Surah Al-Muddathir - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمُدَّثِّرُ
Ey (elbisesine) burunen Peygamber
Surah Al-Muddathir, Verse 1
قُمۡ فَأَنذِرۡ
Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut; (iman etmezlerse azaba ugrıyacaklarını kendilerine haber ver)
Surah Al-Muddathir, Verse 2
وَرَبَّكَ فَكَبِّرۡ
Rabbini yucelt, (O’nu tenzih et)
Surah Al-Muddathir, Verse 3
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرۡ
Elbiseni de (daima) temiz tut
Surah Al-Muddathir, Verse 4
وَٱلرُّجۡزَ فَٱهۡجُرۡ
Azaba vesile olan seyleri terkde sebat et
Surah Al-Muddathir, Verse 5
وَلَا تَمۡنُن تَسۡتَكۡثِرُ
Az bir sey verib karsılıgında cok sey isteme
Surah Al-Muddathir, Verse 6
وَلِرَبِّكَ فَٱصۡبِرۡ
Rabbinin rızası icin sabret
Surah Al-Muddathir, Verse 7
فَإِذَا نُقِرَ فِي ٱلنَّاقُورِ
O Sur’a ufuruldugu zaman
Surah Al-Muddathir, Verse 8
فَذَٰلِكَ يَوۡمَئِذٖ يَوۡمٌ عَسِيرٌ
Iste o kıyamet vakti cok siddetli bir gundur
Surah Al-Muddathir, Verse 9
عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ غَيۡرُ يَسِيرٖ
kafirlere hic kolay degildir
Surah Al-Muddathir, Verse 10
ذَرۡنِي وَمَنۡ خَلَقۡتُ وَحِيدٗا
(Mal ve evladsız olarak) tek basına yarattıgım o kafiri (Velid Ibni Mugire’yi) bana bırak
Surah Al-Muddathir, Verse 11
وَجَعَلۡتُ لَهُۥ مَالٗا مَّمۡدُودٗا
(Cırılcıplak yarattıgım) bu adama da (sonra) uzun boylu mal verdim
Surah Al-Muddathir, Verse 12
وَبَنِينَ شُهُودٗا
Hem (kendisi ile) hazır bulunan ogullar
Surah Al-Muddathir, Verse 13
وَمَهَّدتُّ لَهُۥ تَمۡهِيدٗا
Ona nimet dosedim de dosedim
Surah Al-Muddathir, Verse 14
ثُمَّ يَطۡمَعُ أَنۡ أَزِيدَ
Sonra da arzu eder ki, daha artırayım
Surah Al-Muddathir, Verse 15
كَلَّآۖ إِنَّهُۥ كَانَ لِأٓيَٰتِنَا عَنِيدٗا
Hayır, (istedigine kavusamaz) cunku o, ayetlerimize karsı bir inkarcı idi
Surah Al-Muddathir, Verse 16
سَأُرۡهِقُهُۥ صَعُودًا
Muhakkak ben, onu, mesakkatli bir azaba sardıracagım
Surah Al-Muddathir, Verse 17
إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
Cunku o (Velid Ibni Mugire), kendi kendine bir dusundu ve (zannınca peygambere soyliyecek sozunu) uydurub kurdu
Surah Al-Muddathir, Verse 18
فَقُتِلَ كَيۡفَ قَدَّرَ
Kahrolası ne bicim (soz) uydurdu!... (Peygambere nasıl sihirbaz dedi)
Surah Al-Muddathir, Verse 19
ثُمَّ قُتِلَ كَيۡفَ قَدَّرَ
Sonra kahrolası ne bicim (soz) uydurdu
Surah Al-Muddathir, Verse 20
ثُمَّ نَظَرَ
Sonra (dondu insanların yuzune) baktı
Surah Al-Muddathir, Verse 21
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ
Sonra (soyliyecek soz bulamadıgından) suratını astı ve kaslarını cattı
Surah Al-Muddathir, Verse 22
ثُمَّ أَدۡبَرَ وَٱسۡتَكۡبَرَ
Nihayet (Peygambere ve ashabına) arka cevirdi ve kibirlendi de
Surah Al-Muddathir, Verse 23
فَقَالَ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ يُؤۡثَرُ
Soyle dedi: “- Bu ancak (baska sihirbazdan) ogrenilen bir sihirdir
Surah Al-Muddathir, Verse 24
إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا قَوۡلُ ٱلۡبَشَرِ
Muhakkak bu (kimsenin soyledigi soz), bir insan sozudur.”
Surah Al-Muddathir, Verse 25
سَأُصۡلِيهِ سَقَرَ
Ben de muhakkak onu (Velid Ibni Mugire’yi) cehenneme sokacagım
Surah Al-Muddathir, Verse 26
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا سَقَرُ
Hem (Ey Rasulum) bilir misin, nedir o cehennem
Surah Al-Muddathir, Verse 27
لَا تُبۡقِي وَلَا تَذَرُ
(Insanların bedeninde et) bırakmaz, (kemik de) koymaz
Surah Al-Muddathir, Verse 28
لَوَّاحَةٞ لِّلۡبَشَرِ
O cehennem, insanları yakıb kavurandır
Surah Al-Muddathir, Verse 29
عَلَيۡهَا تِسۡعَةَ عَشَرَ
Uzerinde ondokuz melek var
Surah Al-Muddathir, Verse 30
وَمَا جَعَلۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَـٰٓئِكَةٗۖ وَمَا جَعَلۡنَا عِدَّتَهُمۡ إِلَّا فِتۡنَةٗ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيَسۡتَيۡقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَيَزۡدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِيمَٰنٗا وَلَا يَرۡتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ وَٱلۡكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلٗاۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَمَا يَعۡلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكۡرَىٰ لِلۡبَشَرِ
Biz o atesin muhafızlarını hep meleklerden ibaret kıldık. Sayılarını da ancak kafir olanlar icin bir fitne yaptık, (zira on dokuz melegi azımsayarak onları helak edebileceklerini sandılar); kendilerine kitab verilenler de Kur’an’ın hak olduguna inansınlar; (cunku onların kitablarında da bu meleklerin sayısı on dokuzdur); muminlerin de imanlarını artırsın. Kendilerine kitab verilenlerle muminler (boylece) supheye dusmesinler. Kalblerinde bir maraz (nifak) bulunanlarla kafirler de soyle desin: “- Allah bu sayı ile beraber hangi seyi murad etmistir? Iste Allah diledigini boyle sasırtır, diledigini de yola getirir. Rabbinin ordularını da ancak kendisi bilir. O cehennem de insanlar icin ancak bir oguddur
Surah Al-Muddathir, Verse 31
كَلَّا وَٱلۡقَمَرِ
Hayır, onlar ogud almazlar! Kamer hakkı icin
Surah Al-Muddathir, Verse 32
وَٱلَّيۡلِ إِذۡ أَدۡبَرَ
Donub geldigi zaman, o gece hakkı icin
Surah Al-Muddathir, Verse 33
وَٱلصُّبۡحِ إِذَآ أَسۡفَرَ
Agardıgı sıra o sabah hakkı icin
Surah Al-Muddathir, Verse 34
إِنَّهَا لَإِحۡدَى ٱلۡكُبَرِ
Muhakkak o cehennem, buyuk belalardan biridir
Surah Al-Muddathir, Verse 35
نَذِيرٗا لِّلۡبَشَرِ
Kocundurmak icin insanları
Surah Al-Muddathir, Verse 36
لِمَن شَآءَ مِنكُمۡ أَن يَتَقَدَّمَ أَوۡ يَتَأَخَّرَ
Icinizden (hayırda) ileri gitmek, yahud geri kalmak istiyenleri
Surah Al-Muddathir, Verse 37
كُلُّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡ رَهِينَةٌ
Herkes kazandıgına karsılık bir rehinedir; (hesabını dogru vermekle ancak kendisini kurtarabilir)
Surah Al-Muddathir, Verse 38
إِلَّآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡيَمِينِ
Ancak sagcılar (kitabları sag ellerine verilenler)
Surah Al-Muddathir, Verse 39
فِي جَنَّـٰتٖ يَتَسَآءَلُونَ
Cennetlerdedirler; sorarlar
Surah Al-Muddathir, Verse 40
عَنِ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
Mucrimlerden
Surah Al-Muddathir, Verse 41
مَا سَلَكَكُمۡ فِي سَقَرَ
“-Sizi cehenneme sokan nedir?”
Surah Al-Muddathir, Verse 42
قَالُواْ لَمۡ نَكُ مِنَ ٱلۡمُصَلِّينَ
Onlar soyle derler: “- Biz namaz kılanlardan degildik
Surah Al-Muddathir, Verse 43
وَلَمۡ نَكُ نُطۡعِمُ ٱلۡمِسۡكِينَ
Yoksula yedirmezdik
Surah Al-Muddathir, Verse 44
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ ٱلۡخَآئِضِينَ
Batıla dalanlarla beraber dalıyorduk
Surah Al-Muddathir, Verse 45
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ
Hesab gununu de yalan sayardık
Surah Al-Muddathir, Verse 46
حَتَّىٰٓ أَتَىٰنَا ٱلۡيَقِينُ
Nihayet bize olum gelib cattı.”
Surah Al-Muddathir, Verse 47
فَمَا تَنفَعُهُمۡ شَفَٰعَةُ ٱلشَّـٰفِعِينَ
Fakat (o vakit) sefaatcilerin sefaatı onlara fayda vermez
Surah Al-Muddathir, Verse 48
فَمَا لَهُمۡ عَنِ ٱلتَّذۡكِرَةِ مُعۡرِضِينَ
Boyle iken onlara (Mekke halkına) ne oluyor ki, Kur’an’dan yuz ceviriyorlar
Surah Al-Muddathir, Verse 49
كَأَنَّهُمۡ حُمُرٞ مُّسۡتَنفِرَةٞ
Sanki urkmus yaban esekleri
Surah Al-Muddathir, Verse 50
فَرَّتۡ مِن قَسۡوَرَةِۭ
Aslandan kacmaktalar
Surah Al-Muddathir, Verse 51
بَلۡ يُرِيدُ كُلُّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ أَن يُؤۡتَىٰ صُحُفٗا مُّنَشَّرَةٗ
Dogrusu, onlardan her biri (Allah tarafından) kendisine okuyacak oldugu ayrı kitablar dagıtılmasını istiyor, (ki orada peygambere iman etmek gerektigine dair Allah’ın emrini bulsun)
Surah Al-Muddathir, Verse 52
كَلَّاۖ بَل لَّا يَخَافُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ
Hayır, (onlara bu istedikleri verilmez), hakikat su ki, onlar ahiretten korkmazlar
Surah Al-Muddathir, Verse 53
كَلَّآ إِنَّهُۥ تَذۡكِرَةٞ
Hayır, zannettikleri gibi degil, Muhakkak O Kur’an (Allah’dan) bir oguddur
Surah Al-Muddathir, Verse 54
فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
Artık dileyen kimse ondan ogud alır
Surah Al-Muddathir, Verse 55
وَمَا يَذۡكُرُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ هُوَ أَهۡلُ ٱلتَّقۡوَىٰ وَأَهۡلُ ٱلۡمَغۡفِرَةِ
Bununla beraber Allah dilemeyince ogud almazlar; koruyacak da O’dur, bagıslayacak da O
Surah Al-Muddathir, Verse 56