Surah An-Naba - Turkish Translation by Muhammed Esed
عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
Birbirlerine (bu kadar sık) neyi soruyorlar
Surah An-Naba, Verse 1
عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ
O muthis (yeniden dirilme) haberini (mi)
Surah An-Naba, Verse 2
ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ
uzerinde (hicbir sekilde) anlasamadıkları
Surah An-Naba, Verse 3
كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Elbette, zamanı geldiginde (onu) anlayacaklar
Surah An-Naba, Verse 4
ثُمَّ كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Ve bir kez daha: Elbette, zamanı geldiginde anlayacaklar
Surah An-Naba, Verse 5
أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا
Yeryuzunu (sizin icin) bir dinlenme yeri yapmadık mı
Surah An-Naba, Verse 6
وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا
ve dagları da (onun) sutunları
Surah An-Naba, Verse 7
وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا
Sizi ciftler halinde yarattık
Surah An-Naba, Verse 8
وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا
uykunuzu olum(un bir sembolu) kıldık
Surah An-Naba, Verse 9
وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا
ve geceyi (onun) ortusu yaptık
Surah An-Naba, Verse 10
وَجَعَلۡنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشٗا
gunduzu de hayat(ın sembolu)
Surah An-Naba, Verse 11
وَبَنَيۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعٗا شِدَادٗا
Ustunuze yedi gok kubbe bina ettik
Surah An-Naba, Verse 12
وَجَعَلۡنَا سِرَاجٗا وَهَّاجٗا
ve (oraya gunesi,) parıldayan ısık yuklu lambayı yerlestirdik
Surah An-Naba, Verse 13
وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡمُعۡصِرَٰتِ مَآءٗ ثَجَّاجٗا
Ve ruzgarın surukledigi bulutlardan sarıldayan sular indirdik
Surah An-Naba, Verse 14
لِّنُخۡرِجَ بِهِۦ حَبّٗا وَنَبَاتٗا
(indirdik) ki onunla taneler ve bitkiler yetistirelim
Surah An-Naba, Verse 15
وَجَنَّـٰتٍ أَلۡفَافًا
ve agaclarla kaplı bahceler
Surah An-Naba, Verse 16
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ كَانَ مِيقَٰتٗا
Gercek su ki, (dogru ile yanlıs arasında) Ayrım Gunu´nun belirlenmis bir vakti vardır
Surah An-Naba, Verse 17
يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَتَأۡتُونَ أَفۡوَاجٗا
(yeniden dirilme) surun(un) uflendigi ve hepinizin kalabalıklar halinde ortaya cıkacagınız Gun
Surah An-Naba, Verse 18
وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ أَبۡوَٰبٗا
goklerin acıldıgı ve (kanatları acık) kapılar haline geldigi (gun)
Surah An-Naba, Verse 19
وَسُيِّرَتِ ٱلۡجِبَالُ فَكَانَتۡ سَرَابًا
ve dagların bir serapmıs gibi kaybolup gittigi (gun)
Surah An-Naba, Verse 20
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتۡ مِرۡصَادٗا
(O Gun,) cehennem, (hakikati inkar edenleri) kusatmak icin bekleyecek
Surah An-Naba, Verse 21
لِّلطَّـٰغِينَ مَـَٔابٗا
hak ve adalet sınırlarını ihlal etmis olanların duragı
Surah An-Naba, Verse 22
لَّـٰبِثِينَ فِيهَآ أَحۡقَابٗا
Onlar orada uzun sure kalacaklar
Surah An-Naba, Verse 23
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرۡدٗا وَلَا شَرَابًا
Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de (susuzluk giderici) bir icecek
Surah An-Naba, Verse 24
إِلَّا حَمِيمٗا وَغَسَّاقٗا
yalnız yakıcı bir umitsizlik ve buz gibi bir karanlık
Surah An-Naba, Verse 25
جَزَآءٗ وِفَاقًا
(gunahlarına) uygun bir karsılık
Surah An-Naba, Verse 26
إِنَّهُمۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ حِسَابٗا
Dogrusu onlar hesaba cekileceklerini beklemiyorlardı
Surah An-Naba, Verse 27
وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابٗا
mesajlarımızı tek tek ve tumuyle yalanladıkları halde
Surah An-Naba, Verse 28
وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ كِتَٰبٗا
ama Biz, (yaptıkları) her seyi bir kayda almısızdır
Surah An-Naba, Verse 29
فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمۡ إِلَّا عَذَابًا
(Ve onlara soyle diyecegiz:) "O halde, (yaptıgınız kotuluklerin meyvelerini) tadın, artık size siddetli azaptan baska bir sey vermeyecegiz
Surah An-Naba, Verse 30
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا
(Ama,) Allah´a karsı sorumluluk bilinci tasıyanlar icin buyuk bir tatmin vardır
Surah An-Naba, Verse 31
حَدَآئِقَ وَأَعۡنَٰبٗا
muhtesem bahceler ve baglar
Surah An-Naba, Verse 32
وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابٗا
muthis uyumlu harika esler
Surah An-Naba, Verse 33
وَكَأۡسٗا دِهَاقٗا
ve dolup tasan (mutluluk) kadehleri
Surah An-Naba, Verse 34
لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا كِذَّـٰبٗا
Orada, (cennette,) ne bos sozler ne de yalanlar duyacaklar
Surah An-Naba, Verse 35
جَزَآءٗ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابٗا
(Butun bunlar,) Rabbinden bir odul, (Kendi) hesabına gore bir armagandır
Surah An-Naba, Verse 36
رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلرَّحۡمَٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابٗا
goklerin ve yerin ve ikisi arasındaki her seyin Rabbi(nden), Rahman(dan bir odul)! (Ve) hic kimse O´na karsı sesini yukseltme gucune sahip degildir
Surah An-Naba, Verse 37
يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ صَفّٗاۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَقَالَ صَوَابٗا
butun (insan) ruhların(ın) ve butun meleklerin saf saf sıralandıkları Gun: Rahman´ın izin verdikleri dısında hic kimse konusmayacak ve (herkes, yalnız) dogruyu soyleyecek
Surah An-Naba, Verse 38
ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
Bu, Nihai Hakikat Gunu olacaktır. O halde, dileyen Rabbine giden yolu tutsun
Surah An-Naba, Verse 39
إِنَّآ أَنذَرۡنَٰكُمۡ عَذَابٗا قَرِيبٗا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ تُرَٰبَۢا
Gercek su ki, Biz sizi yakındaki bir azaba karsı uyarmaktayız; insanın ilerisi icin yapıp ettiklerini (acıkca) gorecegi ve hakikati inkar edenin: "Eyvah, keske toprak olsaydım..!" diyecegi Gun(un azabına)
Surah An-Naba, Verse 40