Surah An-Naba - Turkish Translation by Suleyman Ates
عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar
Surah An-Naba, Verse 1
عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ
O büyük haberden mi
Surah An-Naba, Verse 2
ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ
Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler
Surah An-Naba, Verse 3
كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler
Surah An-Naba, Verse 4
ثُمَّ كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Sonra hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler
Surah An-Naba, Verse 5
أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا
Yapmadık mı biz, Arzı bir beşik
Surah An-Naba, Verse 6
وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا
Dağları birer kazık
Surah An-Naba, Verse 7
وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا
Ve sizi çift çift yarattık
Surah An-Naba, Verse 8
وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا
Uykunuzu dinlenme yaptık
Surah An-Naba, Verse 9
وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا
Geceyi (sizi sarıp örten) bir giysi yaptık
Surah An-Naba, Verse 10
وَجَعَلۡنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشٗا
Gündüzü de geçim zamanı yaptık
Surah An-Naba, Verse 11
وَبَنَيۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعٗا شِدَادٗا
Üstünüzde yedi sağlam (gök) bina ettik
Surah An-Naba, Verse 12
وَجَعَلۡنَا سِرَاجٗا وَهَّاجٗا
Ve (orada) parıl parıl parlayan bir lamba yarattık
Surah An-Naba, Verse 13
وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡمُعۡصِرَٰتِ مَآءٗ ثَجَّاجٗا
Sıkışan(bulut)lardan şarıl şarıl su indirdik
Surah An-Naba, Verse 14
لِّنُخۡرِجَ بِهِۦ حَبّٗا وَنَبَاتٗا
Ki onunla çıkaralım: Dane(ler), bitki(ler)
Surah An-Naba, Verse 15
وَجَنَّـٰتٍ أَلۡفَافًا
Ve (ağaçları) birbirine sarmaş dolaş bahçeler
Surah An-Naba, Verse 16
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ كَانَ مِيقَٰتٗا
Muhakkak ki (haklının, haksızın ayırdedileceği) hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir
Surah An-Naba, Verse 17
يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَتَأۡتُونَ أَفۡوَاجٗا
O gün Sur'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz
Surah An-Naba, Verse 18
وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ أَبۡوَٰبٗا
Gök açılmış, kapı kapı olmuştur
Surah An-Naba, Verse 19
وَسُيِّرَتِ ٱلۡجِبَالُ فَكَانَتۡ سَرَابًا
Dağlar yürütülmüş, bir serab olmuştur
Surah An-Naba, Verse 20
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتۡ مِرۡصَادٗا
Cehennem de gözetleme yeri olmuş(suçluları gözetleyip durmakta)dır
Surah An-Naba, Verse 21
لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابٗا
Azgınların varacağı yerdir
Surah An-Naba, Verse 22
لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحۡقَابٗا
Orada çağlar boyu kalacalardır
Surah An-Naba, Verse 23
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرۡدٗا وَلَا شَرَابًا
Orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tadarlar
Surah An-Naba, Verse 24
إِلَّا حَمِيمٗا وَغَسَّاقٗا
Yalnız kaynar su ve irin (içerler)
Surah An-Naba, Verse 25
جَزَآءٗ وِفَاقًا
Yaptıklarına uygun bir ceza olarak
Surah An-Naba, Verse 26
إِنَّهُمۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ حِسَابٗا
Çünkü onlar bir hesap (görüleceğini) ummuyorlardı
Surah An-Naba, Verse 27
وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابٗا
Ayetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı
Surah An-Naba, Verse 28
وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ كِتَٰبٗا
Biz de her şeyi sayıp yazmıştık
Surah An-Naba, Verse 29
فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمۡ إِلَّا عَذَابًا
Şimdi tadın (yaptıklarınızın tadını), artık size azabdan başka bir şey artırmayacağız! So taste (of that which ye have earned). No increase do We give you save of torment
Surah An-Naba, Verse 30
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا
Korunanlar için de başarı ödülü vardır
Surah An-Naba, Verse 31
حَدَآئِقَ وَأَعۡنَٰبٗا
Bahçeler, bağlar
Surah An-Naba, Verse 32
وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابٗا
Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar
Surah An-Naba, Verse 33
وَكَأۡسٗا دِهَاقٗا
Ve dolu kadeh(ler)
Surah An-Naba, Verse 34
لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا كِذَّـٰبٗا
Orada ne boş söz ne de yalan işitirler
Surah An-Naba, Verse 35
جَزَآءٗ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابٗا
Rabbinden bir karşılık, yeterli bir bağış olarak
Surah An-Naba, Verse 36
رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلرَّحۡمَٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابٗا
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi, çok merhametli (Rab). O'nun (izni olmadan) huzurunda konuşamazlar
Surah An-Naba, Verse 37
يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ صَفّٗاۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَقَالَ صَوَابٗا
O gün Ruh ve melekler, sıra sıra dururlar. Ancak Rahman'ın izin verdiği konuşabilir, o da doğruyu söyler
Surah An-Naba, Verse 38
ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
İşte bu, hak günüdür. Artık dileyen, Rabbine varan bir yol tutar
Surah An-Naba, Verse 39
إِنَّآ أَنذَرۡنَٰكُمۡ عَذَابٗا قَرِيبٗا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ تُرَٰبَۢا
Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. O gün kişi, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü işlere bakar ve kafir: "Keşke ben, toprak olsaydım!" der
Surah An-Naba, Verse 40