Surah Al-Mumtahana - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمۡ أَوۡلِيَآءَ تُلۡقُونَ إِلَيۡهِم بِٱلۡمَوَدَّةِ وَقَدۡ كَفَرُواْ بِمَا جَآءَكُم مِّنَ ٱلۡحَقِّ يُخۡرِجُونَ ٱلرَّسُولَ وَإِيَّاكُمۡ أَن تُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ رَبِّكُمۡ إِن كُنتُمۡ خَرَجۡتُمۡ جِهَٰدٗا فِي سَبِيلِي وَٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِيۚ تُسِرُّونَ إِلَيۡهِم بِٱلۡمَوَدَّةِ وَأَنَا۠ أَعۡلَمُ بِمَآ أَخۡفَيۡتُمۡ وَمَآ أَعۡلَنتُمۡۚ وَمَن يَفۡعَلۡهُ مِنكُمۡ فَقَدۡ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
Ey iman edenler, benim de dusmanım, sizin de dusmanınız (olanlar) ı dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yuzunden onlara (peygamberin maksadını) ulasdırırsınız (degil mi)? Halbuki onlar Hakdan size gelene kufretmislerdir. Peygamberi de, sizi de Rabbiniz olan Allaha iman ediyorsunuz diye (yurdlarınızdan) cıkarıyorlardı onlar. Eger siz benim yolumdan savasmak, benim rızaamı aramak icin cıkmıssanız (bunu yapmazsınız). Onlara haala muhabbet mi gizleyeceksiniz? Halbuki ben sizin gizlediginizi de, acıkladıgınızı da cok iyi bilenim. Icinizden kim bunu yaparsa muhakkak ki yolun ta ortasından sapmıs olur
Surah Al-Mumtahana, Verse 1
إِن يَثۡقَفُوكُمۡ يَكُونُواْ لَكُمۡ أَعۡدَآءٗ وَيَبۡسُطُوٓاْ إِلَيۡكُمۡ أَيۡدِيَهُمۡ وَأَلۡسِنَتَهُم بِٱلسُّوٓءِ وَوَدُّواْ لَوۡ تَكۡفُرُونَ
Eger onlar size bir tırnak tutdururlarsa hepinizin dusmanları olacaklar, ellerini, dillerini kotulukle size uzatacaklardır. (Zaten) onlar (daima ah bir dininizden donub) kafir olsanız (diye) arzuu etmislerdir
Surah Al-Mumtahana, Verse 2
لَن تَنفَعَكُمۡ أَرۡحَامُكُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُكُمۡۚ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَفۡصِلُ بَيۡنَكُمۡۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Ne hısımlarınız, ne evladlarınız (ahiret azabına karsı) size asla faide veremez. Kıyamet gununde (Allah onlarla) aranızı ayıracakdır. Allah, ne yaparsanız hakkıyle gorendir
Surah Al-Mumtahana, Verse 3
قَدۡ كَانَتۡ لَكُمۡ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ فِيٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ إِذۡ قَالُواْ لِقَوۡمِهِمۡ إِنَّا بُرَءَـٰٓؤُاْ مِنكُمۡ وَمِمَّا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ كَفَرۡنَا بِكُمۡ وَبَدَا بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُ ٱلۡعَدَٰوَةُ وَٱلۡبَغۡضَآءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ وَحۡدَهُۥٓ إِلَّا قَوۡلَ إِبۡرَٰهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسۡتَغۡفِرَنَّ لَكَ وَمَآ أَمۡلِكُ لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٖۖ رَّبَّنَا عَلَيۡكَ تَوَكَّلۡنَا وَإِلَيۡكَ أَنَبۡنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ
Ibrahimde ve onun maiyyetindekilerde sizin icin hakıykaten guzel bir ornek vardı. Hani onlar kavmlerine «Biz, sizden ve Allahı bırakıp da tapmakda oldugunuz nesnelerden kat´iyyen uzagız. Sizi inkaretdik. Siz Allaha bir olarak iman edinceye kadar bizimle aranızda ebedi dusmanlık ve buguz belirmisdir» demislerdi. Yalınız Ibrahimin, babasına «Herhalde senin yarlıganmanı isteyecegim. (Fakat) senin icin Allahdan (gelecek) herhangi birsey (i celb ve def´ etmey) e gucum yetmez» demesi mustesna. (Siz soyle deyin:) «Ey Rabbimiz, ancak Sana guvenib dayandık ve yalınız Sana yoneldik. Son donus de ancak Sanadır»
Surah Al-Mumtahana, Verse 4
رَبَّنَا لَا تَجۡعَلۡنَا فِتۡنَةٗ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ وَٱغۡفِرۡ لَنَا رَبَّنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
«Ey Rabbimiz, bizi o kufredenler icin bir fitne (mevzuu) yapma. Bizi yarlıga Rabbimiz. Cunku hakıykat gaalib-i mutlak, yegane hukum ve hikmet saahibi Sensin Sen»
Surah Al-Mumtahana, Verse 5
لَقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِيهِمۡ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ لِّمَن كَانَ يَرۡجُواْ ٱللَّهَ وَٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَۚ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Andolsun ki onlarda sizin icin, Allahı ve ahiret gununu ummakda olanlar icin guzel bir ornek vardır. Kim (emrimizden) yuz cevirirse subhesiz ki Allah, O, her seyden mustagni, her hamde hakkıyle layıkdır
Surah Al-Mumtahana, Verse 6
۞عَسَى ٱللَّهُ أَن يَجۡعَلَ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَ ٱلَّذِينَ عَادَيۡتُم مِّنۡهُم مَّوَدَّةٗۚ وَٱللَّهُ قَدِيرٞۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Olur ki Allah, sizinle iclerinden birbirinize dusman oldugunuz (kafirler) arasında yakında bir dostluk peyda eder. Allah hakkıyle kaadirdir. Allah cok yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah Al-Mumtahana, Verse 7
لَّا يَنۡهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ لَمۡ يُقَٰتِلُوكُمۡ فِي ٱلدِّينِ وَلَمۡ يُخۡرِجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ أَن تَبَرُّوهُمۡ وَتُقۡسِطُوٓاْ إِلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُقۡسِطِينَ
Sizinle din hususunda muhaarebe etmemis, sizi yurdlarınızdan da cıkarmamıs olanlara iyilik, onlara adalet (le muaamele) etmenizden Allah sizi men´etmez. Cunku Allah adalet yapanları sever
Surah Al-Mumtahana, Verse 8
إِنَّمَا يَنۡهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ قَٰتَلُوكُمۡ فِي ٱلدِّينِ وَأَخۡرَجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ وَظَٰهَرُواْ عَلَىٰٓ إِخۡرَاجِكُمۡ أَن تَوَلَّوۡهُمۡۚ وَمَن يَتَوَلَّهُمۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Allah, sizi ancak sizinle din muhaarebesi yapmıs, sizi yurdlarınızdan cıkarmıs ve cıkarılmanıza arka cıkmıs olanlara dostluk etmenizden men´eder. Kim onları dost edinirse iste bunlar zaalimlerin ta kendileridir
Surah Al-Mumtahana, Verse 9
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا جَآءَكُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ مُهَٰجِرَٰتٖ فَٱمۡتَحِنُوهُنَّۖ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِإِيمَٰنِهِنَّۖ فَإِنۡ عَلِمۡتُمُوهُنَّ مُؤۡمِنَٰتٖ فَلَا تَرۡجِعُوهُنَّ إِلَى ٱلۡكُفَّارِۖ لَا هُنَّ حِلّٞ لَّهُمۡ وَلَا هُمۡ يَحِلُّونَ لَهُنَّۖ وَءَاتُوهُم مَّآ أَنفَقُواْۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّۚ وَلَا تُمۡسِكُواْ بِعِصَمِ ٱلۡكَوَافِرِ وَسۡـَٔلُواْ مَآ أَنفَقۡتُمۡ وَلۡيَسۡـَٔلُواْ مَآ أَنفَقُواْۚ ذَٰلِكُمۡ حُكۡمُ ٱللَّهِ يَحۡكُمُ بَيۡنَكُمۡۖ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Ey iman edenler, (kendi ifadelerince) mu´min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihaan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilendir ya. Fakat siz de mu´min kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kafirlere dondurmeyin. Bunlar onlara halal degildir. Onlar da bunlara halal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadınlara) sarfetdikleri (mehri) onlara (kafirlere) verin. Sizin onları nikahla almanızda, mehirlerini verdiginiz takdirde, uzerinize bir gunah yokdur. Kafir zevcelerinizi (nikahınız altında) tutmayın. Sarfetdiginiz (mehir) i isteyin. (Kafirler de size hicret eden mu´min kadınlara) harcadıkları (mehri) istesinler. Bu, Allahın hukmudur. Aranızda O hukmeder. Allah hakkıyle bilendir, tam hukum ve hikmet saahibidir
Surah Al-Mumtahana, Verse 10
وَإِن فَاتَكُمۡ شَيۡءٞ مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۡ إِلَى ٱلۡكُفَّارِ فَعَاقَبۡتُمۡ فَـَٔاتُواْ ٱلَّذِينَ ذَهَبَتۡ أَزۡوَٰجُهُم مِّثۡلَ مَآ أَنفَقُواْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِيٓ أَنتُم بِهِۦ مُؤۡمِنُونَ
Eger zevcelerinizden bir sey sizden kafirlere kacar da siz de muhaarebede ganimete kavusursanız zevceleri gitmis olan (musluman) lara harcadıkları (mehir) kadar verin. O Allahdan korkun ki siz (hepiniz) Ona inananlarsınız
Surah Al-Mumtahana, Verse 11
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ إِذَا جَآءَكَ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ يُبَايِعۡنَكَ عَلَىٰٓ أَن لَّا يُشۡرِكۡنَ بِٱللَّهِ شَيۡـٔٗا وَلَا يَسۡرِقۡنَ وَلَا يَزۡنِينَ وَلَا يَقۡتُلۡنَ أَوۡلَٰدَهُنَّ وَلَا يَأۡتِينَ بِبُهۡتَٰنٖ يَفۡتَرِينَهُۥ بَيۡنَ أَيۡدِيهِنَّ وَأَرۡجُلِهِنَّ وَلَا يَعۡصِينَكَ فِي مَعۡرُوفٖ فَبَايِعۡهُنَّ وَٱسۡتَغۡفِرۡ لَهُنَّ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ey peygamber, mu´min kadınlar — Allaha hicbir sey´i es tutmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, evladlarını oldurmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira duzub getirmemeleri, (emredecegin) her hangi bir iyilik hususunda sana aasi olmamaları sartiyle — sana bey´atlesmiye geldikleri zaman bey´atlerini kabul et. Onlar icin Allah´dan magfiret isteyiver. Cunku Allah cok yarlıgayıcı, cok esirgeyicidir
Surah Al-Mumtahana, Verse 12
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَوَلَّوۡاْ قَوۡمًا غَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ قَدۡ يَئِسُواْ مِنَ ٱلۡأٓخِرَةِ كَمَا يَئِسَ ٱلۡكُفَّارُ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡقُبُورِ
Ey iman edenler, uzerlerine Allahın gazab etdigi o kavm ile dost olmayın ki mezarların yaranından olan kafirler nasıl umidlerini kesdilerse onlar da oylece ahiretden umidlerini kesmislerdir
Surah Al-Mumtahana, Verse 13