Surah An-Naziat - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
وَٱلنَّـٰزِعَٰتِ غَرۡقٗا
Kasem olsun, (kafirlerin ruhlarını ta) derinliklerden cekip siddetle cıkaran meleklere
Surah An-Naziat, Verse 1
وَٱلنَّـٰشِطَٰتِ نَشۡطٗا
(Muminlerin canlarını) o usulcacık cekenlere
Surah An-Naziat, Verse 2
وَٱلسَّـٰبِحَٰتِ سَبۡحٗا
(Dalgıclar denizden inci cıkarır gibi,) yuzup (muminlerin ruhlarını rahatca alarak) gidenlere
Surah An-Naziat, Verse 3
فَٱلسَّـٰبِقَٰتِ سَبۡقٗا
(Muminlerin ruhlarını cennete, kafirlerinkini atese goturmekte) kosup yarısanlara
Surah An-Naziat, Verse 4
فَٱلۡمُدَبِّرَٰتِ أَمۡرٗا
Bir de (kullara ait) isi tedbir edenlere ki, (kıyamet var, oldukten sonra dirilip hesaba cekileceksiniz)
Surah An-Naziat, Verse 5
يَوۡمَ تَرۡجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ
O gun (Sura) ilk ufurus siddetle sarsacak
Surah An-Naziat, Verse 6
تَتۡبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ
Onu ikinci ufurus takib edecek
Surah An-Naziat, Verse 7
قُلُوبٞ يَوۡمَئِذٖ وَاجِفَةٌ
(Inkarcı) kalbler, o gun urperip hoplar yerinden
Surah An-Naziat, Verse 8
أَبۡصَٰرُهَا خَٰشِعَةٞ
(Bu kalblerin sahiblerinin) gozleri, korkudan zillet icindedir
Surah An-Naziat, Verse 9
يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرۡدُودُونَ فِي ٱلۡحَافِرَةِ
Kafirler (dunyada oldukten sonra dirilmeyi inkar ederek) soyle diyorlar: “- Biz mi, sahiden (oldukten sonra) evvelki hale dondurulecegiz
Surah An-Naziat, Verse 10
أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمٗا نَّخِرَةٗ
Curuyup ufalanmıs kemikler oldugumuz zaman mı?”
Surah An-Naziat, Verse 11
قَالُواْ تِلۡكَ إِذٗا كَرَّةٌ خَاسِرَةٞ
(Muminlerle alay ederek) dediler ki: “- O halde bu (dirilme) husranlı bir donus!”
Surah An-Naziat, Verse 12
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ
(Ey kafirler, bunu zor ve uzak bir is gormeyin), muhakkak ki Sura (son) ufurulus, tek bir sayhadan ibarettir
Surah An-Naziat, Verse 13
فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ
Bir de bakarsın onlar hep kabirlerinden uyanmıslar, (bir araya toplanmıslar)
Surah An-Naziat, Verse 14
هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ
(Ey Rasulum), muhakkak ki sana Musa’nın haberi geldi
Surah An-Naziat, Verse 15
إِذۡ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلۡوَادِ ٱلۡمُقَدَّسِ طُوًى
Hani Rabbi ona, mukaddes Tuva vadisinde soyle nida etmisti
Surah An-Naziat, Verse 16
ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ
“Haydi Firavun’a git; cunku o pek azdı.”
Surah An-Naziat, Verse 17
فَقُلۡ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ
(Ona) de ki: “- Ister misin (kufurden) temizlenesin
Surah An-Naziat, Verse 18
وَأَهۡدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخۡشَىٰ
Seni Rabbine davet edeyim de (O’na) boyun egesin
Surah An-Naziat, Verse 19
فَأَرَىٰهُ ٱلۡأٓيَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰ
(Musa vardı da) ona, buyuk mucizeyi (asanın ejderha olusunu) gosterdi
Surah An-Naziat, Verse 20
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ
Fakat o, (Musa’yı) yalanladı ve isyan etti
Surah An-Naziat, Verse 21
ثُمَّ أَدۡبَرَ يَسۡعَىٰ
Sonra (fesad pesine) kosarak (iman etmekten) yuz cevirdi
Surah An-Naziat, Verse 22
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ
Nihayet (sihirbazlarını, yahud ordusunu) topladı da cagırdı
Surah An-Naziat, Verse 23
فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلۡأَعۡلَىٰ
“-Ben, en yuksek Rabbinizim.” dedi
Surah An-Naziat, Verse 24
فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلۡأٓخِرَةِ وَٱلۡأُولَىٰٓ
Allah da onu dunya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi
Surah An-Naziat, Verse 25
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّمَن يَخۡشَىٰٓ
Muhakkak ki bunda bir ibret var, (Allah’dan) korkacak kimse icin
Surah An-Naziat, Verse 26
ءَأَنتُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا
(Sizce, oldukten sonra tekrar) sizi yaratmak mı cetin, yoksa sema (yı yaratmak) mı? Allah onu bina etmistir
Surah An-Naziat, Verse 27
رَفَعَ سَمۡكَهَا فَسَوَّىٰهَا
Tavanını yukseltti de, onu duzgun bir nizama koydu
Surah An-Naziat, Verse 28
وَأَغۡطَشَ لَيۡلَهَا وَأَخۡرَجَ ضُحَىٰهَا
Gecesini karanlık yaptı, gunduzunu aydınlık
Surah An-Naziat, Verse 29
وَٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ
Bundan sonra (yer ve arkasından da gok yaratıldıktan sonra), arzı dosedi
Surah An-Naziat, Verse 30
أَخۡرَجَ مِنۡهَا مَآءَهَا وَمَرۡعَىٰهَا
O arzdan suyunu ve otlagını cıkardı
Surah An-Naziat, Verse 31
وَٱلۡجِبَالَ أَرۡسَىٰهَا
Dagları yerlestirdi
Surah An-Naziat, Verse 32
مَتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ
Sizin ve davarlarınızın istifadesi icin
Surah An-Naziat, Verse 33
فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلۡكُبۡرَىٰ
Fakat o buyuk felaket (kıyamet) geldigi vakit
Surah An-Naziat, Verse 34
يَوۡمَ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ مَا سَعَىٰ
O gun insan, (kufur olarak) ne yaptıgını anlıyacaktır
Surah An-Naziat, Verse 35
وَبُرِّزَتِ ٱلۡجَحِيمُ لِمَن يَرَىٰ
Bir de cehennem, her (gozu olub) gorene acılmıstır, (o gun, onu herkes gorecektir)
Surah An-Naziat, Verse 36
فَأَمَّا مَن طَغَىٰ
Artık kim azgınlık edib kafir olmus
Surah An-Naziat, Verse 37
وَءَاثَرَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا
(Ahiret uzerine) dunya hayatını tercih etmisse
Surah An-Naziat, Verse 38
فَإِنَّ ٱلۡجَحِيمَ هِيَ ٱلۡمَأۡوَىٰ
Muhakkak cehennem, onun varacagı yerdir
Surah An-Naziat, Verse 39
وَأَمَّا مَنۡ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ وَنَهَى ٱلنَّفۡسَ عَنِ ٱلۡهَوَىٰ
Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmus ve nefsi, sehevattan alıkoymussa
Surah An-Naziat, Verse 40
فَإِنَّ ٱلۡجَنَّةَ هِيَ ٱلۡمَأۡوَىٰ
Muhakkak cennet onun varacagı yerdir
Surah An-Naziat, Verse 41
يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرۡسَىٰهَا
Sana kıyametten soruyorlar: “- Ne zaman kaim olacak?”
Surah An-Naziat, Verse 42
فِيمَ أَنتَ مِن ذِكۡرَىٰهَآ
Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince)
Surah An-Naziat, Verse 43
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنتَهَىٰهَآ
Onun nihayeti (ilmi), yalnız Rabbine aiddir
Surah An-Naziat, Verse 44
إِنَّمَآ أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخۡشَىٰهَا
Sen, ancak kıyametten korkacakları sakındıran bir peygambersin
Surah An-Naziat, Verse 45
كَأَنَّهُمۡ يَوۡمَ يَرَوۡنَهَا لَمۡ يَلۡبَثُوٓاْ إِلَّا عَشِيَّةً أَوۡ ضُحَىٰهَا
(Insanlar), kıyameti gorecekleri gun, sanki bir aksam veya kuslugundan baska (dunyada, yahud kabirlerde) durmamısa donecekler
Surah An-Naziat, Verse 46