Surah Al-Mumtahana - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمۡ أَوۡلِيَآءَ تُلۡقُونَ إِلَيۡهِم بِٱلۡمَوَدَّةِ وَقَدۡ كَفَرُواْ بِمَا جَآءَكُم مِّنَ ٱلۡحَقِّ يُخۡرِجُونَ ٱلرَّسُولَ وَإِيَّاكُمۡ أَن تُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ رَبِّكُمۡ إِن كُنتُمۡ خَرَجۡتُمۡ جِهَٰدٗا فِي سَبِيلِي وَٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِيۚ تُسِرُّونَ إِلَيۡهِم بِٱلۡمَوَدَّةِ وَأَنَا۠ أَعۡلَمُ بِمَآ أَخۡفَيۡتُمۡ وَمَآ أَعۡلَنتُمۡۚ وَمَن يَفۡعَلۡهُ مِنكُمۡ فَقَدۡ ضَلَّ سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
Ey amenu olanlar (olmeden once Allah´a ulasmayı dileyenler)! Benim ve sizin dusmanlarınızı dostlar edinmeyin! Ve onlar, Hakk´tan size geleni inkar etmis oldukları halde onlara muhabbet besliyorsunuz (dostluk ilka ediyorsunuz). Rabbiniz olan Allah´a inanmanızdan dolayı resulu ve sizi yurdunuzdan cıkarıyorlar. Sayet siz, Benim yolumda, Benim rızamı aramak icin cihada cıktı iseniz (buna ragmen nicin), onlara sevgi gosterip sır veriyorsunuz. Ve Ben, sizin gizlediginizi de, acıkladıgınızı da bilirim. Ve sizden kim onu (bunu) yaparsa, o taktirde dogru yoldan sapmıs olur
Surah Al-Mumtahana, Verse 1
إِن يَثۡقَفُوكُمۡ يَكُونُواْ لَكُمۡ أَعۡدَآءٗ وَيَبۡسُطُوٓاْ إِلَيۡكُمۡ أَيۡدِيَهُمۡ وَأَلۡسِنَتَهُم بِٱلسُّوٓءِ وَوَدُّواْ لَوۡ تَكۡفُرُونَ
Sayet sizi yakalasalar, onlar size dusman olurlar. Ve ellerini ve dillerini size kotuluk ile uzatırlar. Ve sizin icin: “Keske inkar etseniz.” diye temenni ettiler (istediler)
Surah Al-Mumtahana, Verse 2
لَن تَنفَعَكُمۡ أَرۡحَامُكُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُكُمۡۚ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَفۡصِلُ بَيۡنَكُمۡۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Kıyamet gunu akrabalarınız ve evlatlarınız, asla size fayda saglamaz. (Onlarla) sizin aranızı ayıracaktır. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi gorendir
Surah Al-Mumtahana, Verse 3
قَدۡ كَانَتۡ لَكُمۡ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ فِيٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ إِذۡ قَالُواْ لِقَوۡمِهِمۡ إِنَّا بُرَءَـٰٓؤُاْ مِنكُمۡ وَمِمَّا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ كَفَرۡنَا بِكُمۡ وَبَدَا بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُ ٱلۡعَدَٰوَةُ وَٱلۡبَغۡضَآءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ وَحۡدَهُۥٓ إِلَّا قَوۡلَ إِبۡرَٰهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسۡتَغۡفِرَنَّ لَكَ وَمَآ أَمۡلِكُ لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن شَيۡءٖۖ رَّبَّنَا عَلَيۡكَ تَوَكَّلۡنَا وَإِلَيۡكَ أَنَبۡنَا وَإِلَيۡكَ ٱلۡمَصِيرُ
Hz. Ibrahim ve onunla beraber olanlar sizin icin guzel bir ornek olmustur. Onlar kavimlerine soyle demislerdi: “Muhakkak ki biz, sizden ve sizin Allah´tan baska taptıgınız seylerden uzagız, sizi inkar ediyoruz. Ve siz, Allah´ın tek olusuna inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda ebediyyen dusmanlık ve ofke basladı.” Hz. Ibrahim´in, babasına: “Senin icin mutlaka istigfar edecegim (magfiret dileyecegim). (Ancak) Allah´tan sana gelecek bir seyi onlemeye malik degilim, sozu (demesi) haric. Rabbimiz, biz Sana tevekkul ettik. Ve Sana yoneldik. Ve masir (varıs, donus, ulasma), Sana´dır.”
Surah Al-Mumtahana, Verse 4
رَبَّنَا لَا تَجۡعَلۡنَا فِتۡنَةٗ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ وَٱغۡفِرۡ لَنَا رَبَّنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Rabbimiz, bizi kafirlere fitne kılma! Ve bizi magfiret et Rabbimiz. Muhakkak ki Sen, Sen; Aziz´sin, Hakim´sin
Surah Al-Mumtahana, Verse 5
لَقَدۡ كَانَ لَكُمۡ فِيهِمۡ أُسۡوَةٌ حَسَنَةٞ لِّمَن كَانَ يَرۡجُواْ ٱللَّهَ وَٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَۚ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Andolsun ki, sizin icin onlarda Allah´ı (Allah´ın Zat´ına ulasmayı) ve ahiret gununu dilemis olan kimselere guzel ornek vardır. Ve kim donerse, o taktirde muhakkak ki Allah, O; Gani´dir, Hamid´dir (hamdedilendir)
Surah Al-Mumtahana, Verse 6
۞عَسَى ٱللَّهُ أَن يَجۡعَلَ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَ ٱلَّذِينَ عَادَيۡتُم مِّنۡهُم مَّوَدَّةٗۚ وَٱللَّهُ قَدِيرٞۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Allah´ın sizinle ve onlardan dusman oldugunuz kimseler arasında dostluk yaratması umulur. Ve Allah; Kaadir´dir (herseye gucu yetendir). Ve Allah; Gafur´dur (magfiret edendir), Rahim´dir (Rahim esması ile tecelli edendir)
Surah Al-Mumtahana, Verse 7
لَّا يَنۡهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ لَمۡ يُقَٰتِلُوكُمۡ فِي ٱلدِّينِ وَلَمۡ يُخۡرِجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ أَن تَبَرُّوهُمۡ وَتُقۡسِطُوٓاْ إِلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُقۡسِطِينَ
Allah, din konusunda sizinle savasmamıs ve sizi yurdunuzdan cıkarmamıs olan kimselere iyilik etmenizden ve onlara adaletle davranmanızdan sizi nehyetmez (yasaklamaz). Muhakkak ki Allah, adaletli olanları (adaletle davrananları) sever
Surah Al-Mumtahana, Verse 8
إِنَّمَا يَنۡهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ قَٰتَلُوكُمۡ فِي ٱلدِّينِ وَأَخۡرَجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمۡ وَظَٰهَرُواْ عَلَىٰٓ إِخۡرَاجِكُمۡ أَن تَوَلَّوۡهُمۡۚ وَمَن يَتَوَلَّهُمۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Fakat Allah, din hususunda sizinle savasmıs ve sizi yurdunuzdan cıkarmıs olan ve sizin cıkarılmanıza arka cıkmıs (yardım etmis) olan kimselere donmenizden (onlarla dostluk kurmanızdan) sizi nehyeder (yasaklar). Ve kim onlara donerse, o taktirde iste onlar, onlar zalimlerdir
Surah Al-Mumtahana, Verse 9
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا جَآءَكُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ مُهَٰجِرَٰتٖ فَٱمۡتَحِنُوهُنَّۖ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِإِيمَٰنِهِنَّۖ فَإِنۡ عَلِمۡتُمُوهُنَّ مُؤۡمِنَٰتٖ فَلَا تَرۡجِعُوهُنَّ إِلَى ٱلۡكُفَّارِۖ لَا هُنَّ حِلّٞ لَّهُمۡ وَلَا هُمۡ يَحِلُّونَ لَهُنَّۖ وَءَاتُوهُم مَّآ أَنفَقُواْۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ أَن تَنكِحُوهُنَّ إِذَآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّۚ وَلَا تُمۡسِكُواْ بِعِصَمِ ٱلۡكَوَافِرِ وَسۡـَٔلُواْ مَآ أَنفَقۡتُمۡ وَلۡيَسۡـَٔلُواْ مَآ أَنفَقُواْۚ ذَٰلِكُمۡ حُكۡمُ ٱللَّهِ يَحۡكُمُ بَيۡنَكُمۡۖ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Ey amenu olanlar! Hicret etmis olan mu´min kadınlar size geldikleri zaman onları imtihan edin (hicret sebeplerini sorun). Allah, onların imanını cok iyi biliyor. Artık onların mu´min hanımlar oldugunu bilirseniz (mu´min olduklarından emin olursanız), bundan sonra onları kafirlere geri dondurmeyiniz. Onlar (mu´min hanımlar), digerlerine (kafir erkeklere) helal degildir. Digerleri de (kafir erkekler de), onlar icin (mu´min hanımlar icin) helal degildir. Onlara (kafir erkeklere), infak etmis oldukları seyi (mu´min olarak size gelen kadınlara daha once vermis oldukları mehirlerini) geri verin. Ve kendilerine mehirlerini verdiginiz taktirde, onlara nikah yapmanızda sizin uzerinize bir gunah yoktur. Ve kafir kadınları nikah ile tutmayın. Ve siz ne infak ettiyseniz (mehir olarak ne verdiyseniz) geri isteyiniz. Ve onlar da infak ettiklerini istesinler. Iste bu, Allah´ın hukmudur. Aranızda hukum vermektedir. Ve Allah; Alim´dir (en iyi bilendir), Hakim´dir (hukum sahibidir)
Surah Al-Mumtahana, Verse 10
وَإِن فَاتَكُمۡ شَيۡءٞ مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُمۡ إِلَى ٱلۡكُفَّارِ فَعَاقَبۡتُمۡ فَـَٔاتُواْ ٱلَّذِينَ ذَهَبَتۡ أَزۡوَٰجُهُم مِّثۡلَ مَآ أَنفَقُواْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِيٓ أَنتُم بِهِۦ مُؤۡمِنُونَ
Ve eger sizin zevcelerinizden dolayı bir sey (mehir) sizin elinizden cıkıp kafirlere gectiyse (kafirler, sizden kendilerine gelen kadınların mehirlerini, bıraktıkları eslerine geri odemezlerse), sonra da (kafirlerden size gelip iman eden kadınların bıraktıkları eslerine mehirlerini geri) odeme sırası size gelince, o zaman esleri (kafir erkeklere) gitmis olanlara, infak ettikleri kadar (mehri) siz (elinize gecen ganimetten) verin ve siz, kendisine iman etmis oldugunuz Allah´a karsı takva sahibi olun
Surah Al-Mumtahana, Verse 11
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ إِذَا جَآءَكَ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ يُبَايِعۡنَكَ عَلَىٰٓ أَن لَّا يُشۡرِكۡنَ بِٱللَّهِ شَيۡـٔٗا وَلَا يَسۡرِقۡنَ وَلَا يَزۡنِينَ وَلَا يَقۡتُلۡنَ أَوۡلَٰدَهُنَّ وَلَا يَأۡتِينَ بِبُهۡتَٰنٖ يَفۡتَرِينَهُۥ بَيۡنَ أَيۡدِيهِنَّ وَأَرۡجُلِهِنَّ وَلَا يَعۡصِينَكَ فِي مَعۡرُوفٖ فَبَايِعۡهُنَّ وَٱسۡتَغۡفِرۡ لَهُنَّ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ey nebi (peygamber)! Mu´min kadınlar; Allah´a hicbir seyi ortak kosmamak, hırsızlık yapmamak, zinada bulunmamak, evlatlarını oldurmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira uydurmamak, maruf bir is konusunda sana asi olmamak uzere, sana tabi olmak icin geldikleri zaman, artık onların biatlerini kabul et ve onlar icin Allah´tan magfiret dile. Muhakkak ki Allah; Gafur´dur (magfiret edendir, gunahları sevaba cevirendir), Rahim´dir (Rahim esması ile tecelli edendir)
Surah Al-Mumtahana, Verse 12
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَوَلَّوۡاْ قَوۡمًا غَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ قَدۡ يَئِسُواْ مِنَ ٱلۡأٓخِرَةِ كَمَا يَئِسَ ٱلۡكُفَّارُ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡقُبُورِ
Ey amenu olanlar (olmeden once Allah´a ulasmayı dileyenler)! Allah´ın kendilerine gadaplandıgı (rahmetinden terkettigi) bir kavme donmeyin (dostluk kurmayın)! Kafirlerin, kabirdekilerden umitlerini kesmis oldugu (tekrar diriltilecegine inanmadıgı) gibi onlar da ahiretten umitlerini kesmislerdir (ahiret hayatına inanmazlar)
Surah Al-Mumtahana, Verse 13