UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Baqara - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz


الٓمٓ

Elif, Lam, Mim. (Surelerin basında olan bu gibi harflere, mukattaa harfler denir ki, delalet ettikleri manayı ancak Cenab-ı Hak bilir)
Surah Al-Baqara, Verse 1


ذَٰلِكَ ٱلۡكِتَٰبُ لَا رَيۡبَۛ فِيهِۛ هُدٗى لِّلۡمُتَّقِينَ

Bu, O kitaptır ki, kendisinden hic suphe yoktur ve daha onceki kitaplarda, Allah’ın inzal edecegini vaad buyurdugu kamil kitaptır. Ahirette zarar verecek seylerden korunanlar (takva sahipleri) icin delildir, yol gostericidir
Surah Al-Baqara, Verse 2


ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡغَيۡبِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ

O kimseler (takva sahipleri) ki, onlar gaybe (Cenab-ı Allah’a, meleklere, kıyamete, kaza ve kadere, gormeksizin) inanırlar; ve bes vakit namazı geregi uzre kılarlar, onlara verdigimiz rızıklardan (ailelerine, yakınlarına, komsularına ve diger hak sahiblerine) harcarlar, yedirirler
Surah Al-Baqara, Verse 3


وَٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَ وَبِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ

O kimseler ki, sana gonderilene (Kur’an’a) ve senden onceki Peygamberlere gonderilene (Tevrat, Incil, Zebur ve diger suhufa) iman ederler ve ahirete (kıyamete) ise suphesiz yakinen inanırlar
Surah Al-Baqara, Verse 4


أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدٗى مِّن رَّبِّهِمۡۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ

Iste boyle kimseler, Rablerinden olan hidayet ve dogru yol uzeredirler; ve bunlar azabdan kurtulup sevaba erenlerdir
Surah Al-Baqara, Verse 5


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡهِمۡ ءَأَنذَرۡتَهُمۡ أَمۡ لَمۡ تُنذِرۡهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ

Muhakkak ki kufre varanlar, (yani iman nurunu sirk karanlıgı ve inad yuzunden ortenleri) azab ile korkutsan da korkutmasan da onlar icin birdir; onlar iman etmezler
Surah Al-Baqara, Verse 6


خَتَمَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ وَعَلَىٰ سَمۡعِهِمۡۖ وَعَلَىٰٓ أَبۡصَٰرِهِمۡ غِشَٰوَةٞۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ

Allah onların kalblerine, kulaklarına muhur vurmustur. Gozlerinin uzerinde de bir perde vardır. Onlar icin buyuk bir azap vardır. (Hem dunyada, hem ahirette)
Surah Al-Baqara, Verse 7


وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَمَا هُم بِمُؤۡمِنِينَ

Insanlardan bir kısmı vardır ki, biz Allah’a ve kıyamet gunune inandık, derler. Halbuki onlar, iman edenler degillerdir
Surah Al-Baqara, Verse 8


يُخَٰدِعُونَ ٱللَّهَ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَمَا يَخۡدَعُونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمۡ وَمَا يَشۡعُرُونَ

(Kanaatlarınca, kalblerinde olan kufru ortmekle) Cenab’ı Allah’ı ve muminleri (sahabeyi) aldatırlar. Bilmezler ki, ancak kendi nefislerini aldatırlar
Surah Al-Baqara, Verse 9


فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ فَزَادَهُمُ ٱللَّهُ مَرَضٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمُۢ بِمَا كَانُواْ يَكۡذِبُونَ

Onların kalblerinde nifak ve hased marazı vardır. Cenab’ı Allah, (Kur’an ayetlerini inzal ile onların suphe, kin ve nifak) marazlarını artırmıstır. Yalan soylemeleri sebebiyle onlar icin siddetli bir azab vardır
Surah Al-Baqara, Verse 10


وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ قَالُوٓاْ إِنَّمَا نَحۡنُ مُصۡلِحُونَ

Onlara: Yeryuzunde (kufur ve gunah isleyerek, muminleri aldatarak) fesad cıkarmayın, denildigi zaman: “-Bizim isimiz, ıslah etmektir.” derler
Surah Al-Baqara, Verse 11


أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡمُفۡسِدُونَ وَلَٰكِن لَّا يَشۡعُرُونَ

Iyi bilin ki, onlar, ortalıgı ifsad edenlerdir. Lakin suurları yok, farkında degillerdir
Surah Al-Baqara, Verse 12


وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ ءَامِنُواْ كَمَآ ءَامَنَ ٱلنَّاسُ قَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ كَمَآ ءَامَنَ ٱلسُّفَهَآءُۗ أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلسُّفَهَآءُ وَلَٰكِن لَّا يَعۡلَمُونَ

Onlara, insanların (Muhacirlerin= Mekke’den hicret eden sahabilerin ve Ensar’ın = Medine’li Ashab’ın) iman ettigi gibi, siz de iman edin, denildigi zaman (kendi aralarında): “-Biz, akılsız cahillerin iman ettigi gibi iman edermiyiz?” derler. Dogrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lakin bilmezler
Surah Al-Baqara, Verse 13


وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوۡاْ إِلَىٰ شَيَٰطِينِهِمۡ قَالُوٓاْ إِنَّا مَعَكُمۡ إِنَّمَا نَحۡنُ مُسۡتَهۡزِءُونَ

Bir de muminlerle karsılastıkları zaman: “- Biz de (sizin gibi) iman ettik” derler. Halbuki seytanlarıyle (kendilerini aldatan dostlarıyla) yalnız basına kaldıkları zaman: “- Biz (dinde) sizinle beraberiz, biz ancak (muminlerle) istihza edicileriz.” derler
Surah Al-Baqara, Verse 14


ٱللَّهُ يَسۡتَهۡزِئُ بِهِمۡ وَيَمُدُّهُمۡ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ

Cenab’ı Allah munafıkları, ettikleri istihzanın cezası ile cezalandırır; ve azgınlıkları icinde basıbos dolasmalarına muhlet verir
Surah Al-Baqara, Verse 15


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ فَمَا رَبِحَت تِّجَٰرَتُهُمۡ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ

Bunlar, o kimselerdir ki, hidayete karsılık dalaleti (sapıklıgı, cehennemi) satın almıslardır. Onların ticareti kar etmemis ve dogru yolu da bulamamıslardır
Surah Al-Baqara, Verse 16


مَثَلُهُمۡ كَمَثَلِ ٱلَّذِي ٱسۡتَوۡقَدَ نَارٗا فَلَمَّآ أَضَآءَتۡ مَا حَوۡلَهُۥ ذَهَبَ ٱللَّهُ بِنُورِهِمۡ وَتَرَكَهُمۡ فِي ظُلُمَٰتٖ لَّا يُبۡصِرُونَ

Onların hali, o kimsenin hali gibidir ki, o (korkulu bir sahrada) ates yaktı da cevresini aydınlattıgı zaman, tam o sırada Allah nurlarını giderip kendilerini karanlıklar icinde bıraktı; artık gormezler. (Iste munafıkların hali de boyledir. Dunyada selamet ve emniyet uzere olduklarını sanırlar, fakat oldukleri zaman kendilerine korku ve azab gelir)
Surah Al-Baqara, Verse 17


صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ

Onlar, sagırdırlar (hakkı isitmezler), dilsizdirler (imanı ikrar etmezler), kordurler (anlayıs gozu ile hakkı ayırdetmezler), artık onlar (bu hallerinden) donmezler
Surah Al-Baqara, Verse 18


أَوۡ كَصَيِّبٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فِيهِ ظُلُمَٰتٞ وَرَعۡدٞ وَبَرۡقٞ يَجۡعَلُونَ أَصَٰبِعَهُمۡ فِيٓ ءَاذَانِهِم مِّنَ ٱلصَّوَٰعِقِ حَذَرَ ٱلۡمَوۡتِۚ وَٱللَّهُ مُحِيطُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ

Yahud onların hali, gokten bosanan yagmura tutulmusların hali gibidir ki, o gokte (bulutlarda) yogun karanlıklar var, bir gok gurultusu, bir simsek var. Yıldırımlardan olum korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah ilim ve kudreti ile kafirleri kusatandır. (Cenab’ı Hak, Kur’an-ı Kerim karsısında bulunan kafir ve munafıkların halini beyan etmek uzere, ikinci bir temsil yapmıstır. Boylece ayeti kerimede munafıkların hali, karanlık bir gecede gok gurultulu ve simsekli bir yagmura tutulmusların haline benzetilmistir. Soyle ki: Yagmur, canlıların hayatına sebep oldugu gibi, Kur’an-ı Kerim de kalblerin hayatına sebeptir. Kur’an-ı Kerimde kufrun anılısı yogun karanlıklar gibidir. Kur’an-ı Kerimde kafirleri azab ve cehennem ile korkutmalar, gok gurultusu gibidir. Kur’an-ı Kerim’in apacık hidayet delilleri ile cenneti anıs da simsek ve yıldırımlar gibidir. Iste, oyle bir siddetli gecede yagmura tutulmus olanların hali, yani gok gurultusu, simsek ve yıldırımlar karsısında olanların takındıkları tavır gibi, munafıklar da kufur anılısını, cehennem ve cennet zikrini, kendilerini hakka meylettirmesin diye isitmemek icin, parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Onlarca batıl inanclarından hakka donmek olumdur. Halbuki Cenab’ı Allah onları kudreti ile cevrelemistir. Dısarı cıkıp kurtulamazlar)
Surah Al-Baqara, Verse 19


يَكَادُ ٱلۡبَرۡقُ يَخۡطَفُ أَبۡصَٰرَهُمۡۖ كُلَّمَآ أَضَآءَ لَهُم مَّشَوۡاْ فِيهِ وَإِذَآ أَظۡلَمَ عَلَيۡهِمۡ قَامُواْۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمۡعِهِمۡ وَأَبۡصَٰرِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

O simsek, neredeyse gozlerini kapıp alıverecek; onları aydınlatınca da ısıgı altında yururler ve karanlık cokunce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, onların isitme ve gorme duyularını da giderirdi. Suphesiz ki Allah, her seye kadirdir. (Nerdeyse Kur’an’ın hidayet nuru gozlerini alacak... Kur’anı Kerimin “Islamın” bahsettigi ganimet ve nimetlerini gordukce, emniyet icerisinde yururler. Fakat cihad ve Islamın yukledigi vazifelerle karsılastıkları zaman, karanlıkta dikilip kalanların hali gibi, geri dururlar. Allah dileseydi, onların manevi duygularını yok ettigi gibi, maddi duygularını da gideriverdi)
Surah Al-Baqara, Verse 20


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱعۡبُدُواْ رَبَّكُمُ ٱلَّذِي خَلَقَكُمۡ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva sahibi olasınız
Surah Al-Baqara, Verse 21


ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ فِرَٰشٗا وَٱلسَّمَآءَ بِنَآءٗ وَأَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَخۡرَجَ بِهِۦ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ رِزۡقٗا لَّكُمۡۖ فَلَا تَجۡعَلُواْ لِلَّهِ أَندَادٗا وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

O, oyle bir Allah’dır ki yeryuzunu, sizin (fayda ve rahatınız) icin bir dosek, semayı (gogu) bir bina yaptı ve sizin icin, gokten bir su indirdi de onunla turlu mahsullerden bir rızık cıkardı. Artık siz de Allah’ın es ve benzeri olmadıgını bildiginiz halde, Allah’a esler kosmayınız
Surah Al-Baqara, Verse 22


وَإِن كُنتُمۡ فِي رَيۡبٖ مِّمَّا نَزَّلۡنَا عَلَىٰ عَبۡدِنَا فَأۡتُواْ بِسُورَةٖ مِّن مِّثۡلِهِۦ وَٱدۡعُواْ شُهَدَآءَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Eger kulumuza (Hz. Muhammed aleyhisselama) indirdigimiz Kur’an’dan suphede iseniz, haydi siz de onun benzerinden (fesahat ve belagatta ona es) bir sure getirin ve Allah’dan baska sahidlerinizi (putlarınızı, sair ve alimlerinizi) de yardıma cagırın; sayed (Bu beser kelamıdır) sozunde sadık (dogru soyleyen) kimseler iseniz
Surah Al-Baqara, Verse 23


فَإِن لَّمۡ تَفۡعَلُواْ وَلَن تَفۡعَلُواْ فَٱتَّقُواْ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي وَقُودُهَا ٱلنَّاسُ وَٱلۡحِجَارَةُۖ أُعِدَّتۡ لِلۡكَٰفِرِينَ

Bunu yapamazsanız (bir sureye es getiremezseniz) -ki hic bir zaman yapamayacaksınız -artık o atesten sakının ki, onun tutusturucu odunu (kafir) insanlarla taslardır. O (ates) kafirler icin hazırlanmıstır
Surah Al-Baqara, Verse 24


وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أَنَّ لَهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنۡهَا مِن ثَمَرَةٖ رِّزۡقٗا قَالُواْ هَٰذَا ٱلَّذِي رُزِقۡنَا مِن قَبۡلُۖ وَأُتُواْ بِهِۦ مُتَشَٰبِهٗاۖ وَلَهُمۡ فِيهَآ أَزۡوَٰجٞ مُّطَهَّرَةٞۖ وَهُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

(Habibim), iman edip salih ameller isleyenlere (sunu) mujdele: Onlar icin, (agacları) altından ırmaklar akar (her turlu meyvalarla suslenmis) cennetler var. Kendilerine, ne zaman, onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse (her def’asında): “Bu, daha once (dunyada) bizim yedigimiz seydir.” diyecekler ve o rızık (dunyadakine) benzer olarak kendilerine sunulacak. Onlar icin orada tertemiz zevceler de var ve onlar, o cennette ebedi olarak kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 25


۞إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَسۡتَحۡيِۦٓ أَن يَضۡرِبَ مَثَلٗا مَّا بَعُوضَةٗ فَمَا فَوۡقَهَاۚ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ فَيَعۡلَمُونَ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّهِمۡۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلٗاۘ يُضِلُّ بِهِۦ كَثِيرٗا وَيَهۡدِي بِهِۦ كَثِيرٗاۚ وَمَا يُضِلُّ بِهِۦٓ إِلَّا ٱلۡفَٰسِقِينَ

Muhakkak ki Allah, sivri sinek ve ondan buyugu ile hakkı acıklamak icin misal getirmeyi terk etmez. Artık iman edenler, bunun (misalin) Rablerinden gelen bir hakikat oldugunu bilirler. Amma kafirler: “- Allah bu misal ile ne murad etmistir?” derler. Cenab’ı Allah o misalle, bir cogunu sasırtıp saptırır ve yine onunla bir cogunu yola, hidayete eristirir ve onunla ancak fasıkları sasırtır. (Bu, kafirlerin tekzibi ve muminlerin iman etmeleri sebebiyle olur)
Surah Al-Baqara, Verse 26


ٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهۡدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقۡطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

O fasıklar ki, Allah’ın (ezelde iman ve itaat etmelerine dair) kendilerinden aldıgı sozu saglama bagladıktan sonra, O’nun ahdini bozarlar ve Allah’ın vaslını emrettigi seyi (yakınlık ve iman baglarını) keserler, yeryuzunde fesat ve bozgunculuk yaparlar. Iste bunlar, (ebedi olarak cehenneme dusup) ziyanda kalanlardır
Surah Al-Baqara, Verse 27


كَيۡفَ تَكۡفُرُونَ بِٱللَّهِ وَكُنتُمۡ أَمۡوَٰتٗا فَأَحۡيَٰكُمۡۖ ثُمَّ يُمِيتُكُمۡ ثُمَّ يُحۡيِيكُمۡ ثُمَّ إِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ

Allah’ı nasıl inkar ediyorsunuz ki, siz, olu (birer nutfe, hormon) idiniz; O sizi diriltti. Sonra (ecelleriniz gelince) sizleri yine oldurecek, sonra (kıyamette) sizi diriltecek. Sonra da (amellerinizin hesabı gorulmek uzere) ona donduruleceksiniz
Surah Al-Baqara, Verse 28


هُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰٓ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَسَوَّىٰهُنَّ سَبۡعَ سَمَٰوَٰتٖۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ

O, o yaratıcıdır ki, yerde ne varsa (faydalanıp ibret alasınız diye) hepsini sizin icin yarattı. Sonra semayı (yaratmayı) kasdetti de onları (semaları), yedi gok halinde nizama koydu. O her seyi hakkıyla bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 29


وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٞ فِي ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةٗۖ قَالُوٓاْ أَتَجۡعَلُ فِيهَا مَن يُفۡسِدُ فِيهَا وَيَسۡفِكُ ٱلدِّمَآءَ وَنَحۡنُ نُسَبِّحُ بِحَمۡدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَۖ قَالَ إِنِّيٓ أَعۡلَمُ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

(Ey Habibim), o vaktı hatırla ki, Rabbin Meleklere: “-Ben yer yuzunde (hukumlerimi yerine getirecek) bir halife (bir insan) yaratacagım.” demisti. Melekler de: “- Biz seni hamdinle tesbih ve noksanlıklardan tenzih etmekte oldugumuz halde, orada fesad cıkaracak ve kanlar dokecek kimse mi yaratacaksın?” demislerdi. Allah: “-Ben, sizin bilemiyeceginiz seyleri bilirim.” buyurdu
Surah Al-Baqara, Verse 30


وَعَلَّمَ ءَادَمَ ٱلۡأَسۡمَآءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمۡ عَلَى ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ فَقَالَ أَنۢبِـُٔونِي بِأَسۡمَآءِ هَـٰٓؤُلَآءِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Allah, Hz. Adem Aleyhisselama butun isimleri ogretti. Sonra esyayı meleklere gosterip: “- Eger (her seyin ic yuzunu bilen) sadıklarsanız bunların isimlerini bana haber verin.” buyurdu
Surah Al-Baqara, Verse 31


قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ لَا عِلۡمَ لَنَآ إِلَّا مَا عَلَّمۡتَنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡحَكِيمُ

Melekler: “Biz, (sana itiraz olunmaktan) seni tenzih ederiz. Senin bize ogrettiginden baska, hic bir ilmimiz yok. Muhakkak sen her seyi hakkıyle bilensin, ustun hikmet sahibisin.” dediler
Surah Al-Baqara, Verse 32


قَالَ يَـٰٓـَٔادَمُ أَنۢبِئۡهُم بِأَسۡمَآئِهِمۡۖ فَلَمَّآ أَنۢبَأَهُم بِأَسۡمَآئِهِمۡ قَالَ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ إِنِّيٓ أَعۡلَمُ غَيۡبَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَأَعۡلَمُ مَا تُبۡدُونَ وَمَا كُنتُمۡ تَكۡتُمُونَ

Allah, Hz. Adem’e: “- Ey Adem! Esyanın isimlerini meleklere haber ver.” buyurdu. Adem Aleyhisselam da, meleklere, o isimleri haber verince Allah: “-Ben size demedim mi ki, goklerin ve yerin gayblarını ben bilirim. Acıkladıgınızı da, gizlediginizi de elbette ben bilirim.” buyurdu
Surah Al-Baqara, Verse 33


وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ أَبَىٰ وَٱسۡتَكۡبَرَ وَكَانَ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Onu hatırla ki, meleklere: “-Adem’e (hurmet olarak) secde edin.” demistik de butun melekler secde etmislerdi. Ancak Iblis secde etmekten yuz cevirip kibirlendi ve kafirlerden oldu
Surah Al-Baqara, Verse 34


وَقُلۡنَا يَـٰٓـَٔادَمُ ٱسۡكُنۡ أَنتَ وَزَوۡجُكَ ٱلۡجَنَّةَ وَكُلَا مِنۡهَا رَغَدًا حَيۡثُ شِئۡتُمَا وَلَا تَقۡرَبَا هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Ve biz demistik ki: “- Ey Adem, sen esinle Cennette sakin ol. Onun nimetlerinden ikiniz de bol bol yeyin, fakat su agaca yaklasmayın. Yoksa (nefislerine) zulmedenlerden olursunuz.”
Surah Al-Baqara, Verse 35


فَأَزَلَّهُمَا ٱلشَّيۡطَٰنُ عَنۡهَا فَأَخۡرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِۖ وَقُلۡنَا ٱهۡبِطُواْ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ وَلَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُسۡتَقَرّٞ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ

Nihayet onları (Adem ile Havva’yı) Seytan (bir desise ile) Cennetten kaydırdı ve icinde bulundukları nimetten onları cıkardı. Biz de: “- Biri-birinize dusman olarak buradan (yere) inin. Yeryuzunde sizin icin bir vakte (omrunuzun sonuna) kadar yerlesmek ve menfaatlenmek vardır.” demistik
Surah Al-Baqara, Verse 36


فَتَلَقَّىٰٓ ءَادَمُ مِن رَّبِّهِۦ كَلِمَٰتٖ فَتَابَ عَلَيۡهِۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

Derken Adem, Rabbinden bir takım kelimeler aldı. O’na yalvarıp tevbe etti. O da tevbesini kabul buyurdu. Cunku tevbeyi cok cok kabul eden asıl esirgeyici O’dur
Surah Al-Baqara, Verse 37


قُلۡنَا ٱهۡبِطُواْ مِنۡهَا جَمِيعٗاۖ فَإِمَّا يَأۡتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدٗى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Biz onlara: “- Hepiniz cennetten inin! Benden size bir hidayet (Peygamber ve kitab) gelince, biliniz ki, benim bu hidayetime tabi ve baglı olanlar icin asla korku yoktur; ve onlar mahzun da olmazlar.” dedik
Surah Al-Baqara, Verse 38


وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Kufre varıp ayetlerimizi yalanlıyanlar ise, cehennem ehlidirler; onlar, o ateste ebedi olarak kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 39


يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَوۡفُواْ بِعَهۡدِيٓ أُوفِ بِعَهۡدِكُمۡ وَإِيَّـٰيَ فَٱرۡهَبُونِ

Ey Israil ogulları (Hz. Yakub ogulları), size verdigim nimetimi hatırlayın; ve bana itaat ederek Tevrat’ta (ahir zaman Peygamberi hakkında size acıkladıgım) ahdime (bana iman ve itaate) vefa edin ki, ahdinize (sizi cennete koymaga) vefa edeyim. (Ahdi bozdugunuzda) ancak Benden korkun
Surah Al-Baqara, Verse 40


وَءَامِنُواْ بِمَآ أَنزَلۡتُ مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَكُمۡ وَلَا تَكُونُوٓاْ أَوَّلَ كَافِرِۭ بِهِۦۖ وَلَا تَشۡتَرُواْ بِـَٔايَٰتِي ثَمَنٗا قَلِيلٗا وَإِيَّـٰيَ فَٱتَّقُونِ

Ve beraberinizdeki Tevrat’ı (aslını) tasdik edici olarak indirdigim Kur’an’a iman edin, ona inanmayanların ilki olmayın; benim ayetlerimi, dunya menfaatı karsılıgında bir kac paraya degismeyin ve ancak benden korkun. (Kitabıma iftira ve tahrif yapma hususunda yalnız Benden korkun)
Surah Al-Baqara, Verse 41


وَلَا تَلۡبِسُواْ ٱلۡحَقَّ بِٱلۡبَٰطِلِ وَتَكۡتُمُواْ ٱلۡحَقَّ وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

Hakkı batıla karıstırıp da bile bile gizlemeyin (Peygamber A.S.V’ın vasfını Tevrat’da bulmadık diye hakkı ortmeyin)
Surah Al-Baqara, Verse 42


وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱرۡكَعُواْ مَعَ ٱلرَّـٰكِعِينَ

(Muslumanların namazı gibi) namaz kılın, onlar gibi zekat verin ve ruku eden muminlerle ruku edin (Cemaate devam edin)
Surah Al-Baqara, Verse 43


۞أَتَأۡمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلۡبِرِّ وَتَنسَوۡنَ أَنفُسَكُمۡ وَأَنتُمۡ تَتۡلُونَ ٱلۡكِتَٰبَۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

(Ey Yahudi’ler), insanlara iyilik emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki Tevrat’ı okuyorsunuz; artık cirkin hareketinizi anlamaz mısınız
Surah Al-Baqara, Verse 44


وَٱسۡتَعِينُواْ بِٱلصَّبۡرِ وَٱلصَّلَوٰةِۚ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى ٱلۡخَٰشِعِينَ

Bir de sabır ve namazla Allah’dan yardım isteyin; gerci bu (nefsinize) agır gelir, fakat saygılı kimselere degil
Surah Al-Baqara, Verse 45


ٱلَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلَٰقُواْ رَبِّهِمۡ وَأَنَّهُمۡ إِلَيۡهِ رَٰجِعُونَ

O saygı gosterip korkanlar, o kimselerdir ki, Rablerine kavusacaklarını ve sonunda ona doneceklerini yakinen bilirler
Surah Al-Baqara, Verse 46


يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَنِّي فَضَّلۡتُكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ey Israil ogulları, size ihsan ettigim bunca nimetimi ve (vaktiyle ecdadınızı) insanlara ustun kıldıgımı hatırlayın
Surah Al-Baqara, Verse 47


وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا لَّا تَجۡزِي نَفۡسٌ عَن نَّفۡسٖ شَيۡـٔٗا وَلَا يُقۡبَلُ مِنۡهَا شَفَٰعَةٞ وَلَا يُؤۡخَذُ مِنۡهَا عَدۡلٞ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

Bir de oyle bir azab gununden sakının ve korkun ki, o gunde (kıyamette) hic bir kimse, hic bir kimse adına bir sey odeyemez, kimseden sefaat da kabul edilmez; azabdan kurtulmak icin kimseden bedel ve karsılık alınmaz. (Allah’ın azabından kurtulmak hususunda) o kafirlere yardım da yapılmaz
Surah Al-Baqara, Verse 48


وَإِذۡ نَجَّيۡنَٰكُم مِّنۡ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ يَسُومُونَكُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِ يُذَبِّحُونَ أَبۡنَآءَكُمۡ وَيَسۡتَحۡيُونَ نِسَآءَكُمۡۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَآءٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَظِيمٞ

(Ey Israil ogulları, hem hatırlayın ki), bir vakıt sizi ve atalarınızı Fir’avun avanesinden kurtarmıstık, sizi azabın kotusune surup ogullarınızı bogazlıyorlar, kızlarınızı hayatta (diri) tutmak istiyorlardı ve bunda, sizin icin, rabbınız tarafından buyuk bir imtihan vardı
Surah Al-Baqara, Verse 49


وَإِذۡ فَرَقۡنَا بِكُمُ ٱلۡبَحۡرَ فَأَنجَيۡنَٰكُمۡ وَأَغۡرَقۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ وَأَنتُمۡ تَنظُرُونَ

Ve yine hatırlayın ki, bir vakit sizden oturu denizi yardık da hepinizi kurtardık, Fir’avun avanesini ise, sizler bakıb dururken, suda bogduk
Surah Al-Baqara, Verse 50


وَإِذۡ وَٰعَدۡنَا مُوسَىٰٓ أَرۡبَعِينَ لَيۡلَةٗ ثُمَّ ٱتَّخَذۡتُمُ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِهِۦ وَأَنتُمۡ ظَٰلِمُونَ

Bir vakit de Musa’ya, Tur’da vahy icin, kırk gece vade vermistik. O, Tur’a gittikten sonra, siz, buzagıyı tanrı edindiniz ve bu halinizle zalimlerden oldunuz
Surah Al-Baqara, Verse 51


ثُمَّ عَفَوۡنَا عَنكُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ

(yaptıgınız fena isten tevbe ettikten) sonra sizi afvetmistik; (size olan nimetimize) sukredesiniz diye
Surah Al-Baqara, Verse 52


وَإِذۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡفُرۡقَانَ لَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

Ve hatırlayın ki, biz Musa’yı Tevrat’ı ve hak ile batıl arasını ayıran Furkan’ı vermistik ki, (sapıklıktan kurtulup) dogru yolu bulasınız
Surah Al-Baqara, Verse 53


وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦ يَٰقَوۡمِ إِنَّكُمۡ ظَلَمۡتُمۡ أَنفُسَكُم بِٱتِّخَاذِكُمُ ٱلۡعِجۡلَ فَتُوبُوٓاْ إِلَىٰ بَارِئِكُمۡ فَٱقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ عِندَ بَارِئِكُمۡ فَتَابَ عَلَيۡكُمۡۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

O zaman Musa, buzagıya tapan kavmine: “- Ey kavmim, siz buzagıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Hemen yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi oldurun (Islah edin). Iste bu yapacagınız, yaradanınız katında sizin icin hayırlıdır.” demisti de; Allah tevbelerinizi kabul etmisti. Cunku o, tevbeleri cok cok kabul edendir, cok esirgeyendir
Surah Al-Baqara, Verse 54


وَإِذۡ قُلۡتُمۡ يَٰمُوسَىٰ لَن نُّؤۡمِنَ لَكَ حَتَّىٰ نَرَى ٱللَّهَ جَهۡرَةٗ فَأَخَذَتۡكُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَأَنتُمۡ تَنظُرُونَ

Ve bir vakit: “-Ey Musa biz Allah’ı asikare gormedikce (senin sozune) asla inanmıyacagız.” demistiniz. Bunun uzerine, sizi o yıldırım yakalayıverdi, bakınıp duruyordunuz
Surah Al-Baqara, Verse 55


ثُمَّ بَعَثۡنَٰكُم مِّنۢ بَعۡدِ مَوۡتِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ

Sonra, sukredesiniz diye, vefatınızdan (bir gun) sonra (kudretimizi anlıyasınız diye) sizi diriltmistik
Surah Al-Baqara, Verse 56


وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡكُمُ ٱلۡغَمَامَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Tih sahrasında (gunesin atesinden korunmak icin) ustunuze bulutla golge yaptık ve size kudret helvası ile bıldırcın gonderdik ve bu helal rızkımızdan yeyin, dedik. Onlar itaat etmemekle bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmetmislerdi
Surah Al-Baqara, Verse 57


وَإِذۡ قُلۡنَا ٱدۡخُلُواْ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةَ فَكُلُواْ مِنۡهَا حَيۡثُ شِئۡتُمۡ رَغَدٗا وَٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا وَقُولُواْ حِطَّةٞ نَّغۡفِرۡ لَكُمۡ خَطَٰيَٰكُمۡۚ وَسَنَزِيدُ ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Bir vakit de (Tih sahrasından cıktıktan sonra): “- Su Kudus sehrine girin de nimetlerinden dilediginizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (gunahınızdan istigfar edin) ki, gunahlarınızı afvedelim. Biz, ihsan (iyilik ve itaat) edenlere, sevabı daha artıracagız.” demistik
Surah Al-Baqara, Verse 58


فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ قَوۡلًا غَيۡرَ ٱلَّذِي قِيلَ لَهُمۡ فَأَنزَلۡنَا عَلَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ

O (nefislerine) zulmedenler, emrolundukları sozu degistirdiler. (Tevbe ettik, manasına gelen Hıtta kelimesini alaya alarak bugday manasında olan Hınta’ya cevirdiler.) Biz de, o zalimlere, yaptıkları fıskın karsılıgı olmak uzere, gokten bir azab indirdik
Surah Al-Baqara, Verse 59


۞وَإِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦ فَقُلۡنَا ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنفَجَرَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۖ كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ مِن رِّزۡقِ ٱللَّهِ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ

Ve bir vakıt Musa (susuz kalan) kavmi icin su dilemisti, biz de: “- asan (degnegin) ile tasa vur.” demistik. Onun uzerine, o tastan on iki goze kaynadı cıktı; her soy, su alacagı kaynagını bildi. Allah’ın size olan rızkından yeyin, icin! fakat kotuluk ederek yeryuzunu fesada vermeyin
Surah Al-Baqara, Verse 60


وَإِذۡ قُلۡتُمۡ يَٰمُوسَىٰ لَن نَّصۡبِرَ عَلَىٰ طَعَامٖ وَٰحِدٖ فَٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُخۡرِجۡ لَنَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۢ بَقۡلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَاۖ قَالَ أَتَسۡتَبۡدِلُونَ ٱلَّذِي هُوَ أَدۡنَىٰ بِٱلَّذِي هُوَ خَيۡرٌۚ ٱهۡبِطُواْ مِصۡرٗا فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلۡتُمۡۗ وَضُرِبَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلذِّلَّةُ وَٱلۡمَسۡكَنَةُ وَبَآءُو بِغَضَبٖ مِّنَ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَانُواْ يَكۡفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَيَقۡتُلُونَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَواْ وَّكَانُواْ يَعۡتَدُونَ

Hatırlayın ki, bir vakit; “- Ey Musa, biz, bir turlu yemege (Kudret helvası ile bıldırcın etinden ibaret olan yemege) mumkun degil katlanamayacagız; artık sen, bizim icin Rabbine dua et de, arzın yetistirdigi seylerden: sebzesinden, kabagından, sarmısagından, mercimeginden, soganından cıkarıversin” dediniz. Musa’da: “- O hayırlı olanı, su daha asagı olanla degismek mi istiyorsunuz? Bir sehire inin, orada size istediginiz (sebzeler) var.” dedi. Onların uzerine horluk ve yoksulluk yuklendi ve Allah’dan bir gazaba da ugradılar. Bu, Allah’ın ayetlerini inkar ettiklerinden ve haksız yere (Zekeriyya, Yahya ve Suayp gibi) peygamberleri oldurduklerindendi. Evet bu, isyan ettiklerinden ve asırı gitmelerindendi
Surah Al-Baqara, Verse 61


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱلَّذِينَ هَادُواْ وَٱلنَّصَٰرَىٰ وَٱلصَّـٰبِـِٔينَ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَلَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Suphe yok ki, daha once peygamberlere iman edenler, Musa dinini kabul eden Yahudiler, Hristiyanlar ve her dinden bir sey alıp meleklere tapanlar (var ya), bunlardan her kim, Allah’a ve ahiret gunune iman eder ve Hazreti Peygamberin seriatı uzerine salih bir amel islerse, elbette bunların Rableri katında mukafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olacak degillerdir
Surah Al-Baqara, Verse 62


وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ وَرَفَعۡنَا فَوۡقَكُمُ ٱلطُّورَ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱذۡكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

Bir vakit de, (Tevrat ile amel edeceginize dair) sizden saglam soz almıstık; Tur’u da (soz veresiniz diye tehdiden yerinden sokerek) ustunuze kaldırıb demistik ki: “- Size verdigimiz kitabın hukumlerini kuvvetle tutun ve icindekinden gafil olmayın, onları hatırlayın; gerek ki cehennemden ve isyandan korunursunuz
Surah Al-Baqara, Verse 63


ثُمَّ تَوَلَّيۡتُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۖ فَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ لَكُنتُم مِّنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ

Itaat icin saglam soz verdikten sonra, arkasından doneklik ettiniz. Eger Allah’ın fazlı ve rahmeti uzerinize inmeyeydi, elbette kendini aldatmıslardan olurdunuz
Surah Al-Baqara, Verse 64


وَلَقَدۡ عَلِمۡتُمُ ٱلَّذِينَ ٱعۡتَدَوۡاْ مِنكُمۡ فِي ٱلسَّبۡتِ فَقُلۡنَا لَهُمۡ كُونُواْ قِرَدَةً خَٰسِـِٔينَ

Gercekten siz bilirsiniz ki, Davud (Aleyhisselam) zamanında kavminiz, cumartesi gunu, balık avından men edilmisken, icinizden bu emri cigneyip gecenlere: “- zelil ve hakir maymunlar olun.” dedik. (uc gun sonra da helak oldular)
Surah Al-Baqara, Verse 65


فَجَعَلۡنَٰهَا نَكَٰلٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهَا وَمَا خَلۡفَهَا وَمَوۡعِظَةٗ لِّلۡمُتَّقِينَ

Biz, o azabı; onlarla bulunanlara, onlardan sonra gelip duyanlara, ibret; ve takva sahibi muminlere de bir nasihat kıldık
Surah Al-Baqara, Verse 66


وَإِذۡ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِۦٓ إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُكُمۡ أَن تَذۡبَحُواْ بَقَرَةٗۖ قَالُوٓاْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُوٗاۖ قَالَ أَعُوذُ بِٱللَّهِ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡجَٰهِلِينَ

Bir vakit de Musa kavmine: “Allah, size bir sıgır kesmenizi emrediyor.” demisti. Onlar: “Bizi alayamı alıyorsun?” demislerdi. Musa da: “ Ben cahillerden olmaktan Allah’a sıgınırım” demisti. (Musa’nın kavminde bir adam oldurulmus olup katili bilinemiyordu. Bunun uzerine Musa’dan Allah’a dua ederek kaatili ogrenivermesi istenmisti. O da, Allah’a dua etti ve kavmine: “-Allah size bir sıgır bogazlamanızı emrediyor.” demisti. Once Musa’ya karsı bu sozu hakikate uzak gormusler, sonra ciddiyetini anlamıslar ve)
Surah Al-Baqara, Verse 67


قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَۚ قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ لَّا فَارِضٞ وَلَا بِكۡرٌ عَوَانُۢ بَيۡنَ ذَٰلِكَۖ فَٱفۡعَلُواْ مَا تُؤۡمَرُونَ

Bizim icin Rabbına dua et de o sıgırın durumunu acıkca bize bildirsin, demislerdi. Musa: “- Allah buyuruyor ki, o ne cok yaslı, ne de pek genc, ikisi ortası bir dinc sıgırdır. Artık emrolundugunuz seyi yapın.” demisti
Surah Al-Baqara, Verse 68


قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوۡنُهَاۚ قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ صَفۡرَآءُ فَاقِعٞ لَّوۡنُهَا تَسُرُّ ٱلنَّـٰظِرِينَ

(Yine) soyle demislerdi: “- Bizim icin Rabbine dua et de, onun rengi nedir? bize acıklasın. “Musa da: “-Rabbim buyuruyor ki, o , bakanlara ferahlık verecek altın sarısı gibi bir sıgırdır.” demisti
Surah Al-Baqara, Verse 69


قَالُواْ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ ٱلۡبَقَرَ تَشَٰبَهَ عَلَيۡنَا وَإِنَّآ إِن شَآءَ ٱللَّهُ لَمُهۡتَدُونَ

Onlar (tekrar) soyle dediler: “ - Bizim icin Rabbine dua et de bize acıklasın, nedir o? Cunku bizce sıgırlar birbirine benziyor. Allah dilerse, biz (kesilmesi istenen o sıgırı) elbette buluruz ve hidayete ereriz.”
Surah Al-Baqara, Verse 70


قَالَ إِنَّهُۥ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٞ لَّا ذَلُولٞ تُثِيرُ ٱلۡأَرۡضَ وَلَا تَسۡقِي ٱلۡحَرۡثَ مُسَلَّمَةٞ لَّا شِيَةَ فِيهَاۚ قَالُواْ ٱلۡـَٰٔنَ جِئۡتَ بِٱلۡحَقِّۚ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفۡعَلُونَ

Musa dedi ki, Allah Teala soyle buyuruyor: “- bir sıgırdır ki, ne cifte kosulur, tarla surer, ne de ekin sular; ayıbsız ve salmadır. Alaca degildir. Israil Ogulları: “- Iste simdi, inegin vasıfını dogru ve tastamam getirdin.” dediler. Bunun uzerine o inegi (bulub) bogazladılar ki, az kalsın bunu yapamıyacaklardı
Surah Al-Baqara, Verse 71


وَإِذۡ قَتَلۡتُمۡ نَفۡسٗا فَٱدَّـٰرَ ٰٔتُمۡ فِيهَاۖ وَٱللَّهُ مُخۡرِجٞ مَّا كُنتُمۡ تَكۡتُمُونَ

Hani o vakıt, bir kisiyi oldurmustunuz de, oldurenin kim oldugunu saklayıp sucu ustunuzden birbirinize atmıstınız. Halbuki, Allah gizlediginiz seyi acıga cıkarıcıdır
Surah Al-Baqara, Verse 72


فَقُلۡنَا ٱضۡرِبُوهُ بِبَعۡضِهَاۚ كَذَٰلِكَ يُحۡيِ ٱللَّهُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَيُرِيكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ

Iste bunun icin dedik ki, o sıgırın bir parcasıyla (kaatili bilinmiyen) oluye vurun. (onlar da vurdular, olu dirildi). Bunun gibi, Cenab’ı Allah oluleri diriltir ve bu oluyu diriltmekle size kudret ve ayetlerini gosterir, umulur ki, akıllanasınız
Surah Al-Baqara, Verse 73


ثُمَّ قَسَتۡ قُلُوبُكُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَٱلۡحِجَارَةِ أَوۡ أَشَدُّ قَسۡوَةٗۚ وَإِنَّ مِنَ ٱلۡحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنۡهُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخۡرُجُ مِنۡهُ ٱلۡمَآءُۚ وَإِنَّ مِنۡهَا لَمَا يَهۡبِطُ مِنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

(Ne yazık ki) bu olunun dirilmesinden sonra (ibret alacakken) kalbleriniz katılastı. O kalbleriniz taslar gibi veya ondan daha katı... Cunku tasların oylesi var ki, icinden nehirler kaynar tasar; oylesi var ki, yarılıp ondan cesme gibi sarıl sarıl su akar ve oylesi var ki, Allah korkusundan (dagdan) asagı yuvarlanır duser. Allah Teala yaptıgınız islerden gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 74


۞أَفَتَطۡمَعُونَ أَن يُؤۡمِنُواْ لَكُمۡ وَقَدۡ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ يَسۡمَعُونَ كَلَٰمَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُۥ مِنۢ بَعۡدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ

Ey muminler, Yahudilerin size inanacaklarını umar mısınız? Halbuki onlardan bir zumre vardı ki, Allah’ın kelamını (Tevratı) dinlerler ve duyarlardı da, hakkı anladıktan sonra, onu bile bile degistirirlerdi
Surah Al-Baqara, Verse 75


وَإِذَا لَقُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعۡضُهُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٖ قَالُوٓاْ أَتُحَدِّثُونَهُم بِمَا فَتَحَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ لِيُحَآجُّوكُم بِهِۦ عِندَ رَبِّكُمۡۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

Yahudilerin munafıkları; muminlerle karsılastıkları zaman; “- Biz de sizin gibi muminleriz” derlerdi. Birbirleriyle tenhada basbasa kaldıkları vakit, ileri gelen Yahudiler, munafıklara:”- Allah’ın size beyan buyurdugu (Rasulullah’a ait Tevrat’daki vasıfları), muminler, Rabbiniz katında aleyhinize delil getirsinler diye mi onlara soyleyip duruyorsunuz? buna aklınız ermiyor mu” derlerdi
Surah Al-Baqara, Verse 76


أَوَلَا يَعۡلَمُونَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَ

Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah, gizledikleri seyi de, acıkladıklarını da tamamen bilir
Surah Al-Baqara, Verse 77


وَمِنۡهُمۡ أُمِّيُّونَ لَا يَعۡلَمُونَ ٱلۡكِتَٰبَ إِلَّآ أَمَانِيَّ وَإِنۡ هُمۡ إِلَّا يَظُنُّونَ

Yahudiler icinde okuma ve yazma bilmiyenler vardır ki, Tevrat’ı anlamaz cahillerdir. Ancak bir takım kuruntu yıgını uydurmalar duzer, sadece suphe ve zanda bulunurlar
Surah Al-Baqara, Verse 78


فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ يَكۡتُبُونَ ٱلۡكِتَٰبَ بِأَيۡدِيهِمۡ ثُمَّ يَقُولُونَ هَٰذَا مِنۡ عِندِ ٱللَّهِ لِيَشۡتَرُواْ بِهِۦ ثَمَنٗا قَلِيلٗاۖ فَوَيۡلٞ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتۡ أَيۡدِيهِمۡ وَوَيۡلٞ لَّهُم مِّمَّا يَكۡسِبُونَ

Artık buyuk azab o kimseleredir ki, kendi elleriyle Tevrat’ı yazarlar da, sonra biraz para almak icin: “- Bu Allah tarafındandır.” derler. Ellerinin yazdıkları yuzunden buyuk azab onlara; kazanmakta oldukları gunah yuzunden yazıklar olsun onlara
Surah Al-Baqara, Verse 79


وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا ٱلنَّارُ إِلَّآ أَيَّامٗا مَّعۡدُودَةٗۚ قُلۡ أَتَّخَذۡتُمۡ عِندَ ٱللَّهِ عَهۡدٗا فَلَن يُخۡلِفَ ٱللَّهُ عَهۡدَهُۥٓۖ أَمۡ تَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

O yahudiler: “-Bize sayılı bir kac gunden baska asla cehennem atesi dokunmaz.” dediler. Ey Habibim, onlara de ki, size o muddetten daha ziyade azab edilmiyecegine dair Allah’dan bir vaad mı aldınız? Boyle ise, Allah ahd ve vaadinden asla caymaz. Yoksa Allah’a karsı bilemiyeceginiz seyleri mi soyluyorsunuz
Surah Al-Baqara, Verse 80


بَلَىٰۚ مَن كَسَبَ سَيِّئَةٗ وَأَحَٰطَتۡ بِهِۦ خَطِيٓـَٔتُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Gercekten bir kimse gunah ve kufru kazanır da, gunahları onu her taraftan cevrelerse, iste boyle kimseler Cehennem ehlidirler ve orada ebedi olarak kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 81


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Iman edip salih ameller isliyenler ise, onlar da cennet ehlidirler, ebedi olarak orada kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 82


وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ لَا تَعۡبُدُونَ إِلَّا ٱللَّهَ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَانٗا وَذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسۡنٗا وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ ثُمَّ تَوَلَّيۡتُمۡ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنكُمۡ وَأَنتُم مُّعۡرِضُونَ

Ve bir vakit, Israil Ogullarının soyle ahd ve misakını aldık: “- Allah’dan baskasına tapınmayacaksınız, ana-babaya, akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik yapın, insanlara guzellikle soyleyin, namazı kılın, zekat verin.” Sonra, pek azınız mustesna, verdiginiz bu saglam sozden yuzcevirdiniz ve hala da sozunuzden donmekte devamlısınız
Surah Al-Baqara, Verse 83


وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ لَا تَسۡفِكُونَ دِمَآءَكُمۡ وَلَا تُخۡرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ ثُمَّ أَقۡرَرۡتُمۡ وَأَنتُمۡ تَشۡهَدُونَ

Yine bir vakıt sizden soyle kesin soz almıstık: “ Birbirinizin kanlarını dokmiyeceksiniz, birbirinize zulum yaparak bir kısmınızı yurdlarınızdan cıkarmıyacaksınız.” Sonra, siz de bunları ikrar ve kabul ettiniz. Bununla beraber gecmislerinizin bu ahdine siz de sahitlik edersiniz (ve bu ahitleri Tevrat’da da goruyorsunuz)
Surah Al-Baqara, Verse 84


ثُمَّ أَنتُمۡ هَـٰٓؤُلَآءِ تَقۡتُلُونَ أَنفُسَكُمۡ وَتُخۡرِجُونَ فَرِيقٗا مِّنكُم مِّن دِيَٰرِهِمۡ تَظَٰهَرُونَ عَلَيۡهِم بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَإِن يَأۡتُوكُمۡ أُسَٰرَىٰ تُفَٰدُوهُمۡ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيۡكُمۡ إِخۡرَاجُهُمۡۚ أَفَتُؤۡمِنُونَ بِبَعۡضِ ٱلۡكِتَٰبِ وَتَكۡفُرُونَ بِبَعۡضٖۚ فَمَا جَزَآءُ مَن يَفۡعَلُ ذَٰلِكَ مِنكُمۡ إِلَّا خِزۡيٞ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يُرَدُّونَ إِلَىٰٓ أَشَدِّ ٱلۡعَذَابِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

(Kan dokmemek ve birbirinizi yurdlarınızdan cıkarmamak uzere ahd ve ikrardan) sonra sizler, o kimselersiniz ki, kendi adamlarınızı olduruyorsunuz ve icinizden bir zumreyi yurdlarından cıkarıp aleyhlerinde zulum ve dusmanlıkla birleserek yardımlasıyorsunuz. Eger onlar, esir olup size gelirlerse, mal karsılıgında esir mubadelesi yaparsınız da yine onların yurdlarında kalmasına musaade etmezsiniz. Halbuki, onların yurdlarından cıkarılması size haram kılınmıstı. Yoksa siz, Tevrat ahkamının bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Simdi sizden bu ahdi bozan kimsenin cezası, ancak dunyada rusvaylık ve bayagılık, kıyamette en siddetli azaba atılmaktır. Allah sizin bu ahdi bozmanızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 85


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا بِٱلۡأٓخِرَةِۖ فَلَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

Bunlar ahireti dunya hayatına satmıs kimselerdir. Onun icin bunlardan azab hafifletilmez ve kendilerine yardım da edilmez
Surah Al-Baqara, Verse 86


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَقَفَّيۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِۦ بِٱلرُّسُلِۖ وَءَاتَيۡنَا عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَأَيَّدۡنَٰهُ بِرُوحِ ٱلۡقُدُسِۗ أَفَكُلَّمَا جَآءَكُمۡ رَسُولُۢ بِمَا لَا تَهۡوَىٰٓ أَنفُسُكُمُ ٱسۡتَكۡبَرۡتُمۡ فَفَرِيقٗا كَذَّبۡتُمۡ وَفَرِيقٗا تَقۡتُلُونَ

Celalim hakkı icin: Biz Musa’ya Tevrat’ı verdik ve Musa’dan sonra birbiri ardınca peygamberler gonderdik. Meryem’in oglu Isa’ya oluleri diriltmek gibi, acık mucizeler verdik ve onu Cebrail Aleyhisselam ile kuvvetlendirdik. Artık size nefislerinizin hoslanmayacagı bir emirle bir peygamber geldikce kibirlendiniz ve inad ettiniz. Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da oldurdunuz (Zekeriyya ve Yahya gibi)
Surah Al-Baqara, Verse 87


وَقَالُواْ قُلُوبُنَا غُلۡفُۢۚ بَل لَّعَنَهُمُ ٱللَّهُ بِكُفۡرِهِمۡ فَقَلِيلٗا مَّا يُؤۡمِنُونَ

Yahudiler, Kur’an’ı anlamak ve bu kelamı kabul etmek hususunda: “-Kalblerimiz ortulu ve kılıflıdır.” dediler. Oyle degil, bilakis Allah onları kufurleri sebebiyle rahmetinden kovmustur. Onlardan (Ibni Selam ve arkadasları gibi) ancak az kimseler iman ederler
Surah Al-Baqara, Verse 88


وَلَمَّا جَآءَهُمۡ كِتَٰبٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٞ لِّمَا مَعَهُمۡ وَكَانُواْ مِن قَبۡلُ يَسۡتَفۡتِحُونَ عَلَى ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَآءَهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِۦۚ فَلَعۡنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ

Vakta ki onlara (Yahudi’lere), Allah katında beraberlerindekini (Tevrat’ı iman esaslarında) tasdik eden Kur’an geldi, (bunu tanımadılar); halbuki Kur’an gelmeden once, (bu yahudiler, arap musrikleri ile mucadelelerinde zor duruma dustukleri zaman: Tevrat’da anılan ahir zaman Peygamberi gelseydi de bize yardım etseydi diye) o musriklere karsı (Allah’dan) imdat diliyorlardı. Iste o (Tevrat’da vasfını) bildikleri (Peygamber) onlara gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah’ın laneti o kafirler uzerine olsun
Surah Al-Baqara, Verse 89


بِئۡسَمَا ٱشۡتَرَوۡاْ بِهِۦٓ أَنفُسَهُمۡ أَن يَكۡفُرُواْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بَغۡيًا أَن يُنَزِّلَ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۖ فَبَآءُو بِغَضَبٍ عَلَىٰ غَضَبٖۚ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٞ مُّهِينٞ

Cenab’ı Allah, fazlıyla kullarından diledigi kimseye peygamberlik ihsan buyurmasına hased edip, indirdigi Kur’an’ı inkar etmeleri ve bu sebeple nefislerini atese atısları ne cirkin seydir! Iste Yahudi’ler, Allah’ın bir gazabından sonra (Hz. Isa ve Incil’i inkar ettiklerinden dolayı gazaba ugramalarından baska) bir gazaba tutuldular. (Hazreti Peygamberi ve Kur’an-ı Kerimi inkar ettiklerinden) O kafirler icin hor ve zelil edici bir azab vardır
Surah Al-Baqara, Verse 90


وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ ءَامِنُواْ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ نُؤۡمِنُ بِمَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا وَيَكۡفُرُونَ بِمَا وَرَآءَهُۥ وَهُوَ ٱلۡحَقُّ مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَهُمۡۗ قُلۡ فَلِمَ تَقۡتُلُونَ أَنۢبِيَآءَ ٱللَّهِ مِن قَبۡلُ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ

Yahudi’lere: “Cenab’ı Allah”ın indirdigi Incil ve Kur’an’a iman edin” denildigi zaman: “- Biz, bize indirilen Tevrat’a iman ederiz.” derler ve ondan baskasını inkar ederler. Halbuki o Kur’an, onlardaki Tevrat’ı tasdik eden bir gercektir. Habibim, sen onlara soyle de: “- Madem ki Tevrat’a iman ediyorsunuz, daha once gelen Allah’ın peygamberlerini nicin olduruyordunuz?”
Surah Al-Baqara, Verse 91


۞وَلَقَدۡ جَآءَكُم مُّوسَىٰ بِٱلۡبَيِّنَٰتِ ثُمَّ ٱتَّخَذۡتُمُ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِهِۦ وَأَنتُمۡ ظَٰلِمُونَ

Celalim hakkı icin, Musa Aleyhisselam size dogru haber ve mucizelerle gelmisken, o, Tur’a gittikten sonra, siz buzagıyı ilah edindiniz ve boylece zalimlerden oldunuz
Surah Al-Baqara, Verse 92


وَإِذۡ أَخَذۡنَا مِيثَٰقَكُمۡ وَرَفَعۡنَا فَوۡقَكُمُ ٱلطُّورَ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱسۡمَعُواْۖ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَعَصَيۡنَا وَأُشۡرِبُواْ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلۡعِجۡلَ بِكُفۡرِهِمۡۚ قُلۡ بِئۡسَمَا يَأۡمُرُكُم بِهِۦٓ إِيمَٰنُكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ

Bir vakıt: “- Size verdigimiz Tevrat’ı kuvvetle tutun, emirlerini dinleyip geregince amel edin.” diye Tur’u uzerinize kaldırıp sizden saglam ahd almıstık. Onlar: “-Kulagımızla isittik, kalbimizle isyan ettik.” demislerdi. Cunku kufurleri sebebiyle kalblerine buzagı sevgisi sinmisti. Habibim, onlara soyle de: “Eger siz mumin olsanız, imanınız size buzagıya tapın ve Kur’an’ı inkar edin diye” cirkin seyleri emretmezdi
Surah Al-Baqara, Verse 93


قُلۡ إِن كَانَتۡ لَكُمُ ٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ عِندَ ٱللَّهِ خَالِصَةٗ مِّن دُونِ ٱلنَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ ٱلۡمَوۡتَ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Ey Rasulum (Yahudilere) Soyle: “Eger Cennet (sizin iddianıza gore), diger insanlara ait olmayıp Allah tarafından size has kılınmıs ise, ve bunda sadıklarsanız, olumu temenni edin. (Cunku Cennet, mutlaka kendisine ait oldugunu bilen kimse, ona kavusmaga sebep olan olumu, elbette ister ve arzular)
Surah Al-Baqara, Verse 94


وَلَن يَتَمَنَّوۡهُ أَبَدَۢا بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ

Fakat onlar, peygamberleri oldurmek ve Tevrat’ı tahrif etmek gibi, onceden elleriyle yaptıkları gunah sebebiyle azaba hak kazandıklarını bildiklerinden elbette ve hic bir zaman olumu temenni etmezler. Allah, zalimleri hakkıyle bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 95


وَلَتَجِدَنَّهُمۡ أَحۡرَصَ ٱلنَّاسِ عَلَىٰ حَيَوٰةٖ وَمِنَ ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْۚ يَوَدُّ أَحَدُهُمۡ لَوۡ يُعَمَّرُ أَلۡفَ سَنَةٖ وَمَا هُوَ بِمُزَحۡزِحِهِۦ مِنَ ٱلۡعَذَابِ أَن يُعَمَّرَۗ وَٱللَّهُ بَصِيرُۢ بِمَا يَعۡمَلُونَ

Sen, Yahudi ve musrikleri, dunya hayatı uzerine, insanların en harisi bulursun. Bu musriklerden bazısı, bin sene yasamagı arzu eder. Halbuki yasamak, onu azabdan uzaklastıracak degildir. Allah onların ne yaptıgını gormektedir ve gorucudur
Surah Al-Baqara, Verse 96


قُلۡ مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّـجِبۡرِيلَ فَإِنَّهُۥ نَزَّلَهُۥ عَلَىٰ قَلۡبِكَ بِإِذۡنِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ وَهُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ

Ey Rasulum soyle: Her kim Cibril’e dusman ise, kininden helak olsun. Gercekten Cibril, daha once indirilen kitabları tasdik etmekte olan Kur’an’ı, Allah’ın izniyle senin kalbine indirdi; ve Kur’an-ı Kerim, dogru yol gosterici, muminlere derecelerle kurtulusu mujdeleyicidir
Surah Al-Baqara, Verse 97


مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّلَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَجِبۡرِيلَ وَمِيكَىٰلَ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَدُوّٞ لِّلۡكَٰفِرِينَ

Kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cibril’e Mikal’e dusman olursa bilsin ki, Allah kafirlerin dusmanıdır
Surah Al-Baqara, Verse 98


وَلَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖۖ وَمَا يَكۡفُرُ بِهَآ إِلَّا ٱلۡفَٰسِقُونَ

Biz, sana, ahkamı acıklayan ayetler indirdik. Onları fasıklardan (kafirlerden) baskaları inkar etmez
Surah Al-Baqara, Verse 99


أَوَكُلَّمَا عَٰهَدُواْ عَهۡدٗا نَّبَذَهُۥ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ

O Yahudiler, her ne zaman bir ahd uzerine anlasma yapmıslarsa, iclerinden bir topluluk o ahdi bozup atıvermedi mi? Hatta az bir topluluk degil, onların cogu ahd tanımaz imansızlardır
Surah Al-Baqara, Verse 100


وَلَمَّا جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٞ لِّمَا مَعَهُمۡ نَبَذَ فَرِيقٞ مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَرَآءَ ظُهُورِهِمۡ كَأَنَّهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Yahudilere, kendileri ile olan Tevrat’ı tasdik edici, Allah tarafından bir peygamber geldigi zaman, kendilerine kitab verilenlerden bir topluluk, sanki onun Allah kitabı oldugunu bilmiyormus gibi, Tevrat’ı arkalarına attılar ve ondan yuz cevirdiler
Surah Al-Baqara, Verse 101


وَٱتَّبَعُواْ مَا تَتۡلُواْ ٱلشَّيَٰطِينُ عَلَىٰ مُلۡكِ سُلَيۡمَٰنَۖ وَمَا كَفَرَ سُلَيۡمَٰنُ وَلَٰكِنَّ ٱلشَّيَٰطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ ٱلنَّاسَ ٱلسِّحۡرَ وَمَآ أُنزِلَ عَلَى ٱلۡمَلَكَيۡنِ بِبَابِلَ هَٰرُوتَ وَمَٰرُوتَۚ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنۡ أَحَدٍ حَتَّىٰ يَقُولَآ إِنَّمَا نَحۡنُ فِتۡنَةٞ فَلَا تَكۡفُرۡۖ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنۡهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِۦ بَيۡنَ ٱلۡمَرۡءِ وَزَوۡجِهِۦۚ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِۦ مِنۡ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمۡ وَلَا يَنفَعُهُمۡۚ وَلَقَدۡ عَلِمُواْ لَمَنِ ٱشۡتَرَىٰهُ مَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِنۡ خَلَٰقٖۚ وَلَبِئۡسَ مَا شَرَوۡاْ بِهِۦٓ أَنفُسَهُمۡۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ

(Yahudi’ler Allah’ın kitabını bırakarak sihir yapmaga basladılar) ve Suleyman Aleyhisselamın (devletini yıkmak icin) saltanatı aleyhine seytanların okudukları seye (sihire) tabi oldular. Hazreti Suleyman (nihayet onlara galib gelmekle) sihir edip kafir olmadı. Fakat seytanlar, insanlara sihir ogrettiklerinden kafir oldular; Babil (sehrin) deki Harut ile Marut isimli iki melege indirilen seyleri (sihirleri) ogretiyorlardı. Halbuki, o iki melek: “- Biz ancak bir imtihan ve tecrube icin Allah tarafından gonderildik; sakın sihir yapmayı caiz gorupte kafir olma!” demedikce bir kimseye ogretmiyorlardı. Iste insanlar, karı ile koca arasını ayıracak seyleri, o meleklerden ogreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkca sihirbazların buyusu ve sihri hic bir kimseye zarar verici degildir. Onlar (Yahudiler ve Seytanlar) ise, kendilerini zarara sokacak ve hic bir fayda vermiyecek seyleri ogreniyorlardı. Andolsun, onlar biliyorlar ki, sihri satın alan kimse icin, ahirette bir nasib yoktur. Onlar sihir yapmayı benimsemekle nefislerini ne kotu seye satmıs olduklarını eger bir bilseler
Surah Al-Baqara, Verse 102


وَلَوۡ أَنَّهُمۡ ءَامَنُواْ وَٱتَّقَوۡاْ لَمَثُوبَةٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ خَيۡرٞۚ لَّوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ

Eger Yahudiler Peygambere ve Kur’an’a iman edip de sihir yapmaktan sakınsalardı, Allah’ın sevabı onlar icin hayırlı olurdu; bunu bilselerdi
Surah Al-Baqara, Verse 103


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَقُولُواْ رَٰعِنَا وَقُولُواْ ٱنظُرۡنَا وَٱسۡمَعُواْۗ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Ey iman edenler, (siz peygamber aleyhisselama, bizi gozet manasına geldigi gibi, Ibrani lisanında Yahudilerin sovme manasına kullandıkları) “Raina” lafzı ile hitap etmeyin. Bize bak, manasına gelen “Unzurna” deyin. Allah’ın hukmunu dinleyip kabul edin. Bu sekilde harekette bulunan kafirler icin cok acıklı bir azap vardır
Surah Al-Baqara, Verse 104


مَّا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ وَلَا ٱلۡمُشۡرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيۡكُم مِّنۡ خَيۡرٖ مِّن رَّبِّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَخۡتَصُّ بِرَحۡمَتِهِۦ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ ذُو ٱلۡفَضۡلِ ٱلۡعَظِيمِ

Ne ehli kitaptan olan kafirler, ne de musrikler, size Rabbınızdan hic bir hayır indirilmesini sevmez ve istemezler. Allah nubuvvet ve vahyi, rahmetiyle diledigi kimseye tahsis eder. Allah buyuk ihsan sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 105


۞مَا نَنسَخۡ مِنۡ ءَايَةٍ أَوۡ نُنسِهَا نَأۡتِ بِخَيۡرٖ مِّنۡهَآ أَوۡ مِثۡلِهَآۗ أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ

Biz, bir ayetin hukmunu diger bir ayetle degistirirsek veya unutturursak (geri bırakırsak) ondan daha hayırlısını yahud onun benzerini getiririz. Cenab’ı Allah’ın her seye kadir oldugunu bilmedin mi
Surah Al-Baqara, Verse 106


أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۗ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ

Bilmezmisin ki, goklerin ve yerin saltanatı Allah’ındır ve sizin icin Allah’dan baska bir dost ve yardımcı yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 107


أَمۡ تُرِيدُونَ أَن تَسۡـَٔلُواْ رَسُولَكُمۡ كَمَا سُئِلَ مُوسَىٰ مِن قَبۡلُۗ وَمَن يَتَبَدَّلِ ٱلۡكُفۡرَ بِٱلۡإِيمَٰنِ فَقَدۡ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ

Yoksa, siz evvelce Hazreti Musa’ya soruldugu gibi, peygamberinizi sorguya cekmek mi istiyorsunuz? Imanı kufre degisen kimse, artık duz yolun ortasında sapıtmıstır
Surah Al-Baqara, Verse 108


وَدَّ كَثِيرٞ مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَوۡ يَرُدُّونَكُم مِّنۢ بَعۡدِ إِيمَٰنِكُمۡ كُفَّارًا حَسَدٗا مِّنۡ عِندِ أَنفُسِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ ٱلۡحَقُّۖ فَٱعۡفُواْ وَٱصۡفَحُواْ حَتَّىٰ يَأۡتِيَ ٱللَّهُ بِأَمۡرِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

Kitap ehlinden cok kimseler -ki onlar icin Islam ve Kur’an, zahir ve acık olmusken- nefislerindeki hasedlerinden oturu sizi, imanınızdan sonra kufre cevirmek isterler. Simdi, ey Muslumanlar, Allah, savas etmek veya cizye almak hususunda (size) emredinceye kadar, onları bagıslayın ve kınamayın. Suphesiz Allah her seye kadirdir
Surah Al-Baqara, Verse 109


وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَۚ وَمَا تُقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُم مِّنۡ خَيۡرٖ تَجِدُوهُ عِندَ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ

Namazı, geregi gibi kılın, zekatı verin ve hayır islerden nefisleriniz icin onden her ne gonderirseniz, Allah katında onun sevabını bulursunuz. Suphesiz Allah, butun yaptıklarınızı gorucu ve karsılıgını vericidir
Surah Al-Baqara, Verse 110


وَقَالُواْ لَن يَدۡخُلَ ٱلۡجَنَّةَ إِلَّا مَن كَانَ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰۗ تِلۡكَ أَمَانِيُّهُمۡۗ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Yahudi’ler, “-Cennet’e ancak yahudi olanlar girer” ve hristiyanlar da, yine: “-cennet’e ancak hristiyan olanlar girer” dediler. Bu, onların kuruntularıdır. Ey Habibim, onlara soyle “- Eger bu davanızda sadık kimselerseniz delilinizi getirin
Surah Al-Baqara, Verse 111


بَلَىٰۚ مَنۡ أَسۡلَمَ وَجۡهَهُۥ لِلَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ فَلَهُۥٓ أَجۡرُهُۥ عِندَ رَبِّهِۦ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Hayır, onların dedikleri gibi degil! Her kim, taat ve amelinde muvahhid bir mumin oldugu halde, kendini tamamen Allah’a teslim ederse, onun icin, Rabbi katında amelinin mukafatı olarak Cennet vardır. Onlara hic bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar
Surah Al-Baqara, Verse 112


وَقَالَتِ ٱلۡيَهُودُ لَيۡسَتِ ٱلنَّصَٰرَىٰ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَقَالَتِ ٱلنَّصَٰرَىٰ لَيۡسَتِ ٱلۡيَهُودُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَهُمۡ يَتۡلُونَ ٱلۡكِتَٰبَۗ كَذَٰلِكَ قَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ مِثۡلَ قَوۡلِهِمۡۚ فَٱللَّهُ يَحۡكُمُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Yahudi’ler: “- Hristiyanlar, din isinde bir sey uzre degildirler.” dediler. Hristiyanlar da: “Yahudiler, din isinde guvenilir bir sey uzre degildir.” dediler. Halbuki hepsi kendilerine indirilen Tevrat ve Incil’i okuyorlar. Kitab ehli olmayan ve okumak bilmeyen Arap musrikleri de Yahudilerle Hristiyanların soyledikleri gibi soylerler. Allah, ayrılıga dustukleri seyde, kıyamet gunu aralarında hukmunu verecek (haklıyı Cennete ve haksızı Cehenneme koyacaktır)
Surah Al-Baqara, Verse 113


وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ أَن يُذۡكَرَ فِيهَا ٱسۡمُهُۥ وَسَعَىٰ فِي خَرَابِهَآۚ أُوْلَـٰٓئِكَ مَا كَانَ لَهُمۡ أَن يَدۡخُلُوهَآ إِلَّا خَآئِفِينَۚ لَهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا خِزۡيٞ وَلَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٞ

Allah’ın mescidlerini, iclerinde Allah’ın ismi anılmaktan meneden ve harab olmaları yolunda calısan kimselerden daha zalim kim vardır? Bunların mescidlere ancak korka korka girmek hakları olabilir. O kafirlere dunyada zillet ve rusvaylık vardır. Ahirette en buyuk azap da onlarındır
Surah Al-Baqara, Verse 114


وَلِلَّهِ ٱلۡمَشۡرِقُ وَٱلۡمَغۡرِبُۚ فَأَيۡنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجۡهُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ

Dogu ve batı, her yer Cenab’ı Allah’ındır. (Namaz kılmak icin kıbleyi arastırdıktan sonra) hangi tarafa yonelirseniz, orası Allah’a ibadet yonudur. Suphesiz ki Allah’ın magfireti genistir, O her seyi bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 115


وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۖ بَل لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ كُلّٞ لَّهُۥ قَٰنِتُونَ

Yahudi, hristiyan ve musrikler: “- Allah, cocuk edindi” dediler. Allah, o zalimlerin bu sozunden munezzehtir. Dogrusu goklerde ve yerde ne varsa, hepsi onun; hepsi onun emrine boyun egmistir
Surah Al-Baqara, Verse 116


بَدِيعُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَإِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ

Goklerin ve yerin yaratıcısıdır. Bir isin olmasını istese ona yalnız; “ol” der, o da oluverir
Surah Al-Baqara, Verse 117


وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ لَوۡلَا يُكَلِّمُنَا ٱللَّهُ أَوۡ تَأۡتِينَآ ءَايَةٞۗ كَذَٰلِكَ قَالَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِم مِّثۡلَ قَوۡلِهِمۡۘ تَشَٰبَهَتۡ قُلُوبُهُمۡۗ قَدۡ بَيَّنَّا ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يُوقِنُونَ

Musriklerin ve kitap ehlinin cahilleri: “- Allah, bize senin hak peygamber oldugunu soyleyeydi, yahud sen bize bir alamet getireydin ya” dediler. Bunlardan once Yahudi ve Hristiyanlar da tıpkı bunlar gibi (peygamberlerine: “-Bize Allah’ı asikar goster ve gokten sofra indir.”) soylemislerdi. Kufur ve inadda kalbleri birbirine benzemistir. Biz hakikatı anlayanlara mucizeleri apacık gosterdik
Surah Al-Baqara, Verse 118


إِنَّآ أَرۡسَلۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ بَشِيرٗا وَنَذِيرٗاۖ وَلَا تُسۡـَٔلُ عَنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡجَحِيمِ

Suphe yok ki, biz seni rahmetimizin mujdecisi ve azabımızın habercisi olarak hak Kur’an ile gonderdik; sen o cehennemliklerden sorumlu da degilsin
Surah Al-Baqara, Verse 119


وَلَن تَرۡضَىٰ عَنكَ ٱلۡيَهُودُ وَلَا ٱلنَّصَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمۡۗ قُلۡ إِنَّ هُدَى ٱللَّهِ هُوَ ٱلۡهُدَىٰۗ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم بَعۡدَ ٱلَّذِي جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ

Sen milletlerine tabi olmadıkca, ne Yahudiler, ne de Hristiyanlar senden asla hosnud ve razı olmazlar. Ey Habibim, onlara de ki, yol Allah’ın gosterdigi yoldur; Islamdır. Sana gelen vahy ve Islamdan sonra heva ve heveslerine tabi olacak olursan, Allah’ın azabından seni koruyacak hicbir dost ve yardımcı yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 120


ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَتۡلُونَهُۥ حَقَّ تِلَاوَتِهِۦٓ أُوْلَـٰٓئِكَ يُؤۡمِنُونَ بِهِۦۗ وَمَن يَكۡفُرۡ بِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Kendilerine kitap verdigimiz kimseler, o kitabı, hak oldugunu bilerek okurlar. Iste onlar, tahrif yapmaksızın kitablarına iman edenlerdir. Her kim de kitabı inkar eder ve degistirirse, onlar dinlerinde ziyan edenlerdir
Surah Al-Baqara, Verse 121


يَٰبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتِيَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتُ عَلَيۡكُمۡ وَأَنِّي فَضَّلۡتُكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ey Israil ogulları! Sizlere ihsan ettigim nimetimi ve atalarınızı vaktiyle alemdeki ummetlerin uzerine ustun kıldıgımı hatırlayın
Surah Al-Baqara, Verse 122


وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا لَّا تَجۡزِي نَفۡسٌ عَن نَّفۡسٖ شَيۡـٔٗا وَلَا يُقۡبَلُ مِنۡهَا عَدۡلٞ وَلَا تَنفَعُهَا شَفَٰعَةٞ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

O gunden korkun ki, orada kimse kimseden bir sey odeyemez (kimse baskasının borc ve mes’uliyetini karsılayamaz), azabdan kurtulmak icin kimseden bedel kabul edilmez; ve kafir oldugu halde kimseye sefaat fayda vermez, hem de hic bir taraftan yardım olunmazlar
Surah Al-Baqara, Verse 123


۞وَإِذِ ٱبۡتَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ رَبُّهُۥ بِكَلِمَٰتٖ فَأَتَمَّهُنَّۖ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامٗاۖ قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِيۖ قَالَ لَا يَنَالُ عَهۡدِي ٱلظَّـٰلِمِينَ

Hatırlayın ki bir vakıt Hz. Ibrahim’i, Rabbi bir takım kelimelerle (emir ve yasaklarla) imtihan etti. Hz. Ibrahim o kelimeleri tamamen yerine getirdi. Allah: “- Ben, seni, insanlara (dinde onder) imam yapacagım ( ta ki, din islerinde sana uysunlar).” buyurdu. Hazreti Ibrahim: “- Benim zurriyetimi de imam yap.” diye yalvardı. Allah: “- Senin zurriyetinden olan zalimler benim imametime nail olamaz.” buyurdu
Surah Al-Baqara, Verse 124


وَإِذۡ جَعَلۡنَا ٱلۡبَيۡتَ مَثَابَةٗ لِّلنَّاسِ وَأَمۡنٗا وَٱتَّخِذُواْ مِن مَّقَامِ إِبۡرَٰهِـۧمَ مُصَلّٗىۖ وَعَهِدۡنَآ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ أَن طَهِّرَا بَيۡتِيَ لِلطَّآئِفِينَ وَٱلۡعَٰكِفِينَ وَٱلرُّكَّعِ ٱلسُّجُودِ

Ve o vakit, Kabe’yi insanlar icin bir sevap ve emniyet yeri yapmıstık. Ey muminler, siz de Ibrahim’in makamından kendinize bir namazgah edinin. Ibrahim ile Ismail’e de soyle emretmistik: “- Evimi (kabe’yi) tavaf edenlere, orada ibadet kasdiyle oturanlara, ruku ve secde eden namaz kılıcılara tertemiz tutun.”
Surah Al-Baqara, Verse 125


وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّ ٱجۡعَلۡ هَٰذَا بَلَدًا ءَامِنٗا وَٱرۡزُقۡ أَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ مَنۡ ءَامَنَ مِنۡهُم بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُۥ قَلِيلٗا ثُمَّ أَضۡطَرُّهُۥٓ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلنَّارِۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ

O vakıt Hz. Ibrahim: “-Ya Rab, burasını emin bir belde kıl ve ahalisinden Allah’a ve ahiret gunune iman edenleri cesitli meyvalarla rızıklandır!” diye dua etti. Allah: “Kafir olan kimseyi de dunyanın az vaktında rızıklandırırım, sonra onu ahirette cehennem azabına muztar bırakırım. O varılacak ates, ne kotu bir yerdir!” buyurdu
Surah Al-Baqara, Verse 126


وَإِذۡ يَرۡفَعُ إِبۡرَٰهِـۧمُ ٱلۡقَوَاعِدَ مِنَ ٱلۡبَيۡتِ وَإِسۡمَٰعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلۡ مِنَّآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

Ve o zaman, Ibrahim ile Ismail (Aleyhisselam) Kabe’nin temellerini yukselttiler ve soyle dua ettiler: “Ey Rabbimiz, bizden bu hayırlı isi kabul et; hakikaten Sen duamızı isitici, niyyetimizi bilicisin
Surah Al-Baqara, Verse 127


رَبَّنَا وَٱجۡعَلۡنَا مُسۡلِمَيۡنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَآ أُمَّةٗ مُّسۡلِمَةٗ لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبۡ عَلَيۡنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

Ey Rabbimiz, bizi sana teslim ve ihlas sahibi olmakta sabit kıl. Soyumuzdan bir toplulugu da, Sana boyun egen bir ummet yap; bize ibadet yollarımızı ve hac vazifelerimizi goster, kusurlarımızı afvedip tevbemizi kabul buyur. Muhakkak ki, Sen tevbeleri kabul edensin, muminlere merhamet buyuransın
Surah Al-Baqara, Verse 128


رَبَّنَا وَٱبۡعَثۡ فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُزَكِّيهِمۡۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

Ey Rabbimiz, soyumuzdan gelen musluman ummet icinden bir peygamber gonder ki, onlara (Kur’an) ayetlerini okusun, kitabı (Kur’an’ı) ve hukumlerini ogretsin, onları gunahlardan temizlesin. Muhakkak ki sen aziz olan Hakimsin (her seye ustun gelen hikmet sahibisin).”
Surah Al-Baqara, Verse 129


وَمَن يَرۡغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبۡرَٰهِـۧمَ إِلَّا مَن سَفِهَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَقَدِ ٱصۡطَفَيۡنَٰهُ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Kendini bilmiyenden baska, kim Hazreti Ibrahim’in dininden yuz cevirir? Hakikat ki, biz Ibrahim’i (dunyada peygamberlik serefiyle ve Kabeyi imar vazifesiyle) sectik. O, ahirette de salihlerdendir
Surah Al-Baqara, Verse 130


إِذۡ قَالَ لَهُۥ رَبُّهُۥٓ أَسۡلِمۡۖ قَالَ أَسۡلَمۡتُ لِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ibrahim (Aleyhisselama) Rabbi: “- Benim emrime teslim ol.” buyurdugu zaman o soyle demisti: “- Kendimi alemlerin Rabbine teslim ettim.”
Surah Al-Baqara, Verse 131


وَوَصَّىٰ بِهَآ إِبۡرَٰهِـۧمُ بَنِيهِ وَيَعۡقُوبُ يَٰبَنِيَّ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰ لَكُمُ ٱلدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسۡلِمُونَ

Bu dini, Hazreti Ibrahim, kendi ogullarına vasiyyet ettigi gibi, Hazreti Yakub da vasiyyet etti: “-Ey ogullarım, suphe yok ki, Allah, razı oldugu Islam dinini sizin icin secti. O halde siz, (olum gelmeden once musluman bulunun da) ancak musluman olarak can verin” dedi
Surah Al-Baqara, Verse 132


أَمۡ كُنتُمۡ شُهَدَآءَ إِذۡ حَضَرَ يَعۡقُوبَ ٱلۡمَوۡتُ إِذۡ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعۡبُدُونَ مِنۢ بَعۡدِيۖ قَالُواْ نَعۡبُدُ إِلَٰهَكَ وَإِلَٰهَ ءَابَآئِكَ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ إِلَٰهٗا وَٰحِدٗا وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ

Yoksa Hazreti Yakub’a olum hali geldigi vakit, siz ey Yahudiler, orada hazır mıydınız? O vakit Hazreti Yakub, ogullarına: “- Olumumden sonra neye tapacaksınız?” dedi. Onlar: “-Senin Ilahına, Ataların Ibrahim’in, Ismail’in ve Ishak’ın Allah’ı olan tek Ilah’a ibadet ederiz ve biz, o Allah’a boyun egen muslimleriz” dediler
Surah Al-Baqara, Verse 133


تِلۡكَ أُمَّةٞ قَدۡ خَلَتۡۖ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَلَكُم مَّا كَسَبۡتُمۡۖ وَلَا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Iste o (Ibrahim ve Yakub evladı) bir ummetti, geldi gecti. Onların kazandıkları kendilerine, (ve ey Yahudiler), sizin de kazandıgınız sizindir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız
Surah Al-Baqara, Verse 134


وَقَالُواْ كُونُواْ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰ تَهۡتَدُواْۗ قُلۡ بَلۡ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِـۧمَ حَنِيفٗاۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ

Yahudi ve Hristiyanlar, Muslumanlara soyle dediler: “- Bizim dinimize girip Yahudi veya Hristiyan olun ki, dogru yolu bulasınız.” Habibim sen de ki “- Hayır, biz hak yol uzere bulunan Hazreti Ibrahim’in dinindeyiz. O, hic bir zaman musriklerden (Allah’a ortak kosanlardan) olmadı.”
Surah Al-Baqara, Verse 135


قُولُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيۡنَا وَمَآ أُنزِلَ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطِ وَمَآ أُوتِيَ مُوسَىٰ وَعِيسَىٰ وَمَآ أُوتِيَ ٱلنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمۡ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّنۡهُمۡ وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ

Ey muminler, Yahudi ve Hristiyanların sizi kendi dinlerine davetlerine karsı soyle deyin: “ Biz Allah’a ve bize indirilen Kur’an’a, Ibrahim ve Ismail ve Ishak ve Yakub ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, Isa’ya verilenlere (kitablara) ve butun peygamberlere, Rableri tarafından verilen kitablara iman ettik. Onların hic birini digerinden ayırt etmeyiz. Biz, ancak Allah’a boyun egen muslimleriz.”
Surah Al-Baqara, Verse 136


فَإِنۡ ءَامَنُواْ بِمِثۡلِ مَآ ءَامَنتُم بِهِۦ فَقَدِ ٱهۡتَدَواْۖ وَّإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا هُمۡ فِي شِقَاقٖۖ فَسَيَكۡفِيكَهُمُ ٱللَّهُۚ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

Artık Yahudi ve Hristiyanlar, sizin bu imanınız gibi iman ederlerse, muhakkak hidayet bulmuslardır. Eger yuz cevirirlerse, size karsı ayrılık ve dusmanlık uzeredirler. Ey Habibim, sen onların dusmanlıgından endise etme, Allah sana kafidir (Yakında onların serrini senden def edecektir). Allah hakkıyle isiten ve bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 137


صِبۡغَةَ ٱللَّهِ وَمَنۡ أَحۡسَنُ مِنَ ٱللَّهِ صِبۡغَةٗۖ وَنَحۡنُ لَهُۥ عَٰبِدُونَ

Ey muminler, deyiniz ki: “- Biz Allah’ın dinine (boyasına) girmisiz. Allah tarafından olan bir dinden daha guzel din, kimin olabilir? Iste biz ona ibadet edenleriz.”
Surah Al-Baqara, Verse 138


قُلۡ أَتُحَآجُّونَنَا فِي ٱللَّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡ وَلَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡ وَنَحۡنُ لَهُۥ مُخۡلِصُونَ

Ey Habibim, onlara soyle: “-Allah’ın dininde ve O’na baglanmakla ustun olmada bizimle cekisip mucadele mi ediyorsunuz? Halbuki O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbiniz. (Ona kulluk yapmak herkese vacibdir). Yaptıklarımızın mukafatı bize, sizin yaptıklarınızın cezası da size aittir. Biz ona ozumuzle baglanmısız
Surah Al-Baqara, Verse 139


أَمۡ تَقُولُونَ إِنَّ إِبۡرَٰهِـۧمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطَ كَانُواْ هُودًا أَوۡ نَصَٰرَىٰۗ قُلۡ ءَأَنتُمۡ أَعۡلَمُ أَمِ ٱللَّهُۗ وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن كَتَمَ شَهَٰدَةً عِندَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

Yoksa siz soyle mi diyorsunuz?: “-Ibrahim, Ismail, Ishak, Yakub Peygamberler ve torunları Yahudi veya Hristiyandırlar “ Ey Habibim, onlara soyle: “- Peygamberlerin dinini siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından gelen kitap vasıtasıyla bildigi ve kendince sabit gordugu seyin sahitligini gizliyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil degil.”
Surah Al-Baqara, Verse 140


تِلۡكَ أُمَّةٞ قَدۡ خَلَتۡۖ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَلَكُم مَّا كَسَبۡتُمۡۖ وَلَا تُسۡـَٔلُونَ عَمَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

O bir ummetti, geldi gecti. Onların kazandıgı kendilerinin, sizin kazandıgınız da sizin; ve siz onların yaptıklarından sorulmazsınız
Surah Al-Baqara, Verse 141


۞سَيَقُولُ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَ ٱلنَّاسِ مَا وَلَّىٰهُمۡ عَن قِبۡلَتِهِمُ ٱلَّتِي كَانُواْ عَلَيۡهَاۚ قُل لِّلَّهِ ٱلۡمَشۡرِقُ وَٱلۡمَغۡرِبُۚ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ

(Medine’deki Yahudi ve munafık) insanlardan akılsızlar yakında soyle diyecekler: “-Muslumanları (eskidenberi Kudus’e dogru namaz kıldıkları) kıbleden (Kabe’ye) ceviren ne?” Onlara de ki, dogu da, batı da Allah’ındır; diledigini dogru yola iletir
Surah Al-Baqara, Verse 142


وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَٰكُمۡ أُمَّةٗ وَسَطٗا لِّتَكُونُواْ شُهَدَآءَ عَلَى ٱلنَّاسِ وَيَكُونَ ٱلرَّسُولُ عَلَيۡكُمۡ شَهِيدٗاۗ وَمَا جَعَلۡنَا ٱلۡقِبۡلَةَ ٱلَّتِي كُنتَ عَلَيۡهَآ إِلَّا لِنَعۡلَمَ مَن يَتَّبِعُ ٱلرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيۡهِۚ وَإِن كَانَتۡ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى ٱلَّذِينَ هَدَى ٱللَّهُۗ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَٰنَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِٱلنَّاسِ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٞ

Ey Muslumanlar, boylece sizi seckin ve serefli bir ummet kıldık ki, butun insanlar uzerine adalet ornegi ve hak sahidleri olasınız. Peygamber de sizin uzerinize sahit olsun; ve (ey Rasulum) halen yonelmekte oldugun Kabe’yi, ancak Rasule uyanlarla geri donenler arasını ayırt etmek icin kıble kıldık. Gerci bu kıbleyi ceviris buyuk ve agır ise de yalnız, o Allah’ın hidayet ettigi kimselere agır gelmez ve Allah imanınızı zayietmez. Muhakkak Allah Teala Insanlara cok merhametlidir, gunahlarını bagıslayıcıdır
Surah Al-Baqara, Verse 143


قَدۡ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجۡهِكَ فِي ٱلسَّمَآءِۖ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبۡلَةٗ تَرۡضَىٰهَاۚ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَحَيۡثُ مَا كُنتُمۡ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ شَطۡرَهُۥۗ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ لَيَعۡلَمُونَ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّهِمۡۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا يَعۡمَلُونَ

(Ey Rasulum, vahyim gelmesi icin) yuzunun goge dogru aranıb durdugunu goruyoruz. Bunun icin, seni razı olacagın bir kıbleye cevirecegiz. Simdi yuzunu Mescid-i Haram tarafına cevir. Ey muminler, siz de her nerede olursanız, yuzunuzu, namazlarda o Mescid tarafına cevirin. Suphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble cevrilisinin Rableri tarafından hak oldugunu bilirler. Allah ise onların inkarlarından ve yapacaklarından gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 144


وَلَئِنۡ أَتَيۡتَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ بِكُلِّ ءَايَةٖ مَّا تَبِعُواْ قِبۡلَتَكَۚ وَمَآ أَنتَ بِتَابِعٖ قِبۡلَتَهُمۡۚ وَمَا بَعۡضُهُم بِتَابِعٖ قِبۡلَةَ بَعۡضٖۚ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ إِنَّكَ إِذٗا لَّمِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Celalim hakkı icin, eger sen o Yahudi ve Hristiyanlara her turlu mucize ve hucceti getirsen, yine kıblene tabi olmazlar; ve sen de onların kıblesine tabi olmazsın, onların bazısı diger bazının kıblesine tabi olmaz. Celalim hakkı icin, sana gelen bunca ilim arkasından bilfarz onların arzularına uyarsan, bu takdirde muhakkak zalimlerden olursun. (Bu hitab zahiren Hazreti Peygambere ise de gercekte ummetine aittir)
Surah Al-Baqara, Verse 145


ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَعۡرِفُونَهُۥ كَمَا يَعۡرِفُونَ أَبۡنَآءَهُمۡۖ وَإِنَّ فَرِيقٗا مِّنۡهُمۡ لَيَكۡتُمُونَ ٱلۡحَقَّ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ

Kendilerine kitap verdiklerimiz, Hazreti Peygamberi, oz ogullarını tanır gibi tanırlar. Boyle iken iclerinden bir topluluk hak ve hakikatı bile bile gizlerler
Surah Al-Baqara, Verse 146


ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُمۡتَرِينَ

Rabbinden olan her sey hak ve gercektir. O halde sakın suphe edenlerden olma. (Bu hitap yine ummete aittir)
Surah Al-Baqara, Verse 147


وَلِكُلّٖ وِجۡهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَاۖ فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ أَيۡنَ مَا تَكُونُواْ يَأۡتِ بِكُمُ ٱللَّهُ جَمِيعًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

Her ummetin dogruldugu bir kıblesi vardır. Oyle ise ey muminler, hayırlı islerde digerlerini gecin. Her nerede olursanız kıyamet gununde Allah sizi hesap icin bir araya toplar. Suphesiz Allah her seye kadirdir
Surah Al-Baqara, Verse 148


وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۖ وَإِنَّهُۥ لَلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ

Nereden sefere cıkarsan, namazda yuzunu Mescid-i Haram’a dogru cevir. Bu yonelis emri Rabbinden gelen gercek bir haktır. Allah yaptıklarınızdan gafil degildir
Surah Al-Baqara, Verse 149


وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَحَيۡثُ مَا كُنتُمۡ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ شَطۡرَهُۥ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيۡكُمۡ حُجَّةٌ إِلَّا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡ فَلَا تَخۡشَوۡهُمۡ وَٱخۡشَوۡنِي وَلِأُتِمَّ نِعۡمَتِي عَلَيۡكُمۡ وَلَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

Her nereden yola cıkarsan yuzunu Mescid-i Haram’a dogru cevir ve her nerede olursanız yuzunuzu o tarafa cevirin ki, Yahudi veya musrikler icin aleyhinizde bir huccet olmasın (dinimizi terkedip kıblemize tabi oluyorsunuz, demesinler); Ancak onlardan inad ederek nefislerine zulmedenler mustesna (bunlar her sey soyleyebilirler). Artık siz de onlardan korkmayın, benden korkun, ta ki size karsı olan nimetimi tamamlayayım. Boylece hidayete kavusmus olabilirsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 150


كَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِيكُمۡ رَسُولٗا مِّنكُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِنَا وَيُزَكِّيكُمۡ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ

Nitekim nimetimin tamamlanması meyanında sizden (icinizden) size bir Rasul gonderdik. Size ayetlerimizi okuyor, sizi sirk ve gunahlardan temizliyor, size Kur’an’ı ve helal ile haramı ogretiyor, size bilmediginiz seriat hukumlerini bildiriyor
Surah Al-Baqara, Verse 151


فَٱذۡكُرُونِيٓ أَذۡكُرۡكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِي وَلَا تَكۡفُرُونِ

O halde siz, bana itaat ve ibadet ederek beni anın ki, ben de sizi magfiretimle anayım. Nimetlerime sukredin de nankorluk yaparak kufre varmayın. (Beni ve nimetlerimi inkar etmeyin)
Surah Al-Baqara, Verse 152


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱسۡتَعِينُواْ بِٱلصَّبۡرِ وَٱلصَّلَوٰةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Ey iman edenler, sabırla ve namazla Allah’dan yardım isteyin. Muhakkak Allah’ın yardımı sabredenlerle bareberdir
Surah Al-Baqara, Verse 153


وَلَا تَقُولُواْ لِمَن يُقۡتَلُ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أَمۡوَٰتُۢۚ بَلۡ أَحۡيَآءٞ وَلَٰكِن لَّا تَشۡعُرُونَ

Allah yolunda oldurulenlere: “- Onlar oluler’dir” demeyin. Hakikatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 154


وَلَنَبۡلُوَنَّكُم بِشَيۡءٖ مِّنَ ٱلۡخَوۡفِ وَٱلۡجُوعِ وَنَقۡصٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡوَٰلِ وَٱلۡأَنفُسِ وَٱلثَّمَرَٰتِۗ وَبَشِّرِ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Ey muminler, (itaatkarı asi olandan ayırd etmek icin) sizi biraz korku, biraz aclık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile, andolsun imtahan edecegiz. (Ey Habibim) sabredenlere (lutuf ve ihsanlarımı) mujdele
Surah Al-Baqara, Verse 155


ٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَٰبَتۡهُم مُّصِيبَةٞ قَالُوٓاْ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّآ إِلَيۡهِ رَٰجِعُونَ

Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir bela geldigi zaman teslimiyet gostererek: “-Biz Allah’ın kuluyuz ve (oldukten sonra da) yine ona donecegiz” derler
Surah Al-Baqara, Verse 156


أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَيۡهِمۡ صَلَوَٰتٞ مِّن رَّبِّهِمۡ وَرَحۡمَةٞۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُهۡتَدُونَ

O teslimiyet gosterip Rablerine sıgınanlar uzerine, Rablerinden magfiret, rahmet (ve cennet) vardır; ve iste onlar, hidayete ermis olanlardır
Surah Al-Baqara, Verse 157


۞إِنَّ ٱلصَّفَا وَٱلۡمَرۡوَةَ مِن شَعَآئِرِ ٱللَّهِۖ فَمَنۡ حَجَّ ٱلۡبَيۡتَ أَوِ ٱعۡتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَاۚ وَمَن تَطَوَّعَ خَيۡرٗا فَإِنَّ ٱللَّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ

Gercekten, Safa ile Merve Allah’ın (emrettigi haccın) alametlerindendir. Bunun icin, hac veya umre kasdiyle kim Kabe’yi ziyaret ederse, yine Safa ile Merve’yi tavaf etmesinde bir gunah yoktur. Her kim de (gonulden koparak vacibden ziyade) bir hayır islerse muhakkak Allah Sakirdir= mukafatını verir. Alimdir= her seyi bilir
Surah Al-Baqara, Verse 158


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡتُمُونَ مَآ أَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلۡهُدَىٰ مِنۢ بَعۡدِ مَا بَيَّنَّـٰهُ لِلنَّاسِ فِي ٱلۡكِتَٰبِ أُوْلَـٰٓئِكَ يَلۡعَنُهُمُ ٱللَّهُ وَيَلۡعَنُهُمُ ٱللَّـٰعِنُونَ

Indirdigimiz apacık hukumleri ve dogru yolu, insanlara biz Kitab’da beyan ettikten sonra, gizliyenler (var ya), suphesiz Allah onlara lanet eder. (onları rahmetinden kovar) ve butun lanet edebilenler de, onlara lanet okur
Surah Al-Baqara, Verse 159


إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ وَأَصۡلَحُواْ وَبَيَّنُواْ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَتُوبُ عَلَيۡهِمۡ وَأَنَا ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ

Ancak Peygamberin vasfını gizlemekten tevbe edenler, hallerini duzeltenler ve gizlediklerini (Peygamberin vasıflarını) acıklayanlar baska. Ben, artık onların gunahlarını bagıslarım; ve ben Tevvabım= tevbeyi kabul edenim. Rahim’im= cok merhametliyim
Surah Al-Baqara, Verse 160


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَمَاتُواْ وَهُمۡ كُفَّارٌ أُوْلَـٰٓئِكَ عَلَيۡهِمۡ لَعۡنَةُ ٱللَّهِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِينَ

Suphesiz ki ayetlerimizi inkar etmis ve kafir olarak can vermis olanlar (var ya), iste Allah’ın, meleklerin ve butun insanların laneti onların ustunedir
Surah Al-Baqara, Verse 161


خَٰلِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ

Onlar, o lanet ve ates icinde devamlı olarak kalanlardır. Onlardan ne azab hafifletilir, ne de kendilerine goz actırılır
Surah Al-Baqara, Verse 162


وَإِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلرَّحِيمُ

Sizin Ilahınız, (zat ve sıfatında ortagı olmayan) tek Allah’dır. Ondan baska ilah yoktur; Rahmandır= dunyada butun mahlukatı esirgeyendir, Rahimdir= ahirette yalnız muminlere rahmet edendir
Surah Al-Baqara, Verse 163


إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَٱلۡفُلۡكِ ٱلَّتِي تَجۡرِي فِي ٱلۡبَحۡرِ بِمَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن مَّآءٖ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٖ وَتَصۡرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ وَٱلسَّحَابِ ٱلۡمُسَخَّرِ بَيۡنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ

Muhakkak, goklerin ve yerin yaratılısında, gece ile gunduzun arka arkaya gelisinde, insanlara yarar seyleri denizde goturup giden gemide; yeryuzu kuruduktan sonra, Allah gokten yagmur indirerek arzı diriltmesinde, o arzda her turlu hayvanatı yaymasında, ruzgarları her taraftan estirmesinde, yer ile gok arasında Allah’ın emrine tabi bulutta, akıl ve dusunce sahibi olan bir millet icin Allah’ın birligine, kudret ve yuceligine delalet eden bir cok alametler vardır
Surah Al-Baqara, Verse 164


وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَندَادٗا يُحِبُّونَهُمۡ كَحُبِّ ٱللَّهِۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَشَدُّ حُبّٗا لِّلَّهِۗ وَلَوۡ يَرَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ إِذۡ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ أَنَّ ٱلۡقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعٗا وَأَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعَذَابِ

Insanlardan kimi de, Allah’dan gayrısını (putları), O’na emsal kosarlar, Allah’a ibadet eder gibi putlara tapınırlar ve onlara sevgi beslerler. Iman eden kimselerin Allah’a olan sevgisi ise daha kuvvetli ve devamlıdır. Eger Allah’a ortak kosarak nefislerine zulum edenler, vaktinde gorecekleri azabı bilselerdi, muhakkak butun kuvvet ve kudretin Allah’ın oldugunu ve azabının cok siddetli bulundugunu anlarlardı
Surah Al-Baqara, Verse 165


إِذۡ تَبَرَّأَ ٱلَّذِينَ ٱتُّبِعُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُواْ وَرَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ وَتَقَطَّعَتۡ بِهِمُ ٱلۡأَسۡبَابُ

O zaman, kufur onculerinin arkasında gidenler gorecekler ki, arkalarına dusup uydukları kimseler, kendilerinden hızla uzaklasmıstır. Hepsi o azabı gormustur ve aralarındaki baglar da parcalanıp kopmustur
Surah Al-Baqara, Verse 166


وَقَالَ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُواْ لَوۡ أَنَّ لَنَا كَرَّةٗ فَنَتَبَرَّأَ مِنۡهُمۡ كَمَا تَبَرَّءُواْ مِنَّاۗ كَذَٰلِكَ يُرِيهِمُ ٱللَّهُ أَعۡمَٰلَهُمۡ حَسَرَٰتٍ عَلَيۡهِمۡۖ وَمَا هُم بِخَٰرِجِينَ مِنَ ٱلنَّارِ

Ve onculere tabi olanlar da soyle demektedir: “- Ah! Bizim icin dunyaya bir donus olaydı da onlar bizden ayrılıp uzaklastıkları gibi, biz de onlardan uzaklassaydık.” Iste boylece Allah, onlara butun yaptıklarını hasret ve pismanlıklar halinde gosterecektir; ve onlar atesten de cıkacak degillerdir
Surah Al-Baqara, Verse 167


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ حَلَٰلٗا طَيِّبٗا وَلَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٌ

Ey insanlar, yeryuzundeki seylerden helal ve temiz olmak sartıyla yiyin, seytanın izini takip etmeyin. Cunku o, hakikaten size apacık bir dusmandır
Surah Al-Baqara, Verse 168


إِنَّمَا يَأۡمُرُكُم بِٱلسُّوٓءِ وَٱلۡفَحۡشَآءِ وَأَن تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

Seytan, size ancak kotulugu, hayasızlıgı ve Allah’a karsı bilmiyeceginiz seyleri soylemenizi emreder
Surah Al-Baqara, Verse 169


وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلۡ نَتَّبِعُ مَآ أَلۡفَيۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ءَابَآؤُهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ شَيۡـٔٗا وَلَا يَهۡتَدُونَ

O musriklere: “-Allah’ın indirdigine (Kur’an’daki helal ve harama) inanın ve tabi olun.” denildigi zaman onlar: “Hayır, biz atalarımızı neyin uzerinde bulduksa ona uyarız.” dediler. Ya ataları bir sey anlıyamaz ve dogruyu secemez idiyseler de mi? (onlara uyacaklar)
Surah Al-Baqara, Verse 170


وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ كَمَثَلِ ٱلَّذِي يَنۡعِقُ بِمَا لَا يَسۡمَعُ إِلَّا دُعَآءٗ وَنِدَآءٗۚ صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ

(Kur’an’a inanmıyan) kafirler, cobanın hayvanlarına benzerler. Cobanın sozunu anlamazlar; ancak bagırıp cagırısını isitirler. Onlar sagırlar, dilsizler ve korlerdir. Kur’an’ı isitip anlamazlar
Surah Al-Baqara, Verse 171


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِلَّهِ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ

Ey muminler, size verdigim rızıkların temiz ve helalından yeyin ve Allah’a sukredin, eger hakikaten ona tapıyorsanız
Surah Al-Baqara, Verse 172


إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَيۡتَةَ وَٱلدَّمَ وَلَحۡمَ ٱلۡخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ بِهِۦ لِغَيۡرِ ٱللَّهِۖ فَمَنِ ٱضۡطُرَّ غَيۡرَ بَاغٖ وَلَا عَادٖ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ

Allah size, (eti yenen hayvanlardan) bogazlanmaksızın olmus olanı, akan kanı, domuz etini ve Allah’dan baskası icin (putlar ve sahıslar adına) kesilenleri, kesin olarak haram kıldı. Fakat helak olacak derecede darlıga dusen kimse, helal benimsemiyerek ve hududu asmıyarak (zaruri ihtiyacını giderecek kadar) bu haram seylerden yiyebilir, ona bir gunah yoktur. Suphesiz ki, Allah Gafur’dur = cok bagıslayıcıdır, Rahim’dir= cok merhamet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 173


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡتُمُونَ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَيَشۡتَرُونَ بِهِۦ ثَمَنٗا قَلِيلًا أُوْلَـٰٓئِكَ مَا يَأۡكُلُونَ فِي بُطُونِهِمۡ إِلَّا ٱلنَّارَ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ ٱللَّهُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَلَا يُزَكِّيهِمۡ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Allah’ın indirdigi kitab (Tevrat) dan Hazreti Peygamberin vasfını gizleyipte bununla biraz para alanlar var ya, kıyamet gununde, yedikleri rusvet, onların karınlarında ancak ates olur. Kıyamet gunu Allah onlarla ne konusur, ne de onları temize cıkarır. Onlara yalnız acıklı bir azab vardır
Surah Al-Baqara, Verse 174


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ وَٱلۡعَذَابَ بِٱلۡمَغۡفِرَةِۚ فَمَآ أَصۡبَرَهُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ

Onlar, hak yolu bırakıp sapıklıgı, magfiret yerine azabı satın almıs kimselerdir. Onlar atese ne de sabırlıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 175


ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ نَزَّلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّۗ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِي ٱلۡكِتَٰبِ لَفِي شِقَاقِۭ بَعِيدٖ

Bu azabın sebebi sudur: Cunku Allah’ın hak olarak gonderdigi kitabın hukmunu gizlediler. Kitabın bir kısmını ikrar ve bir kısmını inkar etmek suretiyle ihtilafa dusenler, hakdan uzak bir ayrılık icindedirler
Surah Al-Baqara, Verse 176


۞لَّيۡسَ ٱلۡبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ قِبَلَ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَلَٰكِنَّ ٱلۡبِرَّ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ وَٱلۡكِتَٰبِ وَٱلنَّبِيِّـۧنَ وَءَاتَى ٱلۡمَالَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ ذَوِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينَ وَٱبۡنَ ٱلسَّبِيلِ وَٱلسَّآئِلِينَ وَفِي ٱلرِّقَابِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلۡمُوفُونَ بِعَهۡدِهِمۡ إِذَا عَٰهَدُواْۖ وَٱلصَّـٰبِرِينَ فِي ٱلۡبَأۡسَآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَحِينَ ٱلۡبَأۡسِۗ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُتَّقُونَ

Yuzlerinizi (namazda) dogu ve batı tarafına cevirmeniz hayır ve taat degildir. Fakat hayır ve ibadet, Allah’a, ahirete, meleklere, Allah’ın indirdigi kitablara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi uzere, yahud mala olan sevgisine ragmen, malı (fakir) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmısa , dilenenlere, kole ve esirlere (kurtulmaları icin) harcayan, namazı geregi uzere kılan ve zekatı veren kimsenin; ahidlestikleri zaman sozlerine sadık kalanların, ihtiyac ve sıkıntı hallerinde, cihad ve savaslarda sabredenlerin hayrıdır. Iste, bu vasıfları tasıyanlar, hakka uyan sadıklardır ve bunlar takva sahipleridir
Surah Al-Baqara, Verse 177


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِصَاصُ فِي ٱلۡقَتۡلَىۖ ٱلۡحُرُّ بِٱلۡحُرِّ وَٱلۡعَبۡدُ بِٱلۡعَبۡدِ وَٱلۡأُنثَىٰ بِٱلۡأُنثَىٰۚ فَمَنۡ عُفِيَ لَهُۥ مِنۡ أَخِيهِ شَيۡءٞ فَٱتِّبَاعُۢ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَأَدَآءٌ إِلَيۡهِ بِإِحۡسَٰنٖۗ ذَٰلِكَ تَخۡفِيفٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَرَحۡمَةٞۗ فَمَنِ ٱعۡتَدَىٰ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَلَهُۥ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Ey iman edenler! (kasden) oldurulmusler icin size kısas (misilleme yapmak) farz kılındı: Hur ile hur, kole ile kole, kadın ile kadın kısas olunur. (olen musluman oldugu halde, olduren hur, kole ve kadın, her kimse kısas olunur, yani oldurdugune karsılık oldurulur.) Oldurulmus olanın kardesinden (verese ve velisinden) katilin lehine olarak bir sey bagıslansa da kısas dusurulse, olunun velisi, hakkından ziyade olmıyarak, orfe gore diyet almalıdır; katil de maktulun velisine, icap eden diyeti guzel bir sekilde odemelidir. Iste boyle afvederek diyet almak, Rabbiniz tarafından size bir hafiflik ve merhamettir. Kim bu bagıslama ve diyet alıstan sonra, katil ile veya katilin akrabasıyla dusmanlık yaparak tecavuzde bulunursa, onun icin ahirette cok acıklı bir azab vardır
Surah Al-Baqara, Verse 178


وَلَكُمۡ فِي ٱلۡقِصَاصِ حَيَوٰةٞ يَـٰٓأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

Ve bu kısasta sizin icin bir hayat vardır, ey tam akıl sahipleri! Gerek ki, haksız adam oldurmekten korunursunuz
Surah Al-Baqara, Verse 179


كُتِبَ عَلَيۡكُمۡ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ ٱلۡمَوۡتُ إِن تَرَكَ خَيۡرًا ٱلۡوَصِيَّةُ لِلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَ بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُتَّقِينَ

Sizden birinize olum alametleri belirdigi zaman, eger geriye mal bırakacaksa, babasına, anasına ve akrabasına malının ucte birinden cok olmıyacak sekilde vasiyyet etmek farz kılındı. Bu vasiyyet, ebeveyn ve akrabasını mahrum etmemek icin takva sahiplerine hak oldu. (Bu ayeti kerimenin hukmu, daha ileride gelecek olan Nisa suresindeki miras ayeti ile kaldırılmıs, nesh edilmistir)
Surah Al-Baqara, Verse 180


فَمَنۢ بَدَّلَهُۥ بَعۡدَ مَا سَمِعَهُۥ فَإِنَّمَآ إِثۡمُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُۥٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ

Artık olunun vasiyyetini isittikten sonra onu degistirenin gunahı oluye degil, degistirenin uzerinedir. Suphesiz ki Allah vasıyyet edenin vasiyyetini isitici ve vasiyyeti degistirenin isini bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 181


فَمَنۡ خَافَ مِن مُّوصٖ جَنَفًا أَوۡ إِثۡمٗا فَأَصۡلَحَ بَيۡنَهُمۡ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Kim vasiyyet edenin bir hata etmesinden veya bir gunaha girmesinden endise eder de iki tarafın arasını duzeltirse, ona hic bir gunah yoktur. Allah, hakkı yerine getireni bagıslayıcı ve emrine itaat edene merhamet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 182


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

Ey muminler, sizden oncekilere farz kılındıgı gibi, sizin uzerinize de oruc farz kılındı. Gerek ki oruc sayesinde fenalıklardan korunasınız
Surah Al-Baqara, Verse 183


أَيَّامٗا مَّعۡدُودَٰتٖۚ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٖ فَعِدَّةٞ مِّنۡ أَيَّامٍ أُخَرَۚ وَعَلَى ٱلَّذِينَ يُطِيقُونَهُۥ فِدۡيَةٞ طَعَامُ مِسۡكِينٖۖ فَمَن تَطَوَّعَ خَيۡرٗا فَهُوَ خَيۡرٞ لَّهُۥۚ وَأَن تَصُومُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

O, size farz kılınan oruc sayılı gunlerdir. O gunlerde sizden kim hasta, yahut seferde olur da iftar ederse, tutamadıgı gunler sayısınca sıhhat buldugu ve rahat ettigi baska gunlerde oruc tutar. Fazla ihtiyarlık ve devamlı hastalık gibi sebeplerle oruc tutmaya guc yetiremiyenler uzerine, bir yoksul doyuracak kadar fidye vermek lazımdır. Bununla beraber kim fidyeyi cok verir, yahut hem oruc tutar, hem de fidye verirse onun icin daha hayırlı olur. Size seferde orucu bozmak ve yaslı halinizde fidye vermek izni verilmisken yine oruc tutsanız hakkınızda hayırlıdır, eger orucun faziletini bilirseniz
Surah Al-Baqara, Verse 184


شَهۡرُ رَمَضَانَ ٱلَّذِيٓ أُنزِلَ فِيهِ ٱلۡقُرۡءَانُ هُدٗى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَٰتٖ مِّنَ ٱلۡهُدَىٰ وَٱلۡفُرۡقَانِۚ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ ٱلشَّهۡرَ فَلۡيَصُمۡهُۖ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٖ فَعِدَّةٞ مِّنۡ أَيَّامٍ أُخَرَۗ يُرِيدُ ٱللَّهُ بِكُمُ ٱلۡيُسۡرَ وَلَا يُرِيدُ بِكُمُ ٱلۡعُسۡرَ وَلِتُكۡمِلُواْ ٱلۡعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَىٰكُمۡ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ

O sayılı gunler Ramazan ayıdır ki, Kur’an o ay icinde indirilmistir. O Kur’an, insanları hakka ulastırır, helal ile haramda ve din hukumlerinde hakkı batıldan ayırır. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruc tutsun, kim hasta olur yahud seferde bulunursa, oruc tutamadıgı gunler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin. Allah size kolaylık diler, size gucluk dilemez; hem buyuruyor ki, kaza borcunuzu tamamlayasınız da size hidayet ettigi sekilde Allah’ı tekbir ile yuceltesiniz, gerek ki sukredersiniz
Surah Al-Baqara, Verse 185


وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌۖ أُجِيبُ دَعۡوَةَ ٱلدَّاعِ إِذَا دَعَانِۖ فَلۡيَسۡتَجِيبُواْ لِي وَلۡيُؤۡمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمۡ يَرۡشُدُونَ

(Ey Rasulum) kullarım sana benden sordularsa, muhakkak ki ben cok yakınımdır; bana dua edince, dua edenin duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime kossunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, dogru yola ulasmıs olsunlar
Surah Al-Baqara, Verse 186


أُحِلَّ لَكُمۡ لَيۡلَةَ ٱلصِّيَامِ ٱلرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَآئِكُمۡۚ هُنَّ لِبَاسٞ لَّكُمۡ وَأَنتُمۡ لِبَاسٞ لَّهُنَّۗ عَلِمَ ٱللَّهُ أَنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَخۡتَانُونَ أَنفُسَكُمۡ فَتَابَ عَلَيۡكُمۡ وَعَفَا عَنكُمۡۖ فَٱلۡـَٰٔنَ بَٰشِرُوهُنَّ وَٱبۡتَغُواْ مَا كَتَبَ ٱللَّهُ لَكُمۡۚ وَكُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ ٱلۡخَيۡطُ ٱلۡأَبۡيَضُ مِنَ ٱلۡخَيۡطِ ٱلۡأَسۡوَدِ مِنَ ٱلۡفَجۡرِۖ ثُمَّ أَتِمُّواْ ٱلصِّيَامَ إِلَى ٱلَّيۡلِۚ وَلَا تُبَٰشِرُوهُنَّ وَأَنتُمۡ عَٰكِفُونَ فِي ٱلۡمَسَٰجِدِۗ تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَقۡرَبُوهَاۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ ءَايَٰتِهِۦ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَّقُونَ

Oruc gecesi, kadınlarınıza yaklasmanız size helal kılındı. Onlar, sizin icin fenalıga karsı koruyucu bir elbise ve siz de onlar icin koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceginizi bildigi icin, uzerinize rahmeti ile ihsan edip gunahınızı afvetti. Simdi hanımlarınıza gecelerde mubaserette bulunun ve Allah’ın sizler icin mubah takdir ettigi uremeyi isteyin; ve gece ile gunduzu ayıran fecrin beyaz ipligi, gecenin siyah ipliginden sizce secilinceye kadar yeyin, icin. Sonra ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Siz ibadet icin mescidlere kapanıp itikaf halinde iken geceleri de hanımlarınıza yaklasmayın. Bu hukumler Allah’ın (yasak) sınırlarıdır, sakın onlara yaklasmayın. Iste Allah ayetlerini boylece insanlara acıklar ki, sakınıp korunsunlar
Surah Al-Baqara, Verse 187


وَلَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَكُم بَيۡنَكُم بِٱلۡبَٰطِلِ وَتُدۡلُواْ بِهَآ إِلَى ٱلۡحُكَّامِ لِتَأۡكُلُواْ فَرِيقٗا مِّنۡ أَمۡوَٰلِ ٱلنَّاسِ بِٱلۡإِثۡمِ وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

Aranızda birbirinizin mallarını hırsızlık, kumar ve gasp gibi haksız (batıl) sebeplerle yemeyin ve insanların mallarından bir kısmını bile bile yalan sahitligi gibi gunahla yemek icin, o malları rusvet olarak hakimlere aktarmayın
Surah Al-Baqara, Verse 188


۞يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡأَهِلَّةِۖ قُلۡ هِيَ مَوَٰقِيتُ لِلنَّاسِ وَٱلۡحَجِّۗ وَلَيۡسَ ٱلۡبِرُّ بِأَن تَأۡتُواْ ٱلۡبُيُوتَ مِن ظُهُورِهَا وَلَٰكِنَّ ٱلۡبِرَّ مَنِ ٱتَّقَىٰۗ وَأۡتُواْ ٱلۡبُيُوتَ مِنۡ أَبۡوَٰبِهَاۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ

(Ey Rasulum), sana yeni dogan aylardan soruyorlar. De ki: “- Onlar, insanların muameleleri ve hacc icin vakit olculeridir. Iyilik, (cahiliyet devrinde yapıldıgı gibi) evlere arkalarından (girmeniz) gelmeniz degildir. Lakin iyilik ve hayır, haramlardan sakınanın iyiligidir. Evlere kapılarından gelin ve Allah’dan korkun ki, kurtulasınız
Surah Al-Baqara, Verse 189


وَقَٰتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَكُمۡ وَلَا تَعۡتَدُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُعۡتَدِينَ

Sizinle savasanlarla, siz Allah yolunda savasın ve (onlar harbe baslamadan once siz baslayıp) asırı gitmeyin. Suphesiz ki Allah, asırı gidip haddi tecavuz edenleri sevmez. (Bu ayet-i kerime, Berae ayeti, yahut bundan sonra gelen ayet ile neshedilmistir, hukmu kaldırılmıstır)
Surah Al-Baqara, Verse 190


وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ ثَقِفۡتُمُوهُمۡ وَأَخۡرِجُوهُم مِّنۡ حَيۡثُ أَخۡرَجُوكُمۡۚ وَٱلۡفِتۡنَةُ أَشَدُّ مِنَ ٱلۡقَتۡلِۚ وَلَا تُقَٰتِلُوهُمۡ عِندَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ حَتَّىٰ يُقَٰتِلُوكُمۡ فِيهِۖ فَإِن قَٰتَلُوكُمۡ فَٱقۡتُلُوهُمۡۗ كَذَٰلِكَ جَزَآءُ ٱلۡكَٰفِرِينَ

O kafirleri nerede bulursanız oldurun, onlar sizi Mekke’den cıkardıkları gibi, siz de onları oradan cıkarın. Onların sirk (Allah’a ortak kosma) fitneleri, katilden daha kotudur. Onlar, Mescid-i Haram’da sizinle dogusmedikce, siz de orada kendileriyle savasmayın. Fakat, orada sizi oldururlerse, siz de onları oldurun; kafirlerin cezası boyledir
Surah Al-Baqara, Verse 191


فَإِنِ ٱنتَهَوۡاْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Eger onlar sirk ve muharebeden vazgecerlerse, siz de bırakın; suphesiz ki Allah, pek cok magfiret ve merhamet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 192


وَقَٰتِلُوهُمۡ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتۡنَةٞ وَيَكُونَ ٱلدِّينُ لِلَّهِۖ فَإِنِ ٱنتَهَوۡاْ فَلَا عُدۡوَٰنَ إِلَّا عَلَى ٱلظَّـٰلِمِينَ

Fitneden eser kalmayıncaya ve din de yalnız Allah’ın oluncaya kadar (ibadet yalnız Allah icin oluncaya kadar) o musriklerle savasın. Vazgecerlerse, artık dusmanlık ancak zalimlere karsıdır
Surah Al-Baqara, Verse 193


ٱلشَّهۡرُ ٱلۡحَرَامُ بِٱلشَّهۡرِ ٱلۡحَرَامِ وَٱلۡحُرُمَٰتُ قِصَاصٞۚ فَمَنِ ٱعۡتَدَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَٱعۡتَدُواْ عَلَيۡهِ بِمِثۡلِ مَا ٱعۡتَدَىٰ عَلَيۡكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُتَّقِينَ

Onlar, savasın haram oldugu gecen yılki zilkade ayında (Hudeybiye’de) bu ayın hurmetini cignediler; siz de onların hareketine karsı o ayda savasmakta beis gormeyin ve umre haccını kaza edin. Hurmetler karsılıklıdır. Bunun icin, kim sizin uzerinize saldırırsa, siz de aynen ona, size yaptıgı tecavuz gibi saldırın. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah takva sahipleri ile beraberdir
Surah Al-Baqara, Verse 194


وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا تُلۡقُواْ بِأَيۡدِيكُمۡ إِلَى ٱلتَّهۡلُكَةِ وَأَحۡسِنُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Allah yolunda (cihad ve diger hayırlar ugruna) mallarınızı harcayın ve elinizle, (cimrilik ve israf yaparak) kendinizi tehlikeye atmayın; mucahidlere maddi ve manevi ihsan ve yardımda bulunun. Cunku Allah, muhakkak iyilik ve ihsanda bulunanları sever
Surah Al-Baqara, Verse 195


وَأَتِمُّواْ ٱلۡحَجَّ وَٱلۡعُمۡرَةَ لِلَّهِۚ فَإِنۡ أُحۡصِرۡتُمۡ فَمَا ٱسۡتَيۡسَرَ مِنَ ٱلۡهَدۡيِۖ وَلَا تَحۡلِقُواْ رُءُوسَكُمۡ حَتَّىٰ يَبۡلُغَ ٱلۡهَدۡيُ مَحِلَّهُۥۚ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوۡ بِهِۦٓ أَذٗى مِّن رَّأۡسِهِۦ فَفِدۡيَةٞ مِّن صِيَامٍ أَوۡ صَدَقَةٍ أَوۡ نُسُكٖۚ فَإِذَآ أَمِنتُمۡ فَمَن تَمَتَّعَ بِٱلۡعُمۡرَةِ إِلَى ٱلۡحَجِّ فَمَا ٱسۡتَيۡسَرَ مِنَ ٱلۡهَدۡيِۚ فَمَن لَّمۡ يَجِدۡ فَصِيَامُ ثَلَٰثَةِ أَيَّامٖ فِي ٱلۡحَجِّ وَسَبۡعَةٍ إِذَا رَجَعۡتُمۡۗ تِلۡكَ عَشَرَةٞ كَامِلَةٞۗ ذَٰلِكَ لِمَن لَّمۡ يَكُنۡ أَهۡلُهُۥ حَاضِرِي ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ

Haccı da, umreyi de Allah icin farz ve sunnetleriyle tam yapın. Fakat, herhangi bir sebeple bunlardan alıkonursanız kurbandan (deve, sıgır ve davardan) sizin icin hangisi kolaysa o vacib olur; ve kurban mahalli olan Mina’ya varıncaya kadar baslarınızı tras etmeyin. Icinizden hasta veya basından eziyeti olup bundan oturu tras olan kimseye uc gun oruc, ya altı fakire birer fitre sadaka, yahut bir kurban kesmekle fidye vermek vacip olur. Hastalık ve yol tehlikesi gibi engellerden emin oldugunuz vakit de, kim umresini bitirip ondan faydalanarak haccı yaparsa, kolayına gelen bir kurban kesmek vacip olur. Fakat kesecek kurban bulunamazsa veya buna gucu yetmezse, ona hac gunlerinde uc gun, vatanına dondugu zaman yedi gun ki, tam on gun oruc tutmak vacip olur. Bu hukum, Mescid-i Haram’da oturmayanlar icindir. Allah’tan korkun (hac ahkamını koruyun) ve bilin ki, Allah’ın azabı cidden cok siddetlidir
Surah Al-Baqara, Verse 196


ٱلۡحَجُّ أَشۡهُرٞ مَّعۡلُومَٰتٞۚ فَمَن فَرَضَ فِيهِنَّ ٱلۡحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي ٱلۡحَجِّۗ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ يَعۡلَمۡهُ ٱللَّهُۗ وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيۡرَ ٱلزَّادِ ٱلتَّقۡوَىٰۖ وَٱتَّقُونِ يَـٰٓأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ

Hac ayları, bilinen, Sevval, Zilkade ayları ile Zilhicce’den on gundur. Iste, kim o aylarda haccı, ihrama girerek kendine farz yaparsa artık hacda kadına yaklasmak, gunah yapmak ve kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Bir de (hac yahud ahiret icin) azık edinin. Muhakkak ki, azıgın, hayırlısı takvadır; ve ey aklı tam olanlar benden korkun
Surah Al-Baqara, Verse 197


لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَبۡتَغُواْ فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكُمۡۚ فَإِذَآ أَفَضۡتُم مِّنۡ عَرَفَٰتٖ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ عِندَ ٱلۡمَشۡعَرِ ٱلۡحَرَامِۖ وَٱذۡكُرُوهُ كَمَا هَدَىٰكُمۡ وَإِن كُنتُم مِّن قَبۡلِهِۦ لَمِنَ ٱلضَّآلِّينَ

Hac mevsiminde Rabbinizin fazlından ticaret istemeniz (alısveris etmeniz) size gunah degildir. Arafat’dan donusunuzde Mes’ari Haram namındaki yerde Allah’ı zikredin. O, size nasıl hidayet etti ise, siz de onu oylece anın. Dogrusu siz Bundan once (Allah’ın hidayetinden evvel) cidden sapıklardandınız
Surah Al-Baqara, Verse 198


ثُمَّ أَفِيضُواْ مِنۡ حَيۡثُ أَفَاضَ ٱلنَّاسُ وَٱسۡتَغۡفِرُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Sonra insanların dondugu yerden (Arafat’dan) siz de donun ve Allah’ın magfiretini isteyin. Allah cok magfiret ve rahmet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 199


فَإِذَا قَضَيۡتُم مَّنَٰسِكَكُمۡ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَذِكۡرِكُمۡ ءَابَآءَكُمۡ أَوۡ أَشَدَّ ذِكۡرٗاۗ فَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَآ ءَاتِنَا فِي ٱلدُّنۡيَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِنۡ خَلَٰقٖ

Hac ibadetlerinizi bitirince, cahiliyet devrinde hacdan sonra, toplanıp atalarınızı anarak ogundugunuz gibi, hatta daha kuvvetli bir anısla Allah’ı anın. Cunku insanların kimi: “- Ey Rabbimiz, bize (nasibimizi) dunyada ver.” der. O kimsenin ahirette bir nasibi yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 200


وَمِنۡهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَآ ءَاتِنَا فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗ وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِ حَسَنَةٗ وَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ

Kimi de: “Ey Rabbimiz, bize dunyada iyi hal ver ve ahirette merhamet ihsan et; ve bizi cehennem azabından koru” der
Surah Al-Baqara, Verse 201


أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ نَصِيبٞ مِّمَّا كَسَبُواْۚ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ

Onların kazandıkları hayır ve duadan nasibleri vardır. Allah, butun mahlukatın hesabını cok cabuk gorendir
Surah Al-Baqara, Verse 202


۞وَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ فِيٓ أَيَّامٖ مَّعۡدُودَٰتٖۚ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوۡمَيۡنِ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۖ لِمَنِ ٱتَّقَىٰۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُمۡ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ

Bir de sayılı gunlerde (tesrik gunlerinde) Allah’ı tekbir ile zikredin. Kim, iki gunde (zilhiccenin on birinci ve on ikinci gununde) Mina’dan donmek icin acele ederse, ona gunah yoktur. Mina’da geri kalana da gunah yoktur. Fakat, bu gunahın olmayısı takva sahibi icindir. Allah’dan korkun ve bilin ki, muhakkak hepiniz ona donup toplanacaksınız
Surah Al-Baqara, Verse 203


وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعۡجِبُكَ قَوۡلُهُۥ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَيُشۡهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلۡبِهِۦ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلۡخِصَامِ

Insanlardan bir kısmı vardır ki, onun bu dunya hayatına ait fasih sozu hosuna gider ve sozu, kalbinde olana uygundur, diye yemin ederek Allah’ı sahid tutar. Halbuki o, dusmanların en siddetlisidir
Surah Al-Baqara, Verse 204


وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ لِيُفۡسِدَ فِيهَا وَيُهۡلِكَ ٱلۡحَرۡثَ وَٱلنَّسۡلَۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَسَادَ

O, senin huzurundan ayrılıp gittigi zaman, yer yuzunde fesad cıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye kosar. Allah fesad cıkarmaya ve fenalık yapmaya razı olmaz
Surah Al-Baqara, Verse 205


وَإِذَا قِيلَ لَهُ ٱتَّقِ ٱللَّهَ أَخَذَتۡهُ ٱلۡعِزَّةُ بِٱلۡإِثۡمِۚ فَحَسۡبُهُۥ جَهَنَّمُۖ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ

Ona: “Allah’tan kork” dendigi zaman, cahiliyyet duygusu izzeti onu gunah islemeye goturur. Iste buna cehennem kafidir; ve o cehennem ne kotu bir yataktır
Surah Al-Baqara, Verse 206


وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشۡرِي نَفۡسَهُ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ رَءُوفُۢ بِٱلۡعِبَادِ

Insanlardan bir kısmı da vardır ki, Allah’ın rızasını isteyerek nefsini Allah’a ibadet yolunda sarfeder. Allah ise kullarına cok merhamet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 207


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱدۡخُلُواْ فِي ٱلسِّلۡمِ كَآفَّةٗ وَلَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ

Ey muminler, hepiniz ic ve dısınızla sebat uzere islama girin. Seytanın adımlarına uymayın. Cunku o, sizin acık bir dusmanınızdır
Surah Al-Baqara, Verse 208


فَإِن زَلَلۡتُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡكُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Helal ve harama ait hukumlerde size bu kadar asikar deliller geldikten sonra, eger seriat yolundan kayarsanız bilin ki, Allah muhakkak galibdir ve isinde hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 209


هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن يَأۡتِيَهُمُ ٱللَّهُ فِي ظُلَلٖ مِّنَ ٱلۡغَمَامِ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ وَقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ

O, Islama girmeyip seytana tabi olanlar, yalnız gozetliyorlar ki, Allah buluttan golgelikler icinde meleklerle geliversin ve kendilerine is bitiriversin (onları helak ediversin). Halbuki islerin hepsi Allah’a dondurulur
Surah Al-Baqara, Verse 210


سَلۡ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ كَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُم مِّنۡ ءَايَةِۭ بَيِّنَةٖۗ وَمَن يُبَدِّلۡ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ

(Ey Rasulum), Israilogullarına sor; biz onların atalarına (Musa peygamberin sanı hakkında) ne kadar acık mucizeler vermistik (gostermistik). Fakat mucizeler kendisine geldikten sonra kim Allah’ın hidayet nimetini kufur ile degistirirse, suphesiz ki Allah’ın (ona) azabı cok siddetlidir
Surah Al-Baqara, Verse 211


زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَيَسۡخَرُونَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۘ وَٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ فَوۡقَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ

Dunya hayatı kafirlere suslu gorundu de iman edenlerle egleniyorlar, (onların zenginleri, muminlerin fakirleri ile alay ediyorlar.) Halbuki takva sahibi (fakir) muminler, kıyamet gununde onların ustundedir. Allah, diledigine hesapsız rızık verir
Surah Al-Baqara, Verse 212


كَانَ ٱلنَّاسُ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ فَبَعَثَ ٱللَّهُ ٱلنَّبِيِّـۧنَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَ ٱلنَّاسِ فِيمَا ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِۚ وَمَا ٱخۡتَلَفَ فِيهِ إِلَّا ٱلَّذِينَ أُوتُوهُ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۖ فَهَدَى ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِمَا ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ ٱلۡحَقِّ بِإِذۡنِهِۦۗ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٍ

Insanlar iman uzere bulunan tek bir ummet idi; sonra kimi iman etmek, kimi kufre varmak suretiyle ayrılıga dustuler de Allah, rahmetinin mujdecileri ve azabının habercileri olmak uzere peygamberler gonderdi; ve insanlar aralarında ayrlıga dustukleri seyde hak uzre hukmetmek icin, o peygamberlerle kitap gonderdi. Halbuki kendilerine acık deliller geldikten sonra aralarındaki zulum ve hasedlerinden oturu, ihtilafa dusenler, o kitab verilenlerden baskası degildir. Onların hak hususunda ayrılıga dustukleri seyde, Allah, kendi izni ile (peygamberlere) iman edenleri dogru yola hidayet buyurdu (iletti). Allah diledigini dogru yola iletir
Surah Al-Baqara, Verse 213


أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تَدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ وَلَمَّا يَأۡتِكُم مَّثَلُ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۖ مَّسَّتۡهُمُ ٱلۡبَأۡسَآءُ وَٱلضَّرَّآءُ وَزُلۡزِلُواْ حَتَّىٰ يَقُولَ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ مَتَىٰ نَصۡرُ ٱللَّهِۗ أَلَآ إِنَّ نَصۡرَ ٱللَّهِ قَرِيبٞ

Yoksa siz ey muminler, kendinizden evvel gecenlerin halleri hic basınıza gelmeden (hemen) cennete gireceginizi mi sandınız? Onlara oyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve oylesine sarsıldılar ki, peygamber ve maiyetinde iman edenler: “- Allah’ın yardımı ne zaman olacak?” diyesiye kadar... Bilin ki Allah’ın yardımı muhakkak yakındır
Surah Al-Baqara, Verse 214


يَسۡـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَۖ قُلۡ مَآ أَنفَقۡتُم مِّنۡ خَيۡرٖ فَلِلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِۗ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٞ

Ey Rasulum, onlar neyi nafaka olarak vereceklerini sana soruyorlar. De ki: “- Maldan vereceginiz sey, ana-babanın, akrabanın, yetimlerin, yoksulların, yolcunundur. Hayır olarak daha her ne yaparsanız. Cenab-ı Allah onu bilir ve mukafatını verir
Surah Al-Baqara, Verse 215


كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِتَالُ وَهُوَ كُرۡهٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تَكۡرَهُواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تُحِبُّواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ شَرّٞ لَّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

Ey muminler, hosunuza gitmedigi halde, din dusmanları ile savasmak uzerinize farz kılındı. Olur ki, bir sey hosunuza gitmezken, sizin icin o hayırlı olur ve bir seyi de sevdiginiz halde o, hakkınızda ser olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 216


يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلشَّهۡرِ ٱلۡحَرَامِ قِتَالٖ فِيهِۖ قُلۡ قِتَالٞ فِيهِ كَبِيرٞۚ وَصَدٌّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَكُفۡرُۢ بِهِۦ وَٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ وَإِخۡرَاجُ أَهۡلِهِۦ مِنۡهُ أَكۡبَرُ عِندَ ٱللَّهِۚ وَٱلۡفِتۡنَةُ أَكۡبَرُ مِنَ ٱلۡقَتۡلِۗ وَلَا يَزَالُونَ يُقَٰتِلُونَكُمۡ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمۡ عَن دِينِكُمۡ إِنِ ٱسۡتَطَٰعُواْۚ وَمَن يَرۡتَدِدۡ مِنكُمۡ عَن دِينِهِۦ فَيَمُتۡ وَهُوَ كَافِرٞ فَأُوْلَـٰٓئِكَ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Haram olan ayda savasın hukmu nedir, diye sana soruyorlar. De ki: “- O ayda savas yapmak buyuk gunahtır. Fakat kufur ve inkarla insanları Allah yolundan cevirmek, Mescid-i Haram’da tavaf ve namazdan alıkomak, Peygamberi ve ashabını Mekke’den cıkarmak Allah katında daha buyuk bir gunahtır. Allah’a ortak kosmak fitnesi, Muslumanların haram ayda yaptıkları savastan da beterdir. Ey muminler, kafirlerin gucu yetse, sizi dininizden dondurunceye kadar sizinle savasmalarından geri durmazlar. Sizden kim dininden doner de kafir olarak olurse, bu gibilerin yaptıgı iyi seyler, dunyada da, ahirette de bosa gitmistir; ve onlar cehennem ehli olup orada ebedi olarak kalırlar
Surah Al-Baqara, Verse 217


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أُوْلَـٰٓئِكَ يَرۡجُونَ رَحۡمَتَ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Allah’a ve Rasulune gercek iman edenler ve vatanlarından hicret edip Allah yolunda savasanlar (var ya!) Iste onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah pek cok magfiret ve rahmet edicidir
Surah Al-Baqara, Verse 218


۞يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡخَمۡرِ وَٱلۡمَيۡسِرِۖ قُلۡ فِيهِمَآ إِثۡمٞ كَبِيرٞ وَمَنَٰفِعُ لِلنَّاسِ وَإِثۡمُهُمَآ أَكۡبَرُ مِن نَّفۡعِهِمَاۗ وَيَسۡـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَۖ قُلِ ٱلۡعَفۡوَۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَتَفَكَّرُونَ

(Ey Rasulum), sana ickiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “- Onlarda hem buyuk gunah, hem de insanlar icin bazı (ufak tefek) faydalar vardır. Fakat gunahları faydalarından daha buyuktur; “Yine sana hangi seyi nafaka verceklerini soruyorlar. De ki: “- Ihtiyacınızdan geri kalanı harcayın.” Allah ayetlerini size boyle acıklıyor ki, dusunesiniz
Surah Al-Baqara, Verse 219


فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۗ وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡيَتَٰمَىٰۖ قُلۡ إِصۡلَاحٞ لَّهُمۡ خَيۡرٞۖ وَإِن تُخَالِطُوهُمۡ فَإِخۡوَٰنُكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ ٱلۡمُفۡسِدَ مِنَ ٱلۡمُصۡلِحِۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَعۡنَتَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Bir de dunya ve ahiret isi hususunda hakkınızda en iyi olan seyi alasınız. (Ayrıca) sana, yetimlerin malından soruyorlar. De ki: “-Onların malını korumak ve durumlarını duzeltmek, sizin icin, islerine karısmamaktan daha hayırlıdır. Eger onları koruyarak kendileri ile bir arada yasarsanız, artık onlar kardeslerinizdir. Allah, onların hallerini duzeltenlerle mal ve durumlarını perisan edenleri bilir. Eger Allah Teala dileseydi, sizi muhakkak zahmete sokardı da yetimlerle bir arada yasama kolaylıgını ihsan buyurmazdı. Allah, suphesiz ki butun emirlerinde galip ve yaptıklarında hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 220


وَلَا تَنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكَٰتِ حَتَّىٰ يُؤۡمِنَّۚ وَلَأَمَةٞ مُّؤۡمِنَةٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكَةٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَتۡكُمۡۗ وَلَا تُنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤۡمِنُواْۚ وَلَعَبۡدٞ مُّؤۡمِنٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَكُمۡۗ أُوْلَـٰٓئِكَ يَدۡعُونَ إِلَى ٱلنَّارِۖ وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَى ٱلۡجَنَّةِ وَٱلۡمَغۡفِرَةِ بِإِذۡنِهِۦۖ وَيُبَيِّنُ ءَايَٰتِهِۦ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ

Ey muminler, Allah’a ortak kosan (kafir) kadınlarla, onlar iman etmedikce evlenmeyin. Imanı olmıyan (musrike) bir kadın, sizi imrendirse bile, iman etmis bir cariye elbette ondan daha hayırlıdır. (Bu yasak, Maide Suresi 5. ayeti ile kitap ehli olmıyan kafirlere tahsis edilmistir. Kitap ehli olanlarla evlenmek boylece caiz olmustur. Celaleyn) Musrik erkekler de iman etmedikce, onlara mumin kadınları nikahlamayın; bir kafir size hos gorunse bile. Mumin kole elbette ondan daha hayırlıdır. Onlar sizi cehenneme cagırırlar. Allah ise izniyle cennete ve magfirete davet ediyor da ayetlerini insanlara beyan buyuruyor. Gerek ki dusunup ibret alsınlar
Surah Al-Baqara, Verse 221


وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡمَحِيضِۖ قُلۡ هُوَ أَذٗى فَٱعۡتَزِلُواْ ٱلنِّسَآءَ فِي ٱلۡمَحِيضِ وَلَا تَقۡرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطۡهُرۡنَۖ فَإِذَا تَطَهَّرۡنَ فَأۡتُوهُنَّ مِنۡ حَيۡثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّـٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلۡمُتَطَهِّرِينَ

Sana kadınların ay (adet) hallerini de soruyorlar. De ki: “- O, nefret edilen bir pisliktir. Bunun icin hayız (adet) zamanında kadınlarınızdan ayrılın (cinsi munasebette bulunmayın) ve temizlenene kadar onlara yanasmayın. Tam olarak temizlendikleri zaman, Allahın size emrettigi (Mesru ve mubah) yerden onlara gidin (munasebette bulunun). Suphesiz ki Allah cok tevbe edenleri de sever, pisliklerden pak olanları da sever
Surah Al-Baqara, Verse 222


نِسَآؤُكُمۡ حَرۡثٞ لَّكُمۡ فَأۡتُواْ حَرۡثَكُمۡ أَنَّىٰ شِئۡتُمۡۖ وَقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُم مُّلَٰقُوهُۗ وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Kadınlarınız, cocuk yetistiren ekin tarlanızdır. O halde tohum ekilen tarlanıza (on tarafa), nasıl isterseniz oyle varın. Kendileriniz icin ileriye hazırlık yapın, onceden iyi ameller gonderin. Allah’dan korkun ve muhakkak onun huzuruna varacagınızı bilin. Takva sahibi muminlere cenneti mujdele
Surah Al-Baqara, Verse 223


وَلَا تَجۡعَلُواْ ٱللَّهَ عُرۡضَةٗ لِّأَيۡمَٰنِكُمۡ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصۡلِحُواْ بَيۡنَ ٱلنَّاسِۚ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ

Bir de sozunuzde durmanız, takva sahibi olmanız ve insanların arasını duzeltmeniz icin Allah’ı yeminlerinize hedef yapmayın. Allah kemaliyle isitici ve bilicidir. (Bir isi yapmak veya yapmamak hususunda Allah’ın adı ile yemin edipte Allah Teala’yı engel tutarak, yemininizi bozmayız diye, hayır yapmaktan geri kalmayınız. Yeminin bozulmasında hayır bulunan isi yapın ve keffaretini odeyin)
Surah Al-Baqara, Verse 224


لَّا يُؤَاخِذُكُمُ ٱللَّهُ بِٱللَّغۡوِ فِيٓ أَيۡمَٰنِكُمۡ وَلَٰكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتۡ قُلُوبُكُمۡۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٞ

Allah, sizi yeminlerinizdeki yanılmadan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi, kalblerinizin irtikap ettigi yeminlerle sorumlu tutar da muahaze eder. Allah, yanılarak yemin edenleri bagıslayıcıdır, halimdir (azaba hak kazananların azabını geciktirmekle rızıklarını vericidir)
Surah Al-Baqara, Verse 225


لِّلَّذِينَ يُؤۡلُونَ مِن نِّسَآئِهِمۡ تَرَبُّصُ أَرۡبَعَةِ أَشۡهُرٖۖ فَإِن فَآءُو فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Hanımlarına yaklasmamaya yemin edenler icin dort ay beklemek vardır. Eger bu muddet icerisinde erkekler yeminlerinden donerek hanımlarına yanasır da keffaret verirlerse, suphesiz ki Allah bu sekilde yeminlerini bagıslaycıdır, esirgeyicidir
Surah Al-Baqara, Verse 226


وَإِنۡ عَزَمُواْ ٱلطَّلَٰقَ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ

Bu turlu yemin edenler eger kadınlarını bosamaya karar verirlerse onu yerine getirirler. Suphesiz Allah soylediklerini isidici (niyetlerini) gercekten bilcidir
Surah Al-Baqara, Verse 227


وَٱلۡمُطَلَّقَٰتُ يَتَرَبَّصۡنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلَٰثَةَ قُرُوٓءٖۚ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكۡتُمۡنَ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِيٓ أَرۡحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤۡمِنَّ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَٰلِكَ إِنۡ أَرَادُوٓاْ إِصۡلَٰحٗاۚ وَلَهُنَّ مِثۡلُ ٱلَّذِي عَلَيۡهِنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ وَلِلرِّجَالِ عَلَيۡهِنَّ دَرَجَةٞۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Bosanmıs kadınlar kendi kendilerine uc adet muddeti beklerler ve Allah rahimlerinde yarattıgı cocugu saklamaları kendilerine helal olmaz; eger Allah’a ve ahiret gunune imanları varsa. Kocaları barısmak istiyorsa, bu bekleme (iddet) muddeti icinde (ric’i talakta) onları geri almaga (nikahlarında tutmaga) daha cok hak sahibidirler. Erkeklerin (mesru surette) kadınlar uzerindeki hakları gibi, kadınların da onlar uzerinde hakları vardır. Yalnız erkekler kadınlar uzerine (mehir ve nafaka bakımından) daha ustun bir dereceye sahiptirler. Allah izzet sahibidir, hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 228


ٱلطَّلَٰقُ مَرَّتَانِۖ فَإِمۡسَاكُۢ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ تَسۡرِيحُۢ بِإِحۡسَٰنٖۗ وَلَا يَحِلُّ لَكُمۡ أَن تَأۡخُذُواْ مِمَّآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ شَيۡـًٔا إِلَّآ أَن يَخَافَآ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَا فِيمَا ٱفۡتَدَتۡ بِهِۦۗ تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَعۡتَدُوهَاۚ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ ٱللَّهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ

Ric’i talak(1) ikidir. Ondan sonra ya kadınları iyilikle tutmak, ya guzellikle salmak vardır. Kadınlarınıza verdiginiz mihirleri geri almanız size helal olmaz. Meger ki, ikisi de aralarındaki (luzumlu hak ve guzel gecim hususunda) Allah’ın emirlerine riayet edememek korkusunda olsunlar. (Ey hakimler, bu sekilde) siz de onların, Allah’ın hukumlerini hakkıyle yerine getiremiyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak icin hakkından vazgecmesinde, artık ikisine de gunah yoktur. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Onları cigneyip asmayın. Kim Allah’ın sınırlarını gecerse iste onlar hep zalimlerdir
Surah Al-Baqara, Verse 229


فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُۥ مِنۢ بَعۡدُ حَتَّىٰ تَنكِحَ زَوۡجًا غَيۡرَهُۥۗ فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَآ أَن يَتَرَاجَعَآ إِن ظَنَّآ أَن يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۗ وَتِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

Eger koca, karısını ikinci talaktan (bosamasından) sonra bir kere daha bosarsa, bundan sonra kadın baska bir erkege nikahlanmadıkca (ve ondan da ayrılmadıkca) ilk kocasına helal olmaz. Bu ikinci koca onu bosarsa, Allah’ın emirlerini saglam tutacaklarına umitvar oldukları takdirde evvelkilerin birbirine donmeleri kendilerine gunah degildir. Bunlar, anlayan bir kavim icin Allah’ın acıkladıgı hukumlerdir. (1)- Ric’i Talak: Karı-koca arasında akdedilen nikahta uc manevi bag vardır ve bunlara erkek sahiptir. Nikah’ın tamamen kaldırılması icin erkek, sahip oldugu uc defa bosamak hakkını kullanması icap eder. Eger uc defadan az (Bir ve iki defa) karısını bosarsa, buna ric’i talak denir. Bu durumda iddet muddeti olan uc hayız zamanı icinde karısına muracaat edebilir ve muracaat edince mevcut nikah devam eder. Fakat iddet cıktıktan sonra nikah kalktıgından muracaat hakkı kalmaz. Ancak her iki tarafın rızasıyla yeni bir akit yapılabilir, evlilik de devam eder. Sayet koca, ucuncu defa karısını bosarsa, nikah tamamen kalkmıs olur
Surah Al-Baqara, Verse 230


وَإِذَا طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمۡسِكُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٖۚ وَلَا تُمۡسِكُوهُنَّ ضِرَارٗا لِّتَعۡتَدُواْۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ فَقَدۡ ظَلَمَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوٗاۚ وَٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَمَآ أَنزَلَ عَلَيۡكُم مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَٱلۡحِكۡمَةِ يَعِظُكُم بِهِۦۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ

Siz kadınları (Ric’i Talakla) bosadıgınız zaman, iddetlerini bitirmeye yakın, onları ya iyilikle tutun (ric’at edin) veya iyilikle bosayın. Yoksa haklarına tecavuz icin zararlarına olarak tutmayın. Bunu kim yaparsa, nefsine zulmetmis olur. Sakın Allah’ın ayetlerini saka yerine tutmayın. Allah’ın uzerinizdeki nimetini ve size ogut vermek icin indirdigi Kur’an’ı ve ondaki hikmeti dusunun. Allah’dan korkun ve bilin ki, Allah her seyi kemaliyle bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 231


وَإِذَا طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعۡضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحۡنَ أَزۡوَٰجَهُنَّ إِذَا تَرَٰضَوۡاْ بَيۡنَهُم بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ ذَٰلِكَ يُوعَظُ بِهِۦ مَن كَانَ مِنكُمۡ يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۗ ذَٰلِكُمۡ أَزۡكَىٰ لَكُمۡ وَأَطۡهَرُۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

Kadınları (Ric’i talakla) bosadınız da iddetlerini bitirdiler mi, aralarında mesru bir sekilde anlastıkları takdirde, ey veliler, artık kendilerini kocalarına nikah etmelerine engel olmayın. Bu anlatılanlar, sizden Allah’a ve ahiret gunune iman etmis olanlara verilen bir oguttur. Bu sizin icin daha hayırlı ve daha temizdir. Allah sizin menfaatinizi bilir, siz bilemezsiniz
Surah Al-Baqara, Verse 232


۞وَٱلۡوَٰلِدَٰتُ يُرۡضِعۡنَ أَوۡلَٰدَهُنَّ حَوۡلَيۡنِ كَامِلَيۡنِۖ لِمَنۡ أَرَادَ أَن يُتِمَّ ٱلرَّضَاعَةَۚ وَعَلَى ٱلۡمَوۡلُودِ لَهُۥ رِزۡقُهُنَّ وَكِسۡوَتُهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ لَا تُكَلَّفُ نَفۡسٌ إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَا تُضَآرَّ وَٰلِدَةُۢ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوۡلُودٞ لَّهُۥ بِوَلَدِهِۦۚ وَعَلَى ٱلۡوَارِثِ مِثۡلُ ذَٰلِكَۗ فَإِنۡ أَرَادَا فِصَالًا عَن تَرَاضٖ مِّنۡهُمَا وَتَشَاوُرٖ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَاۗ وَإِنۡ أَرَدتُّمۡ أَن تَسۡتَرۡضِعُوٓاْ أَوۡلَٰدَكُمۡ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِذَا سَلَّمۡتُم مَّآ ءَاتَيۡتُم بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ

Anneler, (bosanmadan once veya bosandıktan sonra dogan) cocuklarını tam iki yıl emzirsinler. Bu hukum sut emzirmeyi tamamlamak istiyenler icindir. Annelerin yiyecegi ve giyecegi, orta hal uzere gucu yettigi kadar cocugun babası uzerinedir. Hic kimse gucunden ziyadesiyle mukellef tutulamaz. Ne bir anne, ne de bir baba cocugu yuzunden zarara sokulmasın. Babanın olumu ile mirascı olan da, yiyecek, giyecek ve zarar hususlarında baba gibidir. Eger ana ve baba, aralarında danısma ve rıza ile iki sene dolmadan cocugu memeden kesmeyi arzu ederlerse, ikisine de gunah yoktur. Cocuklarınızı sut anneye vermek isterseniz, o sut annenin razı olacagı ucretini teslim ettiginizde yine size gunah yoktur. Bununla beraber, Allah’dan korkun ve bilin ki, Allah her ne yaparsanız onu kemaliyle bilicidir, gorucudur
Surah Al-Baqara, Verse 233


وَٱلَّذِينَ يُتَوَفَّوۡنَ مِنكُمۡ وَيَذَرُونَ أَزۡوَٰجٗا يَتَرَبَّصۡنَ بِأَنفُسِهِنَّ أَرۡبَعَةَ أَشۡهُرٖ وَعَشۡرٗاۖ فَإِذَا بَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا فَعَلۡنَ فِيٓ أَنفُسِهِنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ

Sizden vefat edenlerin geride bıraktıkları zevceler, kendi kendilerine (suslenmeden) dort ay on gun beklerler (beklesinler). Bu muddeti doldurdukları zaman, mesru surette kendi baslarına (evlenmek icin) sus takınmalarında size bir gunah yoktur. Allah yaptıgınız her seyden tamamıyla haberdardır
Surah Al-Baqara, Verse 234


وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا عَرَّضۡتُم بِهِۦ مِنۡ خِطۡبَةِ ٱلنِّسَآءِ أَوۡ أَكۡنَنتُمۡ فِيٓ أَنفُسِكُمۡۚ عَلِمَ ٱللَّهُ أَنَّكُمۡ سَتَذۡكُرُونَهُنَّ وَلَٰكِن لَّا تُوَاعِدُوهُنَّ سِرًّا إِلَّآ أَن تَقُولُواْ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗاۚ وَلَا تَعۡزِمُواْ عُقۡدَةَ ٱلنِّكَاحِ حَتَّىٰ يَبۡلُغَ ٱلۡكِتَٰبُ أَجَلَهُۥۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا فِيٓ أَنفُسِكُمۡ فَٱحۡذَرُوهُۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ حَلِيمٞ

Kocası olen kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikahlamaya niyyet ettiginiz takdirde, daha iddet dolmadan onlara talip oldugunuzu isaret etmenizde (caktırmanızda) veya boyle bir arzuyu gonullerinizde saklamanızda size bir beis yoktur. Allah biliyor ki, siz onları muhakkak anacaksınız. Yalnız onlarla gizlice anlasıp nikah ve munasebet kurmayın. Ancak mesru olan isaret ve cıtlatma sozler soyliyebilirsiniz. Takdir edilen iddet sona ermedikce nikah akdine azmetmeyin. Bilin ki Allah, gercekten gonlunuzde ne varsa onu bilir. Artık ondan sakının ve bilin ki, Allah cok bagıslayıcıdır, halimdir
Surah Al-Baqara, Verse 235


لَّا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِن طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ مَا لَمۡ تَمَسُّوهُنَّ أَوۡ تَفۡرِضُواْ لَهُنَّ فَرِيضَةٗۚ وَمَتِّعُوهُنَّ عَلَى ٱلۡمُوسِعِ قَدَرُهُۥ وَعَلَى ٱلۡمُقۡتِرِ قَدَرُهُۥ مَتَٰعَۢا بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Kendilerine dokunmadıgınız yahut kendilerine bir mehir tayin etmediginiz kadınları bosadınızsa, bunda size gunah yoktur. Su kadar var ki, onları, zengin olan kudretine gore, fakir olan da gucu yettigi kadar guzellikle faydalandırsın. Bu, ihsan edenler uzerine borc bir haktır
Surah Al-Baqara, Verse 236


وَإِن طَلَّقۡتُمُوهُنَّ مِن قَبۡلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ وَقَدۡ فَرَضۡتُمۡ لَهُنَّ فَرِيضَةٗ فَنِصۡفُ مَا فَرَضۡتُمۡ إِلَّآ أَن يَعۡفُونَ أَوۡ يَعۡفُوَاْ ٱلَّذِي بِيَدِهِۦ عُقۡدَةُ ٱلنِّكَاحِۚ وَأَن تَعۡفُوٓاْ أَقۡرَبُ لِلتَّقۡوَىٰۚ وَلَا تَنسَوُاْ ٱلۡفَضۡلَ بَيۡنَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ

Eger siz, onları, kendilerine dokunmadan once bosamıs da, daha evvel onlara mehir tayin etmisseniz, o vakit tayin ettiginiz mehrin yarısı onlarındır. Meger ki, kendileri veya nikah bagı elinde olan veli, mehri bagıslamıs olsun. Ey erkekler, sizin bagısta bulunmanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti (ve birbirinize iyi muamele etmeyi) de unutmayın. Suphesiz ki Allah, her ne yaparsanız onu hakkıyla gorucudur
Surah Al-Baqara, Verse 237


حَٰفِظُواْ عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلۡوُسۡطَىٰ وَقُومُواْ لِلَّهِ قَٰنِتِينَ

Farz namazlarının vakit ve erkanlarını gozeterek edasına devam edin, bilhassa orta (ikindi) namazına dikkat edin; ve Allah’a itaat ederek namaza durun
Surah Al-Baqara, Verse 238


فَإِنۡ خِفۡتُمۡ فَرِجَالًا أَوۡ رُكۡبَانٗاۖ فَإِذَآ أَمِنتُمۡ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَمَا عَلَّمَكُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ

Eger (dusman veya yırtıcı hayvanlardan) korkarsanız, yaya, binekli iken (mumkun olan tarafa yonelerek) namazınızı kılın. Bu korkulardan emin bulundugunuz zaman, boyle bilmediginiz seyleri size ogrettigi gibi Allah’ı anın
Surah Al-Baqara, Verse 239


وَٱلَّذِينَ يُتَوَفَّوۡنَ مِنكُمۡ وَيَذَرُونَ أَزۡوَٰجٗا وَصِيَّةٗ لِّأَزۡوَٰجِهِم مَّتَٰعًا إِلَى ٱلۡحَوۡلِ غَيۡرَ إِخۡرَاجٖۚ فَإِنۡ خَرَجۡنَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِي مَا فَعَلۡنَ فِيٓ أَنفُسِهِنَّ مِن مَّعۡرُوفٖۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Sizden zevcelerini geride bırakarak vefat edenler, zevcelerinin bir seneye kadar evlerinden cıkarılmıyarak faydalandırılmalarını varislerine vasiyyet etsinler. Bununla beraber onlar kendi arzularıyla cıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları mesru hareketten dolayı size gunah yoktur. Allah, emrine aykırı hareket edenlerden intikam alıcı ve kullarının islerine hukmedicidir
Surah Al-Baqara, Verse 240


وَلِلۡمُطَلَّقَٰتِ مَتَٰعُۢ بِٱلۡمَعۡرُوفِۖ حَقًّا عَلَى ٱلۡمُتَّقِينَ

Bosanan kadınların da mesru bir sekilde faydalanmaları haklarıdır ki, bunun yerine getirilmesi, Allah’dan korkanlara bir vazifedir
Surah Al-Baqara, Verse 241


كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ ءَايَٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ

Iste akıllarınız ersin diye; Allah size ayetlerini boyle acıklıyor
Surah Al-Baqara, Verse 242


۞أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَهُمۡ أُلُوفٌ حَذَرَ ٱلۡمَوۡتِ فَقَالَ لَهُمُ ٱللَّهُ مُوتُواْ ثُمَّ أَحۡيَٰهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَشۡكُرُونَ

(Ey Rasulum) binlerce kisi iken (vebadan) olum korkusu ile yurdlarından cıkanları gormedin mi ki; Allah onlara: “olun” dedi de olduler, sonra onlara hayat verdi. Suphesiz ki Allah insanlara ihsan ve rahmet sahibidir, fakat insanların cogu sukretmez
Surah Al-Baqara, Verse 243


وَقَٰتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ

Allah yolunda dusmanla savasın ve bilin ki, Allah kemaliyle isiticidir, bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 244


مَّن ذَا ٱلَّذِي يُقۡرِضُ ٱللَّهَ قَرۡضًا حَسَنٗا فَيُضَٰعِفَهُۥ لَهُۥٓ أَضۡعَافٗا كَثِيرَةٗۚ وَٱللَّهُ يَقۡبِضُ وَيَبۡصُۜطُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ

Yalnız Allah rızası icin gonul hoslugu ile bir odunc verecek kimdir ki, Allah ona kat kat mukafatını versin? Allah kimini daraltır (da hayra kosmaz). Kiminin de kalbini genisletir (de odunc vermeye kosar) Siz hesap vermek icin ona donduruleceksiniz
Surah Al-Baqara, Verse 245


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ مِنۢ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ مِنۢ بَعۡدِ مُوسَىٰٓ إِذۡ قَالُواْ لِنَبِيّٖ لَّهُمُ ٱبۡعَثۡ لَنَا مَلِكٗا نُّقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ قَالَ هَلۡ عَسَيۡتُمۡ إِن كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِتَالُ أَلَّا تُقَٰتِلُواْۖ قَالُواْ وَمَا لَنَآ أَلَّا نُقَٰتِلَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَقَدۡ أُخۡرِجۡنَا مِن دِيَٰرِنَا وَأَبۡنَآئِنَاۖ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقِتَالُ تَوَلَّوۡاْ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنۡهُمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ

(Ey Rasulum). Musa’dan sonra Israilogullarından ileri gelen bir toplulugun musaveresine vakıf olmadın mı? Hani onlar, peygamberlerine soyle demislerdi: “- Bize bir padisah gonder de onun yardımı ile Allah yolunda dusmanlarımıza karsı savasalım.” O da: “- Ya uzerinize bir savas farz kılınır da muharebe etmezseniz?” demisti. Onlar “- Nicin Allah yolunda savasmıyalım? Yurdlarımızdan cıkarıldık, cocuklarımızdan uzak bırakıldık.” dedilerdi. Ne zaman ki uzerlerine savas farz kılındı, iclerinden pek az kimseler mustesna, digerleri savastan yuz cevirdiler. Allah cihaddan geri kalan zalimleri pek ala bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 246


وَقَالَ لَهُمۡ نَبِيُّهُمۡ إِنَّ ٱللَّهَ قَدۡ بَعَثَ لَكُمۡ طَالُوتَ مَلِكٗاۚ قَالُوٓاْ أَنَّىٰ يَكُونُ لَهُ ٱلۡمُلۡكُ عَلَيۡنَا وَنَحۡنُ أَحَقُّ بِٱلۡمُلۡكِ مِنۡهُ وَلَمۡ يُؤۡتَ سَعَةٗ مِّنَ ٱلۡمَالِۚ قَالَ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰهُ عَلَيۡكُمۡ وَزَادَهُۥ بَسۡطَةٗ فِي ٱلۡعِلۡمِ وَٱلۡجِسۡمِۖ وَٱللَّهُ يُؤۡتِي مُلۡكَهُۥ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ

Israilogullarının peygamberi kendilerine soyle dedi: “- Allah size Talut’u padisah gonderdi.” Onlar ise: “- Biz padisahlıga ondan daha munasip iken ve ona maldan da bir bolluk verilmemisken padisahlık nasıl onun olur?” dediler. Onlara su cevabı verdi: “- Allah onu ustunuze begenip secmis ve ona bilgi ile vucud kuvveti bakımından bir ustunluk vermistir.” Allah mulkunu diledigine verir, Allah’ın rahmet ve ihsanı genistir; her seyi kemaliyle bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 247


وَقَالَ لَهُمۡ نَبِيُّهُمۡ إِنَّ ءَايَةَ مُلۡكِهِۦٓ أَن يَأۡتِيَكُمُ ٱلتَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَبَقِيَّةٞ مِّمَّا تَرَكَ ءَالُ مُوسَىٰ وَءَالُ هَٰرُونَ تَحۡمِلُهُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لَّكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ

Peygamberleri onlara sunu da soylemisti: “- Talut’un, Musa’ya verilen Tabut’u (sandıgı) getirmesi padisahlıgına alamettir. O Tabut’da, Rabbiniz tarafından size manevi bir kuvvet ve Musa ailesiyle Harun ailesinin arkaya bıraktıkları Tevrat levhalarından bakıyye (arta kalanlar) vardır. Melekler onu tasıyacaktır. Suphesiz ki bu Tabut’un size gelmesi, peygamberin sozunun dogruluguna delildir, eger iman getirenlerdenseniz
Surah Al-Baqara, Verse 248


فَلَمَّا فَصَلَ طَالُوتُ بِٱلۡجُنُودِ قَالَ إِنَّ ٱللَّهَ مُبۡتَلِيكُم بِنَهَرٖ فَمَن شَرِبَ مِنۡهُ فَلَيۡسَ مِنِّي وَمَن لَّمۡ يَطۡعَمۡهُ فَإِنَّهُۥ مِنِّيٓ إِلَّا مَنِ ٱغۡتَرَفَ غُرۡفَةَۢ بِيَدِهِۦۚ فَشَرِبُواْ مِنۡهُ إِلَّا قَلِيلٗا مِّنۡهُمۡۚ فَلَمَّا جَاوَزَهُۥ هُوَ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ قَالُواْ لَا طَاقَةَ لَنَا ٱلۡيَوۡمَ بِجَالُوتَ وَجُنُودِهِۦۚ قَالَ ٱلَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلَٰقُواْ ٱللَّهِ كَم مِّن فِئَةٖ قَلِيلَةٍ غَلَبَتۡ فِئَةٗ كَثِيرَةَۢ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Vaktaki Talut (Cihad yapmak icin Kudus’ten) askerleri ile ayrıldı, (ordusuna) soyle dedi: “- Gercekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan icerse benden degildir. Kim de ondan icmezse o benden (bana baglı olanlardan) dır. Ancak eli ile alıp icenler mustesna (bu kadar icmelerine izin vardır). Nihayet nehire varır varmaz, askerlerden pek azı mustesna, ondan kana kana ictiler. Vaktaki Talut ile beraberindeki muminler o nehri gectiler, beri tarafta kalıp nehri gecemiyenler: “- Bugun bizim Calut’a (zalim dusman hukumdarına) ve ordusuna karsı koyacak takatımız yoktur” dediler. Ahirette Allah’ın rahmetine kavusacaklarını kesin olarak bilen (o nehrin karsı tarafındaki Talut’a) baglılar ise, su cevabı verdiler: “- Allah’ın izniyle nice az bir topluluk, daha cok bir topluluga ustun gelmistir; Allah sabredenlerle beraberdir.”
Surah Al-Baqara, Verse 249


وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِۦ قَالُواْ رَبَّنَآ أَفۡرِغۡ عَلَيۡنَا صَبۡرٗا وَثَبِّتۡ أَقۡدَامَنَا وَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Talut’a baglı bulunan muminler, Calut ve onun askerlerine karsı carpısmak uzere cıktıkları zaman soyle dua ettiler: “- Ey Rabbimiz, uzerimize bol bol sabır dok, ayaklarımıza kuvvet ve sebat ver ve bizi kafirler kavmi uzerine muzaffer kıl.”
Surah Al-Baqara, Verse 250


فَهَزَمُوهُم بِإِذۡنِ ٱللَّهِ وَقَتَلَ دَاوُۥدُ جَالُوتَ وَءَاتَىٰهُ ٱللَّهُ ٱلۡمُلۡكَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَعَلَّمَهُۥ مِمَّا يَشَآءُۗ وَلَوۡلَا دَفۡعُ ٱللَّهِ ٱلنَّاسَ بَعۡضَهُم بِبَعۡضٖ لَّفَسَدَتِ ٱلۡأَرۡضُ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ ذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Nihayet Allah’ın izni ile kafirleri bozguna ugrattılar. Muminler safında bulunan Davut (aleyhisselam) da dusman hukumdarı Calut’u oldurdu. Allah, Davud’a padisahlık ve peygamberlik verdi ve ona diledigi seyleri ogretti (Zırh yapmak, kuslarla konusmak ve guzel sesle okumak gibi...) Eger Allah, insanların bir kısmını diger bir kısmı ile defetmeseydi (muminleri kafirlere ustun kılmasaydı) yeryuzu fesad ve kufur karanlıgına burunurdu. Fakat Allah, alemler uzerine ihsan ve rahmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 251


تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱللَّهِ نَتۡلُوهَا عَلَيۡكَ بِٱلۡحَقِّۚ وَإِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ

Iste bunlar (anlatılan kıssalar) Allah’ın ayetleridir ki, onları ey (Rasulum) sana hak olarak okuyoruz; ve muhakkak ki sen gonderilen peygamberlerdensin
Surah Al-Baqara, Verse 252


۞تِلۡكَ ٱلرُّسُلُ فَضَّلۡنَا بَعۡضَهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۘ مِّنۡهُم مَّن كَلَّمَ ٱللَّهُۖ وَرَفَعَ بَعۡضَهُمۡ دَرَجَٰتٖۚ وَءَاتَيۡنَا عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَأَيَّدۡنَٰهُ بِرُوحِ ٱلۡقُدُسِۗ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا ٱقۡتَتَلَ ٱلَّذِينَ مِنۢ بَعۡدِهِم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ وَلَٰكِنِ ٱخۡتَلَفُواْ فَمِنۡهُم مَّنۡ ءَامَنَ وَمِنۡهُم مَّن كَفَرَۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا ٱقۡتَتَلُواْ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَفۡعَلُ مَا يُرِيدُ

Bu (surede sozu gecen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen ozelliklerle digerlerinden ustun kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sozlestigi (Hz. Musa gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yukseklere cıkarmıstır. Meryem’in oglu Isa’ya o acık mucizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrail aleyhisselam) ile kuvvetlendirdik. Eger Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ummetler, kendilerine hidayete ulastırıcı o apacık mucizeler ve deliller geldikten sonra birbirini oldurmezlerdi. Fakat ihtilafa (ayrılıga) dustuler. Sonunda kimi iman etti, kimi de kufre saptı. Yine Allah dileseydi birbirinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah diledigi seyi yapar
Surah Al-Baqara, Verse 253


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقۡنَٰكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا بَيۡعٞ فِيهِ وَلَا خُلَّةٞ وَلَا شَفَٰعَةٞۗ وَٱلۡكَٰفِرُونَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ

Ey iman edenler, ne bir alısverisin, ne bir dostlugun ve ne de bir sefaatın bulunmadıgı bir gun (Hesap gunu) gelmeden once size verdigimiz rızıktan Allah yolunda harcayın. Kafirler (yok mu), iste onlar zalimdirler
Surah Al-Baqara, Verse 254


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡحَيُّ ٱلۡقَيُّومُۚ لَا تَأۡخُذُهُۥ سِنَةٞ وَلَا نَوۡمٞۚ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ مَن ذَا ٱلَّذِي يَشۡفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦۚ يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيۡءٖ مِّنۡ عِلۡمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرۡسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۖ وَلَا يَـُٔودُهُۥ حِفۡظُهُمَاۚ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ

Allah o Allah’dır ki, kendinden baska hic bir ilah (Tanrı) yoktur (Ondan baska ibadete mustahak mabud yoktur). O ezeli ve ebedi hayat ile bizatihi (kendiliginden) diridir, (bakidir). Zat ve kemal sıfatlarıyla yaratıkların (mahlukatın) butun islerinde hakim ve kaimdir, her sey onunla kaimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Goklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkca katında kim sefaat edebilir? O, butun varlıkların (dunya ve ahirete ait) onlerinde ve arkalarındaki gizli ve asikar her seyini bilir. Onlar (varlıklar-yaratıklar) ise, Allah’ın diledigi kadarından baska, ilahi ilminden hic bir sey kavrayamazlar. Onun kursusu (mulk ve saltanatı) gokleri ve yeri cevrelemis, kaplamıstır. Gokleri ve yeri korumak, gozetmek, ona zorluk ve agırlık vermez. O, cok yuce, cok buyuktur
Surah Al-Baqara, Verse 255


لَآ إِكۡرَاهَ فِي ٱلدِّينِۖ قَد تَّبَيَّنَ ٱلرُّشۡدُ مِنَ ٱلۡغَيِّۚ فَمَن يَكۡفُرۡ بِٱلطَّـٰغُوتِ وَيُؤۡمِنۢ بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰ لَا ٱنفِصَامَ لَهَاۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Cizye vermeyi kabul eden kitap ehlini (kafirleri), Islam dinine girmek icin zorlamak ve onlara cebretmek yoktur. Iman ile kufur, kesin olarak meydana cıkmıstır. Artık kim, azgınlıga ve sapıklıga sevkedenleri tanımayıpta Allah’a iman ederse, o muhakkak ki, kopması mumkun olmayan en saglam kulpa tutunmustur. Allah kemaliyle isitici ve bilicidir. (bazı mufessirlere gore bu ayeti kerimenin hukmu kıtal ayeti kerimesinin nazil olmasıyla nashedilmis, kaldırılmıstır)
Surah Al-Baqara, Verse 256


ٱللَّهُ وَلِيُّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُخۡرِجُهُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَوۡلِيَآؤُهُمُ ٱلطَّـٰغُوتُ يُخۡرِجُونَهُم مِّنَ ٱلنُّورِ إِلَى ٱلظُّلُمَٰتِۗ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Allah, iman edenlerin yardımcısıdır. Onları dalalet karanlıklarından (kurtarıp) hidayet nuruna cıkarır. Kafirlerin dostları ise seytanlardır. Kendilerini nurdan (ayırıp) karanlıklara sokarlar, iste bunlar cehennemliktirler; orada ebedi olarak kalıcıdırlar
Surah Al-Baqara, Verse 257


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِي حَآجَّ إِبۡرَٰهِـۧمَ فِي رَبِّهِۦٓ أَنۡ ءَاتَىٰهُ ٱللَّهُ ٱلۡمُلۡكَ إِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّيَ ٱلَّذِي يُحۡيِۦ وَيُمِيتُ قَالَ أَنَا۠ أُحۡيِۦ وَأُمِيتُۖ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَأۡتِي بِٱلشَّمۡسِ مِنَ ٱلۡمَشۡرِقِ فَأۡتِ بِهَا مِنَ ٱلۡمَغۡرِبِ فَبُهِتَ ٱلَّذِي كَفَرَۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Allah, kendisine saltanat ve mulk verdi diye (azarak) Ibrahim ile Rabbi hakkında mucadele eden Nemrud’u gormedin mi? Ibrahim ona; “- Benim Rabbim (kudreti ile) hem diriltir, hem oldurur.” dedigi vakıt o Nemrud; “- Ben de diriltir, oldururum.” demisti. Ibrahim (Aleyhisselam); “- Allah gunesi dogudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir” soyleyince, o kufreden Nemrud sasırıp tutuldu. Allah zalimler kavmini muvaffak etmez. (Nemrud oldurulmesi gereken bir kimseyi azap edip, bir sucsuzu da oldurmek suretiyle, kendisinin guya diriltmeye ve oldurmeye kadir oldugunu Hazreti Ibrahim’e karsı soyledigi rivayet edilir.”)
Surah Al-Baqara, Verse 258


أَوۡ كَٱلَّذِي مَرَّ عَلَىٰ قَرۡيَةٖ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىٰ يُحۡيِۦ هَٰذِهِ ٱللَّهُ بَعۡدَ مَوۡتِهَاۖ فَأَمَاتَهُ ٱللَّهُ مِاْئَةَ عَامٖ ثُمَّ بَعَثَهُۥۖ قَالَ كَمۡ لَبِثۡتَۖ قَالَ لَبِثۡتُ يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖۖ قَالَ بَل لَّبِثۡتَ مِاْئَةَ عَامٖ فَٱنظُرۡ إِلَىٰ طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمۡ يَتَسَنَّهۡۖ وَٱنظُرۡ إِلَىٰ حِمَارِكَ وَلِنَجۡعَلَكَ ءَايَةٗ لِّلنَّاسِۖ وَٱنظُرۡ إِلَى ٱلۡعِظَامِ كَيۡفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكۡسُوهَا لَحۡمٗاۚ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۥ قَالَ أَعۡلَمُ أَنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

Yahud o kimseden haber almadın mı ki, binaların catıları cokmus, duvarları ustune yıgılmıs tenha bir kasabaya ugrayarak soyle demisti; “Bunu, bu olumden sonra Allah nerden diriltecek?” bunun uzerine Allah o kimseyi yuz sene oldurdu (olu bıraktı) sonra diriltti. Allah (kendisine melek vasıtasıyla); “- Ne kadar eglendin kaldın?” diye sordu. O da;”- Bir gun yahud bir gunden az kaldım” dedi. Allah ona; “- Hayır, yuz yıl olu kaldın. Oyle iken bak yiyecegine icecegine henuz bozulmamıs; hele merkebine bak! (nasıl curumus ve kemikleri kalmıstır.) Bunu yapmamız, seni insanlara ibret nisanesi kılmamız icin ve kendin de bilesin diyedir. Merkebinin kemiklerine bak ki, onları nasıl birlestirip yerli yerine koyuyoruz; sonra onlara nasıl et giydiriyoruz” buyurdu. O merkep dirilip eski haline geldigi ve her sey kendisine acıkca belli oldugu zaman, adam soyle dedi: “- Artık biliyorum ki, Allah hakikaten her sey’e kadirdir.”
Surah Al-Baqara, Verse 259


وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِـۧمُ رَبِّ أَرِنِي كَيۡفَ تُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰۖ قَالَ أَوَلَمۡ تُؤۡمِنۖ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِن لِّيَطۡمَئِنَّ قَلۡبِيۖ قَالَ فَخُذۡ أَرۡبَعَةٗ مِّنَ ٱلطَّيۡرِ فَصُرۡهُنَّ إِلَيۡكَ ثُمَّ ٱجۡعَلۡ عَلَىٰ كُلِّ جَبَلٖ مِّنۡهُنَّ جُزۡءٗا ثُمَّ ٱدۡعُهُنَّ يَأۡتِينَكَ سَعۡيٗاۚ وَٱعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ

Bir vakit Ibrahim soyle demisti: “- Ey Rabbim, oluleri nasıl diriltirsin? bana goster.” Allah: “-Oluyu dirilttigime inanmadın mı?” buyurdu. Ibrahim: “- Evet, inandım, fakat kalbim tam yatıssın diye sordum.” dedi. Allahu (Teala) buyurdu ki, kuslardan dort cins tut ve iyice gozden gecirdikten sonra kendi elinle parcala ve her dag basına onlardan birer parca koy. Sonra onları cagır; kosarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah, diledigi her seyde galibdir, hikmet sahibidir
Surah Al-Baqara, Verse 260


مَّثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنۢبَتَتۡ سَبۡعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنۢبُلَةٖ مِّاْئَةُ حَبَّةٖۗ وَٱللَّهُ يُضَٰعِفُ لِمَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ

Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, her basaga yuz daneli yedi basak bitiren bir tohumun hali gibidir. Allah diledigi kimseye daha kat kat verir. Allah’ın ihsanı cok genistir, her seyi hakkıyla bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 261


ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ثُمَّ لَا يُتۡبِعُونَ مَآ أَنفَقُواْ مَنّٗا وَلَآ أَذٗى لَّهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Mallarını, cihad ve hayır islerinde Allah icin harcayanlar ve sonra harcadıklarının arkasından basa kakmayı, gonul incitmeyi uygun gormiyenler (var ya!) Iste onların Rableri katında mukafatları vardır. Onlara hic bir korku yoktur ve mahzun da olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 262


۞قَوۡلٞ مَّعۡرُوفٞ وَمَغۡفِرَةٌ خَيۡرٞ مِّن صَدَقَةٖ يَتۡبَعُهَآ أَذٗىۗ وَٱللَّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٞ

Iyi ve guzel bir soz ile bir kusur bagıslamak, arkasına eza takılacak sadakadan daha hayırlıdır. Allah minnet ve eziyetle sadaka verenlerin sadakalarından mustagnidir; onların cezasını vermekte acele edici degildir (halimdir)
Surah Al-Baqara, Verse 263


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تُبۡطِلُواْ صَدَقَٰتِكُم بِٱلۡمَنِّ وَٱلۡأَذَىٰ كَٱلَّذِي يُنفِقُ مَالَهُۥ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۖ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ صَفۡوَانٍ عَلَيۡهِ تُرَابٞ فَأَصَابَهُۥ وَابِلٞ فَتَرَكَهُۥ صَلۡدٗاۖ لَّا يَقۡدِرُونَ عَلَىٰ شَيۡءٖ مِّمَّا كَسَبُواْۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Ey iman edenler, sadakalarınızı -insanlara gosteris icin malını harcayan, Allah’a ve ahiret gunune inanmayan kimse gibi- basa kakmak ve eziyet etmek suretiyle bosa cıkarmayın. Cunku onun bu gosterisinin hali, uzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın haline benzer ki, ona siddetli bir yagmur isabet edince, uzerindeki topragı temizleyip kendisini katı bir tas halinde bırakır. Onlar (gosteris icin amel edenler) yaptıkları seyden hic bir sevap kazanamazlar. Allah kafirler topluluguna hidayet etmez
Surah Al-Baqara, Verse 264


وَمَثَلُ ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمُ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِ وَتَثۡبِيتٗا مِّنۡ أَنفُسِهِمۡ كَمَثَلِ جَنَّةِۭ بِرَبۡوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٞ فَـَٔاتَتۡ أُكُلَهَا ضِعۡفَيۡنِ فَإِن لَّمۡ يُصِبۡهَا وَابِلٞ فَطَلّٞۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ

Allah’ın rızasını istemek ve kendilerindeki imanı koklestirip kuvvetlendirmek icin mallarını harcıyanların hali de, bir tepe uzerinde bulunan bir bahcenin haline benzer. Ona bol yagmur dusmus de meyvalarını iki kat vermistir. Ona bol bir yagmur dusmezse yine kendisinde bir cisinti ve nem bulunmakla urununu verir. Allah, her ne yaparsanız hepsini hakkıyla gorucudur
Surah Al-Baqara, Verse 265


أَيَوَدُّ أَحَدُكُمۡ أَن تَكُونَ لَهُۥ جَنَّةٞ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَابٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ لَهُۥ فِيهَا مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ وَأَصَابَهُ ٱلۡكِبَرُ وَلَهُۥ ذُرِّيَّةٞ ضُعَفَآءُ فَأَصَابَهَآ إِعۡصَارٞ فِيهِ نَارٞ فَٱحۡتَرَقَتۡۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَتَفَكَّرُونَ

Sizden biriniz arzu edermi ki, hurmalardan ve uzumlerden bir bahcesi olsun; agacları altından ırmaklar aksın ve kendinin her turlu meyvaları orada bulunsun; boylece ona ihtiyarlık coksun de elleri ve gucleri yetmez yavruları olsun; derken o gecim vasıtaları olan bahceye atesli bir bora isabet ediversin de o, yanıversin? (Iste, insanlar gorsun diye yapılan ameller veya basa kakıp eziyetle verilen sadakalar da boyledir; riya sahibi, kendisine fayda verecek amel yaptıgını zanneder. Fakat bahceye isabet eden felaket gibi, yaptıgı ameller bosa cıkacaktır.) Iste Allah, size, ayetlerini boyle apacık anlatıyor, gerek ki, dusunesiniz
Surah Al-Baqara, Verse 266


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنفِقُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا كَسَبۡتُمۡ وَمِمَّآ أَخۡرَجۡنَا لَكُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِۖ وَلَا تَيَمَّمُواْ ٱلۡخَبِيثَ مِنۡهُ تُنفِقُونَ وَلَسۡتُم بِـَٔاخِذِيهِ إِلَّآ أَن تُغۡمِضُواْ فِيهِۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ

Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin icin yerden cıkardıgımız urunlerin (mahsullerin) en helal ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekat ve sadaka verin). Kendinizin, ancak goz yumarak, alabilecegi dusuk ve bayagı seyleri vermeye kalkısmayın. Biliniz ki, Allah vereceginiz sadakalardan mustagnidir, her halde hamde layıktır
Surah Al-Baqara, Verse 267


ٱلشَّيۡطَٰنُ يَعِدُكُمُ ٱلۡفَقۡرَ وَيَأۡمُرُكُم بِٱلۡفَحۡشَآءِۖ وَٱللَّهُ يَعِدُكُم مَّغۡفِرَةٗ مِّنۡهُ وَفَضۡلٗاۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ

Seytan, sizi fakir olacaksınız diye korkutur; size cimrilik ve sadaka vermemekle emreder. Allah ise kendi lutfundan size bir magfiret ve fazla bir sevab vaad ediyor. Allah’ın kudreti genistir, her seyi kemaliyle bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 268


يُؤۡتِي ٱلۡحِكۡمَةَ مَن يَشَآءُۚ وَمَن يُؤۡتَ ٱلۡحِكۡمَةَ فَقَدۡ أُوتِيَ خَيۡرٗا كَثِيرٗاۗ وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّآ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ

Allah diledigine faydalı bilgi (hikmet) ihsan eder. Kime ki hikmet verilmisse, muhakkak ona cok hayır verilmistir. Bu ayet ve ogutleri ancak olgun akıl sahipleri dusunurler
Surah Al-Baqara, Verse 269


وَمَآ أَنفَقۡتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوۡ نَذَرۡتُم مِّن نَّذۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُهُۥۗ وَمَا لِلظَّـٰلِمِينَ مِنۡ أَنصَارٍ

Nafakadan (Allah yolunda) her ne harcadınızsa ve adaktan ne adadınızsa, Allah onu bilir. (Nafakayı gosteris ve fenalıkla verenler ve adaklarına sadık olmayarak nefislerine) zulmedenlerin (kendilerini azabdan kurtaracak) hic bir yardımcıları yoktur
Surah Al-Baqara, Verse 270


إِن تُبۡدُواْ ٱلصَّدَقَٰتِ فَنِعِمَّا هِيَۖ وَإِن تُخۡفُوهَا وَتُؤۡتُوهَا ٱلۡفُقَرَآءَ فَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۚ وَيُكَفِّرُ عَنكُم مِّن سَيِّـَٔاتِكُمۡۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ

Eger sadakaları asikare verirseniz, o ne guzel seydir! (baskalarının yardım duygularını kamcılar ve Allah yolunda harcamalarına tesvikci olur.) Eger sadakaları gizler de onları oylece fakirlere verirseniz, bu, sizin icin daha hayırlıdır ve gunahlarınızdan bir kısmını orter. Allah her ne yaparsanız ondan hakkıyla haberdardır
Surah Al-Baqara, Verse 271


۞لَّيۡسَ عَلَيۡكَ هُدَىٰهُمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يَشَآءُۗ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَلِأَنفُسِكُمۡۚ وَمَا تُنفِقُونَ إِلَّا ٱبۡتِغَآءَ وَجۡهِ ٱللَّهِۚ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ يُوَفَّ إِلَيۡكُمۡ وَأَنتُمۡ لَا تُظۡلَمُونَ

Insanların yola gelmesi senin uzerine borc degil; (ancak sana dusen hidayete davettir.) Su kadar var ki Allah, diledigini yola getirir. Malınızdan hayır adına her ne harcarsanız hep kendi menfaatınız icindir. Zaten siz (muminler), ancak Allah rızasını gozeterek verirsiniz. Boylece hayra dair her ne verirseniz onun sevabı tam olarak size odenir. Hakkınız yenmez ve size zulum edilmez
Surah Al-Baqara, Verse 272


لِلۡفُقَرَآءِ ٱلَّذِينَ أُحۡصِرُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا يَسۡتَطِيعُونَ ضَرۡبٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ يَحۡسَبُهُمُ ٱلۡجَاهِلُ أَغۡنِيَآءَ مِنَ ٱلتَّعَفُّفِ تَعۡرِفُهُم بِسِيمَٰهُمۡ لَا يَسۡـَٔلُونَ ٱلنَّاسَ إِلۡحَافٗاۗ وَمَا تُنفِقُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ

Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda calısmaya koyulmuslardır; oteye beriye kosup kazanamazlar. Dilenmekten cekindikleri icin, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasulum, sen onları simalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden oturu insanları rahatsız edip bir sey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 273


ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُم بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ سِرّٗا وَعَلَانِيَةٗ فَلَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Mallarını gece ve gunduz, gizli ve asikar hayra harcayan kimseler var ya, iste onların, Rableri katında ecirleri (mukafatları) vardır. Onlara hic bir korku yoktur; ve onlar mahzun da olmayacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 274


ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ ٱلرِّبَوٰاْ لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ ٱلَّذِي يَتَخَبَّطُهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ مِنَ ٱلۡمَسِّۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُوٓاْ إِنَّمَا ٱلۡبَيۡعُ مِثۡلُ ٱلرِّبَوٰاْۗ وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلۡبَيۡعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰاْۚ فَمَن جَآءَهُۥ مَوۡعِظَةٞ مِّن رَّبِّهِۦ فَٱنتَهَىٰ فَلَهُۥ مَا سَلَفَ وَأَمۡرُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۖ وَمَنۡ عَادَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Faiz yiyen kimseler, kendisine seytan carpmıs olan nasıl kalkarsa, mezarlarından oylece kalkarlar. Bu halde olmaları; “-alıs-veris, aynen faiz gibidir” demeleri yuzundendir. Halbuki Allah, alıs verisi halal ve faizi (ribayı) haram kılmıstır. Bundan boyle kim kendisine Rabbinden bir ogut gelip faiz yemekten sakınırsa daha once aldıgı faiz ona bagıslanır; geri alınmaz ve bundan sonra onun isi (affedilisi) Allah’a aiddir. Kim de, haram olan bu ribayı helal diye yemege donerse, iste onlar cehennemliktirler; o ateste ebedi olarak kalacaklardır
Surah Al-Baqara, Verse 275


يَمۡحَقُ ٱللَّهُ ٱلرِّبَوٰاْ وَيُرۡبِي ٱلصَّدَقَٰتِۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ

Allahu Teala faizle geleni mahveder ve sadakaları verilen malı artırır ve Allah ısrarla haram yiyen kafirle, ziyade gunahkar hic bir kimseyi sevmez
Surah Al-Baqara, Verse 276


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُاْ ٱلزَّكَوٰةَ لَهُمۡ أَجۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ وَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Iman edip iyi ameller isleyen, namazı kılan ve zekatı veren kimselerin, Rableri katında muhakkak mukafatları (ecirleri) vardır; ve onlara hic bir korku yoktur, mahzun da olacak degillerdir
Surah Al-Baqara, Verse 277


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ ٱلرِّبَوٰٓاْ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ

Ey muminler, Allah’dan korkun ve (cahiliyette islediginiz) faiz hesabından arta kalanı bırakın (almayın), eger gercek muminler iseniz
Surah Al-Baqara, Verse 278


فَإِن لَّمۡ تَفۡعَلُواْ فَأۡذَنُواْ بِحَرۡبٖ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۖ وَإِن تُبۡتُمۡ فَلَكُمۡ رُءُوسُ أَمۡوَٰلِكُمۡ لَا تَظۡلِمُونَ وَلَا تُظۡلَمُونَ

Yok, eger bu faizi terketmezseniz bilin ki, Allah’a ve peygamberinize karsı harbe girmissiniz. Eger riba almaktan tevbe ederseniz ana paranız sizindir; ve boylece ne zalim olursunuz, ne de zulme ugramıs bulunursunuz
Surah Al-Baqara, Verse 279


وَإِن كَانَ ذُو عُسۡرَةٖ فَنَظِرَةٌ إِلَىٰ مَيۡسَرَةٖۚ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

Eger borclu, darlık icinde ise, o halde ona genislik vaktına kadar muhlet vermek var. Bununla beraber alacagınızı sadaka olarak bagıslamanız sizin icin daha hayırlıdır, eger bilirseniz
Surah Al-Baqara, Verse 280


وَٱتَّقُواْ يَوۡمٗا تُرۡجَعُونَ فِيهِ إِلَى ٱللَّهِۖ ثُمَّ تُوَفَّىٰ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا كَسَبَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

Oyle bir gunden (kıyamet gununden) korkun ve sakının ki, o gun hepiniz Allah’a dondurulup goturuleceksiniz. Sonra herkese dunyada kazandıgı amellerin karsılıgı tamamen verilecek ve onlara asla haksızlık (zulum) yapılmıyacaktır
Surah Al-Baqara, Verse 281


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيۡنٍ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى فَٱكۡتُبُوهُۚ وَلۡيَكۡتُب بَّيۡنَكُمۡ كَاتِبُۢ بِٱلۡعَدۡلِۚ وَلَا يَأۡبَ كَاتِبٌ أَن يَكۡتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ ٱللَّهُۚ فَلۡيَكۡتُبۡ وَلۡيُمۡلِلِ ٱلَّذِي عَلَيۡهِ ٱلۡحَقُّ وَلۡيَتَّقِ ٱللَّهَ رَبَّهُۥ وَلَا يَبۡخَسۡ مِنۡهُ شَيۡـٔٗاۚ فَإِن كَانَ ٱلَّذِي عَلَيۡهِ ٱلۡحَقُّ سَفِيهًا أَوۡ ضَعِيفًا أَوۡ لَا يَسۡتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلۡيُمۡلِلۡ وَلِيُّهُۥ بِٱلۡعَدۡلِۚ وَٱسۡتَشۡهِدُواْ شَهِيدَيۡنِ مِن رِّجَالِكُمۡۖ فَإِن لَّمۡ يَكُونَا رَجُلَيۡنِ فَرَجُلٞ وَٱمۡرَأَتَانِ مِمَّن تَرۡضَوۡنَ مِنَ ٱلشُّهَدَآءِ أَن تَضِلَّ إِحۡدَىٰهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحۡدَىٰهُمَا ٱلۡأُخۡرَىٰۚ وَلَا يَأۡبَ ٱلشُّهَدَآءُ إِذَا مَا دُعُواْۚ وَلَا تَسۡـَٔمُوٓاْ أَن تَكۡتُبُوهُ صَغِيرًا أَوۡ كَبِيرًا إِلَىٰٓ أَجَلِهِۦۚ ذَٰلِكُمۡ أَقۡسَطُ عِندَ ٱللَّهِ وَأَقۡوَمُ لِلشَّهَٰدَةِ وَأَدۡنَىٰٓ أَلَّا تَرۡتَابُوٓاْ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً حَاضِرَةٗ تُدِيرُونَهَا بَيۡنَكُمۡ فَلَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَلَّا تَكۡتُبُوهَاۗ وَأَشۡهِدُوٓاْ إِذَا تَبَايَعۡتُمۡۚ وَلَا يُضَآرَّ كَاتِبٞ وَلَا شَهِيدٞۚ وَإِن تَفۡعَلُواْ فَإِنَّهُۥ فُسُوقُۢ بِكُمۡۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱللَّهُۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ

Ey iman edenler, muayyen bir vade ile birbirinize borclandıgınız zaman, onu yazın (sened yapın). Aranızda bir yazıcı da dogrulukla onu yazsın. Katip, Allah’ın kendisine ogrettigi gibi yazmaktan kacınmasın, yazsın. Uzerinde (baskasına ait) hak olan kimse, borcunu ikrar ederek yazdırsın ve Rabbi olan Allah’dan korksun, o hakdan (borcundan) hic bir seyi eksik etmesin. Eger uzerine hak bulunan kimse (borclu), akılsız, bunamıs olursa, yahud kendisi soyleyip yazdıramıyacaksa velisi dosdogru soyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki kisiyi de sahit tutun. Eger iki erkek bulunmazsa, o halde, dogruluguna guvendiginiz sahitlerden bir erkekle iki kadın gerekir. Boylece o iki kadından biri unutursa, digerine sahitligi hatırlatsın. Sahitler, sahitlik yapmak icin cagırıldıkları zaman kacınmasınlar. Az olsun, cok olsun, hakkı vadesiyle beraber yazmaktan usanmayın. Bu hareket, Allah katında adalete daha uygun, sahitlik icin daha saglam ve supheye dusmemenize daha da yakındır. Meger ki aranızda hemen devredeceginiz bir alısveris (ticaret) olsun. O zaman bunu yazmamanızda size bir beis yoktur. Alıs-veris yaptıgınız vakit de sahit tutun. Yazana da, sahitlik edene de zarar verilmesin. Eger zarar verirseniz, o mutlaka kendinize dokunacak bir fısk (itaattan cıkıs) olur. Allah’dan korkun, Allah size ilim ogretiyor. Allah her seyi kemaliyle bilicidir
Surah Al-Baqara, Verse 282


۞وَإِن كُنتُمۡ عَلَىٰ سَفَرٖ وَلَمۡ تَجِدُواْ كَاتِبٗا فَرِهَٰنٞ مَّقۡبُوضَةٞۖ فَإِنۡ أَمِنَ بَعۡضُكُم بَعۡضٗا فَلۡيُؤَدِّ ٱلَّذِي ٱؤۡتُمِنَ أَمَٰنَتَهُۥ وَلۡيَتَّقِ ٱللَّهَ رَبَّهُۥۗ وَلَا تَكۡتُمُواْ ٱلشَّهَٰدَةَۚ وَمَن يَكۡتُمۡهَا فَإِنَّهُۥٓ ءَاثِمٞ قَلۡبُهُۥۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ

Eger seferde olup yazıcı (katip) bulamadınızsa, o takdirde borcludan alınmıs rehinler kafidir. Birbirinize emin bulunursanız, kendisine guvenilen kimse, uzerindeki emanet borcu sahibine odesin ve Rabbı olan yuce Allah’dan korksun. Sahitligi gizlemeyin. Kim onu gizlerse muhakkak onun kalbi gunah icindedir. Allah ne yaparsanız hakkıyle bilendir
Surah Al-Baqara, Verse 283


لِّلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَإِن تُبۡدُواْ مَا فِيٓ أَنفُسِكُمۡ أَوۡ تُخۡفُوهُ يُحَاسِبۡكُم بِهِ ٱللَّهُۖ فَيَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ

Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Siz icinizde olan seyi acıklasanız da, saklasanız da Allahu Teala sizi onunla hesaba ceker; nihayet diledigini bagıslar ve diledigine de azap eder. Allah her seye kadirdir
Surah Al-Baqara, Verse 284


ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا نُفَرِّقُ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّن رُّسُلِهِۦۚ وَقَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۖ غُفۡرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ

Peygamber (Aleyhisselam) ve muminler, rabbisinden kendine indirilen Kur’ana iman ettiler; hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman eylediler. (Allah’ın) Peygamberlerinden hic birinin arasını ayırt etmeyiz, duyduk ve itaat ettik; Ey Rabbimiz, magfiretini isteriz, donusumuz ancak sanadır, diye soylediler
Surah Al-Baqara, Verse 285


لَا يُكَلِّفُ ٱللَّهُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ لَهَا مَا كَسَبَتۡ وَعَلَيۡهَا مَا ٱكۡتَسَبَتۡۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذۡنَآ إِن نَّسِينَآ أَوۡ أَخۡطَأۡنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحۡمِلۡ عَلَيۡنَآ إِصۡرٗا كَمَا حَمَلۡتَهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلۡنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِۦۖ وَٱعۡفُ عَنَّا وَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَآۚ أَنتَ مَوۡلَىٰنَا فَٱنصُرۡنَا عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Allah bir kimseye, ancak gucu yettigi kadar teklif eder. Herkesin kazandıgı hayrın sevabı kendine ve yaptıgı fenalıgın zararı da yine onadır. Rabbimiz! Eger unuttuk, yahut kasdimiz olmıyarak hata ettikse bizi (Ondan) hesaba cekme. Ey Rabbimiz! Bizden oncekilere yukledigin musibetler gibi, bize, agır yuk yukleme. Ey Rabbimiz! Guc yetiremiyecegimiz seyi bize yukletme, bizden cıkan gunahları affet, bizi bagısla, bize merhamet buyur. Sen mevlamız, yardımcımızsın. Artık kafirler toplulugu uzerine bize zafer ve yardım ihsan buyur
Surah Al-Baqara, Verse 286


Author: Ali Fikri Yavuz


<< Surah 1
>> Surah 3

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai