayın. Iste Tanrı insanlara ayetlerini boylece acıklar. Umulur ki sakınırlar
Surah Al-Baqara, Verse 187
وَلَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَكُم بَيۡنَكُم بِٱلۡبَٰطِلِ وَتُدۡلُواْ بِهَآ إِلَى ٱلۡحُكَّامِ لِتَأۡكُلُواْ فَرِيقٗا مِّنۡ أَمۡوَٰلِ ٱلنَّاسِ بِٱلۡإِثۡمِ وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile gunahla insanların mallarından bir bolumunu yemeniz icin onları hakimlere aktarmayın
Surah Al-Baqara, Verse 188
۞يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡأَهِلَّةِۖ قُلۡ هِيَ مَوَٰقِيتُ لِلنَّاسِ وَٱلۡحَجِّۗ وَلَيۡسَ ٱلۡبِرُّ بِأَن تَأۡتُواْ ٱلۡبُيُوتَ مِن ظُهُورِهَا وَلَٰكِنَّ ٱلۡبِرَّ مَنِ ٱتَّقَىٰۗ وَأۡتُواْ ٱلۡبُيُوتَ مِنۡ أَبۡوَٰبِهَاۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Sana hilalleri (dogus halindeki ayları) soruyorlar. De ki: "O, insanlar ve hacc icin belirlenmis vakitlerdir. Iyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz / girmeniz degildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Tanrı´dan sakının, umulur ki kurtulusa erersiniz
Surah Al-Baqara, Verse 189
وَقَٰتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَكُمۡ وَلَا تَعۡتَدُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُعۡتَدِينَ
Sizinle savasanlarla Tanrı yolunda savasın (ancak) asırı gitmeyin. Elbette Tanrı asırı gidenleri sevmez
Surah Al-Baqara, Verse 190
وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ ثَقِفۡتُمُوهُمۡ وَأَخۡرِجُوهُم مِّنۡ حَيۡثُ أَخۡرَجُوكُمۡۚ وَٱلۡفِتۡنَةُ أَشَدُّ مِنَ ٱلۡقَتۡلِۚ وَلَا تُقَٰتِلُوهُمۡ عِندَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ حَتَّىٰ يُقَٰتِلُوكُمۡ فِيهِۖ فَإِن قَٰتَلُوكُمۡ فَٱقۡتُلُوهُمۡۗ كَذَٰلِكَ جَزَآءُ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Onları yakaladıgınız / buldugunuz yerde oldurun ve sizi cıkardıkları yerden siz de onları cıkarın. Fitne oldurmekten beterdir. Onlar size karsı savasıncaya kadar siz, Mescid-i Haram´ın yanında onlarla savasmayın. Sizinle savasırlarsa siz de onlarla savasın. Kafirlerin cezası iste boyledir
Surah Al-Baqara, Verse 191
فَإِنِ ٱنتَهَوۡاْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Onlar (savasa) son verirlerse (siz de son verin). Kuskusuz Tanrı bagıslayandır, rahimdir
Surah Al-Baqara, Verse 192
وَقَٰتِلُوهُمۡ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتۡنَةٞ وَيَكُونَ ٱلدِّينُ لِلَّهِۖ فَإِنِ ٱنتَهَوۡاْ فَلَا عُدۡوَٰنَ إِلَّا عَلَى ٱلظَّـٰلِمِينَ
(Yeryuzunde) Fitne kalmayıncaya ve din yalnızca Tanrı´nın oluncaya kadar onlarla savasın. Son verirlerse, artık zalimlerden baskasına karsı dusmanlık yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 193
ٱلشَّهۡرُ ٱلۡحَرَامُ بِٱلشَّهۡرِ ٱلۡحَرَامِ وَٱلۡحُرُمَٰتُ قِصَاصٞۚ فَمَنِ ٱعۡتَدَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَٱعۡتَدُواْ عَلَيۡهِ بِمِثۡلِ مَا ٱعۡتَدَىٰ عَلَيۡكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُتَّقِينَ
Haram ay ancak iki taraflı gozetilebilir/Haram ay haram aya karsılıktır. Ateskese uymak da / hurmetler (de) karsılıklıdır. Oyleyse kim size saldırırsa onların saldırdıgı gibi siz de onlara saldırın. Tanrı ´dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı, muhakkak ki korkup sakınanlarla beraberdir
Surah Al-Baqara, Verse 194
وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا تُلۡقُواْ بِأَيۡدِيكُمۡ إِلَى ٱلتَّهۡلُكَةِ وَأَحۡسِنُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Tanrı yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. Iyilik edin. Kuskusuz Tanrı iyilik edenleri sever
Surah Al-Baqara, Verse 195
وَأَتِمُّواْ ٱلۡحَجَّ وَٱلۡعُمۡرَةَ لِلَّهِۚ فَإِنۡ أُحۡصِرۡتُمۡ فَمَا ٱسۡتَيۡسَرَ مِنَ ٱلۡهَدۡيِۖ وَلَا تَحۡلِقُواْ رُءُوسَكُمۡ حَتَّىٰ يَبۡلُغَ ٱلۡهَدۡيُ مَحِلَّهُۥۚ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوۡ بِهِۦٓ أَذٗى مِّن رَّأۡسِهِۦ فَفِدۡيَةٞ مِّن صِيَامٍ أَوۡ صَدَقَةٍ أَوۡ نُسُكٖۚ فَإِذَآ أَمِنتُمۡ فَمَن تَمَتَّعَ بِٱلۡعُمۡرَةِ إِلَى ٱلۡحَجِّ فَمَا ٱسۡتَيۡسَرَ مِنَ ٱلۡهَدۡيِۚ فَمَن لَّمۡ يَجِدۡ فَصِيَامُ ثَلَٰثَةِ أَيَّامٖ فِي ٱلۡحَجِّ وَسَبۡعَةٍ إِذَا رَجَعۡتُمۡۗ تِلۡكَ عَشَرَةٞ كَامِلَةٞۗ ذَٰلِكَ لِمَن لَّمۡ يَكُنۡ أَهۡلُهُۥ حَاضِرِي ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Hac ve umreyi Tanrı icin tamamlayın. Eger [dusman, hastalık ve buna benzer nedenlerle] kusatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gonderin). Kurban yerine varıncaya kadar baslarınızı tras etmeyin. Sizden kim hasta ise veya basından sikayeti varsa, onun ya oruc, ya sadaka ya da kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Guvenlige (emintum) kavusursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc´da uc gun, dondugunuzde yedi (gun) olmak uzere, bunlar, tamı tamına on (gun) oruc vardır. Bu, ehli (ailesi) Mescid-i Haram´da olmayanlar [Mekke ve cevresinde oturmayanlar] icindir. Tanrı´dan korkun ve bilin ki Tanrı muhakkak cezası pek cetin olandır
Surah Al-Baqara, Verse 196
ٱلۡحَجُّ أَشۡهُرٞ مَّعۡلُومَٰتٞۚ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ ٱلۡحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي ٱلۡحَجِّۗ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ يَعۡلَمۡهُ ٱللَّهُۗ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيۡرَ ٱلزَّادِ ٱلتَّقۡوَىٰۖ وَٱتَّقُونِ يَـٰٓأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Hac, bilinen aylardır. Boylelikle kim onlarda haccı farzederse, (bilsin ki) hacda kadına yaklasmak, fasıklık-yapmak ve kavgaya girismek yoktur. Siz hayır adına ne yaparsanız Tanrı onu bilir. Azık edinin, kuskusuz azıgın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının
Surah Al-Baqara, Verse 197
لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَبۡتَغُواْ فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكُمۡۚ فَإِذَآ أَفَضۡتُم مِّنۡ عَرَفَٰتٖ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ عِندَ ٱلۡمَشۡعَرِ ٱلۡحَرَامِۖ وَٱذۡكُرُوهُ كَمَا هَدَىٰكُمۡ وَإِن كُنتُم مِّن قَبۡلِهِۦ لَمِنَ ٱلضَّآلِّينَ
Rabbinizden (hac bolgesinde ticaret yaparak) bir fazl istemenizde sakınca yoktur. Arafat´tan hep birlikte indiginizde Tanrı´yı Mes´ar-ı Haram´da anın. O sizi nasıl dogru yola yoneltip ilettiyse, siz de O´nu anın. Gercek su ki, siz bundan once sapmıslardınız
Surah Al-Baqara, Verse 198
ثُمَّ أَفِيضُواْ مِنۡ حَيۡثُ أَفَاضَ ٱلنَّاسُ وَٱسۡتَغۡفِرُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Sonra, insanların (topluca) akın ettigi yerden siz de akın edin ve Tanrı ´dan bagıslanma dileyin. Tanrı, bagıslayandır, rahimdir
Surah Al-Baqara, Verse 199
فَإِذَا قَضَيۡتُم مَّنَٰسِكَكُمۡ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَذِكۡرِكُمۡ ءَابَآءَكُمۡ أَوۡ أَشَدَّ ذِكۡرٗاۗ فَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَآ ءَاتِنَا فِي ٱلدُّنۡيَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِنۡ خَلَٰقٖ
(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiginizde, artık (cahiliye doneminde) atalarınızı andıgınız gibi, hatta ondan da guclu bir anma ile Tanrı´yı anın. Insanlardan oylesi vardır ki: "Rabbimiz, bize bu dunyada ver" der. Onların ahirette nasibi yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 200
وَمِنۡهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَآ ءَاتِنَا فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗ وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِ حَسَنَةٗ وَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ
Kimi de: "Rabbimiz, bize dunyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver). Bizi atesin azabından koru" der
Surah Al-Baqara, Verse 201
أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ نَصِيبٞ مِّمَّا كَسَبُواْۚ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Iste bunların kazandıklarına karsılık nasipleri vardır. Tanrı hesabı pek cabuk gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 202
۞وَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ فِيٓ أَيَّامٖ مَّعۡدُودَٰتٖۚ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوۡمَيۡنِ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۖ لِمَنِ ٱتَّقَىٰۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُمۡ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
Sayılı gunlerde (Mina´da) Tanrı´yı anın. Iki gunde (Mina´dan donmek icin) elini cabuk tutana/acele edene gunah yoktur, geri kalana da gunah yoktur. (Bu) sakınan icin(dir). Tanrı´dan korkup sakının ve gercekten bilin ki siz O´na dondurulup toplanacaksınız
Surah Al-Baqara, Verse 203
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعۡجِبُكَ قَوۡلُهُۥ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَيُشۡهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلۡبِهِۦ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلۡخِصَامِ
Insanlardan oylesi vardır ki, dunya hayatına iliskin sozleri senin hosuna gider ve kalbindekine ragmen Tanrı´yı sahit getirir. Oysa o azılı bir dusmandır
Surah Al-Baqara, Verse 204
وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ لِيُفۡسِدَ فِيهَا وَيُهۡلِكَ ٱلۡحَرۡثَ وَٱلنَّسۡلَۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَسَادَ
O, is basına gecti mi (veya: sırtını cevirip gitti mi) yeryuzunde bozgunculuk cıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye caba harcar. Tanrı ise bozgunculugu sevmez
Surah Al-Baqara, Verse 205
وَإِذَا قِيلَ لَهُ ٱتَّقِ ٱللَّهَ أَخَذَتۡهُ ٱلۡعِزَّةُ بِٱلۡإِثۡمِۚ فَحَسۡبُهُۥ جَهَنَّمُۖ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ
Ona: "Tanrı´dan kork" denildiginde, buyukluk gururu onu gunaha surukler, kusatır. Boylesine cehennem yeter. Ne kotu bir yataktır o
Surah Al-Baqara, Verse 206
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشۡرِي نَفۡسَهُ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ رَءُوفُۢ بِٱلۡعِبَادِ
Insanlardan oylesi de var ki, Tanrı´nın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Tanrı, kullarına karsılık sefkatli olandır
Surah Al-Baqara, Verse 207
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱدۡخُلُواْ فِي ٱلسِّلۡمِ كَآفَّةٗ وَلَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Ey inananlar, hepiniz topluca islama girin ve seytanın adımlarını izlemeyin; cunku o sizin apacık dusmanınızdır
Surah Al-Baqara, Verse 208
فَإِن زَلَلۡتُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡكُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Size apacık ayetler geldikten sonra yine ayagınız kayarsa, bilin ki Tanrı gercekten ustun ve gucludur, hukum ve hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 209
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن يَأۡتِيَهُمُ ٱللَّهُ فِي ظُلَلٖ مِّنَ ٱلۡغَمَامِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ وَقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ
Onlar, bulut golgeleri icinde Tanrı´nın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) buyrugunun gerceklesmesini mi gozluyorlar? Oysa (butun) buyruklar Tanrı´ya doner
Surah Al-Baqara, Verse 210
سَلۡ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ كَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُم مِّنۡ ءَايَةِۭ بَيِّنَةٖۗ وَمَن يُبَدِّلۡ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Israilogullarına sor, onlara nice apacık ayet verdik. Kendisine geldikten sonra kim Tanrı´nın nimetini degistirirse, (bilsin ki) kuskusuz Tanrı cezası pek siddetli olandır
Surah Al-Baqara, Verse 211
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَيَسۡخَرُونَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۘ وَٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ فَوۡقَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
Kafirler icin dunya hayatı cekici kılındı (suslendi). Onlar, inananlardan kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet gunu onların ustundedir. Tanrı diledigine hesapsız rızk verir
Surah Al-Baqara, Verse 212
كَانَ ٱلنَّاسُ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ فَبَعَثَ ٱللَّهُ ٱلنَّبِيِّـۧنَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَ ٱلنَّاسِ فِيمَا ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِۚ وَمَا ٱخۡتَلَفَ فِيهِ إِلَّا ٱلَّذِينَ أُوتُوهُ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۖ فَهَدَى ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَا ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ ٱلۡحَقِّ بِإِذۡنِهِۦۗ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٍ
Insanlar tek bir ummetti. Tanrı, mujdeciler ve uyarıcılar olarak elciler gonderdi ve beraberlerinde, insanların ayrılıga dustukleri seyler konusunda aralarında hukum vermek uzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apacık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karsı olan ´azgınlık ve kıskanclıkları´ yuzunden anlasmazlıga dusenler, o (kitap) verilenlerden baskası degildir. Boylece Tanrı, inananları, hakkında ayrılıga dustukleri gercege kendi izniyle eristirdi. Tanrı kimi dilerse onu dogruya yoneltir
Surah Al-Baqara, Verse 213
أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تَدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ وَلَمَّا يَأۡتِكُم مَّثَلُ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۖ مَّسَّتۡهُمُ ٱلۡبَأۡسَآءُ وَٱلضَّرَّآءُ وَزُلۡزِلُواْ حَتَّىٰ يَقُولَ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ مَتَىٰ نَصۡرُ ٱللَّهِۗ أَلَآ إِنَّ نَصۡرَ ٱللَّهِ قَرِيبٞ
Yoksa sizden once gelip gecenlerin hali basınıza gelmeden cennete gireceginizi mi sandınız? Onlar zorluk ve sıkıntıya ugradılar ve oylesine sarsıldılar ki elci ve beraberindeki inananlar "Tanrı´nın yardımı ne zaman?" dediler. Dikkat edin, kuskusuz Tanrı´nın yardımı yakındır
Surah Al-Baqara, Verse 214
يَسۡـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَۖ قُلۡ مَآ أَنفَقۡتُم مِّنۡ خَيۡرٖ فَلِلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِۗ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٞ
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceginiz sey, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmıslaradır.Hayır olarak ne yaparsanız, Tanrı onu kuskusuz bilir
Surah Al-Baqara, Verse 215
كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِتَالُ وَهُوَ كُرۡهٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تَكۡرَهُواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تُحِبُّواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ شَرّٞ لَّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
Savas, hosunuza gitmedigi halde uzerinize yazıldı. Olur ki hosunuza gitmeyen birsey sizin icin hayırlıdır ve olur ki, sevdiginiz bir sey de sizin icin serdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 216
يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلشَّهۡرِ ٱلۡحَرَامِ قِتَالٖ فِيهِۖ قُلۡ قِتَالٞ فِيهِ كَبِيرٞۚ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَكُفۡرُۢ بِهِۦ وَٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ وَإِخۡرَاجُ أَهۡلِهِۦ مِنۡهُ أَكۡبَرُ عِندَ ٱللَّهِۚ وَٱلۡفِتۡنَةُ أَكۡبَرُ مِنَ ٱلۡقَتۡلِۗ وَلَا يَزَالُونَ يُقَٰتِلُونَكُمۡ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمۡ عَن دِينِكُمۡ إِنِ ٱسۡتَطَٰعُواْۚ وَمَن يَرۡتَدِدۡ مِنكُمۡ عَن دِينِهِۦ فَيَمُتۡ وَهُوَ كَافِرٞ فَأُوْلَـٰٓئِكَ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Sana haram olan ayı, onda savasmayı sorarlar. De ki: "Onda savasmak buyuk (bir gunahtır). Ancak Tanrı katında, Tanrı´nın yolundan alıkoymak, ona kufretmek, Mescid-i Haram´a engel olmak ve ehlini oradan cıkarmak daha buyuk (bir gunahtır). Fitne katilden beterdir. Eger guc yetirirlerse, sizi dininizden geri cevirinceye kadar sizinle savasmayı surdururler; sizden kim dininden geri doner (irtidat) ve kafir olarak olurse, artık onların butun isledikleri dunyada da ahirette de bosa cıkmıstır ve onlar atesin halkıdır, onda suresiz kalacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 217
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أُوْلَـٰٓئِكَ يَرۡجُونَ رَحۡمَتَ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Kuskusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler; iste onlar Tanrı´nın rahmetini umabilirler. Tanrı bagıslayandır, esirgeyendir
Surah Al-Baqara, Verse 218
۞يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡخَمۡرِ وَٱلۡمَيۡسِرِۖ قُلۡ فِيهِمَآ إِثۡمٞ كَبِيرٞ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَإِثۡمُهُمَآ أَكۡبَرُ مِن نَّفۡعِهِمَاۗ وَيَسۡـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَۖ قُلِ ٱلۡعَفۡوَۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَتَفَكَّرُونَ
Sana ickiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem buyuk gunah, hem de insanlar icin (bazı) yararlar vardır. Ama gunahları yararlarından daha buyuktur." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Ihtiyactan artakalanı." Boylece Tanrı size ayetlerini acıklar; umulur ki dusunursunuz (tetefekkerun)
Surah Al-Baqara, Verse 219
فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۗ وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡيَتَٰمَىٰۖ قُلۡ إِصۡلَاحٞ لَّهُمۡ خَيۡرٞۖ وَإِن تُخَالِطُوهُمۡ فَإِخۡوَٰنُكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ ٱلۡمُفۡسِدَ مِنَ ٱلۡمُصۡلِحِۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَعۡنَتَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Hem dunya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları islah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eger onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeslerinizdir. Tanrı bozgun cıkaranı islah ediciden bilir (ayırdeder). Eger Tanrı dileseydi size gucluk cıkarırdı. Suphesiz Tanrı ustun ve guclu olandır, hukum ve hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 220
وَلَا تَنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكَٰتِ حَتَّىٰ يُؤۡمِنَّۚ وَلَأَمَةٞ مُّؤۡمِنَةٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكَةٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَتۡكُمۡۗ وَلَا تُنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤۡمِنُواْۚ وَلَعَبۡدٞ مُّؤۡمِنٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَكُمۡۗ أُوْلَـٰٓئِكَ يَدۡعُونَ إِلَى ٱلنَّارِۖ وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَى ٱلۡجَنَّةِ وَٱلۡمَغۡفِرَةِ بِإِذۡنِهِۦۖ وَيُبَيِّنُ ءَايَٰتِهِۦ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Musrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hosunuza gitse de- musrik bir kadından daha hayırlıdır. Musrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir kole, -hosunuza gitse de- musrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, atese cagırırlar, Tanrı ise kendi izniyle cennete ve magfirete cagırır. O, insanlara ayetlerini acıklar. Umulur ki ogut alıp dusunurler
Surah Al-Baqara, Verse 221
وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡمَحِيضِۖ قُلۡ هُوَ أَذٗى فَٱعۡتَزِلُواْ ٱلنِّسَآءَ فِي ٱلۡمَحِيضِ وَلَا تَقۡرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطۡهُرۡنَۖ فَإِذَا تَطَهَّرۡنَ فَأۡتُوهُنَّ مِنۡ حَيۡثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّـٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلۡمُتَطَهِّرِينَ
Sana ´kadınların aybası halini´ sorarlar. De ki: "O bir rahatsızlık (eza)dır. Aybası halinde olan kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine / ondan kurtuluncaya kadar onlara yaklasmayın. Temizlendiklerinde / Kurtuldukları zaman Tanrı´nın size buyurdugu yerden onlara gidin. Kuskusuz Tanrı tevbe edenleri sever, temizlenenleri / arınanları da sever
Surah Al-Baqara, Verse 222
نِسَآؤُكُمۡ حَرۡثٞ لَّكُمۡ فَأۡتُواْ حَرۡثَكُمۡ أَنَّىٰ شِئۡتُمۡۖ وَقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُم مُّلَٰقُوهُۗ وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Kadınlarınız sizin (tohum ektiginiz) tarlalarınızdır. Tarlanıza dilediginiz gibi varın. Kendiniz icin [gelecege hazırlık olarak guzel davranıslar] takdim edin. Tanrı´dan korkup sakının ve bilin ki elbette O´na kavusucusunuz. Inanclılara mujde ver
Surah Al-Baqara, Verse 223
وَلَا تَجۡعَلُواْ ٱللَّهَ عُرۡضَةٗ لِّأَيۡمَٰنِكُمۡ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصۡلِحُواْ بَيۡنَ ٱلنَّاسِۚ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Bir de yeminlerinizi bahane ederek, iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını duzeltmenize Tanrı´yı engel kılmayın. Tanrı isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 224
لَّا يُؤَاخِذُكُمُ ٱللَّهُ بِٱللَّغۡوِ فِيٓ أَيۡمَٰنِكُمۡ وَلَٰكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتۡ قُلُوبُكُمۡۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٞ
Tanrı sizi yeminlerinizdeki ´rasgele soylemelerinizden, bos, amacsız sozler´den dolayı sorumlu tutmaz; ancak kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Tanrı, bagıslayandır, yumusak davranandır
Surah Al-Baqara, Verse 225
لِّلَّذِينَ يُؤۡلُونَ مِن نِّسَآئِهِمۡ تَرَبُّصُ أَرۡبَعَةِ أَشۡهُرٖۖ فَإِن فَآءُو فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Kadınlarından uzaklasmaya yemin edenler icin dort ay bekleme suresi vardır. Eger (bu sure icinde eslerine) donerlerse, kuskusuz Tanrı bagıslayandır, esirgeyendir
Surah Al-Baqara, Verse 226
وَإِنۡ عَزَمُواْ ٱلطَّلَٰقَ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
(Yok) Eger bosanmada kararlı davranırlarsa (bosanırlar). Kuskusuz Tanrı isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 227
وَٱلۡمُطَلَّقَٰتُ يَتَرَبَّصۡنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلَٰثَةَ قُرُوٓءٖۚ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكۡتُمۡنَ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِيٓ أَرۡحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤۡمِنَّ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَٰلِكَ إِنۡ أَرَادُوٓاْ إِصۡلَٰحٗاۚ وَلَهُنَّ مِثۡلُ ٱلَّذِي عَلَيۡهِنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ وَلِلرِّجَالِ عَلَيۡهِنَّ دَرَجَةٞۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Bosanmıs kadınlar kendi kendilerine uc ´ay hali ve temizlenme suresi´ beklerler. Eger Tanrı´ya ve ahiret gunune inanıyorlarsa Tanrı´nın rahimlerinde yarattıgını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları bu sure icinde barısmak isterlerse, onları geri almada (baskalarından) daha cok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler icin onlar uzerinde bir derece var. Tanrı azizdir, hakimdir
Surah Al-Baqara, Verse 228
ٱلطَّلَٰقُ مَرَّتَانِۖ فَإِمۡسَاكُۢ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ تَسۡرِيحُۢ بِإِحۡسَٰنٖۗ وَلَا يَحِلُّ لَكُمۡ أَن تَأۡخُذُواْ مِمَّآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ شَيۡـًٔا إِلَّآ أَن يَخَافَآ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَا فِيمَا ٱفۡتَدَتۡ بِهِۦۗ تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَعۡتَدُوهَاۚ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ ٱللَّهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Bosama iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya guzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiginiz birseyi geri almanız size helal degildir. Ancak ikisinin Tanrı´nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmus olmaları (durumu baska). Eger ikisinin Tanrı´nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi icin de gunah yoktur. Iste bunlar Tanrı´nın sınırlarıdır; onlara tecavuz etmeyin. Kim Tanrı´nın sınırlarına tecavuz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir
Surah Al-Baqara, Verse 229
فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُۥ مِنۢ بَعۡدُ حَتَّىٰ تَنكِحَ زَوۡجًا غَيۡرَهُۥۗ فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَآ أَن يَتَرَاجَعَآ إِن ظَنَّآ أَن يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۗ وَتِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
Yine onu (kadını ucuncu defa) bosarsa, (kadın) onun dısında bir baska kocayla nikahlanmadıkca ona helal olmaz. Eger (bu koca da) onu bosarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Tanrı´nın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine donmelerinde ikisi icin gunah yoktur. Iste bunlar Tanrı´nın sınırlarıdır; bilen bir topluluk icin bunları (boyle) acıklar
Surah Al-Baqara, Verse 230
وَإِذَا طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمۡسِكُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٖۚ وَلَا تُمۡسِكُوهُنَّ ضِرَارٗا لِّتَعۡتَدُواْۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ فَقَدۡ ظَلَمَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوٗاۚ وَٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَمَآ أَنزَلَ عَلَيۡكُم مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَٱلۡحِكۡمَةِ يَعِظُكُم بِهِۦۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Kadınları bosadıgınızda, bekleme surelerini (ecele) (uc aybasını) tamamlamıslarsa, onları ya guzellikle tutun ya da guzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek icin onları (yanınızda) tutmayın. Kim boyle yaparsa, artık o kendi nefsine zulmetmis olur. Tanrı´nın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Tanrı´nın size verdigi nimeti ve size ogut (va´z) olarak indirdigi kitabı ve hikmeti anın. Tanrı´dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı herseyi bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 231
وَإِذَا طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعۡضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحۡنَ أَزۡوَٰجَهُنَّ إِذَا تَرَٰضَوۡاْ بَيۡنَهُم بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ ذَٰلِكَ يُوعَظُ بِهِۦ مَن كَانَ مِنكُمۡ يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۗ ذَٰلِكُمۡ أَزۡكَىٰ لَكُمۡ وَأَطۡهَرُۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
Kadınları bosadıgınızda, bekleme surelerini (ecele) de tamamlamıslarsa -birbirleriyle maruf (bilinen mesru bicimde) anlastıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel cıkarmayın. Iste, icinizde Tanrı´ya ve ahiret gunune inananlara bununla (boyle) ogut verilir. Bu sizin icin daha hayırlı ve daha temizdir. Tanrı bilir de siz bilmezsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 232
۞وَٱلۡوَٰلِدَٰتُ يُرۡضِعۡنَ أَوۡلَٰدَهُنَّ حَوۡلَيۡنِ كَامِلَيۡنِۖ لِمَنۡ أَرَادَ أَن يُتِمَّ ٱلرَّضَاعَةَۚ وَعَلَى ٱلۡمَوۡلُودِ لَهُۥ رِزۡقُهُنَّ وَكِسۡوَتُهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ لَا تُكَلَّفُ نَفۡسٌ إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَا تُضَآرَّ وَٰلِدَةُۢ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوۡلُودٞ لَّهُۥ بِوَلَدِهِۦۚ وَعَلَى ٱلۡوَارِثِ مِثۡلُ ذَٰلِكَۗ فَإِنۡ أَرَادَا فِصَالًا عَن تَرَاضٖ مِّنۡهُمَا وَتَشَاوُرٖ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَاۗ وَإِنۡ أَرَدتُّمۡ أَن تَسۡتَرۡضِعُوٓاْ أَوۡلَٰدَكُمۡ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِذَا سَلَّمۡتُم مَّآ ءَاتَيۡتُم بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler (babalar) icin analar cocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyecegi, giyecegi bilinen (orf)e uygun olarak, cocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye guc yetireceginin uzerinde (yuk ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, cocugu, cocuk kendisinin olan baba da cocugu dolayısıyla zarara ugratılmasın. Mirascı uzerinde (ki sorumluluk ve gorev) de bunun gibidir. Eger (anne ve baba) aralarında rıza ile danısarak (cocugu iki yıl tamamlanmadan) sutten ayırmayı isterlerse, ikisi icin de bir gucluk yoktur. Ve eger cocuklarınızı (bir sut anneye) emzirtmek isterseniz, vereceginizi orfe uygun olarak odedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Tanrı´dan korkup sakının ve bilin ki Tanrı yaptıklarınızı gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 233
وَٱلَّذِينَ يُتَوَفَّوۡنَ مِنكُمۡ وَيَذَرُونَ أَزۡوَٰجٗا يَتَرَبَّصۡنَ بِأَنفُسِهِنَّ أَرۡبَعَةَ أَشۡهُرٖ وَعَشۡرٗاۖ فَإِذَا بَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا فَعَلۡنَ فِيٓ أَنفُسِهِنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Icinizden olenlerin (geride) bıraktıgı esler, kendi kendilerine dort ay on (gun) beklerler. Bu bekleme suresi (ecele) doldugunda, artık onların kendi haklarında maruf (mesru) bir sekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı islediklerinizden haberi olandır
Surah Al-Baqara, Verse 234
وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا عَرَّضۡتُم بِهِۦ مِنۡ خِطۡبَةِ ٱلنِّسَآءِ أَوۡ أَكۡنَنتُمۡ فِيٓ أَنفُسِكُمۡۚ عَلِمَ ٱللَّهُ أَنَّكُمۡ سَتَذۡكُرُونَهُنَّ وَلَٰكِن لَّا تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلَّآ أَن تَقُولُواْ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗاۚ وَلَا تَعۡزِمُواْ عُقۡدَةَ ٱلنِّكَاحِ حَتَّىٰ يَبۡلُغَ ٱلۡكِتَٰبُ أَجَلَهُۥۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا فِيٓ أَنفُسِكُمۡ فَٱحۡذَرُوهُۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ حَلِيمٞ
(Iddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediginizi (onlara) sezdirmenizde ya da boyle bir istegi gonlunuzde saklamanızda sizin icin bir sakınca yoktur. Gercekte Tanrı, sizin onları (kalbinizden gecirip) anacagınızı bilir. Sakın bilinen (mesru) sozler dısında onlarla gizlice vaadlesmeyin. Bekleme suresi (ecelih) tamamlanıncaya kadar nikah bagını baglamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki elbette Tanrı kalbinizden geceni bilmektedir. Artık ondan kacının. Ve bilin ki, kuskusuz Tanrı bagıslayandır, (kullara) yumusak davranandır
Surah Al-Baqara, Verse 235
لَّا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِن طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ مَا لَمۡ تَمَسُّوهُنَّ أَوۡ تَفۡرِضُواْ لَهُنَّ فَرِيضَةٗۚ وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى ٱلۡمُوسِعِ قَدَرُهُۥ وَعَلَى ٱلۡمُقۡتِرِ قَدَرُهُۥ مَتَٰعَۢا بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Kendilerine el surmediginiz, mehirlerini tesbit etmediginiz kadınları bosamanızda sizin icin bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın; zengin olan kendi gucu oranında, maruf bir sekilde yararlandırsın. (Bu) iyilik edenler uzerinde bir haktır
Surah Al-Baqara, Verse 236
وَإِن طَلَّقۡتُمُوهُنَّ مِن قَبۡلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ وَقَدۡ فَرَضۡتُمۡ لَهُنَّ فَرِيضَةٗ فَنِصۡفُ مَا فَرَضۡتُمۡ إِلَّآ أَن يَعۡفُونَ أَوۡ يَعۡفُوَاْ ٱلَّذِي بِيَدِهِۦ عُقۡدَةُ ٱلنِّكَاحِۚ وَأَن تَعۡفُوٓاْ أَقۡرَبُ لِلتَّقۡوَىٰۚ وَلَا تَنسَوُاْ ٱلۡفَضۡلَ بَيۡنَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ
Eger onlara mehir tesbit eder de, el surmeden bosarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bagı elinde olanın bagıslaması haric- tesbit ettiginiz (mehir)in yarısı onlarındır. Sizin (tumunu veya fazlasını) bagıslamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki ustunlugu (derece farkını) unutmayın. (Veya: Birbirinize (karsı) faziletle davranmayı unutmayınız.) Kuskusuz Tanrı yapmakta olduklarınızı gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 237
حَٰفِظُواْ عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلۡوُسۡطَىٰ وَقُومُواْ لِلَّهِ قَٰنِتِينَ
Namazları ve (ozellikle) orta namazını (ikindi namazı) (ustlerine duserek, titizlik gostererek) koruyun ve Tanrı´ya gonulden boyun egiciler olarak (namaza) durun
Surah Al-Baqara, Verse 238
فَإِنۡ خِفۡتُمۡ فَرِجَالًا أَوۡ رُكۡبَانٗاۖ فَإِذَآ أَمِنتُمۡ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَمَا عَلَّمَكُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ
Eger korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Guvenlige (emintum) girdiginizde ise, yine Tanrı´yı, bilmediginiz seyleri size ogrettigi gibi zikredin
Surah Al-Baqara, Verse 239
وَٱلَّذِينَ يُتَوَفَّوۡنَ مِنكُمۡ وَيَذَرُونَ أَزۡوَٰجٗا وَصِيَّةٗ لِّأَزۡوَٰجِهِم مَّتَٰعًا إِلَى ٱلۡحَوۡلِ غَيۡرَ إِخۡرَاجٖۚ فَإِنۡ خَرَجۡنَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِي مَا فَعَلۡنَ فِيٓ أَنفُسِهِنَّ مِن مَّعۡرُوفٖۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Icinizde olup de (geride) esler bırakanlar, (evlerinden) cıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları icin eslerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar (kendiliklerinden) cıkarlarsa, artık onların maruf (mesru) olarak kendileri icin yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı ustun ve guclu olandır. Hukum ve hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 240
وَلِلۡمُطَلَّقَٰتِ مَتَٰعُۢ بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُتَّقِينَ
(Kocası tarafından) Bosanan (kadın)ların maruf (mesru) bir tarzda yararlanma (ve gecim pay)ları vardır. Bu sakınanlar uzerine bir hak (borc)tır
Surah Al-Baqara, Verse 241
كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
Iste Tanrı size ayetlerini boyle acıklar ki akledesiniz
Surah Al-Baqara, Verse 242
۞أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَهُمۡ أُلُوفٌ حَذَرَ ٱلۡمَوۡتِ فَقَالَ لَهُمُ ٱللَّهُ مُوتُواْ ثُمَّ أَحۡيَٰهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَشۡكُرُونَ
Binlerce kisinin olum korkusuyla yurtlarından cıktıklarını gormedin mi? Tanrı onlara: "Olun" dedi, sonra da onları diriltti. Kuskusuz Tanrı insanlara karsı fazl sahibidir. Ancak insanların cogunlugu sukretmez
Surah Al-Baqara, Verse 243
وَقَٰتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Tanrı yolunda savasın ve bilin ki kuskusuz Tanrı isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 244
مَّن ذَا ٱلَّذِي يُقۡرِضُ ٱللَّهَ قَرۡضًا حَسَنٗا فَيُضَٰعِفَهُۥ لَهُۥٓ أَضۡعَافٗا كَثِيرَةٗۚ وَٱللَّهُ يَقۡبِضُ وَيَبۡصُۜطُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Tanrı´ya karsılıgını cok arttırma ile kat kat arttıracagı guzel bir borcu verecek olan kimdir? Tanrı daraltır ve genisletir ve siz O´na donduruleceksiniz
Surah Al-Baqara, Verse 245
أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ مِنۢ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ مِنۢ بَعۡدِ مُوسَىٰٓ إِذۡ قَالُواْ لِنَبِيّٖ لَّهُمُ ٱبۡعَثۡ لَنَا مَلِكٗا نُّقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ قَالَ هَلۡ عَسَيۡتُمۡ إِن كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِتَالُ أَلَّا تُقَٰتِلُواْۖ قَالُواْ وَمَا لَنَآ أَلَّا نُقَٰتِلَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَقَدۡ أُخۡرِجۡنَا مِن دِيَٰرِنَا وَأَبۡنَآئِنَاۖ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقِتَالُ تَوَلَّوۡاْ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنۡهُمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ
Musa´dan sonra Israilogullarının onde gelenlerini gormedin mi? Hani nebilerinden birine: "Bize bir melik gonder de Tanrı yolunda savasalım" demislerdi. O: "Ya uzerinize savas yazıldıgı halde savasmayacak olursanız?" demisti. "Bize ne oluyor ki Tanrı yolunda savasmayalım? Ki biz yurdumuzdan cıkarıldık ve cocuklarımızdan (uzaklastırıldık)" demislerdi. Ama onlara savas yazıldıgı zaman, az bir kısmı dısında yuz cevirdiler. Tanrı zalimleri bilir
Surah Al-Baqara, Verse 246
وَقَالَ لَهُمۡ نَبِيُّهُمۡ إِنَّ ٱللَّهَ قَدۡ بَعَثَ لَكُمۡ طَالُوتَ مَلِكٗاۚ قَالُوٓاْ أَنَّىٰ يَكُونُ لَهُ ٱلۡمُلۡكُ عَلَيۡنَا وَنَحۡنُ أَحَقُّ بِٱلۡمُلۡكِ مِنۡهُ وَلَمۡ يُؤۡتَ سَعَةٗ مِّنَ ٱلۡمَالِۚ قَالَ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰهُ عَلَيۡكُمۡ وَزَادَهُۥ بَسۡطَةٗ فِي ٱلۡعِلۡمِ وَٱلۡجِسۡمِۖ وَٱللَّهُ يُؤۡتِي مُلۡكَهُۥ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ
Onlara peygamberleri dedi ki: "Tanrı size Talut´u (melik olarak) gonderdi." Onlar: "Biz hukumdarlıga ona gore cok daha hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bollugu verilmemisken, nasıl bizi (yonetmek uzere) hukumdarlık (mulk) onun olabilir?" dediler. O (soyle) demisti: "Dogrusu Tanrı size onu secti ve onun bilgisini ve bedensel gucunu arttırdı. Tanrı kime dilerse mulkunu verir; Tanrı (rahmeti ve gucu) genis olandır, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 247
وَقَالَ لَهُمۡ نَبِيُّهُمۡ إِنَّ ءَايَةَ مُلۡكِهِۦٓ أَن يَأۡتِيَكُمُ ٱلتَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَبَقِيَّةٞ مِّمَّا تَرَكَ ءَالُ مُوسَىٰ وَءَالُ هَٰرُونَ تَحۡمِلُهُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لَّكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Peygamberleri onlara (soyle) dedi: "Onun hukumdarlıgının ayeti size Tabutun gelmesi (olacaktır ki) onda rabbinizden ´bir guven duygusu ve huzur´ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler tasır. Eger inanclılar iseniz, bunda kuskusuz sizin icin bir ayet vardır
Surah Al-Baqara, Verse 248
فَلَمَّا فَصَلَ طَالُوتُ بِٱلۡجُنُودِ قَالَ إِنَّ ٱللَّهَ مُبۡتَلِيكُم بِنَهَرٖ فَمَن شَرِبَ مِنۡهُ فَلَيۡسَ مِنِّي وَمَن لَّمۡ يَطۡعَمۡهُ فَإِنَّهُۥ مِنِّيٓ إِلَّا مَنِ ٱغۡتَرَفَ غُرۡفَةَۢ بِيَدِهِۦۚ فَشَرِبُواْ مِنۡهُ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنۡهُمۡۚ فَلَمَّا جَاوَزَهُۥ هُوَ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ قَالُواْ لَا طَاقَةَ لَنَا ٱلۡيَوۡمَ بِجَالُوتَ وَجُنُودِهِۦۚ قَالَ ٱلَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلَٰقُواْ ٱللَّهِ كَم مِّن فِئَةٖ قَلِيلَةٍ غَلَبَتۡ فِئَةٗ كَثِيرَةَۢ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Talut orduyla birlikte ayrıldıgında (soyle) dedi: "Dogrusu Tanrı sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan icerse, artık o benden degildir ve kim de -eliyle bir avuc alanlar haric- onu tatmazsa bendendir. Kucuk bir kısmı haric (hepsi sudan) icti. O, kendisiyle beraber inananlarla (ırmagı) gecince onlar (geride kalanlar): "Bugun bizim Calut´a ve ordusuna karsı (koyacak) gucumuz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Tanrı´ya kavusacaklarını umanlar (soyle) dediler: "Nice kucuk topluluk, daha cok olan bir topluluga Tanrı´nın izniyle galip gelmistir. Tanrı sabredenlerle beraberdir
Surah Al-Baqara, Verse 249
وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِۦ قَالُواْ رَبَّنَآ أَفۡرِغۡ عَلَيۡنَا صَبۡرٗا وَثَبِّتۡ أَقۡدَامَنَا وَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Onlar Calut ve ordusuna karsı meydana (savasa) cıktıklarında dediler ki: "Rabbimiz, uzerimize sabır yagdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler kavmine karsı bize yardım et
Surah Al-Baqara, Verse 250
فَهَزَمُوهُم بِإِذۡنِ ٱللَّهِ وَقَتَلَ دَاوُۥدُ جَالُوتَ وَءَاتَىٰهُ ٱللَّهُ ٱلۡمُلۡكَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَعَلَّمَهُۥ مِمَّا يَشَآءُۗ وَلَوۡلَا دَفۡعُ ٱللَّهِ ٱلنَّاسَ بَعۡضَهُم بِبَعۡضٖ لَّفَسَدَتِ ٱلۡأَرۡضُ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ ذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Boylece onları Tanrı´nın izniyle yenilgiye ugrattılar. Davut Calut´u oldurdu.Tanrı da ona mulk ve hikmet verdi; ona dilediginden ogretti. Eger Tanrı´nın insanların bir kısmı ile bir kısmını def´i (engellemesi) olmasaydı, yeryuzu mutlaka fesada ugrardı. Ancak Tanrı alemlere karsı buyuk fazl sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 251
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱللَّهِ نَتۡلُوهَا عَلَيۡكَ بِٱلۡحَقِّۚ وَإِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Iste bunlar Tanrı´nın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gonderilenlerdensin
Surah Al-Baqara, Verse 252
۞تِلۡكَ ٱلرُّسُلُ فَضَّلۡنَا بَعۡضَهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۘ مِّنۡهُم مَّن كَلَّمَ ٱللَّهُۖ وَرَفَعَ بَعۡضَهُمۡ دَرَجَٰتٖۚ وَءَاتَيۡنَا عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَأَيَّدۡنَٰهُ بِرُوحِ ٱلۡقُدُسِۗ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا ٱقۡتَتَلَ ٱلَّذِينَ مِنۢ بَعۡدِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ وَلَٰكِنِ ٱخۡتَلَفُواْ فَمِنۡهُم مَّنۡ ءَامَنَ وَمِنۡهُم مَّن كَفَرَۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا ٱقۡتَتَلُواْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَفۡعَلُ مَا يُرِيدُ
Iste bu elciler; bir kısmını bir kısmına ustun kıldık. Onlardan Tanrı´nın kendileriyle konustugu ve derecelerle yukselttigi vardır. Meryem oglu Isa´ya apacık belgeler verdik ve O´nu Ruhul´l-Kudus ile destekledik. Sayet Tanrı dileseydi, kendilerine apacık belgeler geldikten sonra, onların pesinden gelen (ummet)ler birbirlerini oldurmezdi. Ancak, ihtilafa dustuler; onlardan kimi inandı, kimi kufretti. Tanrı dileseydi birbirlerini oldurmezlerdi. Ama Tanrı diledigini yapandır
Surah Al-Baqara, Verse 253
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقۡنَٰكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا بَيۡعٞ فِيهِ وَلَا خُلَّةٞ وَلَا شَفَٰعَةٞۗ وَٱلۡكَٰفِرُونَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Ey inananlar, hic bir alıs-verisin, hic bir dostlugun ve hic bir sefaatin olmadıgı gun gelmeden once, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir
Surah Al-Baqara, Verse 254
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا يَـُٔودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ
Tanrı... O´ndan baska tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O´nu uyuklama ve uyku tutmaz. Goklerde ve yerde ne varsa hepsi O´nundur. Izni olmaksızın O´nun katında sefaatte bulunacak kimdir? O, onlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Diledigi kadarının dısında, O´nun ilminden hic birseyi kavrayıp kusatamazlar. O´nun kursusu butun gokleri ve yeri kaplayıp kusatmıstır. Onların korunması O´na guc gelmez. O, pek yucedir, pek buyuktur
Surah Al-Baqara, Verse 255
لَآ إِكۡرَاهَ فِي ٱلدِّينِۖ قَد تَّبَيَّنَ ٱلرُّشۡدُ مِنَ ٱلۡغَيِّۚ فَمَن يَكۡفُرۡ بِٱلطَّـٰغُوتِ وَيُؤۡمِنۢ بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰ لَا ٱنفِصَامَ لَهَاۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Kuskusuz, dogruluk (rusd) sapıklıktan apacık ayrılmıstır. Artık kim tagutu tanımayıp (yekfur) Tanrı´ya inanırsa, o, sapasaglam bir kulpa yapısmıstır; bunun kopması yoktur. Tanrı isitendir, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 256
ٱللَّهُ وَلِيُّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُخۡرِجُهُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَوۡلِيَآؤُهُمُ ٱلطَّـٰغُوتُ يُخۡرِجُونَهُم مِّنَ ٱلنُّورِ إِلَى ٱلظُّلُمَٰتِۗ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Tanrı, inananların velisidir. Onları karanlıklardan nura cıkarır; kafirlerin velisi ise taguttur. Onları nurdan karanlıklara cıkarırlar. Iste onlar atesin halkıdırlar; onda suresiz kalacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 257
أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِي حَآجَّ إِبۡرَٰهِـۧمَ فِي رَبِّهِۦٓ أَنۡ ءَاتَىٰهُ ٱللَّهُ ٱلۡمُلۡكَ إِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّيَ ٱلَّذِي يُحۡيِۦ وَيُمِيتُ قَالَ أَنَا۠ أُحۡيِۦ وَأُمِيتُۖ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَأۡتِي بِٱلشَّمۡسِ مِنَ ٱلۡمَشۡرِقِ فَأۡتِ بِهَا مِنَ ٱلۡمَغۡرِبِ فَبُهِتَ ٱلَّذِي كَفَرَۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Tanrı kendisine mulk verdi diye rabbi konusunda Ibrahim ile tartısmaya gireni gormedin mi? Hani Ibrahim: "Benim rabbim diriltir ve oldurur" demisti. O da: "Ben de oldurur ve diriltirim" demisti. (O zaman) Ibrahim: "Kuskusuz Tanrı gunesi dogudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o kafir boylece afallayıp kalmıstı. Tanrı zalimler toplulugunu hidayete erdirmez
Surah Al-Baqara, Verse 258
أَوۡ كَٱلَّذِي مَرَّ عَلَىٰ قَرۡيَةٖ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىٰ يُحۡيِۦ هَٰذِهِ ٱللَّهُ بَعۡدَ مَوۡتِهَاۖ فَأَمَاتَهُ ٱللَّهُ مِاْئَةَ عَامٖ ثُمَّ بَعَثَهُۥۖ قَالَ كَمۡ لَبِثۡتَۖ قَالَ لَبِثۡتُ يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۖ قَالَ بَل لَّبِثۡتَ مِاْئَةَ عَامٖ فَٱنظُرۡ إِلَىٰ طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمۡ يَتَسَنَّهۡۖ وَٱنظُرۡ إِلَىٰ حِمَارِكَ وَلِنَجۡعَلَكَ ءَايَةٗ لِّلنَّاسِۖ وَٱنظُرۡ إِلَى ٱلۡعِظَامِ كَيۡفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكۡسُوهَا لَحۡمٗاۚ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۥ قَالَ أَعۡلَمُ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Ya da altı ustune gelmis, ıssız duran bir sehre ugrayan gibisini (gormedin mi?) Demisti ki: "Tanrı burasını olumunden sonra nasıl diriltecekmis?" Bunun uzerine Tanrı onu yuz yıl olu bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gun veya bir gunden az kaldım" dedi. (Tanrı ona) "Hayır, yuz yıl kaldın, boyleyken yiyecegine ve icecegine bak, henuz bozulmamıs; esegine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara bir ayet kılmamız icindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apacık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık simdi) Biliyorum ki gercekten Tanrı her seye guc yetirendir
Surah Al-Baqara, Verse 259
وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّ أَرِنِي كَيۡفَ تُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰۖ قَالَ أَوَلَمۡ تُؤۡمِنۖ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِن لِّيَطۡمَئِنَّ قَلۡبِيۖ قَالَ فَخُذۡ أَرۡبَعَةٗ مِّنَ ٱلطَّيۡرِ فَصُرۡهُنَّ إِلَيۡكَ ثُمَّ ٱجۡعَلۡ عَلَىٰ كُلِّ جَبَلٖ مِّنۡهُنَّ جُزۡءٗا ثُمَّ ٱدۡعُهُنَّ يَأۡتِينَكَ سَعۡيٗاۚ وَٱعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Hani Ibrahim: "Rabbim, bana oluleri nasıl dirilttigini goster" demisti. (Tanrı ona:) "Inanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması icin" dedi. "Oyleyse, dort kus tut. Onları kendine alıstır, sonra onları (parcalayıp) her bir parcasını bir dagın uzerine bırak, sonra da onları cagır. Sana kosarak gelirler. Bil ki, kuskusuz Tanrı, ustun ve guclu olandır, hukum ve hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 260
مَّثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنۢبَتَتۡ سَبۡعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنۢبُلَةٖ مِّاْئَةُ حَبَّةٖۗ وَٱللَّهُ يُضَٰعِفُ لِمَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ
Mallarını Tanrı yolunda infak edenlerin ornegi yedi basak bitiren, her bir basakta yuz tane bulunan bir tek tanenin ornegi gibidir. Tanrı diledigine kat kat arttırır. Tanrı (ihsanı) bol olandır, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 261
ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ لَا يُتۡبِعُونَ مَآ أَنفَقُواْ مَنّٗا وَلَآ أَذٗى لَّهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Mallarını Tanrı yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri seyin pesinden basa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 262
۞قَوۡلٞ مَّعۡرُوفٞ وَمَغۡفِرَةٌ خَيۡرٞ مِّن صَدَقَةٖ يَتۡبَعُهَآ أَذٗىۗ وَٱللَّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٞ
Guzel bir soz ve bagıslama, pesinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Tanrı hic birseye ihtiyac ihtiyacı olmayandır, yumusak davranandır
Surah Al-Baqara, Verse 263
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تُبۡطِلُواْ صَدَقَٰتِكُم بِٱلۡمَنِّ وَٱلۡأَذَىٰ كَٱلَّذِي يُنفِقُ مَالَهُۥ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۖ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ صَفۡوَانٍ عَلَيۡهِ تُرَابٞ فَأَصَابَهُۥ وَابِلٞ فَتَرَكَهُۥ صَلۡدٗاۖ لَّا يَقۡدِرُونَ عَلَىٰ شَيۡءٖ مِّمَّا كَسَبُواْۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Ey inananlar, Tanrı´ya ve ahiret gunune inanmayan, insanlara karsı gosteris olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı gecersiz kılmayın. Boylesinin durumu, uzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; uzerine sagnak bir yagmur dustu mu onu cırılcıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hic birseye guc yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez
Surah Al-Baqara, Verse 264
وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمُ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِ وَتَثۡبِيتٗا مِّنۡ أَنفُسِهِمۡ كَمَثَلِ جَنَّةِۭ بِرَبۡوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٞ فَـَٔاتَتۡ أُكُلَهَا ضِعۡفَيۡنِ فَإِن لَّمۡ يُصِبۡهَا وَابِلٞ فَطَلّٞۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ
Yalnızca Tanrı´nın rızasını istemek ve nefslerinde olanı koklestirip guclendirmek icin mallarını infak edenlerin ornegi, yuksekce bir tepede bulunan, sagnak yagmur aldıgında urunlerini iki kat veren bir bahcenin ornegine benzer ki ona sagnak yagmur isabet etmese de bir cisintisi (vardır). Tanrı yaptıklarınız gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 265
أَيَوَدُّ أَحَدُكُمۡ أَن تَكُونَ لَهُۥ جَنَّةٞ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَابٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ لَهُۥ فِيهَا مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ وَأَصَابَهُ ٱلۡكِبَرُ وَلَهُۥ ذُرِّيَّةٞ ضُعَفَآءُ فَأَصَابَهَآ إِعۡصَارٞ فِيهِ نَارٞ فَٱحۡتَرَقَتۡۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَتَفَكَّرُونَ
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, uzumlerden bir bahcesi olsun, icinde kendisinin olan butun urunler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip catsın, (ustelik) zayıf ve kucuk cocukları olsun (boyle bir durumda iken) ona (bahcesine) atesli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. Iste Tanrı size ayetlerini boyle acıklar ki dusunesiniz (tetefekkerun)
Surah Al-Baqara, Verse 266
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنفِقُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا كَسَبۡتُمۡ وَمِمَّآ أَخۡرَجۡنَا لَكُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِۖ وَلَا تَيَمَّمُواْ ٱلۡخَبِيثَ مِنۡهُ تُنفِقُونَ وَلَسۡتُم بِـَٔاخِذِيهِ إِلَّآ أَن تُغۡمِضُواْ فِيهِۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
Ey inananlar, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin icin yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin goz yummadan alamayacagınız bayagı seyleri vermeye kalkısmayın ve bilin ki, kuskusuz Tanrı hic birseye ihtiyacı olmayandır, ovulmeye layık olandır
Surah Al-Baqara, Verse 267
ٱلشَّيۡطَٰنُ يَعِدُكُمُ ٱلۡفَقۡرَ وَيَأۡمُرُكُم بِٱلۡفَحۡشَآءِۖ وَٱللَّهُ يَعِدُكُم مَّغۡفِرَةٗ مِّنۡهُ وَفَضۡلٗاۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ
Seytan sizi fakirlikle korkutuyor ve size cirkin-hayasızlıgı buyuruyor. Tanrı ise size kendisinden bagıslama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Tanrı (rahmetiyle) genis olandır, bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 268
يُؤۡتِي ٱلۡحِكۡمَةَ مَن يَشَآءُۚ وَمَن يُؤۡتَ ٱلۡحِكۡمَةَ فَقَدۡ أُوتِيَ خَيۡرٗا كَثِيرٗاۗ وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّآ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Kime dilerse hikmeti ona verir; kuskusuz kendisine hikmet verilene buyuk bir hayır da verilmistir. Temiz akıl sahiplerinden baskası ogut alıp dusunmez
Surah Al-Baqara, Verse 269
وَمَآ أَنفَقۡتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوۡ نَذَرۡتُم مِّن نَّذۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُهُۥۗ وَمَا لِلظَّـٰلِمِينَ مِنۡ أَنصَارٍ
Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Tanrı onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 270
إِن تُبۡدُواْ ٱلصَّدَقَٰتِ فَنِعِمَّا هِيَۖ وَإِن تُخۡفُوهَا وَتُؤۡتُوهَا ٱلۡفُقَرَآءَ فَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۚ وَيُكَفِّرُ عَنكُم مِّن سَيِّـَٔاتِكُمۡۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Sadakaları acıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu sizin icin daha hayırlıdır. O, gunahlarınızdan bir kısmını orter (yukeffiru). Tanrı yaptıklarınızdan haberi olandır
Surah Al-Baqara, Verse 271
۞لَّيۡسَ عَلَيۡكَ هُدَىٰهُمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يَشَآءُۗ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَلِأَنفُسِكُمۡۚ وَمَا تُنفِقُونَ إِلَّا ٱبۡتِغَآءَ وَجۡهِ ٱللَّهِۚ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ يُوَفَّ إِلَيۡكُمۡ وَأَنتُمۡ لَا تُظۡلَمُونَ
Onların hidayete ermesi senin uzerine (bir yukumluluk) degildir. Ancak Tanrı diledigini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz icindir. Zaten siz, ancak Tanrı´nın hosnutlugunu istemekten baska (bir amacla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -zulme ugratılmaksızın- size eksiksizce odenecektir
Surah Al-Baqara, Verse 272
لِلۡفُقَرَآءِ ٱلَّذِينَ أُحۡصِرُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا يَسۡتَطِيعُونَ ضَرۡبٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ يَحۡسَبُهُمُ ٱلۡجَاهِلُ أَغۡنِيَآءَ مِنَ ٱلتَّعَفُّفِ تَعۡرِفُهُم بِسِيمَٰهُمۡ لَا يَسۡـَٔلُونَ ٱلنَّاسَ إِلۡحَافٗاۗ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ
(Sadakalar) Kendilerini Tanrı yolunda adayan fakirler icindir ki, onlar, yeryuzunde dolasmaya guc yetiremezler. Iffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yuzlerinden tanırsın. Yuzsuzluk ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, kuskusuz Tanrı onu bilir
Surah Al-Baqara, Verse 273
ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُم بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ سِرّٗا وَعَلَانِيَةٗ فَلَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Onlar ki mallarını gece, gunduz, gizli ve acık infak ederler. Artık bunların ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 274
ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ ٱلرِّبَوٰاْ لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ ٱلَّذِي يَتَخَبَّطُهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ مِنَ ٱلۡمَسِّۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُوٓاْ إِنَّمَا ٱلۡبَيۡعُ مِثۡلُ ٱلرِّبَوٰاْۗ وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلۡبَيۡعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰاْۚ فَمَن جَآءَهُۥ مَوۡعِظَةٞ مِّن رَّبِّهِۦ فَٱنتَهَىٰ فَلَهُۥ مَا سَلَفَ وَأَمۡرُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۖ وَمَنۡ عَادَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Faiz (riba) yiyenler, ancak seytan carpmıs olanın kalkısı gibi, carpılmıs olmaktan baska (bir tarzda) kalkmazlar. Bu onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Tanrı alısverisi helal, faizi haram kılmıstır. Kime rabbinden bir ogut gelir de (faize) bir son verirse, artık gecmisi kendisine, buyrugu Tanrı´ya aittir. Kim (faize) geri donerse artık onlar atesin halkıdır, orada surekli kalacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 275
يَمۡحَقُ ٱللَّهُ ٱلرِّبَوٰاْ وَيُرۡبِي ٱلصَّدَقَٰتِۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ
Tanrı fazi yok eder de sadakaları arttırır. Tanrı gunahkar kafirlerin hic birini sevmez
Surah Al-Baqara, Verse 276
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُاْ ٱلزَّكَوٰةَ لَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Inanıp guzel amellerde bulunanlar, namazı dosdogru kılanlar ve zekatı verenler; kuskusuz onların ecirleri rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 277
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ ٱلرِّبَوٰٓاْ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Ey inananlar, Tanrı´dan sakının ve eger inanclılar iseniz faizden artakalanı bırakın
Surah Al-Baqara, Verse 278
فَإِن لَّمۡ تَفۡعَلُواْ فَأۡذَنُواْ بِحَرۡبٖ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۖ وَإِن تُبۡتُمۡ فَلَكُمۡ رُءُوسُ أَمۡوَٰلِكُمۡ لَا تَظۡلِمُونَ وَلَا تُظۡلَمُونَ
Sayet boyle yapmazsanız, Allah´a ve Resulune karsı savas actıgınızı bilin. Eger tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Boylece) Ne zulmetmis olursunuz, ne zulme ugratılmıs olursunuz
Surah Al-Baqara, Verse 279
وَإِن كَانَ ذُو عُسۡرَةٖ فَنَظِرَةٌ إِلَىٰ مَيۡسَرَةٖۚ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Eger (borclu) zorluk icindeyse, ona elverisli bir zamana kadar sure (verin). (Borcu) sadaka olarak bagıslamanız ise sizin icin daha hayırlıdır; eger bilirseniz
Surah Al-Baqara, Verse 280
وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا تُرۡجَعُونَ فِيهِ إِلَى ٱللَّهِۖ ثُمَّ تُوَفَّىٰ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا كَسَبَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Tanrı´ya doneceginiz gunden sakının. Sonra herkese kazandıgı eksiksizce odenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır
Surah Al-Baqara, Verse 281
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيۡنٍ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى فَٱكۡتُبُوهُۚ وَلۡيَكۡتُب بَّيۡنَكُمۡ كَاتِبُۢ بِٱلۡعَدۡلِۚ وَلَا يَأۡبَ كَاتِبٌ أَن يَكۡتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ ٱللَّهُۚ فَلۡيَكۡتُبۡ وَلۡيُمۡلِلِ ٱلَّذِي عَلَيۡهِ ٱلۡحَقُّ وَلۡيَتَّقِ ٱللَّهَ رَبَّهُۥ وَلَا يَبۡخَسۡ مِنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ فَإِن كَانَ ٱلَّذِي عَلَيۡهِ ٱلۡحَقُّ سَفِيهًا أَوۡ ضَعِيفًا أَوۡ لَا يَسۡتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلۡيُمۡلِلۡ وَلِيُّهُۥ بِٱلۡعَدۡلِۚ وَٱسۡتَشۡهِدُواْ شَهِيدَيۡنِ مِن رِّجَالِكُمۡۖ فَإِن لَّمۡ يَكُونَا رَجُلَيۡنِ فَرَجُلٞ وَٱمۡرَأَتَانِ مِمَّن تَرۡضَوۡنَ مِنَ ٱلشُّهَدَآءِ أَن تَضِلَّ إِحۡدَىٰهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحۡدَىٰهُمَا ٱلۡأُخۡرَىٰۚ وَلَا يَأۡبَ ٱلشُّهَدَآءُ إِذَا مَا دُعُواْۚ وَلَا تَسۡـَٔمُوٓاْ أَن تَكۡتُبُوهُ صَغِيرًا أَوۡ كَبِيرًا إِلَىٰٓ أَجَلِهِۦۚ ذَٰلِكُمۡ أَقۡسَطُ عِندَ ٱللَّهِ وَأَقۡوَمُ لِلشَّهَٰدَةِ وَأَدۡنَىٰٓ أَلَّا تَرۡتَابُوٓاْ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً حَاضِرَةٗ تُدِيرُونَهَا بَيۡنَكُمۡ فَلَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَلَّا تَكۡتُبُوهَاۗ وَأَشۡهِدُوٓاْ إِذَا تَبَايَعۡتُمۡۚ وَلَا يُضَآرَّ كَاتِبٞ وَلَا شَهِيدٞۚ وَإِن تَفۡعَلُواْ فَإِنَّهُۥ فُسُوقُۢ بِكُمۡۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱللَّهُۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Ey inananlar, belirli bir sure (ecelin) icin borclandıgınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip onu dogru olarak yazsın; katip Tanrı´nın kendisine ogrettigi gibi yazmaktan kacınmasın, yazsın. Uzerinde hak olan (borclu) da yazdırsın ve rabbi olan Tanrı´dan sakınsın, ondan hicbir seyi eksiltmesin. Eger uzerinde hak olan (borclu) dusuk akıllı ya da za´f sahibi ise veya kendisi yazmaya guc yetiremeyecekse, velisi dosdogru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki sahit tutun; eger iki erkek yoksa, sahitlerden rıza gostereceginiz bir erkek veya biri sasırdıgında oburu ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Sahitler cagırıldıkları zaman kacınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, cok olsun, suresiyle (ecelih) birlikte yazmaya usenmeyin. Bu, Tanrı katında en adil, sahitlik icin en saglam, kuskulanmamanız icin de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durdugunuz ve pesin olarak yaptıgınız ticaret baska, bunu yazmamanızda sizin icin bir sakınca yoktur. Alısveris ettiginizde de sahit tutun. Yazana da, sahide de zarar verilmesin. (Aksini) yaparsanız, o, kendiniz icin fısktır. Tanrı´dan sakının. Tanrı size ogretiyor. Tanrı herseyi bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 282
۞وَإِن كُنتُمۡ عَلَىٰ سَفَرٖ وَلَمۡ تَجِدُواْ كَاتِبٗا فَرِهَٰنٞ مَّقۡبُوضَةٞۖ فَإِنۡ أَمِنَ بَعۡضُكُم بَعۡضٗا فَلۡيُؤَدِّ ٱلَّذِي ٱؤۡتُمِنَ أَمَٰنَتَهُۥ وَلۡيَتَّقِ ٱللَّهَ رَبَّهُۥۗ وَلَا تَكۡتُمُواْ ٱلشَّهَٰدَةَۚ وَمَن يَكۡتُمۡهَا فَإِنَّهُۥٓ ءَاثِمٞ قَلۡبُهُۥۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ
Eger yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Su durumda eger birbirinize guveniyorsanız (emine), kendisine guven duyulan / guvenilen (tumine), rabbi olan Tanrı´dan sakınsın da emanetini odesin. Sahitligi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık kuskusuz onun kalbi gunahkardır. Tanrı yaptıklarınızı bilir. [Bu ayette emanet GERI ALMAK UZERE BIRAKILAN NESNE anlamındadır. Bkz. 4/58, 8/27 ve]
Surah Al-Baqara, Verse 283
لِّلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَإِن تُبۡدُواْ مَا فِيٓ أَنفُسِكُمۡ أَوۡ تُخۡفُوهُ يُحَاسِبۡكُم بِهِ ٱللَّهُۖ فَيَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Goklerde ve yerde ne varsa Tanrı´nındır. Icinizdekini acıga vursanız da, gizleseniz de Tanrı sizi onunla sorguya ceker. Sonra diledigini bagıslar, diledigini azaplandırır. Tanrı herseye guc yetirendir
Surah Al-Baqara, Verse 284
ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّن رُّسُلِهِۦۚ وَقَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۖ غُفۡرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ
Elci, kendisine rabbinden indirilene inandı, inanclılar da. Tumu Tanrı´ya, meleklerine, kitaplarına ve elcilerine inandı. "O´nun elcileri arasında hic birini (digerinden) ayırdetmeyiz. Isittik ve itaat ettik. Rabbimiz bagıslamanı (dileriz). Varıs ancak sanadır" dediler
Surah Al-Baqara, Verse 285
لَا يُكَلِّفُ ٱللَّهُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَعَلَيۡهَا مَا ٱكۡتَسَبَتۡۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذۡنَآ إِن نَّسِينَآ أَوۡ أَخۡطَأۡنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحۡمِلۡ عَلَيۡنَآ إِصۡرٗا كَمَا حَمَلۡتَهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلۡنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِۦۖ وَٱعۡفُ عَنَّا وَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَآۚ أَنتَ مَوۡلَىٰنَا فَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Tanrı hic kimseye guc yetireceginden baskasını yuklemez. (Kisinin nefsinin) Kazandıgı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden oncekilere yukledigin gibi agır yuk yukleme. Bizi affet. Bizi bagısla. Bizi esirge. Sen bizim mevlamızsın. Kafirler kavmine karsı bize yardım et
Surah Al-Baqara, Verse 286