Surah At-Tin - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
وَٱلتِّينِ وَٱلزَّيۡتُونِ
And olsun incire, zeytine
Surah At-Tin, Verse 1
وَطُورِ سِينِينَ
(Hz. Mûsa’nın Rabbine münacaatta bulunduğu) Sinâ dağına
Surah At-Tin, Verse 2
وَهَٰذَا ٱلۡبَلَدِ ٱلۡأَمِينِ
Bir de bu emîn şehre (Mekke’ye) ki
Surah At-Tin, Verse 3
لَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ فِيٓ أَحۡسَنِ تَقۡوِيمٖ
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık
Surah At-Tin, Verse 4
ثُمَّ رَدَدۡنَٰهُ أَسۡفَلَ سَٰفِلِينَ
Sonra onu, (küfre varınca) aşağıların aşağısına çevirdik, (cehennemlik yaptık)
Surah At-Tin, Verse 5
إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فَلَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونٖ
Ancak iman edib salih ameller işliyenler başka; onlar için kesilib tükenmez bir mükâfat vardır
Surah At-Tin, Verse 6
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعۡدُ بِٱلدِّينِ
O halde, (ey insan! Bunca deliller ortaya çıktıktan), sonra, seni, hesab gününü inkâra götüren ne
Surah At-Tin, Verse 7
أَلَيۡسَ ٱللَّهُ بِأَحۡكَمِ ٱلۡحَٰكِمِينَ
Allah, hâkimlerin Hâkimi değil mi
Surah At-Tin, Verse 8